ÖĞRENME.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ÖĞRENİM TÜRLERİ.
Advertisements

Davranışsal Öğrenmenin Temel İlkeleri Mehmet DOĞAN
Psikolojinin Konuları
Öğrenme & Davranışcı Yaklaşım
ÖĞRENME KURAMLARI.
Program Geliştirmenim Psikolojik Temelleri S.28-34
Hazırlayan: Öğr.Gör. Funda YORULMAZ
Tam Öğrenme Modeli (Mastery Learning)
Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımla Mehtap Turan
Doç. Dr. Atilla Cavkaytar
Muharrem EROĞLU Psikolojik Danışman.  Davranış ç ı terapilerden bahsedildiğinde ilk akla gelen isimler meşhur Rus Fizyologu Ivan Pavlov ve ABD ’ li psikolog.
Davranışçı Öğrenme Kuramları
BİLİŞSEL AĞIRLIKLI DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM EDWARD C. TOLMAN ( )
Öğrenme ilkeleri Prof Dr Süheyla Ünal.
I.BÖLÜM Davranışçı Öğrenme Kuramı II. BÖLÜM A-Klasik Koşullanma
MODELLERDEN ÖĞRENME Enver CANER
EDİMSEL (OPERANT) KOŞULLANMA
Yrd.Doç.Dr.Nurten SARGIN Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi
EDİMSEL (OPERANT) KOŞULLANMA
Edward Lee Thorndike ( )
SÖNME.
ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ
Öğretim İlke ve Yöntemleri Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
Öğretim İlke ve Yöntemleri Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
EDİMSEL KOŞULLANMANIN EĞİTİME UYGULANMASI
ÖĞRENME KURAMLARI DAVRANIŞÇI ÖĞRENME BİLİŞSEL ÖĞRENME.
ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ
ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ
GELİŞİM VE ÖĞRENME ÖĞRENME TEORİLERİ VE KLASİK ŞARTLANMA
EDİMSEL KOŞULLANMA (Burrhus Frederic Skinner)
Özlem Karaırmak & Ümit Sahranç
Edimsel Koşullanma.
UYGUN DAVRANIŞLARIN ARTIRILMASI
Öğr. Gör. Dr. Şirin KARADENİZ
Eğitim Psikolojisi Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
Öğretim İlke ve Yöntemleri
İşletme Becerileri ve Grup Çalışması
SINAV KAYGISI DENİZLİ REHBERLİK ve ARAŞTIRMA MERKEZİ.
ZİHİN ENGELLİ ÇOCUKLARDA ZİHİNSEL GELİŞİM
Ψ ÖĞRENME.
SINIF YÖNETİMİ.
Ψ ÖĞRENME.
ÖĞRENME KURAMLARI KLASİK KOŞULLAMA.
ÖĞRENME KURAMLARI Bilindiği gibi öğrenme , yaşam boyu devam eden ve davranışta kalıcı değişiklikler oluşturan bir süreçtir. Sağlıkla ilgili eğitim etkinlikleri.
Eğitim Psikolojisi Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
ÖĞRENME YRD. DOÇ. DR. İHSAN SARI.
ÖĞRENME VE ÖĞRENME KURAMLARI
TANIMLAR PSİKOLOJİ: İnsan ve hayvan
EDİMSEL KOŞULLANMA BURRHUS FREDERIC SKINNER ( )
ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARIN AKADEMİK BAŞARISINDA AİLE VE PEKİŞTİREÇ
ÖĞRENME TEORİLERİ-DAVRANIŞCI YAKLAŞIM
ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ
ÖZEL EĞİTİM UYGULAMALARI KURSU
Sağlık Bilimleri Fakültesi
ÖĞRENME.
Davranış Bilimleri Dersi 1. Hafta
ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ
Güdülenme ve Bireysel Farklılıklar
BÖLÜM 7 ÖĞRENMEDE DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM.
ÖĞRENME ÖĞRENME VE NİTELİĞİ ÖĞRENME ÇEŞİTLERİ
GELİŞİM VE ÖĞRENME ÖĞRENME TEORİLERİ VE KLASİK ŞARTLANMA
UYGUN DAVRANIŞLARIN ARTIRILMASI
Öğrenme Psikolojisi Giriş.
Tüketici Davranışı Modelleri-4 Howard-Sheth Modeli
ÖĞRENME.
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI KURAMLAR
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
MAN 353 Tüketici Davranışının Temelleri
ÖĞRENME VE TÜRLERİ Öğrenme; tekrar ve yaşantı sonucu davranışlarda meydana gelen oldukça kalıcı bir değişmedir. Mesela; sobadan eli yanan bir çocuğun.
Sunum transkripti:

ÖĞRENME

Psikolojide öğrenme olayına gittikçe artan bir önem verilmektedir Psikolojide öğrenme olayına gittikçe artan bir önem verilmektedir.Çünkü herkes her an bir şeyler öğrenmektedir.Herkes zaman zaman başkalarına da bir şeyler öğretmeye çalışır.Ana babaları çocuklarına,ustalar çıraklarına,avcılar köpeklerine birtakım bilgi ve beceriler kazandırmaya çalışırlar.Böylece öğrenme yalnız okul duvarları içinde geçmez,hayatın her alanında ve anında meydana gelir.

İÇGÜDÜ ve ÖĞRENME İnsanları hayvanlarda ayıran en önemli özelliklerden biri insanda öğrenme yeteneğinin çok daha üstün oluşudur.Hayvanlar daha çok içgüdüleri ile yaşarlar. İçgüdüler, öğrenilmeden yapılan ve nedenleri bireyin kendisi tarafından bilinmeyen kalıtsal davranışlar olarak tanımlanır. Hayvan davranışların çoğu iç güdüseldir.Kuşların yuva kurması,arıların bal ve petek yapması,karıncaların kendilerine göre örgüt halinde yaşaması gibi.Bu tür davranışlar belli canlı türlerinin bütün bireylerinde bulunur. İçgüdüsel davranışlarda çevresel özelliklere göre pek değişiklik olmaz.

ÖĞRENME ÇEŞİTLERİ Düşünsel Devimsel Duygusal Sosyal Yalın-Karmaşık

ÖĞRENME ÇEŞİTLERİ Gereksiz ya da zararlı öğrenmeler de vardır. Sigara ve içki içme ,parmak emme,tırnak yeme alışkanlıklarıyla, yüzdeki tikler ve anormal garip davranışlar öğrenme sonucu meydana gelir. Bu bakımdan öğrenmeleri yararlı ve zararlı olarak da ikiye ayırabiliriz. Öğrenme çok çeşitli biçimlerde açıklanmaktadır Yalın ve Karmaşık öğrenme

ZARARLI ALIŞKANLIKLAR TIRNAK YEME PARMAK EMMEK SİGARA İÇME

FAYDASIZ İLİMDEN ALLAHA SIĞINIRIM Hz. Muhammed

1)Öğrenme Bir Davranış Değişikliğidir: Öğrenme, davranışlarda meydana gelen bir değişmedir. Öğrenme bir çeşit gelişmedir. Olgunlaşma+Öğrenme İnsan hayatta yaşantıları sonucunda davranışlarını değiştirir. Deney,görgü,baştan geçmiş bir olay sonucu,davranışlarda büyük değişiklikler olur. Küçük bir bebek,ateşin parlak renginden hoşlanarak elini uzatıp parmağını yakınca hemen elini çeker.İşte bu bir yaşantıdır.Bir daha çocuk ateşin renginden hoşlansa bile,ona tekrar elini uzatmaz.Bu durum karşısında onun davranışı değişmiş,yani, o bir şey öğrenmiş demektir.

2)Öğrenme Çevreye Uyum Sürecidir: Bu bakımdan öğrenme;davranışları,ihtiyaçları, daha iyi karşılayacak biçimde düzene koyma ya da yeni bir durum karşısında bunları yeniden örgütleme anlamına gelir. Uyum-Engellenme Örneğin;evde istediklerini ağlayarak yaptırmaya alışan bir çocuk,mahalle arkadaşları arasında da aynı yola başvurur.Başka çocukların onun ağlamasına aldırış etmediklerini ve bu yüzden sık sık oyun dışında kaldığını gördüğü zaman çocuk yavaş yavaş bu davranışını değiştirmek zorunda kalır. Sevilen,aranan bir çocuk olabilmek için oyunun objektif kurallarına uymak gerektiğini birçok üzüntülü yaşantılardan sonra öğrenir.

ÖĞRENMENİN BİYOLOJİK TEMELİ Yeni davranışların öğrenilmesi sinir sistemi ile mümkün olmaktadır.Sinir sistemi daha çok gelişmiş olan canlılarda öğrenme gücü daha üstündür.Ancak bugün öğrenmenin nörofizyolojisi hakkındaki bilgimiz yeterli değildir. Öğrenme,beyinde birtakım kimyasal,elektriksel değişiklikler ve sinir sisteminde yeni sinaptik bağların kurulması ile açıklamaya çalışmaktadır. Vardanık olaylar 

Öğrenme Bir yaşantı sonunda davranış ve tepkileri, ihtiyaçları daha iyi karşılayacak biçimde değiştirme ve yeni bir düzene koyma oluşumuna öğrenme denir.

Öğrenme Bir davranış çok tekrarlandığı zaman,nöronlar arasındaki bağlantı kuvvetlenir. İyi öğrenilmiş bir davranış bir süre tekrar edilmeyecek olsa nöronlar arasındaki bağlantı zayıflar.

ÖĞRENME OLAYININ ÇEŞİTLİ AÇILARDAN İNCELENMESİ Her psikolog öğrenme olayını kendi görüşüne göre incelemiştir ve farklı öğrenme kuramları ileri sürmüşlerdir. Çağrışım Yoluyla Öğrenme Sınama Yanılma Yoluyla Öğrenme Klasik şartlanma Operant Şartlanma (Edimlerin Şartlanması) İşaret Öğrenmesi Öğrenmede İçgörü

1.ÇAĞRIŞIM YOLUYLA ÖĞRENME M.Ö. 4. Yüzyılda Aristo öğrenme olayını bir çağrışım olayı olarak tanımlamıştır ve başlıca 4 çağrışım kanunu olduğunu ileri sürmüştür. 1. Zamanda Yakınlık 2. Uzayda (Mekanda) Yakınlık 3. Benzerlik 4. Karşıtlık

Modern çağrışımcılar öğrenme olayını bir uyarıcıyla bir tepki grubu arasında bir bağıntı kurmak şeklinde açıklamaktadır. Çağrışım yolu- gooooooool Bitişiklik kanunu: Zamanda yakınlık,Uzayda yakınlık, Benzerlik, karşıtlık. Bakkal, çırak Un, şeker Islık ve köpeğin koşması

SINAMA ve YANILMA Bireyin birçok çözüm yolu arasında kendi sorununu yanıt verebilecek olanını seçerek öğrenmesidir.Bu işlemin belli başlı adımları şunlardır: Bireyin ihtiyacının engellenmesi Türlü davranışlarda bulunma İşe yaramayan davranışların tekrarlanmaması,hedefe götüren yolun saptanması En iyi yolun tekrar edilerek mükemmelleştirilmesi

Thorndike, sınama yanılma yöntemiyle öğrenme üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda birçok ilke formüle etmiştir. 1. Tekrar ve egzersiz 2. Güdülenme 3. Davranışların sonucunun önemi

Sınama ve Yanılma Geçen yüzyılın sonunda,biyolojist Lloyd Morgan,köpeğinin bir gün bahçe kapısını,burnu ile mandalı çevirerek açtığını gördüğü zaman,özellikle hayvanlarda pek çok görülen bir öğrenme yoluna dikkati çekti. Kendisi hayvanın bu yolu zekası ile değil,birçok hareketleri denedikten sonra bulduğunu ileri sürmüştür. Psikolog Thorndike, deneyimlerinde fareler, kediler, köpekler ve maymunlardan yararlanarak özellikle bu öğrenme biçimi üzerinde etraflı araştırmalar yapmıştır. Buna ‘’sınama ve yanılma yoluyla öğrenme ‘’ adını vermiştir.

Bu öğrenme,biçimi şöylece açıklanabilir : Birey bir problem ile karşılaşınca (yani ihtiyaçlarını karşılamada engellenince) türlü tepki ve davranışlarda bulunur.Bu tepkilerden hangileri problemin çözülmesine yardım ederse,o davranışı benimser ve işe yaramayan tepkiler tekrar etmez.

Fare birçok defalar çıkmaz yollara saptıktan sonra yiyeceğe ulaşıyor .Fare birçok defalar çıkmaz yollara saptıktan sonra yiyeceğe ulaşıyor.Aynı dolambaca birçok kere bırakılan fare her tekrarda amacına daha kısa zamanda varıyor.Sonunda dolambaca konur konmaz,yiyecek kutusuna giden en kestirme yolu buluyor.Kedi,köpek ve maymun gibi hayvanlar üzerinde de problem kafeslerinde buna benzer deneyimler yapılıyor.

Hayvan,açken bir mandalı çevirerek ya da pedala basarak kapısının açılabileceği bir kafese konuyor,kafesin dışında da yiyecek bulunduruluyor. Hayvan önce türlü hareketler yapıyor ; kafesi tırmalıyor,ısırıyor,zıplıyor ve nihayet rastgele mandal çevirilince,açılan kapıdan dışarı fırlıyor. Hayvan,tekrar aynı durumda bırakıldığı zaman,daha kısa bir sürede mandalı çeviriyor. Birçok tekrardan sonra ise hemen mandalı çevirebilecek duruma geliyor.

Bu işlemin belli başlı adımları şunlardır : (1) Önce,bireyin bir ihtiyacının engellenmesi söz konusudur. İhtiyaç ve engelleme,problemi meydana getirir. Öğrenebilmek için güdülenmiş olarak davranmaya ve tepkide bulunmaya gerek istekli olmak, ihtiyaç duymak gerekir. Problem kafesine konan kedi,bir dolambaca bırakılan fare,aç olmadıkça ya da hürriyetine kavuşmak istemedikçe bu durumdan kurtulmak için çaba göstermez.Susamamış bir hayvan,yalağa götürülüp burnu suya daldırılırsa bile su içmez.

.(2) Sınama ve yanılma yoluyla öğrenmek için,güdülenmiş olmaktan başka,türlü davranışlarda bulunmak gerekir. İhtiyacı karşılamayı önleyen engeli aşmak için aynı hareketi tekrarlamaktan ziyade, çeşitli değişik hareketler yapılır.

.(3) Bu çeşitli hareketler içinde engeli aşmada işe yaramayan davranışlar tekrarlanmaz. Amaca ulaştıran başarılı hareket ise benimsenir.

.(4) Nihayet bu hareket çok tekrarlanarak mükemmelleşir.

Duygusal ve sosyal birçok öğrenmeler,özellikle tensel ve devimsel birçok beceriler,sınama ve yanılma yoluyla öğrenilir. Örneğin yüzmeyi öğrenebilmek için insan suya girdiği zaman çeşitli hareketler yapar.Bu hareketler arasında insanı suya batıranlar tekrar edilmez. İnsanı su üzerinde tutan hareketler ve duruşlar ise birbirine bağlanır ve insan yüzmeyi öğrenir. Çocuklar,düğme iliklemesini,çekiçle çivi çakmasını da hep böyle öğrenirler.

Thorndike, sınama ve yanılma yöntemiyle öğrenme üzerinde yapılan deneyimler sonunda,öğrenme ile ilgili birkaç ilke formüle etmiştir. Kendisinin ilk üzerinde durduğu öğrenme ilkesi (1) tekrar ve egzersizdir. Aynı problemle çok karşılaşan, aynı hareketi çok tekrarlayan birey,bunu daha iyi çözebilir ve daha mükemmel yapabilir duruma girer.Tekrar,çok eskiden beri bilinen bir öğrenme ilkesidir.

Thorndike, araştırmalarını derinleştirdikten sonra, öğrenmenin başka önemli ilkelerini bulmuştur.Bunlardan biri (2) güdülenme durumudur. Kendisi buna hazırlık ilkesi demiş ve birey,öğrenmeye hazır ve istekli olmayınca çalışmanın boş olduğuna dikkati çekmiştir. Herhangi bir andaki davranışımız o sırada içimizde cereyan eden olaylardan etkilidir.Açlık,yorgunluk,korku ve ilgi gibi durumlar öğrenmede dikkate alınmalıdır.

Thorndike’ın deneyimlerinden çıkardığı üçüncü ilke ise (3) davranışların sonucunun önemidir. Bir problem durumunda yapılan hareketler amaca ulaştırıcı ve kıvanç verici ise benimsenir ; işe yaramıyor ve sıkıntı veriyorsa ,bunlardan kaçınılır. Böylece ödül ve ceza ilkelerinin önemi belirmiştir.

Thorndike buna etki ilkesi adını vermiştir Thorndike buna etki ilkesi adını vermiştir.Son zamanlarda buna pekiştirme ilkesi de denmektedir.Buna göre ödül ,uyarıcılarla tepkiler arasındaki bağı kuvvetlendirmekte ; ceza ise,bu ağı zayıflatmaktadır. Thorndike 1930 sıralarında öğrenme kuramını yeniden gözden geçirmiş ve bunu üzerinde yaptığı son revizyonda etki ilkesinin tekrar ilkesinden daha önemli olduğunu ileri sürmüştür.

Zira tek bir defa yapılıpta ödüllenen bir davranışın altı kere yapılıp da ödüllenmeyen bir davranıştan daha kolay öğrenildiğini belirtmiştir.Güdülenme durumu ne kadar kuvvetli ,davranışın sonucu ne kadar kıvanç verici ise,öğrenmenin (U—T arasındaki bağın) o kadar kuvvetli olacağına ve iyi pekiştirileceğine dikkati çekmiştir.

KLASİK ŞARTLANMA Öğrenmenin bu biçimine yüzyılımızın başında ilk kez dikkati çeken tanınmış Rus fizyolojist Ivan Pavlov’dur. O,doğal tepkilerin şartlanabileceğini,zamanla başka nötr uyaranlar ile meydana gelebileceğini keşfetmiştir. Doğal tepkiler şartlanarak yeni durumlarda yeni uyarıcılara karşılık olarak meydana gelmekte,böylece davranışlar yeni durumları daha iyi karşılayacak şekilde değişmektedir. PAVLOV

Duyusal tepkilerde şartlanabilir. Birçok öğrenmeler, uzun bir şartlanmış tepki zincirinden başka bir şey değildir. Şartlanma ile öğrenmenin en tipik öğrenme yolu olduğunu ileri sürenlerden Gurthrie, bitişiklik kanununun,öğrenmenin en önemli ilkesi olduğunu ileri sürer. Bu görüşe göre, bir uyarıcı ve tepki grubunun birbirine bağlanmasında en önemli etmen, bunların bir arada algılanmasıdır.

KLASİK ŞARTLANMADA BAZI KAVRAMLAR ve SÜREÇLER Başta Hull, Dollard ve Miller olmak üzere pekiştirme çağrışım ilkelerini benimsemiş olan bir kısım psikologlar etraflı birtakım araştırmalarla bazı kavramlar geliştirmişler ve birtakım ilkeler saptamışlardır. Bunlardan birkaçına değinelim;

1. GENELLEME Koşullanmanın gerçekleşmesinin ardından koşullu uyarıcıya gösterilen tepkinin tüm benzer uyarıcılara gösterilmesine genelleme denilmektedir. Genelleme ,aynı türden olan ya da birbirine benzer uyarıcıya karşı daha önce kazanılan tepkinin verilmesidir.

Örneğin ; Çocuğun annenin kılık ve kıyafetine benzer giyim ve kuşam ,içinde olan kadınları anne olarak nitelendirir. Çocuğun bu davranışına genelleme denir. Sobada bir kez eli yanan çocuk, ısı yayıcı ev aletlerinin tümünden korkabilir.

2. GEÇİŞ Genellemeye çok yakın olan bir kavram da geçiştir. Belli bir alanda kazanılan bilgilerden diğer alanlarda da faydalanmaktır. Örneğin; Bisiklet kullanmayı bilen bir kimsenin motosiklet kullanmayı daha kolay öğrenmesi gibi (olumlu geçiş). İki parmak daktilo yazmayı öğrenmiş bir kişi, on parmak daktilo yazmayı öğrenmede çok büyük güçlükler çekebilir (olumsuz geçiş).

3.AYIRT ETME Ayırt etme ,birbirleriyle yakınlıkları olsa bile uyarımlar arasındaki farkı anlayabilmedir. Genelleme benzerliklere, ayırt etme ise farklılıklara yönelik tepki örüntüsüdür. Örneğin; Bebek ,parmağı ile emziği birbirinden ayırt etmeyi , çocuklar köpeği tavşandan ,elmayı armuttan ayırt etmeyi öğrenir.

4.DENEYSEL ÇÖZÜLME,SÖNME Koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcının uzun bir süre birlikte verilmesinin ardından, koşullu uyarıcının uzun bir süre boyunca koşulsuz uyarıcı olmadan tek başına verilmesi sonucunda koşullu tepkinin ortadan kalkmasına sönme denilmektedir. Sönmenin gerçekleşmesi durumunda koşullu uyarıcıya koşullu tepki artık gösterilmez.

Örneğin; Pavlov’un köpeğinin zil sesine salya salgılamaktan vazgeçmesi sönmedir. Gittiği bir koyda çok balık tutan bir balıkçı sık sık o koya gider.Ama sonradan tekrar gittiği halde bir şey elde edemezse,artık o koya gitmekten vazgeçer.

5.KENDİLİĞİNDEN GERİ GELME Sönen şartlı tepkinin yeniden ortaya çıkmasına kendiliğinden geri gelme denir. Sönmenin gerçekleşmesinden sonra koşullu uyarıcı ve koşulsuz uyarıcının birkaç kez birlikte verilmesi durumunda koşullu tepkinin tekrar ortaya çıkmasına kendiliğinden geri gelme denir. Örneğin; Bir balıkçı bir zamanlar çok balık tuttuğu koya tekrar dönmesidir.

OPERANT ŞARTLANMA    Edimsel koşullanmanın kurucusu Skinner’dir. Skinner’e göre sadece tepkiler değil, çevresel uyaranlardan bağımsız kendiliğinden meydana gelen edimler de öğrenilebilir. Buna göre edimsel koşullanma, organizmayı ödüle götüren veya cezadan kurtaran bir davranışın öğrenilmesidir. Edimsel koşullanmanın temelinde davranış ve pekiştirme vardır.

Operant Şartlanma Deneyi    Skinner, fareyi bir kutu içerisine bırakarak, kutu içerisinde düzenlediği bir sistem ile butona basıldığında yiyecek elde edilmesini öğrenmesini istemiştir. Fare önce kutunun içinde tesadüfi olarak dolaşmış ve kutunun içini incelemiştir. Fare kendi kendine butona basmayı öğrenememiştir. Bu ona zor ve karmaşık gelmiştir. Skinner bu defa fareye butona her yaklaştığında peynir vermiş, fare peyniri yedikten sonra doyarak köşesine çekilmiş, bu kez her defa acıktığında peyniri en son aldığı noktaya gelerek beklemiştir. Süreçte Skinner fareye butona basmayı aşama aşama (butona her yaklaştığında) ödüllendirerek (peynir vererek) öğretmiştir. Daha sonra fare buton ile yiyecek arasındaki bağı kurmuş ve her acıktığında butona basarak yiyecek elde etmeyi öğrenmiştir. 

Edimsel koşullanma örnekleri  

  Edimsel koşullanmada önemli olan davranış ve onun sonuçlarıdır. Organizma pekiştirilen davranışları daha sık gösterirken, pekiştirilmeyen davranışlardan vazgeçmeye başlar.

  PEKİŞTİREÇ  Pekiştireç kavramını, bir davranışı kuvvetlendiren yada zayıflatan uyarıcılar olarak tanımlayabiliriz. Pekiştireçler olumlu ve olumsuz pekiştireç olabilir. Olumsuz pekiştireç geri çekildiği zaman olumlu pekiştireç, pekiştireç olur. Genellikle pekiştireçler olumlu davranış kazandırmak için kullanılmaktadır.

Olumlu Pekiştireç    Bir davranış, organizmanın hoşuna gidecek bir uyarıcının doğrudan verilmesi ile pekiştiriliyorsa, olumlu pekiştireçtir ( Aydın, 2001). Soruya doğru cevap veren öğrenciye aferin denmesi, başının okşanması, artı puan verilmesi gibi. Bu uyarıcılar da birincil ve ikincil olumlu pekiştireler olarak ikiye ayrılmaktadır. Yiyecek, su gibi organizmayı doğal olarak pekiştiren ve canlının   yaşamı ile ilgili olan pekiştireçler birincil olumlu pekiştireçlerdir. Herhangi nötr bir uyarıcının olumlu birincil pekiştireçle ilişkilendirilmesiyle olumlu pekiştireç özelliği kazanan uyarıcılar da ikincil olumlu pekiştireçlerdir. 

Olumsuz Pekiştireç   Organizma hoş olmayan bir durumdan kurtarılarak da davranış pekiştirilebilir. Bu tür pekiştireçler de olumsuz pekiştireçtir. Rahatsız edici seslerden kurtulma, elektrik şokundan kurtulma, parasızlık ve başarısızlık gibi. Ödül olumlu, ceza ise olumsuz pekiştireçtir. Her ikisi de davranış kazandırmada önemli rol oynar. 

Organizma için olumsuz bir durum yaratan uyarıcılara ceza denir Organizma için olumsuz bir durum yaratan uyarıcılara ceza denir. Ceza da iki türlüdür.    1- Ceza olumsuz davranışın arkasından hemen verilir. Çocuğun yaptığı bir davranışta dövülmesi, azarlanması gibi.    2- Ortamdaki olumlu uyarıcı, ortamdan çekilir, organizma için olumsuz durum yaratılır. Televizyon izlemeyi yasaklama, sevgiyi esirgeme, tenefüse çıkarmama gibi.

Ceza, etkili olmakla beraber, her zaman başarılı sonuçlar vermez. Skinner’ın cezaya alternatif önerileri şunlardır.   1. İstenmeyen davranışa neden olan ortamı değiştirme 2. İstemedik davranışı  usanıncaya kadar yaptırınız   3. Çocuğunuz gelişim dönemiyle ilgili bir davranış gösteriyorsa sabırlı olunuz.   4. Olumlu davranış gösterdiğinde hemen pekiştiriniz, istenmedik davranış gösterdiğinde görmezlikten geliniz.   5. Cezaya alternatif en etkili süreç sönmedir. İstenmeyen davranış pekiştirilmezse zamanla sönme meydana gelir. 

PEKİŞTİRME TARİFELERİ    Zaman açısından pekiştirme, sürekli ve aralıklı olmak üzere iki şekilde yapılabilir. Sürekli pekiştirme, istenen davranışın her yapılışında pekiştirilmeyi, aralıklı pekiştirme ise ara sıra  pekiştirilmeyi gerektirir. Yapılan araştırmalar aralıklı pekiştirmenin, süreli pekiştirmeye oranla daha etkili olduğunu göstermektedir. Çünkü her olumlu davranış pekiştirildiğinde, pekiştirme olağan hale geleceğinden, davranışların ara sıra pekiştirilmesi insan psikolojisine daha uygundur

Sabit Zaman Aralıklı Pekiştirme    Belirli bir zaman diliminden sonra verilen pekiştireçtir. Maaşlar, günlük yevmiyeler, tenefüsler gibi Değişken Zaman Aralıklı Pekiştirme    Sürpriz niteliği taşıyan, beklenmedik zamanlarda verilen pekiştirmelerdir. Öğretmenlerin başarıyı pekiştirmek için yüksek puan vermesi gibi. Sabit Oran aralıklı Pekiştirme   Kaç davranıştan sonra pekiştireç verileceği bellidir. İşçilere ürettikleri parça başına ücret ödenmesi buna örnektir. Değişken Oran Aralıklı Pekiştirme    Kaç doğru davranışa pekiştireç verileceği belli değildir. Öğretmenin önce üç problemi doğru cevaplandıranı ödüllendirip daha sonra beş problemi doğru çözeni ödüllendirmesi gibi.

ÖĞRENMEDE ANLIKSAL ETMENLER Öğrenme, U-T psikologların ileri sürdükleri gibi davranışsal ve mekanik değildir.Öğrenmede, özellikle anlayışın ve kavrayışın, yani zihinsel ve anlıksal etmenleri ağır basar.

1.İŞARET ÖĞRENMESİ Tolman’a göre, organizmada davranışlar bir amaca yöneliktir. Bireyler ya bir şeye doğru yaklaşmada ya da bir şeyden kaçmaktadır. Organizma için en önemli şey ne yaptığı ve nereye gittiğidir. Davranışlar amaçlıdır. İpuçları, işaretler önemlidir. İşaret öğrenmesi, belli bir uyarıcının başka bir uyarıcı tarafından izleneceği beklentisi kazanmaktır. Öğrenilen şey, davranışlar değil, anlamlı işaretlerdir. TOLMAN

İŞARET KURAMINI DESTEKLEYEN ÜÇ OLGU 1.Ödül Beklentisi Deneyimdir Özgül beklentilerle belli bir yol izlenir. Başka bir şeyle karşılaşıldığında bu fark edilir. 2.Yer Öğrenmesi 3.Gizil Öğrenme Öğrenildiğinde davranışlarda kendini göstermez.

2.ÖĞRENMEDE İÇGÖRÜ Gestaltçılar U-T psikoglarının görüşleri çok mekaniksel bularak eleştirmişlerdir, bu kadar basit olmadığını ileri sürmüşlerdir. Karmaşık bir çevre içinde yaşayan ve çok yanlı bir yapıya sahip olan insanda, öğrenme sürecinin de çok etmenli ve karmaşık olduğuna dikkat çekmişler ve en tipik öğrenme şeklinin İÇGÖRÜ ya da ANİ KAVRAYIŞ TERİMLERİ ile ifade edilebileceğini ileri sürmüşlerdir.

İnsan şartlanma, sınama ve yanılma yollarıyla öğrendiği gibi, geçmiş yaşantılarından, zihnindeki kavramlardan yararlanarak da öğrenebilir. Öğrenme bir algılama işidir ya da kavrayışın örgütünde bir değişikliktir.Buna ANLAYARAK ÖĞRENME denmektedir.En çok olagelen öğrenme şeklidir. Burada bütünü görmenin önemi vardır.Çünkü, ayrıntıların ilişkilerini en iyi şekilde bütünün içinde kavramak mümkündür.

TARTIŞMA Öğrenme kuramları başlıca iki kategoriye ayrılabilir; 1. Öğrenmenin çağrışım, sınama ve yanılma, klasik ve operant şartlanma ile açıklanması, öğrenmenin davranışsal kuramları ya da bağ kuramları kategorisine girer.Bu görüşe göre öğrenme, uyarıcı ve tepki arasında bir bağ vardır. Bu bağ ile bitişiklik, aslının yerini alma,pekiştirme önemlidir. Üzerine gözlem yapılan hususlar, çevresel uyaranlar, tepkiler, organizmanın edimleri ve edimlerin sonuçlarıdır.

2. İşaret öğrenmesi, iç görü ve anı kavrayışla öğrenmenin, öğrenmenin, anlıksal kuramları kategorisine girer. Öğrenme, algılama ve manayı kavramayı gerektiren anlıksal, zihinsel bir oluşumdur. Öğrenmede davranışsal etmenlerden çok, zihinsel faktörler önemlidir.

Öğrenmenin davranışsal ve anlıksal kuramları arasındaki farklar; Davranışçılar öğrenmenin birtakım ön şartların sonucu mekaniksel olarak oluştuğunu ileri sürerler. Anlıksal kuramları ileri sürenler ise, amaçlı, anlamlı, dinamik yanlarına önem vermişlerdir. Davranışçıların bilimsel buldukları için atomcu bir tutumu savunmalarıdır. Kavrayabilmek için en küçük parçalara kadar çözümlemek gerekir.Bütünün içinde yer alan parçalar bütüne göre anlam kazanır. Davranışsal kuramları ileri sürenler, çevresel faktörlere; anlıksal(zihinsel) kuramları ileri sürenler kalıtımsal faktörlere daha çok önem verirler.

HAZIRLAYANLAR 1002.10057 MİRAY TANIL 1002.10056 HİLAL BAŞAK AKKUŞ 1002.10061 CANSU BARAKALI 1002.10040 SONGÜL HATİCE DEMİRHAN