Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
SİNDİRİM SİSTEMİ
2
Tüm canlılarda olduğu gibi insanların da gelişmesi, büyümesi, organlarının çalışması için (örneğin soluk alıp verme, kalbin çalışması, yürüme vb. gibi) ve günlük aktivitelerini yapabilmeleri için enerjiye ihtiyaçları vardır. Bu enerji, sindirim kanalı yolu ile alınan besin maddelerinin, solunum organları ile alınan oksijen ile yakılması sonucu ortaya çıkar. Vücutta bu işleri yapan organlar topluluğu sindirim sistemini oluştururlar.
3
Sindirim Sisteminin Görevleri
Nutrientlerin (besinlerin) alınımını ve sindirimini gerçekleştirir. Dolaşım sistemine boşaltılan birçok hormonu üreten bir endokrin sistemdir. İnfeksiyonlara ve zehirlenmelere karşı bir bariyer oluşturmaktadır.
4
Sindirim sisteminin parçası
Görevleri Ağız ve orofarinks Kayganlaştırma, çiğneme, yutma Özofagus Besinlerin mideye doğru düzenli ilerlemesi Mide Mekanik sindirim, kimyasal sindirim İnce bağırsak Besinlerin kimyasal sindirimi ve emilimi Kalın bağırsak Su ve elektrolitlerin son emilimi, depolama ve yoğunlaştırma Rektum Dışkının depolanması Anal kanal ve anüs Dışkılama ve dışkılamanın kontrolü
5
Gastrointestinal Hormonlar
Gastrin: Mide mukozasının antral bölgesindeki G hücreleri olarak adlandırılan hücreler tarafından üretilir ve mide asit sekresyonunun regülasyonunda önemli rol oynar. G hücreleri mideden başka duedonum ve daha az miktarda üzere jejenumda da bulunmaktadır. Kolesistokinin: İnce bağırsağın her yerinde bulunan I hücreleri tarafından salınır. Ana etkisi pankreatik enzim sekresyonunun uyarmak, safra kesesini kasmak ve mide boşalmasını engellemektir. Sekretin: Çoğunluğu duodenumda bulunan S hücreleri tarafından salınır. Sekretin, pankreatik ve hepatik salgılamayı uyarırken, mide asit sekresyonunu inhibe eder.
6
Gastrik İnhibitory Peptid: Duedonum ve jejenumdaki enteroendokrin hücreler tarafından salgılanır. GIP pankreastan insülin salınımını arttırırken, yüksek konsantrasyonda mide asit sekresyonunun inhibe eder. Somatostatin: Antral mukozadaki G hücrelerinin gastrin salgılanmasını inhibe eder, dolayısıyla mide asit sekresyonunu inhibe eder. Vazoaktif İntestinal peptid (VIP): Bağırsak düz kasını gevşetir ve vazodilasyon yapar.
7
Besinlerin sindirimi 6 safha halinde gerçekleşir.
1. İngesyon (Yeme): Besinlerin ağız yoluyla alınmasına denir. Aktif ve bilinçli olarak gerçekleştirilir. 2. Mekanik sindirim: Besinlerin yutulması ve enzimlerle parçalanabilmesi için dişler yardımı ile koparılması, ufalanması, öğütülmesi ve mideye yollanması işlemidir. 3. Digesyon (Sindirim): Moleküllerin daha küçük yapı taşlarına kimyasal olarak yıkımına denir. 4. Sekresyon: Sindirim kanalının epiteli ve bezler tarafından su, asit, enzim, tampon ve tuzların serbestleşmesine denir. 5. Absorbsiyon (resorpsiyon): Uygun küçüklüğe getirilmiş yani yapı taşlarına ayrılmış besin moleküllerinin kan ve lenfatik sisteme emilerek alınmasına denir. 6. Defekasyon: Sindirilmeyen ve emilmeyen materyalin vücuttan uzaklaştırılmasına denir.
8
Sindirim sistemi 2 temel bölüme ayrılarak incelenmektedir.
A. Sindirim kanalı (canalis digestorius): Ağızdan anüse kadar uzanan boru şeklindeki yapıya sindirim kanalı adı verilir. Sindirim kanalı şu kısımlardan meydana gelir. Ağız ve ağız boşluğu Farinks Özofagus Mide Kardiya Fundus Korpus Pilor İnce bağırsak Duodenum Jejenum İleum Kalın bağırsak Çekum (Caecum) Kolon Rektum Anal kanal (Canalis analis)
9
B. Adnexa canalis digestorii (Eklenti sindirim organları) Bu bezler sindirim kanalının dışında yer alırlar ve salgılarını kanalları vasıtası ile sindirim kanalının lümenine boşaltırlar. Bunlar; Tükürük bezleri Karaciğer Pankreas’dır.
10
SİNDİRİM KANALININ GENEL YAPISI
Sindirim kanalı genel olarak dört esas kılıftan oluşur. Bunları dıştan içe doğru sıralarsak; 1. Tunica mukoza 2. Tunica submukoza 3. Tunica muskularis 4. Tunica seroza (Tunica adventisya)
12
1. Tunika mukoza: Bu tabaka örtü epiteli (lamina epiteliyalis), bağ dokusu (lamina proprea) ve kas tabakası (muskularis mukoza) olmak üzere üç alt tabaka içerir. Lamina proprea gevşek bağ dokusu yapısındadır ve bazı bezlerle beraber lenfoid dokuyu da içerir. Muskularis mukoza ise düz kas hücrelerinden yapılmıştır. 2. Tunika submukoza: Bu tabaka gevşek bağ dokusundan yapılmış olup çok sayıda kan ve lenf damarlarıyla birlikte zengin bir sinir ağına (pleksus, plexsus) sahiptir. Bu tabakada bulunan sinir ağına Meissner sinir pleksusu adı verilir.
13
3. Tunika muskularis: Bu tabaka düz kas tabakasından yapılmıştır
3. Tunika muskularis: Bu tabaka düz kas tabakasından yapılmıştır. Ancak özofagusun üst kısmı ile anal kanalın son kısmı çizgili kas içerir. Muskularis tabakasında iki alt tabaka vardır. Bunlardan içteki halkasal (sirküler) kas hücrelerinden meydana gelir. Bu tabakaya lamina muskularis interna adı verilir. Dıştaki tabaka ise uzunlamasına (longitudinal) dizilmiş kas hücrelerinden meydana gelir. Bu tabakaya ise lamina muskularis eksterna adı verilir. Bu iki kas tabakası arasında ince bir bağ dokusu vardır. Buradaki bağ dokusu kan ve lenf damarıyla birlikte sinir pleksusu içerir. Buradaki sinir pleksusuna miyenterik (Auerbach) sinir pleksusu adı verilir. 4. Tunika seroza: Bu tabaka gevşek bağ dokusundan yapılmış ince bir tabakadır. Kan ve lenf damarları bulunur. Bu tabaka en dıştan tek tabakalı yassı epitel (mezotelyum) ile kuşatılmıştır.
14
I. SİNDİRİM KANALI Ağızdan anüse kadar uzanan 8-10 m’lik bu kanalın karın ve pelvis boşluğunda kalan bölümü gastrointestinal kanal, gastrointestinal sistem veya alimenter kanal olarak da adlandırılır. İlgili klinik dallarda ise ağız ve yutak dışında kalan üst sindirim kanalı (yemek borusu, mide ve oniki parmak bağırsağı) ve alt sindirim kanalı (jejenum-ileum, kolonlar, rektum ve anal kanal) olarak bölünür.
15
AĞIZ ( CAVİTAS ORIS ) Ağız sindirim sisteminin ilk kısmını meydana getirir, alınan lokmaların çiğnendiği, tükürük bezlerinin salgıları ile besinlerin moleküllerine ayrıldığı sindirimin başladığı ilk yerdir. Ağız ağız yarığı (Rima oris) ile yutak (pharynx) girişi olan isthmus fauceum (Boğaz geçidi) arasında bulunur. Ağız; vestibulum oris (bukkal cavita) ve cavitas oris propri (esas ağız boşluğu) denilen iki kısımda incelenir.
16
Vestibulum Oris Dıştan dudaklar (labium superius et inferius) ile yanaklar (buccae), içten diş ve dişetleri tarafından sınırlanmış açıklığı arkaya bakan at nalı şeklinde dar bir aralıktır. Bu aralık, alt ve üst dudaklar arasındaki horizontal bir yarık olan rima oris ( ağız yarığı) ile dış ortama açılır.
17
Cavitas oris propria (Asıl Ağız Boşluğu)
Ağız boşluğu önde üst ve alt dudaklar (labium superius ve labium inferius), yanlarda yanaklar (buccae), üstte sert damak (palatum durum) ve yumuşak damak (palatum molle), altta diaphragma oris denilen kas ve yumuşak dokudan oluşmuş bir duvarla sınırlanır. Arkasında yutak geçidi (isthmus faucium) bulunur. Isthmus fauciumla bu boşluk yutağa bağlanır. Lokma bu açıklık yolu ile yutağa (pharynx) geçer.
18
Dudaklar (labia oris) Ağız boşluğu girişinde bulunan, hareketli, kassal yapılardır. Üst dudak (labium superius) ve alt dudak (labium inferius) olmak üzere iki kısımdan meydana gelmektedir. Her iki dudakta dudak iskeletini m. orbicularis oris denilen kas ile bağ dokusu oluşturur.
19
Damak (palatum): Ağız boşlunun tavanını, burun boşluğunun tabanını yapar.
Palatum durum (sert damak) ve palatum molle (yumuşak damak) olarak iki kısımdan oluşur. Sert damak ağız tavanının 3/4’lük kısmını yumuşak damak 1/4’lük kısmını yapar. Her ikisi de çok tabakalı yassı epitel ile astarlanmıştır. Sert damağın altında kemik dokusu, yumuşak damağın altında çizgili kas dokusu yer alır.
20
YUMUŞAK DAMAK SERT DAMAK Lamina epitelyalis Lamina proprea Çizgili kas
21
Yumuşak damağın alt kenarının ortasından aşağı doğru koni şeklindeki uzantıya küçük dil (uvula) adı verilir. Bu yapı çok tabakalı yassı epitel, bağ dokusu ve kas tabakasından oluşmuştur. Uvula, yutma sırasında içeriğin burun boşluğuna kaçmasını engeller.
22
Yanaklar (bucca) Ağız boşluğunun dış yan duvarlarını yaparlar
Yanaklar (bucca) Ağız boşluğunun dış yan duvarlarını yaparlar. İki yanak vardır. Dış yüzü deri, iç yüzü mukoza yapısındadır. Her iki yüzde çok katlı yassı epitelle örtülüdür. Mukoza kısmında epitel dokunun altındaki bağ dokuda çok sayıda mukoz bez bulunur.
23
Dişler (Dentes): Dişler, ağız vasıtasıyla alınan besinin mekanik yollarla parçalanmasını sağlayan yapılardır. Süt dişleri ve daimi dişler olmak üzere 2 tip diş bulunur. Süt dişleri (dentes decidui) 6 aylıkken çıkmaya başlar ve 2,5-3 yaşında tamamlanır. Her yarım çenede 5 tane olmak üzere toplam 20 diş bulunur. Her yarım çenede; 2 tane kesici diş (dentes incisivi) 1 tane köpek diş (dentes canini) 2 tane süt azı diş (dentes molares) olmak üzere 5 adet diş bulunur.
24
6 yaşından itibaren süt dişlerinin yerini kalıcı dişler (dentes permanentes) almaya başlar. Yetişkin bir insanda toplam 32 adet diş bulunur.Bunlar her yarım çenede; 2 kesici (dentes incisivi) 1 kanin (dentes canini) 2 premolar (dentes premolares) ve 3 molar (dentes molares) olmak üzere 8 adettir.
25
Bir diş; - Corona (taç) - Collum (boyun) - Radix (kök) olmak üzere üç kısımdan oluşur. Dişler, kökleri ile mandibula (alt çene) ve maksilla (üst çene) kemiklerindeki alveol adı verilen ceplere gömülüdür.
26
Diş üç katmandan yapılmıştır: Mine, dentin sementum
Mine (enamelium): Dişin üst yüzeyini kaplayan en sert kısmıdır.Vücudun kalsiyum tuzları yoğunluğu bakımından en zengin ve en sert unsurudur. Bileşiminin %95'ini, kalsiyum tuzları oluşturur.Mine asit üreten bakterilerden etkilenebilir. Dentin (dentinum): Dentin, kemik dokusuna benzer bir doku olmasına rağmen, içerdiği kalsiyum tuzlarının fazlalığından ötürü, kemikten çok daha serttir. Taç, boyun ve kökte bulunur. Sementum (cementum):Sement, kök dentininin etrafını çevirir. Bu kısım alveol içinde kalır. Sementum kemiğe periodontal ligament ile bağlanır.
27
Pulpa oyuğu (cavitas pulparis, cavitas dentis)
Periodontal ligament Periodontal ligament, özel bir çeşit sıkı bağ dokusundan yapılıdır ve fibrilleri sement tabakasına nüfuz eder. Bu yolla dişler, gömülü oldukları alveollere sıkı sıkıya bağlanmış olurlar. Pulpa oyuğu (cavitas pulparis, cavitas dentis) Dentin katmanının çevrelediği dişin ortasındaki boşluktur. Bu oyuk, gevşek bağ dokusuna gömülü kan damarları ve sinirleri içerir. Bu kitleye, pulpa denir. Pulpanın kan damarları ve sinirleri, kök açıklığından pulpa oyuğuna girerler. Diş eti (gingiva) Çok tabakalı keratinli yassı epitel ve bağ dokusundan yapılı olan diş etleri dişi kuşatırlar ve dişlerin çene kemiklerine bağlanmalarına yardımcı olurlar.
28
Dil (Lingua) Dil, ağız boşluğunda yer alan, çok tabakalı yassı epitelle örtülü, çizgili kastan meydana gelen hareketli bir organdır. Epitelin altında bağ dokusu bulunur, bağ dokusunun hemen altında çizgili kas tabakası bulunur. Kas demetleri arasında dil (lingual) tükürük bezleri bulunur. Bunlar seroz, mukoz ya da seromukoz tipte olabilirler. Dil çiğneme, konuşma, tat alma, yutma işlemlerinde yardımcı organdır.
29
Anatomik olarak dil; Radix linguae (kökü): Dilin hareketsiz olan arka kısmıdır. Os hyoideum (dil kemiği) ve mandibulaya tutunmuştur. Corpus linguae (cisim): Dilin iri olan gövde bölümüdür. Gövdenin sırt/üst yüzeyine dorsum linguae, alt yüzün facies inferior linguae, kenarlarına margo linguae denir. Apex linguae (ucu): Dilin uç kısmıdır.
30
Papillae filiformes (iplik şekilli papillar)
Dilin sırt yüzeyi sulcus terminalis olarak adlandırılan v şeklinde bir olukla (sulcus terminalis) ikiye ayrılır. Dilin 1/3lük kısmı arka bölümü, 2/3 lük kısmı ise ön kısmı meydana getirir. Bu iki yapı birbirinden V şeklinde bir sınırla ayrılmıştır. Ön kısmında papillar bulunur. İnsanda 4 çeşit papilla bulunur. Papillae filiformes (iplik şekilli papillar) Papillae fungiformes (mantar şekilli papillalar) Papillae sirkumvallatae (hendek şekilli papillalar) Papillae foliatae (yaprak şekilli papillalar) Dilin ön kısmında bulunan papillae fungiformes ve arka bölümünde yer ala papillae vallatae ve papillae foliatae'ler tat tomurcukları ihtiva ederler. Papillae filiformesler ise alınan gıdalar üzerine mekanik etki yaparak, lokmanın hazırlanmasına yardım ederler. Çeşitli tip papillalar . a.Filiform papilla, b. Fungiform papilla, c. Sirkumvallata papilla, d. Foliata papilla (Beyaz noktalar papillalardaki tad tomurcuklarını temsil etmektedir)
31
Dildeki bütün papillalar çok sayıda sinir sonları içerirler
Dildeki bütün papillalar çok sayıda sinir sonları içerirler. Bu sinir sonlanmaları özellikle tad tomurcukları ile bağlantılıdır. Fungiform Filiform sirkumvallata Foliata Tad tomurcukları dilde çok fazla bulunmakla beraber yumuşak damak, farinks ve epiglottisde de bulunmaktadır. Bunların görevi tad duyusunu almaktır. Erişkin bir insanın ağzında ortalama tad tomurcuğu vardır. Yaşlandıkça bu tad tomurcuklarının sayısı azalır. Tad tomurcukları başlıca tatlı, tuzlu, ekşi ve acı olmak üzere 4 tadı alır. Dilin uç kısmı en çok tatlıya ve tuzluya hassasiyet gösterir. Arka kısmı acıya, yan kısımları ise daha çok ekşiye hassastır.
32
Tat tomurcuğunda nöroepitelin besin maddelerinden gelen uyarıyı alması ve beyne göndermesi olayı.
33
Farinks (pharynx, yutak): Bir taraftan ağız boşluğu yemek borusu, diğer taraftan burun boşluğu ve gırtlak ile bağlantı kuran yutak, sindirim ve solunum sisteminin ortak bölümüdür. Farinks’in 3 bölgesi vardır. nasopharynx (pars nasalis) oropharynx (pars oralis) laryngopharynx (pars laryngea)
34
Özofagus (Oesophagus, yemek borusu): Farinks ile mide arasında uzanan 25-30cm uzunluğunda bir borudur. Diaphragma’dan (hiatus oesophageus) geçip karın boşluğuna girer.
35
Yutulan lokma, özofagusun kas hücrelerinin kasılması vasıtasıyla mideye iletilir. Özofagus, insanlarda keratinsiz çok tabakalı yassı epitel ile astarlanmıştır. Epitel dokusunun altında kan damarları ve sinirleri içeren gevşek bağ doku tabakası bulunur. Bağ doku tabakasının altında bulunan kas tabakasının yutağa yakın olan kısmı çizgili kas dokusundan, mideye yakın olan kısmı düz kas dokusundan yapılmıştır.
36
Özofagusun; boyun (pars cervicalis) göğüs (pars thoracica) karın (pars abdominalis) olmak üzere 3 bölümü bulunur. Pars cervicalis (boyun): Önünde trakenin bulunduğu bölümdür. Pars thoracica (göğüs): Özofagusun göğüs boşluğunda uzanan parçasıdır. Pars abdominalis (karın): en kısa özofagus parçasıdır, mideye açılır.
37
Özofagusun 1/3 üst kısmı çizgili kas, 1/3 orta kısmı hem düz hem çizgili kas, 1/3 alt kısmı ise düz kas liflerinden oluşur. Özofagusun son alt kısmında sfinkter bir kas bulunur. Bu kas, özofagusun alt kısmını kasar ve bundan dolayı mide girişi genellikle kapalıdır. Bu durum mide asitinin özofagusa geçmesini engeller.
38
Reflü
39
Akalazya
40
MİDE (Gaster, Ventriculus)
Mide diafragma'nın altında karın boşluğunun üst bölümünde yer almış, sindirim kanalının en geniş bölümüdür. Midenin 3 temel fonksiyonu vardır. 1. yenilen besinleri depolar 2. Yenilen besinleri daha küçük parçalara ayırır ve mide özsuyu ile karıştırarak çorba gibi yarı sıvı yarı katı bir şekle dönüştererek kimus (chyme) oluşturur. 3. Hidroklorik asit ve proteinlerin sindirimini başlatan enzimleri salgılar. Besinlerdeki bakterilerin çoğu asit salgısı sayesinde öldürülür.
43
Mide anatomik yönden, Pars cardiaca, Fundus gastricus, Corpus gastricum ve Pars pylorica olmak üzere 4 bölümde incelenir. Ayrıca besinlerin mideye girdiği ve çıktığı 2 delik bulunur. Besinlerin özofagustan mideye girdiği deliğe ostium cardiacum (kardiyak delik), besinlerin midede sindirildikten sonra ince bağırsağa geçtiği deliğe ostium pyloricum (pilorik delik) denir.
44
Pars cardiaca (Kardia bölümü): Özofagusun açıldığı, kardiyak deliğin (ostium cardiacum) çevresindeki 2-3 cm genişliğindeki kısmıdır. Fundus gastricus (Fundus bölümü): Midenin kardiyak deliğinin üstüne kalan kubbe şeklindeki bölümüdür. Corpus gastricum (Korpus bölümü, mide cismi): Midenin orta bölümü olup, en büyük ve en çok genişleyebilen bölümüdür.
45
Pars pylorica (pilorik bölüm): Midenin duedonuma açılan distal bölümüdür. Korpusa göre dardır. Pars pylorica üç kısımda incelenir. a) Antrum pyloricum: Corpus’a yakın olan geniş kısımdır. b) Canalis pyloricus: Antrum’dan sonraki yaklaşık 2-3 cm uzunluğundaki dar kısımdır. c) Pylorus: Midenin duodenum’a yakın olan son kısmıdır. Burada ostium pyloricum çevresinde m. sphincter pyloricus adı verilen düz kas liflerinden oluşan bir sfinkter yer alır.
46
Midenin iç yüzeyi mide mukozası ile astarlanmıştır
Midenin iç yüzeyi mide mukozası ile astarlanmıştır. Midenin iç yüzü mide plikaları (plicae gastricae, rugae) ile kaplıdır. Bunlar mukoza katlanmalarıdır. Mide dolduğunda bu katlantılar açılır ve mide kapasitesi artar.
47
Midenin fundus ve corpus kısmı tübüler salgı bezleri içerir
Midenin fundus ve corpus kısmı tübüler salgı bezleri içerir. Gastrik bezlerde 4 ana hücre bulunur. Parietal hücreler: HCl ve İntrinsik faktörleri oluştururlar. Şef hücreleri: Pepsinojen üretirler. G hücreleri: Enteroendokrin hücreler. Gastrin salgılarlar. D hücreleri: Enteroendokrin hücreler.Somatostatin salgılarlar. Antrum bölgesindeki bezler daha az sayıda parietal hücre, daha çok şef ve G hücresi içerirler.
48
Mide Asidi Salgılanmasının Kontrolü
Mide salgısı üç ayrı fazda gelişir. Sefalik Faz: Besinin koklanması veya görülmesi sefalik fazın başlaması için yeterlidir. Besinin tadılması, çiğnenmesi ve yutulması bu evrede rol alan önemli olaylardandır. Sefalik evrede gözlenen mide salgısındaki artışa nöral yol aracılık eder. Nöral çıkış vagus sinirindeki parasempatik yolla sonlanır. Vagal sinir tellerinde salgılanan asetilkolin hem parietal hücreleri, hem de G hücrelerini aktive eder.
49
Gastrik Faz: Besin mideye girdikten sonra midenin şişmesiyle ve daha sonra sindirilmiş peptitlerin varlığı ile meydana gelir. Sonuçta asit ve pepsinojen yapımı artar ve mide hareketliği artmış olur.
50
İntestinal faz: Duedonumda protein varlığı, sonraki gastrik sekresyonları stimüle eden intestinal gastrin salınımına neden olur. Duodenumda asidik kimusun artması ise inhibitör etki yapar. Bu durumda kolesistokin, sekretin ve GIP yapımı gerçekleşir ve bunlar kan yolu ile mideye taşınarak parietal hücreleri ve şef hücreleri üzerine inhibitör etki ortaya çıkarırlar. Sonuçta asit ve pepsinojen yapımı ile gastrik motilite azalmış olur.
52
İNCE BAĞIRSAK (Intestinium tenue)
Sindirim borusunun en uzun bölümü ince bağırsaktır. Mide ile kör bağırsak (caecum) arasında uzanır. Karın ve pelvis boşluğunda kıvrımlar halinde durur. Sindirim olayının büyük kısmı bu bölümde geçer. Besinlerin çoğu, su, elektrolitler ve mineraller (kalsiyum, demir) buradan emilir.
53
İnce bağırsak duedonum, jejenum ve ileum olmak üzere 3 bölüme ayrılır.
Duedonum (oniki parmak bağırsağı) Mideden hemen sonraki ince bağırsakların ilk bölümü olup, kısa ve kalın ince bağırsak parçasıdır. Serbest hareketi yoktur. Karaciğerin safra salgısı ve pankreas enzimleri kanallarla buraya verilir.
54
4 bölüme ayrılır. a) Pars superior: Duodenum’un pylorus’tan başlayan ilk kısmı olup yaklaşık 5 cm uzunluğundadır. 2.5 cm’lik ilk kısmı diğer kısımlara göre daha geniş olup bulbus (ampulla) duodeni adını alır. b) Pars descendens: Duodenumun 8-10 cm’lik ikinci bölümüdür. Ductus choledocus ve ductus pancreaticus major burada bulunan papilla duodeni major’a açılır. c) Pars horizontalis (inferior): Yaklaşık 10 cm’lik kısmıdır. d) Pars ascendens: Yaklaşık 2.5 cm uzunluğunda olup jejunum’la birleşir.
56
Duedonum duvarında Brunner bezleri (glandula duodenalis) bulunur
Duedonum duvarında Brunner bezleri (glandula duodenalis) bulunur. Bu bezlerin alkali tabiattaki salgısı mideden gelen yoğun asitli kimusu, nötr hale dönüştürür ve bu yolla duodenum mukozası, asidik kimusun zararlı etkilerinden korunmuş olur.
57
Jejenum ve İleum (Boş bağırsak, kıvrımlı bağırsak): Jejenum ve ileum ince bağırsakların en uzun, en kıvrımlı ve en hareketli bölümüdür. Birbirinden güçlükle ayırt edilen bu ince bağırsak bölümleri beraberce jejunoileum (intestinium mesenteriale) olarak adlandırılır. İleumun mezenterlere tutturulan tarafın ters tarafındaki kenarda lenf folikül toplulukları olan peyer plakları bulunur. Duedonumdan sonraki 2/5’lik üst kısım jejenum, 3/5’lik alt kısım ileumdur. İnce bağırsakta besinlerin ilk emildikleri yerlerdir.
58
Peyer Plakları Tunica submukoza
59
İnce bağırsağın tunika mukoza ve tunika submukoza tabakaları bağırsağın lümenine doğru enine katlanmalar yapmışlardır. Bunlara Kerckring plikaları (Plicae circulares) denir. Bu plikalar ince bağırsağın emilim yüzeyini genişletmeye yararlar. Ayrıca villuslar ve mikrovilluslar ince bağırsakta emilim yüzeyini genişleten oluşumlardır.
60
KALIN BAĞIRSAK (Intestinum crassum)
Kalın barsaklar; sindirim kanalının ileum'dan sonra caecum (kör barsak)'dan anus'a kadar uzanan yaklaşık 1,5 - 2 m uzunluktaki bölümüdür. Kalın barsaklar, abdominopelvik boşlukta yerleşir. Kalın barsakların esas işlevleri: 1-Su, sodyum, potasyum ile klor gibi elektrolitleri reabsorbe etmek ve intestinal muhteviyatı feçese dönüştürmek. 2- Sahip olduğu gram negatip anaerob bakterilerin ürettiği K vitamini ve B12 vitaminlerinin absorbsiyonunu gerçekleştirmek. 3- Defekasyon öncesi feçesi depolamak.
61
Kalın barsaklar, Caecum, Kolon (colon) Rektum olmak üzere üç bölüme ayrılarak incelenir. Kalın barsaklar, ince barsaklardan daha büyük çaplıdır. Kalın barsakların longitudinal kas lifleri üç adet şerit şeklinde (taenia coli) uzanır. Kalın barsakların dış yüzünde appendices epiploicae denen yağ yığıntıları bulunur. Kalın barsaklardaki keseleşmelere haustra coli denir.
62
a. Caecum (kör barsak): Kalın barsakların ilk ve en geniş bölümü olan caecum kör bir kese şeklinde olup sağ fossa iliaca'da yer alır. Ostium ileale ile terminal ileum'a bağlanan caecum, yukarıda yükselen kolon ile uzanır. Ostium ileale'de valva ileocaecalis (Bauhin kapağı) olarak adlandırılan iki mukoza plikası bulunur. Valva ileocaecalis tek yönlü (ileum'dan caecum ) geçişe olanak verir.
63
Ostium ileale'nin yaklaşık 2 cm aşağısında olarak caecum’un posteromedial yüzünden appendix vermiformis (appendiks) çıkar. Uzunluk ve pozisyon yönünden büyük variasyonlar gösteren appendiks solucan şeklinde bir lenfoid doku oluşumudur. Uzunluğu 5-15 cm arasında değişir.
65
b. Colon (kolon): Kalın bağırsakların çekumdan rektuma kadar olan bölümü kolon olarak adlandırılmaktadır. Colon ascendens (çıkan kolon): Kolonun ilk, kalın bağırsağın ikinci parçasıdır, 13-15cm uzunluğu vardır. Yukarıya doğru yükseldiği için çıkan parça denir. Colon transversum (enlemesine kolon): Karaciğerin altında sola doğru yatay uzanır, 40-50cm uzunluğu vardır. Kolonun en uzun en hareketli bölgesidir.
66
Colon descendes (inen kolon): karın boşluğunun sol tarafındadır, 25 cm uzunluğu vardır. Dalaktan pelvis girişine kadar uzanır. Colon sigmoid (sigmoid kolon, pelvik kolon): İnen kolonun devamı şeklinde olup S harfine benzeyen pelvik kolon pelviste rektumla devam eder. Yaklaşık 40cm uzunluğu vardır.
67
Rectum (Düz bağırsak): 3
Rectum (Düz bağırsak): 3. sakral vertebratanın denginden başlar koksiks ve sakrum kıvrımına yerleşiktir. Altta genişlemiş parçasına ampulla recti denir. Rektum’un 2/3’lük üst kısmı peritonla sarılı olmasına rağmen 1/3’lük alt kısmı ekstraperitonealdır. Canalis analis (anal kanal): 2,5-4 cm uzunlukta olup anüs ile sonlanır. Anal kanal ve anüs sadece defekasyon sırasında açılır. Burada iç ve dış olmak üzere iki anal sfinkter bulunur. İç anal sfinkter istem dışı, dış anal sfinkter istemli çalışır.
68
Sindirim Kanalının Eklenti Organları Yaptıkları sindirimle ilgili salgılarını özel boşaltım kanalları yolu ile sindirim kanalına boşaltan organlar “Sindirim Kanalının Eklenti Organları” olarak adlandırılır. Bu başlık altında; Tükürük bezleri Karaciğer Pankreas incelenir.
69
Tükürük Bezleri (Glandulae salivariae): Ağız boşluğu etrafında bulunan tükürük bezleri salgılarını bu boşluğa salgılarlar. Tükürüğün bileşiminde %99.5 su, mukus, amilaz, lizozim gibi çeşitli enzimler, çeşitli tuzlar, immünoglobulinler, granülositler ve lenfositler bulunur.
70
*Tükürük ağız boşluğunun ıslak kalmasını sağlar, alınan katı besinleri ıslatır ve bunların nispeten yumuşak hale dönüşmesine yol açar. *Bu yolla, lokmanın yutulması kolaylaşır ve ıslanmış besinin tadı ağız içi mukozasında bulunan tad tomurcukları vasıtası ile kolaylıkla alınmış olur. *Tükürüğün içerdiği immünoglobulinler, ağız boşluğunda mevcut patojenlere karşı immünolojik koruyucudurlar. *Ayrıca içerdiği amilaz, maltaz gibi enzimler ile tükürük nişastanın ağız boşluğunda parçalanmasını sağlar.
71
a. Labiyal tükürük bezleri: Dudaklarda bulunurlar.
Tükürük bezleri esas olarak iki grup altında toplanır. Bunlar; küçük tükürük bezleri ve esas tükürük bezleridir. Küçük tükürük bezleri (glandula salivares minores), ağzı boşluğu duvarında ve ağız boşluğundaki organlarda bulunan küçük bezlerdir. 1- Küçük Tükürük Bezleri: Bunlar hemen bulundukları bölgede epitel yüzeyine salgılarını boşaltırlar. Çeşitli yerlerde bulunurlar ve bulundukları yere göre isim alırlar. a. Labiyal tükürük bezleri: Dudaklarda bulunurlar. b. Bukkal tükürük bezleri: Yanakta bulunurlar. c. Lingual tükürük bezleri: Dilde bulunurlar. d. Palatinal tükürük bezleri: Damakta bulunurlar. 2- Esas Tükürük Bezleri: Esas tükürük bezleri 3 çifttir. Bunlar: a. Glandula parotis (Kulakaltı Tükürük Bezi) b. Glandula sublingualis (Dilaltı Tükürük Bezi) c. Glandula submandibularis (Çenealtı Tükürük Bezi)
72
Tükürüğün Bileşenleri ve Fonksiyonları
Görevleri Su Besinleri yumuşatır, ağzı nemlemdirir, konuşmaya yardımcı olur. Bikarbonatlar Tükürüğün pH’sının hafif asidik olmasını sağlar Klorid Tükürük amilazını aktive eder. Ig A Anti bakteriyel etki sağlar Lizozim Bakterileri yok eder, diş çürümelerini ve mukoz membranın infeksiyonunu önler. Musin (protein) Mukus oluşumuna yardım eder. Mukus Besinleri kayganlaştırır, yutmayı kolaylaştırır, asit ve bazların tamponlanmasına yardım eder. Fosfatlar Tükürüğün pH seviyesini ayarlar. Tükürük amilazı Karbonhidratların yıkımını başlatır. Üre ve ürük asit Sindirimde herhangi bir fonksiyonu yoktur, atık ürün olarak oluşur ve tükürükle atılır.
73
Tükürüğün Görevleri 1-Ağız mukozasını ıslak tutmak, konuşmayı ve çiğnemeyi kolaylaştırmak. 2-Ağız içine alınan besin maddelerini yumuşatmak, kayganlaştırmak ve yutmayı kolaylaştırmak. 3-Asidik veya bazik besin maddelerinin nötr hale gelmesinde ve buna bağlı olarak diş çürümelerinin önlenmesinde fonksiyoneldir. 4-Tat duyusunun alınmasına yardımcı olur. 5-Susama da rolü vardır. Organizma aşırı su kaybettiğinde tükürük salgısı azalır. Afferent sinirlerle iletilir ve susuzluk hissinin doğmasına yol açar.
74
6-İçindeki pityalin ile karbonhidrat sindirimi başlatılır
6-İçindeki pityalin ile karbonhidrat sindirimi başlatılır. Pişmiş nişastayı -1,4 glikozid bağlarından parçalayarak maltoza kadar parçalar. Bu etkileme midede asit ortamla karşılaşıncaya kadar sürer. Asit ortamda etkileyemez. En iyi pH 6.8 de işlev görür. Pityalinin etkisinin daha çok ağızda ve dişler arasında kalan nişastayı sindirmek olduğu düşünülmektedir. Pişmemiş, selüloz zarından ayrılmamış nişastaya etkisi yoktur. Etkisi için ortamda Cl iyonu bulunması gerekir. 7-Ağız ve dişleri yiyecek artıklarından, ölmüş hücrelerden temizlemek. Ateşli hastalarda salya salgısı azalır. Ağız kuruluğuna krestomia denir. Bu durumda ağız mikroplar için elverişli bir hal alır. Asit pH meydana gelir. Bu pH’da diş çürümeleri artar. Ayrıca dilde pas olur. Bu ölü epitel hücreleri, bakteri ve lökositlerden oluşur. 8- Civa, kurşun, üre poliomyelit gibi maddeler, ve kabakulak, kuduz etmenleri tükrük ile atılırlar. 9- Tükrük çok sıcak ya da çok soğuk gıdaların vücut sıcaklığına getirilmesine de yardım eder.
75
Glandula parotidea (Parotis bezi, kulakaltı tükürük bezi) :
Parotis bezi, yüzün her bir tarafında dış kulak yolunun ön aşağısında yer alır. Esas tükürük bezlerinin en büyüğüdür. Gl. parotidea, ürettiği tükürük salgısını 5-6 cm uzunluğundaki özel boşaltım kanalı (ductus parotideus, Stenon kanalı, Stensen kanalı) ile vestibulum orise boşaltır.
76
Glandula submandibularis (Submandibuler bez): Submandibuler bez parotis bezinin yarısı kadar boyuttadır. Ağız boşluğu tabanı içine yerleşmiştir. Salgısını özel boşaltma kanalı (ductus submandibularis, Wharton kanalı) yolu ile ağız boşluğuna verir.
77
Glandula sublingualis (Sublingual bez) : Sublingual bez büyük tükürük bezlerinin en küçüğü olup ağız tabanında, dilin altında yer alır. Sublingual bez müköz karakterdeki salgısını Bartholin ve Rivinus kanalları ve bunlara ek daha küçük kanallarla ağız boşluğuna verir. 3 tükürük bezinden parotis seröz salgı, diğer ikisi seröz ve mukoz salgı yaparlar.
78
2. Hepar (Karaciğer) Karaciğer vücudumuzun en büyük glanduler organı olup yetişkinde kg ağırlığındadır. Karaciğer karın boşluğunun üst tarafında diafragmanın altında yer alır. Kama veya yarım bir elipsoid şeklinde olup, kırmızı-kahverengindedir. Karaciğer, darbelerde dalaktan sonra 2. sırada yırtılabilirlikte (Rüptürabl) bir organdır. Karaciğerin iki yüzü, iki kenarı vardır. Diafragmaya temas eden üst yüzüne diafragmatik yüz (facies diaphragmatica), karın organları ile komşuluk yapan alt yüzüne de visseral yüz (facies visceralis) denir .
79
Diafragmatik yüz (facies diaphragmatica): Karaciğerin düz olan üst yüzüdür. Diaphragma dayalı yüzdür. Bu yüz, akciğerler, perikardiyum, kalp ve kostalarla komşudur.
80
Visseral yüz (facies visceralis): Karaciğerin karın organları ile komşu olan iç bükey yüzüdür. Bu yüzde porta hepatis denilen karaciğer kapısı bulunur. Karaciğere giren ve çıkan tüm yapılar buradan geçer. Girenler; portal ven, sinir dalları, arteria hepatica, çıkanlar; safra kanalı (ductus hepaticus communis ) ve lenf damarlarıdır.
81
Visseral yüzde bulunan ve H şeklinde organize olmuş yarık ve oluklar ile Karaciğer 4 loba ayrılır.
Sağ sagittal oluğun altında kalan karaciğer bölümüne lobus hepatis dexter, Sol sagittal yarığın solunda kalan bölümüne lobus hepatis sinister, H kolları arasında kalan da önde lobus quadratus, Arkada lobus caudatus yer alır.
82
Karaciğerin, diğer organlarınkinden farklılık gösteren, karmaşık bir damarlaşma düzeni vardır. Karaciğere iki esas damar gelir. Bunlar, hepatik portal ven ve hepatik arterdir. Hepatik portal ven, sindirim kanalından lipidler hariç, emilen maddeleri içeren kanı karaciğere getiren damardır. (Lipidler (şilomikronlar) lenf damarları ile taşınırlar). Bu yolla portal venin kanı, sistemik dolaşıma girmeden karaciğerden geçmiş olur.
83
Karaciğeri dıştan Glisson kapsülü adı verilen bir bağ dokusu kuşatır
Karaciğeri dıştan Glisson kapsülü adı verilen bir bağ dokusu kuşatır. Kan damarları, sinirler ve lenf damarlarının karaciğere girip çıktığı hilus bölgesinde kapsül çok kalındır. Kapsülün dışında, mezotel yer alır: Glisson kapsülü ince olmasına rağmen, karaciğeri destekleyip şeklini verir. Glisson Kapsülü Glisson Kapsülü
84
Karaciğerin esas yapısal birimleri karaciğer hücreleri (hepatositler)dir. Hepatositler, yan yana gelerek kordonlar oluşturacak düzende dizilirler. Bunlar, karaciğer hücre kordonlarıdır. Hücre kordonlarının arasında, sinüzoidler yer alır. Hücre kordonları, sinüzoidlerin açıldığı merkezi ven (vena sentralis) etrafında, ışınsal bir konumda dizilip, organın anatomik birimleri olan, karaciğer lobüllerini (hepatik lobüller) oluştururlar. Karaciğer lobülleri, altıgen prizma şeklindeki yapılardır. Enine kesitlerinde altı köşeli bir yapı gösteren karaciğer lobüllerinin etrafı, Glisson kapsülünden kökenlenen bir bağ dokusu kılıfı ile çevrilidir. Bu kılıf insanda ince, domuzda çok kalındır. İnsanda lobüller birbirine çok yakın oldukları için hekzagonal yapıları ayırt etmek mümkün değildir. Vena centralis Sinüzoid
85
İnsan karaciğeri
86
Karaciğer lobüllerinin merkezlerinde vena sentralis (merkez ven), köşelerinde portal alanlar yer alırlar. Her portal alan, gevşek bağ dokusu zemini içine gömülü hepatik arterin, portal venin, safra kanal sisteminin kollarını (portal triad), lenf damarlarını ve sinir fibrillerini içeren bir yapıdır. Portal ven diğer yapılardan daha büyüktür. Vena centralis Portal triad
88
Karaciğere gelen hepatik portal ven, karaciğer içinde interlobal venlere, bunlar da interlobüler venlere ayrılırlar. Bu damarlardan ayrılan ve perilobüler venül adı verilen kollar, karaciğer lobülünün etrafını kuşatırlar. Perilobüler venüllerden, belirli aralıklarla ayrılan kollar, karaciğer hücre kordonları arasına uzanır ve hepatik sinüzoidleri oluştururlar. Vena sentralise açılan sinüzoidler, hem portal ven ve hem de hepatik arterlerin kollarının açıldığı yapılardır. Vena sentralisler, sublobüler venlere açılırlar ve sublobüler venler de, birleşip hepatik veni oluştururlar. Karaciğerden çıkan hepatik ven, inferiyor vena kava damarında sonlanır. Hepatik Portal Ven İnterlobal Venİnterlobüler venPerilobüler venülSinüzoidlerVena sentralis Hepatik arterİnterlobal arterİnterlobüler arterSinüzoidlervena sentralis
90
Portal ven, karaciğere total karaciğer kanının %80'ini getirir
Portal ven, karaciğere total karaciğer kanının %80'ini getirir. Bu kan vasıtasıyla, karaciğerin fonksiyonel dolaşımı sağlanır. Hepatik arter ile de, karaciğer kanının %20'si taşınır. Bu kan ile de, karaciğerin besleyici dolaşımı sağlanmış olur.
91
Karaciğerin Fonksiyonları: Karaciğer, çeşitli fonksiyonlara sahip kompleks glanduler bir organdır. Bu fonksiyonlar üç temel başlık altında toplanabilir. a. Safra üretimi ve duodenum'a akıtılması: Tüm karaciğer hücreleri sürekli olarak safra salgılarlar. Safra, su, büyük miktarda safra tuzları, biluribin, kolesterol ve elektrolitlerden oluşur.
92
Metabolik fonksiyonları: Karaciğer, karbonhidrat, yağ ve protein metabolizması yanında, Fe ve vitamin depolanması, bazı ilaç ve hormon vb. maddelerin atılması gibi birçok metabolik olaylarda rol oynar. Karbonhidrat metabolizması : Besinlerle alınan ve vena portae yolu ile karaciğere ulaşan glikoz karaciğerde glikojen şeklinde depolanır. Kan glikoz düzeyi düştüğünde, karaciğer hücrelerinde depolanan glikojenden glikoz üretilir. Yağ metabolizmasındaki rolü: Karaciğer, karbonhidrat ve proteinlerden yağ meydana getirir. Lipoproteinlerin çoğunu oluşturur. Büyük miktarlarda kolesterol ve fosfolipit sentezler. Yağları okside ederek büyük miktarlarda enerji oluşturur.
93
Protein metabolizmasındaki rolü: Gamma globulinler hariç tüm plazma proteinleri karaciğerde üretilir. Aminoasitlerin deaminasyonu ve üre oluşumunu sağlar. Vitaminlerin ve demirin depo edilmesi: Karaciğerde A vitamini, D vitamini, B 12 vitamini depo edilir.
94
Kanın filtrasyonu: Karaciğer sinuzoidlerinden geçen kan içindeki bakteriler ve diğer yabancı partiküller buradaki Kupffer hücreleri tarafından fagosite edilerek dolaşım sisteminden çıkarılır.
95
Safra Yolları ve Safra Kesesi (Vesica biliaris)
Karaciğere yapışık halde, canlıda armut şeklinde ve sarı-yeşil renkte bir organdır. Safra kesesi karaciğerde üretilen safrayı depolar ve konsantre eder. Duedonum ve colon transversum ile komşudur.
96
Karaciğer hücreleri tarafından yapılan safra ince safra kanalcıkları ile sağ-sol iki duc. hepaticus olarak adlandırılan yollarda ilerler. Sağ-sol iki duc. hepaticus. porta hepatis'te birleşerek duc.hepaticus communis'i oluşturur. Duc.hepaticus commnunis yaklaşık 4 cm uzunlukda 4 mm çapta bir kanal olup lig. hepatoduodenale içinde safra kesesinin boşaltma (gerektiğinde keseyi doldurma) kanalı olan duc.cysticus ile birleşir. Bu birleşimden sonra duc. choledochus olarak adlandırılan safra kanalı oniki parmak barsağının ikinci bölümüne açılır. Duc. choledochus 7-9 cm uzunluğunda ve 5-6 mm çapındadır. Duc.choledochus'taki safranın akışı bu kanalın son bölümündeki genişleme (Vater ampullasılnin ağzı etrafındaki Oddi sifinkteri ile kontrol edilir.
98
Safra kesesinin fundus biliaris, corpus biliaris ve collum biliaris olmak üzere 3 bölümü vardır.
99
Pankreas Karın boşluğunda yerleşmiş, hem ekzokrin hem de endokrin salgıları olan çok önemli bir bezdir. Pankreasın histolojik yapısında iki kısım görülür. Bezin büyük kısmını ekzokrin salgı yapan seröz bezler oluşturur.
100
Seröz kısımlar arasında adacık şeklinde görülen Langerhans adacıkları bulunur.
Bu kısım endokrin bölümü (pars endocrina) yapar. Buradaki hücreler hormon salgılarlar.
101
Pankreas, duodenumun sola bakan açıklığından başlar ve yatay düzlemde dalağa kadar uzanır. Yumuşak, lobüllü yapıda ve kirli sarı renktedir cm uzunlukta ve yaklaşık gr ağırlıktadır.
102
Anatomik olarak caput, collum, corpus ve cauda pancreatis olmak üzere 4 bölümü vardır.
103
Pankreasın ekzokrin salgısı iki kanal aracılığı ile duodenum'a ulaştırılır.
Ductus pancreaticus (Wirsung kanalı): Pankreasın esas boşaltma kanalıdır. Cauda'dan başlar ve bezin içinde uzanır. Bezin baş kısmında duedonuma açılacağı yerde ductus choleductus ile yan yana gelir. Bazen birleşerek bazen ayrı ayrı duedonuma açılırlar.
104
Papilla duodeni major
105
Ductus pancreaticus accessorius (Santorini kanalı): Bezin baş kısmında bulunan küçük bir kanaldır. Sıklıkla ductus pancreaticus'la bağlantılıdır. Papilla duodeni minör
106
Peritoneum : Periton, karın ve leğen boşluğu duvarlarının iç yüzü ile bu boşluklar içindeki iç organların dış yüzünü saran seröz bir örtüdür. Peritonun karın ve pelvis duvarlarının iç yüzünü örten bölümüne peritoneum parietale iç organları saran bölümüne de peritoneum viscerale denir. Visseral ve parietal yapraklar arasında kalan karın ve leğen boşluğu bütünü cavum peritonealis olarak adlandırılır; burada liquor peritonei bulunur. Periton, tek katlı yassı epitel katı ile bunun altında yer alan bağ dokusu katmanından oluşur. Parietal periton ile vücut boşluğu duvarları arasında kalan aralığa spatium extraperitoneale (ekstraperitoneal aralık) denir. Bu boşluğun karın ve pelvis arka duvarına rastlayan bölümü spatium retroparietale (retroperitoneal aralık) olarak adlandırılır.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.