Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

MÜSLÜMANLIK SONRASI DÖNEMDE TÜRK EĞİTİM TARİHİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "MÜSLÜMANLIK SONRASI DÖNEMDE TÜRK EĞİTİM TARİHİ"— Sunum transkripti:

1 MÜSLÜMANLIK SONRASI DÖNEMDE TÜRK EĞİTİM TARİHİ

2 Çinliler ve Araplar, Batı Türkistanı ele geçirebilmek ve İpek Yolu’na sahip olabilmek için Abbasiler döneminde yoğun bir rekabet sürecine girmişlerdir. Bu rekabet daha sonraları Talas Nehrinin kıyılarında Araplar ve Çinliler arasında 751 yılında büyük bir savaşın yaşanmasına neden olmuştur. Talas Savaşı sırasında bir Türkler Çin ordusuna karşı Araplara destek verdiler. Savaş Çinlilerin yenilgisiyle son buldu. Savaşın Türk tarihi açısından en büyük sonuçlarından biri, Türklerin Araplarla ilişkilerinin gelişmeye başlamasıdır. Bu süreç sonucunda Türkler Müslümanlığı kabul etmeye başlamışlardır.

3 Toplumsal açıdan incelendiğinde Türklerin eski yaşayış tarzlarının ve inaçlarının Müslümanlıkla benzer yönlerinin olması, Müslümanlığa geçiş sürecini hızlandırmıştır. Müslümanlık öncesi Türk Topluluklarında Tanrı en yüksek varlık anlamında bir yaratıcı olarak kabul edilmekteydi. Gök sözcüğü Tanrı sözcüğü ile eş anlamlı olarak kullanılmaktaydı. Bu sebeple Müslümanlık öncesi dönemde Türklerin benimsedikleri din, Gök-Tanrı Dini olarak kabul edilmiştir.

4 Türk toplulukları, dünyanın ve insanların Allah tarafından yaratıldığına inanmaktaydılar. Bunun yanında Türklerde ahiret inancı bulunmaktaydı. Müslümanlıkta kabul edilen bilim sevgisi, yoksullara yardım etme gibi birçok konu, Türklerin tarihsel süreçte kabul ettikleri eski inaçlarıyla paralellik göstermekteydi.

5 Türklerin Müslümanlığı bir din olarak kabul etmeleri, hem Türk Tarihinde hem de İslam Tarihinde önemli dönüşümler yaratmıştır. İslam toplumları, Türklerin Müslümanlığa geçişleri sürecinde politik anlamda sıkıntılar yaşamaktaydı. Bizans İmparatorluğu ile yapılan mücadeleler, İslam devletlerini tehdit ediyordu. Türklerin Müslümanlığı kabul etmesiyle birlikte, İslam kültür ve medeniyeti Türkler tarafından çok hızlı bir şekilde içselleştirilmiştir. Köklü bir dış politika ve güçlü bir savunma kültürüne sahip olan Türkler, bu özelliklerini kullanarak İslam Devletleri arasında önemli bir konuma sahip olmuşlardır.

6 Müslümanlığın kabulü kültürel, sosyal, siyasal alanlarda önemli dönüşümler yarattığı gibi Türklerin eğitim düşüncesi ve uygulamaları da yeni boyutlar kazanmıştır. Müslümanlık sonrası dönemde Türk Eğitim Tarihinin temel özellikleri şu şekilde sınıflandırılabilir: Türk Eğitim Tarihinde medrese adı verilen, işleyiş ve eğitim programları planlanmış köklü bir örgün eğitim kurumu ön plana çıkmıştır. Medreseler Türklerin Müslümanlığa geçtiği yıllardan başlayarak Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarına kadar varlığını devam ettirmiştir. Eski Türklerin sahip oldukları kültürel ögeler ve töreler, Müslümanlığın etkisiyle yeni formlar almaya başlamıştır.

7 Türk İslam Tarihi’nde ilk olarak Karahanlılar Dönemi’nde inşa edilen medreseler kısa sürede Türk-İslam coğrafyasına yayılmıştır. Büyük Selçuklular devri, eğitim öğretiminin yeniden düzenlenmesi açısından bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde, eğitim-öğretim faaliyetleri belli bir sisteme bağlanıp devletin himayesine alınmıştır. Medrese, tekke ve zaviyeler ülkenin her tarafında yaygındı. Medreselerde tefsir, hadis, fıkıh, kelam gibi İslami bilimlerin yanında tıp, matematik, astronomi, kimya, fizik, coğrafya gibi dersler de okutulurdu. Vezir Nizamülmülk’ün kurduğu Nizamiye Medresesi dünyanın ilk yükseköğretim kurumları arasındadır.

8 Eski Türklerde toplumsal yaşamın en temel ögelerinden biri olan alp insan tipinin temel özellikleri, veli ve gazi insan tipiyle bütünleşmiştir. Müslümanlığın özellikle çalışmaya ve bilime verdiği değer, Türk eğitim sisteminde çalışmayı ve bilim sevgisini her şeyin üzerinde tutmaya önem vermek olarak kendini göstermiştir.

