Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
FENOMENOLOJİK HUKUK ANLAYIŞI
2
Genel olarak Bağdaştırıcı felsefi yaklaşımlar içinde yer alan fenomenolojinin salt bir akım mı yoksa bir yöntem mi olduğu tartışması yapılmaktadır. Somut fenomene ağırlık verir. Araştırma nesnesini bütün bağlantıların dışına alır. Birden fazla fenomen söz konusu olduğunda bunların hepsi için ayrı ayrı bunu uyguladıktan sonra aralarındaki bağlantı incelenir.
3
Fenomenolojik bağdaştırma yapılırken bazı ön kabullerle işe başlanacaktır. İlkin önyargıların önlenmesi için fenomenlerin varlığı veya yokluğu konusundaki inançların ertelenmesi gerekir. Yönelinen fenomenin incelenmesi ya doğrudan gözlem ya da iç deneyim yani sezgi ile yapılmalıdır. Öncelikle bir ayrıştırma yapılır, sonra fenomenin analitik incelemesine geçilebilir. Fenomen eğer belirli bir durum içinde değerlendiriliyorsa bunun sistematik açıklamalarının da yapılması gerekir.
4
Bu ilkeleri hukuka uyguladığımızda iki sorunla karşılaşırız.
1. zaman; insan o kadar uzun zamandır hukukla iç içe yaşamaktadır ki onu gerektiren ihtiyaçları ve olguları hatırlamaz. 2. hukukun çok boyutlu oluşu. Biçimsel, rasyonel, değerlerle ilgili vb. birden fazla yönü vardır. Bunlardan hangisinin temel alınacağı bir problemdir.
5
Edmund husserl Ona göre felsefenin konusu görünüşler değil bilincin kendisidir. Fenomenoloji varlığın özünü kavrama olanağı tanır. Bunun için somut özellikleri paranteze alınarak, bireysel yanı ortadan kaldırılır. Tin doğa ile özdeş değildir. Bilinmesi de doğa bilimlerinin yöntemiyle olamaz bu nedenle.
6
Husserl bilginin elde edilme olanakları içinde deney ve ussalşatırmanın gölgesinde kalan sezgisel bilgiyi, yeni bir açılımla ele alır ve teorisinin merkezine oturtur. Fakat psikolojizme karşı da tavır alır. Zorunlu doğruları bilinçteki çağrışımlara ve ampirik genellemelere indirgemek olanaklı değildir. Bu aslında tüm bilimlerin yerine antropoloji ve psikolojinin ihdas edilmesi gibi saçma bir sonuca götürür.
7
Husserl’e göre ne psikolojiye ve antropolojiye indirgenme ne de rölativizme savrulma gibi bir zorunluluk vardır. Şayet bilincin sınırları dahilinde kalınır ise şeylerin özünü kavramak mümkündür. Bu zihinsel bir deneydir, sezgiseldir. Kesin ve kuşku duyulmaz sonuçlara varılır.
8
Hukuk ve devlet anlayışı
Fenomenolojinin hukuk alanında, «hukukun özü nedir ve bu öz pozitif hukuka nasıl yansır?» sorusunu sorar. Yöntem hukuka uygulandığında hukukun özü olarak düzen ve insana saygı ikilisine ulaşılır. Bu hukukun nesnesine ilişkin bir indirgemedir. Norm boyutuna dikkat çeker. Bir de hukukun öznesine ilişkin indirgeme yapılacaktır. Ancak bu aşamada farklı fenomenolojik kavrayışlar ortaya çıkar. Çok boyutlu teori örneğin Scheler tarafından Husserl’in entelektüalizminin tersine, duygu ve iradeye vurgu yapar. Ahlak ve özneler arası olanın altını çizer. Onun fenomenolojik antropolojisi , ben ve ötekinin karşılıklı bağımlılığına ve salt bilen özneden daha fazla birşey olan farklı bir kişi kavramına dayanır.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.