Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TASAVVUF I VI. YARIYIL BAHAR DÖNEMİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TASAVVUF I VI. YARIYIL BAHAR DÖNEMİ"— Sunum transkripti:

1 TASAVVUF I VI. YARIYIL BAHAR DÖNEMİ
PROF. DR. AHMET CAHİD HAKSEVER

2 TASAVVUF I 4. HAFTA Ruhbanlık ve tasavvuf aynı şeyler midir?
Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir? Tasavvufun diğer ilim dallarına göre geç teşekkül etmesinin sebepleri nelerdir?

3 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
Hadis, Allah Rasûlü (s.)’nün söz, fiil, takrir ve tabiatıyla ilgili vasıf ve özelliklerini inceleyen ilimdir. Tasavvufun, tanımı, hadis ilmini tasavvufun ilgi alanı içerisine almaktadır.

4 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
sûfîlerin Sünnet hakkındaki düşünceleriyle ilgili şunlar söylenebilir: - Sünnet; Kur’an-ı Kerim’in tefsirinde, dinin daha iyi anlaşılmasında Cenab-ı Hakk’ın bahşetmiş olduğu bir nimettir.

5 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
- Allah Rasûlü (s.)’nden sahih olarak gelen hadislerin kabul edilmesi vacip; ona itaat farzdır. - Bid’at-i seyyielerden kesinlikle kaçınılmalıdır.

6 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
- Sünnet bağlayıcıdır. Tahsis edici başka bir delil olmadığı müddetçe gelen haber, genele şamildir

7 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
- Kitabu’z-zühdler kırk hadis mecmuaları Hadis ilmiyle Tasavvuf arasında bir köprü görevi görmüş, bu ilme işâri yöntemle katkıda bulunulmuştur.

8 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
Sûfî müelliflere yöneltilen eleştiriler: - Hadis naklinde sened zincirinin belirtilmemesi, - Sened zinciri ve metin tenkidi açısından zayıf ve mevzû olanlarına eserlerde yer verilmesi,

9 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
Sûfî müelliflere yöneltilen eleştiriler: - mânâ ile rivâyet edilmesi, - hadis rivâyet ve naklinde rüya, keşif ve ilhâma yer verilmesi, - hadislerin kendi anlayışları doğrultusunda te’vil edilmesi

10 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
Sûfîlerin eserlerinde zayıf hadislere yer vermelerinin sebebi: hadis ve Sünneti, hayatta uygulanması gereken ahlâki erdemler çerçevesinde algılamalarıdır

11 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
Tasavvufi eserlerdeki zayıf ve mevzu rivâyetlerden hareketle bu kaynaklarda yer alan hadislere güvenilemeyeceği, çoğunun uydurma olduğu şeklindeki aşırı yorumlar KABUL EDİLEBİLİR DEĞİLDİR.

12 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
sûfî müelliflerİN hadisçilere YÖNELİK ELEŞTİRİLERİ: - Senet ve metin tenkidi üzerine yoğunlaşarak hadisin ihtiva ettiği mânâyı hayatlarında uygulama çabası Göstermemeleri,

13 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
sûfî müelliflerİN hadisçilere YÖNELİK ELEŞTİRİLERİ: - hadis rivâyetinin taşıdığı mesuliyetin farkında olmamaları, - hadis rivâyetinin dünyalık elde etme aracı haline gelmesi,

14 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
sûfî müelliflerİN hadisçilere YÖNELİK ELEŞTİRİLERİ: - cerh ve ta’dilin, sübjektif olması, bir nevi gıybet sayılması, - riya ve kibre düşmeleri

15 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
“istediğiniz kadar ilim öğrenin. Allah’a yemin olsun ki ilimle amel edinceye kadar Allah size ecir nasip etmeyecektir. Sefihlerin gayreti rivâyet etmektir. Âlimlerin gayreti ise riâyettir” (Hasan Basrî ö. 110/725)

16 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
tasavvufun temel kaynaklarındaki hedislerin %65’i hadisçilerce makbul kabul edilen dokuz ana hadis mecmuasında yer almaktadır. Diğer hadis koleksiyonlarında geçen hadislerin ilavesiyle bu oran % 80’lere ulaşmaktadır.