9 Türklerin Müslümanlığı benimseyip Batıya yönelmeleri, Arap ve İran toplumlarıyla kültürel etkileşimlerini arttırmıştır. Halk Türkçeyi günlük yaşantısında kullanırken, aydınlar Farsça ve Arapçayı yoğun olarak kullanmaya başlamştır. Orta öğretim ve yükseköğretimde bilim dili, kültürel etkileşim sonucunda Arapça olarak kabul edilmiştir. Ortaya koyduğu eserler ve ulaştıkları bilimsel, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyleri açısından Müslümanlık sonrası dönemde Türk eğitim tarihinde; Karahanlılar, Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu ön plana çıkmışlardır.

10 Karahanlılar Karahanlılar 840 tarihinde Uygur Devleti’nin yıkılmasından sonra, Çiğil, Karluk ve Yağma Türk boyları tarafından kurulmuştur yılına kadar hüküm sürmüşlerdir. Orta Asya’da bilinen ilk Türk Müslüman devlet olarak tarih sahnesinde yerini almışlardır. Müslümanlığın kendine özgü bazı özelliklerini ve kültür ögelerini benimsemekle birlikte, Türk kültürünün temel yapısını büyük ölçüde devam ettirmişlerdir. Karahanlılar dönemiyle birlikte Orta Asya’nın kültürel ve bilimsel yapısında önemli değişimler ortaya çıkmaya başlamıştır.

11 Karahanlılar kurulma sürecini tamamladıktan sonra, Abbasilerde yer alan medreseleri de kendi medreseleriyle bütünleştirdiler. Bu dönemde Buhara, Taşkent, Kaşgar, Balasagun gibi birçok kentte ve ülke genelinde medreseler kurulmaya başladı. Toplumun o dönemki eğitim seviyesinin yükselmesinde medreselerin ülke geneline yaylmasıyla birlikte, Karahanlı hükümdarlarının da büyük katkıları vardır. Hükümdarların hemen hepsi ülke genelinde eğitim ve öğretimin gelişmesi için büyük çaba harcamışlar, bilim insanlarının korunmasını ve onların rahat çalışması için gerekli ortamın sağlanmasını gerçekleştirmişlerdir.

12 Ahmet Yesevi, Biruni, İbn-i Sina, Kaşgarlı Mahmud, Edip Ahmet Yükneki, Yusuf Has Hacib gibi, Türk ve Müslüman eğitim tarihinin abide şahsiyetleri Karahanlılar döneminde yetişmişlerdir.

13 Selçuklu Devleti Selçuklu Devleti, Türk Tarihinde kurulmuş olan dört büyük devletten biridir. Köktürkler ve Hunlar, Türklerin Müslümanlık öncesi dönemlerinde kurdukları iki büyük devlettir. Selçuklu ve Osmanlı Devletleri ise Müslümanlık sonrası Türk tarihinde kurulmuş olan iki büyük devlettir. Selçuklu Devleti, 1040 yılından 1308 yılına kadar hüküm sürmüştür.

14 Asya Kıtasının iç kısmında yer alan Karahanlılar ve diğer Müslüman Türk devletlerine nispeten Selçuklu Devleti, büyük bir coğrafi alanda kendini göstermiştir.

15 Selçuklu Devleti’nin yapısal anlamda oluşmasına katkıda bulunan bölge, Horasan ve çevresidir. Bu çevrenin etkisiyle Selçuklu Devleti’nde, eski Türk toplumsal değerleri ile Müslümanlığın temel özellikleri harmanlanmıştır. Selçuklu Devleti’nin bu özelliği, kendisinden sonra gelen tüm Türk devletlerini etkilemiş ve Türk tarihinde önemli dönüşümler sağlamıştır. Selçuklu Devleti’nde eğitim sisteminin genel özellikleri şu başlıklarda sınıflandırılabilir:

16 Devlet yöneticileri, Selçuklularda bilimin ve eğitimin yapılanması ve
gelişimi üzerinde titizlikle durmuşlardır. Gelişmiş eğitim kurumları olan medereseler, ülke genelinde açılarak yaygın hâle gelmiştir. Medreselerde eğitim-öğretim sürecinde ağırlıklı olarak Arapça kullanılmakta idi. Türkçenin eğitim-öğretim sürecinde kullanımı sınırlıydı. Ahilik adı verilen daha sonraki devletlere model olabilecek bir yayg›n eğitim kurumu oluşmuştur.

17 Atabeylik olarak adlandırılan, şehzedelerin yetişmesine yardımcı olan, önemli bir görev ihdas edilmiştir. Selçuklu Devleti gazi, veli insan tipleriyle birlikte, Müslümanlık öncesi Türk tarihinin önemli unsurlarından biri olan alp insan tipini birlikte yaşatmıştır.

18 Selçuklular Dönemi’nde, matematik ilmi yüksek bir seviyeye ulaşmıştır
Selçuklular Dönemi’nde, matematik ilmi yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Rasathaneler kurularak gök cisimleri hakkında araştırmalar yapılmıştır. Tarih-i Celâli veya Takvim-i Melikşahi adı verilen yeni bir takvim hazırlanmıştır. Matematik ve astronomi alanlarında Ömer Hayyam, Muhammed Beyhakî, Vâsıtî, Ahmed Tûsî gibi önemli bilim adamları yetişmiştir. Selçuklu sultanları ve diğer devlet adamları tarafından desteklenen bilim insanları önemli eserler yazmışlardır.

19 Selçuklu Devleti’nde Yer Alan Eğitim Kurumları
Selçuklu Devleti’ndeki eğitim öğretim kurumları incelendiğinde, bu kurumlar genel olarak örgün ve yaygın eğitim basamağında hayata geçirilmiştir. Bu kurumların en önemlileri medreseler, küttaplar, ahilik adı verilen mesleki eğitim kurumu ve şehzadelerin yetiştirilme sürecini gerçekleştiren atabeylik kurumudur.

20 Medreseler Selçuklu Devleti’nde ilk medreseler 1040 yılından başlayarak Tuğrul Bey tarafından Nişabur’da kurulmuştur. Selçuklu İmparatorluğu’nun yönetimi için kendini yetiştirmiş memurlara ve din adamlarına olan gereksinim, yetenekli ancak gelir düzeyi düşük öğrencileri eğitim sürecinden geçirdikten sonra topluma kazandırma düşüncesi, medreselerin Selçuklularda ülke geneline yayılmasının başlıca sebepleridir.

21 Medreselerde öğrenim gören öğrenciler çeşitli burslardan yararlanmakta ve yatılı olarak okumaktaydılar. Medreselerin en büyük gelir kaynağı kurulan vakıflar olarak ön plana çıkmıştır. Ancak vakıflardan elde edilen gelirler yanında devletin de bu kurumlara çeşitli boyutlarda yardım etmesi söz konusuydu.

22 Medreselerde hukuk, din, edebiyat, felsefe ve pozitif bilimlerle ilgili dersler yer almaktaydı. Medreselerde eğitim-öğretim sürecinde Arapça kullanılmaktaydı. Türkçenin kullanımı sınırlıydı. Çeşitli konularda tartışmalar yapılmakla birlikte, öğretim yöntemi ezbere dayanmaktaydı. Medreselerde eğitim-öğretim sürecinden sorumlu olan kişiler müderrislerdi. Müderrisler, vezir ya da hükümdar tarafından atanırlardı. Eğitim-öğretim sürecinde muid adı verilen görevliler müderrrislere yardımcı olurlardı. Muidler ayrıca öğrencileri yönlendirme, onlara danışmanlık yapma ve çalışma süreçlerine yardım etme gibi görevler de üstlenmişlerdi.

23 Küttap Selçuklularda medreselere öğrenci yetiştirmek amacıyla kurulan ilköğretim basamağındaki eğitim kurumlarına küttap adı verilmekteydi. Bu kurumlarda öğrencilere Kur’an, din bilgisi, okuma-yazma ve aritmetikle ilgili dersler verilmekteydi.

24 Ahilik Selçuklu Devleti’nde örgün eğitim kurumlarıyla birlikte ülke geneline yayılan yaygın eğitim kurumları da bulunmaktaydı. Ahilik kurumu kalfa, usta ve çıraklardan oluşan küçük esnafın dayanışmalarını sağlamayı, mesleki ahlak anlayışının geliştirilmesini, çırak ve kalfaların iş başında ve iş dışında eğitim yoluyla yetiştirilmelerini amaçlayan bir lonca teşkilatı olarak ön plana çıkmaktadır.

25 Kırşehir’de 13. yüzyılda yaşayan Ahi Evran, bu köklü yaygın eğitim kurumunun kurucusu olarak kabul edilmektedir. Ahilik kurumunun temel amacı, usta-çırak ve kalfa ilişkisine dayalı olarak, mesleğinde usta kişileri yetiştirmektir. Bu süreç sonucunda, yardımlaşma ve dayanışmayı ön plana çıkartan bir toplumsal yaşayışın oluşturulması hedeflenmiştir.

26 Atabeylik Atabeylik, Selçuklu Devleti’nde toplumsal saygınlığı ve resmî görevinin niteliği itibariyle çok yüksek bir unvan olarak kabul edilmiştir. Selçuklu hükümdarları, kendilerinden sonra devlet yönetiminde görev alacak şehzadelerin eğitilmesi görevini, atabey adı verilen tecrübeli devlet adamlarına vermişlerdir. Bu devlet adamları genelde vezirler ve komutanlardan oluşmaktaydı.

27 Şehzadeler, atabeylerin rehberlik ve yönlendirmeleriyle, bir şehrin yönetim görevini sürdürmekle yükümlüydüler. Atabeylerin en temel görevi, şehzadeleri hem kuramsal hem de uygulamalı olarak devlet yönetimi konusunda yetiştirmekti. Bu özellikleri ile atabeyler öğretmenlik görevini yürütmelerinin yanında, siyasal eğitimci olarak da önemli bir role sahiptiler.


"MÜSLÜMANLIK SONRASI DÖNEMDE TÜRK EĞİTİM TARİHİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları