Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Ahmet Bostan (1), Sema Gün (2)

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Ahmet Bostan (1), Sema Gün (2)"— Sunum transkripti:

1 Ahmet Bostan (1), Sema Gün (2)
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR KONUSUNDA KAMU VE TARIMSAL ÜRETİCİ YAKLAŞIMLARI Ahmet Bostan (1), Sema Gün (2) (1) Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ankara; (2) Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Ankara ÖZET Genetiği değiştirilmiş (GD) tarımsal ürünler ilgi çekici ve merak uyandıran konuların başında gelmektedir. Bu konuda yapılan yayınlar ve haberlerin izlenme oranları yüksektir. Konu üzerinde karar alan ve alınan kararları uygulayan kamu çalışanları da aynı zamanda tüketicidirler ve konu üzerindeki fikirlerinin belirlenmesi önemlidir. Bununla birlikte üretici fikirlerinin belirlenmesinin de gelecekte bu ürünler ile ilgili politikalar oluşturma noktasında önemli olduğu düşünülmektedir.Bu çalışma ile kamu adına karar veren ve uygulayan kişiler ile üretici adına karar alan kişilerin konu üzerindeki görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. YÖNTEM Bu çalışmada GD ürünler üzerinde yaşanan tüm tartışmalar ve belirsizlikler ile ilgili olarak, kamu otoritesi olarak çalışmalarını yürüten Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında görev alan ve yetkili otoritenin karar alma sürecine dahil olan, bununla birlikte saha kontrolleri de yapan kamu görevlilerinin (256 anket) ve üretici adına karar veren meslek örgütü olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) üyesi üreticilerin (167 anket) konuya bakış açısının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma yapılırken üreticilere anket yaptırma ve GD ürünler konusunda görüş alma noktasında zorluklarla karşılaşılmış olup üreticilerin GD ürünler konusundan endişe duyduğu ve konu hakkında yorum yapmaktan kaçındıkları tespit edilmiştir. GİRİŞ Tarımsal üretimin başladığı sürecinde insanoğlu, yetiştirmekte olduğu bitki ve hayvanlara kendi istediği özellikleri kazandırmayı amaçlamış, bu amaç doğrultusunda bitki, hayvan ve toprağa çeşitli müdahalelerde bulunmuştur. Evcilleştirme çabaları ve ıslah çalışmaları ile başlayan bu müdahaleler, 21. yüzyılda bilim ve teknolojinin yeni bir bileşimi olan biyoteknoloji ve genetik mühendisliği ile bitkilerin ve hayvanların doğrudan genleri üzerinde olmuştur (1). Her ne kadar bir felaket gerçekleşmese de, 7 milyarı geçen dünya nüfusunun 2050 yılında 9,3 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir (2). Dünya besin kaynaklarının dünya nüfusunda meydana gelecek artışa paralel olarak artmasının mümkün olmayacağı ve dünyada var olan gıda sıkıntısının daha çok derinleşeceği belirtilmektedir (3). Biyoteknoloji, gen aktarımı yoluyla canlı organizmaların niteliklerini değiştirebilme ve bir canlının genetik özelliklerinin diğer bir canlıya aktarılabilmesini olanaklı kılmaktadır. Bu teknoloji, bir bitki ya da hayvanın genetik özelliklerinin iyileştirilmesi ve dayanıklı yeni türlerin yaratılmasını sağlamaktadır. Genetik modifikasyon yöntemi ile verimli bir türün yalnızca istenen genetik özellikleri aktarılabilmekte, ayrıca geleneksel yöntemlerin GD gıdalara ilişkin tutum ve davranışlarının şekillenmesinde en önemli faktörler eğitim ve bilgilendirmedir. Tüketicilerin bilgi ihtiyaçları ile üreticilerin ve pazarlamacıların bu ihtiyaçları karşılama isteği ya da güncel politikalar arasında bir uçurum olduğu görülmektedir. Bu nedenle, tüketicilerin eğitilmesi ve bilgilendirilmesinde devlete, özel kuruluşlara, üniversitelere ve tüketici örgütleri ve çevreci örgütler gibi gönüllü kuruluşlara önemli görevler düşmektedir (4). Kamu otoritesinin ise mevzuat hazırlama ve denetim görevini uygularken belirleyeceği stratejinin önemi büyüktür. GD Organizma konusunda belirlenecek strateji ve ticari uygulamaların kontrolü ve tüketicinin sağlığı ve bilgi edinme hakkının korunması hususunda kamu otoritesinin üzerinde büyük bir sorumluluk bulunmaktadır. GD Organizma konusunda en önemli faktörlerden biri tüketici olmasına rağmen, üreticilerin kararları da büyük önem taşımaktadır. Üreticilerin GD ürün konusunda tercihlerini belirlerken düşük eğitim düzeyi, çevre baskısı, yasal sınırlandırmalar ve ekonomik yetersizliklerin karar almada öne çıkacak faktörler olacağı değerlendirilmektedir TARTIŞMA VE SONUÇ Kamu ve üretici anketlerindeki ortak sorular arasında karşılaştırma yapıldığında GD ürünler insan sağlığına zararlı olduğu fikrine katılan üreticilerin oranının, kamu çalışanlarının oranından daha fazla olduğu görülmektedir. Kamu çalışanlarında insan genleri üzerinde olumsuz etkiler konusunda kararsızlığın daha fazla olduğu, üretici anketlerinde, GD gıdaların insan genlerine olumsuz etki edeceğine inancın kamu çalışanlarına göre daha fazla olduğu belirlenmiştir. GD yemle beslenen hayvanın ürünlerinin tüketimini zararlı bulan üreticilerin, zararlı bulan kamu çalışanlarından daha fazla oranda olduğu görülmüştür. Her iki katılımcı grubu da ağırlıklı olarak GD gıdaların antibiyotiğe direnci azalttığını ve kolay hastalanmaya neden olduğunu düşünmektedir. Her iki anket grubunun da ağırlıklı olarak bulaşma nedeniyle ürünlerin doğallığının bozulacağını düşündüğü anlaşılmıştır. Bu konuda araştırma geliştirme (AR-GE) olanaklarının artırılması ve AR-GE desteklerinin GD Organizma konusunda yapılacak araştırmalarda öncelikli hale getirilmesi önemlidir. Kamu çalışanlarının ve üreticilerin büyük çoğunluğu GD bitkisel ve hayvansal ürünlerin Türkiye’de gıda ve yem amaçlı üretimini sakıncalı bulmaktadır. Kamu çalışanlarının GD ürünlerin üretimine, ticaretine ve kullanımına karşı olan ülkelerin ekonomik olarak kayba uğrayacağı fikrine üreticilerden daha fazla oranda karşı olduğu belirlenmiştir. Hem kamu çalışanları hem üreticilerin büyük çoğunluğu GD Organizma kullanımı sonucunda tarımsal üretimin dışa bağımlı hale geleceğine inanmaktadırlar. Her iki katılımcı grubunun yarıdan fazlası; Türkiye' de mama gibi bebek besinlerinde GD Organizma bulunduğunu düşünmekte, GD ürünleri farkında olmadan kullandığı düşüncesini ifade etmektedir Kamu çalışanlarının yarıdan fazlası gıda ve yemin resmi yollarla Türkiye’ye girdiğine inanmakta, yem amaçlı giren ürünlerin gıda amaçlı satıldığını düşünmektedir. Bununla birlikte ankete katılan kamu çalışanlarının yarıdan fazlası GD Organizma analizi yapan laboratuarları ve GD Organizmalar ve bu konuda yapılan resmi kontrolleri yetersiz bulmaktadır. Bulgular değerlendirildiğinde, laboratuar analizlerinin güvenilirliği artırılmalı, yapılan sınır kontrollerinin etkinliğinin ve GD ürünlerde yapılan sınır kontrol analiz sıklığının gözden geçirilmesi ile birlikte kontrol sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması sağlanmalıdır. Ayrıca kamu çalışanlarının % 13,7 oranındaki dikkate değer kısmı hibrit teknoloji ile GD ürün üretim teknolojisinin eşdeğer teknolojiler olduğunu ifade etmektedir. Verilen cevapların bilgi eksikliğinden kaynaklandığının tespiti durumunda ise kontrol görevi yapan kamu çalışanlarının bu konuda alacakları hizmet içi eğitimler artırılmalıdır. Anket sonuçlarına göre; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Üniversiteler, Biyogüvenlik Kurulu ve Sağlık Bakanlığı gibi kuruluşların güvenilir bulunan kuruluşlar arasında olduğu belirlenmiştir. Ayrıca üreticiler ve kamu çalışanlarının radyo-tv, gazete-internet gibi araçlardan daha fazla etkilendikleri görülmektedir. Gıda konusunda toplumda güvenilirliği olan bilim kuruluşlarının ve üniversitelerin yapacağı çalışmalar desteklenmeli ve araştırma katılımcılarının güvendiklerini belirttikleri kurumların yapacağı açıklamalar ile kamuoyunun gerçek olmayan bilgilere itibar etmesinin engellenebileceği düşünülmektedir. İnsanların ve hayvanların genetiğinin değiştirilebileceği fikrine her iki kesim de büyük ölçüde karşı gelmektedir. Her iki katılımcı grubunun da aşı gibi sağlık amaçlı bir üretime daha fazla tolerans gösterdiği görülmüştür. Üreticilerin yarıdan fazlası GD Organizma kullanımı halinde obezite riskinin yüksek olduğunu düşünmekte iken kamu çalışanlarında ise bu konuda kararsızlık hakimdir. Çocuğunun göz ve saç rengi gibi genetik özelliklerini kendisinin belirlemesi fikrine her iki grubun da ağırlıklı olarak katılmadığı belirlenmiştir. Kamu çalışanlarının GD Organizmaların yararları konusunda düşünceleri incelendiğinde bu teknolojinin en fazla verim artışı konusunda yararlı olduğu, ardından hastalıklara direnç konusunda fayda sağladığı ve raf ömrü artışı sağladığı ifade edilmiştir. Kamu çalışanlarına göre GD ürün üretim teknolojisinin en önemli zararları ise sırasıyla, sağlık problemleri doğurması, GD Organizmaların belirsizlik yaratması ve biyoçeşitliliği olumsuz etkilemesi ve çevreye zararlı olmasıdır. Üretici anketlerine göre, GD Organizmaların yararları ile ilgili olarak hastalıklara direnç, kar artışı ile ekonomik bağımsızlık sağlayacağı belirlenmişken, zarar olarak ilk üç tercih arasında belirtilen ifadeler, sağlık problemleri doğuracağı, gelecek kuşaklar ve biyoçeşitlilik konusunda olumsuz etkileri olacağı ve çevreye zarar vereceğidir. GD Organizma konusunda, üreticilerin ve kamu görevlilerinin önemli ölçüde hassasiyetlerinin bulunduğu belirlenmiştir. Anketler değerlendirildiğinde, üreticilerin ekonomik düşüncelerinin üretim kararlarında etkili olabileceği görülmüştür. GD ürün üretim teknolojisi kullanılarak yapılacak üretimler konusunda politika belirlenirken, kamuoyu hassasiyeti göz önüne alınmalıdır. Kamuoyunu bilinçlendirme anlamında çalışmalar yapılmalıdır. Tarımsal üretimin dışa bağımlı hale gelmesinin engellenmesi noktasında politikalar geliştirilmelidir. KAYNAKLAR 1 Güngören A.V; Genetiği Değiştirilmiş Tarım Ürünlerinin Türkiye Açısından Değerlendirilmesi, Ankara, 2012 2 Anonim , Son erişim tarihi?????? 3 Yıldırım, A.N; Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin Mevcut Yapısı ve Adana’daki Tüketicilerin Bilgi Düzeyleri ,Adana, 2006 4 Aksoy F; Lise Öğretmenlerinin Genetiği Değiştirilmiş Gıdalara İlişkin Bilgi Düzeyleri Görüşler Ve Bilgilendirilme İhtiyaçlarının Belirlenmesi, Ankara 2007


"Ahmet Bostan (1), Sema Gün (2)" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları