Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Tevbe İdris YAVUZYİĞİT Şavşat Müftüsü Idris Yavuzyigit

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Tevbe İdris YAVUZYİĞİT Şavşat Müftüsü Idris Yavuzyigit"— Sunum transkripti:

1 Tevbe İdris YAVUZYİĞİT Şavşat Müftüsü Idris Yavuzyigit

2 İbadetler Ve Salih Ameller Musibet Ve Sıkıntılara Sabır Dua
GÜNAHLARDAN KURTULMA YOLLARI NELERDİR? Tevbe Ve İstiğfar İbadetler Ve Salih Ameller Musibet Ve Sıkıntılara Sabır Dua Hicret Arkadaş, Ortam Değişikliği

3 TEVBE NEDİR kulun işlediği kötülük ve günahlara pişman olup,
Sözlükte “pişmanlık, dönme, nedâmet” anlamlarına gelir. İslâmî bir kavram olarak tevbe, kulun işlediği kötülük ve günahlara pişman olup, onları terk ederek Allah’a yönelmesi, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak suretiyle Allah’a sığınarak bağışlanmasını dilemesi demektir.

4 TEVBE NEDİR Tevbe, kişinin o zamana kadar yapmış olduğu kötülüklerden vazgeçmesi, onlara son vermesi, onları işlediğine üzülmesi ve bir daha işlememeye kesin karar vermesidir. Tevbe, insanın nefis ve şeytanın şerrinden ve aldatmasından kaçıp, yüce Allah'ın himayesine girmesidir. Tevbe, insanın maddi-manevi kirlerden, yani günahlardan tiksinip rahatsız olması ve onlardan temizlenme çarelerini araştırması demektir. Tevbe, bir dönüş.. Fıtrata, doğruya, aslına, rabbimize dönüş.. Tevbe, bir tamir ve onarma.. Tevbe, Günahla bozulan kalp sarayını ıslah.. Tevbe, bir arınma, temizlik yapma.. Gözyaşlarıyla gönül yurdunu yıkama.. Tevbe, bir pişmanlık.. Günahın ızdırabını içte duyarak pişmanlığını ortaya koyma.. Tevbe, günahın bizi kendisinden uzaklaştırdığı biricik sahibimize olan uzaklığımızı aşma, mesafeleri kapatma cehdi, gayreti.. Tevbe, insanın kendisiyle hesaplaşması, nefsiyle yaka paça olması.. Tevbe, nefse ve günahlara isyan.. Tevbe, insanın sürekli kötülüklere açık olan kabiliyetlerini, hayra yöneltmektir.

5 TEVBENİN HÜKMÜ Bütün mezheplere göre kuran, sünnet ve icma delillerinden hareketle Tevbe, bütün şahıslar hakkında farz-ı ayındır.

6 ALLAH MERHAMETLİDİR وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّپَاتِهِمْ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَحْسَنَ الَّذٖى كَانُوا يَعْمَلُونَ “İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini elbette örteceğiz. Onları işlediklerinin daha güzeliyle mükâfatlandıracağız.” (ANKEBÛT 7) وَاسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا اِلَيْهِ اِنَّ رَبّٖى رَحٖيمٌ وَدُودٌ «Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O'na tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, (müminleri) çok sever.» ( Hud )

7 ALLAH TEVBE EDENLERİ SEVER
وَتُوبُوا اِلَى اللّٰهِ جَمٖيعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ “…Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!” (NÛR 31)  اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ التَّوَّابٖينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرٖينَ “Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.” (BAKARA 222)

8 Tövbe Eden Müminler İçin Meleklerde Tövbe Ve İstiğfarda Bulunur
اَلَّذينَ يَحْمِلُونَ الْعَرْشَ وَمَنْ حَوْلَهُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَيُؤْمِنُونَ بِه وَيَسْتَغْفِرُونَ لِلَّذينَ امَنُوا رَبَّنَا وَسِعْتَ كُلَّ شَىْءٍ رَحْمَةً وَعِلْمًا فَاغْفِرْ لِلَّذينَ تَابُوا وَاتَّبَعُوا سَبيلَكَ وَقِهِمْ عَذَابَ الْجَحيمِ Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler). (Mümin 40/7)

9 TEVBE SİLGİDİR اَلتَّوْبَةُ تَجُبُّ مَا قَبْلَهُ
 اَلتَّوْبَةُ تَجُبُّ مَا قَبْلَهُ “Tövbe, kendinden evvelki günahları silip/kesip atar.”

10 كُلُّ بَنِى آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَيْرُ الخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ
GÜNAH VE TEVBE كُلُّ بَنِى آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَيْرُ الخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ Hz.Enes (r.a) anlatıyor: Resûlullah (a.s) buyurdular ki: "Bütün insanlar hatalıdır; hatalı insanların Allah katında en makbul olanları tövbe edenleridir". (Tirmizî, Kıyâmet 50, (2501); İbnu Mâce, Zühd 30, (4251)).

11 İNSANIN GÜNAH İŞLEME SEBEPLERİ
İnsan günah işleyebilecek özellikte yaratılmıştır. İnsanın zayıf yaratılmış olması Nefsani arzulara düşkün olması İnsanın cahil ve zalim olması İnsanın şeytanın düşmanlığına maruz bırakılmış olması Dünya hayatının cazip kılınmış olması İnsana sorumluluk verilmiş olması İnsanın çok cimri ve hırslı olması

12 KÜÇÜK GÜNAHLAR إِيَّاكُمْ وَمُحَقِّرَاتِ الذُّنُوبِ فَإِنّهُنَّ يَجْتَمِعْنَ عَلَى الرَّجُلِ حَتّى يُهْلِكَنَّهُ “Küçük diye önemsenmeyen günahlardan sakının. Çünkü küçük günahlar bir insanda toplanırda sonunda onu helak eder” (Ahmed b. Hanbel)

13 BÜYÜK GÜNAHLAR Şirk/Küfür/Tekzib Cana kıyma ve intihar Nifak
Teröristlik ve yol kesicilik Allaha ve peygambere karşı çıkmak ve onlara düşmanlık etmek Yasak olan cinsel ilişki Avret yerlerini açmak Anne babaya zulüm Ayetlerle, dini hüküm ve değerlerle alay etmek Şımarmak ve azmak Sıla-i rahimi terk etmek İnsanları günah işlemeye teşvik etmek Komşulara eziyet etmek Haksız kazanç Günaha aracılık ve öncülük etmek Zulmetmek ve zalime destek vermek Dinin hükümlerinin uygulanmasına engel olmak Sihir ve kahinlik etmek Yalan konuşmak Riyakarlık etmek İftira etmek

14 Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.
GÜNAHTA ISRAR ETMEK وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُوا اللَّهَ فَاسْتَغْفَرُوا لِذُنُوبِهِمْ وَمَنْ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا اللَّهُ وَلَمْ يُصِرُّوا عَلَى مَا فَعَلُوا وَهُمْ يَعْلَمُونَ Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.

15 Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür"
"Abdullah İbnu Mes'ud anlatıyor: Rasulullah şöyle buyurmuştur: إِنَّ الْمُؤْمِنَ يَرَى ذُنُوبَهُ كَأَنَّهُ قَاعِدٌ تَحْتَ جَبَلٍ يَخَافُ أَنْ يَقَعَ عَلَيْهِ وَإِنَّ الْفَاجِرَ يَرَى ذُنُوبَهُ كَذُبَابٍ مَرَّ عَلَى أَنْفِهِ فَقَالَ بِهِ هَكَذَا قَالَ أَبُو شِهَابٍ بِيَدِهِ فَوْقَ أَنْفِهِ "Mü'min günahını şöyle görür: "O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür" İbnu Mes'ud bunu söyledikten sonra eliyle, Şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır.

16 PEYGAMBERLERİN TEVBESİ
يَا أَيُّهَا النَّاسُ تُوبُوا إِلَى اللَّهِ فَإِنِّي أَتُوبُ فِي الْيَوْمِ إِلَيْهِ مِائَةَ مَرَّةٍ "Ey insanlar Allah'a tevbe (ve O'na istiğfar) edin. Ben günde yüz defa tevbe ediyorum." (Müslim, Zikir, 12/7034) Abdullah İbni Ömer Hz. Peygamber’in bir mecliste yüz defa: “Rabbiğfir-lî ve tüb aleyye, inneke ente’t-tevvâbü’r-rahîm: Yâ Rabbî! Beni bağışla; tövbemi kabul buyur. Şüphesiz sen tövbeleri kabul eden merhamet sahibisin” dediğini, kendilerinin de bunu saydıklarını söylemektedir.

17 TEVBE VAKTİ اِنَّمَا التَّوْبَةُ عَلَى اللّٰهِ لِلَّذٖينَ يَعْمَلُونَ السُّوءَ بِجَهَالَةٍ ثُمَّ يَتُوبُونَ مِنْ قَرٖيبٍ فَاُولٰئِكَ يَتُوبُ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ وَكَانَ اللّٰهُ عَلٖيمًا حَكٖيمًا وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذٖينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّپَاتِ حَتّٰى اِذَا حَضَرَ اَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ اِنّٖى تُبْتُ الْپٰنَ وَلَا الَّذٖينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌ اُولٰـئِكَ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا اَلٖيمًا “Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah, bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Yoksa (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, “İşte ben şimdi tövbe ettim” diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır.” (NİSA 18)

18 الصَّلَوَاتُ الخَمْسُ وَالجُمُعَةُ إلى الجُمُعَةِ،
İBADET TEVBE « مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَاناً واحْتِساباً ، غُفِرَ لَهُ ما تَقَدَّمَ مِنْ ذنْبِهِ » "Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır. « Buhârî, Îmân 28, Savm 6; Müslim, Sıyâm 203, Müsâfirîn 175. الصَّلَوَاتُ الخَمْسُ وَالجُمُعَةُ إلى الجُمُعَةِ، وَرَمَضَانُ إلى رَمَضَانَ، مُكَفِّرَاتٌ ما بَيْنَهُنَّ إذا اجْتُنِبَتِ الكَبَائِرُ. Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayetle Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur. ” (Müslim, Tahâret 16., (I,209); Müslim, Tahâret 14, 15, (I,209)) نَوْمُ الصَّائِمِ عِبَادَةٌ وَصَمْتُهُ تَسْبِيحٌ وَعَمَلُهُ مُضَاعَف وَدُعَاءهُ مُسْتَجَابٌ وَذَنْببُهُ مَغْفُورٌ "Oruçlunun uykusu ibadettir, susması tesbihtir, amelleri misliyle kabul edilir, duası makbul, günahı affedilir." رَغِمَ اَنْفُ رَجُلٍ دَخَلَ عَلَيْهِ رَمَضَانُ ثُمَّ انْسَلَخَ قَبْلَ اَنْ يُغْفَرَ لَهُ Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ramazan’ı yaşadığı halde günahlarını bağışlatamayan kimsenin burnu yerde sürünsün!” (Tirmizi, Deavat, 100)

19 إنَّ اللّهَ يَقْبَلُ تَوبَةَ الْعَبْدِ مَا لَمْ يُغَرْغِرْ
TEVBE VAKTİ Tevbenin vakti fevrîdir. Yani Günahın büyük veya küçük olmasına bakmaksızın günahlardan dolayı hemen tevbe edilmesi gerekir. Ayrıca tevbeyi geciktirmeden dolayı da tevbe etmek gerekir.  إنَّ اللّهَ يَقْبَلُ تَوبَةَ الْعَبْدِ مَا لَمْ يُغَرْغِرْ İbnu Ömer (r. anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (a.s) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tövbesini kabul eder." (Tirmizî, Daavât 103) İnsanoğlunun en büyük zaaflarından biri, uzun yaşama arzusudur. Yaşı ne olursa olsun, önünde daha nice yıllar bulunduğunu düşünür. Bu sebeple de günahlarından tövbe etmek için önünde daha zaman bulunduğunu zanneder. Kırk yaşından, elli yaşından sonra ibadete başlayacağını söyleyenleri aldatan ve yanıltan fikir de aynıdır. Bir saat sonra âni bir ölümle hayata veda edecek insan da aynı yanılgının kurbanıdır.

20 TEVBE مَنْ تَابَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ مِنْ مَغْرِبِهَا تَاب اللّهُ عَلَيْهِ Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (a.s) buyurdular ki: "Kim güneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder.« (Müslim, Zikr 43, (2703)) Abdullah İbni Mes’ûd’un çok güzel bir sözü vardır. Der ki: “Mü’min kimse günahlarını hayalinde öylesine büyütür ki, sanki kendisi bir dağın eteğinde oturuyormuş da dağ üzerine çökecekmiş zanneder. Günaha düşkün kimse ise günahlarını, burnunun üstüne konan bir sinek gibi görür” (Buhârî, Daavât 4).

21 TEVBE VAKTİ Şeytan tövbede acele etmeme konusunda seni teşvik edecektir: يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَا يَجْزٖى وَالِدٌ عَنْ وَلَدِهٖ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِهٖ شَيْپًا اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ «Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.» ( Lokman ) İnsan bir günah işlediği zaman şeytanın eline düşer. Şeytanın eline düşen kimse ise, çölde devesini kaybeden adam gibi, helâk olmak üzeredir. Fakat Allah Teâlâ’ya yönelip tövbe ve istiğfâr ettiği zaman şeytanın elinden kurtulur, Cenâb-ı Hakk’ın bağışını ve rahmetini kazanır.

22 TEVBEYİ ERTELEYEN TERZİ
Bir zât, otuz senelik terziye sormuş: Neden hala tevbe etmiyorsun da, günahlı bir hayata devam ediyorsun..? Nasıl olsa demiş terzi, can boğaza gelinceye kadar tevbenin vakti var. O zaman tevbe eder, kurtulurum demiş. Zât, sormuş: Sen, kaç senedir terzilik yapıyorsun..? Otuz, senedir. Bu kadar zaman içerisinde, elin en çok neye alıştı. Makasla, kumaş kesmeye. Zât, sormuş: Canın boğaza geldiği anda, eline bir makas verseler yine kolayca kumaş kesebilir misin..? Omuzlarını silkmiş, otuz senelik terzi: Öylesine korkulu bir anda, kumaşı doğru kesemem ki. Zât, cevabı yapıştırmış: Peki, otuz senedir yaptığın bir işi, o anda doğru yapamıyorsun da ömründe hiç yapmadığın tevbeyi o anda nasıl yapacaksın..!

23 TEVBE VAKTİ Eli ayağı tutarken zekâtını vermeyen, fakat öleceği kesinleşince: “Rabbim! Ne olur, ölümümü biraz geciktirsen de, sadaka verip iyilik edenlerden olsam” (Münâfikûn (63), 10) Değişmeyen bir gerçek vardır: Can boğaza gelip de âhiret yolu görününce pişmanlık duymanın ve tövbe kapısı kapandıktan sonra tövbe etmeye kalkmanın hiçbir değeri yoktur. Çünkü: “Eceli gelen bir kimseye Allah zaman verip geciktirmez” [Münâfikûn (63), 11].

24 Mevlânâ Hazretleri, mânevî dünyadan uzaklaşarak süflî arzularla dolan kimselerin hâlini bir hikâye tarzında şöyle tasvir etmektedir: “Tatlı sözlü, fakat sert huylu adamın biri yol üstüne dikenli çalı dikmişti. Yoldan geçenler onu ayıpladılar; “–Bunları sök at.” dediler. Fakat o ihmal etti ve onu sökmedi. O dikenli çalı, her an biraz daha büyüyor, çoğalıyordu. Halkın ayağı, diken yarası ile kanlara bulanıyordu. Geçenlerin elbisesi dikenlerden yırtılıyor, yalın ayak gezen yoksulların ayakları paramparça oluyordu. Bir Hak dostu o adama; “–Bunları sökmelisin!” diye emir verince, o: “–Evet, sökerim.” dedi. Fakat “Yarın, öbür gün sökerim!” diye ihmal etti… Bu müddet içinde de diktiği dikenler kökleşti, kuvvetlendi. Yine Hak dostu olan kişi ona: “–Ey vaadini yerine getirmeyen, sözünde durmayan kişi!.. Beri gel, söz verdin, sürüncemede bırakma! Vazifeni yerine getir, artık daha fazla ihmal etme!.. (Helâke yaklaşıyorsun!..)” dedi Çalıyı diken adam:“–Merak etmeyin, sökerim.” dedi. O Hak dostu:“–Çabuk ol, işi savsaklama, vaadini yerine getir!” diye nasihat etti. “Sen yarın bu işi görürüm diyorsun ama, şunu iyi bil ki, gün geçip gittikçe o dikenler daha çok artıyor, kuvvetleniyor. Onu sökecek olan sen de ihtiyarlıyorsun, güçten kuvvetten düşüyorsun. Şunu bil ki, diken güçlenmede, boy atmada; diken sökecek kişi olan sen ise ihtiyarlamaktasın; gücün kuvvetin de devamlı eksilmede... Çabuk ol, vaktini boşa geçirme... Kendi helâkini hazırlama!...”

25 TEVBE Allah dostlarından Ebu Ali Ed-Dahhak, tevbe konusunda şöyle buyurur: “Tevbe üç kısımdır: Evveli: tevbe, ortası: İnabe, En sonu ve en büyüğü: Evbe’dir. Ahiret azabından korkarak Allah yoluna dönüş yapan, Tevbe sahibidir. Sevap umarak tevbe eden, Sahib-i İnabe’dir. Sevaba rağbetinden ve azap korkusundan değil, sırf emr-i ilahiye rağbetinden dolayı tevbe eden kimse de Sahib-i Evbe’dir.” TEVBE, müminlerin avamının sıfatıdır. İNABE, mukarreb velilerin sıfatıdır. EVBE ise Peygamberlerin sıfatıdır.

26 TEVBE İbni Samte (ra) daima kendini hesaba çekerdi. Bir gece hesaba oturmuş ve altmış yaşına geldiği, bunun da gün ettiğini görünce “Vay başıma gelene! Her gün bir günahım olsa günahla Allah’ın huzuruna çıkıyorum. Halbuki her gün binlerce günahım vardır” diyerek bayıldı ve düştü. Bir daha ayılmayarak ruhunu teslim etti. Bu sırada yanında bulunanlar “Sana Firdevs-i A’lâ ile müjde olsun!” diye gaipten bir ses duydular. (Gazali, İhya, c. 4, s. 730)

27 Bazı Alimler Her Uzvun Ayrı Ayrı Tevbesinin Olduğunu Söylemişlerdir
Kalbin Tövbesi: Haram işleri yapmayı terk etmeye niyet etmek Gözün Tövbesi: Harama bakmamak Dilin Tövbesi: Haram olan şeyleri konuşmamak. Kulakların Tövbesi: Haram şeyleri Dinlememek. Karnın Tövbesi: Haram yememek ve ailesine yedirmemek Ayakların Tövbesi: Harama gitmemek

28 KALP VE TEVBE ‏"‏ إِنَّ الْعَبْدَ إِذَا أَخْطَأَ خَطِيئَةً نُكِتَتْ فِي قَلْبِهِ نُكْتَةٌ سَوْدَاءُ فَإِذَا هُوَ نَزَعَ وَاسْتَغْفَرَ وَتَابَ سُقِلَ قَلْبُهُ وَإِنْ عَادَ زِيدَ فِيهَا حَتَّى تَعْلُوَ قَلْبَهُ وَهُوَ الرَّانُ الَّذِي ذَكَرَ اللَّهُ ‏: ‏(‏ كلاَّ بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ ‏)‏ ‏"‏ Hz. Peygamber (a.s.): "Kul, bir hata işlediği zaman kalbine siyah bir nokta vurulur. Şayet el çeker, mağfiret diler ve tevbe ederse kalbi cilalanır. Eğer Tevbe etmeyip günaha devam ederse siyah nokta artırılır ve neticede bütün kalbini istila eder. İşte Allah (c.c) nun, " gerçek şu ki onların kazanmış oldukları günahlar, kalplerini örtmüştür." (Mutaffifin, 83/14) diye zikrettiği örtü budur." (Tirmizi, Tefsir, 74/3654)

29 KALP VE TEVBE

30 Demir paslandı mı önce onu zımparalamak gerekir.
KALP VE TEVBE Demir paslandı mı önce onu zımparalamak gerekir. Ya kalp kararırsa…

31 Her bir günah pencerelere asılan bir perde gibidir.
KALP VE TEVBE Her bir günah pencerelere asılan bir perde gibidir. Bir günah bir kat perdedir. İşlendikçe perdelerin sayısı artar. Belli bir zaman sonra tuğla ile örülmüş duvar gibi olur. Tevbe geciktikçe kul Allahtan uzaklaşır ve artık nasihat o kula tesir etmez olur. Sonuçta her bir günah başka günaha götürür.

32 KALP VE TEVBE İnsan her günahı için evine bir çakıl taşı atsa günahlarının çokluğundan evi dolup taşar.

33 Tevbe, bozulan kalp sarayını tamir etmektir.

34 GÜNAH VE TEVBE Demir paslandı mı önce onu zımparalamak gerekir. Ya kalp kararırsa… Her bir günah pencerelere asılan bir perde gibidir. Bir günah bir kat perdedir. İşlendikçe perdelerin sayısı artar. Belli bir zaman sonra tuğla ile örülmüş duvar gibi olur. Tevbe geciktikçe kul Allahtan uzaklaşır ve artık nasihat o kula tesir etmez olur. Sonuçta her bir günah başka günaha götürür. İnsan her günahı için evine bir çakıl taşı atsa günahlarının çokluğundan evi dolup taşar. Bir insan beyaz bir iç çamaşırı giyse ve onu pislendikçe değiştirmese durumu nasıl olur. Kokudan hiç kimse yanına yaklaşamaz. Yara kangren olmadan, kanser tüm vücudu sarmadan tedavi edilmelidir. Duydun ki kanser hastalığına çare bulunmuş, ne yaparsın. Kış olunca ekipler karla mücadele ederler. Bizde sürekli bir mücadelenin içinde olmak durumundayız.

35 Ebû Musa (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (a.s) buyurdular ki:
إنَّ اللّهَ عَزَّ وَجلّ يَبْسُطَ يَدَهُ بِاللَّيْلِ لِيَتُوبَ مُسِئُ النَّهَارِ، وَيَبْسُطُ يَدَهُ بِالنَّهَارِ لِيَتُوبَ مُسِئُ اللَّيْلِ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ مِنْ مَغْرِبِهَا. Ebû Musa (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (a.s) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar. Gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar devam edecektir." (Müslim, Tevbe, 32/2760))

36 GÜNAHLARIN ÇEŞİTLERİ VE ONLARIN TEVBESİ:
İşlenen günah, küfür, nifak veya irtidat ise; bunun tövbesi ancak tam bir pişmanlık ve halis bir İslam’dır, Allah'a teslimiyettir. İşlenen günah , itikadi bir bozukluk ise; bunun tövbesi de tam bir pişmanlıkla birlikte, itikadını düzeltmekle olur. İşlenen günah farzları terk etmek gibi bir günah ise ki; bu durumda iki günah söz konusu oluşmuştur: Geciktirmeden dolayı günah ki; bunun tevbesi de tam bir pişmanlıktır. Terk etmekten dolayı günah ki, bunun tevbesi de derhal kaza etmekle olur. Kazayı geciktirmek de ayrı bir günah olup, bunun için de ayrıca bir tevbe etmek gerekmektedir. Eğer işlenen günah, Allah ile kul arasında kalıp, kul hakkına ilişkin olmayan bir takım yasaklara dair ise; içki içmek, zina etmek gibi. Bu taktirde nasuh bir tevbe ile tevbe etmek gerekir. (Fakat işlediği günah cemiyete sirayet etmişse dünyadaki cezası da verilir.) İşlenen günah Allah ile kul arasında kalıp, hayvan haklarıyla alakalı bir günah ise; hayvanı şer'i bir gereği bulunmaksızın öldürmek, dövmek, yüzüne vurmak, gibi, kapasitesinden fâzla yük yüklemek, yem ve su vermemek gibi. Böyle bir günahı işleyen kişinin hali müşkildir. Nasuh bir tevbeden, Allah'a yalvarıp ağlamadan başka yapabileceği bir şey yoktur.

37 6. Eğer günah kul hakları ile ilgili ise; şöylece değerlendirilir:
Mali Olan Kul Hakları: Hırsızlık, adam aldatmak, düşük kalitede olanı revaçta göstermek, başkasının malını telef etmekle ilgili olarak yalancı şahitlik yapmâk suretiyle haksızlık etmek, mali konularda adaletsiz, rüşvetle vb. şeylerle hüküm vermek gibi. Bu ve benzeri durumlarda önce tevbe etmek, sonra da mal sahibiyle helalleşmek gerekir. Eğer mal sahibi ölmüşse, o hak mirasçılarınındır. Onlar da yok ise veya sahibi bilinmiyorsa, o takdirde Allah katında bir vedia (emanet) olmak niyetiyle bir fakire verir veya insanların menfaatine olacak işlere sarf edilir. Can ile İlgili Olan Kul Hakları: Bu durum şayet, cezayı gerektiren bir suç ise; önce tevbe eder, sonra hak sahibine gider. O da dilerse affeder, dilerse hakkını alır veya bir mal karşılığında sulh olurlar. Diyeti gerektiren bir suç ise, tevbe eder ve diyeti verir veya helalleşirler. İnsan Haysiyet ve Şerefiyle İlgili Olan Kul Hakları: Gıybet, bühtan (iftira), alay etmek, sövmek, Küçümsemek, gibi. Böyle bir günahı işleyen kimsenin de tevbe etmesi ve helalleşmesi gerekir. Ayrıca iftira suçunu işleyen kişi, kimlerin yanında iftirada bulunmuş ise, yine onların yanında kendini tekzip etmesi gerekir. Bu cins günahlarda hak sahibinin varisleriyle helalleşmek yeterli değildir. Başkasının Aile Efradıyla İlgili Kul Hakları: Birisinin ailesine, çocuğuna vs. zulmetmek, ihanet etmek, laf atmak gibi. Böyle bir günahtan dolayı da tevbe edip, helalleşmek gerekir. Büyük bir fitne çıkacağından korkarsa o zaman, kendi kendine Allah'a yalvarır, haline ağlar, hak sahibi için dua edip tasaddukta bulunur. Dini Olan Günahlar: Bir müslümanı tekfir etmek veya ona fasıklık isnadında bulunmak gibi. Bundan dolayı da tevbe etmek, helalleşmek ve kimlerin yanında tekfir etmişse, yine onların yanında kendini tekzip etmek gerekir.

38 İnsanın işlediği günahlar iki kısımdır.
TEVBE ADABI İnsanın işlediği günahlar iki kısımdır. Bir kısmı içki içmek gibi kul hakkı ile ilgili olmayan, yalnız Allah’a karşı işlenmiş günahlardır . Günahı terk edip halini düzeltmek Yaptığına pişmanlık duyup günahı itiraf ve affını istemek Allah’ı yücelterek tevbeye başlamak Bir daha yapmamaya karar vermek. Tövbede samimi olmak Tövbeyi son nefese bırakmamak Günahın diğer bir kısmı da hırsızlık yapmak gibi insan hakkı ile ilgili olan günahtır. Hırsızlık yapmak günahtır, çünkü Allah bunu yasaklamıştır. Bu gibi günahlardan tevbe etmenin, yukarıdaki şartlara ilaveten bir şartı daha vardır ki, o da 7. Hak sahibine hakkını vermek veya ondan helallık almaktır.

39 Suyun kiri temizlediği gibi,
TEVBE ADABI Suyun kiri temizlediği gibi, samimi tevbe de günahları temizler. Yeter ki insan işlediği günaha pişmanlık duyarak onu terk etmiş ve bir daha onu yapmamaya karar vermiş olsun.

40 TEVBE ADABI Samimiyet ve ihlâsla yapılan tövbenin insanı günahlarından arındıracağı kesindir. Mevlâ’sının huzurunda günahtan dolayı hesaba çekilip perişan olmaktansa, dünyada pişmanlık duyup varsa cezasını çekip kurtulmayı tercih etmek en doğru yoldur. Bu güçlü bir iman meselesidir.

41 Tevbeden önce Sadaka vermek hayır ve hasenat yapmak
TÖVBENİN MAKBUL OLMASI İÇİN; Tevbeden önce Sadaka vermek hayır ve hasenat yapmak Helal gıdalarla gıdalanmak Kutsal mekânlarda tövbe etmek. Mübarek zamanlarda (mübarek gün ve gecelerde, cuma gününde, her gün seher vaktinde, farz namazların arkasında) yapmak. Kur'an ve hadiste zikredilen tövbeler gibi tövbe etmek. Abdestli olarak İki rekat Allah rızası için namaz kılarak Tövbeye salavatı şerife ile başlamak

42 GÜNAHI İŞLERKEN TEVBE OLMAZ
Haram yerken, içerken, giyerken tevbe olmaz. İçki masasında tevbe olmaz Bankada paraya faiz işlerken tevbe olmaz. Televizyonda müstehcen yayınlara bakarken tevbe olmaz. Elinde okey taşları, kumar oynarken tevbe olmaz. Aldığı borcu sahibine ödememişsen tevbe olmaz. Komşunun bağına bahçesine verdiği zararı tazmin etmemişsen tevbe olmaz. Gönlünü kırdığın, iftira edip gücendirdiğin, canını yakıp ızdırap verdiğin kimselere gidip özür dilemezsen ve haklarını helal etmelerini istemezsen tevbe olmaz.

43 GÜNAHI İŞLERKEN TEVBE OLMAZ
Tevbenin tevbe olabilmesi için önce günahı terk edeceksin, sonra tevbe edeceksin ki tevben makbul olsun. Zünnûn-u Mısrî: “Günahtan ayrılmaksızın yapılan istiğfar, yalancıların tevbesidir.”

44 ALAY EDENLERDEN OLMA التَّائِبُ مِنَ الذَّ نْبِ كَمَنْ لا ذَنْبَ لَهُ وَالْمُسْتَغْفِرُ مِنَ الذَّنْبِ وَهُوَ مُقِيمٌ عَلَيْهِ كَالْمُسْتَهْزِئِ بِرَبِّهِ Abdullah b. Mesud (r.a.)’dan rivayet olunan hadiste Rasulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Günahlarından tevbe eden (derece bakımından değil de, günahtan kurtuluş bakımından) günahı olmayan kimse gibidir. Yaptığı hata ve kötülükler devam ederek günahlarından tevbe ve istiğfar eden, Rabbi ile alay etmiş olur.” ( İbn-i Mace, Zühd, 30; Terğib ve Terhib, C.6, S.134)

45 وَمَنْ لَمْ يَتُبْ فَاُولٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
TEVBE ETMEYENLER  وَمَنْ لَمْ يَتُبْ فَاُولٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “…Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.” (Hucurât 11) اَوَلَا يَرَوْنَ اَنَّهُمْ يُفْتَنُونَ فٖى كُلِّ عَامٍ مَرَّةً اَوْ مَرَّتَيْنِ ثُمَّ لَا يَتُوبُونَ وَلَا هُمْ يَذَّكَّرُونَ «Onlar (Münafıklar), her yıl bir veya iki kez (çeşitli belâlarla) imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar.» (Tevbe )

46 يَا أَيُّهَا الْإِنسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ:
ŞEYTAN ALDATMASIN Şeytan, insana: “Allah gafurdur.” diyerek günah işletir. Bu kimse sonunda tevbeye fırsat bulamadan ahirete yolcu olur. Allah, kullarını şöyle uyarıyor:  يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَاوَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ: “Ey insanlar! Allah’ın vâdi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın!” (Fatır 5) İsyan vadisinde dolaşan, elde kadeh ve dilde hezeyan ile türlü günaha bulaşan kullarını Allah şöyle uyarıyor: يَا أَيُّهَا الْإِنسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ: “Ey insan! İhsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?” (İnfitar 6) Günahkâr kimselerden bazısına: “Artık vazgeç ve doğru yola yönel. İbadetlere devam et.” deseniz, sizi Allah’ın LA TAKNETU ayetiyle susturmak ister. Hâlbuki bu ayet, günah sahalarında bitkin ve ümitsiz bir halde dolaşırken, elinden tutacak bir yardımcı, gönlüne ümit sunacak bir tesellici arayan, “Acaba bu kötülüklerden uzaklaşacak olsam bağışlanır mıyım?” diyen kimseye, Allah şöyle hitap ediyor:

47 ALLAH’IN RAHMETİ قُلْ يَا عِبَادِىَ الَّذٖينَ اَسْرَفُوا عَلٰى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمٖيعًا اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحٖيمُ De ki: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir." (Zümer, 53) Vahşinin tevbe isteği ne karşılık inen 3. ayeti kerimedir.

48 ALLAH’IN RAHMETİ Tevbe ederim diye günah işlemek
Müminin günahı ne kadar çok olursa olsun Allah’ın rahmeti daha çoktur. Ve unutmayalım ki iki şey insanı helak eder Tevbe ederim diye günah işlemek Sonra yaparım diye tevbeyi geciktirmek

49 Ebu Hureyre (r.a.)den rivayet olunan hadis-i şeriflerinde efendimiz:
ALLAH’IN RAHMETİ لوْ أَخْطَأْتُمْ حَتّٰى تَبْلُغَ السَّمَاءَ ثُمَّ تُبْتُمْ لَتَابَ اللّٰهُ عَلَيْكُمْ Ebu Hureyre (r.a.)den rivayet olunan hadis-i şeriflerinde efendimiz: «Hata yapsanız, hatta günahlarınız göğe yükselecek kadar çok olsa da tevbe ettiğinizde Allah tevbenizi kabul eder, günahlarınızı bağışlar.« buyurdular. (Terğib ve Terhib, C.6, S126)

50 “Kuyuya Düşseydi Çıkarmaz mıydınız?”
(Kardeşinin günahına takılıp kalma Kendine bak) Hasbel beseriye islemiş olduğu bir günahtan dolayı insanların kendisine söyleyip durduğu bir kimseye tesadüf eden Ebu’d Derda (r.a) : “Bu adam bir kuyuya düşmüş olsaydı siz onu çıkarmak istemeyecek miydiniz ?” buyurduğunda: “Evet çıkarırdık” demişler. Bu sefer Ebu’d Derda “Öyle ise din kardeşinize sebbetmeyiniz, sizi bu günahtan koruyan Allah’a hamd ediniz” buyurmuşlar. Halkın Ebu’d Derda’ya “Sen bu adama buğz etmedin mi?” sorusuna 0: “Ben onun hareketine kızarım. 0 hareketini terk edince, o yine benim kardeşimdir” diye cevap verir. (Kursuden Gonullere Hikmet Pırıltıları, Mehmet ERGUN, S.19)

51 TEVBE “İnandığınız gibi yaşamazsanız yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.” Mevlana Güneş ile dünya arasına ay girince, dünya karanlıkta kalır. ALLAH ile kul arasına dünya girince, kul karanlıkta kalır... Necip Fazıl KISAKÜREK

52

53 YARDIM Kemalpaşa Camimizin Çatı onarımı için TEŞEKKÜR EDERİZ

54  İdris YAVUZYİĞİT NOT: Bu Vaaz Metni İdris YAVUZYİĞİT Tarafından “Günahlar Tevbe Ve İstiğfar” İsmail Karagöz; “Bireysel Ve Toplumsal Kazanımlar Açısından Tevbenin Değerlendirilmesi” Dr. Yaşar Yiğit; “Günah Psikolojisi Ve Tövbeye Duyulan İhtiyaç” R. Toraman, A. Özmen; “Allah'ın Rahmet Ve Merhameti” Mehmet Eser; “Ramazan Yaklaşırken; Günah, Tevbe Ve Namaz” Rasim Haner; “Tevbe Günahların Silinmesine Sebeptir” Lütfü Şentürk; “Tevbe” Mehmet Köse; “Tevbe” İdris YAVUZYIĞIT; “Tövbe Ve Önemi” Mehmet Kaya Kurt; “Tövbe” Ahmet ÜNAL Kitap, Makale Ve Vaaz Örneklerinden İstifade Edilerek Hazırlanmıştır. Hepsine Rabbim Tevvab İsmiyle Tecelli Eylesin.


"Tevbe İdris YAVUZYİĞİT Şavşat Müftüsü Idris Yavuzyigit" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları