Aralık 2011
Bazıları, başarılı olmuş biri veya birilerinin sırtından kendine rant sağlamak ister… “Biz Fatih’in torunlarıyız” der, başarısızlığını örtmek ister… “Benim dedem ‘müftü idi’ der, kendi yediği haltları örtmek ister… “Ben falan ırktanım” der, ırk üzerinden rant sağlamak ister… Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Doğrudur, onlar öyle olabilirler… Ya biz? Bugüne kadar neleri başardık? ”İki günü eş olan zarardadır” diyen bir dinin müntesiplerinin (mensuplarının) bilgi/beceri üretememesi, sadece geçmişle “övünmesi” ne acı…
● Maalesef günümüzde “harem hikayeleri”, Fatih’i “tanımaktan - anlamaktan” daha önceliklidir… ● Bilgimiz, İstanbul’u alan padişah olmasıyla sınırlı… ● Ne Osmanlı’yı biliriz, ne de Fatih’i…BAZILARI NE TORUN AMA
O, Öz Güven Sahibidir O, bir yabancı ülke elçisine şöyle diyordu: “İmparatorunuza söyleyin. Şimdi ki Osmanlı padişahı öncekilere benzemez. Benim gücümün ulaştığı yerlere, sizin imparatorunuzun hayalleri bile ulaşamaz.” O, Önce Kendini Geliştirdi Onun bildiği yabancı dil sayısı yedidir. O, okumayı hep sevmiştir. Çevresine alim ve sanatkârları toplayıp onlarla sohbet etmekten hep zevk almıştır. (Fetihten sonra İstanbul’un ilim ve sanat merkezi haline gelmesi, Fatih’in bilginleri koruması ve eser yazmalarını teşvik etmesinin bir sonucudur.) O, Kendine Hedef Koyabildi 20 yaşında İstanbul'u fethetmek (Doğu Roma İmparatorluğunu yıkmak), bir çağı kapatıp yeni bir çağ açmak (cihan imparatoru olmak) tesadüflerle izah edilemez. Başarı, “Ya ben Bizans’ı alırım; ya da Bizans beni” diyerek hedef koymak ve bu hedefe ulaşmak için de gereğini yapmakla sağlanır.
O, Strateji Belirleyebildi İstanbul'un ele geçirilmesi sadece “Osmanlı sınırlarını genişletmek” olmayıp, boğazların tamamen kontrol altına alınması demektir. Bir diğer ifade ile, Karadeniz ticaret yolunu ele geçirmek demektir… O, Allah’a Kul Olabildi “Hayatım boyunca Allah’ın emirlerinden dışarı çıkmadım. Allah’ın rızasını kazanmak için uğraştım. Tek gayem bu idi.” (Fatih Sultan Mehmet) O, İlkleri Başarabildi ● Donanmaya ait bazı gemiler karadan çekilerek Haliç'e indirildi. ● Havan ve diğer topların tasarımları bizzat kendisi tarafından yapıldı. ● Kalelerin fethi için (tarihte ilk defa arazide) “seyyar top dökümü” yapıldı. O, Teknolojide En Önde Olmayı İstedi Fatih, (hesaplarını bizzat kendisinin yaptığı) dünyanın ilk süper topu (Şahi’yi) döktürdü ve İstanbul'un fethinde kullandı… Bu iki parçalı (vidalı) topların bir benzerini Avrupalı yapamadı. Çünkü, Osmanlıların geliştirdiği metal eritme sistemini bilmiyorlardı… Öğrenmeleri de çok zaman aldı… 1867’de Abdülaziz’in kraliçeye hediye ettiği Fatih’in Şahi Topu… Halen İngiltere’de sergilenmektedir. Başta Fatih Camii olmak üzere kamu yararına pek çok eser bırakmıştır. Çünkü; vakıf anlayışı onun kültüründe vardır.
Fatih Sultan Mehmet’inHayatınıÖZETLERSEK O, “Şeyhim Akşemseddin hazretleri ile beraber yaptığım zikrin lezzetine dünyaları bile değişmem. Eğer şeyhim izin verseydi zikir yolunu tercih eder, saltanatı terk ederdim.” demiştir. Bu sözü ancak iman sahibi söyleyebilir. Ve böyle biri için yöneticilik “nefis için değil, ahiret için” üstlenilir… O, ilme ve sanata değer vermenin “birey - toplum” için ne denli önemli olduğunu anlamış ve gereğini yapmıştır. O, cihadın önemini bilmektedir… Bu sebeple saraya kapanıp kalmamış, bizzat 25 sefere katılmıştır. O, yönetimi devraldığında “ehil olduğunu” davranışlarıyla göstermiştir. Bu durum kendisini yetiştirmiş olduğunun ispatıdır.
● Tarihin 9. yy yy aralığı Müslüman alimlerin çalışmalarıyla “yıldız” oldukları zamandır… ● Maalesef, günümüz Müslümanlarının çoğunluğu bunu bilmiyor; ihtiyaç da hissetmiyor. Çünkü, öncelikleri başka… ● Bu konuya ilgi duyanlar da sadece övünmekle yetiniyor…DÜNDEKALANLAR
● Robot teknolojisinin temeli sayılan sibernetik üzerine çalışmalar yapan ilk Müslüman bilim adamıdır. (Sibernetik; haberleşme, denge kurma ve ayarlama bilimidir.) Onun tasarımları mekanik, sibernetik ve otomasyona yeni ufuklar açmıştır… Bugün kullanılmakta olan pek çok teknolojik ürünün fikir babası O’dur. Örneklersek: Batıda ilk hesap makinesinin icadından asırlar önce benzer bir mekanizmayı o yapmıştır. ● Bugün yerli ve yabancı müzelerde sergilenen kitabında 50’den fazla tasarımının resimlerini görmek ve sistemin nasıl çalıştığını okumak mümkündür. YILDIZLARDAN BAZILARI
PİRİ REİS ( ) Çizdiği dünya haritalarıyla tanınmış ünlü Türk coğrafyacısıdır. Çizdiği haritalar bugün uydudan çekilenlerle % 99 benzerlik gösterir. Tarihçi S. Manukov, “Böyle bir haritayı hazırlamak ancak uydu resimleriyle mümkündür” demektedir. Amerika kıtasının varlığını Kolomb'dan önce bildiğini de hatırlatalım… ALİ KUŞÇU ( ) Uluğbey’in öğrencisidir... Astronomi ve matematik konularında çağının sınırlarını aşacak kadar önemli çalışmalarda bulunmuştur... “Gök cisimlerinin dünyaya uzaklığı, dünyanın kendi dönüş ekseninin eğikliği” gibi konularda önemli çalışmalar yapmış ve çalışmalarını yayınlamıştır. ULUĞBEY ( ) Bu ünlü Türk bilgini (aynı zamanda hükümdar) Semerkant’ta bir rasathane kurarak çalışmalar yapmıştır. Astronomi ve trigonometride yeni çığırlar açan bu alim, eski astronomi ile modern astronomi arasındaki en büyük halka sayılır. ÖRNEK
YERİMİZ BİTTİ; ANCAK, LİSTE BİTMEDİ. ● Ahmed b. Musa: (10. yy ) Mekanikçi, sistem mühendisliğinin öncüsü. ● Akşemseddin: (ö: 1459) Pasteur’den önce mikrobu bulan ilk bilim adamı. ● Ali b. İsa: (11. yy) Göz hastalıkları hakkında ilk eser veren bilim adamı. ● Battani: (ö: 929) Sinüs, Kosinüs, Tanjant, Kotenjantı ilk kullanan bilim adamı. ● Beyruni: (ö: 1051) Dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü ilk söyleyen kişidir. Kolomb‘dan 500 sene önce Amerikanın varlığından bahseden ilk bilim adamı. ● Cabir b. Eflah: (12. yy) Çubuklu güneş saatini bulan ilk bilim adamı. ● Demiri: (ö: 1405 ) İlk zooloji ansiklopedisini (Avrupalılardan 400 yıl önce) yazan bilim adamı. ● Ebu'l Vefa: (ö: 998) Trigonometriye Sekant ve Kosekantı kazandıran matematik bilgini. ● Harizmi: (ö: 850) İlk cebir kitabını yazan bilgin. Adı algoritmaya isim oldu. Bilgisayar bilimi ve dijital teknolojinin temelini atmış ve “sıfır” sayısını bulmuştur. ● Cabir b. Hayyan: (ö: 805) Maddenin en küçük parçası atomun parçalanabileceğini bundan 1200 sene önce söyleyen, ilk kimya laboratuarını kuran bilim adamı. ● Nasirüddin Tusi: (ö: 1274) Trigonometri sahasında ilk defa eser veren matematikçi. ● Farabi: (ö: 950) Ses olayını ilk defa fiziki yönden açıklayan bilim adamı. ● Gıyasüddin Cemşid: (ö: 1429 ) Ondalık kesir sistemini bulan matematikçi, bilim adamı. ● Lagarî Hasan Çelebi: (17. yy) Osmanlılarda ilk defa füze ile uçan bilgin. ● İbni Cessar: (ö: 1009) Cüzzam hastalığını 900 sene önce açıklayan doktor. ● İbni Fazıl: (ö: 805) 12 asır önce ilk kağıt fabrikasını kuran vezir. ● İbni Firnas: (ö: 888) 1000 sene önce ilk uçağı yapıp uçmayı gerçekleştiren bilgin. ● İbn-i Sina: (ö: 1037 ) Eserleri Avrupa’da 600 sene temel kitap olarak okutulan doktor. ● İbnünnefis: (ö: 1288) Küçük kan dolaşımını bulan ünlü bilim adamı.
ANCAK BİR “DAHİ” “BU KADAR ESERİ” BİR ÖMRE SIĞDIRABİLİR. Eserleriyle bizi dünyaya tanıtmaya devam eden dahi insan. Seviyesine bugüne kadar ulaşılamamış büyük mimar ve mühendis. Cami …….… 92 Mescit ….…. 52 Medrese … Darül-kurra... 7 Türbe …… İmaret …..…. 17 Hastane …… Su yolu, köprü.. 13 Kervansaray …. 20 Saray ……...… Mahzen …..…... 8 Hamam …..….. 48
YıldızlarınHayatınıÖZETLERSEK Onlar, kurdukları medeniyet ile askeri ve idari üstünlük sağladılar… Bilimdeki yükselişler, yönetimde hakimiyet getirirken (etki alanını genişletirken) aynı zamanda “Batı Rönesans”ının da alt yapısını hazırladı. Onlar; bilim, sağlık, sanat, ekonomi, yönetim, ahlâk alanında bugün bile kullanılan formüller-metotlar geliştirmişlerdir… Onların coğrafyasındaki bu yükseliş “İslâm Medeniyeti”ni doğurmuştur. Onlar, insanlık tarihinin “Ortaçağ” denilen diliminde; İslâm’ın “aklınızı kullanın-iki gününüz eş olmasın vb.” emirlerine uyarak “kâinatın sırları”nı çözmeye çalışmışlar ve hayranlık uyandıran sonuçlar elde etmişlerdir. Maalesef, arkadan gelenler yenilik üretemedi… Önce duraklama, sonra da gerileme başladı… Batı ise, Müslümanlardan aldıklarını daha da geliştirdi ve “bilgi üretim merkezi”ne dönüştü… Onlar, azimle sürdürdükleri çalışmalarla “yıldız olmayı” hak ettiler. Bugün ortada ne varsa hepsi batılılara mal edilse de, onlar mezarlarında huzur içinde yatabilirler… İnsaf sahipleri onları takdir etmeye devam edecektir.
BİTİRİRKEN “Biz Fatih’in torunlarıyız; var mı bize yan bakan?” DİYEREK BİR YERE VARAMAYIZ YATTIĞIMIZ YERDEN ● ● Zaman “yitiklerimizi sahiplenme” zamanıdır… Gerisi kolay.,, Bilgi / teknoloji üretmeden “bağımsızlıktan” söz edilemez. ● ● Bugünün Müslümanlarının görevi “geçmişle övünmek” (geride kalmış başarıların hayaliyle yaşamak) değil, “bir numara” bilim adamları yetiştirmek için çalışmaktır. ● ● Bunun için yeteri alt yapımız var mıdır? Evet, vardır. Tek eksiğimiz irade yokluğudur… Çünkü, birileri bu topluma batılılaşma adına “kendimize güveni” kaybettirdi. Çocuklarımıza geçmişimizi doğru öğretelim, önlerine hedef koyalım ve başarıları için dua edelim… SONUÇ OLARAK
Faydalandıklarıma teşekkürlerimle... Aralık 2011