AĞIZ – DİŞ EMBRİYOLOJİSİ

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Organ ve Sistemlerin Meydana Gelişi
Advertisements

Prof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMEN
Ç. GÖVDE: Gövde bitkinin kök ye yaprakları arasında kalan dal ve sürgünlerden oluşan kısımdır. Gövdenin üzerinde yaprak, çiçek, meyve ve tomurcuk gibi.
Periodontal Anatomi Yrd. Doç. Dr. Murat İnanç Cengiz.
CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ
LENFORETİKÜLER SİSTEM HİSTOLOJİSİ
NUTFE DÖLLENME ALAKA. NUTFE DÖLLENME ALAKA İnsan döllenmiş bir yumurtadan oluşmadı mı. Sonra alaka haline dönüştü İnsan döllenmiş bir yumurtadan oluşmadı.
Nutfe ve Alaka’nın Başlangıcı
GELİŞİME ETKİ EDEN FAKTÖRLER
Pulpal Dokuların Biyolojisi
Yarılanma Süresince Moleküler Aktivite
Sindirim.
HÜCRE Herkes için Her şey
DNA (Deoksiribo Nükleik Asit)
HÜCRE VE ORGANELLERİ.
Böbrek İşlevleri Böbrekler metabolizma sonucu oluşan atık ürünlerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlayan sistemdir. En önemli işlevi homeostazı korumaktır.Kan.
HÜCRE BÖLÜNMESİ Organizmayı oluşturan hücreler bölünerek sayılarını artırırlar.Her dokudaki hücrelerin bölünme potansiyelleri birbirinden farklıdır.Kemik.
HÜCRE.
MİTOZ BÖLÜNME HAZIRLAYANIN ADI SOYADI : ALİ KESKİN SINIFI : 3.SINIF
Ali DAĞDEVİREN- HÜCRE Ali DAĞDEVİREN-
HAZIRLAYAN : ARKIN KURT Fen ve Teknoloji/Fen Bilgisi Öğretmeni
HÜCRE NEDİR YAPISINDA NELER VARDIR
Kas Dokusu Gelişimi Prof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMEN
DOKULAR.
Prof.Dr.Şenol ERTÜRKOĞLU
VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER
HÜCRE BÖLÜNMESİ Organizmayı oluşturan hücreler bölünerek sayılarını artırırlar.Her dokudaki hücrelerin bölünme potansiyelleri birbirinden farklıdır.Kemik.
E N D O K R İ N S İ S T E M İ ( HORMONLAR ) A.Ç.
CANLILARDA ÜREME,BÜYÜME VE GELİŞME
FARKLI HÜCRE ÖRNEKLERİ
RETİNA.
FİZYOLOJİYE GİRİŞ VE HOMEOSTAZ
ÖKARYOT HÜCRE.
HÜCRE VE HÜCRE ORGANELLERİ
PERİODONTAL DOKULAR DİŞİN TUTUCU AYGITI
SÜRME.
PULPA VE SEMENT.
HİSTOLOJİ. HİSTOLOJİ Histoloji Canlıda vücudu meydana getiren hücrelerin, dokuların ve organların yapı özelliklerini ve yapı-fonksiyon ilişkilerini.
HÜCRE.
BAĞ DOKUSU YAPISI VE FONKSİYONU Yrd. Doç. Dr. Mustafa BİLGİ
PROTEİNLER.
Sevgili Tıp Öğrencilerim,Bağ Dokusu Sınıflandırılması dersime Hoşgeldiniz! Kendi hazırladığım 3 dildeki (Türkçe,Almanca,İngilizce)özel internet sitem:(
EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ.
HÜCRE NEDİR?.
EKSTRASELÜLER MATRİKS (ECM)= HÜCRELER ARASI MATRİKS
Gametogenezis Gonatlarda mayotik bölünme sonucunda gametlerin (sperm ve yumurta hücreleri) oluşmasına gametogenezis denir. Testislerde sperm üretimine.
NÜKLEİK ASİTLER Nükleik asitler ilk olarak hücre çekirdeğinde bulundukları için nükleik asit olarak adlandırılmışlardır. Daha sonraki araştırmalarda hücrenin.
İSKELET SİSTEMİ GANİME AYDIN. İNSANDA DESTEK VE HAREKET İskeletin Görevleri: Vucuda desteklik sağlar. Kaslarla birlikte hareketi sağlar. Canlını hareketini.
HAYVAN HÜCRESİNİ TANIYALIM….
BİLAMİNAR GERM DİSKİ 2.HAFTA.
PROTEİNLER
HÜCRE.
PLAĞA BAĞLI PERİODONTAL HASTALIKLARIN PATOGENEZİ
Kıkırdak Dokusu Biyokimyası
CANLILIK HÜCRE İLE BAŞLAR
Amino Asitler ve Proteinler
HAYVANSAL DOKULAR.
A- Hücre Zarı:  Hücreyi Dış Etkilere Karşı Korur. Esnek Bir Yapısı Vardır, Üzerinde Geçitler (Por) Bulunur. Porlar Aracılığı İle Madde Alışverişi Yapar,
Gametogenezis Gonatlarda mayotik bölünme sonucunda gametlerin (sperm ve yumurta hücreleri) oluşmasına gametogenezis denir. Testislerde sperm üretimine.
BİYOLOJİ ÖDEVİ  ÖĞRETMEN ADI: Gülfer KOÇ  KONU: MAYOZ VE MİTOZ BÖLÜNME  ADI SOYADI:FURKAN MUTLU  SINIFI: 10/G.
B. Yağlar (Lipitler) Hayvanlarda lipit moleküllerinin diğer moleküllerden farklı olarak depolandığı yağ doku vardır. Bu nedenle canlıların aldığı farklı.
HÜCRE VE HÜCRE ORGANELLERİ
  →Sentrozom ve ribozom organellerinde zar bulunmaz.  →Endoplazmik retikulum, golgi, lizozom, peroksizom ve koful organelleri tek bir zar ile sarılıdır.
Periodontal Dokuların Embriyolojisi
DNA (Deoksiribo Nükleik Asit) DNA, deoksiribonükleik asit denilen çok karmaşık bir kimyasal maddenin kısa yazılımıdır. Deoksiribo (D), nükleik (N),
 Hücre canlının en küçük yapı birimidir.  Bitkilerde bulunan hücredir.Bu hücrelerde hücre duvarı bulunduğundan hayvan hücresinden ayrılır.
  Vajina; yukarıda uterus boynu, aşağıda vulva arasında oblik olarak uzanan fibro-muskuler yapıda boru şeklinde bir organdır. Vagina, iki labia minör.
SLAYTI BAŞLAT. EMBRİYO ; Yumurta ve sperm hücrelerinin birleşmesiyle oluşan zigot, çift sarmallı DNA moleküllerini içerir. Bitkiler, hayvanlar, ve bazı.
Prof.Dr.Asuman Sunguroğlu
ANATOMİ VE FİZYOLOJİ KONU: Kaslar. KASLAR Vücudun hareket edebilmesi için hareket sistemini oluşturan kemik,eklem ve kasların uyumlu bir şekilde çalışması.
Sunum transkripti:

AĞIZ – DİŞ EMBRİYOLOJİSİ VE HİSTOLOJİSİ

Yüzün ve ağız boşluğunun oluşumu i.u. hayatın 2.ayında gerçekleşir.

BRANŞİYAL/FARİNGEAL ARRKLAR 25 GÜNLÜK EMBRİO BEYİN BRANŞİYAL/FARİNGEAL ARRKLAR

Baş ve çene yapıları 1. ve 2. faringeal arktan köken alırlar.

Göz Bölgesi Ağız Boşluğu BRANŞİYAL/FARİNGEAL ARRKLAR (YÜZ VE ÇENE YAPISINI OLUŞTURURLAR) Ağız Boşluğu

Yüz ve ağız boşluğunun gelişmesi: Bu bölgenin teşekkülü iki alt çene, iki üst çene, iki yan burun ve bir orta burun olmak üzere 7 farklı çıkıntının değişik hızda ve derecede gelişmesiyle olur. Bu çıkıntıların birbirleriyle kaynaşmaları esnasındaki bozukluklar malformasyonların oluşumuna yol açar.

5 HAFTALIK EMBRİO 4 HAFTALIK EMBRİO 6 HAFTALIK EMBRİO LATERAL NASAL PROSES MAXİLLER PROSES MEDİAN NASAL PROSES MANDİBULAR PROSES 5 HAFTALIK EMBRİO 4 HAFTALIK EMBRİO 6 HAFTALIK EMBRİO

BU PROSESLERİN GELECEKTE ALACAKLARI ŞEKİL GÖZ NASAL KAPSÜL NASAL SEPTAL KIKIRDAK PALATİN KEMİK MEDİAN EPİTEL KENARI MAXİLLA MERKEL KIKIRDAĞI DİŞ GERMİ MANDİBULA DİL BU PROSESLERİN GELECEKTE ALACAKLARI ŞEKİL L

Embriyoda yüzün, burun boşluğunun, dil ve damağın oluşumu ile ağız ve burun boşluklarının birbirinden ayrılması birtakım değişikliklerle olur. Bu değişiklikler 2 safhada incelenebilir

1.safha: 5.ve 6.haftalar esnasında yüzü meydana getirecek bloklar gelişmeye başlar. Ağız boşluğuyla yutak birleşmesi olur, ayrıca burun boşlukları oluşur, bu safhanın sonunda ağız boşluğuyla burun boşluğu birbiriyle serbestçe temastadır ve dil teşekkül etmiştir.

2. safha: 7. ve 8. haftalar esnasında damağın geliştiği görülür 2. safha: 7.ve 8.haftalar esnasında damağın geliştiği görülür. Ağız boşluğu ile burun boşluğu birbirinden ayrılır. Yüzde en çok görülen dudak ve damak yarığı gibi fena teşekküller 2.safhadaki gelişim bozukluklarından olur.

3 haftalık bir insan embriyonunda ilkel ağız dediğimiz stomadeum, ilkel bağırsağı meydana getiren endodermle temas halindedir, ilkel ağzı döşeyen ektoderm ile ilkel bağırsağı döşeyen endoderm müşterek olarak buccofaringeal membranı teşkil ederler. Bu membran 3-6 haftalık insan embriyonunda parçalanır, ilkel ağızla bağırsak birleşir.

İlkel ağız boşluğunun ektodermi yüzeysel olarak yassı, bazal olarak silindirik hücrelerden teşekkül etmiştir. Kesit hazırlanırken kullanılan metotlar hücrenin sitoplazmasında bulunan glikojeni yok ettiğinden normal kesitlerde bu hücreler boş görülür. Çünkü bu hücrelerin sitoplazmaları, bol glikojen ihtiva eder,

L.P.P. DİL L.P.P. MERKEL K. Dil stomedumun ortasında yer alır,oblik bir şekilde yerleşmiş olan lateral palatin prosesler ise dilin yan sınırlarında yerleşmişlerdir.Mandibulanın gelişiminde rol oynayan merkel kıkırdağı ise dil tabanında yerleşmiştir.

Ağız ektodermi mezenkimal doku üzerinde yer alır ve her iki doku birbirinden bazal membranla ayrılır. Alt ve üst çene kavsi embriyonal hayatın 2.ayında, üzeri ektodermle örtülü mezenkimal bir kitleden oluşmaktadır. Buccofaringeal membranın yırtılmasından 2 veya 3 hafta sonra yeni embriyon 5-6 haftalık iken diş teşekkülünün ilk belirtileri ortaya çıkar.

EKTODERM KALINLAŞMASI DENTAL LAMINA ORAL EKTODERM MEZENŞİM Ağız ektoderminin bazal hücreleri muayyen noktalarda diğer hücrelere nazaran daha hızlı bir proliferasyon temposu kazanırlar.

LAMINA DENTAL ORGAN Neticede ilerde teşekkül edecek dental ark bölgesinde ektodermal bir kalınlaşma başlar, başka bir deyimle bant teşekkül eder. Bu kalınlaşmış banta ektodermal dental lamina denir

DENTAL LAMİNA Daimi büyük azılar hariç bütün dişler burada meydana gelir, dental lamina, dental organı tam olarak teşkil etmek üzere prolifere olduktan sonra dental organ ile ağız mukozası arasındaki ilişki dental laminanın yavaş yavaş devamlılığını kaybetmesi ile azalmaya başlar ve sonunda kaybolur. Dental organ ilk dentin teşekkül ettiği zaman yavaş yavaş diş laminasından ayrılır.

Dental laminanın fonksiyonları: 1-IU hayatın 2.ayı esnasında süt dişleri embriyonlarının gelişmelerini temin eder, 2-Süt dişlerinin yerine gelecek daimi dişlerin teşekküllerini başlatır. Her süt dişi germinin lingualinde, daimi diş pirimordiaları da dental laminadan gelişmeye başlar, örneğin IU olarak 5.ayda daimi kesiciler, 10 aylık bebekte 2.küçük azı primordiaları oluşur.

Dental laminanın fonksiyonları: 3-Dental lamina 2.süt azısının distaline doğru uzayarak daimi büyük azıları meydana getirir.Bu faaliyet ilk kez 1. büyük azı için IU hayatın 4.ayında başlar. Dental laminanın distale doğru uzaması ve 2.büyük azı primordiasının teşekkülü 1 yaşında, akıl dişi için bu zaman 4-5 yaşındadır, 4-Dental laminanın tüm aktivitesi 4 veya 5 sene sürer, dental lamina diş primordiaları oluştuktan kısa bir süre sonra ortadan kalkar

Dental lamina dental organ takke şeklinde iken bu organla geniş bir bantla bağlanır, çan safhasında bağ dokusu hücrelerinin fazlaca prolifere olmalarıyla dental lamina; lateral dental lamina ve dental lamina proper olarak 2’ye ayrılır

Mezenkimal proliferasyon başlangıçta dental laminada bir perforasyon meydana getirmez, dental lamina proper, derin kenarı boyunca prolifere olur, ve dental organın lingualinde yer alarak daimi diş primordialarının teşekkülünü hazırlar.

Dental lamina artıkları Süt dişlerini oluşturacak olan dental organ ağız epiteliyle olan ilişkisini artan mezodermal proliferasyon ile kaybeder. Yani lateral dental lamima ortadan kalkar, kalıntıları ise epitel incileri (sere epitel artıkları) şeklinde tezahür eder. LAMiNA DENTAL ORGAN Dental lamina artıkları

Dental laminanın yanak ve dudak tarafında ikinci bir epitelyal kalınlaşma olur. Bu vestibüler laminadır. Zamanla çukurlaşarak çenelerin alveol kısmı ile yanak ve dudaklar arasındaki vestibülü yapar.

Dental lamina Oral ektoderm Vestibular lamina Zamanla çukurlaşarak çenelerin alveol kısmı ile yanak ve dudaklar arasındaki vestibülü yapar. Mesenchyme

DENTAL LAMINA Bukkal kemik gelişimi Lingualdeki kemik gelişimi Süt dişi germi Daimi diş germi Simfiz kıkırdağı

GÖZ NASAL KAPSÜL NASAL SEPTAL KIKIRDAK PALATİN KEMİK MEDİAN EPİTEL KENARI MAXİLLA MERKEL KIKIRDAĞI DİŞ GERMİ MANDİBULA DİL L

MANDİBULADA EKTODERM KALINLAŞMASI MAXİLLADA EKTODERM KALINLAŞMASI DİL

BEYİN DİL DENTAL LAMINA

EKTOMEZENŞİMDE DOKU KALINLAŞMASI X 40 BÜYÜTME EKTOMEZENŞİMDE DOKU KALINLAŞMASI STOMEDEUM AÇIKLIĞI DİL

X 100 BÜYÜTME

X 400 BÜYÜTME EKTODERM MEZENŞİM

Mitoz ile çoğalma yalnız epitelde değil, aynı zamanda bitişiğindeki mezodermde de görülür. Dental laminanın süt dişlerini meydana getireceği kısımlarda hücre çoğalması bandın diğer kısımlarına nazaran daha fazladır. Bu şekilde prolifere olan kısımlar ufak düğmecikler meydana getirirler. Bu düğmecikler ektoderm hücrelerinin alttaki mezenkim içine doğru çoğalmasıyla meydana gelir. Bunlara diş tomurcukları denir.

Süt dişlerini meydana getirecek olan bu diş tomurcukları alt ve üst çenede onar tane olmak üzere meydana gelirler. Diş tomurcuklarının hepsi aynı zamanda meydana gelmezler. İlk önce ön mandibular bölgede, sonra ön maksiler bölgede ve son olarak da alt ve üst bukkal bölgede diş tomurcukları görülür.

DENTAL LAMiNA DENTAL LAMİNA MEVCUT DEĞİLSE DİŞLER OLUŞMAZ DİŞ HATTI DENTAL LAMİNANIN HATTINI YANSITIR DİŞ POZİSYONU DİŞ TOMURCUKLARININ OTURDUĞU BÖLGEYE GÖRE ŞEKİLLENİR. DENTAL ORGAN SAYISI KADAR DİŞ GELİŞİR

Her diş, bir diş tomurcuğundan gelişir Her diş, bir diş tomurcuğundan gelişir. Gelişmiş bir diş tomurcuğu (diş germi) 3 kısımdan meydana gelmiştir: 1. Mine organı (dental organ): Ağız ektoderminden gelişir ve dişin minesini yapar. 2. Diş papili (dental papil): Mezenkimden gelişir. Dentin ve pulpa dokularını meydana getirir. 3. Diş torbası (dental sac): Mezenkimden gelişir. Dişin sement dokusuyla periodonsiyumunu meydana getirir.

PERİODONSİYUM VESEMENT GELİŞ, DİŞ GERMİ DENTAL ORGAN (MİNE GELİŞİMİ) EKTODERM DENTAL LAMINA MEZENŞİM DENTAL PAPIL DENTİN PULPA GELİŞ. DENTAL SAC/FOLLIKÜL PERİODONSİYUM VESEMENT GELİŞ, ALVEOLAR KEMİK

MİNE DENTIN PULPA SEMENT PDL A. KEMİĞİ DENTAL ORGAN DENTAL LAMINA MEZENŞİM PULPA SEMENT PDL DENTAL PAPILL DENTAL SAC A. KEMİĞİ ALVEOLAR KEMİK

DİŞLERİN GELİŞİM SAFHALARI Bir dişin gelişimi ve işlevliğini kazanması birbirini izleyen dönemlerin sonunda tamamlanır. Bu dönemler diş gelişimi açısından taşıdıkları önemler de belirtilerek şöyle sıralanabilir:

Başlangıç Safhası Dental lamina ve diş germleri dişlerin meydana gelebilmesi için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Spesifik hücreler özel diş dokularının meydana gelmesinde rol oynarlar. Dişlerin gelişimi bazen anormal yerlerde görülebilir.

2. Monodermal veya özelleşmiş Örneğin overlerde veya hipofizde diş teşekkülüne benzer oluşumlar görülebilir. Buralarda dişler sanki çene içerisinde teşekkül ediyormuş gibi gelişirler.. Bunlar birer teratomdur. Teratomlar 3 Gruba Ayrılır. 1. Matür ( Benign) 2. Monodermal veya özelleşmiş 3. İmmatür ( Malign)

TERATOMLAR 3 GRUBA AYRILIR. 1. MATÜR ( BENİGN) 2. MONODERMAL veya ÖZELLEŞMİŞ 3. İMMATÜR ( MALİGN)

Başlangıç safhası olmamışsa diş teşekkülü görülmeyebilir veya diş menşeili kistlerde olduğu gibi diş germi patolojik bir görünüm kazanabilir. Konjenital olarak üst daimi lateraller, 3.büyük azılar, alt 2.küçük azılar teşekkül etmeyebilir. Bazı hallerde fazla olarak teşekkül eden bir diş primordiası diş kavsinde sürnümerer diş görülmesine sebep olur

PROLİFERASYON DÖNEMİ İntrauterin (=rahim içi) yaşamın 4’ncü haftasında embriyonun ağız boşluğunu döşeyen bölgedeki ektodermde hiçbir gelişim yoktur. Ayrıca çeneler, dudaklar, burun da henüz meydana gelmemiştir.

Proliferasyon (diğer bir değişle hücrelerin artması) intrauterin yaşamın 5. haftasında ağız boşluğunu döşeyen ektodermin mezoderm kökenli ilkel bağ dokusu (ektomezenkim) içerisine iki ayrı noktadan prolifere olmasıyla başlar ve gelişim olayları ilerler.

Proliferasyon Dönemi : Intraüterin (rahimiçi) yaşamının 5. haftasında ilerde dişlerin oluşacağı bölgede bulunan ektoderm ve mezoderm tabakalarının hücrelerinde sayıca artma (proliferasyon) izlenir. Dental arkın oluşacağı bölge kalınlaşır DENTAL LAMİNA MERKEL KIKIRDAĞI

Histodifferansiyasyon Dönemi : Dişlerin gelişeceği bölgelerde çoğalmış olan ekdoderm ve mezoderm hücreleri ilerde diş dokularının bazılarını yapabilecek, onları geliştirebilecek şekilde değişim gösterirler ve dokuyu oluşturabilecek yetenek kazanırlar. Bu dokuya yönelik hücre değişimine histodifferansiyasyon denir. Histodifferansiyasyon olayı intrauterin 13. haftaya kadar sürer.

Hücre proliferasyonu bu safhada azalmış ve hücreler kendilerini alacakları yeni fonksiyona göre hazırlamaya başlamışlardır. Bu safhada belirgin olarak dental organın çan safhasına eriştiği ve dentin ve mine apozisyonunun başlamasından önceki en hızlı gelişimi gösterdiği izlenir.

İç mine epitelinin mezenkim üzerindeki organize edici tesiri çan safhasında papildeki komşu hücrelerin odontoblastlara dönüşmesini sağlar. Dentin teşekkülünü takiben iç mine epiteli hücreleri, amoloblastlara dönüşürler ve mine dentine zıt yönde döşenmeye başlar.

Mine teşekkülü için dentin varlığı şarttır Mine teşekkülü için dentin varlığı şarttır. Doku kültürü yapılan ameloblastların dentinle temasları olmadıkları takdirde mine matriksini döşeyemedikleri tespit edilmiştir.

Dentin teşekülü, mine teşekkülünden önce olup mine matriksi için lüzumludur. A vitamini eksikliğinde ameloblastlar gerektiği şekilde değişikliğe uğramazlar. Neticede bu hücrelerin komşu hücreler üzerindeki organize edici tesirleri gerektiği gibi olmadığından dentin oluşumunda da bozukluk görülür. Bu şekilde oluşan atipik dentine osteo dentin denir.

Histogenez Dönemi Histodifferansiyasyona uğramış hücrelerin diş dokularını yaptıkları doku, sertdoku olduğundan birbirini izleyen iki aşamada gerçekleşebilir:

A) Histoformasyon (Morfogenez, Morfodiferasyon): İleride oluşacak sertdokunun organik matriksinin (organik kalıbının) yapıldığı dönemdir.Dişlerin bazal şekilleri istikbalde alacakları büyüklük, morfodiferasyon ile olur, ileri çan safhası yalnız histodiferasyonu değil , aynı zamanda kuronun morfodiferasyonunu da kapsar. Morfodiferasyonun teşekkülü ile mine dentin sınırı belirlenir.

Mine dentin ve dentin-sement bileşimi, her diş için farklı, karakteristik olmasına rağman ameloblastlar mine, odontoblastlar dentin, sementoblastlar ise sement dokularını döşerler. Bu şekilde dişler karaktaristik şekil ve büyüklüğünü kazanır.

Morfodiferasyonda görülen bozukluklar ameloblast ve odontoblastların fonksiyonunu bozmaksızın şekil ve diş hacmini etkileyebilir. Örneğin; fazladan teşekkül eden tüberküller, kökler veya kök ve tüberküllerin kaybıyla koni şeklinde ve tornavida ucu görünümünde dişler oluşabilir, sifilitik olarak doğan çocuklarda tipik hutchinson dişlerinin meydana gelmesi morfodiferasyon devresinde triponema pallidumların sebep olduğu bozukluk sunucudur.

B) Mineralizasyon Oluşan organik doku modelinin içine mineral tuzlarının çökelmesi, mineralizasyon olayı ve dokunun fiziksel olarak sertlik kazandığı dönem.

Mine ve dentinin apozisyonel gelişimi ekstra sellüler matriksin tabakalar şeklinde birikmesiyle olur, bu bakımdan bu tip gelişme, birikme şeklinde bir gelişmedir, apozisyonel gelişim ekstrasellüler materyalin muntazam ve ritmik olarak birikmesiyle karakterize olur, aktivite peryotları ve dinlenme zamanları muayyen aralıklarla olur.

Erüpsiyon Gelişmiş dişin işlevlik görebilmesi için dişin çene kemiği içinde hareket etmesi ve ağız mukozasını delip çiğneme düzlemine ulaşma olaylarının tümünü kapsayan dönemdir.

TOMURCUK DÖNEMİ Diş pervazı üzerinde on noktada hücre poliproliferasyonu devam eder ve epitel hücrelerinden oluşmuş on tane tomurcuk şeklinde kitle ortaya çıkar. Bu her epitel tomurcuğu birer epitel sap ile diş pervazına bağlıdır. Her epitel tomurcuğunun bulunduğu yerde ileride bir süt dişi gelişecektir. LAMiNA DENTAL ORGAN

BUD STAGE- TOMURCUK DÖNEMİ DENTAL LAMİNADAN TOMURCUĞUN OLUŞMASI ODONTOGENİC MESENCHYME GELECEK ADIM ; TAKKE SAFHASINA GEÇİŞ

Dental laminanın ektomezenşim içine sürekli proliferasyonu dental laminanın distal ucunda diş tomurcuğunun şekillenmesi ile sonuçlanır.

Mandibulada Bir Diş Tomucuğu , X100 Büyütme

Mandibulada bir Diş Tomucuğu , X 200 Büyütme

TAKKE DÖNEMİ Tomurcuğun periferinde ekvator bölgesinde hücre çoğalmasının hızlı devamı buna karşılık kutup bölgesinde çoğalmanın yavaş olması sonucunda tomurcuk bir süre sonra bir takke şeklini alır. Tomurcuk takke şeklini alırken olaya başlıca şu değişikliklerde eşlik eder.

TAKKE ŞEKLİNİ ALAN EPİTEL KİTLESİ İÇİNDE HÜCRELER YEREL AYRICALIKLAR GÖSTERMEYE BAŞLARLAR. BU AŞAMADA, TAKKEYE MİNE ORGANI ADI VERİLİR BU DÖNEMDE MİNE ORGANI HÜRESEL VE DOKUSAL FARKLILAŞMALAR GÖSTERİR.

Dıştaki epitel hücreleri kübik olup, bir sıra oluştururlar Dıştaki epitel hücreleri kübik olup, bir sıra oluştururlar. Bunlara dış mine epiteli hücreleri (dış diş epiteli hücreleri ) adı verilir. Takkenin konkav, içeri çökük kısmındaki hücreler ise silindirik görünüm alıp, onlar da bir sıra oluştururlar. Bu epitel sırasına “iç mine epiteli” (İç diş epiteli ) adı verilir.

İç mine epiteli hücrelerinin üzerinde bir sıra gene kübik görünümde epitel hücreleri dizilidir. Bu tabakaya “stratum intermedium” adı verilir. Takkenin ortasındaki epitel hücreleri arasında ise intersellüler aralık genişler. Hücreler uzantıları ile birbirlerine değerler. Bu orta bölgeye, görünümü, gevşek bağ dokusuna, gelişmiş bir dişin pulpa dokusuna benzemesi nedeniyle “mine pulpası” adı verilir.

STELLATE RETİCULUM HÜCRELERİ DENTAL LAMİNA DIŞ DİŞ EPİTELİ STELLATE RETİCULUM HÜCRELERİ İÇ DİŞ EPİTELİ Stratum intermedium MİNE DÜĞÜMÜ Basal lamina TAKKE SAFHASINDA DİŞİN POZİSYONU VE BÜYÜKLÜĞÜ BELİRLENİR

MİNE DÜĞÜMÜ (ENAMEL KNOT) Molar dişlerin morfogenezinde primer ve seconder mine düğümleri anahtar rolü oynamaktadır.

Primer mine düğümü takke safhasına geçilmeden hemen önce dental epitelin ucunda belirir.Çeşitli sinyaller [ bone morphogenetic proteins (Bmps), fibroblast growth factors (Fgfs), Wnts and hedgehog (Hh),] ileterek sinyal düzenleme merkezi olarak görev yaparak erken diş gelişimini kontrol eder.

Seconder mine düğümleri ise çan safhasında oluşur ve tüberkül tepelerinin yerini belirleyerek yükselmelerini sağlar ancak sinyal mekanizmaları tam olarak bilinmemektedir.

MANDİBULADA TAKKE SAFHASINDAKİ BİR DİŞ GERMİ DİL MANDİBULADA TAKKE SAFHASINDAKİ BİR DİŞ GERMİ

MİNE DÜĞÜMÜ

Takkeyi diş pervazına bağlayan epitel sapı incelir Takkeyi diş pervazına bağlayan epitel sapı incelir. Bu epitel sapa Lateral diş bandı adı verilir. Lateral diş bandı üzerinde değişik yöne doğru (palatinal ya da lingual yöne doğru) bir epitel proliferasyonu daha olur. Bu epitel proliferasyonu süt dişi gelişiminde izlenebilecek tüm aşamaları geçirip sürekli dişleri oluşturacaktır.

Dental lamina artıkları Süt dişlerini oluşturacak olan dental organ ağız epiteliyle olan ilişkisini artan mezodermal proliferasyon ile kaybeder. Yani lateral dental lamima ortadan kalkar, kalıntıları ise epitel incileri (sere epitel artıkları) şeklinde tezahür eder. LAMiNA DENTAL ORGAN Dental lamina artıkları

Takke görünümündeki epitel kitlesinin konkav tarafındaki iç mine epiteli hücreleri karşılarında bulunan mezenkim hücreleri üzerinde bir etkileyerek pluripotent mezenkimal bağ dokusu hücrelerini (ektomezenkim hücreleri) hücre organizasyonu açısından değişime uğratırlar ve protein sentezinde aktif olabilecek bir gelişim başlar.

Hücreler silindirik görünüm alıp içlerinde bulunan granüler tipte endoplazmatik retikulumlar belirginleşir. Takke ve konkav bölümü dolduran bağ dokusu çevresinde fibröz bir kapsül oluşur ve bu kapsül diş germini sarar. Bu kapsüle “diş torbacığı” adı verilir.

Stellate reticulum Tüberküller üzerinde azalır Dental Epitel İçe doğru yaklaşır. Stellate reticulum Tüberküller üzerinde azalır Knot hüreleri dental papile sinyaller iletir Stratum intermedium DENTAL PAPIL İç ve dış epitel servikal lupu oluşturmak üzere birleşir DENTAL SAC/ DİŞ TORBACIĞI

Takke döneminde oluşan değişiklikler gerçekte histodifferansiyasyonun başlaması olayıdır.

Takke safhasının sonunda çan safhasının başlangıcında Dental organın doku tabakaları belirir. Kronun dış hatları belirmiştir Odontoblastlar ve ameloblastlar belirmemiştir

12-13 embriyonal hafta sonuna doğru takke şeklindeki mine organı gelişip bir çan şeklini alır. Aynı oluşuma “Çan Organı” adı da verilir. Çan şeklini alma sırasında hücrelerdeki histodifferansiyasyon da ilerler ve özellikle iç mine epiteli hücreleri ilerde mine dokusunu üretebilecek özelliklerin tümüne erişirler.

Bu dönemde çan organın iç yüzeyindeki yani konkav yüzeyindeki hücrelere “ameloblastlar” adı verilir.

Amoloblastların karşısına dizili mezenkimal bağdokusu kökenli silindirik hücreler de artık bu dönemde dentin dokusunu üretebilecek tüm özellik ve yeteneklere sahiptirler. Bu hücrelere odontoblast hücreleri adı verilir.

Odontoblast hücreleri ameloblast hücrelerin karşısında onlara paralel bir şekilde ve yan yana dizilmişlerdir. Odontoblast hücreleri, önce iç mine epiteli hücreleri”nin sonra da onların ileri aşaması olan ameloblast hücrelerinin, ilkel mezenkimal bağ dokusu hücreleri üzerine yaptıkları etki ile oluşmuşlardır.

Çan organının konkav kısmını içine dolduran bağdokusuna dental papilla adı verilir. Dental papillanın periferinde bulunan odontoblastlar ameloblastlara karşıt bir dizi oluştururlar. Bağdokusu kökenli dental papilla ile epitel kökenli çan organı arasında “membrana formativa” adı verilen bir bazal membran (sınır membranı) vardır.

Diş embriyonunun tümünü diş torbası veya foliküler torba adı verilen ve bağdokusundan oluşmuş bir kapsül, (diş kapsülü) sarar.

ÇAN With continuing proliferation and differentiation of the tooth germ, the enamel organ assumes the shape of a bell which envelops the dental papilla. A new layer of cells termed the stratum intermedium appears between the inner enamel epithelium and the stellate reticulum. A dental lamina connects the outer enamel epithelium of the enamel organ to the oral epithelium. The distal end of the proliferating dental lamina forms the anlage of the permanent tooth, the so-called successional lamina. The third component of the tooth germ is the dental sac which is a concentration of mesenchymal connective tissue that encircles the enamel organ and the dental papilla. H&E, 30x

Identify the three parts of the tooth germ and the four layers of the enamel organ. H&E, 40x

Stellate reticulum Tüberküller üzerinde azalır Dental Epitel İçe doğru yaklaşır. Knot hüreleri dental papile sinyaller iletir Stellate reticulum Tüberküller üzerinde azalır Stratum intermedium DENTAL PAPIL İç ve dış epitel servikal lupu oluşturmak üzere birleşir DENTAL SAC/ DİŞ TORBACIĞI

Dış dental epitel aşağıya doğru çöker DENTAL LAMINA üst kısım dejenere olur alt kısım 2ç tomurcuğu oluştururç Stellate reticulum tüberküller üzerindeazalı Knot hücreleri papile sinyaller gönderir Papilin dışındaki hücreler odontoblastlar haline dönüşür Dental papil pulpa haline gelmeye başlar İçe doğru gelişen pulpal damarlar

Stellate reticulum hücreleri apikale hareket eder Dentin ilk olarak predentin olarak şekillenir ve iç dental epitele ameloblast haline gelmesi için sinyaller gönderir Stellate reticulum hücreleri apikale hareket eder Odontoblastslar tüberkül dentinini oluşturur DENTAL PAPİL PULPA HALİNE GELMEKTEDİR Servikal loop apikale doğru kron yayılmasını düzenler GELİŞEN PULPA DAMARLARI DENTAL SAC OLUŞMAMIŞ

DENTAL SAC HALA OLUŞMAMIŞ Ameloblastlar tüberkül minesini oluşturur Capillaries ameloblastslara yaklaşır Dentin 2.

İÇ MİNE EPİTELİ DİŞ TORBASI ST ELLATE RETİCULUM DIŞ MİNE EPİTELİ ST RATUM İNTERMEDİUM DENTAL PAPİL

DİŞ TORBASI ST ELLATE RETİCULUM Higher power of image 31. The layers of the tooth germ are shown as they appear at the top of the bell. H&E, 200x İÇ MİNE EPİTELİ DIŞ MİNE EPİTELİ ST RATUM İNTERMEDİUM DENTAL PAPİL

YILDIZ ŞEKLİNDEKİ HÜCRELER STELLATE RETİCULUM YILDIZ ŞEKLİNDEKİ HÜCRELER DENTAL PAPİL STRATUM İNTERMEDİUM YASSI HÜCRELER İÇ MİNE EPİTELİ ÇUBUKSU HÜCRELER

Diş torbası kan damarları açısından oldukça zengindir

İLERİDE DAİMİ DİŞİ OLUŞTURACAK OLAN DAİMİ DİŞ TOMURCUĞU

Histodifferansiyasyon dönemi sonunda çan organı ve dental papillada bulunan hücrelerin özellikleri birbirlerinden çok farklıdır.

ÇAN ORGANI KAPSAMINDAKİ HÜCRELER Çan organı; ameloblast tabakası, stratum intermedium tabakası, mine pulpası ve dış mine epitelinden oluşmuştur.

Ameloblastlar Ameloblastlar silindirik görünümde ya da ampul şeklinde, boyutları 30 - 40 - 10 ya da 7 olan asidofilik hücrelerdir. Hücreler sıkı bir düzende yan yana dizilmiş olup aralarında desmozom tipi bağlantılar vardır. Hücrelerin nukleusları bazalde olup, sitoplazmaları granüllüdür. Ameloblastların sitokimyasal özellikleri de kısaca şöyle özetlenebilir.

Hücreler RNA’dan zengin olup, bol ribozom taşırlar Hücreler RNA’dan zengin olup, bol ribozom taşırlar. Sitoplazmalarında bulunan protein eriyik haldedir. Geç dönemde çok az lifsel proteine de rastlanabilir. Ameloblast sitoplazması içinde daha başka maddeler de vardır. Bu maddeler mukopolisakkaritler, glikojen ve az oranda lipitlerdir.

Ayrıca kalsiyum ve fosfat iyonları da ester kompleksleri halinde depolanmıştır. Hücre içinde alkalen fosfatozlar ve oksidadif enzimler de bulunmaktadır

İç mine epiteli Tek tabaka halinde dizilmiş hücrelerden oluşur, bu hücreler dentin oluşumu öncesi uzun silindirik hücreler olan ameloblastlara dönüşürler, yatay kesitlerde mine prizmalarına benzer, altıgen şekildedir, altlarındaki mezenkim hücrelerine etki ederek odontoblastlara dönüşümünü sağlarlar. İÇ MİNE EPİTELİ ÇUBUKSU HÜCRELER

Stratum Intermedium Hücreleri Stratum intermedium hücreleri 2-3 sıra yassı görünümde olup asidoflik boyanırlar. Hücrelerin nukleusu ortadadır. Bu hücreler özellikle alkalan fosfatozdan zengindirler. Minenin teşekkülünde esas rolü oynar. STRATUM İNTERMEDİUM YASSI HÜCRELER

Stratum Intermedium Hücreleri mine kireçlenmesi için lüzumlu olan maddelerin ayrışmasına yardım ederler. Nasymyth zarının teşekkülünde rol oynadığı gibi interprizmatik maddenin kireçlenmesinden de sorumlu olduğunu iddia edenler vardır.

Bu tabaka embriyonun mine teşekkülünü yapacak kısımda mevcut olduğu halde kök teşekkülü yapacak kısımlarda yoktur.Bu nedenle kolluma isabet eden yerlerde mine ile sement arasında bir devamlılık olmayabilir.

Mine Pulpası Çan organında mine pulpası gelişmiş ve buradaki hücreler arasında bulunan sıvı artmıştır.Yıldız şeklindeki hücreler uzun uzantılarıyla birbirleriyle anastomos yaparlar.Mine teşekkülü başlamadan önce hücreler arası sıvının kaybı ile mine pulpası büzülür.Hücreleri stratum intermedium tabakasının hücrelerinden güçlükle ayrılır..

Bu değişiklik tüberkül ve kesici kenarların tepesinden başlayarak koleye doğru ilerler.Mine pulpasının hücreleri albümin ihtiva eder.Ameloblastlara kalsiyum imali için gerekli olan ham madde stratum intermedium aracılığı ile bu albuminli maddelerden sağlanır .Mine oluşumunun başlamasıyla bu yıldız şeklindeki hücreler kaybolmaya başlar. 2 ayrı kısımda erime tamamlandığı halde ortada erimeyen bir set kalır,buna mine septumu denir.Zamanla bu set ortadan kalkar

Dış Mine Epiteli Tek sıra kübik hücrelerden oluşur.Önceleri mine organına hiç kapiller girmediği için kireçlenmde gerekli maddeler etraftaki kan damarlarından difüzyonla bu hücreler vasıtasıyla mine pulpasına ve oradan stratum intermedium ve ameloblastlara kadar giderler.

Fakat mine oluşumu başlayınca dış mine epiteli hücreleri eğilirler Fakat mine oluşumu başlayınca dış mine epiteli hücreleri eğilirler.Aralardaki boşluklara diş torbası mezenkiminden kapiller düğümler içeren papiller girer.Böylece damarsız olan mine organına zengin beslenme yolları sağlanır.

Dental Papil: Odontoblastların oluşumundan sonra daha derindeki hücreler de tedrici olarak pulpa hücreleri halini alırlar.Bir taraftan da yeni kan damarları ve sinirler oluşarak dental papil içinde dağılmaya başlarlar.Diş papili dentinin şekillenmesini ve kireçlenmesini sağlar. Kökün şekline uyarak daralır.Ve kök oluşumu sona erdikten sonra diş pulpası adını alır.

MEMBRANA FORMATİVA (Basal Membran) Gliko-protein ve mukopolisakkaritlerden oluşmuş, bağ dokusu ile epitel arasındaki bazal membrandır. Diş papili ile iç-mine epiteli ameloblastlar arasında selektif bir transportu sağlar. Kısaca bazı moleküllerin bağdokusundan ameloblastlara geçişine olanak sağlar.

DENTAL PAPİLLA KAPSAMINDAKİ HÜCRELER Odontoblastlar Odontoblastlar dentin yapımından sorumlu, uzun silindirik hücrelerdir. Granüler tipte endoplazmik retikulumları çok iyi gelişmiş olup, RNA’dan, hidrolitik ve oksitadif enzimlerden zengindirler. Yapılarında alkalan fosfatoz, asit fosfatoz ve non-esteraz enzimler de bulunur.

Subodontoblastik Tabaka Hücreleri: (Odontoblast altı tabaka hücreleri) Subodontoblastik tabaka hücreleri ilkel mezenkimal bağdokusu hücreleri kökenli olup, granüler tipte endoplasmik retikulumdan ve alkalen fosfatoz enziminden zengin hücrelerdir.

İlkel Pulpa İlkel mezemkimal bağdokusu hücrelerinden dönüşmüş bağ dokusu hücreleri, damarlar (kapiller) ve sinirler bulunur. İlkel pulpada kollagen ve prekollagen lifler vardır. Bunların bir kısmı odontoblast hücrelerinin arasından odontoblast-ameloblast arası alana kadar uzanırlar. Bunlara von Korff lifleri denir.

DİŞ TORBASI Çan organı ve dental papilla diş torbacığı adı verilen içte hücreden dışta, kollagen liften zengin bir mezoderm kökenli doku ile sarılıdır.

Proliferasyon ve Histodiferasyon dönemleri sonunda diş germlerinin ilerde hangi diş olacaklarını gösteren biçimleri de (morfolojileri) özellikle tüberküleri ve hacimleri belirmiş olur.

Morfoloji, proliferasyon döneminde belirli bölgelerdeki hücrelerin çoğalma hızlarının diğerlerinden daha fazla ya da daha az olması ile ortaya çıkar. Dişlerin morfolojisinin genetik determinasyonunda (Kalıtsal saptanmasında) ektoderm mezenkimden daha önemli sorumluluk taşır.

SERT DOKULARIN MEYDANA GELMESİ (HİSTOGENEZ)

Bir sertdokunun gelişmesi birbirini izleyen iki olayla tamamlanır: 1-Organik matriksin, yani organik kalıbın, modelin oluşumu. 2-Bu organik matriksin içine çoğunlukla çeşitli tipte kalsiyum fosfat ve az oranda da kalsiyum karbonat kristallerinin çökelmesi ile bu organik modelin mineralizasyonu oluşur.

Ana madde yada diğer değişle esas madde, glukoprotein ile hiyaluronik asit ve kondroitin sülfat şeklindeki mukopolisakkaritlerden meydana gelir ve jel kıvamındadır. Lifler ise kollagen lifler olup polipeptit zincirleri halindeki lifsel proteindir.

Bağdokusu ve sert dokuların organik martriksi içindeki kollagen, organizmanın tüm proteinlerinin üçte birini oluştururlar. Normal bağ dokusunda mukopolisakkaritleri ve bu kollagen lifleri isimlerinden de anlaşılabileceği gibi fibroblastlar (lif doğurucu, yapıcı hücreler) yaparlar.

Fibroblastlar granüler endoplazmatik retikulumlu hücrelerdir Fibroblastlar granüler endoplazmatik retikulumlu hücrelerdir. Kollajen liflerin oluşturulması ile görevlidirler.

Kemikte osteoblastlar, sementte sementoblastlar, dentinde odontoblastlar dokunun organik maddesinin yapımını üzerlerine alırlar. İlkel mezenkimal bağdokusundan gelişen bu hücrelerin bir çok ortak özelikleri vardır.

Çevrelerinde kan dolaşımından Yaygın granüler endoplazmatik retikulumdan Poliribozomlardan, RNA’dan Hidrolitik ve oksidatif enzimlerden Mitokondrilerden Veziküllerden, zengin olup aktif bir protein sentezi yapan ve sonra da bu proteinleri salgılayan hücrelerdir

Bu hücrelerin salgıladıkları dokuya özgü kollagen lif ve mukopolisakkaritlerden oluşan organik matrikse dentinde dentinoid, sementte sementoit ve kemikte osteoit madde adı verilir.

Gerek bağdokusunda, gerekse sertdokuların organik matriksinin oluşumunda kollagen lif sentezi, ilk olarak sorumlu hücreler içinde, yani fibroblast, odontoblast, sementoblast ya da osteoblast içinde hücre içerisinde başlar.

Kollagenez Hücre içinde özelikle üç amino asit prolin, hidroksprolin ve glisin belirli bir yinelenme ile arka arkaya gelerek, araya giren diğer tip 15 amino asit ile birlikte bir peptit zinciri oluştururlar. Bu peptit zincirine primer strüktür (birincil yapı) denir.

Peptit zincirinin bir spiral şeklinde burulmasıyla sekonder strüktür (ikincil yapı) ortaya çıkar. Bu sarmal şekildeki sekonder strüktüre protokollagen adı verilir. Sarmal yapılı üç ayrı peptit zincirinin yan yana gelip hidrojen köprüleri ile birbirlerine bağlanması sonucunda tersiyer strüktür (üçüncül yapı) oluşur ve bu lifsel yapıya tropokollagen makromolekülü adı verilir.

Tropokollogen makromolekülü 2800 A boyunda ve 15 A çapında bir lifçiktir. Krinositoz olayı ile hücre dışına, hücreler arası alana (ara madde içine) atılır ve kollagenez bundan sonra ekstrasellüler (hücre dışı) devam eder.

OLUŞTURULAN TROPOKOLLOJEN HÜCRE DIŞINA ATILR DNA transkripsiyonu ile mRNA spesifik zincir konfigürasyonunu belirler OLUŞTURULAN TROPOKOLLOJEN HÜCRE DIŞINA ATILR Ribozomda oksijen ile hidroksizasyon gerçekleştirilir TAŞIYICI RNA GOLGİ YE TAŞIRKEN SPESİFİK AMİNO ASİTLERİ EKLER

sekonder strüktür protokollagen primer strüktür sekonder strüktür protokollagen tersiyer strüktür tropokollagen

Üzerlerinde 5 düğümlü 4 açık bölge olan tropokollagen molekülleri ara madde içinde arka arkaya dizilirler ve Protofibrili oluştururlar. Bu düğümlü bölgelerin oluşturduğu çizgilenmeye Long Spacing Segments (LSS) denir. Arka arkaya dizilmiş tropokollagen makromolekülleri ara maddenin özellikle mukopolisakkaritlerin yapıştırıcı etkileriyle yan yana gelirler. Bu olaya lateral aggregasyon denir. Mukopolisakkaritlerin yapıştırıcı etkisi moleküller arası elektrostatik çekim gücüne dayanır

Her tropokollagen makromolekülünde beş düğümlü 4 düğümsüz bölge vardır ve bu moleküler yan yana gelirken 4 molekül boyu kayma yaparlar. Bu kayma sonucunda her tropollagen makromolekülünde düğümlü bölgeler belirli bir aralık tekrarı ile yan yana gelirler ve böyle oluşan bir kollagen fibril elektron mikroskobundan izlenirken 640 A’luk yinelenme ile koyu renkli çizgiler ortaya çıkar.

Bu 640 A’luk periodik çizgilenme kollagene özgüdür Bu 640 A’luk periodik çizgilenme kollagene özgüdür. Bu kollagen fibriller (kollagen lifcik) de yan yana gelerek fibril demetleri (Lifcik Demetleri) oluştururlar ve bu demetlerin çapı 0,2-0,3 mm e vardığında “kollagen lif” den söz edilir. Kollagen lifler hafif dalgalıdırlar. Kollagen yapısının üzerinde ayrıntılı durulmasının nedeni daha ileriki konularda bu lif yapısı ile mineralizasyon arasında yakın ilişki olması ve gene aynı yapının periodonsiyumda diş sürmesi olayında aktif rol oynamasındandır.

Lateral aggregasyon sırasında kollagen fibrilin mineralizasyonu.

KOLLAJEN ELEKTRON MİKROSKOBU ALTINDA İNCELENDİĞİNDE FİBRİLLER 64nm ARALIKLARLA KOYU VE AÇIK BANDLAR OLUŞTURUR

Mineralizasyon Sert dokunun organik modeli içinde kalsiyum tuzlarının çözülmesidir. Kalsiyum organizmada sert dokulara tuz halinde çözeldiği gibi eriyik halde (iyonize halde) kan serumunda 100 ml ‘de 9-10-11 mg oranında bulunur.

Çok az oranda kalsiyum proteinlerle birleşmiştir Çok az oranda kalsiyum proteinlerle birleşmiştir. Sert dokulardan kemiklerde kalsiyum kalsiyumfosfat tuzları olarak depolanırlar. Gereğinde kan serumundaki kalsiyum 9 mg dan aşağı düştüğünde bu kalsiyumfosfat tuzları bazı hormonların etkisiyle kemiklerden mobilize olup iyonize olmuş olarak organizmadaki görevlerini yapar

Kalsiyum organizmadaki görevleri şöyle özetlenebilir: 1-Normal membranların permeabilitelerinde (=geçirgenliklerinde) rol oynar. 2-Normal kalp ritminin düzenlenmesinde rol oynar. 3-Çizgili kasların tonusitesinin düzenlenmesinde etkilidir. 4-Kanın pıhtılaşma mekanizmasında rol oynar. 5-Sinirlerde aksiyon iletiminde sinaptik atlama olayı için önem taşır. Kandaki kalsiyum düzeyini paratiroid bezinin parathormonu yükseltir. Tirodi bezinin calsitonin hormonu alçaltır.

Sert dokularda rastlanılan kalsiyum tuzlarının büyük çoğunluğunu kalsiyumfosfat tuzları oluştururlar ve oktokalsiyumfosfat Ca4H(PO4)32H2O ve hidroksiapatit Ca5 (PO4) OH halinde çift tuzlar olarak sert dokularda rastlanır. Kalsiyum tuzları kalsiyum karbonat olarak da sert dokulara çökebilir.

Bu organik matriks içindeki ilk CA3 (PO4)2 kristallerinin çekirdeklerinin çökelmesi kollagen biosentezi ile yakın ilişkidedir. Ortamda yeterince Ca ++ ve PO4- iyonları olduğunda tropokollagen makromoleküllerinin lateral aggregasyonu sırasında bunlar tropokollagen makromolekülleri arasında yerleşip kollagen ile birlikte gelişirler.

Bir kısım Ca3 (PO4)2 kristalleri de kollagen fibrilin gelişimi tamamlandıktan sonra onun etrafını bir kılıf gibi sararlar. Ayrıca ara maddenin mukopolisakkarit moleküllerinin de Ca3 (PO4)3 kristallerini bağlayıcı yani çökeltici özellikleri vardır .

Kalsiyumfosfat tuzları ilk önce oktokalsiyumfosfat kristalleri halinde olup zamanla kalsiyumfosfat sisteminin en ideal kristal yapısına hidroksiapatite dönüşürler. Bu olayda fluor ve karbonat iyonları katalizör rol oynarlar.

(AMEOGENEZİZ)(DENTİNOGENEZİZ) ODONTOGENEZİZ (AMEOGENEZİZ)(DENTİNOGENEZİZ) Amelogeneziz ve dentinogeneziz birlikte ilerleyen olaylardır .Ancak histodifferansiyasyonun bitiminde yapımı ilk başlayan doku, dentin dokusudur.

Odontogeneziz (Dentinogeneziz ve Amelogeneziz)

İlk olarak odontoblastlarla ameloblastlar arasındaki hücresiz, kollagen liften fakir alana odontoblastlar tarafından dentinoit doku salgılanır ve buraya Ca-tuzları kürecikler oluşturacak şekilde çökelme yaparlar. Bu dentine ilk predentin ya da ilerde oluşacak tüm dentini bir manto gibi sardığı için “manto dentini” denir. Manto dentininin oluşumunu, ameloblastların mine yapımını (amologenezizi) başlatması için bir “uyarı” olur.

Developing Tooth – Picture 3 PRE-ENAMEL Developing Tooth – Picture 3 AMELOBLSATLAR PRE-DENTİN ODONTABLASTLAR ŞEKİLLENEN PULPA KAVİTESİ

. Amelogeneziz ameloblastların çekirdeklerinin perifere çekilmesi ve bazal tarafların salgı (sekret) taşıyan veziküllerin artması ile başlar. Bunu hücrelerin yalnızca bazal bölümünde hücreleri birbirlerinden ayıran hücre membranının ortadan kalkması ve bu bölümde ilk organik matriksin salgılanması izler. İlk organik matriksin salgılanmasıyla birlikte ameloblastlar 1/3 hücre boyu perifere doğru çekilirler

.Hücrenin salgı taşıyan vezikülleri toplu olarak tepesi bazalde bir koni görünümü verirler. Bu koni görünümünde olan hücrenin sekresyon yaptığı bölümüne “Thomes Proçesi” adı verilir.

Hücreler, Thomes Proçelerinin başladığı yerde birbirlerine sıkı bir şekilde desmozom yapıları ile tutunmuşlardır. Bu tutunma sınırına “terminal bar” adı verilir. Terminal bar kısaca salgılanan mine organik matriksi ile ameloblastları ayıran bir sınır gibidir. Olay 1/3 ameloblast boyu adım adım perifere doğru ilerler.

Mine organik matriksi ile birlikte inorganik elemanlar da, mineraller de salgılanır. Bu nedenle jel kıvamlı, içinde polipeptit yapılı lifsel protein de taşıyan mine organik matriksi hemen mineralize olmaya başlar. İlk oluşan mineye “ilkel mine” “preenamel” denir. İlkel mine olgun minenin taşıdığı inorganik maddenin %30 ‘unu taşır.

Developing Tooth – Picture 2 AMELOBLSATLAR PRE-ENAMEL PRE-DENTİN

Developing Tooth - Picture AMELOBLASTLAR ŞEKİLLENEN DENTİN ŞEKİLLENEN MİNE ODONTABLASTLAR ŞEKİLLENEN PULPA KAVİTESİ

Amelogeneziz sürekli olarak perifere doğru devam ederken, önceki ilkel mine tabakaları da mineralize olmaya devam ederler, böylece ilk tabakalarda mine mineralizasyonu olgunlaşır.

Minedeki, bu olayların yanı sıra odontoblastlar da ilk bulundukları yerde bir protoplasmik uzantı bırakarak merkeze doğru çekilirler. Bu çekilme sırasında çevrelerine dentin organik matriksini, yani dentinoid dokuyu salgılarlar. Dentinoid doku salgılamasında subodontoblastik tabaka hücrelerinin de önemli katkısı vardır.

KÖKLERİN GELİŞİMİ VE SEMENT HİSTOGENEZİ Mine ve dentin dokularının mineralizasyonu başladıktan sonra mine organının ameloblastlarla dış mine epitelinin birleştiği sınırdan aşağıya doğru bir epitel gelişmesi başlar. Bu epitel iki katlı olup içte ameloblastların bir önceki aşaması olan iç mine epiteli hücrelerini dışta ise dış mine epiteli hücreleri yan yana dizilmesiyle oluşur ve bir hortumu andırır şekilde gelişmeye devam eder.

Bu iki tabaka epitel hücrelerinden içte iç mine epiteli, dışta dış mine epiteli hücrelerinden oluşan birleşik mine epitel hortumuna Hertwing epitel kını adı verilir

Hertwing epitel kınında iki epitel arasında mine pulpası yoktur Hertwing epitel kınında iki epitel arasında mine pulpası yoktur. Hertwing epitel kınının iç yüzünde bulunan hücreler iç mine epiteli hücreleri olduğundan dental papillanın içindeki mezenkimal bağ dokusu hücrelerini etkilerler ve dental papilladaki mezenkimal bağ dokusu hücrelerinin bir kısmı odontoblastlara dönüşürler

Aynı olay; kron gelişiminde de söz konusudur Aynı olay; kron gelişiminde de söz konusudur. Ancak burada iç mine epiteli daha ileri bir histodifferasiyasyon göstermiş ve ameloblastlar oluşmuştur. Bu histodifferansiyasyona paralel iç mine epiteli hücrelerinin etkisiyle odontoblastlara dönüşmeye başlayan mezenkimal bağdokusu kökenli hücrelerde hızlı ve iyi bir şekilde odontablasta özgü yapıya ulaşmışlardır.

Kök gelişiminde bu etkileme kron gelişimine oranla daha alt düzeyde kalır, ve kök dentinini oluşturacak odontoblastlar, kök dentinini, başlangıçta krona oranla geniş bir tabaka kanalsız dentin yapısında salgılarlar ancak, bir süre sonra bu hücreler kron odontoblastlarına benzer şekilde ideal bir histodifferransiyasyon gösterebilirler ve kanalsız dentin altında kanal taşıyan dentin üretebilirler.

İlk salgılanan kök dentini mineralize olmaya başladıktan sonra üzerinde bulunan Hertwing epitel kını yer yer çözülmeye başlar ve kök dentini üzerinde bir balık ağı görünümünü alır. Bu çözünme sonucunda çıplak kök dentini ile diş torbacığının iç yüzeyinde bulunan mezenkimal bağ dokusu hücreleri değinimde bulunurlar ve kök dentini, diş torbacığının iç yüzeyinde bulunan indifferansiye mezenkimal bağdokusu hücrelerini etkiler.

Bu etkileme sonucunda, diş torbacığının iç yüzeyinde bulunup, dentinle değinimde bulunan mezenkimal bağdokusu hücreleri, sement dokusunu üretebilecek hücrelere dönüşürler.

Sement üretebilecek hücrelere sementoblast adı verilir Sement üretebilecek hücrelere sementoblast adı verilir. Bu hücreler kemik üreten hücrelere, osteoblastlara benzerler. Yaygın granüller tipte endoplazmik retikulumları vardır, protein sentezinde aktif hücrelerdir, yapılarında çeşitli enzimler vardır, Çıplak dentin yüzeyine sementoblastlar sementoid doku adı verilen sement organik matriksini salgılarlar.

Sement organik matriksi mineralize olurken diş torbacığının dış tabakasında bol oranda bulunan kollagen liflerin bir ucu sement içinde gömülü kalır. Daha sonra sementoblastlar kendi ürettikleri sement dokusu içinde kalırlar ve sement hücresi (sementosit) adını alırlar.

Diş torbacığının dış tabakasında bulunan liflerin sement içinde gömülü kalmayan uçları da dişin çevresinde gelişmekte olan kemik dokusu içinde kalırlar. Böylece ilerde sürecek dişi, organizmaya bağlayan periodontal liflerin bir kısmı da oluşmuş olur.

Çözünen Hertwing Epitel kınında bazen epitel hücre kümeleri artık halde kalabilirler. Bu epitel adacıklar gelişip sürmüş dişlerin periodontal aralığında rastlanılabilir. Malassez epitel kalıntıları adı verilen bu Hertwing epitel kını artıkları kronik bir periodontal iltihapta prolifere olup lezyonun kiste dönüşmesine kist epitelini oluşturarak katkıda bulunabilirler.

İNCELMİŞ DENTAL EPİTEL Odontoblastların toplandığı saha MİNE İNCELMİŞ DENTAL EPİTEL HERTWIG’ KÖK KILIFI DENTIN PULPA Epitelyal diafram KRON Kök Formasyonu Odontoblastların toplandığı saha kök kını ayrılarak, diş torbasının mezenşimal hücrelerinin kök dentini ile temasını sağlar.

KÖKLERİN BİÇİMLENMESİ Hertwing epitel kını bir hortum şeklinde ilerde oluşacak dişin apeks yönüne doğru gelişirken hortumun açık olan ucu hafifçe içeri doğru kıvrık görünümdedir. Bu görünüm hortumun içinde bulunan dental papillanın çevresine baskı yaptığı ve apıkal diaframada hafif bir daralma izlenimini yaratmaktadır.

Hertwig epitel kınının hafifçe içeri kıvrık olan uç açıklığına “apikal diaframa” adı verilir. Apikal diaframa kök gelişimi tamamlandıktan sonra dişin apeks bölgesinde ufak bir delik kalıncaya kadar daralır ve “apikal foramen” adını alır.

APİKAL DİAFRAMA

Çok köklü dişlerde ise dental papilla birkaç noktada Hertwing epitel kınına daha güçlü olarak basınç yapar ve buralarda ilerde oluşacak kök sayısı kadar çıkıntılar (Loblar) oluşur. Çıkıntılar (loblar) arasında Hertwig epitel kını birer ayırıcı dil gibi karşılıklı gelişirler ve ilerde oluşacak çok köklü dişin bifurkasyon noktasında birleşirler.

Bifürkasyon noktasında birleşen Hertwig epitel kınından gelişmiş epitel dilciklerinin iç yüzünde iç mine epiteli olduğundan burada odontoblast hidtodifferansiyasyonu ve sonrada dentinogenezis gerçekleşir. Çok köklü dişlerde epitel uzantılar bifürkasyon noktasında birbirleriyle kaynaştıktan sonra ilerde oluşacak kök sayısı kadar ikincil apikal diaframalar ortaya çıkarlar. Kök gelişimi her kök için birer ayrı Hertwig epitel kını ve ikincil apikal diaframalar ile devam eder.

Eğer hertwing epitel kınının hücreleri dentin yüzeyine yapışık kalırsa tamamen foksiyon yapan ameloblastlara dönüşebilirler ve mine yaparlar. Böyle mine kürekçiklerine mine incisi denir. Hertwing epitel kınının devamlılığı dentin oluşumundan önce bozulursa pulpanın dentin duvarında bir defekt meydana gelir.

(mine incisi)

Diagramın yatay uzantılarının birbiriyle kaynaşması tam olmazsa böyle defektler pulpa odalarının tabanlarında veya kökün herhangi bir yerinde olabilir. Bu normalden sapma ikincil kök kanallarının oluşumuna sebep olur, en fazla da pulpa odasının tabanında görülür. bu tip dentin bölgelerine yan kanal denir.