1. Samimi Konuşmak
“. Onların içlerine işleyecek güzel söz söyle. ” (Nisa sûresi, 63 “...Onların içlerine işleyecek güzel söz söyle!” (Nisa sûresi, 63. ayet) “Rabb’inin yoluna hikmetle ve güzel sözle çağır!...” (Nahl sûresi, 125. ayet)
Samimiyet; içtenlik, candan davranış, yapmacıklıktan uzak gerçek bir sevgi anlamına gelir. Samimi insan konuşmalarıyla da karşısındaki insana güven ve huzur verir. Güler yüzü ve içtenliğiyle insanların sevgisini kazanır
Peygamberimizin her hali samimiydi Peygamberimizin her hali samimiydi. O, insanlara samimiyetin nasıl olması gerektiğini en güzel şekilde davranışlarıyla göstermiştir. Efendimiz insanlar arasında ayrım yapmadan herkese içten davranırdı. Kimi zaman bu samimiyetini tadında ve düşündürücü şakalarla, kimi zaman da sevgi sözcükleriyle belli ederdi.
Yanına gelen herkesi sabır ve ilgiyle dinlerdi Yanına gelen herkesi sabır ve ilgiyle dinlerdi. Peygamber Efendimizin bu samimiyetinden dolayı insanlar ona dertlerini rahatça söyleyebilirlerdi.
Peygamberimizin onlara verdiği güven ve sağladığı rahatlık sayesinde İslamiyet’le ilgili sorularını özgürce sorabilirler, hatta kimi zaman anlamadıkları yerlerde itiraz eder, hayretlerini belirtirlerdi. Efendimiz de böyle durumlarda onlara hiç kızmaz, gülümseyen çehresiyle sakince onları dinlerdi.
Onun bulunduğu ortamlarda kimse kendini yalnız hissetmezdi Onun bulunduğu ortamlarda kimse kendini yalnız hissetmezdi. Dertlilerin derdini dinler, sorunlarına elinden geldiğince çözüm üretirdi. Onun yanındayken herkes “En çok beni seviyor.” diye düşünürdü. Çünkü Peygamberimiz insanlara kendini özel hissettirir, bir toplulukta konuşma yapıyorsa herkesin gözlerine bakar; anlatacağını tek bir kişiye anlatmazdı.
Bu samimi hal ve hareketleriyle insanların gönüllerini fethetmiş ve güvenini kazanmıştı. Efendimiz bunları yapmacık bir şekilde değil, üstün şahsiyetinin getirdiği doğal bir samimiyetle yaşar ve yaşatırdı.
Peygamber Efendimizin samimiyeti ölçülü ve dengeliydi Peygamber Efendimizin samimiyeti ölçülü ve dengeliydi. Onlarla konuşurken samimiyeti nezaketini aşmazdı. Arkadaşlarına da bunu tavsiye eder, “Özür dilemek zorunda kalacağınız bir sözü söylemeyin.” derdi.
İnsanın konuşması onun duygularını, içtenliğini yansıtan bir ayna gibidir. Peygamberimizin samimiyeti sadece yüzünden, davranışlarından değil konuşmasından da anlaşılırdı. Kalbindeki içtenlik ve derinlik konuşmalarına da yansır, insanlara da bunu hissettirmekten kaçınmazdı. Sözlerini söylerken de seçerken de çok dikkatli davranırdı.
Konuşması onu dinleyen herkesin kolayca anlayabileceği şekilde gayet açıktı. Ne anlaşılmayacak kadar hızlı ne de insanları uyutacak kadar yavaş konuşurdu. Hatta o konuştuğu zaman kelimeler sayılabilirdi.
Özellikle vurgulamak istediği yerleri “iyice anlaşılsın” diye sabırlı bir öğretmen gibi üç kere tekrarlardı. Verdiği örneklerle anlattığı kıssalarla konuyu ilgi çekici hale getirir ve pekiştirirdi. Bazı zamanlar akılda daha kalıcı olsun diye kumun üzerine şekiller çizerek de anlatırdı.
Hatalı olanların hatasını uygun bir biçimde söyler ya da bunu tavırlarıyla belli ederdi. Bir davranışı beğenip beğenmediği yüzünden anlaşılırdı. Peygamberimiz duygularını karşısındaki insana hissettirme konusunda net ve anlaşılır bir insandı.
Takdir edeceği davranışları övgüde aşırılığa kaçmadan söylerdi Takdir edeceği davranışları övgüde aşırılığa kaçmadan söylerdi. Övgüde aşırıya kaçanları uyarır, bunun karşıdaki kişiye zarar vereceğini ifade ederdi.
Hz. Peygamber az kelimeyle çok şey anlatma yeteneğine sahipti Hz. Peygamber az kelimeyle çok şey anlatma yeteneğine sahipti. Her işin başında olduğu gibi konuşmaya da besmele çekerek başlar; bunu bereket olarak görürdü. Kendisini ilgilendirmeyen şeyleri konuşmazdı. Düşünüp taşınmadan konuşmayı da hoş görmezdi.
Müminleri hayırlı ve güzel şeyler söylemeye çağırırdı, boş ve kaba konuşmaktan men ederdi. Çünkü insanın yanında onu gözetleyen, her sözünü yazmaya hazır bir meleğin var olduğu gerçeğini unutmazdı. Söylediği sözleri de bu bilinçle söylerdi.
Sözü güzel söylemek kadar doğru söylemek de önemlidir Sözü güzel söylemek kadar doğru söylemek de önemlidir. Samimiyetin ve doğru iletişimin en önemli kuralı budur. Efendimiz doğru sözlülükten hiçbir koşulda vazgeçmez, çevresindekilere de bunu tavsiye ederdi. Günlük hayatta mutlaka söylenmesini istediği bazı özel sözleri de hatırlatırdı.
Bunların başında besmele çekmek gelirdi Bunların başında besmele çekmek gelirdi. Bir işi yapmaya niyetlenirken “İnşallah”, hoşa giden bir şey için “Maşallah” demek Rabb’imizin emri olduğundan bunları gerekli yerlerde mutlaka kullanırdı.
Peygamber Efendimiz insanlara isimleriyle hitap eder, müminlere de bunu tavsiye ederdi. Sahabelerine davranış ve durumlarına göre güzel anlamlı unvanlar verirdi. Toprakta yattığı için yüzünde toprak izi çıkan Hz. Ali’ye ‘Ebu Turab’, (toprağın babası), kedileri çok seven bir sahabeye ‘Ebu Hüreyre’ (kedicik babası) gibi.
Sahabeler, Peygamberimizin taktığı isimlerle anılmaktan mutluluk duyar, unvanlarını asıl isimlerine tercih ederlerdi. Bununla birlikte Peygamberimiz, insanları sevmedikleri isimlerle çağırmayı, kesin bir şekilde yasaklardı.
İyi bir konuşmacı konuşmasını vücut, el, kol hareketleri, mimikleri ve ses tonuyla da destekler ve konuşmasını çeşitli tekniklerle ilgi çekici hale getirir. Peygamberimiz başarılı bir konuşmacının bütün özelliklerini taşırdı.
Konuşurken tek kişiye bakmaz herkesin gözlerine bakmaya çalışırdı Konuşurken tek kişiye bakmaz herkesin gözlerine bakmaya çalışırdı. Birisine döndüğü zaman bütün vücuduyla dönerdi. Konuştuğu kişi bir çocuksa onun boyun ve göz hizasına kadar eğilirdi.
Kalabalık topluluklara hitap ederken şehadet parmağını yukarı kaldırarak dikkatlerini çekerdi. Veda Hutbesi’nde “Şahit ol ya Rab” derken de bu şekilde yapmıştı. Minberde konuşurken asasıyla minbere hafiften vurarak dinleyicilerin dikkatini konuya çekerdi.
Bir keresinde “Bir müminin diğer mümine karşı durumu, taş ve tuğlaları birbirine sımsıkı kenetlenmiş bir bina gibidir.” derken iki elinin parmaklarını birbirine geçirmişti. Tirmizî, Menâkıb, 8. Buhari, Salât, 88.