17 Sûfî müelliflerin eserlerinde hadisleri kullanış şekli hakkında neler söylenebilir?
Tasavvufi eserler, teknik anlamda bir hadis mecmuası olmadığı gibi, Buharî ve Müslim’in Sahih’leri gibi, sahih hadisleri derlemeyi hedefleyen birer eser de değillerdir. İlgi alanları genelde zühd, rikak gibi Müslüman’ın ruhâni hayatıdır. Bu ise teknik tabiriyle Fedâil-i A’mâl’in sahasını ilgilendirmektedir.

18 Hicri ilk iki asırda insanların zühde ve tasavvufa yönelmelerinin sebepleri nelerdir?
Zühd kelime olarak, soğuk ve ilgisiz davranmak, rağbet etmemek ve yüz çevirmek demektir. Tasavvuf ıstılahında Hakk’a yönelmek için gönülde mal mülk sevgisine yer vermeme ve dünyaya rağbet etmemektir. Helâl ve mubah olan şeylerden bile ihtiyaç fazlasını terk etmektir.

19 Hicri ilk iki asırda insanların zühde ve tasavvufa yönelmelerinin sebepleri nelerdir?
- İnsanın fıtratı… Hangi devirde olursa olsun insanı sistemli bir zühdî yaşama yönelten temel âmillerden biri, onun meşrebidir. - Dünya hayatının geçiciliğine, âhiretin daha hayırlı ve bâkî oluşuna dair âyet ve hadisler. - Dini, ruhsatlar değil de azimet boyutunda yaşama arzusu,

20 Hicri ilk iki asırda insanların zühde ve tasavvufa yönelmelerinin sebepleri nelerdir?
- Allah Rasûlü (s.)’nün ve Ashâb-ı Suffe’nin zâhidane yaşamına duyulan özlem... - Bu özlemin tezahürü niteliğindeki ameli ve nazari tarzda yaşanan zahidâne hayat, tasavvufi müessese ve sistemleri ortaya çıkarmıştır. - Hz. Osman döneminde atanan liyakati tartışmalı valilerin icraatları.

21 Hicri ilk iki asırda insanların zühde ve tasavvufa yönelmelerinin sebepleri nelerdir?
- Sahabe’nin ileri gelenleri arasındaki Cemel Vakası, Muaviye’nin Hz. Ali’nin halifeliğini kabul etmemesi, Haricîler, Sıffin Savaşı, - Emevi yöneticilerin baskıcı tutumları gibi siyasi çatışmalar, - Fetihlerle beraber gelen zenginlik ve dünyalığa meyle tepki.

22 Hicri ilk iki asırda insanların zühde ve tasavvufa yönelmelerinin sebepleri nelerdir?
- Farklı kültürlerle iletişim. Karşılaşılan farklı din, kültür ve medeniyetlerin mistik kültürleri, - Kelâmi ve felsefi tartışmaların insanların iç dünyalarına hitap edememesi,

23 Hicri ilk iki asırda insanların zühde ve tasavvufa yönelmelerinin sebepleri nelerdir?
Hicrî ilk iki asırda ortaya çıkan merkezler şunlardır: Medine: Allah Rasûlü (s.)’nün ve sonrasında sahabenin, tabiînin zahidâne hayatları, Medine ekolünü besleyen en önemli unsurlardır. Medine özellikle Emevi saltanatı döneminde huzur kenti olmuştur.

24 Hicri ilk iki asırda insanların zühde ve tasavvufa yönelmelerinin sebepleri nelerdir?
Basra: korku, hüzün ve sevgi, bu ekolün öne çıkan temel öğretileridir. - Hadis araştırmaları, - siyasetten uzak bir zühdi hayat - Hasan Basri Kitap ve Sünnet’e dayalı Ehl-i Sünnet anlayışının teşekkülü - terminolojide önemli gelişmeler...

25 Hicri ilk iki asırda insanların zühde ve tasavvufa yönelmelerinin sebepleri nelerdir?
Kûfe: - Hz. Hüseyin’in şehid edilmesi doktrinlerine de yansımıştır. - pişmanlıklarından dolayı “Tevvâbûn”, çokça ağlamalarından dolayı “Bekkâûn” gibi adlarla da anılmışlardır - Ehl-i Beyt sevgisi bu ekolün kimliğini belirlemede önemli bir etkendir.

