Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
SİLİFKE’DE GEZİLECEK YERLER
2
İonlar tarafından bir koloni kenti olarak kurulan Silifke, Mersin sınırları içerisinde yer alan 20’den fazla antik kentin yarıdan fazlasına ev sahipliği yapan, Anadolu uygarlıklarının hemen hepsinin yönetimi altında kalmış zengin tarihi ve kültürel izler taşıyan bir coğrafya. Turkuaz denizi, minik adaları, sessiz sakin koyları ve birbirinden samimi çok kültürlü halkıyla, ister deniz ve güneş tatiline, isterseniz kültür turuna gelin, veya günbatımında uğrayıp taptaze balıklarıyla rakınızı yudumlayın, bir parçanızı bırakıp döneceğiniz bir cennet ilçe.
3
Uzuncaburç
4
Mersin’in en önemli ve en iyi korunmuş tarihi kalıntısı olan Uzuncaburç, Helenistik çağda Olba Krallığı’nın ibadet yeriymiş. MS. 72’de İmparator Vespasianus, Olba’dan ayrılarak Diocaesarea (Tanrı-İmparator Kenti) adıyla özerk, kendi adına para basabilenDiocaesarea’da bulunan Zeus Tapınağı, burç ve piramit çatılı anıtmezar Selefkoslar, sütunlu cadde, tiyatro, tören kapısı, çeşme, Şans Tapınağı ve Zafer Kapısı Roma döneminden kalma yapılar olarak biliniyor. 5. yy’da Hıristiyanlığın gelişmesiyle kiliseye dönüştürülen Zeus Tapınağı’na yeni kiliseler de eklenmiş. Adını ise Anadolu Türklerinin buraya şehrin sembolü olan yüksek burcun ismini vererek “Uzuncaburç” olarak adlandırmasıyla kazanmış. yeni bir site kurmuş.
5
Şeytan Deresi Kanyonu ve Adam Kayalar
6
Anadolu’da ve Avrupa’da bir eşi daha bulunmayan Adam Kayalar, Şeytan Deresi Kanyonu‘nun sarp yamaçlarında MÖ. 1’inci ila 2’inci yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen büyük boyutlardaki insan kabartmaları. Türkiye’nin en önemli tarihi eserlerinden biri olan kabartma bölgesinde; 11 erkek, 4 kadın, iki çocuk, bir dağ keçisi ve bir Roma Kartalı kabartması yer alıyor. Birbirleriyle bağlantılı anlatımı olan ve yan yana çok figürlü kabartmaların bir arada görüldüğü bölgedeki kabartmaların bir defada yapılıp bitirilmediği, arka arkaya 500 yıl boyunca insanların ölülerini gömerek daha sonraları anma törenleri için geldikleri tespit edilmiş. Mersin Kızkalesi’ni yukarıdan gören bir manzaraya sahip olan Şeytan Deresi Kanyonu’nda bu kabartmaların yapılma nedeni ise, sahilden iç bölgelere giden vadi yollarını kontrol etmek içinmiş.
7
Olba Antik Kenti
8
Uzuncaburç’un 4 km doğusunda yere alan Olba Antik Kenti, Helenistik dönemde Olba Krallığı’nın merkezi ve önemli bir ticaret şehri olarak kurulmuş. Kazı alanında, MÖ yılları arasında Septimus Severus zamanından kalma çeşme binası, su kemeri, evler, tiyatro ve nekropol bulunuyor. Diğer bir önemli eser ise nekropolün bulunduğu vadi üzerine kurulu 150 m uzunluğunda, 25 m yüksekliğinde dört kemerli akuadük. Bu yapı su kemerinin korunması ve çevrenin gözetlenmesi için kuleler inşa edildiğini gösteriyor. Antik çeşme ile aynı dönemde yapılmış olan su kemeri, Bizans İmparatoru II. Justin yönetimi sırasında onarım görmüş. Çeşmenin yanında bulunan tiyatro binası ile sahnenin bir bölümü günümüze dek gelebilen Olba’nın, nekropol sahasındaki kaya mezarları ve lahitleri mutlaka görülmeli.
