Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

HÜKÜMLER A. Dinî Hükümler B. Akli Hükümler 1. İtikadi hükümler

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "HÜKÜMLER A. Dinî Hükümler B. Akli Hükümler 1. İtikadi hükümler"— Sunum transkripti:

1 HÜKÜMLER A. Dinî Hükümler B. Akli Hükümler 1. İtikadi hükümler
2. Amelî hükümler 3. Ahlâkî Hükümler B. Akli Hükümler 1. Vâcib 2. Mümkin, caiz 3. Mümteni, muhal, müstâhil 1

2 HÜKÜM Hüküm (el-hukm): iki fikir, iki şey arasında (böyledir veya değildir tarzında) müsbet veya menfî olarak bağlantı kurmaktır; tahta siyahtır, cetvel kırmızı değildir gibi. İki mefhûm veya iki nesne arasında böyle bir bağlantı kurmağa (isnâd) hüküm denildiği gibi, mevcut bağlantıya (nisbet) ve ayrıca bu bağlantıyı idrak etmeğe de hüküm denir. Bu ta'rîfler Mantık ve Felsefeye aittir. Fıkıhta: Mükelleflerin filleriyle ilgili ilâhî hitaba hüküm denir. Bu hitâb farz, vâcib ve haram gibi neticeler doğurur. Hükümler dinî ve aklî olmak üzere ikiye ayrılır:

3 A. Dinî Hükümler Dinî hükümler (ahkâm-ı şer'iyye) nasslardan çıkarılan hükümlerdir. Kelâm âlimleri, dinî bir hükmün, onu delilinden çıkaran (İstinbat ve istihraç eden) kimsenin anlayışına göre aklın kesinlikle kabul ettiği gerçeklere aykırı düşmemesini şart koşmuşlardır. Bu hüküm, ya Allah'ın varlığı ve birliği gibi doğrudan doğruya aklın idrak edebileceği bir hüküm olabilir veya namazın farziyyeti gibi anlaşılması şeriatın bildirmesine bağlı kalabilir. Dinî hükümler, amel keyfiyetine bağlı olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayrılabilir. Amel (pratik) ile ilgili olmayan hükümlere aslî ve i'tikâdî, amel ile ilgili olanlara da amelî ve fer'î hükümler denir. Bir de kalb ve vicdanla ilgili şer'î hitaplar vardır ki bunlar da ahlâkî hükümler adını alır.

4 1. İtikadi hükümler İslâm dininin nazarî (teorik) hükümlerini teşkil eden itikadı mes'eleler altı esasta bulâsa edilmiştir. Bunların içinden ulûhiyet ve nübüvvete müteallik mevzu'larda aklî izah ve isbatlar yapmak mümkün olduğu halde meleklere iman gibi gaybe ve âhirete müteallik konularda aklî burhanlar aranmayarak sadece nakle başvurulur. Ne var ki bu sem'î mes'eleler de aklen mümkündür. Sarih akıl bunların hiç birini muhal görmez. İtikadî hükümlerde kat'î delil ve kesin bilgi (yakîn) aranır. Naklin itikad sahasında müstakil bir delil olabilmesi için hem Kur'an ve mütevâtir hadîs gibi sübûtu bakımından da hükme delâleti yönünden de kat'î olmalıdır. İtikadî hükümler zamana, mekâna veya hitabettiği fertlere göre değişmez, onlar daima sabit kalır. Binaenaleyh bütün peygamberler iman esaslarında müttefik olmuştur. Bu hükümlerin aslı ve özü Allah'ın varlığı ve birliğidir.

5 2. Amelî hükümler Mükelleflerin ifa edecekleri pratik işler ve vazifeler demek olan amelî hükümler (ahkâm-ı şer'iyye a'mâl-i şer'iyye) İkiye ayrılır: a) İbadetler. İnsan fikrini, ruhunu ve iradesini terbiye eder. ibâdetlerin ruhu ihlâstır, yani ifa edilişlerinde dünya menfaati gözetmeyerek sırf rızâ-ı Hakk'ı gaye edinmektir. İbadetlerin kaynağı Kitap, sünnet ve bunlara râci' olan icmâ‘ ve kıyastır. İbadetler sırf ilâhî haktır, artmaz, eksilmez ve zamanla değişmez. b) İnsanlar arasındaki hukûkî münasebetleri düzenleyen muamelât. Muamelatın ruhu adalettir. Esasları, Kur'ân ve sünnette mevcuttur. Bunlarda ictihad câridir.

6 3. Ahlâkî Hükümler İnsanların kendi aralarında ve diğer canlılarla (hatta belki cansızlarla) olan münasebetlerini düzenleyen, âdâb-ı muaşeret kaidelerini gösteren ve nefsin terbiyesine dayanan hükümlerdir. İslâm ahlâkının hükümleri Kitap ve sünnette tafsîlâtiyle anlatılmıştır. Ahlâkta «Allah'ın emrine saygı ve yaratıklara merhamet» mühim bir esastır, Ahlâki hükümlere kalbî ve vicdanî hükümler de denir. Dînî hükümlerin kaynağı dörttür; Kitap, sünnet, icma' ve kıyas. Son ikisi kitap ve sünnete, hatta sünnet de kitaba İrca' edilebilir. Kitap aslü'I-usûldür. Şer'î hükümler her ne kadar bize hitap edişleri ve onların tarafımızdan îfâ ediliş tarzı bakımından üçe ayrılmışsa da (i'tikadî, amelî, ahlâkî), bîr bakıma hepsi de İtikadîdir. Şöyle ki dinî bir hüküm hangi gruptan olursa olsun kitap veya mütevâtir sünnetle sabit olmuşsa onun dinden olduğuna ve islâmî bir hüküm bulunduğuna İnanmak vâcibdir. Bu bakımdan sübûtu kat'î olan bütün dinî hükümler sabit oluş yönünden İ'tikadî sayılır. Meselâ; islâmda gıybetin kötü huylardan, tevazuun da güzel ahlâktan olduğuna inanmak vâ cibdir ve bu i'tikadî bir hükümdür. Buna mukabil gıybetten kaçınmak ve mütevâzi' olmak ahlâkî bir hâdisedir. Şer'î hükümlerin i'tikadî olanlarıyla akaid ve kelâm ilmi, amelî olanlarıyla fıkıh, ahlâkî olanlarıyla da ahlâk ve tasavvuf ilimleri meşgul olur.

7 B. Akli Hükümler Bir şeyin, bir mefhûmun «varoluş» (vücüd) mefhumuyla münasebeti hakkında aklın verebileceği hüküm üçtür: vücûb, imtina' ve İmkân. Zira varlık (vücûd) mefhûmunu bir şeye nisbet etmek veya iki şeyi «vücüd» ile birbirine bağlamak ya vâcib [zarurî, kaçınılmaz) olur: «Allah vardır, dört sayısı çifttir» gibi; veya mümteni' olur: «Zıd olan iki şey (çelişik İki şey) birleşir, dört sayısı tektir» gibi; yahut da mümkin olur: «İnsan vardır, yazı yazma özelliğine sahiptir» gibi. Bu hükümleri giyen mefhûmlara vâcib, mümteni' ve mümkin denir.

8 1. Vâcib Zâtı varlığını gerektiren, başka bir ifadeyle varlığı zatının muktezâsı (gereği) olan, varoluşunda başkasına muhtaç olmayan şeydir. Vâcib : Varlığı zatının aynı olan, yani varlığı ile zatı arasında başkalık (muğâyeret) bulunmayan, diye ta'rîf edilir. Vâcib aynı zamanda yokluğu mümtenî' olan, yokluğu kabul etmeyendir. Yokluğu kabul etmeyiş kendinden dolayı ise vâcib lizâtihi adını alır. Yukarıda yapılan ta'rîfler buna aitti, Allah'ın zatı gibi. Şayet vacibin, yokluğu kabul etmeyişi kendinden değil de başka şeyden ötürü ise vâcib liğayrihi adını alır, Allah'ın sıfatları gibi. Vâcib lizâtihinin hükmü (özellikleri) şöyle sıralanabilir a) Varlığına yokluk sebkat etmemiştir, yani varlığının başlangıcı yoktur. Veya şöyle söyliyelim : Bir zaman tasavvur olunamaz ki Vâcib lizâtihi henüz var olmamış olsun. Aksi takdirde Vâcib lizâtihi sonradan var edilmiş olacaktı ki bu durumda bir var ediciye muhtaç bulunacaktı. Halbuki bu, vücûb mefhûmuna aykırıdır. O halde Allah ezeli ve kadîmdir. b) Vâcib lizâtihinin başlangıcı olmadığı gibi varlığının sonu da yoktur. Zira başlangıcı olmayanın sonu da olmaz. O halde Allah ebedî ve bâkıydir de. c) Mürekkeb değildir. Vâcib lizâtihi atomlardan, cevher ve arazdan-veya madde ve suretten mürekkeb değildir. Zira mürekkeb varlık kendisini terkîb eden cüz'lere ve bunların birleşmesine muhtaçtır. Vâcib lizâtihi için bunu düşünmek mümkün değildir.

9 2. Mümkin, caiz Ne varlığı, ne de yokluğu zatının muktezâsı olmayan, zâtına nisbetle varlığı da yokluğu da müsâvî olandır. Mümkin, varlığı da yok-yokluğu da vâcib olmayan veya varlığı da yokluğu da mümteni' olmayan, diye de ta'rîf edilir. Mümkünin özellikleri: a) Mümkinin varlığı da yokluğu da müsâvî bulunduğundan var olmak için mutlaka bir sebebe muhtaç olur; bu sebep (müreccih) onun varlığını yokluğuna tercih eder. Buna mukabil yokluğu için sebebe ihtiyaç yoktur. Haddi zatında mümkin olan bir mefhûmun realitede olmasını sağlayacak bir müessir yoksa veya var olan mümkinin varlığının devamını sağlayacak sebep bulunmuyorsa kendisi yok olur. b) Mümkin, sebebinden önce veya sebebiyle beraber var olamaz. Mutlaka sebebinden sonra bulunur. Bunun içindir ki mümkin hâdistir. Mümkinin sebebinden önce var olamayacağı gayet açıktır. Zira mümkin ancak kendisinden önce var olan bu sebebin te'siriyle var olacaktır. Mümkin, sebebiyle beraber var olsaydı onun özelliğini taşırdı. Halbuki kendisi sebep değil müsebbebdir.

10 2. 3. Mümteni, muhal, müstâhil
Yokluğu zâtının muktezâsı olandır ki varlığı kabil değildir: Allah yoktur, dört sayısı tektir gibi. Mümteni'in özelliği hiç bir suretle var olmamaktır, bu, onun mahiyetinin gereğidir. Mümteni'i aklen var olan bir nesne gibi tasavvur etmek dahi mümkün değildir.


"HÜKÜMLER A. Dinî Hükümler B. Akli Hükümler 1. İtikadi hükümler" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları