DEMİRTAŞPAŞA ANAOKULU ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI PSİKOLOJİK DANIŞMAN & REHBER ÖĞRETMEN YASEMİN GÜZEL SÖYÜT
ALTINI ISLATMA Tanım: Çocuklar genellikle 2-3 yaşlarına kadar altlarını ıslatırlar. Gündüz kontrol daha erken sağlanırken (2-2,5 yaş) geceleri biraz daha geçtir. 4-5 yaşından sonra alt ıslatmanın devam etmesi durumunda Altını Islatma (enuresis) sorunundan söz edilebilir.
5 yaşındaki erkeklerin %7, kızların ise %3'ünde enüresiz vardır Bir kişiye enuresis teşhisinin konabilmesi için takvim yaşının en az 5 olması, en az 3 ay süreyle haftada iki kez ortaya çıkan idrar kaçırma durumunun olması ve bu durumun toplumsal bozulmaya sebep olması gerekir (DSM-4, 1994, s.64).
Özellikler: Dört şekilde görülür: Yalnız gece altını ıslatırlar; Bunlar genellikle ya yattıktan biraz sonra ya da sabahleyin kalma zamanlarında altını ıslatırlar. Bunlar bireysellik gösterirler. Yalnız gündüz altını ıslatırlar; Bunlar genellikle, ya müsaade almaktan utanacak kadar çekingen, ya da kasıtla altını ıslatmak isteyen çocuklarda görülür. Hem gece hem de gündüz altını ıslatırlar;(Kronik alt ıslatma) Ara-sıra altını ıslatırlar; Hastalık sırasında, yeni bir kardeşin dünyaya gelmesi sonucunda, sert disiplin uygulandığında, korkutulduğunda, gece üstü açık bırakıldığında, zorlama sonucu bel ağrılarıyla altlarını ıslatırlar.
NEDENLER: A- Fiziksel Olarak; Genetik yatkınlık, Sinir kas kontrolünün gecikmesi, İdrar yollarında enfeksiyon, idrar kesesinde tonus azlığı, Çok derin uyku yaratacak aşırı yorgunluk, Fazla sulu ve tuzlu yemek yeme, Ayakların ve bel kısmının aşırı üşümesi gibi nedenlerden kaynaklanabilir
B - Psikolojik Olarak; Yeni bir kardeşin doğması, okula başlama, okul değiştirme, sevilen birinin kaybı gibi stres faktörlerine karşı hayatın eski dönemlerine geri dönme isteği, Erken ve baskılı tuvalet eğitimi, (Aşırı titizlik ve sabırsız davranma ) Gün içinde korku yaşanması, Derin uyuma, Ruhsal zorlama, aşırı baskı ve üzüntü yaşanması, Anne babanın ayrılması, aile ilişkilerinde bozukluklar, evde huzursuzluk gibi ailevi faktörler, Ailenin aşırı koruyucu ve hoşgörülü tutumu ile çocukta bebeksi kalma eğilimi, İlgi çekmek ve öç alma isteği, Okulda korkusu gibi nedenlerden kaynaklanabilir
ÖNERİLER : Önce çocuk tıbbi muayeneden geçirilmeli ve eğer gerekiyorsa ilaç tedavisi uygulanmalıdır. (Yaygın kanının tersine bu ilaçlar kısırlık yapmaz, yan etkileri azdır ve iyi sonuç verirler). Çocuğun altına bez koyulmamalı, Doğduğu günden itibaren çocuğa uygun bakım verilip, altını ıslatınca derhal değiştirilerek, çocukta temizliğe haz duyma alışkanlığı oluşturulabilir(Çocuk ıslaklığı ve idrarın kokusunu severse kasıtlı olarak altını ıslatır.) Ayıp, biraz tut, eve gidince yaparsın gibi yanlış tutumlar mesane bozukluklarına yol açılabileceği için bunlardan sakınmalıdır. Çocuk, tuvaleti gelir gelmez nerede olursa olsun hemen ihtiyacını gidermesi için teşvik edilmelidir. Çocuğa mümkün olduğunca çok sulu ve tuzlu yemek verilmemelidir.
Çocuğun eğitiminde kötü söz ve dayaktan kaçınılmalıdır. Çocuğa karşı ilgisiz davranmaktan kaçınılmalıdır. Özellikle de yeni kardeşi olunca çocuk ihmal edilmemeli. Gece belli aralıklarla saat kurulup çocuk tuvalete kaldırılabilir. Gece yatmadan önce tuvalete götürülmeli, aynı saatte yatmasına dikkat edilmelidir.
Ayakları sıcak tutulup, yatmadan evvel yatağının ısısı normal olmalı, mümkünse çorapla yatmasına izin verilmelidir. (Yatağının sıcak olmasını sağlamak için elektrikli battaniye kullanılabilir.) Çocuk tuvalete kaldırıldığında tam olarak uyanık olması sağlanmalıdır. Korku filmi seyrettirilmemelidir. Ağır oyuncakları kaldırmamasına ve arkadaşlarıyla oynarken birbirlerinin sırtına binmemelerine dikkat edilmelidir. Çocukla iyi bir iletişim kurularak altını ıslatmasının geçici olduğunun anlatılması, çocuğun bunun üstesinden gelebileceğine olan inancını arttırabilir. (çocuk bunun geçici olduğunu anlarsa yenmek için çaba sarf edecektir.)
Takvim yöntemi : Boncuk Yöntemi: Çocuk altını ıslatmadığı zamanlarda ödüllendirilebilir. Ödül verirken şu iki yöntem kullanılabilir. Takvim yöntemi : Boncuk Yöntemi:
Çocukların 1 yasına kadar parmak emmesi yararlı ve normaldir. Parmak emme 1,5 yaşına doğru sık görülebilir. Parmak emme açlıktan kaynaklanan bir davranış değildir. Emme %50'den %87'lere varan yüksek oranda beslenmeye bağlı olmayan davranış biçimidir.
Çocuğu parmak emmeden alıkoymak için yapılan çalışmalar 3 yaşına kadar çocuk tarafından dirençle karşılanır. Bazı bebekler yeni dişlerinin çıkması,bazıları zorlukla karsılaştıklarında,utanma ve sıkılma belirtisi olarak parmak emdiği görülebilir. Parmak emmenin temelinde anne-çocuk ilişkisindeki yetersizlik ve çocukta güven duygusunun yeterince gelişmemiş olduğuna ilişkin görüşler vardır.
Araştırmalar en geç 5-6 yaşlarında sona erdiğinde parmak emmenin zararının olmadığı ancak devam etmesi halinde diş formasyonuna neden olabileceği kanıtlanmıştır. Parmak emme sıklığı okula başladığı sırada hızla azalır. İlk çocukluk döneminde tedaviden kaçınılmalıdır. Okul öncesi dönemindeki parmak emme ya da alt ıslatma durumunda gereksiz telaş yerine, olayın temelinde anne babanın da etkisi bulunduğu düşünülerek uzmanlarca sabırlı ve sürekli bazı eğitimsel önlemler uygulanmalıdır.
Parmak emme davranışı nasıl düzeltilebilir ? 1.Hiçbir söylentiye ihtimal vermeksizin parmak emmenin zararlı bir alışkanlık olmadığını söyleyebiliriz. 2.Anne babanın bu konuyu özellikle fazla önemsememesi gerekir. Konuyu haddinden fazla önemseyerek alışkanlığı olan çocuğa ceza verilmemeli. Bu cezalar çocukta parmak emme davranışını , anne ve babayı rahatsız etmek için yapılan özel bir amacı doğurabilir. 3.Beslenme zamanlarında çocuğa özel ilgi gösterilmeli. Bu saatlerde bağırıp çağırma, çocuğu hırpalama gibi yaklaşımlardan kaçınmalı. 4.Çocuk 1 yaş sonrası da parmak emmeye devam ediyorsa bunun altında ciddi nedenler olabileceği düşünülebilir.
5.Çocuğun, yorgun, rahatsız, mutsuz, sıkıntılı ve üzüntülü olduğu tahmin edilebilir. Asıl sorun neyse onu ortadan kaldırmaya çalışmak gerekir. Bu sonuçlara yol açan nedenler ortadan kalkmadan bu eylemin yok olabileceğini düşünülmemeli. 6.Çocuğun yanında stresli kavgalardan uzak durulmalı. 7.Çocuğa bu alışkanlığı terk ettiği vakit ödüllendirileceği vaadi çocuğu olumlu güdeleyebilir. 8.Geçici bir süre özellikle gündüzleri eldiven takmak etkili olabilir. 9.Alışkanlığı terk etmesi inancı kazandırmak için çocukla konuşmak olumlu etki yapabilir.
TİKLER TİK:İstemli çalışan çizgili beden kaslarında istem dışı ortaya çıkan aralıklı kasılmalardır. *Tikler, iç gerilimlerin veya çatışmaların açık belirtileridirler. *Duygulanma, üzüntü ve yorgunluk arttıkça tikler artar. *Direnme tiklerin artmasına neden olabilir.
*Erkek çocuklarda daha çok görülür. *6 yaş çocuklarında nadir, 8-12 yaşlarındaki çocuklarda, özellikle erkek çocuklarda daha sık görülebilir. *En fazla yüz ve boyunda *Okul öncesinde göz kırpma gibi basit tikler şeklinde , bu da ön ergenlikte kaybolur. Tikler ergenlik çağında kaybolur.
TİKLERİN NEDENLERİ Tiklerin oluşmasında en fazla ruhsal nedenler söz konusudur. Tikler genellikle iç gerilimlerin veya çatışmaların yansımasıdır. Kişi tikleri sayesinde bu gerilimlerden kurtulma çabası verir. Tiklere engel olmaya çalışıldıkça daha da artış gözlenir. Duygulanma,üzüntü,yorgunluk arttıkça tiklerde artış gösterir.
TİKLERİN NEDENLERİ Tiklere neden olan ruhsal etkenlerin başında erken yaşlarda başlayan ve süren korku,tedirginlik, kaygı, gerginlik vardır. Çevresinde, kavga, güvensizlik, tedirginlik yaşamak. Çevresiyle çatışma halinde olmak. Tiki olan çocukların genellikler yetenekleri üstünde zorlanan, sürekli kardeş ve arkadaşlarıyla kıyaslanan, yeterli ilgi ve sevgi içinde büyümeyen, aşağılanıp, hor görülen çocuklar oldukları dikkati çeker. Birden aşırı korku, coşkunluk,yorgunluk öfke ,acı gibi durumlar yaşamak çocuklarda tiklerin oluşmasına sebep olabilir.
5.Tiklerin oluşmasındaki bu neden tamamlanmamış bir hareketin temsilcisi şeklinde olabilir. Örneğin çocuk vuruculuk ,kırıcılık,saldırganlık gibi dürtülerini dışa vuramaz. Bilinç altındaki bu istekler çocuğun devamlı el kol hareketleri yapması şeklinde temsil edilir. 6. Tiklerin nedenlerinden biride istemsiz olarak tekrarlanan hareketlerin zamanla alışkanlık olması ve daha sonrada otomatik olarak yinelenmesi seklinde olabilir. Örneğin göz kırpma başlangıçta göz rahatsızlığı veya yorgunluğa tepki olabilirken daha sonra otomatikleşerek tiki oluşturabilir. 7. Tiklerin nedenlerinden biride taklittir.
DÜZELTİCİ ÖNLEMLER Çocuğun ailedeki, okuldaki ve yakınları ile olan çatışmaları ve bunların nedenlerinin bulunup ortadan kaldırılması uygun ve köklü tedbirlerdir. Taklit etmekten, çocuğun dikkatini çekmekten, tenkit etmekten, akranları ile kıyaslanmaktan sakınılmalıdır. Çocuk bol bol dinlendirilmeli, bedenen uygun ihtimam görmelidir. Bazen gerekiyorsa okul dışı, ders dışı spor ve benzeri etkinlikler azaltılmalıdır. Diğer taraftan az aktif, yalnızlık içinde bulunan çocukların grup etkinliklerine katılması teşvik edilmelidir ve sağlanmalıdır.
Tikler dikkat çekildikçe, artış gösterir Tikler dikkat çekildikçe, artış gösterir. Çocuğun tiklerini kontrol etmesi istenirse, çocuk zorlanabilir ve gerginlik duyabilir. Bu durumda olumsuz etki yaparak, tiki çoğaltabilir. Tikler genellikle ergenlik çağından önce düzelmeye başlar. Tiki oluşturan nedenler ruhsal kökenli olduğu takdirde çocuklara oyun terapisi, psikoterapi yoluyla, ergenlere grup terapisi, psikodrama ya da psikoterapi yoluyla gerekli psikolojik tedavi uygulanmalıdır.
TIRNAK YEME Tırnak yeme alışkanlığı çoğunlukla 3-4 yaşlarından önce başlamaz.Ergenlik çağında Tırnak yiyen Çocukların sayısı %40-45’e yükselir. Ruhsal gerilim, sıkıntı veya saldırganlık duygularının açığa vurulmadığı durumlarda, çocuğun kendi kendine yönelik saldırganlık dürtüsünün bir belirtisi kabul edilir. Huzursuz çocuklarda sıklıkla rastlanır. Daha çok, kendini suçlayan ve öfkesi içine dönük kişilik yapılarında görüldüğü söylenir.
Nedenleri : Tırnak yeme, bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilebilir. Aile içinde aşırı baskıcı ve otoriter bir öğretimin uygulanması, çocuğun sürekli olarak azarlanması, eleştirilmesi, kıskançlık, yetersiz ilgi ve sevgiyle sıkıntı ve gerginlik tırnak yemeye neden olan başlıca etkenler arasında sayılabilir. Çocukların hemen yarısında görülen bu modelin çocuk tarafından taklit edilmesi de bir etken olabilir. Bunun yanı sıra anne babanın aşırı kaygılı olması çocuğu aşırı derecede koruyup kollaması. Ayrıca anne babanın çocuklar arasında ayrım yapması çocuklar arasında kıskançlığa yol açacaktır. Bu da dolaylı şekilde kendini tırnak yeme olarak gösterebilir. Evdeki mevcut gerilimleri azaltmaya yöneliktir
TEDAVİ VE ALINABİLECEK ÖNLEMLER En etkili yöntem 3-4 yaşlarına kadar bu alışkanlığın anne baba tarafından görmezlikten gelinmesi. Daha sonra bu alışkanlık devam ederse; çocuğun gerginlik ve uyumsuzluk nedenleri iyice araştırılmalı ve bunlar saptanarak çözüm getirilmeli. Çocuğu azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayıcı yöntemlerin uygulanması yararlı olmamaktadır. Hatta kimi zaman daha ağır duygusal problemlerin çıkmasına neden olabilir. Çocukları korku kaygı yaratacak durumlardan uzak tutmak gerekir. Küçük çocukların kaygı korku verici televizyon filmlerini izlemeleri, kavgalı olaylarda bulunmaları çocuğu heyecanlandıracağı için sakıncalıdır.
Tırnak yiyen çocuklara geceleri yatarken eski hafif pamuk eldivenleri giydirmek. Çocuk gece tırnaklarını yemek istediğinde hatırlatıcı olması bakımından yararlı olabilir. Parmak ve tırnağa acı fakat zararsız bir sıvı sürülebilir. Bu hem hatırlatıcı ve hem de tırnağını ağzına götürdüğü zaman acı ile birleştiğinde terk etmeye yardımcı olabilir. Çocukların ilgisi başka yöne çekilebilir. Sinema, televizyon izlerken veya radyo dinlerken onun ağzını çiğneyecek bir şeyle meşgul etmek tırnak yemenin ve ısırmanın yerine gelecek bir etkinlik olabilir. Çocukları ara sıra başarılarından dolayı ödüllendirme bazı durumlarda yarar sağlayabilir. Ancak bunun kısıtlı ve uygun şekilde kullanılması gerekir. Aksi takdirde çocuk yeni ödüller almak için bunu kullanabilir. Heyecanlı anlarında sakız çiğnetme de yararlıdır. Tırnak derin kesilebilir. Çocuğun kendi tırnak bakımıyla uğraşması da yararlı olabilir.
Çocuğun bu alışkanlıktan vazgeçmesi için zorlanmamalıdır Çocuğun bu alışkanlıktan vazgeçmesi için zorlanmamalıdır. Zorlama, alışkanlığı tekrarlatabilir. Tırnak yemenin kötü bir alışkanlık olmadığı ve bunu, isteyen kimselerin kolaylıkla terk edebilecekleri, çocuklara öğretilmelidir. Çocuk buna inandırıldığı zaman bundan daha çabuk vazgeçecektir Mümkün olduğunca çocukların ellerini devamlı surette meşgul edecek işler verilmeli.
Sevgili çocuğum, seni uyurken seyretmek, nefes alışını duymak için sessizce odana girdim. Gözlerin kapalı, huzur içindesin. Saçının buklelerin melek yüzünü çerçeveliyor. Bir kaç dakika önce çalışma odamda çalışırken birdenbire içimin sıkıldığını fark ettim. Dikkatimi işime veremedim ve bu yüzden sessizce seninle konuşmak üzere odana geldim. Bu sabah, yavaş giyindiğin için sabırsızlanıp, sana söylendim. Yemek fişini kaybettiğin için seni azarladım ve kahvaltı ederken gömleğine süt döktüğün için sana sert sert baktım. "Yine mi?" dedim, içimi çekerek ve başımı kızgınlıkla iki yana salladım. Sense bana bakıp, tatlı tatlı gülümsedim ve bana "Hoşça kal, anneciğim!" dedin.
Öğleden sonra, sen odanda oynayıp,yatağına dizdiğin oyuncaklarına bağıra çağıra şarkı söylerken, ben telefon konuşmalarımı yapıyordum. Sana sessiz olmanı işaret ettim, sonra yine bir saat kadar telefonda konuştum. Daha sonra bir asker gibi sana emir verdim, "Oyalanıp durma, çabuk ödevini yap!" Bana "Peki, anneciğim." dedin ve hemen çalışmaya koyuldun. Sonra da odandan hiçbir ses gelmedi. Akşam ben masamın başında çalışırken, korkarak yanıma geldin ve bana umutla, "Anneciğim, bu gece kitap okuyacak mıyız?" diye sordun. Sana kesin bir dille, "Bu gece olmaz." dedim, "Odan hâlâ karmakarışık! Sana kaç kez anımsatacağım odanı toplamanı!" Başın önünde, odana gittin. Çok geçmeden geri geldin ve kapının yanından bana bakınca, "Şimdi ne istiyorsun?" diye sordum aksi bir ses tonuyla.
Hiçbir şey söylemedin. Yanıma geldin, boynuma sarıldın ve beni öpüp, "İyi geceler, anneciğim. Seni seviyorum!" dedin. Sonra da aceleyle odana gittin. Daha sonra, duyduğum vicdan azabı nedeniyle, boş-boş masama bakarak uzun bir süre oturdum. Acaba neden böyle davrandım, diye düşündüm. Beni kızdıracak hiçbir şey yapmamıştın. Sadece büyümeye ve öğrenmeye çalışan bir çocuk gibi davranmıştın. Bugün yetişkinlerin sorumluluklarla dolu dünyasında kendimi kaybettim ve sana harcayacak enerjim kalmadı. Bugün sen benim öğretmenim oldun, beni öpmeyi, bana iyi geceler dilemeyi unutmadın ve üstelik ruh halimin iyi olmadığını fark edip, parmaklarının ucunda gezindin
Şimdi seni uyurken seyrediyorum ve bugünü yeni baştan yaşamak istiyorum. Yarın, ben de sana, bugün senin bana gösterdiğin anlayışı göstereceğim, böylelikle belki gerçek bir anne olabilirim - uyandığında sana sıcacık gülümseyip, okuldan geldiğinde sana moral vereceğim ve yatmadan sana kitap okuyacağım. Sen gülünce gülüp, sen ağlayınca ağlayacağım. Kendime daha büyümediğini, bir çocuk olduğunu ve senin annen olmaktan mutluluk duyduğumu anımsatacağım. Bugün senin anlayışlı davranışın bana çok dokundu ve bu yüzden gecenin bu saatinde sana teşekkür etmeye geldim, çocuğum, öğretmenim ve arkadaşım olduğun ve bana gösterdiğin sevgi için.
KATILIMIZDAN DOLAYI TEŞEKKÜRLER