Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanIlhami Aksoy Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
1
2
Bir ülkedeki iktisadi faliyetlerin bütünü (özel/kamu) milli ekonomiyi oluşturur. Üretici ve tüketicilerin oluşturduğu faaliyetler genel olarak piyasa ekonomisini oluşturuken, devletin iktisadi bir birim olarak ekonomik faliyetlerde bulunması veya üretici ve tüketicilerin faliyetleri üzerindeki düzenleyici faliyetleri kamu ekonomisini oluşturur. 2
3
Klasik iktisatçılar ve Fizyokratlar ekonomik faliyetlerin işleyişinde ortaya çıkabilecek dengesizlik yada istikrarsızlıkların doğal düzen yada görünmez el vasıtası ile zaman içerisinde kendiliğinden ortadan kalkacağını savunmuşlardır. Bu sebeple sınırlı birkaç alan dışında devlet müdahalesi gereksiz olduğu, ancak bu şekilde sosyal refahın optimizasyonunun sağlanacağı iddia edilmiştir. 3
4
Ancak 1929 Büyük Buhranla birlikte minimal devlet devlet yerine, Keynezyen iktisat tarafından fonksiyonel devlet tezi savunulmuştur. Buna göre sosyal refahı artırmanın yolu, devletin ekonomiye aktif mühale etmesinden geçmektedir. 4
5
Kamu ekonomisi ile piyasa ekonomisi; ◦ Mal ve Hizmet Üretim Süreci ◦ Üretim sürecinde yer alan birimler ◦ Etkinliğin Ölçülmesi ◦ açısından birbirilerinde ayrılırlar. 5
6
Piyasa ekonomilerinde hangi maldan ne kadar üretileceği ve tüketileceği genel olarak fiyat mekanizması ile belirlenir. Üretici yada tüketiciler için karar piyasada oluşur, tek bir merkezden verilmez. Kamu ekonomisinde talep yada tercih bildirme işlemi oylama ile gerçekleşir. Kararlar tek bir merkezden yada meclis tarafından verilmektedir. Bunun için bireysel taleplerin kamusal talebe dönüştürlmesi süreci çok önemlidir. 6
7
Piyasa ekonomisi içerisinde yer alan birimler üretici ve tüketicilerdir. Bu birimler fayda ve kar max. için çalışırlar. Üretici yada tüketicilerin birbirilerine üstünlüğü söz konusu değildir. Kamu ekonomisinde ise karar alıcı birimlerin arz yönünde politikacı ve bürokratlar, talep yanında ise bireyler yada seçmenler bulunur. Bu aktörlerde fayda max. peşindedirler. 7
8
Kamu Ekonomisi içerisinde üretilen mal ve hizmetlerde etkinliğin ölçülmesi her zaman mümkün ve net değildir. Her zaman sunulan bir sağlık yada eğitim hizmetinde çıktıyı ölçmek mümkün olmayabilir. Ancak piyasa ekonomisinde bu daha kolaydır. Bir çimento fabrikasındaki girdi ve çıktı miktarını ölçmek çok daha kolaydır. Etkinlik veya karlılık kamu ekonomisinde her zaman kolay ölçülemez. 8
9
Bu açıklamalardan sonra acaba sosyal refahın artırılması için piyasa ekonomisi tek başına yeterli midir? Yada kamu kesimi tek başına optimumu sağlayabilir mi? Veya milli ekonomi içerisinde sosyal refah optimizasyonu nasıl sağlanır? Sorularına cevabı Neoklasik iktisatçılar Piyasa Ekonomisinin Başarısızlığı Teorisinde aramışlardır. 9
10
Neoklasik iktisatçılara göre devlet bir kalıntıdır. Yani piyasanın çalışmadığı veya eksik çalıştığı alanlarda kamuya ihtiyaç vardır. Piyasanın hangi durumlarda çalışmadığı ve bu durumlarla devletin hangi araçlarla müdahale edeceği Piyasa Başarısızlıkları Teorisi olarak adlandırılmaktadır. 10
11
Neoklasik İktisatçılara göre piyasa ekonomisi; Tam Rekabet Modelinin Gerçekleştirilememesi Dışsal Ekonomiler İçsel Ekonomiler Kamusal Mallar Nedeniyle başarısızlığa uğramakta ve kamu ekonomisinin müdahalesini zorunlu kılmaktadır. 11
12
Tam rekabet piyasasında Çok sayıda alıcı ve satıcının bulunduğu, (atomizite) Piyasaya giriş ve çıkışın serbest olduğu (serbestlik) Piyasada malların Homojen olduğu (homojenite) Piyasada tüm işlemlerin açıkta yapıldığı (şeffalık ve saydamlık) Üreticilerin kar ve tüketicilerin fayda max. Peşinde oldukları bir model piyasadır. 12
13
Gerçek yaşamda bu özelliklerin bir arada bulunması mümkün olmayıp, bu koşulların soyut bir varsayımdan ibaret olduğu açıktır. 13
14
Çünkü günümüz piyasalarında, üretici ve tüketicilerin piyasa hakkında aynı düzeyde bilgi ve haberleşme olanağına sahip olmaları imkansızdır. Yani şeffaflık mümkün değildir. Yine malların tamamen homojen olması söz konusu değildir. Birey tercihleri reklam yada diğer araçlarla saptırılabilmektedir. Bu sebeple bireyler özgürce karar verememektedirler. 14
15
Üretici yada satıcılar kimi zaman aralarında anlaşarak aksak rekabete yani kartel, tröst gibi oluşumlarla piyasadaki fiyatları etkileyebilmektedir. Bu piyasanın atomizite özelliğini ortadan kaldırmaktadır. Sonuç olarak tam rekabet piyasası bir modelden ibaret olup, piyasa ekonomisinin tek başına sosyal refahı optimum düzeye çıkarması söz konusu değildir. 15
16
Dışsal Ekonomi kavramı ilk kez. A. Marshall tarafından İktisadın İlkeleri adlı eserinde ortaya atılmıştır. Marshall’a göre; herhangi bir mal yada hizmet piyasasında endüstrilerin yoğunlaşması sonucunda, endüstriye yeni giren firma, önceki firmaların ortalama üretim maliyetlerinde bir azalmaya neden olur. 16
17
Marshall’dan sonra A. Pigou tarafından marjinal sosyal fayda ve marjinal özel fayda kavramlarının açıklanmasında dışsal ekonomiler dikkate alınmıştır. Daha sonraları James Meade, J. Buchanan gibi iktisatçılarda dışsal ekonomiler üzerinde çalışmışlardır. 17
18
Bir ekonomik birimin üretim veya tüketim faliyeti sonucunda, başka birey yada firmaların fayda yada maliyet fonksiyonlarının olumlu etkilenmesine pozitif dışsallık, olumsuz etkilenmesine ise negatif dışsallık denir. 18
19
Diğer bir sınıflandırma ise parasal ve reel dışsallıktır. Parasal dışsallık, kullanmış olduğumuz bir mala olan talebin dışsal bir nedenle artmasından doğan fiyat artışının bizde yarattığı parasal kayıptır. Ancak bu ekonomi için reel bir dışsallık değildir. Ancak ekonomi içerisinde özel faydalarla birlikte toplumsal fayda, özel maliyetlerle toplumsal maliyetler üzerinde etki eden dışsallıklar reel dışsallıktır. 19
20
Üret imde yada tüketimde pozitif dışsallığın olduğu noktada, ekonomide oluşan sosyal fayda fonksiyonu, piyasada oluşan özel fayda fonksiyonundan yüksektir. Bu sebeple söz konusu mal için oluşan piyasa fiyatı, üreticiler açısından sosyal optimumu gerektirecek fiyattan düşük, tüketiciler için ise bu fiyattan yüksek olacaktır. 20
21
Negatif dışsal ekonomilerin (üretide/tüketimde) varlığı halinde, optimum kaynak dağılımında sapmalar görülür. Yeni kurulan bir fabrikanın veya tesislerini genişleten bir üreticinin hava yada çevre kirliliğine sebep olması sonucu, diğer firmalar dışsal zarar görmektedirler. Yani firmanın özel maliyeti ile sosyal maliyeti birbirinde farklı olmaktadır. Piyasa eko. şartlarında çözülemeyen bu sorun devlet müdahalesini zorunlu kılmaktadır. 21
22
Devletin dışsal ekonomilere iki yönlü müdahale edebilir. Devlet dışsallık yaratan üretim faaliyetlerini doğrudan üstlenebilir yada dolaylı yönden yani pozitif dışsallığın olduğu yerde teşvik yada sübvanse ederek, negatif dışsallığın olduğu ekonomilerde düzenleyici vergilerle müdahale edebilir. Çevreye zarar veren üreticiye ek bir vergi gibi. Yani dışsallığın olduğu yerde devletin ekonomiye müdahalesi zorunlu görünmektedir. 22
23
Negatif dışsalıkları ortadan kaldırmaya dönük yaklaşımlar Kaldor-Hicks Yaklaşımı (Denkleştirci) Scitovsky Yaklaşımı (Pazarlık Ölçütü) A. Pigou Yaklaşımıdır. 23
24
Refah teorisini daha ziyade gelir dağılımı yönünden ele almıştır. Onlara göre faydanın ölçülemez. Ekonomide fiziki prodüktivite ve reel milli gelir arttığında başlıca üç durum söz konusu olabilir. 1- Bütün fertlerin gelirleri artmıştır. 2- Bazı fertlerin gelirleri artmış, fakat diğer fertlerin gelirleri değişmemiştir. 3- Bazı fertlerin gelirleri artmış, fakat bazı fertlerin gelirleri azalmıştır. 24
25
Bu yaklaşıma göre negatif dışsallık yaratan firmanın, bundan zarar görene, denkleştirici miktar olarak üretim faliyetinde elde etmiş olduğu dışsal faydayı karşılık olarak ödemesine dayanır. Literatürde tazmin ilkesi olarakta bilinir. 25
26
Kaldor-Hicks yaklaşımına alternatif olarak ortaya çıkan bu yaklaşıma göre, negatif dışsallık yayan firma ile bundan zarar gören firma söz konusu üretim faliyetinin sınırlaması için pazarlığa girişir. Bu pazarlık iki taraf içinde uzlaşma ile olur. Her iki yaklaşımda toplumsal yapının ve dışsal ekonomilerin kompleks bir yapıda olması nedeni ile uygulanabilirliği güçtür. Daha gerçekçi yaklaşım düzenleyici vergiler yaklaşımıdır. 26
27
Pigou’ya göre, dışsal maliyetlerin içselleştirilmesi için, bu maliyetlere eşit bir vergi konulmalıdır. Söz konusu vergi hasılatı, dışsallıktan zarar gören kesimlerin zararlarını tazmin için kullanılırsa, daha anlamlı bir politika aracı olabilir. Böylece dışsallık yayan ile bundan zarar gören arasında devlet bir transfer sağlamış olur. 27
28
Negatif dışsallıkların yasaklanması (yasal) Kirlilik yaratan faliyeti, firma düzeyinde düzenleyici önlemler almaya zorlamak (filtre, arıtma gibi) Negatif dışsallığı içselleştirmek (zarar gören ile zarar veren firmayı birleştirmek) Pazarlanabilir Kirletme hakları (Permiler) 28
29
İşletme büyüklüğü yada üretim ölçeğindeki artış nedeni ile, firmaların kendi içinde sağladığı olumlu yada olumsuz etkilere içsel ekonomiler denir. Firmaların üretim ölçeğindeki değişme sonucunda sağlamış olduğu üretim maliyetlerinde azalma gibi olumlu etkilere pozitif içsel ekonomi, firma ölçeğindeki değişim sonucunda bir takım dezavantajlar ortaya çıkıyorsa negatif dışsal ekonomi denir. 29
30
Negatif içsel ekonomiler, aşırı büyümenin ortaya çıkardığı olumsuz etkilerdir. Ölçek ekonomisi olarakta bilinen içsel ekonomilerin ortaya çıkış sebepleri; Ölçekteki büyüme ile işbölümü ve uzmanlaşma sağlanır. Bu emek kullanımında bir içsellik yaratır. Üretimde yeni teknolojiler kullanılarak birim başına maliyetler düşürülebilir. Ölçek büyümesi ile pazarlama maliyetleri azalır. Ölçek büyüdükçe finansman bulmak kolaylaşabilir. 30
31
Ancak firma ölçeğinin büyümesi her zaman böyle olumlu sonuçlar vermeyebilir. Belirli bir noktadan sonra maliyetlerin tekrar artmasına sebep olabilir. 31
32
32 Ölçeğe göre Artan (İçsel Ekonomi) Ölçeğe göre sabit Ölç. göre azalan İçsel eksi ekonomi Ortalama Maliyet Üretim miktarı
33
İçsel ekonomiler teknolojik gelişmeye bağlı olarak zamanla bazı sektörlerde tekelci eğilimlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bunlara doğal tekeller denir. İçsel ekonomiler nedeniyle özellikle elektrik, gaz, su üretim ve dağıtım, demiryolu, gibi endüstrilerde doğal tekel durumu ortaya çıkabilir. Bu doğal durumu kaynak dağılımında etkinliği bozarak sosyal optimumdan uzaklaşılabilir. 33
34
Kamusal mal kavramı ilk kez Kıta Avrupası Maliyecilerinde Ferrara, Pataleoni, Ugo Mozolla incelemiş olmakla birlikte, bugünkü anlamda ilk inceleyen Amerikalı iktisatçı Paul Samuelson’dur. 34
35
Kamusal Malların arzı siyasal talepçe belirlenir. Bölünebilirlik ve tüketimde rakip olamama Dışlanabilirlik ve tüketimde mahrum bırakmama Kişisel ve ortak tüketim Dışsal ekonomiler İçsel ekonomiler Talebin zorunlu olması Bedavacı sorunu 35
36
Kamu mallarında çoğu zaman bölünmezlik ve pazarlanamazlık özelliği nedeniyle bireysel talepler olmasada arz edilir. Yani özel mallardan farklı olarak arz gerçekleşir. Kamusal malların arzı siyasal irade tarafından yani seçilmiş parlamento yada siyasal rejimlere göre diktatörler tarafından belirlenir. 36
37
Kamusal malların önemli özelliklerinden biriside bölünmezlik özelliğidir. Özel mallar bölünebilen yani tüketimde rakip olunabilen mallardır. Kamusal mallar bölünebilen, kısmen bölünebilen ve bölünmez mallardan oluşur. Bölünemez nitelikli mallar savunma gibi hizmetlerdir, çünkü her kişiye ayrı bir milli güvenlik hizmeti sunulamaz. 37
38
Kamusal mallarda tüketimde dışlanamama ilkesine sahip olup, tüketiminde kimse mahrum bırakılamaz. Özel mallarda ise bedeli ödenmeyen bir malın tüketiminde mahrum bırakılma son derece normaldır. 38
39
Ortak yada kollektif tüketim, bir maldan birden fazla tüketicinin faydalanmasıdır. Savunma, diplomasi, spor gösterileri kollektif tüketime konu hizmetlerdir. Bireyler bu mal ve hizmetlerden ortak faydalanırlar. Literatürde klüp malları olarakta geçmektedir. Özel mallarda ise kişisel tüketim ve kişisel fayda söz konusudur. 39
40
Kamusal malların önemli bir bölümü dışsallık yaratır. Dışsal ekonomiler kamu ekonomisi yönünden taşıdığı önem, herhangi bir malı kamu kesimince mi yoksa özel kesimce mi üretilmesi gerektiği konusunda önem arz eder. Pozitif dışsallık yayan mallarda üretim özel kesimce yapılmadığından kamu kesimince üretilmesi gerekmektedir. Negatif dışsallığın olduğu mallarda, özel kesimin topluma yüklediği maliyetleri düzenleyici vergilerle finanse edilmelidir. 40
41
Özel mallarda bir malı tüketmek için bedelinin ödenmesi zorunludur. Oysa kamusal malların bir kısmı için bedel ödeme söz konusu değildir. Vatandaşlar bedel ödemesede bu hizmetlerden yararlanır. 41
42
Kamu ekonomisinde vatandaşların kimi hizmetlere talepte bulunması zorunlu kılınmıştır. Zorunlu askerlik, zorunlu eğitim, zorunlu nüfus kaydı,…. Oysa özel mallarda tüketici yada üretici için özgürlük söz konusudur. 42
43
Pür mallar Pür Özel Mallar Pür Kamusal Mallar Pür olmayan mallar diye ikiye ayrılır Bölünmezlik ve dışlanmazlık özelliğine sahip mallara Tam Kamusal mal, tam bölünebilen ve tüketimde dışlanabilen mallarada tam özel mallar denir. Bu özelliğe sahip olmayan mallara ise pür olmayan mallar denir. 43
44
Başlıca pür olmayan mallar ise Yarı Kamusal Mallar Doğal Tekel Malları Ortak Havuz Malları Merit ve Demerit mallardan oluşur. 44
45
Faydası bölünebilen, pazarlanabilen ve topluma önemli dışsal faydalar sağlayan mallardır. Topluma önemli dışsal faydalar sağlayan mallar çoğu kez piyasalarca sunulmamaktadır. Bu mallara tipik örnek eğitim ve sağlık hizmetleridir. Özeller mallardan ençok dışsal fayda yaratma konusunda ayrılmaktadır. Yoksa özel mal gibi bölünebilen ve pazarlanabilen mallardır. 45
46
Yarı kamusal mallar gibi bölünebilir ve pazarlanabilir mallardır. Ancak yarı kamusal malların en önemli özelliği dışsal ekonomiler iken, doğal tekellerin temel özelliği içsel ekonomilerdir. Doğal tekel malların genel olarak devletçe sunulması arzu edilir. 46
47
Bu malların kullanımı gerçekte serbest olmakla birlikte, tüketimine ulaşma oldukça güç ve maliyetlidir. Okyanusta bulunan petrol, doğal zenginlikler, denizdeki balıklar…. 47
48
Merit/Demerit mallar bölünebilir, tüketimde mahrum bırakılabilir, ancak bir bedel karşılığı sunulamayan mallardır. Özellikle pozitif dışsallık yayan mallar merit, negatif dışsallık yayan mallar demerit mallardır. Temel eğitim, huzurevleri, kimsesiz çcuklara yardım, merit mallara örnektir. Alkolle ve uyuşturucu ike mücadele, sigara ile mücadele demerit mallara örnektir. 48
49
Söz konusu malların üretiminin kar ve fayda amacı ile çalışan piyasa ekonomisine bırakılması düşünülemez. Asıl olarak bu malları devlet yüklenmekle birlikte, bireyleri, vakıf ve dernekler gibi sivil toplum kuruluşlarınında bu hizmetlerin üretilmesinde teşvik edebilir. 49
50
50 Mal ve Hiz. Türü/ Özellik Tam Kamusal Tam ÖzelYarı Kamusal Doğal Tekel Ortak Havuz Merit/De merit Savunma, Adalet Elbise,ek mek EğitimDoğalgaz elektrik Maden, petrol Alkol, sigara müc. BölünmeBölümezBölünürKısmen Bölünür DışlamaM.DeğilMümkün Çok zorMümkün Kişi-ort tüketim OrtakKişiselKişi/ort Kişisel DışsallıkVarPoz.yokVarOlabiilirOlabilirVar BedavacıVarYokYOK Olabilirolabilir
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.