26 Hicri ilk iki asırda insanların zühde ve tasavvufa yönelmelerinin sebepleri nelerdir?
Horasan: - Bağdat ve Basra civarındaki sûfîlerin tesiri vardır. - tevekkül ve teslimiyet, bu mektebin ana karakterini oluşturmaktadır. - Şakîk Belhî (ö. 194/810), İbrahim b. Ethem (ö. 161/778), Abdullah b. Mübarek (ö. 181/797) önemli şahsiyetlerdir.

27 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
R-h-b” kelimesinden türeyen kelimeler, Kur’an’da “korkmak” mânâsında kullanılmıştır. “Muttakî” ile benzer anlama sahip “rahip” kelimesi ise “Allah’tan korkan kişi” anlamındadır.

28 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
Hadîd 57/27. âyette geçen ve nezrettiği ruhbaniyyete sâdık kalanlar hicri ikinci asra kadar övülmektedir

29 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
«…Onların (yeni bir âdet olmak üzere) ihdas etdikleri ruhbanlığa (gelince:) Onu üzerlerine biz farzetmedik. Ancak (onlar bunu sırf) Allahın rızaasını aramak için yapdılar. Fakat buna hakkıyle riaayet de etmediler. Biz de içlerinden (gerçek) îman edenlere mükâfatlarını verdik. Onlardan bir çoğu ise (doğru yoldan) çıkanlardı» Meal: Hasan Basri Çantay

30 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
Râzî’den itibaren İbn Kesir, İzzet Derveze gibi müfessirler bu kavrama olumsuz yaklaşmışlardır.

31 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
Osman b. Maz‘ûn kıssası, ruhbanlığın lehinde de aleyhinde de delil gösterilmiştir. hadislere bütüncül bir şekilde yaklaşıldığında mesele daha iyi anlaşılacaktır.

32 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
Allah Rasûlü (s.), tıpkı ruhbanların yaptığı gibi sahabesini nafile ibadetler konusunda kapasitelerine göre teşvik etmiştir. O, insan fıtratına aykırı uygulamaların İslam’da olmadığına da dikkat çekmiştir.

33 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
âyetlerin yorumunda ve hadislerin içeriğinde ihtilafa düşülmesinin temel sebebi,“ruhbâniyet” kavramındaki anlam kaymasıdır. Kur’an’daki “muttakî” anlamı yerine, insanlardan sürekli uzak kalarak inzivaya çekilmek ve evlenmemek, “ruhban” kavramını tanımlayan nitelikler haline gelmiştir.

34 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
“Ruhbâniyet” algısının değişmesinde, zühd” ve “dünya” kelimelerinde görülen anlam kayması da önemli sebeplerdendir.

35 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
Ruhbanlıkla ilgili bu anlam kaymasının bir diğer yönü, kavramın tasavvuf ile irtibatlandırılmasıdır: - sûfîlerin inşa ettikleri tekke ve zâviyelerin manastırlara benzetilmesi, - nefsi terbiye için riyazat vb. uyglamalar - bireysel de olsa evlenmeme yönündeki tercihler - dönemin önde gelen kimi sûfîlerin rahiplerle görüşmeleri..

36 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
zaviyelerde toplumdan uzaklaşarak kendini ibadete vermek, sûfînin tasavvufi yaşantısının bir dönemi için geçerli olup muvakkat bir süredir.

37 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
Sûfîlerin tekkelerde halvete çekilmelerinde kendilerine referans aldıkları uygulamalar: - Hz. Musa’nın kırk gün boyunca Sinâ Dağı’nda kalması, - Allah Rasûlü (s.)’nün Ramazan’da itikâfa girmesi, - hacıların Harem-i Şerif’te oldukları müddetçe hanımlarına yaklaşmamaları,

38 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
hicri ikinci asırdan itibaren bazı hadis kaynaklarında karşımıza çıkmaya başlayan “İslam’da ruhbanlık yoktur” sözü, Kur’an’ın âyetlerini yorumlamada bir referansa dönüşmüştür.

39 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
tasavvufu savunmak adına, onun ruhbanlık olmadığı yönünde bir nevi savunma psikolojisiyle üretilmiş çalışmalar da bulunmaktadır.

40 Ruhbanlık ve tasavvuf bir midir?
Her iki görüş açısından da temel sorun, bu kavramın asıl anlamının dışında kullanılması, Kur’an ve hadislerdeki “ruhbâniyet” kavramına bütüncül değil de atomcu bir bakış açısıyla yaklaşılmasıdır.

41 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Akıl, Arapça “a-k-l” kökünden gelmekte olup “bağ, bend, idrak, engelleme, anlama, kavrayış” anlamındadır.27 Kur’an’da çeşitli anlam ve sigalarıyla yetmiş beş yerde geçmektedir.

42 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Kalp kelimesinin, Kur’an’da otuz yerde fiil, üç yerde ism-i fail, iki yerde ism-i mekân, yüz otuz iki yerde isim olarak kullanılmıştır. Geriye dönmek, döndürülmek, çevirmek, gezip dolaşmak, değişmek, pişman olmak, gizli iş çevirmek, imanı elde etme kabiliyeti, akletme kabiliyeti, vicdan, kalb-i selim, şuur, duygu, karakter, ruh, nefs, ilim ve anlayış anlamında kullanımları bulunmaktadır.

43 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
İlk dönem zâhid ve sûfîleri, dönemin hadis ve fıkıh âlimleri gibi aklın mahiyetini tahlil ve tariften ziyade din ve ahlâk alanındaki pratik faydaları üzerinde durmuşlardır. Nefsin arzularını terk edip dinin emir ve yasaklarına uygun yaşamayı esas aldıkları için akıl konusunda özellikle bu noktalara dikkat çekmişlerdir. İmandan sonra en büyük nimet olarak görülen akla, âhireti kazanmaya vesile olması dolayısıyla değer vermişlerdir

44 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Ancak sûfîler, aklın hakikatleri keşfetmedeki yetersizliğine de vurgu yapmışlar, örneğin Allah’ın varlığını ispat hususunda aklî deliller getirmenin, kalbin ilgi alanına giren bir hususta şüpheleri gidermeyeceğini de ileri sürmüşlerdir.

45 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Gazzâli, “akıl, bize duyuların verdiği her bilginin doğru olmadığını göstermektedir. Aklın üstünde diğer bir idrak gücüne göre de aklın sağladığı bütün bilgilerin doğru olmaması mümkündür” der. Kişisel tecrübesini aktardığı el-Munkız’da akla olan güveni sarsıldığında, bu durumdan Allah’ın kalbini nurlandırmasıyla kurtulduğunu söyler.

46 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Aynu’l-kudat’a göre gözün görme, kulağın işitme alanı ne kadar sınırlıysa aklın anlamasının da bir sınırı vardır. Ezelî ve yüce hakikat bu sınırın dışındadır.

47 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Mevlânâ Celâleddin’e göre akıl, insanı diğer yaratılmışlardan ayıran ve üstün kılan bir özelliktir. Akıldan yoksun kimse de insanlıktan çıkmış, hayvanlık derekesine inmiş bir varlıktır. Bununla birlikte aklın gayb âlemi hakkında verdiği bilgileri körün renkler, sağırın sesler hakkında verdiği bilgilere benzer. Akıl söz ve davranışlarımıza rehber olabilir, fakat derunî hayat alanında aciz kalacaktır.

48 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Sûfîlerin aklın hakikati keşfetmedeki yetersizliği yönündeki vurguları, onların akla değer vermediği şeklinde bir algıya da sebep olmuştur. Hâlbuki Sühreverdî (ö. 1234) aklın basiretini nûr kaplayınca, cahilliğin karanlığı yok olur, gerçekleri görmeye başlar.İşte akla, cehâlete mâni olduğu için ‘mâni’, engel anlamına gelen ‘akıl’ adı verilmiştir” der.

49 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
İbn Arabî ise akla hem cehâlete engel olucu özelliği hem de metafizik alandaki yetersizliği dolayısıyla “bağ, engel” mânâsını vermiştir.

50 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Her ne kadar tasavvufi düşüncede kalb, hakiki bilginin kaynağı kabul edilse de onun da doğru ve güvenilir bilgiye ulaşması olgunlaşmasına, günah kirinden, cehâletten, taklit ve taassuptan temizlenmesine, yani kalp tasfiyesine ve nefs tezkiyesine bağlıdır. Ancak bu şekilde arınan bir kalp, dinî ve İlahî hakikatlere ulaşabilecektir. Bu yolla kazanılan bilgiye “marifet”, “ledünni ilim” gibi isimler verilmiştir

51 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Kalp aynı zamanda iman ve inkâr mahallidir. Vahyin mahalli de kalptir. Cebrâil (a.s.), Kur’an’ı Allah Rasûlü (s.)’nün kalbine indirmiştir. Allah Rasûlü (s.)’nün gördüğü rüyalar ve aldığı ilhâm kalple ilgilidir.

52 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Bu konumuyla keşf ve marifetin kaynağı kalp olup aklın karşıtı da değildir. Zira akletme, düşünce üretme bile kalbin bir işlevidir. Sûfîlere göre sözlükte, “bağlamak” anlamına gelen aklın faaliyet alanı dar ve sınırlı, buna karşılık kalp âlemi çok daha geniştir.

53 Tasavvufta akıl ve kalp ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
insanın diğer varlıklardan ayrılan özelliği ve dini emirlerle mükellef tutulmasının iki şartından biri, onun akıl sahibi olmasıdır. Tasavvufi düşüncede aklın önemi inkâr edilmez ama hakikatlere ulaşmada da yeterli görülmez. Zira sûfîlere göre akıl, tek bilgi edinme aracı değildir. Akıl, hakikat arayışındaki insanı bir noktaya kadar götürebilir. sonrasında bu görevi kalb üstlenir.

54 Tasavvufun diğer ilim dallarına göre geç teşekkül etmesinin sebepleri nelerdir?
İlim, belli bir konuyu bilme isteğinden hareketle bir amaca yönelen bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci anlamına gelmektedir. Yöntem, literatür ve terminoloji bilgiyi elde etme gayesindeki ilim dalı için gerekli olan asgari zorunluluklardır.

55 Tasavvufun diğer ilim dallarına göre geç teşekkül etmesinin sebepleri nelerdir?
Bir ilim dalının ilgi alanı ve bilgi edinme yöntemi, terminolojiyi de belirlemektedir. Tasavvuf terminolojisi, nazari ilimlerden farklı olarak tecrübeye de bağlıdır. Yani, herhangi bir kavramınteşekkülünde farklı sûfîlerin, yaşadıkları benzer halleri, ortak bir dille nakletmeleri gerekmektedir. Bu ise seyr ü sülûkun yapısı gereği uzun bir süreci zorunlu kılmaktadır.

56 Tasavvufun diğer ilim dallarına göre geç teşekkül etmesinin sebepleri nelerdir?
Tasavvufun diğer ilimlere göre geç teşekkül etmesinin bir diğer sebebi, farklı kültür ve medeniyetlerle karşılaşan İslam dünyasında diğer ilim dalları (fıkıh, kelam ve hadis) gibi acil çözüm bekleyen sorunların bulunmayışıdır.

57 Tasavvufun diğer ilim dallarına göre geç teşekkül etmesinin sebepleri nelerdir?
Tasavvuf, ahlâk ilmi olması hasebiyle İslam filozoflarınca diğer ilimlere referans konumundaki bir çatı ilim olarak da nitelendirilmiştir. Tasavvuf ve diğer ilim dalları, birbirini tamamlayan bir bütündür.

58 Tasavvufun diğer ilim dallarına göre geç teşekkül etmesinin sebepleri nelerdir?
Tasavvuf İslâmî ilimler dışında, incelediği konular ve yöntem açısından felsefe, tarih, psikoloji, sosyoloji, eğitim, ekonomi,edebiyat, estetik, sanat ve mimari gibi diğer bilim dallarıyla da ilişkilidir.


"TASAVVUF I VI. YARIYIL BAHAR DÖNEMİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları