Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ, KRONOLOJİSİ VE KATILIM MÜZAKERELERİ, TÜRKİYE ÜYELİK SÜRECİNDE AVRUPA BİRLİĞİ MÜKTESEBATI VE UYUMLAŞTIRMA ÇALIŞMALARI,

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ, KRONOLOJİSİ VE KATILIM MÜZAKERELERİ, TÜRKİYE ÜYELİK SÜRECİNDE AVRUPA BİRLİĞİ MÜKTESEBATI VE UYUMLAŞTIRMA ÇALIŞMALARI,"— Sunum transkripti:

1 TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ, KRONOLOJİSİ VE KATILIM MÜZAKERELERİ, TÜRKİYE ÜYELİK SÜRECİNDE AVRUPA BİRLİĞİ MÜKTESEBATI VE UYUMLAŞTIRMA ÇALIŞMALARI, AŞAMALARIYLA GELİNEN NOKTALAR

2 : BAHADIR KARAARSLAN : BESRA KARAASLAN : ALİ KARABULUT : HALİL KARATAŞ

3 TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ VE KRONOLOJİSİ
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma yolunda uluslar arası konjonktürdeki gelişmeleri yakından takip etmiş ve OECD, NATO gibi uluslararası örgütlenmelerin etkin bir üyesi olmuştur. Bu doğrultuda, insanlık tarihinin en büyük barış projesi olarak nitelendirilen Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) 1958 yılında kurulmasından kısa bir süre sonra Türkiye, 31 Temmuz 1959'da Topluluğa ortaklık başvurusunda bulunmuştur. Türkiye adına bu başvuruyu, dönemin Demokrat Parti lideri ve Başbakanı Adnan Menderes yapmıştır. Menderes, bu başvuruyla, Türkiye'nin Avrupa'ya ilk adımı attığını ifade etmiştir.

4 TÜRKİYE – AB KRONOLOJİSİ Avrupa Birliği ile Ortaklık Kuruluyor: Ankara Anlaşması
AET Bakanlar Konseyi, Türkiye'nin yapmış olduğu başvuruyu kabul ederek üyelik koşulları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık anlaşması imzalanmasını önermiştir. Söz konusu Anlaşma 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ankara Anlaşması'nın 2. maddesinde Anlaşma'nın amacı şöyle belirtilmektedir: "Türkiye ekonomisinin hızlı kalkınmasını ve Türk halkının istihdam düzeyinin ve yaşam koşullarının yükseltilmesini sağlama gereğini göz önünde bulundurarak, taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi özendirmektir."

5 Her Şey Takvimine Göre İlerliyor, Katma Protokol İmzalanıyor
13 Kasım 1970 tarihinde imzalanan ve 1973 yılında yürürlüğe giren Katma Protokol ile birlikte, Ankara Anlaşması'nda öngörülen hazırlık dönemi sona ermiş ve "Geçiş Dönemi"ne ilişkin koşullar belirlenmiştir. Bu dönemde taraflar arasında sanayi ürünleri, tarım ürünleri ve kişilerin serbest dolaşımının sağlanması ve Gümrük Birliği'nin tamamlanması öngörülmüştür. 1971 yılı itibarıyla, Katma Protokol çerçevesinde, Topluluk, bazı petrol ve tekstil ürünleri dışında Türkiye'den ithal ettiği tüm sanayi mallarına uyguladığı gümrük vergileri ve miktar kısıtlamalarını tek taraflı olarak sıfırlamıştır. Buna karşılık, Türkiye'nin AB kaynaklı sanayi ürünlerinde gümrük vergilerini tedricen sıfırlaması öngörülmüş ve böylece Gümrük Birliği'nin fiilen yürürlüğe girmesi için 22 yıllık bir süre tanınmıştır.

6 AB Yolunda Kararlıyız: Tam Üyelik Başvurusu Yapılıyor
Türkiye-AB ilişkileri, 1970'li yılların başından 1980'lerin ikinci yarısına kadar, siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı istikrarsız bir seyir izlemiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından ilişkiler resmen askıya alınmıştır. AB Yolunda Kararlıyız: Tam Üyelik Başvurusu Yapılıyor 1983 yılında Türkiye'de sivil idarenin yeniden kurulması ve 1984 yılından itibaren Türkiye'nin ithal ikameci politikaları hızla terk etmesi ile beraber, Türkiye'nin dışa açılma süreci başlamıştır. Böylece 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren dondurulmuş bulunan Türkiye-AET ilişkilerinin canlandırılması süreci başlamıştır.

7 Türkiye, 14 Nisan 1987 tarihinde, Ankara Anlaşması'nda öngörülen dönemlerin tamamlanmasını beklemeden, üyelik başvurusunda bulunmuştur. Komisyon, bu başvuru ile ilgili görüşünü 18 Aralık 1989'da açıklamış ve kendi iç bütünleşmesini tamamlamadan Topluluğun yeni bir üyeyi kabul edemeyeceğini belirtmiştir. Müzakereler sonunda 5 Mart 1995 tarihinde yapılan Ortaklık Konseyi toplantısında alınan karar uyarınca Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylece, Türkiye-AB Ortaklık İlişkisinin "Son Dönem"ine geçilmiştir. Gümrük Birliği, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşme hedefine yönelik ortaklık ilişkisinin en önemli aşamalarından biridir ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine ayrı bir boyut kazandırmıştır.

8 Türkiye Artık Aday Bir Ülke
Türkiye-AB ilişkilerinin dönüm noktası, Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki'de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'dir. Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin adaylığı resmen onaylanmış ve diğer aday ülkelerle eşit konumda olacağı açık ve kesin bir dille ifade edilmiştir. Helsinki Zirvesi'nde, diğer aday ülkeler için olduğu gibi Türkiye için de Katılım Ortaklığı Belgesi hazırlanmasına karar verilmiştir. Türkiye için hazırlanan ilk Katılım Ortaklığı Belgesi 8 Mart 2001 tarihinde AB Konseyi tarafından onaylanmıştır.

9 17 Aralık 2004 tarihli Brüksel Zirvesi'nde, AB-Türkiye ilişkilerinde bir dönüm noktası daha yaşanmış ve Zirve'de Türkiye'nin siyasi kriterleri yeteri ölçüde karşıladığı belirtilerek 3 Ekim 2005'te müzakerelere başlanması kararı alınmıştır. 3 Haziran 2005 tarihinde Devlet Bakanı Ali BABACAN, Avrupa Birliği ile yapılacak tam üyelik müzakerelerinde "Baş müzakereci" görevini yürütmekle görevlendirildi. 30 Temmuz 2005 tarihinde Türkiye, AB ile ilişkilerinin hukuki temelini oluşturan 1963 tarihli Ankara Antlaşması'nı, 1 Mayıs 2004 tarihinde AB üyesi olan 10 ülkeyi (Estonya, GKRY, Letonya, Lituanya, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya) kapsayacak şekilde genişleten "Ek Protokol"ü imzaladı.

10 Ve nihayet 3 Ekim 2005 tarihinde kesin olarak Lüksemburg'da alınan kararla AB, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini başlattı. 13 Kasım 2006 tarihinde Avrupa Konseyi, İstanbul'un 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olmasını onayladı. 10 Ocak 2009 tarihinde Devlet Bakanı Egemen BAĞIŞ, Avrupa Birliği makamları ile yapılacak tam üyelik müzakerelerinde "Baş müzakereci" görevini yürütmekle görevlendirildi. 8 Haziran 2011 de Avrupa Birliği Bakanlığı kuruldu. 16 Aralık 2013 de AB ile Mutabakat Zaptı ve Geri Kabul Anlaşması imzalanarak nihai hedefi Türk vatandaşlarına uygulanan Schengen vizesinin kaldırılması olan Vize Muafiyeti Süreci resmen başladı.

11 26 Aralık 2013 de Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakerecilik görevini Sayın Egemen Bağış’tan devraldı. 29 Kasım 2015 de Türkiye-AB Zirvesi gerçekleştirildi. 14 Aralık 2015 de 17. Ekonomik ve Parasal Politika faslı müzakerelere açıldı. 1 Mart 2016 tarihinde Brüksel de toplanıldı. Schengen muafiyeti tartışıldı ve oradan gelecek para kısmı dışarıya yayıldı bu para 3 milyar Euro olduğu belirtildi ve üyelik konusuna değinildi.

12 TÜRKİYE – AB GÜMRÜK BİRLİĞİ GÜMRÜK BİRLİĞİ
Gümrük Birliği, ülkeler arasında herhangi bir gümrük vergisi veya tarifesi olmadan ticaret yapılması, üçüncü ülkelerden yapılan ithalatlara ortak bir dış tarife uygulanması ve ortak ticaret politikalarının uygulanması demektir. Mevcut Gümrük Birliği anlaşması aynı zamanda Türkiye ve AB Üye Devletleri arasındaki güçlü ve büyüyen ticaret ve yabancı doğrudan yatırım ilişkilerini de desteklemekte ve kolaylaştırmaktadır.

13 AB Komisyonu tam üyelik müracaatımıza 1989 yılında verdiği yanıtta, Türkiye'nin AB'ne üyelik konusundaki ehliyetini kabul etmekle birlikte, Topluluğun kendi içindeki derinleşme sürecini tamamlanmasına ve gelecek genişlemesine kadar beklenmesini ve bu arada Türkiye ile gümrük birliği sürecinin tamamlanmasını önermiştir. Bu öneri tarafımızdan da olumlu değerlendirilmiş ve gümrük birliğinin Katma Protokolde öngörüldüğü şekilde 1995 yılında tamamlanması için gerekli hazırlıklara başlanmıştır. İki yıl süren müzakereler sonunda 5 Mart 1995 tarihinde yapılan Ortaklık Konseyi toplantısında alınan karar uyarınca Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliği 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

14 Türk ekonomisi ve sanayi gümrük birliğini tamamlayarak altından kalkılamayacak bir yük üstlenmediğini ispatlamış, dolayısıyla tam üyeliğin gerektireceği yükümlülükleri de zaman içinde üstlenebileceğini göstermiştir. Bir yerde Gümrük Birliği ülkemiz için bir test olarak görülebilir. Türkiye, AB ile Gümrük Birliğine girebilmiş tek üçüncü ülkedir. Ticaret açığının önemli ölçüde büyümesine rağmen ekonomi, Gümrük Birliğinden kaynaklanan yükü rahatlıkla kaldırabileceğini göstermiştir. Ancak, Gümrük Birliğinin sorunsuz yürüdüğü de söylenemez.

15 AB Gümrük Birliği ile birlikte ülkemize karşı üstlendiği bazı yükümlülükleri yerine getirmemiştir.
AB, Gümrük Birliği kararının kabul edildiği Ortaklık Konseyi toplantısında üstlendiği ve ülkemize 4-5 yıllık bir dönem içinde 2,5 milyar EURO’ YA varan mali yardım yapma yükümlülüğünü yerine getirememiş, aynı şekilde kurumsal alanda entegrasyonu kolaylaştırmak amacıyla öngörülen bazı tedbirleri alamamıştır. Bu yükümlülüklerin yerine getirilememiş olmasının başlıca iki nedeni vardır. Birisi Yunanistan'ın, diğeri Avrupa Parlamentosunun muhalefetidir. Türkiye tabiatıyla bu taahhütlerin yerine getirilmesi üzerinde ısrar etmeye devam etmektedir. Zira bunlar Gümrük Birliği anlaşması paketinin bir parçasını teşkil etmekte olup, yerine getirilmemeleri ilişkimizin dengesini bozma sonucunu doğurmaktadır. 

16 ÖNEMLİ ZİRVELER

17 LÜKSEMBURG ZİRVESİ ( 12 – 13 ARALIK 1997 )
Lüksemburg Zirvesi’nde genişleme ile ilgili olarak 10 Merkezi ve Doğu Avrupa ülkesi (MDA ülkesi), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Malta ile tam üyelik görüşmelerine başlanılması onaylanmış, gerekli takvim, usul ve destek mekanizmaları belirlenmiştir. Bu ülkelerden Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovenya, Estonya ve GKRY ile katılım müzakerelerinin hemen başlatılması kararlaştırılmıştır. Türkiye’nin AB’nin genişleme sürecinin dışında bırakılmasının ardından 14 Aralık 1997 tarihinde Türkiye ve AB arasında bundan böyle siyasi diyalogun olmayacağını ifade edilmiş, AB’nin Kıbrıs ile üyelik müzakerelerini başlatması durumunda Türkiye’nin KKTC ile bütünleşmeye gitme fikri üzerine ciddî olarak eğileceği açıklanmıştır.

18 AB Konseyi, Lüksemburg Zirvesi ile ayrımcı bir işlem yaparak, Türkiye’ye diğer adaylar gibi bir “ön katılım” programı sunmamıştır. Zirve’de, Türkiye’nin tam üyeliğe “ehil” olduğu yinelenmiş, ancak siyasî ve ekonomik sebeplerle tam üyelik müzakerelerinin başlamayacağı belirtilmiştir . Lüksemburg Zirvesi’nde, Komisyon’un her aday ülke için bu ülkelerin üyelik yolundaki ilerlemelerini gösteren bir ilerleme raporu hazırlanmasına karar verilmiştir. Cardiff Zirvesi’nde ise, ilerleme raporu hazırlanacak ülkeler arasına Türkiye ve Kıbrıs da katılmıştır.

19 CARDIFF VE VİYANA ZİRVELERİ ( 15 – 16 HAZİRAN 1998 )
15-16 Haziran 1998 tarihinde gerçekleşen AB Cardiff Zirvesi sonunda yayınlanan Başkanlık Sonuç Belgesinin genişleme ile ilgili bölümünde, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin genişleme sürecindeki konumunu nispi şekilde iyileştiren bir üsluba yer verildiği görülmüştür. Belgede, bu kere Türkiye'nin "üyelik için ehil" olduğu ifadesinden vazgeçildiği, bunun yerine zımni bir şekilde "üyelik adayı" tanımlanmasının getirildiği gözlenmektedir. Bu çerçevede, adayların tam üyeliğe hazırlanma durumunu incelemek üzere kurulmuş bulunan ve AB Komisyonunun her aday için 1998 yılı sonunda bir rapor sunmasını öngören devrevi gözden geçirme mekanizmasına Türkiye de dahil edilmiş ve Türkiye için hazırlanacak raporun 1963 Ankara Ortaklık Anlaşmasının tam üyeliğimizi öngören 28. maddesi ve Lüksemburg Başkanlık Kararlarını temel alması öngörülmüştür.

20 HELSİNKİ ZİRVESİ ( 10 – 11 ARALIK 1999 )
Öte yandan AB Komisyonu, Cardiff kararları doğrultusunda, diğer aday ülkelerle birlikte Türkiye için de hazırladığı ilerleme raporunu 4 Kasım 1998 tarihinde Türkiye'ye tevdi etmiştir. HELSİNKİ ZİRVESİ ( 10 – 11 ARALIK 1999 ) Türkiye, diğer aday ülkelere uygulanan aynı kriterler temelinde AB’ye katılmaya aday her ülke gibi bir Katılım Öncesi Stratejisi'nden yararlanacaktır. Türkiye, AB programları ve ajansları ile aday ülkelerle genişleme bağlamında gerçekleştirilen toplantılara katılabilecektir. Ayrıca, bir Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB) hazırlanacaktır. Bu ortaklık, katılıma hazırlıkta öncelikli alanları belirleyecek ve AB müktesebatının üstlenilmesine ilişkin bir Ulusal Program (UP) içerecektir.

21 Türkiye için bir “tarama (screening) süreci” (AB müktesebatının analitik olarak incelenmesi) başlatılacak ve gerekli izleme mekanizmaları oluşturulacaktır. Türkiye adaylık döneminde, AB’nin bu konuya yönelik malî imkanlarından yararlanabilecektir. Türkiye “aday” ilan edilmiştir ama, 13 aday ülke arasında sadece Türkiye ile tam üyelik görüşmelerine başlanmamıştır. Lüksemburg Grubu ülkeleriyle görüşmeler 31 Mart 1998'de açılmış, ilk tur görüşmeler 10 Kasım 1998'de yapılmıştır. Geriye kalan 6 aday ülke ile (Helsinki Grubu ülkeleri: Bulgaristan, Letonya, Lituanya, Malta, Romanya ve Slovakya) müzakerelere 15 Şubat 2000’de başlanılmış, ilk tur 14 Haziran 2000'de gerçekleştirilmiştir.

22 NİCE ZİRVESİ ( 7 – 9 ARALIK 2000 )
26 Şubat 2001 tarihinde imzalanan Nice Antlaşması ile güçlendirilmiş işbirliği, nitelikli oy çokluğu ile karar alınabilecek alanlar, Konsey’deki oy dağılımları ve Avrupa Komisyonu’nun yapısında yeni düzenlemelere gidilmiştir. Nice Antlaşması’nda, AB’nin genişleme süreci sonrasında nasıl bir yapıya kavuşacağı belirlenmiştir. Türkiye, Aralık 1999’da gerçekleşen Helsinki Zirvesi’nde “aday ülke” olarak kabul edilmesine rağmen, Nice Antlaşması’nda unutulmuştur.

23 KOPENHAG ZİRVESİ ( 12 – 13 ARALIK 2002 )
Aralık 2002’de Kopenhag’ta toplanan Zirve’nin Sonuç Bildirisi’nde, Türkiye’nin diğer aday ülkelere uygulanan kriterler temel alınarak Birliğe katılacak olan bir aday ülke olduğunu belirten 1999 tarihli Helsinki Kararı hatırlatılmış, Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini karşılama yönünde attığı adımlar memnuniyetle karşılanmıştır. Eğer, Aralık 2004’deki AB Konseyi, Komisyon’un raporu ve tavsiyesi üzerine Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini karşıladığına karar verirse, AB’nin Türkiye ile katılım müzakerelerini geciktirmeksizin başlatacağı vurgulanmıştır. Ayrıca AB, Türkiye’ye yaptığı katılım öncesi mali yardımların arttırılmasını ve bu yardımların 2004 yılından itibaren, bütçeden “katılım öncesi giderleri” başlığı altında karşılanmasını kararlaştırmıştır

24 TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERELERİNİN BAŞLAMASI
Aralık 2004 tarihinde Brüksel’de yapılan Zirve’de, Avrupa Komisyonu’nun tavsiyesi çerçevesinde, Türkiye’nin siyasi kriterlere yeterince uyum sağladığı belirtilerek, müzakerelerin başlamasına resmen karar verilmiştir Bu karar doğrultusunda, 3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye için hazırlanan “Müzakere Çerçeve Belgesi” Konsey’de oybirliği ile kabul edilmiştir. Aynı gün, Türkiye için ilk kez gerçekleştirilen “Hükümetler arası Katılım Konferansı (HAK)” ile Türkiye-AB Katılım Müzakereleri resmen başlamıştır.

25 AB MÜKTESEBATI AB müktesebatı, toplumsal yaşamı ilgilendiren tüm alanlarda AB’nin yürürlükte olan hukuk sistemi ve kurallar bütününden oluşur. (direktifler, tüzükler, kararlar), üçüncü ülkelerle yapılan antlaşmalar ve Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarını kapsar. AB kurumları arasındaki anlaşmalar, ilke kararları,bildirimler, tavsiyeler, yönlendirici ilkeler, ortak eylemler, ortak tutumlar, sonuç bildirgeleri gibi AB çerçevesinde kabul edilen hukuki işlemler de müktesebat kapsamına girer.

26 Ayrıca, AB’nin tek başına akdettiği veya AB ile üye devletlerin birlikte akdettikleri uluslararası antlaşmalar ve üye devletlerin Birlik faaliyetlerine ilişkin olarak kendi aralarında imzaladıkları uluslararası antlaşmalar müktesebat kapsamında yer alır. Ancak, herhangi bir ülkenin iç mevzuatı gibi, AB Müktesebatı da zaman içerisinde değişebilmektedir. Mevzuatın her sene ortalama sayfa arttığı ve hâlihazırda yürürlükte bulunan AB mevzuatının yaklaşık sayfadan oluştuğu tahmin edilmektedir.

27 AB MÜKTESABAT FASILLARI
1) Malların Serbest Dolaşımı 2) İşçilerin Serbest Dolaşımı 3) İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi 4) Sermayenin Serbest Dolaşımı 5) Kamu Alımları 6) Şirketler Hukuku 7) Fikri Mülkiyet Hukuku 8) Rekabet Politikası 9) Mali Hizmetler 10) Bilgi Toplumu ve Medya 11) Tarım ve Kırsal Kalkınma 12) Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı 13) Balıkçılık 14) Taşımacılık Politikası 15) Enerji 16) Vergilendirme 17) Ekonomik ve Parasal Politika 18) İstatistik 19) Sosyal Politika ve İstihdam 20) İşletme ve Sanayi Politikası 21) Trans-Avrupa Ağları 22) Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu 23) Yargı ve Temel Haklar 24) Adalet, Özgürlük ve Güvenlik 25) Bilim ve Araştırma 26) Eğitim ve Kültür 27) Çevre 28) Tüketicinin ve Sağlığın Korunması 29) Gümrük Birliği 30) Dış İlişkiler 31) Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası 32) Mali Kontrol 33) Mali ve Bütçesel Hükümler 34) Kurumlar 35) Diğer

28 TÜRKİYE’NİN ADAYLIK SÜRECİ
Türkiye, Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki’de yapılan Zirve’de diğer aday ülkelerle eşit şartlarda aday ülke ilan edildi. Helsinki Zirvesi kararlarına göre, Türkiye, diğer aday ülkeler gibi bir Katılım Öncesi Stratejisi’nden yararlanacak, Topluluk Programları ve ajanslarıyla, aday ülkeler ile Birlik arasında, katılım süreci çerçevesinde yapılan toplantılara katılma imkanına sahip olacaktır. Zirve Sonuç Bildirisi ayrıca, önceki AB Konseyi kararları çerçevesinde bir Katılım Ortaklığı Belgesi hazırlanmasını öngörrmüştür

29 KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ (KOB)
Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB), adaylığı resmen kabul edilen her ülke için Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve Konsey tarafından onaylandıktan sonra, AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanan bir belgedir. Dolayısıyla AB müktesebatının bir parçasıdır. Katılım Ortaklığı Belgesi aday ülkeler için bir tür yol haritasıdır. Bu belgede üyelik için alınması gereken önlemler, kısa ve orta vadeli öncelikler şeklinde, siyasi kriterler, ekonomik kriterler ve AB müktesebatına uyum başlıkları altında sıralanır. Ayrıca, söz konusu belgede AB’nin mali yardımlarına ilişkin hususlar da yer alır. KOB’da yer alan kısa vadeli önlemlerin KOB’un yayım tarihinden itibaren genelde 1-2 yıl, orta vadeli önlemlerin ise 3-4 yıllık bir sürede yerine getirilmesi öngörülür.

30 ULUSAL PROGRAM (UP) Bağlayıcı bir hüküm olmamakla beraber, Komisyon tarafından hazırlanan her Katılım Ortaklığı Belgesi’ne (KOB) karşılık olarak aday ülkelerin bir Ulusal Program (UP) hazırlamaları beklenir. 15-20 sayfalık kısa bir doküman olan KOB’un içerisinde genel ifadeler yer alır.

31 İLERLEME RAPORU Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program dışında adaylık statüsü kazanılmasıyla beraber hazırlanmaya başlanan diğer bir belge ise “İlerleme Raporu”dur. Komisyon, aday ülkenin müktesebata uyum alanında kaydettiği ilerlemeleri veya bu alanda gözlemlediği eksiklileri yıllık bazda ilerleme raporlarıyla değerlendirir.

32 MÜZAKERE ÇERÇEVE BELGESİ (MÇB)
Müzakere Çerçeve Belgesi (MÇB), müzakere sürecinin en temel belgesidir ve katılım müzakerelerine ilişkin ilkeleri, esasları, usulleri ve müzakere fasıllarını belirler. Türkiye’nin Müzakere Çerçeve Belgesi’nde müzakereler aşağıdaki 3 temel unsur üzerine kurulmuştur: Kopenhag siyasi kriterlerinin istisnasız olarak uygulanması, siyasi reformların derinleştirilmesi ve içselleştirilmesi AB müktesebatının üstlenilmesi ve uygulanması Sivil toplumla diyalogun güçlendirilmesi ve bu çerçevede hem AB ülkelerinin kamuoylarına, hem de Türkiye kamuoyuna yönelik olarak bir iletişim stratejisinin yürütülmesi.

33 HÜKÜMETLERARASI KONFERANS (HAK)
HAK, müzakere sürecindeki önemli siyasi kararların açıklandığı, üye devletlerle aday ülkenin dışişleri bakanlarından oluşan bir platformdur. HAK toplantılarında, müzakerelerin başladığı, fasılların açıldığı ya da kapandığı resmen ilan edilir.

34 TARAMA SÜRECİ Müzakere Çerçeve Belgesi’nin Hak’ta ilan edilmesi, katılım müzakerelerinin resmen başlaması anlamına gelmektedir. Ancak müzakereler teknik olarak “tarama süreciyle başlar. Tarama süreci, Avrupa Komisyonu ve aday ülkenin kamu kurum ve kuruluşlarındaki bürokratlar tarafından yürütülür. Tarama süreci, aday ülkenin müzakerelere hazırlanmasını ve katılım öncesi sürecin hızlandırılmasını hedefler. Tarama süreci , iki aşamadan oluşmaktadır.

35 İlk aşama tanıtıcı tarama toplantısıdır
İlk aşama tanıtıcı tarama toplantısıdır. Bu toplantıda, Avrupa Komisyonu bürokratları, AB müktesebatı hakkında aday ülke temsilcilerini bilgilendirir. İkinci aşama ise ayrıntılı tarama toplantısıdır. Türkiye’nin 33 fasla ilişkin tarama toplantıları, 20 Ekim 2005 tarihinde yapılan “25-Bilim ve Araştırma” faslı tanıtıcı tarama toplantısı ile başlamış; 13 Ekim 2006 tarihinde yapılan “23-Yargı ve Temel Haklar” faslı ayrıntılı tarama toplantısı ile sona ermiştir.

36 TARAMA SONU RAPORLARI Her bir müzakere faslının taraması bittikten sonra, Komisyon, üye devletlere “Tarama Sonu Raporu adında bir rapor sunar. Komisyon, bu raporlarda, aday ülkenin müzakerelere hazır olup olmadığını değerlendirir ve sonuç kısmında ya faslın müzakereye açılmasını önerir ya da faslın müzakerelere açılabilmesi için tamamlanması gereken açılış kriterlerini belirtir. Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan Tarama Sonu Raporu Konsey’e sunulur ve Konsey’de oybirliğiyle kabul edilir. Türkiye, tüm fasıllara ilişkin tarama sürecini 13 Ekim 2006 tarihinde tamamlamasına rağmen, henüz 10 fasla ait Tarama Sonu Raporu AB tarafından onaylanmamıştır.

37 Mayıs 2011 tarihi itibarıyla, Tarama Sonu Raporu Konsey’de onaylanmayan fasıllar aşağıdakilerdir:
İşçilerin Serbest Dolaşımı Balıkçılık Taşımacılık Politikası Enerji Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu Yargı ve Temel Haklar Adalet, Özgürlük ve Güvenlik Dış İlişkiler Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası Mali ve Bütçesel Hükümler Tarama Sonu Raporu onaylanmayan fasıllar için tarama süreci tamamlanmış sayılmayacağı için bir sonraki aşamaya geçilememektedir.

38 FASILLARIN MÜZAKEREYE AÇILMASI
Tarama sürecinin tamamlanmasıyla beraber fiili müzakere sürecine geçilir. Fiili müzakere süreci, her faslın ayrı ayrı müzakerelere açılmasını ve geçici olarak kapanmasını ifade eder. Tarama sonu raporuna göre ilgili fasılda aday ülke müzakerelere hazırsa, açılış kriteri bulunmayacağından, aday ülkeden “Müzakere Pozisyon Belgesi” hazırlaması istenir. AB, aday ülkenin hazırlamış olduğu müzakere pozisyon belgesine bakarak, kendi Ortak Tutum Belgesi’ni hazırlar. Ortak Tutum Belgesi’nin Konsey’de oybirliği ile kabul edilmesinin ardından fasıl müzakerelere açılır. Faslın müzakerelere açıldığı Hükümetler arası Konferans (HAK) düzenlenerek ilan edilir.

39 AÇILIŞ KRİTERLERİ Açılış kriterleri, müzakere fasıllarının açılabilmesi için aday ülke tarafından karşılanması gereken bazı ön koşulları ifade eder. Açılış kriterleri, AB müktesebatına uyum amacıyla herhangi bir mevzuatın çıkarılması, yeni bir birim veya kurumun oluşturulması, yapılacak çalışmaları gösteren bir eylem planının veya stratejinin hazırlanması gibi hususları içerebilir.

40 KAPANIŞ KRİTERLERİ Kapanış kriterleri, müzakereye açılmış olan fasılların geçici olarak kapatılabilmesi için aday ülke tarafından karşılanması gereken bazı ön koşulları ifade eder. Bu durumda da, faslın kapanması için kapanış kriterinin yerine getirildiğine dair raporun Konsey’de oybirliği ile kabul edilmesi gerekir. Kapanış kriterleri, AB müktesebatına uyum amacıyla herhangi bir mevzuatın çıkarılması, yeni bir birim veya kurumun oluşturulması, yapılacak çalışmaları gösteren bir eylem planının hazırlanması gibi hususları içerebilir.

