ERGENLİK DÖNEMİ ve DOĞRU EBEVEYN YAKLAŞIMLARI

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
TED ANTALYA KOLEJİ REHBERLİK HİZMETLERİ.
Advertisements

Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisi
ÜNİVERSİTEYE UYUM SÜRECİ
YARINA KALMAK ADINA SORUMLULUK EĞİTİMİ
ANA BABA VE ERGENLİK.
AİLE EĞİTİM SUNUSU 5.
KİMLİK GELİŞİMİ VE KENDİNİ KABUL
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
TOKİ ŞEHİT MUSTAFA DOLUMAY ANAOKULU
ERGENLİK DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ
ERGENLİK DÖNEMİNİN ZİHİNSEL, RUHSAL VE SOSYAL ÖZELLİKLERİ
ERGENLİK DÖNEMİ.
Sınav ve Ders Başarısında
PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK HİZMET ÇEŞİTLERİ
ERGENLİK DÖNEMİ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ ve AİLE İÇİ İLİŞKİLER
ANNE-BABA ÇOCUK İLİŞKİSİ
REHBERLİK.
ANNE BABA TUTUMLARI.
ANNELER BABALAR/ÇOCUĞUNUZ SINAVA GİRİYOR …. Çocuklarımızı çok severken kişisel isteklerimizin, beklentilerimizin onlar için belki de aşırı bir yük olacağını.
OKULÖNCESİ EĞİTİM NEDİR?
EĞİTİM AİLEDE BAŞLAR Davranışlarımızla çocuğumuza model olmalıyız.
ERGENLİK DÖNEMİNDE ARKADAŞ ETKİSİ
ŞAHİNBEY REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Y.Doç.Dr. Ayhan URAL Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu / TÜRKİYE
0-6 YAŞ GELİŞİM DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ
Tutum Kişinin herhangi bir olaya ve kişiye karşı olan tutumu onun kişiliği doğrultusunda gerçekleşir. Genellikle ev dışındaki ortamlarda yaşıtları tarafından.
Okul Rehberlik Servisi
KENDİMİ TANIYORUM Kazanım: Kendini tanımanın ders seçimindeki önemini fark eder. 9. Sınıf 74 nolu kazanım etkinliği.
VE ÇOCUGUN GELİŞİMİNE ETKİLERİ
OKUL BAŞARISIZLIĞI.
EĞİTİMDE AİLENİN ÖNEMİ
ERGENLİK DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE SORUNLARI
ERGENLİK DÖNEMİ.
7-19 Yaş Psiko-Sosyal Gelişim Özellikleri
ERGENLE İLETİŞİM.
HACI KADRİYE ARSLAN REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Güce Çok Programlı Anadolu Lisesi
ERGENLİK ÇAĞINDAKİ GENCİN BAŞLICA RUHSAL-SOSYAL ÖZELLİKLERİ.
ERGENLİK DÖNEMİNDE RİSKLER ve SORUNLAR
ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ GENÇLERLE ANNE BABA İLİŞKİSİ
ERGENLİK DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ
ERGENLİKTEKİ GELİŞİMİN DAVRANIŞLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Mentör Öğretmenlik.
YARINA KALMAK ADINA SORUMLULUK EĞİTİMİ
ANNE BABA TUTUMLARI VE OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ÖNEMİ
PATNOS RAM 1 AİLE EĞİTİM SUNUSU 4. 2PATNOS RAM EĞİTİM BAŞARISINI YÜKSELTMEDE, SAĞLIKLI VE MUTLU İNSANLAR YETİŞTİRMEDE “AİLENİNİN ROLÜ”
ÖZÜRLÜLÜK(ENGELL İ )NED İ R? Bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinden belirli oranda fonksiyon kaybına neden olan organ yokluğu ve bozukluğu sonucu.
KİŞİLİK,SOSYAL, DUYGUSAL VE AHLAKSAL DEĞİŞİM
VE ÇOCUGUN GELİŞİMİNE ETKİLERİ
EYVAH ÇOCUĞUM ARTIK ERGEN!
YUMAKLICERİT ORTAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Hazırlayan: Ayşegül ATA
ERGENLİK DÖNEMİ PSİKOSOSYAL GELİŞME
Öğrenciyi Tanıma Yrd. Doç. Dr. İhsan Sarı.
AİLE TUTUMLARI ve ÇOCUK GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
ERGENLİK DÖNEMİ YAŞ BİLİŞSEL GELİŞİM * * Soyut işlemler dönemidir. * Tartışmaları sever, düşüncelerini ifade etmek isterler. * Mantık üzerinde.
ERGENLİK.
ANA BABA OKULU-II ÖZEL OĞUZ FEN BİLİMLERİ TEMEL LİSESİ.
Eğitim Kademelerine Göre Rehberlik Hizmetleri
Aile Katılımı Nedir? Çocuğun gelişimi hakkında anne babaları bilgilendirme. Anne babalara duygusal destek sağlama. Çocuklarına öğretmenlik ve rehberlik.
ANA BABA VE ERGENLİK.
ERGENLİK.
ANNE BABA ve ERGEN İLETİŞİMİ
EYVAH ÇOCUĞUM ARTIK ERGEN!
ERGENLİK.
Ergenlik Döneminin Genel Özellikleri
ERGENLİK DÖNEMİ ANNE-BABA SORUMLULUKLARI
SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN ZİHİNSEL,DUYGUSAL VE SOSYAL SAĞLIĞIN ERGEN BİREYLER AÇISINDAN ