Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanÖzlem Irmak Değiştirilmiş 6 yıl önce
1
AFFETMEK HAZIRLAYAN: İbrahim SUCUOĞLU MUHAMMEDİYE CAMİİ İMAM-HATİBİ
ERZİNCAN MÜFTÜLÜĞÜ
2
اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ العفْوَ فاعْفُ عنِّي
إِن تُبْدُواْ خَيْراً أَوْ تُخْفُوهُ أَوْ تَعْفُواْ عَنسُوَءٍ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ عَفُوّاً قَدِيراً “Bir iyiliği açığa vurur veya gizler yahut bir kötülüğü affederseniz, bilin ki Allah da Affeden'dir, Güçlü Olan'dır.” (Nisa, 4/149)
3
“Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla!”
اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ العفْوَ فاعْفُ عنِّي اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ العفْوَ فاعْفُ عنِّي اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ العفْوَ فاعْفُ عنِّي “Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla!” (Tirmizi, Daavât 84)
4
Affetmek inananların vasfıdır
. الَّذِينَ يُنفِقُونَفِي السَّرَّاء وَالضَّرَّاء وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَعَنِ النَّاسِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ “Onlar bollukta ve darlıkta sarfederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler. Allah iyilik yapanları sever.” (Al-i İmran, 3/134)
5
وَلَا يَأْتَلِ أُوْلُوا الْفَضْلِ مِنكُمْوَالسَّعَةِ أَن يُؤْتُوا أُوْلِي الْقُرْبَى وَالْمَسَاكِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ فِيسَبِيلِ اللَّهِ وَلْيَعْفُوا وَلْيَصْفَحُوا أَلَا تُحِبُّونَ أَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْوَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ “İçinizde lütuf ve servet sahibi olanlar, yakınlarına, düşkünlere ve Allah yolunda hicret edenlere, vermemek için yemin etmesinler, affetsinler, geçsinler. Allah'ın sizi bağışlamasından hoşlanmaz mısınız? Allah bağışlayandır, merhametli olandır.” (Nur, 24/22)
6
وَجَزَاء سَيِّئَةٍ سَيِّئَةٌ مِّثْلُهَا فَمَنْ عَفَاوَأَصْلَحَ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ “Bir kötülüğün karşılığı, aynı şekilde bir kötülüktür. Ama kim affeder ve barışırsa, onun ecri Allah'a aittir. Doğrusu O, zulmedenleri sevmez.” (Şura, 42/40)
7
Hz. Yusuf olup şu ifadeleri
söyleyebilme vaktidir. قَالَ لاَ تَثْرَيبَ عَلَيْكُمُالْيَوْمَ يَغْفِرُ اللّهُ لَكُمْ وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ Yusuf: “Bugün azarlanacak değilsiniz, Allah sizi bağışlar. O, merhametlilerin en merhametlisidir.” dedi. (Yusuf, 12/92)
8
“Allah’ım! Kavmimi bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar.” dedi.
Gün Hz. Muhammed (s.a.s) Efendimizin Ahlakıyla Ahlaklanma Vaktidir. Taifi hatırlama anıdır. “Allah’ım! Kavmimi bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar.” dedi.
9
Mekke'nin fethinde إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ {} وَرَأَيْتَ النَّاسَيَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجاً {} فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَوَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّاباً {} “Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.” (Nasr, 110/1-3)
10
خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُر بِالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ
Rabbinin fermanına bağlandı. O fermanda şöyle deniyordu. خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُر بِالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ “Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir!” (Araf, 7/199) Mekkelilere tıpkı Hz. Yusuf’un kardeşlerine dediği gibi seslendi. “Tıpkı Yusuf Peygamber gibi ben de ‘Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir.’ diyorum. Gidebilirsiniz, hepiniz serbestsiniz” (İbn-i Hişâm, es-Sîre, II, 412.)
11
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لآئِمٍ ذَلِكَ فَضْلُ اللّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ “Ey iman edenler! Sizden biriniz dinden dönerse, şunu iyi bilsin ki, Allah o şahsın yerine, kendisinin sevdiği ve kendisini seven insanlar getirir. Bunlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı zorlu kimselerdir.” (Maide, 5,54)
12
Affetmek kin tutmamaktır. Affetmek haset etmemektir.
Müslümanlar arası ilişkilerin nasıl olması gerektiğinin vurgulandığı hadiste şöyle buyrulmaktadır. لا تَباغَضُوا ، ولا تحاسدُوا، ولاَ تَدابَرُوا ، ولا تَقَاطعُوا ، وَكُونُوا عِبادَ اللَّهِ إخواناً ، ولا يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أنْ يهْجُرَ أخَاه فَوقَ ثلاثٍ “Birbirinize kin tutmayınız, hased etmeyiniz, sırt dönmeyiniz ve ilginizi kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Bir müslümanın, din kardeşini üç günden fazla terk etmesi helâl değildir.” (Buhari, Edeb 57) Affetmek kin tutmamaktır Affetmek haset etmemektir. Affetmek, sırt dönmemektir Affetmek, ilgiyi kesmemektir. Affetmek, kardeşlerimizi üç günden fazla terk etmemektir.
13
şu hadisi aktarmayı bir borç biliyorum.
أَقِيمُوا الصُّفُوفَ وَحَاذُوا بَينَ المنَاكِب، وسُدُّوا الخَلَلَ، وَلِينُوا بِأَيْدِي إِخْوَانِكُمْ ، وَلا تَذَرُوا فَرُجَاتٍ للشيْطانِ، ومَنْ وصَلَ صَفًّا وَصَلَهُ اللَّه ، وَمَنْ قَطَعَ صَفًّا قَطَعهُ اللَّه “Saflarınızı düz tutunuz. Omuzları bir hizaya getiriniz. Aralıkları kapayınız. Saf düzeni için elinizden tutup çeken kardeşlerinize yumuşak davranınız. Şeytanın girebileceği boşluklar bırakmayınız. Allah, safları bitişik tutanların gönlünü hoş eder. Safları bitişik tutmayanlara Allah nimetlerini lutfetmez.” Saflarımızı sık tutmadık. Ruhumuz ağır yükler altına girmiştir. Affetmekle bu ağır yüklerimizden kurtulmuş olcağız. Saflarımızı sık tutmadık. Aramıza soğuk rüzgârlar girmiştir. Affetmekle kışımızı bahara çevirmiş olacağız. Saflarımızı sık tutmadık. Aramıza düşmanlık veya intikam girmiştir. Affetmekle dostluğumuza yeniden kavuşacağız.
14
AffediciolmakYaratanın “الغفور ”
isminin tecellisini hayata aktarmak demektir. Affetmekle bu güzelliklerle bezenmiş olacağız. Analar-babalar! Evlatlarınızı affedin. Evlatlar! Ananızı-babanızı affedin. Eşler! Birbirinizi affedin. Kardeşler! Kardeşlerinizi affedin.
15
VATANA HIYANET EDENİ ASLA AFFETME
HZ.Ali (RA) DEDİĞİ GİBİ: HERŞEYİ VE HERKESİ AFFET, LAKİN VATANA HIYANET EDENİ ASLA AFFETME
16
Vaazımızı her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz, bize,
Miraç hediyesi olarak gelen Bakara süresinin son ayetini aktararak ve ayetteki her bir duaya tüm can-ı gönülden âmin diyerek bitirelim.
17
لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَاۜ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْۜ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَأْنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَٓا اِصْراً كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا۠ وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ ﴿٢٨٦﴾
18
Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz; lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi kazandığıdır. Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi cezalandırma! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Üstesinden gelemeyeceğimiz şeyleri boynumuza borç kılma! Bizi bağışla, ayıplarımızı ört ve bize rahmetinle muamele buyur! Sen bizim sahibimiz ve yardımcımızsın; artık inkârcı topluluğa karşı bize yardım et! Bakara : 286
19
HAZIRLAYAN: İbrahim SUCUOĞLU
MUHAMMEDİYE CAMİİ İMAM-HATİBİ ERZİNCAN MÜFTÜLÜĞÜ
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.