41 KATILIM ANTLAŞMA’SININ İMZALANMASI
35 faslın tamamında mutabakat sağlanması halinde, aday ülke için Komisyon tarafından “Katılım Antlaşması” hazırlanır. Katılım Antlaşması, Avrupa Parlamentosu’nda basit çoğunlukla, Konsey’de ise oy birliğiyle onaylandıktan sonra, üye devletler ve aday ülke tarafından imzalanır. Ardından, aday ülke ve üye devletler, kendi ulusal mevzuatının öngördüğü bir şekilde Katılım Antlaşması’nı onaylayabilir. Dolayısıyla, üye devlet ya da aday ülkeler Katılım Antlaşması’nı kendi parlamentolarında onaylayabilecekleri gibi, iç mevzuatı gereği, referanduma da götürebilirler.

42 MÜKTESEBAT UYUMU 2001 yılından bugüne kadar müktesebat uyumu kapsamında yaklaşık; 2000 mevzuat yayımlanmıştır. AB, aday ülkelere müktesebata uyum ve müktesebatı uygulama yönünde almaları gereken siyasi, ekonomik, yasal ve idari tedbirler için mali yardımlar sunmaktadır. Bu mali yardımlar, vatandaşlarımızın ve kamu kurumlarımızın AB sürecine katılımını teşvik eden projeler aracılığıyla, bahsedilen dönüşümün, devlet bütçesine yük getirmeden gerçekleştirilmesini sağlamaktadır. Bu kapsamda, döneminde, Bakanlıklarımız ve diğer kamu kuruluşları tarafından geliştirilen 166 proje için AB’den 1,3 milyar Avro tahsis edilmiştir. Hibe programları aracılığı ile sivil toplum kuruluşları, odalar, üniversiteler ve yerel yönetimler gibi kuruluşlarımız yaklaşık hibe projesini hayata geçirmişlerdir bütçe döneminde ise Katılım Öncesi Yardım Aracından (IPA) ülkemizin kullanımı için yaklaşık 4,8 milyar Avro tahsis edilmiştir.

43 AB süreci Türkiye’nin demokratikleşmesini destekleyici ve bu yöndeki reformları hızlandırıcı bir rol oynamaktadır. Siyasi reformlarla vatandaşlarımızın sahip olduğu bireysel hak ve özgürlüklerin kapsamı genişletilmiş, çağdaş demokrasilerin temel ilkeleri olan şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık gibi değerler gündelik hayatımızın bir parçası olmuştur. AB sürecinde gerçekleştirilen reformların da katkısıyla ülkemiz bir sosyo-ekonomik dönüşüm sürecinden geçmektedir. AB’ye uyum kapsamında atılan her adımda, vatandaşlarımızın refahını ve yaşam standartlarını yükseltmek açısından faydalı olup olmadığının muhasebesi yapılarak hareket edilmektedir. Bu değişim ve dönüşümün yanı sıra AB süreci, Türkiye’de istikrarlı bir büyüme ortamının devamı açısından önemli bir rol oynamaktadır.

44 Türkiye’nin, Avrupa’nın 6. dünyanın ise 15
Türkiye’nin, Avrupa’nın 6. dünyanın ise 15. büyük ekonomisi haline gelmesi, küresel ekonomik krizden başarıyla çıkarak 2010 yılında %8,9’luk büyüme oranına ulaşması başta AB ülkeleri olmak üzere herkesin hayranlıkla izlediği bir dönüşümdür. Ticaret hacmimizin 1963 de 1 milyar dolar bile değilken, 1995 de 56 milyar dolara, 2005’de 190 milyar dolara, 2010 yılında 300 milyar dolara ulaşması bir tesadüf değildir. Bugün Türkiye yaklaşık 20 ülke ile serbest ticaret anlaşması olan, dünyanın dört bir yanıyla ticaret yapan bir ülkedir. Kişi başına düşen milli gelir, 1963 de 400, 1995 de 2759, 2005 de 5000, 2010 da dolara yükselmiştir. Enflasyon verileri değerlendirildiğinde ise, 2005 yılında %7,7 olan enflasyon (TÜFE) oranı, 2009 yılı itibariyle son yılların en düşük seviyesi olan % 6,5’e gerilemiştir. Mevcut krize rağmen AB, hala dünyanın en büyük ekonomisi ve Türkiye’nin en önemli ticari ortağıdır. Dış ticaretimizin yaklaşık % 40’lık bölümü AB ülkeleriyle gerçekleşmektedir. Türkiye'ye giren doğrudan yabancı yatırımların % 85’i, teknolojik sermayenin ise % 92’si AB kaynaklıdır.

45 Unutulmamalıdır ki, bu ekonomik faydanın devamlılığını sağlayan husus Türkiye’nin müzakere eden aday ülke olarak sürece bağlılığı ile bunun yarattığı kolaylıklar ve istikrar ortamıdır. Yapılan mevzuat uyum çalışmaları, enerji verimliliğinden, kan bağışına, meslek standartlarından çocuğumuzun oyuncağına, çevrenin korunmasından kadın istihdamına, tarımda kullanılan gübreden yüzdüğümüz deniz suyuna, kesilen hayvan sayısının tutulmasından işyerinde tacize, kefaletten, kaybolan eşyamıza kadar günlük hayatımızın her alanını kapsıyor. Yapılan reformlar, kiracıdan ev sahibine; çocuklardan özürlülere, kadınlara; doktorlardan işçiye; KOBİ’lerden sanayiciye çiftçiye; deney hayvanlarından beslediğimiz ineğe; bebeğimizden köpeğimize kadar geniş bir kitleyi de etkiliyor.

46 Çok kısıtlı bütçeye sahip küçük bir proje bazen itfaiyecimizin üye ülke uygulamalarını yerinde görmesini sağladı, bazen suça itilen çocuklar için koruyucu ortam sağladı, bazen kız çocuklarının okullaşmasına katkı verdi, daha büyük bütçeli projeler ise bazen gümrük idarelerimizin modernizasyonunu, bazen deprem tehlike haritalarının çıkarılmasını, bazen de işletme-işgücü uyumsuzluğunun giderilmesini sağladı. Nihayetinde binlerce proje hem Türkiye’de toplumsal yaşamın farklı alanlarını yeniden şekillendirdi hem de yeni iş ve istihdam alanları yarattı.

47 KATILIM MÜZAKERELERİNDE MEVCUT DURUM
Başladıkları 4 Ekim 2005’ten bu yana Avrupa Birliği üyelik müzakereleri hiçbir zaman layıkıyla cereyan etmedi giderek gündemden düştü. AB Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu çalışmalarını sürdürüyor olsalar da mevzuat uyumu ve müzakerelerin teknik altyapısı son derece yavaş ilerliyor. Türkiye ile aynı gün müzakerelere başlayan Hırvatistan müzakerelerini bitirdi, imzalanan Katılım Antlaşması üye ülkelerin parlamentolarında onay sürecinde ve Temmuz 2013’te üye olması bekleniyor.

48 Türkiye’nin müzakerelerinin bu durumda olmasının temel nedeni siyasîdir.
AB tarafında Türkiye’nin üyeliği konusunda tarihten gelen bir dolu önyargıya ilaveten ülkenin Müslüman kimliği kimi AB üyesi ülkelerde üyeliğimize gösterilen siyasi direncin ardındaki esas neden olarak öne çıkıyor. Kıbrıs Cumhuriyeti (GKRY) adanın bölünmüş olmasını tamamen Türkiye’nin sorumluluğuna yüklediği için üyelik müzakerelerini bir anlamda rehin almış durumda. Türkiye tarafında ise, tam üyeliğimiz konusundaki belirsizlik uyum çalışmalarına gönülsüzlük olarak yansıyor ve müzakereleri sekteye uğratıyor.

49

50 TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİNDE GELİNEN SON NOKTA
Avrupa Birliği (AB) liderleri 29 Kasım 2015 de Brüksel’de Türkiye temsilcileriyle bir araya gelmiştir. Türkiye 1999’dan bu yana AB üyeliğine aday olup, 2005’ten bu yana da katılım müzakerelerini yürütmektedir. Bu zirvenin sonunda alınan kararlar: Her yıl iki zirve yapılmasına karar verildi. İlişkilerimizin derinleştirilmesi için yüksek düzeyde ekonomik diyalog, yüksek düzeyde enerji diyaloğu, yüksek düzeyde politik diyalog mekanizmalarının sağlanması konusunda anlaşmaya varıldı.

51 14 Aralık tarihinde 17. fasıl açılacak.
Aynı zamanda vizelerin kaldırılması ve geri kabul süreçleri de önümüzdeki yıl tamamlanmış olacak. Bunlar ileriye dair hem yeni fasılların açılması açısından, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, ekonomik ilişkilerimizin derinleştirilmesi ve en yüksek düzeyde stratejik işbirliği ve görüşmelerimiz açısından son derece önemlidir. Türkiye'nin etrafındaki politik problemlere, gerilimlere ve özellikle Suriye'den AB bölgesine gelen yasadışı göçe ilişkin olarak, "ortak bir eylem planında" anlaşmaya varıldı.

52 Avrupa’ya göçmen akışını durdurmak amacıyla Türkiye'ye destek verilecek ve 3 milyar avroluk bir fon sağlanacaktır. 16 Aralık 2013 de Türkiye ile AB arasında müzakereleri 10 yıldan fazla süren Geri Kabul Anlaşması imzalanmıştı. Aynı gün,Türkiye ile AB arasında, Türk vatandaşlarının Avrupa’da vizesiz seyahatine ilişkin diyalog da resmi olarak başlamıştı. Bu zirve de de geri kabul anlaşması ile vize serbestisinin birlikte değerlendirilecegi söylendi ve bütün şartların yerine getirilmesi halinde vize serbestisinin 2016 sonbaharında gündeme geleceği bekleniliyor.

53 KAYNAKÇA http://www.ab.gov.tr/index.php?p=111
ÖZSÖZ,Melih(2014), Türk Vatandaşlarının Vizesiz Avrupa Yolculuğu


"TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ, KRONOLOJİSİ VE KATILIM MÜZAKERELERİ, TÜRKİYE ÜYELİK SÜRECİNDE AVRUPA BİRLİĞİ MÜKTESEBATI VE UYUMLAŞTIRMA ÇALIŞMALARI," indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları