Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanCan Akpınar Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
Ö Ğ RENMEN İ N DO Ğ ASI VE TEPK İ SEL (KLAS İ K) KOŞULLANMA
2
Ö ğ renme, tekrar ya da yaşantı yoluyla organizmanın davranışlarında meydana gelen kalıcı ya da izli de ğ işikliklerdir. Ö ğ renmenin Özellikleri a. Ö ğ renme yaşantı ürünüdür. b. Ö ğ renme kalıcı ya da izlidir. c. Ö ğ renme sonucunda davranış de ğ işikli ğ i meydana gelmelidir. d. Do ğ uştan getirilen davranışlar ö ğ renme kabul edilemez. e. Sadece büyüme veya olgunlaşma sonucu oluşan davranışlar ö ğ renme kabul edilemez. Ö ğ renme
3
Öğrenme çevreye uyum sürecidir. Bu bakımdan öğrenme; davranışları, ihtiyaçları, daha iyi karşılayacak biçimde düzene koyma ya da yeni bir durum karşısında bunları yeniden örgütleme anlamına gelir. Organizma içinde var olan yeteneklerin kendiliğinden (öğrenme olmaksızın) gelişmesine ve varabileceği düzeye varmalarına “olgunlaşma” diyoruz. Sonuç olarak olgunlaşma için; “organizmanın temelindeki potansiyel güçlerin göreve hazır bir duruma ulaşmasıdır” diyebiliriz. Örneğin, konuşma ya da yürümeyi öğrenmek için ilgili organların bu işlevi yerine getirecek yeterliliğe ulaşması gerekir.
4
Öğrenmenin Niteliği Öğrenmeyi niteleyen belli başlı özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz : 1- Öğrenme davranışta bir değişmenin meydana gelmesi halidir. 2- Davranıştaki değişme oldukça kalıcı ve uzun sürelidir. Yani öğrenme oldukça kalıcı bir davranış değişikliğidir. 3- Öğrenme bireyin aktif oluşunun, bir takım edimlerde bulunmasının veya yaptığı egzersizlerin sonucudur. 4- Öğrenme gerçekleşmiş ise transfer edilmesi de söz konusudur.
5
5- Öğrenme doğrudan doğruya gözlenemez. Gözleyebildiğimiz bireyin performansıdır. Performans ise öğrenmeyle birlikte başka değişkenlerin de ortak fonksiyonudur. 6- Öğrenme kişinin daha sonra karşılaşacağı durumlara farklı bir yaklaşım göstermesidir. 7- Öğrenme davranışın referans çerçevesindeki işaret ve ip uçlarında değişme demektir.
6
Öğrenmeyi Etkileyen Etkenler Bunlar öğrenenle, öğrenme yöntemleriyle, öğrenilecek malzemenin türü ve öğrenme ortamıyla ilgili etkenlerdir. Öğrenenle İlgili Etkenler (Kişisel Etkenler): Yaş: Gerek hayvan, gerekse insanda yaş etkeninin öğrenme üzerinde önemli bir rolü vardır. Genellikle en iyi öğrenme yaşı genç yetişkinlik yaşıdır. Öğrenme hızı eğrileri kişinin takvim yaşı ile ilişkili olarak, onun yaşa bağlı olan zeka eğrisine paralel bir görünümdedirler. Ancak yaşlandıkça öğrenme hızı ve gücü azalır.
7
Zeka: Zeka yükseldikçe daha çok öğrenme olduğu düşünülmektedir. Çocukların okumayı öğrenmek için ortalama 6 – 6,5 zeka yaşında olmaları gerekir. Zeka, hız ve doğruluk oranı ile doğru orandadır. Güdüleme: Güdüler bizi harekete geçiren güçlerdir. Yani davranışı bir amaca doğru başlatan ve sürdüren bir iç şarttır.
8
Güdü, davranışı oluşturan en önemli koşuldur. Güdü, “pekiştirme” için de gereklidir. Yani davranışın sürdürülmesini / tekrarlanmasını sağlar. Güdü davranış değişikliğini de denetler. Yani davranışın şu ya da bu yönde olmasını sağlar.
9
d) Genel Uyarılmışlık Hali ve Kaygı: Herhangi bir öğrenmenin olabilmesi için bireyin uyarılmışlık haline (arousal) gelmesi gereklidir. Kişi tamamen uyanık değilse ve bütün enerjisini yaptığı iş üzerinde yoğunlaştırmamışsa, iyi bir öğrenme gerçekleştirmesi beklenemez. Bu durumun tersi olarak, çok aşırı uyarılmışlık düzeyi de öğrenmeyi engeller.
10
Genel uyarılmışlık hali gibi “kaygı” da öğrenmede önemli bir diğer öğedir. Akademik yeteneği yüksek olan öğrenciler yüksek düzeyde kaygı duysalar bile, bu durum onların öğrenmelerini pek fazla etkilemez. Çünkü öğrenme işlemi o birey için çok kolay bir iştir. Yüksek kaygı düzeyi, öğrencilerin belirli bir konuyu öğrenirken yoğunlaşmalarına engel olur. Sınav sırasında öğrenci, aşırı kaygı nedeniyle öğrendiklerini hatırlayamaz, adeta “eli ayağı tutmaz” olur. Bu nedenle de sınavda başarılı olamaz.
11
Fizyolojik Durum: Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için kişinin fizyolojik durumunun sağlıklı olması gerekir. Özellikle görme, işitme gibi duyum bozuklukları ya da kronik bedensel bir hastalık gibi sağlık bozukluğu durumlarında yeterli verim ya çok az sağlanır, ya da hiç sağlanamaz. Önceki Öğrenilenlerin Aktarılması: Daha önceden deneyimli oluş ya da konu ile tanışıklığın bulunması (Eski Yaşantılar) yeni öğrenmeleri etkiler. Yetişkin kişiler hemen hemen hiç bir öğrenmeye sıfırdan başlamazlar, yeni bir öğrenme olurken eski öğrenmelerden de etkilenir ve her yeni öğrenme eskisinin üzerine kurulur. Bu durumda öğrendiklerimizi nadir olarak eş durumda kullanırız.
12
Öğrenmenin Aktarılması : Şayet söz konusu aktarmanın yeni öğrenmeye katkısı varsa, buna olumlu aktarılan (Positive transfer) denir. Örneğin; bir otomobili kullanmayı öğrenen bir kişi, başka bir model ya da marka otomobili de kullanabilir. Diğer taraftan, önceki öğrenme yeni öğrenmeyi olumsuz olarak etkiliyorsa bir diğer ifade ile engelleyici bir özelliği varsa buna da olumsuz aktarma(negative transfer) denilmektedir. Örneğin iki parmak yöntemiyle daktilo yazmayı öğrenen birisi, on parmak ile yazmaya çalıştığında zorlanır ve daha yavaş yazar, önceki öğrenme yeni öğrenmeyi olumsuz etkiler.
13
Öğrenmede Bireysel Ayrılıklar Bireysel ayrılıklar, öğrencinin öğrenme hızını, düzeyini, öğrenmeye ilişkin ilgi ve dikkatini, öğrenmenin kalıcılığını etkiler. Bireysel ayrılıklar gerek katılımın gerekse çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkar.
14
Öğrenmenin Doğasını Bilmek Öğretmen İçin Neden Gereklidir? Beyninin sol yarı küresi sözel, matematiksel, mantıksal bilgiyi işleme için, -Sağ yarı küresi de algısal, dikkat çekici, uzaysal, bütüncü artistik bilgiyi işlemek için daha uygundur.
15
-Öğretmenler, eğitim durumunda öğrencinin beynin her iki yarı küresini de kullanmasını sağlayacak biçimde öğretme-öğrenme etkinliği düzenleyebilir. -Öğretmen sınıfa, neyin öğrenileceğinin mesajını açıkça vermelidir. Öğretmen bunu yaparken öğrencilerden aldığı dönütleri de düzeltmelidir. Amaç; öğrencilerin bilgi, beceri ve davranış düzeylerini arttırmaktır.
16
Öğrencilerin konuyu yalnızca anlamaları yetmez, onlara göstermek(demonstrasyon)yapmak, yardımla yaptırmak, bağımsız yaptırmak, yapılanın alışkanlık haline gelmesini sağlamak gerekir. Yoksa öğrenilenler çabuk unutulur. Öğrencilerini gözlemleyen ve tanımaya çalışan bir öğretmen bireysel ayrılıkların farkında olur, çocuğun öğrenmesini etkileyen kendine özgü durumları keşfeder ve öğrenme oluşumunda bunları nasıl dikkate alacağını bilir.
17
Aşa ğ ıdaki örneklerden hangisinde, ö ğ renmeye ilgili bir olgu söz konusu de ğ ildir? A) Bisiklete binmeyi bir kez ö ğ renen bir çocu ğ un bunu hiç unutmaması B) Daktiloda yazı yazan birinin bilgisayarla yazı yazmayı daha kolay ö ğ renmesi C) Çarpım tablosunu ezbere bilen bir çocu ğ un çarpmada başarılı olması D) Bisikletten düşen bir çocu ğ un aya ğ ını incitip pedal çevirememesi E) Yemek pişirme dersleri alan bir annenin lezzetli yemekler yapması KPSS 2006
18
İ yi bir masa tenisi oyuncusu olan Aylin tenise başlamaya karar vermiştir. Aylin masa tenisi raketini kullanma becerisi sayesinde tenis raketiyle yapması gereken bazı vuruşları kolayca ö ğ renmiştir. Aylin'in bazı vuruşları kolayca ö ğ renmesi aşa ğ ıdakilerden hangisinin sonucudur? A) Aralıklı ö ğ renmeB) İ leriye ket vurma C) Ö ğ renmenin aktarılmasıD) Parçalara bölerek ö ğ renme E) Alışma KPSS 2006
19
Bir ö ğ renci sürekli olarak bir yıl önceki müsamerede okudu ğ u şiiri hatırlaması nedeniyle, bu yılki müsamerede okuyaca ğ ı şiiri ö ğ renmekte güçlük çekmesi aşa ğ ıdakilerden hangisinin sonucudur? A) Örtük (gizil) ö ğ renmeB) Bastırma C) Geriye ket vurmaD) Amnezi E) İ leriye ket vurma KPSS 2006
20
Aşa ğ ıdakilerden hangisi, ö ğ renmenin en uygun tanımıdır? A) Bireyin içerisinde yaşadı ğ ı kültürün de ğ erlerini kazanma süreci B) Bireyin çevresiyle etkileşiminde meydana gelen de ğ işme C) Yeni ve kalıcı bilgilerin edinilmesi için yararlanılan yöntem D) Yaşantılar yoluyla meydana gelen nispeten kalıcı davranış de ğ işikli ğ i E) İ stenilen davranış de ğ işikli ğ ini oluşturmak amacıyla bireyin gösterdi ğ i bilinçli çaba KPSS 2007
21
Bir papa ğ ana bazı kelimeleri söylemeyi ö ğ retebilirsiniz; ancak ne kadar çabalarsanız çabalayın bir serçeye bir kelime bile ö ğ retmeniz mümkün de ğ ildir. Ö ğ renme açısından papa ğ anla serçe arasında görülen bu fark, aşa ğ ıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) Türe özgü hazır oluş B) Dikkat bozuklu ğ u C) Aşırı uyarılma D) Güdülenme E) Büyüme KPSS 2007
22
Aşa ğ ıdakilerden hangisi, ö ğ renme ürünü olan bir davranış de ğ ildir? A) Limon kelimesini duyan bir kişinin a ğ zının sulanması B) Yoldan geçmekte olan bir yayanın klakson sesiyle irkilmesi C) Bir çocu ğ un salıncak kurup küçük kardeşini sallaması D) Bir kişinin zehirli oldu ğ unu düşünerek böceklerden korkması E) Acıkan birinin mutfa ğ a yönelmesi KPSS 2007
23
Bir ö ğ renci, matematik dersindeki ö ğ renme eksiklerini tamamlayarak başarı düzeyini yükseltiyor. Bu ö ğ renci fizik dersindeki çabalarında bir de ğ işiklik yapmadı ğ ı halde, bu dersteki başarısında da yükselme oluyor. Bu durum, aşa ğ ıdakilerden hangisine örnektir? A) Zihinde canlandırmaB) Bilişsel ö ğ renme C) Bütün halinde ö ğ renmeD) Olumlu aktarma E) Pekiştirme KPSS 2007
24
Okula yeni başlayan ö ğ rencilerine okuma yazmayı ö ğ retmen isteyen bir anaokulu ö ğ retmeni bunda başarılı olamaz. Ancak bu ö ğ retmen, aynı grupla bir yıl sonra yapılan çalışmalarda ö ğ rencilerinin büyük bir bölümünün okuma ve yazmayı ö ğ renebildiklerine tanık olur. Yukarıda verilen örnekten hareketle varılabilecek en uygun sonuç aşa ğ ıdakilerden hangisidir? A) Anaokulu ö ğ retmeni ö ğ rencilerin dikkatini çekmede başarılı olamamıştır. B) Davranışın ortaya çıkması için belli bir olgunluk düzeyine ulaşmak gerekir. C) Bireyin kapasitesinin üstünde davranışlara zorlanması, başarısını düşürür. D) Yeterince büyümeden yapılan çalışmalar çocu ğ u yorar. E) Büyüme, olgunlaşma sonucunu do ğ urur. KPSS 2008
25
Seda Hanım yeni taşındı ğ ı evde mutfa ğ ının uygun olmaması nedeniyle, sa ğ a do ğ ru açılan buzdolabı kapa ğ ını sola do ğ ru açılacak şekilde de ğ iştirmiştir. Ancak kapa ğ ı açması gerekti ğ inde, uzun bir süre dolap kapa ğ ını önce sa ğ a do ğ ru açmaya çalışmıştır. Seda Hanım'ın uzun süre dolabın kapa ğ ını sa ğ a do ğ ru açmaya çalışmasını en iyi açıklayan kavram aşa ğ ıdakilerden hangisidir? A) SönmeB) Ket vurmaC) Ö ğ renilmiş çaresizlik D) Olumsuz aktarmaE) Öncelik etkisi KPSS 2008
26
İ yi birer tenisçi olmaları için üç yaşındaki o ğ luyla altı yaşındaki kızını çalıştırmaya başlayan bir baba, kısa sürede altı yaşındaki kızının raketi kavramayı ve temel hareketleri yapmayı daha çabuk ö ğ rendi ğ ini fark eder. Aşa ğ ıdakilerden hangisi, çocukların raketi kavrama ve temel hareketleri yapmayı ö ğ renme hızları arasında gözlenen farklılıkların nedeni olamaz? A) OlgunlaşmaB) Türe özgü hazıroluşC) Yaşantı farklılıkları D) YetenekE) Güdülenme düzeyi KPSS 2009
27
Araştırma sonuçlarına göre, genel uyarılmışlık düzeyi ile ö ğ renme hızı arasında çan e ğ risi biçiminde bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişkinin anlamı aşa ğ ıdakilerden hangisidir? A) Genel uyarılmışlık düzeyi arttıkça ö ğ renme hızı da artmaktadır. B) Genel uyarılmışlık düzeyinin artması, ö ğ renme hızını bir noktaya kadar olumlu, bir noktadan sonra olumsuz etkilemektedir. C) Genel uyarılmışlık düzeyi yüksek ya da düşük oldu ğ unda ö ğ renme en yüksektir. D) Genel uyarılmışlık düzeyi azaldıkça ö ğ renme hızı artmaktadır. E) En yüksek ö ğ renme hızına, genel uyarılmışlık düzeyinin en yüksek oldu ğ u noktada ulaşılmaktadır. KPSS 2009
28
1. TEPK İ SEL (KLAS İ K) KOŞULLANMA Tepkisel koşullanma, aralarında do ğ al hiçbir ilişki bulunmayan iki uyarıcının birbirleriyle ilişkilendirilmesi sonucunda, birine koşulsuz (do ğ al) olarak verilen tepkinin, di ğ erine de koşullu (yapay) olarak verilir hale gelmesidir. Limon gördü ğ ümüzde, hatta adını duydu ğ umuzda a ğ zımız sulanır, ama daha önce hiç limon yememiş bir çocu ğ un limon görmesi ya da adını duyması halinde a ğ zı sulanmaz. Yolda giderken, keskin bir fren sesi bizi endişelendirecektir, ama böylesi bir sesle ilk kez karşılaşacak bir çocuk sadece irkilir.
29
1. TEPK İ SEL (KLAS İ K) KOŞULLANMA Tepkisel koşullanma, aralarında do ğ al hiçbir ilişki bulunmayan iki uyarıcının birbirleriyle ilişkilendirilmesi sonucunda, birine koşulsuz (do ğ al) olarak verilen tepkinin, di ğ erine de koşullu (yapay) olarak verilir hale gelmesidir. Limon gördü ğ ümüzde, hatta adını duydu ğ umuzda a ğ zımız sulanır, ama daha önce hiç limon yememiş bir çocu ğ un limon görmesi ya da adını duyması halinde a ğ zı sulanmaz. Yolda giderken, keskin bir fren sesi bizi endişelendirecektir, ama böylesi bir sesle ilk kez karşılaşacak bir çocuk sadece irkilir.
30
Pavlov`un Deneyi Pavlov, daha önce zil sesine hiç tepki vermeyen köpe ğ in zil sesinin hemen ardından et verilerek beslenmesi halinde, bir süre sonra zil sesine de salya salgıladı ğ ını deneyle göstermiştir. Deneyde zil sesi başlangıçta organizma için hiçbir anlam ifade etmeyen nötr uyarıcıdır. Et ise tüm köpeklerde hiçbir koşula ba ğ lı olmadan salya tepkisi oluşturan koşulsuz uyarıcıdır.
31
Zil sesi nötr bir uyarıcıyken, koşulsuz uyarıcı olan et ile ilişkilendirilmiş, böylece köpe ğ in zil sesine de salya tepkisinde bulunmasını sa ğ lamıştır. Zil sesi artık koşullu uyarıcı haline gelmiştir. İ nsan ve hayvanların önceden tepkide bulunmadıkları bir uyarıcıya, belirli koşullar sonucunda tepkide bulunmayı ö ğ renmesine koşullanma yoluyla ö ğ renme denir. Bazı insanlarda görülen korku, antipati, tiksintilerin de gerçek nedeni ço ğ unlukla bu tür koşullanmalardır.
32
A. Koşulsuz (Do ğ al) Uyarıcı Organizma üzerinde etkisi do ğ uştan var olan ö ğ renilmemiş uyarıcılardır. Yani do ğ du ğ umuz ilk günden beri bu uyarıcıya otomatik olarak tepki veririz. Yüksek ses duydu ğ umuzda irkiliriz. Bozulmuş yiyecek yersek midemiz bulanır. Hava sıcak olursa terleriz. Dilimize limon de ğ di ğ i an, hemen a ğ zımız sulanır. Elimizi so ğ uk suya sokarsak kan damarlarımız büzüşür.
33
B. Koşulsuz (Do ğ al) Tepki Koşulsuz uyarıcıya verilen tepkilere koşulsuz tepki denir. Koşulsuz uyarıcı gibi koşulsuz tepki de ö ğ renilmemiştir. Do ğ du ğ umuz ilk günden beri sahip oldu ğ umuz tepkilerdir. Yüksek ses duydu ğ umuzda irkiliriz. Bozulmuş yiyecek yersek midemiz bulanır. Hava sıcak olursa terleriz. Dilimize limon de ğ di ğ i an, hemen a ğ zımız sulanır. Elimizi so ğ uk suya sokarsak kan damarlarımız büzüşür.
34
C. Nötr ( İ lişkisiz) Uyarıcı Organizma için herhangi bir anlam ifade etmeyen yani herhangi bir tepkiye yol açmayan uyarıcıdır. Tepkisel koşullanma sürecinde amaç, nötr uyarıcının bir süre sonra tepki üretme gücüne kavuşmasıdır. Yeni do ğ muş bir bebek için «kalem», «para», «aferin» vb. nötr uyarıcı konumundadır.
35
D. Pekiştirme (Pekiştireç) Klasik koşullanmada koşulsuz uyarıcı pekiştireç görevi üstlenir. Buna «pekiştirme ilkesi» denir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, organizmanın pasif konumda oluşudur. Pekiştireç (koşulsuz uyarıcı) organizmanın tepkisinden önce verilmektedir. Yani organizma bir tepkide bulundu ğ u için pekiştireç almamakta, aksine pekiştirildi ğ i için tepkide bulunmaktadır.
36
E. Bitişiklik (Uyaranlar Arasındaki Zaman Aralı ğ ı) Koşullanmanın etkili şekilde gerçekleşmesi için nötr uyarıcının verilme zamanı ile koşulsuz uyarıcının verilme zamanı arasındaki dilim çok kısa olmalıdır. Organizma bu sayede iki uyarıcı arasında ilişki kurabilmektedir. Zil sesinin 0.5 saniye ardından et verilirse koşullanmanın en etkili oldu ğ u, sürenin 5 ile 30 saniye arasında de ğ işebilece ğ i belirtilmektedir. Buna göre aradaki süre arttıkça, koşullanmanın etki derecesi de azalacaktır.
37
F. Koşullu Uyarıcı Organizma için başlangıçta herhangi bir tepki oluşturmayan uyarıcının (nötr uyarıcı), koşulsuz uyarıcıyla eşleştirilmesi sonucunda, nötr uyarıcı, koşullu uyarıcı haline dönüşür. Bütün koşullu uyarıcılar başlangıçta (koşullanmadan önce) nötr uyarıcı konumundadır. Buna göre koşullu uyarıcı ö ğ renilmiş bir uyarıcıdır.
38
G. Koşullu Tepki Koşullu uyarıcıya verilen tepkidir. Koşullu uyarıcı ö ğ renilmiş oldu ğ una göre koşullu tepki de ö ğ renilmiştir. Salya tepkisi, koşullanma sonrasında refleks olarak de ğ il, koşullu (şartlı) refleks olarak adlandırılır.
39
B. KOŞULLANMA İ LKELER İ 1. Bitişiklik (Uyaranlar Arasındaki Zaman Aralı ğ ı – Yakınlık) Nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasındaki zaman dilimine bitişiklik adı verilir.
40
2. Habercilik (Uyaran Sıralaması) E ğ er bir uyarıcı, başka bir uyarıcının gelece ğ ini ya da devam etmekte olan uyarıcının bitti ğ ini- bitece ğ ini bildiriyorsa, bu tip uyarıcılara haberci uyarıcı adı verilir. Bütün koşullu uyarıcılar aynı zamanda haberci uyarıcı niteli ğ i taşır. «Benim ardımdan başka bir uyarıcı gelecek» diyen haberciler, olumlu habercidir. «Devam etmekte olan uyarıcı artık bitti-bitecek» diyen haberciler olumsuz habercidir.
41
A. Olumlu Habercilik ( İ leriye Koşullanma) Pavlov`un deneyinde önce zil sesi hemen ardından et verilmektedir. Bir süre sonra köpek zil sesine de salya akıttı ğ ına göre zil sesi organizmaya haber vermektedir. «Benim ardımdan et gelecek» Köpek et beklentisiyle salya akıtmaktadır. Zil sesi hem koşullu bir uyarıcı hem de olumlu habercidir. Savaş yıllarında yüksek tepelere yerleştirilen sirenlerin sesini duyan halk, uçak saldırısı olaca ğ ını anlar ve hemen sı ğ ınaklara girer.
42
B. Olumsuz Habercilik (Geriye Koşullanma) Yapılan deneyde köpe ğ in kaçma şansı olmaksızın bulundu ğ u bölüme ansızın elektrik şoku verilir. Şok devam ederken 3. saniyede bir zil çalar ve zilin hemen ardından şok kesilir. Köpek bir süre sonra zil sesinin şokun sona erece ğ ini bildirdi ğ ini anlar. Zil sesi hem koşullu uyarıcı hem de olumsuz habercidir. Savaş yıllarında düşman uçaklarının saldırısı geçtikten sonra farklı seste bir siren sesi çalarak sı ğ ınaktaki insanlara tehlikenin geçti ğ i bildirilir.
43
3. Pekiştirme Tepkisel koşullanmada pekiştirme, koşulsuz uyarıcının yaptı ğ ı işe verilen addır ve tepkiden önce verilir. Böylece tepkinin ortaya çıkması sa ğ lanır. Birincil pekiştireçler ö ğ renilmemiştir. Koşulsuz uyarıcının kendisidir. (Et, su, çikolata, elektrik şoku, sevgi vb.) İ kincil pekiştireçler ö ğ renilmiştir. Koşullu uyarıcının kendisidir. (Zil sesi, para, okul vb.)
44
4. Alışma Koşullu uyarıcı bir süre tek başına verildi ğ inde, önce tepki miktarında azalma görülür. Yani organizma bu uyarıcıya eskisinden daha az tepki verir. Bu aşamada alışma gerçekleşmiştir.
45
5. Sönme (Deneysel Çözülme) Organizmanın daha önce tepki verdi ğ i bir uyarıcıya pekiştirme yapılmaması sonucu artık tepki vermemeye başlaması sönme olarak adlandırılır. Pekiştirilmeyen davranışlar söner. Sönme olayı gerçekleşince koşullu uyarıcı eski haline geri döner, yani tekrar nötr uyarıcı olur.
46
6. Kendili ğ inden Geri Gelme Sönmüş tepkinin, bir süre sonra tekrardan ortaya çıkmasıdır. Bu durum sönmüş bir tepkinin yok olmadı ğ ının ispatıdır. Ancak pekiştirilmezse kısa sürede ortadan kalkar.
47
7. Genelleme Genelleme denince akla öncelikle uyarıcı genellemesi gelmelidir. Organizmanın benzer uyarıcılara aynı tepkiyi vermesidir. Zil sesine salya tepkisi veren köpe ğ in, metronom sesine de aynı tepkiyi vermesi Denizde bo ğ ulmanın eşi ğ inden dönmüş bir kişinin havuzdan da korkması Fareden korkan bir çocu ğ un, tüylü bütün hayvanlardan korkması
48
8. Ayırt Etme Organizmanın arada benzerlik olsa bile, koşullu uyarıcıyı di ğ er uyarıcılardan ayırarak, sadece koşullu uyarıcıya tepkide bulunmasıdır. Genellemenin tam tersidir. Denizde bo ğ ulma tehlikesi geçirdi ğ i için havuzdan da korkan çocuk, bir süre sonra sadece denizden korkmaya başlar, havuza olan korkusu ortadan kalkar. Önceleri hastanede gördü ğ ü bütün beyaz önlüklü hemşirelerden korkan çocuk, bir süre sonra sadece kendisine i ğ ne yapan hemşireden korkmaya başlar.
49
9. Korku Koşullanması Koşullu bir uyarıcıyla korku tepkisi eşleştirildi ğ inde korku koşullanması ortaya çıkar. Yapılan deneyde bebe ğ in kuca ğ ına beyaz bir tavşan konur. Bebe ğ in beyaz tavşana olumlu ya da olumsuz bir tepki vermedi ğ i görülür. Ertesi gün bebe ğ in kuca ğ ına beyaz tavşan konduktan hemen sonra yüksek frekanslı bir ses ortama eklenir. Ses bebekte refleksif olarak a ğ lama tepkisine yol açar. Bu aşama birkaç kez tekrarlandıktan sonra bebe ğ in sadece beyaz tavşanı görünce de a ğ lamaya başladı ğ ı görülmüştür.
50
10. Birden Fazla Uyarıcıya Koşullanma (Üst Düzey Koşullanma) Organizmanın birden fazla sayıda koşullu uyarıcıya aynı tepkiyi vermesinin sa ğ lanması üst düzey koşullanma olarak adlandırılır. E ğ er koşullanılan uyarıcı sayısı iki ise ikinci dereceden koşullanma, üç ise üçüncü dereceden koşullanma şeklinde isimlendirilir. Ayşe Hanım ne zaman bebe ğ ini yıkayacak olsa önce yere kırmızı bir örtü sermektedir. Sonra bebe ğ inin küvetini bu örtünün üzerine koymakta, son olarak da içini suyla doldurarak bebe ğ ini yıkamaktadır. Bir süre sonra bebe ğ in kırmızı örtüyü ya da küvetini gördü ğ ünde yıkanacakmış gibi mutlu oldu ğ u görülür.
51
11. Ö ğ renilmiş Çaresizlik Organizma istedi ğ i sonuca ulaşmak için önce birkaç denemede bulunur. Bu denemelerin başarısızlıkla sonuçlanması halinde, «Ben bu işte başarılı olamayaca ğ ım» demeye başlar. Bu ifadeler ö ğ renilmiş çaresizli ğ in başlangıcıdır. Matematik dersinin 1. ve 2. sınavlarından zayıf not alan bir ö ğ renci, «Ne kadar çalışırsam çalışayım, ben Matematik dersinin 3. sınavından da zayıf alıp sınıfta kalaca ğ ım» demiş ve çalışmamaya başlamıştır.
52
12. Garcia Etkisi (Olumsuz Tat Koşullanması) Nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcının verilme süresi arasında, bitişiklikle açıklanamayacak kadar uzun bir süre olsa bile koşullanmanın gerçekleşebilece ğ ini anlatır. Akşam midesi bulanan çocuk, bunun nedenini ö ğ len yedi ğ i ya ğ lı böre ğ e ba ğ lar. Ö ğ le vaktinde prizi tamir etmeye çalışırken elektrik şokuna kapılan bir kişi, akşam kalbi sıkıştırınca bunun nedenini ö ğ le vaktinde elektrik şokuna kapılmış olmasına ba ğ layabilir. Gündelik yaşamda bir uyarıcıya karşı oluşan olumlu – olumsuz duyguların, organizma tarafından zihinsel olarak bu uyarıcıyla ilişkili oldu ğ una inanılan uyarıcılara genellenmesi de garcia etkisiyle açıklanabilir.
53
KPSS 2006 Aşa ğ ıdakilerden hangisi, tepkisel koşullanmanın ayırt edici özelli ğ idir? A) Ö ğ renilecek davranışın zihinsel şemasının oluşturulması B) Önceden aralarında ba ğ lantı bulunmayan bir uyarıcı ile bir tepki arasında ba ğ kurulması C) Davranışın tekrarlama olasılı ğ ının kendi yarattı ğ ı sonuca ba ğ lı olarak de ğ işmesi D) Bir bütünün parçaları arasındaki ilişkilerin çeşitli durumlar denenerek ö ğ renilmesi E)Bir dizi yaşantı sonucunda koşulsuz bir uyarıcıya tepki verilmeye başlanması
54
KPSS 2006 İ kincil pekiştireçler pekiştirici de ğ erlerini, ö ğ renme yoluyla kazanırlar. Buna göre, ikincil pekiştireçlerle tepkisel koşullanmada yer alan aşa ğ ıdaki ö ğ elerden hangisi arasında bir paralellik kurulabilir? A) Koşullu uyarıcı B) Uyarıcı genellemesi C) Nötr uyarıcı D) Tepki genellemesi E)Koşulsuz uyarıcı
55
KPSS 2006 Otobüsüyle seyahat eden bir kişi, aniden acı bir fren sesi duymuş, ardından otobüs, karşıdan gelen araca büyük bir gürültüyle çarpmıştır. Bu kazada ciddi biçimde yaralanan bu kişi, aradan uzun yıllar geçmesine ra ğ men, her fren sesi duydu ğ unda korkuyla yerinden fırlamaktadır. Bu örnekte, fren sesi kişinin korku tepkisini ortaya çıkaran ne tür bir uyarıcıdır? A) PekiştiriciB) KoşulsuzC) Uyandırıcı D) NötrE) Koşullu
56
KPSS 2006 Koşullu bir tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının tekrar tekrar verilmesi sonucunda bu uyarıcının söz konusu tepkiyi ortaya çıkarma gücünün azalması, aşa ğ ıdaki süreçlerden hangisiyle en iyi açıklanabilir? A) Kendili ğ inden geri gelme B) Sönme C) Alışma D) Karşıt koşullama E) Tepkisel koşullama
57
KPSS 2006 Anaokuluna başladı ğ ı ilk gün bir başka çocuk tarafından rahatsız edilen Ayşe'de okul korkusu oluşmuş, ancak ilerleyen günlerde benzer bir olayın meydana gelmemesi nedeniyle bu korku giderek azalmış ve sonuçta ortadan kalkmıştır. Ayşe'de okul korkusunun oluşması ile bu korkunun zayıflayarak ortadan kalkması, aşa ğ ıdakilerden hangisinde verilen süreçlerle açıklanabilir? A) Ceza / alışma B) Edimsel koşullanma / duyarsızlaşma C) Bilişsel ö ğ renme / karşıt tepki oluşturma D) Tepkisel koşullanma / sönme E) Aralıklı pekiştirme / sönme
58
KPSS 2007 Bir anne bebe ğ ini sevmek üzere parmaklarını oynatarak yaklaşıp onun karnını gıdıklamış; bebek, gıdıklanmaya karşı gülme ve kasılma tepkisi vermiştir. Bu olay birkaç kez tekrarladıktan sonra bebek annesinin parmaklarını oynatarak kendisine yaklaştı ğ ını görür görmez gülme ve kasılma tepkisi vermeye başlamıştır. Bebe ğ in annesinin parmaklarını oynattı ğ ını görünce gülme tepkisi vermesi aşa ğ ıdakiler-den hangisinin sonucudur? A) Karşıt tepki oluşturmaB) Kavrama yoluyla ö ğ renme C) Olumlu pekiştirmeD) Duyarlılık kazanma E) Tepkisel koşullanma
59
KPSS 2007 Annesi tarafından banyo yaptırılırken birkaç kez gözüne sabun kaçan bir bebek, annesinin elinde ne zaman banyo havlusunu görse a ğ lamaya başlamaktadır. Banyo havlusu, koşullanma yoluyla ö ğ renme sürecinde yer alan aşa ğ ıdaki ö ğ elerden hangisine karşılık gelmektedir? A) Nötr uyarıcıB) Koşulsuz uyarıcı C) CezaD) Pekiştirici uyarıcı E) Koşullu uyarıcı
60
KPSS 2007 Evlerindeki köpe ğ e 'kuçu kuçu' demeyi ö ğ renen Can, bir gün bahçelerine giren kuzuya da 'kuçu kuçu' demiştir. Can`ın bu davranışı, aşa ğ ıdakilerden hangisine örnektir? A) Algısal de ğ işmezlik B) Uyarıcı genellemesi C) Ayırt etme D) Algı çarpıtması E) Ö ğ renmenin aktarılması
61
KPSS 2007 Melek, ilkö ğ retimin ilk yıllarında matematik dersinde başarılı olamamış ve matemati ğ e karşı olumsuz bir tutum geliştirmiştir. Altıncı sınıfa başladı ğ ında matematik ö ğ retmenini çok seven ve onun yakın ilgisinden mutlu olan Melek, matematik çalışmaktan hoşlanmaya başlamıştır. Melek'in matematikten hoşlanmaya başlaması aşa ğ ıdakilerden hangisiyle en iyi açıklanabilir? A) Sosyal ö ğ renme B) İ şaret ö ğ renme C) Kendili ğ inden geri gelme D) Karşıt koşullanma E) Kavrama yoluyla ö ğ renme
62
KPSS 2008 Ali, araba kullanan babasını izlerken acı bir fren sesi duymuş ardından arabaları öndeki araca çarpmıştır. Bu olaydan sonra Ali ne zaman bir fren sesi duysa korku tepkisi vermeye başlamıştır. Ali'nin fren sesi duyunca korku tepkisi vermeye başlaması aşa ğ ıdakilerden hangisinin sonucudur? A)Fren sesi ve kaza bitişikli ğ i nedeniyle tepkisel koşullama B)Sonraki tekrarlarda fren sesi duyması nedeniyle edimsel koşullama C)Babasını o anda gözledi ğ i için model alma yoluyla ö ğ renme D)Babasını izlemekle meşgul olsa da, kaza yapıldı ğ ı anda arabanın içinde oldu ğ u için gizil ö ğ renme E)Kaza olayına tanık oldu ğ u için gözlem yoluyla ö ğ renme
63
KPSS 2008 Hamileli ğ i dolayısıyla midesi bulanan bir anne adayı, sabahlan bir yandan midesi bulanırken bir yandan da televizyondaki bir sabah programını İ zlemektedir. Anne, do ğ um yaptıktan sonra, ekranda ne zaman aynı programın sunucusunu görse, yine midesinin bulandı ğ ını hissetmektedir. Yukarıdaki örnekte yer alan program sunucusu, aşa ğ ıdakilerden hangisinin işlevini görmektedir? A) Koşulsuz uyarıcıB) Koşullu tepki C) Pekiştirici uyarıcıD) Koşullu uyarıcı E) Nötr uyarıcı
64
KPSS 2008 Akşama do ğ ru midesi bulanan Esra, ö ğ le yeme ğ indeki mayonezden zehirlendi ğ ini düşünmüş ve bu olaydan sonra uzun süre mayonez yememiştir. Esra'nın uzun süre mayonez yememesi aşa ğ ıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) İ kinci derece koşullama (üst düzey) B) Batıl davranış C) Ayırt etme D) Koşulsuz tepki E) Olumsuz tat koşullaması (Garcia etkisi)
65
KPSS 2009 Üyesi oldu ğ umuz elektronik posta haberleşme grubunun bir üyesi sürekli olarak bizi öfkelendiren iletiler yollarsa bir süre sonra, gelen posta kısmında bu üyenin ismini görünce öfkeleniriz. Başlangıçta bizde olumlu ya da olumsuz bir duygusal tepki uyandırmayan bu ismin bizi öfkelendirir hale gelmesi, aşa ğ ıdaki süreçlerden hangisinin sonucudur? A) Ö ğ renmenin genellenmesi B) Tutum de ğ işmesi C) Sosyal karşılaştırma D) İ çgörü kazanma E) Tepkisel koşullanma
66
KPSS 2009 Dişine dolgu yapılan bir birey, diş oyma aleti dişine de ğ di ğ inde canı yandı ğ ı için kasılır, aletin çıkardı ğ ı ses karşısında ise böyle bir tepki vermez. Ancak diş oyma aletinin çalışmaya başlamasının hemen ardından canı yandı ğ ı için birey bir süre sonra alet dişine de ğ meden, aletin sesini duyar duymaz kasılma tepkisi vermeye başlar. Bu duruma ilişkin aşa ğ ıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Aletin sesi koşullu uyarıcı, bu ses duyulunca verilen kasılma tepkisi koşullu tepkidir. B) Alet dişe de ğ di ğ inde duyulan acı koşulsuz uyarıcı, bu acı karşısında verilen kasılma tepkisi koşulsuz tepkidir. C) Aletin sesi koşullanma gerçekleşmeden önce nötr, koşullanma gerçekleştikten sonra koşullu uyarıcıdır. D) Aletin sesi koşulsuz uyarıcı, bu ses duyulunca verilen kasılma tepkisi koşullu tepkidir. E) Alet dişe de ğ di ğ inde duyulan acı koşulsuz, aletin sesi koşullu uyarıcıdır.
67
KPSS 2009 Ders zili çaldı ğ ı halde sınıfa girmeyip bahçede oynamaya devam etti ğ i için ö ğ retmeninden azar işiten Ayşe, izleyen hafta sonunda gitti ğ i sinemada filmin başlayaca ğ ını belirten zilin sesini duyar duymaz annesinin elini tutarak salona do ğ ru koşmaya başlamıştır. Ayşe'nin sinemada zil sesini duyunca salona do ğ ru koşması aşa ğ ıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) Olumsuz aktarma B) Tepkisel koşullanma C) Ayırt etmeyi ö ğ renme D) Ö ğ renmenin genellenmesi E) İ kinci dereceden koşullanma
68
KPSS 2009 Kendisini ısıran bir köpekle her karşılaştı ğ ında korku tepkisi veren bir çocuk, birkaç kez bu köpe ğ i sahibiyle birlikte gördükten sonra, köpek yanında olmasa bile sahibini görünce korku tepkisi vermeye başlar. Çocu ğ un, köpe ğ in sahibinden de korkamaya başlaması aşa ğ ıdaki süreçlerden hangisiyle açıklanabilir? A) Uyarıcı genellemesi B) İ kinci dereceden koşullanma C) Tepki genellemesi D) Etki yayılması E) Psikolojik tepkisellik
69
KPSS 2009 Tıp fakültesini iyi bir dereceyle bitiren Ali, birkaç kez girdi ğ i Tıpta Uzmanlık Sınavında başarısız olmuştur. Ailesinin ısrarıyla bu yıl da sınava başvurmasına ra ğ men Ali bu sınav uygulaması devam ettikçe hayalini kurdu ğ u dahiliye uzmanlı ğ ı e ğ itimini hiçbir zaman alamayaca ğ ını düşünmektedir. Ali'nin bu düşüncesi aşa ğ ıdakilerden hangisinin göstergesi olabilir? A) Ö ğ renilmiş çaresizlik B) Dışsal denetim oda ğ ı C) Kendini gerçekleştiren kehanet D) Mantı ğ a bürüme E) Kolektif yeterlik inancının düşük olması
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.