9
Cennet-Cehennem Mağaraları
10
Silifke-Narlıkuyu yakınlarında yer alan ve doğal yollarla oluşmuş, çok derin mağaralar olan Cennet ve Cehennem Mağaraları, Kültür ve Turizm Bakanlığınca müze kapsamına alınan Mersin’in en heyecan verici yerleri arasında. 135 m derinliğinde olan Cennet Obruğu, kireçtaşı katmanları içinde karstik süreçler sonucunda oluşan, dik, kapalı bir karstik mağara sistemi içerisindeki galerinin tavanının çökmesi ile gelişmiş. Bir yer altı akarsuyu da diyebileceğimiz bu sisteme 450 basamakla iniliyor. Mağaraların girişinde yer alan kilisenin haricinde tabana inen merdivenli yolun bitiminde Helenistik dönemden kalma bir Zeus Tapınağı yer alıyor. 110 m derinliğine sahip Cehennem Obruğu ise, bir yeraltı mağarasının tavanını aşındırıp, çökmesiyle oluşmuş. Fakat dar ve dik olmasından dolayı tabanına inmek mümkün olamıyor. Zira manzarası bile epey korkutucu!
11
Aya Tekla Kilisesi
12
Taşucu yolu üzerinde yer alan ve Meryemlik olarak da adlandırılan Aya Tekla Kilisesi, Hristiyanlığı yaymak için yollara düşen St. Paul’ün vaazlarından etkilenen Aya Tekla’nın 17 yaşından itibaren kendini dine adayarak öldürüleceğini öğrendiğinde kaçıp saklandığı bir mağara. Hıristiyanlık inancını yayarken mucizelerle hastaları da iyileştirdiği söylenen Aya Tekla’nın sığındığı mağara kayboluşundan sonra Hıristiyanlarca kutsal sayılarak kiliseye dönüştürülmüş. 6. yüzyılda İmparator Zenon tarafından Aya Tekla’ya ithafen yaptırılan kilise ile hamam, sarnıç, mezarlık ve şehir suru kalıntıları günümüze kadar gelmiş.
13
Astım Mağarası
14
Dilek Mağarası olarak da bilinen Astım Mağarası, Cennet Çöküğü’ne 300 m mesafede yer alan, içerisine helezonik demir bir merdivenle inilen ve birbiriyle bağlantılı, uzunluğu 200 metreyi bulan galeriler, dev sarkıt ve dikitlerle süslü bir mağara. Nem oranının yazın % 85, kış aylarında ise % 95’e kadar çıktığı mağara içinde, tarih boyunca astımlılara iyi geldiğine inanıldığı için dilek tutuluyor. Oldukça ilginç oluşumların bulunduğu mağarasının ısısı ise 15 dereceyi geçmiyor.
15
Silifke Kalesi ve Tekirambarı Su Sarnıcı
16
Helenistik veya erken Roma dönemine ait olduğu düşünülen Silifke Kalesi, 185 metre yüksekliğinde Silifke’ye hâkim bir tepede yer alıyor. Silifke’nin panoramik olarak izlendiği, etrafı hendekle çevrili olan kalenin içerisinde kemerli galeriler, su sarnıçları, depolar ve diğer yapı kalıntıları bulunuyor. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde 17. yüzyılda 23 burca sahip yapının içerisinde bir cami ve 60 ev bulunduğu yazsa da günümüzde halen görülebilen 10 burç bulunuyor. Kalenin eteğinde yer alan Tekirambarı Su Sarnıcı ise, Bizans döneminden kalma 46 m uzunluğunda, 23 m genişliğinde ve 14 m derinliğinde bir su deposu. İçerisine helezonik merdivenle inilen sarnıç, Anadolu sarnıç mimarisinde örneği az görülen bir yapı. Suyun sızmasını önlemek ve anıtsal bir özellik vermek amacıyla tüm duvarları düzgün kesme taşlarla desteklenmiş, bir de yuvarlak kemerli niş oluşturulmuş. Tamamen bakımsız
17
Poimenios Hamamı ve Üç Güzeller
18
4’üncü yüzyıl Roma dönemine ait olan ve Narlıkuyu Koyu’nun deniz kıyısında yer alan Poimenios Hamamı, Poimenios tarafından yaptırılmış. Cennet obruğu içindeki yeraltı deresinin denize ulaştığı yerdeki tatlı su kaynağından yararlanılarak buraya inşa edildiği düşünülen hamamın yıkanma bölümünün tabanında, Üç Güzeller Mozaiği adı verilen yarı tanrıça üç kız kardeş tasvir ediliyor. Üzerinde ise Grekçe, “Ey konuk dost! Bu mucizeli suyu kimin bulduğunu, saklı kaynağını kimin gün ışığına çıkardığını merak ediyorsan, bil ki O, imparatorların dostu ve Kutsal Adalar’ın dürüst yöneticisi Poimenios’tur” yazıyor. Mozaikte Zeus’un kızları olan Aglaia, Euphrosyne ve Thalia çıplak olarak kumru ve keklikler arasında dans ederken görülüyor.
19
Narlıkuyu
20
Minyatür bir cennet olan Narlıkuyu, deniz dibinden çıkan tatlı su nedeniyle soğuk ve berrak olan, ne kadar derin olursa olsun dibini görebildiğiniz turkuaz denizi, buraya özgü leziz “kaya koruğu” turşusu ve “logos balığı” ile balık lokantalarıyla ünlü bir koy. Ortaçağ’daki adı Porto Calamie olan Narlıkuyu, antik çağ ve Hıristiyanlık dönemlerinde Cennet ve Cehennem Obruklarına tapınmaya gelenler için bir deniz kapısı olan hamamıyla bilinse de, kuzeyinde Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı kalıntıları, taş kemerler, sarnıçlar ve Cennet Obruğu’nun hemen yanında bir Zeus Tapınağı bulunuyor.
21
Tisan Koyu ve Afrodisias Mozaiği
22
“Kilikya Afrodisiası” olarak da bilinen Tisan Koyu, antik Afrodisias yerleşiminin bulunduğu tarihi bir bölge. Turkuaz denizi ve yemyeşil doğasıyla dünyanın en güzel 13. koyu seçilen ve bakir bir koy olan Tisan aynı zamanda, Yunan kolonisi olarak kurulmasından dolayı pek çok tarihi kalıntıya da sahip. Afrodisias Bölgesi kilise ve kale gibi kalıntıların yanı sıra mozaikleriyle de ünlü cennet bir koy. Afrodisias Helen dilinde “Aphrodite Adanmış” veya “Aphrodite Yurdu” anlamına geliyor. Afrodisias Mozaiği ise yarımadanın doğu kıyılarında yer alan ve 6’ıncı yüzyıla ait Pantaleon Kilisesi’nin tabanında bulunuyor. Antik yerleşim yerinde bulunan MÖ. 12’inci yüzyıldan kalma diğer kalıntılar ise yarımadanın güneyinde ve ortalarında yer alıyor. Aphrodisias’ın doğusunda bu günkü adıyla Dana Adası olarak bilinen Antik Pithyussa Kenti, Fransalı tüccarların ticaret yeri olarak kullandıkları bir liman kentiymiş. Adada bulunan kalıntılar arasında kilise, mezar ve lahitler mevcut.
23
Boğsak Koyu ve Adası
24
Caretta caretta’ların üreme bölgesi, çadır ve karavan sakinlerinin uğrak yeri olan Boğsak Adası, Mersin-Antalya karayolu üzerinde yer alıyor. MÖ yüzyıllarda önemli bir yerleşim bölgesi olduğu ifade edilen Boğsak Adasında, doğal bir dalgakıran görevi üstlenen Boğsak Koyu‘nun en önemli özelliği ise doğal yapısının bozulmamış olması. Ada üzerinde Roma ve erken Bizans dönemlerine ait evler, mezarlar, sarnıçlar ve kilise kalıntıları bulunuyor. Boğsak Adası ve Koyu, turkuaz denizinin sakinliği ve kumsalının gözlerden uzaklığıyla büyüleyen bir doğa harikası.
25
Taşucu
26
MÖ. 7’inci yüzyılda Holmi kolonisi tarafından kurulan Taşucu korsan saldırıları nedeniyle zayıflamaya başladığında, Büyük İskender’in komutanlarından Selefkos Nikator tarafından ele geçirilmiş. Yerel kent halkı ise bugünkü Silifke’nin bulunduğu bölgeye yerleştirilmiş. Taşucu’nun 2 km batısındaki bir tepenin güney yamacında yerli halkın “Manastır” olarak isimlendirdiği Antik Mylai Ören Yerinde geç Roma ve erken Bizans dönemlerine ait yapı kalıntıları bulunuyor. Yolcu trafiği açısından Türkiye ile Kıbrıs arasındaki en önemli kapı olan Taşucu, bugün hem modern, hem de küçük bir tatil beldesi olarak öne çıkıyor. Civar adalara düzenlenen tekne turlarının hareket noktası olan Taşucu’na gelirseniz, 14’üncü yüzyıl Osmanlı yapısı olan Liman Kalesi‘ni görmeden geçmeyin.
27
Susanoğlu
28
Antik ismi Corasium olan ve Silifke-Mersin yolunun 15’inci kilometresinde yer alan Susanoğlu, geç Roma döneminde Flavius Uranius tarafından kurulmuş. Yay şeklinde geniş ve ince kumlu bir koya sahip Susanoğlu, Mersin’in deniz ve güneş turizminde en gözde bölgesi. Koyun etrafındaki antik kentte iki ayrı nekropol, kilise, hamam ve sarnıç kalıntıları bulunuyor. Tarihte tamamen surlarla çevrili kentin batıdaki ana giriş kapısı üzerinde bulunan yazıtta Flavius Uranius’un bu yöreyi kendi zevkine uygun olarak inşa ettiği yazıyor.
29
Jüpiter Tapınağı
30
Silifke merkezde yer alan Jüpiter Tapınağı, MS. 2
Silifke merkezde yer alan Jüpiter Tapınağı, MS. 2. yy’da yapıldığı düşünülen ve 5. yy’da kiliseye dönüştürülen bir tapınak. Doğu ile güney yanlarındaki sütun tabanlıkları orijinal şekilde korunsa da her biri 10 m boyundaki korint başlıklı sütunlardan yalnızca bir tanesi ayakta kalmış. Tarihçi Zosimos “Tapınak, ovadaki ürünlerine musallat olan çekirgelerden kurtulmak için Güneş ve Sanat Tanrısı Apollon’dan yardım isteyen ahali tarafından, çekirgeler Apollon’un gönderdiği kuş sürüsünce yok edilince ona bir şükran ifadesi olarak yaptırılmıştır” dese de tapınağın Zeus adına yaptırıldığı düşünülüyor.
31
Taşköprü
32
Silifke’nin merkezinde Göksu Nehri’nin üzerinde yer alan ve Roma uygarlığı yapılarından biri olan Taşköprü, MS yıllarında Kilikya Valisi L. Octavius Memor tarafından dönemin imparatoru Vespasianus ve oğulları Titus ile Domitianus adına yaptırıldığı düşünülen bir köprü. Orijinali yedi gözlü olan köprü gördüğü restorasyon sonrası beş gözlü hale gelmiş.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.