Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanPembe Ağca Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
SİLİKON VADİSİ Silikon Vadisi'nde çalışan, gecesi gündüzü teknoloji üretmek ve dünyaya sunmak olan üst düzey çalışanlar; çocuklarını teknoloji barındırmayan okullara göndermeyi tercih ediyor. Son teknoloji ile donatılmış laptoplar, iPadler ve dijital kitaplarla birebir eğitim veren havalı kurumlar yerine; eğitim materyallerinin eski usul tahta-tebeşir, kâğıt-kalem, örgü ve dikiş iplikleri, renkli boyalar, bazen de çamur olduğu ‘Waldorf’ okullarını tercih ediyorlar. Bu okullarda öğretmenler, eğitimi geleneksel tebeşir ve karatahta ile yapıyor; öğrenciler de kâğıt ve kalemle yazılanları not ediyor. Yani şu anki trendin tam zıttı.öğretmenler Waldorf’ta çalışan yöneticiler teknolojiye karşı olmadıklarını, fakat her şey için uygun bir zamanın ve mekânın olması gerektiğini savunuyorlar.
2
New York Times gazetesindeki bir araştırmaya göre, Ebay’in teknoloji sorumlusundan tutun da Google ile Apple’ın yöneticilerine kadar, Silikon Vadisinin önemli isimleri çocuklarını içinde bilgisayar bulunmayan okullara göndermeyi tercih ediyor.GoogleApple Waldorf aslında 100 yıllık bir eğitim sistemi. Çocukların sosyal, duygusal, zihinsel, ruhsal ve fiziksel açılardan çok yönlü olarak gelişebilmesini hedefliyor. Waldorf’ta anaokulu sınıflarında iPad bulunmuyor ve çocuklara teknoloji sunmak yerine bol bol masal anlatılıyor, oyun odaklı eğitimler veriliyor.iPad “iPad’de yüklü bir programın çocuklara daha iyi okuma veya aritmetik becerisi katacağı fikri çok komik.” Beşinci sınıfa giden kızının Google’ı nasıl kullanacağını bilmediğini, ondan biraz daha büyük olan oğlunun ise daha yeni yeni arama motorunu kullanmaya başladığını; ama bunun yerine örgü örmeyi öğrendiklerini, resimler yaptıklarını, kendi çoraplarını dikebildiklerini, makas ya da bıçak kullanmak gibi ufak el becerilerinin geliştiğini de ekliyor. Waldorf sistemine göre, bu önemsiz gibi görünen motor beceriler, bilişsel gelişimi destekleyerek ileride problem çözme ve matematik becerisi gibi daha soyut becerilerin temelini oluşturuyor.
3
Örneğin; örgü dersleri matematiksel düşünce yapısını güçlendirebiliyor. Anne babalar 3 yaşındaki çocuklarının iPad ve mouse kullanma becerisiyle övünüyor olabilir. Ama Eagle’a göre Google ve diğer arama motorların uygulamaları, zaten zekâsı en düşük insanın bile rahatlıkla kullanabileceği kadar basit halde sunuluyor. Dolayısıyla çocukların büyüdüğünde ‘teknoloji kullanma becerilerinden eksik kalması’ gibi bir durum söz konusu bile değil. Bununla beraber asıl önemli olan çocuğun edebiyat, matematik, temel bilimler, el becerileri, görsel sanatlar ve performans sanatları gibi alanlarda gelişerek öğrenmeleri. Ve bu öğrenme sanallıkla elde edilebilecek bir deneyim değil. Waldorf sistemi, teknolojisiz eğitim metotlarıyla ömür boyu süren bir öğrenim isteği, yaratıcılık, kişiler arası daha güçlü iletişim ve eleştirel düşünce gibi becerilerin oluşturulmasını hedefliyor. Bu yaklaşımı savunan yöneticiler eğitim felsefelerinin başarısını öğrencilerinin sınavlarda aldığı standart üstü puanlarla ispatlıyor.
4
Veliler de bu felsefeye katılıyor. Örneğin; Google’da yönetici olarak çalışan Alan Eagle’ın konu ile ilgili düşünceleri şöyle: Çocuğunuzu bilgisayarın karşısına oturtmayı ve mouse kullanma becerisiyle övünmeyi bir kenara bırakmak; bunun yerine onu dikiş dikmek, makas kullanmak, renkli hamurlardan figürler yaratmak gibi daha fazla zekâ kullanımı gerektiren etkinlikleri yapması konusunda desteklemek iyi bir fikir olabilir.
5
10 fotoğrafla Finlandiya eğitim sistemi Dünyanın en iyi eğitim sistemlerinden birine sahip Finlandiya’da özel okul yok, öğrenciler günde 4 saat ders yapıyor, küçük çocuklar oynayarak öğreniyor, sınav yapılmıyor, ileri sınıflarda yapılırsa da sonuçları öğrenciye söylenmiyor. Öğretmenlerin hepsi master diplomalı, en dezavantajlı çocuğu bile en iyi seviyeye getirecek kadar azimliler ve eğitimde fırsat eşitliği temel prensipleri. Çoraplı çocuklar
6
Okullarda dikkat çeken bir özellik, öğrencilerin koridorlarda çorapla dolaşması. Gelir gelmez montları ve pabuçlarını çıkarıyorlar. Hem dışarıdan kar, çamur taşımıyorlar, hem de daha önemlisi kendilerini evlerinde hissediyorlar. İçinizdeki sese fazla prim vermeyin, üşümüyorlar. Anaokulunda bile en az 1 saat dışarıdalar
7
Ç ocuklar k üçü k de olsa karda kışta bile her g ü n en az 1 saat dışarı ç ıkıyorlar, ki kar kış Finlandiya iklimi i ç in sıradan bir durum. Ç ok sıkı giyiniyorlar ama mutlaka enerjilerini a ç ık havada harcıyorlar, “ Aman ü ş ü rs ü n, terlersin ” yok. İlkokul ve sonrasında 45 dakikalık dersler ile 15 dakikalık teneff ü slere ek olarak 45 dakikalık teneff ü sler var. Çü nk ü bu 45 dakikalık arada ö ğrenciler ancak giyinip dışarı ç ıkıp spor yapıyorlar. Servis yok, bisiklet var
8
Her ç ocuk evine en yakın okula gittiği i ç in mesafeler ç ok uzak değil ve servis yok. Çü nk ü hava erken kararsa da sokaklar ç ok g ü venli ve ç ocuklar bisikletleriyle gelip gidiyor. B ö ylece okulda daha fazla kalıp ç alışması gerekirse ulaşım sorunu da yaşanmıyor. Hem de erken yaşta sorumluluk almaya başlıyorlar Bütün çocuklar aynı okulda
9
Fin eğitim sistemine b ü y ü k başarı kazandıran unsurlardan biri ö zel eğitime ihtiya ç duyan fiziksel- zihinsel engelli ö ğrencilerin ve ö ğrenme g üç l ü ğ ü ç ekenlerin de diğer ç ocuklarla aynı okulda okuması. B ö ylece ö z ü rl ü ç ocukları sosyal hayata dahil ediyorlar ve tek bir ç ocuğu bile kaybetmeyi g ö ze almıyorlar. Okulda tek bir engelli ç ocuk bile varsa sınıf a ç mak zorundalar, bu sınıflarda en fazla 10 ö ğrenci ve ihtiyaca g ö re 2 ö ğretmen oluyor. Mesela bu sınıfta g ö rme zorluğu yaşayan ö ğrenci i ç in farklı bir bilgisayar konulmuş. “ Oturma, kalkma” yok
10
Eğitimde korku değil ö zg ü rl ü k ö ne ç ıkıyor. “ Yapma ” demek yerine farklı fikirleri ifade etmeleri i ç in ö ğrencilerini cesaretlendiriyorlar. Sınıf d ü zeninde de bu g ö r ü lebiliyor. Bazı ç ocuklar daha rahat oturmaları i ç in pilates topunu se ç iyorlar, dersin akışını bozmamak kaydıyla sınıf i ç inde diledikleri gibi dolaşabiliyorlar. Kantin yok
11
T ü m eğitim hizmeti gibi ö ğlen yemekleri de devlet tarafından karşılanıyor. Ö ğlenleri ö ğrenci ve ö ğretmenler aynı yemekhanede yiyorlar. Ö ğrencilere bu yemeğin, vergiler ile karşılandığı ve israf etmemesi gerektiği vurgulanıyor. Yemekte her ç ocuk ne kadar yiyeceğine kendi karar veriyor. Ö ğle yemeğinde s ü t i ç mek bize ç ok yakın gelmese de Finlandiya'da ç ok yaygın. Okullarda kantin bulunmuyor, koridorlarda su i ç ebilecekleri yerler var. Sınıfta fırın ve bulaşık makinesi
12
Burası yemekhane değil, derslik. Lavabo neredeyse her sınıfta var ama ocak ve bulaşık makinesi yaygın olmamakla birlikte kullanılabiliyor. B ö ylece hem kurabiye pişirip bulaşık yıkayıp sorumluluk almayı ö ğreniyorlar hem de ev ekonomisi hakkında bir fikirleri oluyor. Atölyede zanaat dersleri
13
El becerileri ve g ü ndelik pratik bilgiler ç ok ö nemseniyor. Ö nceden kız ö ğrenciler ev ekonomisi, erkek ö ğrenciler ise marangoz at ö lyesinde ç alışırken bu ayrımı ortadan kaldırmışlar ve kızların ç ok iyi marangoz olduğu anlaşılmış. Erkekler de kurabiye pişiriyor. Ü stelik at ö lyelerde testereler, bı ç aklar, tornavida gibi keskin u ç lu tamir aletleri ortada geziyor, fakat yine de titizce kullanılıyor ve kazaya yol a ç mıyor. İzin almadan fotoğraf çekme
14
Pek ç ok ü lkede olduğu gibi Finlandiya ’ da da ailelerinden izin almadan ç ocukların fotoğrafını ç ekemezsiniz, izin vermezler... Bu nedenle bu anaokulu fotoğrafında ç ocuk g ö remiyorsunuz. Eğitimciler ö zellikle anaokulunda fotoğraf ç ekmememiz, hatta ç ocuklarla s ö zl ü ve fiziksel temas kurmamamız y ö n ü nde defalarca uyarıda bulundular. Bazı okullarda ise fotoğraf ç ekimine y ü zlerin g ö r ü nmemesi şartıyla izin veriliyor. Burada k ü lt ü rel bir fark ortaya ç ıkıyor; ç ocukların mahremiyeti. T ü rkiye ’ de pek ç ok anaokulu ç ocukların fotoğraflarını y ü kler, anne babalar da genellikle bu fotoğrafları paylaşır... Bahçe duvarı yok
15
Okulu sınırlayan bir bahçe duvarı yok, öğrenciler kendi sorumluluklarını alacak şekilde yetiştiriliyorlar. Dersleri bitince bisikletine binip gidiyorlar, duvar ile öğrenciye sınır çizmiyorlar.
16
Orman Okulunun İlkeleri Bu ilkeler ilk olarak 2002 yılında Orman Okulu Zümresi tarafından dile getirildi. 2011 yılında bu ilkeler yeniden gözden geçirildi ve İngiltere’deki tüm Orman Okulu uygulayıcılarına ve öğretmenlere 5 aylık bir konsültasyon için gönderildi. 2012 Şubat ayında da Açık Havada Öğrenim Orman Okulu Kurumu forumunda/web sayfasında yayınlandı ve İngiltere’deki eğitimcilerin notlarında da yer aldı. Orman okulları, bir seferlik ya da arada sırada ziyaret edilen bir okuldan ziyade devam eden dönemleri olan uzun süreli oluşumlardır. Planlama, gözlemleme, uyum ve gözden geçirme her dönem birbirini takip ederek ilerler. Orman Okulları, çocukların doğal yaşamla kuvvetli bir bağ kurmasını desteklemek amacıyla ormanlık alanda ya da doğal bir çevrede kuruludur.
17
Orman okulları, ö ğrenen merkezli etkinlikleriyle, var olan gelişen ve ö ğrenen bir toplum yaratmak i ç in ç alışır. Orman okulları, esnek, kendine g ü venli, bağımsız ve yaratıcı ö ğrencileri teşvik ederek, okul b ü nyesindeki herkesin b ü t ü nc ü l gelişimini desteklemeyi hedefler. Orman okulları, ö ğrencilerinin hem ç evresi hem kendileri i ç in uygun, desteklenmiş risk almalarına imkan tanır. Orman okullarında mesleki olarak kendini s ü rekli geliştiren orman okulu eğitimcileri ç alışır.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.