Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
BEYŞEHİR MESLEKİ TEKNİK VE ANADOLU LİSESİ
EDEBÎ SANATLAR AHMET ARSLAN
2
TEŞBİH (Benzetme) Sözü daha etkili bir duruma getirmek için aralarında ilgi bulunan iki şeyden, benzerlik bakımından güçsüz durumda olanı özellikle daha üstün olana benzetmektir. Başaklar altın gibi sarı idiler. Çocuk tilki gibi kurnaz biriydi.
3
Benzetmenin dört öğesi vardır:
1) Benzeyen: Birbirine benzetilen şeylerden nitelik bakımından daha güçsüz olandır. 2) Kendisine Benzetilen: Nitelik bakımından daha üstün, daha güçlü olandır. 3) Benzetme Yönü: Birbirine benzetilen şeyler arasında ortak ilgidir. 4) Benzetme Edatı: Sözcükler,kavramlar arasında benzetme ilgisi kuran edat veya edat görevinde olan sözcüklerdir.
4
Benzetme Türleri 1) Ayrıntılı benzetme:
Dört ögesi de bulunan benzetmedir. Ali aslan gibi cesurdur. Benzeyen : Ali Kendisine benzetilen: aslan Benzetme yönü : cesaret Benzetme edatı : gibi
5
2) Kısaltılmış benzetme:
Benzetme yönü söylenilmeden yapılan benzetmedir. Türkiye cennet gibidir. Benzeyen : Türkiye Kendisine benzetilen: cennet Benzetme yönü : - Benzetme edatı : gibi
6
3) Pekiştirilmiş benzetme:
Benzetme edatının bulunmadığı benzetme türüdür. Arkadaşım çalışkanlıkta karıncadır. Benzeyen : arkadaşım Kendisine benzetilen: karınca Benzetme yönü : çalışkanlık Benzetme edatı : -
7
4) Güzel benzetme (Teşbih-i beliğ): Sadece benzeyen ve kendisine
benzetilen kullanılarak yapılan benzetmedir. Som gümüşten sular üstünde giderken ileri Ta uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri Yahya Kemal Benzeyen : sular Kendisine benzetilen: som gümüş
8
2) İSTİARE (Eğretileme)
Bir sözü gerçek anlamı dışında, çeşitli yönlerden benzediği başka bir şeyin adıyla anmaktır. Bir sözün istiare olabilmesi için şu üç özelliği taşıması gerekir: 1) Söz gerçek anlamının dışında kullanılmalıdır. 2) Sözün gerçek anlamda kullanılması imkansız olmalıdır. 3) Benzetme amacı olmalıdır.
9
İstiare, kısaltılmış bir teşbihtir.
Sadece benzeyen veya kendisine benzetilenin kullanılmasıyla yapılır. İki tür istiare vardır: 1) Açık İstiare 2) Kapalı İstiare
10
1) AÇIK İSTİARE Bir benzetmede, sadece kendisine
benzetilenin söylenmesiyle açık istiare olur. Aslanlarımız Balkanlar’dan döndüler. Kendisine benzetilen: aslan Benzeyen : - (Aslan gücü temsil ettiği için güreşçilerimiz olabilir.)
11
2) KAPALI İSTİARE Bir benzetmede, sadece benzeyenin
kullanılmasıyla kapalı istiare olur. Ali, kükreyerek düşmanın üzerine yürüdü. Benzeyen : Ali Kendisine benzetilen: -
12
3) MECAZ Bir sözcüğün gerçek anlamının dışında, bir başka anlamda
kullanılmasıdır. Bu yolculuk size nereden esti? Gönül sevdiğinden soğur. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.
13
4) MECAZ-I MÜRSEL (Ad Aktarması)
Bir sözü gerçek anlamının dışında, benzetme amacı gütmeden kullanmaktır. Malazgirt, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. (Malazgirt Savaşı) Su soğuktu; ancak bir bardak içebildim. (Bir bardak su) Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! (Bayrak) Türkiye, sizinle gurur duyuyor.(Türk milleti)
14
5) KİNAYE (Değişmece) Bir sözün hem gerçek, hem de
mecaz anlama gelebilecek şekilde kullanılmasıdır. Burada kastedilen, mecaz anlamıdır. Deyimlerin çoğu kinayeli sözlerdir. Kimse kimsenin kamburunu taşımaz. (Dert) Lekenin bulaşması kolay, çıkması zor. (Suç) Onun kapısı her zaman açıktır. (Konuksever)
15
6) TARİZ (İğneleme) Bir kimseyi över görünerek yermeye denir. Söylenen sözün tam tersi anlatılmak istenir. Bir kişiyi veya durumu alaya almak ve iğnelemek amacıyla yapılır. Çok terbiyeli ve başarılı bir öğrenci olduğu için öğretmenlerinden her gün azar işitiyordu. (Öğrenci aslında başarısız ve terbiyesiz biri.)
16
7) İSTİFHAM (Soru Sorma)
Sözü, sorulan şeye cevap isteme amacı gütmeden, duyguyu ve anlamı güçlendirmek için soru biçiminde söylemektir. O eserler bugün define midir? Ebediyette bir hazine midir? Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?
17
8) TEŞHİS (Kişileştirme)
İnsan dışındaki varlıklara insan özellikleri verme sanatıdır. Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler. Faruk Nafiz Çamlıbel (İnleme özelliği tekerleklere aktarılarak kişileştirme yapılmış.)
18
9) İNTAK (Konuşturma) İnsan dışındaki varlıkların konuşturulmasıdır.
Bu sanatın olduğu her yerde “teşhis sanatı” da vardır. Bâtıl isteyu haktan ayrıldım Boynuz umdum kulaktan ayrıldım Harnâme – Şeyhî (Bir eşeğin sözleri)
19
Birbirleriyle anlam bakımından ilgili
10) TENASÜP (Uygunluk) Birbirleriyle anlam bakımından ilgili olan sözcükleri bir arada kullanmaktır. Gonca gülsün, gül açılsın, cuy feryad eylesin Sen sus ey bülbül biraz gülşende yarim söylesin (Gonca, gül, bülbül, gülşen sözcüklerinin bir arada kullanılması tenasüp sanatıdır.)
20
11) TELMİH (Hatırlatma) Herkesçe bilinen geçmişteki bir
olayı, ünlü bir kişiyi veya inancı hatırlatmaktır. Gökyüzünde İsa ile Tûr dağında Musa ile Elindeki asâ ile Çağırayım Mevlâ’m seni (Yunus Emre) (Hz. İsa’nın gökyüzüne yükseldiği, Hz. Musa’nın Tûr dağı’na çıktığı ve elinde bir asasının (sopa) olduğu hatırlatılıyor.)
21
12) HÜSN-Ü TA’LİL (Güzel Nedene Bağlama)
Herhangi bir olayın meydana gelişini gerçek sebebinin dışında, hayali ve güzel bir nedene bağlama sanatıdır. Güzel şeyler düşünelim diye Yemyeşil oluvermiş ağaçlar. (Cahit Sıtkı Tarancı) (Ağaçlar zaten yeşildir. Şair bunu bizim güzel şeyler düşünmemize bağlıyor.)
22
13) TECÂHÜL-İ ÂRİF (Bilmezlikten Gelme)
Sebebi herkes tarafından bilinen bir gerçeği bilmiyormuş gibi söyleme sanatıdır. Abartma ve soru sorma sanatlarından yararlanılabilir. Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var? Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? (Şair, şakaklarına kar yağmadığını, saçlarının beyazlaştığını biliyor ama bilmezlikten geliyor.)
23
14) TEZAT (Karşıtlık) İki düşünce, duygu ve hayal
arasında birbirine karşıt olan özellikleri ve benzerlikleri bir arada söylemektir. Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? (Necip Fazıl)
24
15) MÜBALAĞA (Abartma) Bir sözün anlamını kuvvetlendirmek
için bir şeyi olduğundan çok veya az gösterme sanatıdır. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer O ne müthiş tipidir,savrulur enkaz-ı beşer. M.A.Ersoy Akdeniz’in dalgası gönlüm kadar taşmadı.
25
16) CİNAS Yazılış ve okunuşları aynı, anlamları
ayrı iki sözcüğü dize sonlarında kafiye olarak kullanmaktır. Bin oku. At yay ile bin oku. Bilene bir harf yeter, bilmeyene bin oku… Ne desen! Ne nakıştır, ne desen. Osman Dayı, bilmezler, anlamazlar ne desen
26
17) LEFF Ü NEŞR Bir dizede en az iki şeyi
söyleyip, ikinci dizede bunlarla ilgili benzerlik ve karşılıkları vermektir. “Amine Hatun Muhammed ânesi Ol sedeften doğdu ol dür dânesi.” (Süleyman Çelebi) (Amine Hatun sedefe, Hz.Muhammed inci tanesine benzetilerek arada ilgi kurulmuştur.) **** Koyamam kargayı bülbül yerine Çiçek açmış dikeni gül yerine. (Şinasi)
27
18) TEVRİYE (İki Anlamlılık)
İki anlamı bulunan bir sözün bir nükteden dolayı uzak anlamının kastedilerek kullanılmasıdır. Minnet Huda’ya devlet-i dünya fena bulur Bâki kalır sahife-i âlemde adımız (Bâki sözcüğü tevriyeli kullanılmış.Çünkü sözcük mecaz olmadan iki ayrı anlamı karşılamaktadır. 1) Şairin adı ) Ebedi, sonsuz)
28
19) RÜCU (Sözünden Dönme)
Bir düşünceyi daha kuvvetli bir şekilde ifade etmek için söylenen sözden vazgeçer gibi yapmaktır. Şair,rücuyu genelde “yok yok”,”yok öyle değil”,”hayır” gibi sözlerle ortaya koyar. Severem seni can gibi hatâ dedim maâza’llah Ne mikdarı ola cânın ki benzedem sana cânı. Dehhanî (Şair, sevgilisini canı gibi sevdiğini belirttikten sonra sözünden dönüyor, hata ettiğini söylüyor.)
29
20) TARDİT (Şaşırtma) Sözü, kişiyi merakta bırakacak
şekilde ve sonrasının ne olacağını sezdirmeden sürdürüp hiç beklenmeyen bir şekilde bitirerek okuyucuyu şaşırtma sanatıdır. Dişin mi ağrıyor? Verem misin? Çek kurtul Üzülme onun da çaresi var, Başın mı ağrıyor? Ölür gidersin… Bir çeyreğe iki aspirin.
30
21) İRSÂL-İ MESEL (Atasözü Söyleme)
Bir düşünceyi kuvvetlendirmek için konu ile ilgili atasözü veya özdeyiş söyleme sanatıdır. Hayal ve duygudan çok düşünceye dayanır. Allah’a sığın şahs-ı halîmin gazabından Zîrâ “Yumuşak huylu atın çiftesi pektir.” Ziya Paşa
31
22) AKROSTİŞ Her dizenin ilk harfi yukarıdan
aşağıya doğru okununca bir isim çıkacak şekilde düzenlenmiş şiirlerdir. Cebrail Azrail Mikail İsrafil
32
23) LEBDEĞMEZ (Dudak Değmez)
İçinde “b,f,m,p,v” gibi dudak ünsüzleri bulunmayan sözcüklerle yazılan şiirlerdir. Halk şairleri arasında yaygındır. Tarîk-ı aşka gir ehl-i Hudâ ol Gönül gel lâyık-ı her itilâ ol Dilersen dehrde âzâde-serlik Gurûr-ı câhı terk eyle gedâ ol (Remzi Dede)
33
24) TEKRİR (Tekrarlama) Sözün etkisini kuvvetlendirmek için
bazı sözcüklerin cümle içinde tekrarlanmasıdır. Çal sevdiceğim, çal güzelim, çal meleğim, çal… (Tevfik Fikret) Beni bende demen, ben bende değilim, Bir ben vardır bende, benden içeri.
34
25) AKİS İlk dizede söylenen sözleri ikinci dizede tersten okumaktır.
Allah’ım, neydi günahım? Günahım neydi, Allah’ım?
35
26) NİDA (Seslenme) Seslenme sanatıdır.Ünlemlerle yapılır.
Ey gonca niye çattın kaşlarını? Kerem et ya Rabbi halim yamandır. Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker, Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer. Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü!
36
27) ALİTERASYON Şiir ve nesirde ahenk sağlamak için söz başlarında ve ortalarında aynı ünsüzün tekrarlanmasıdır. Gül dedim gülmedi gül derde düştü Giderken görmedim gül nerde düştü Güzelden güzele gezerken gönül Girdiğim gülşende güller de düştü (Bu dörtlükte “g” ve “d” seslerinin tekrarı aliterasyondur.)
37
28) ASONANS Ünlü seslerin mısra veya dörtlük içerisinde tekrarlanmasıdır. Neysen sen, nefes sen, neylersin neyi Neyzensen, nefessen neylersin neyi (Bu dizelerde “e” seslerinin tekrarı asonans oluşturmuştur.)
38
29) SECİ Düz yazıda cümle içinde yapılan uyağa denir.
“İlâhi, kabul senden, ret senden; şifa senden, dert senden.” “İlâhi,iman verdin, daim eyle; ihsan verdin, kaim eyle.”
39
İZLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
HAZIRLAYAN AHMET ARSLAN İZLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.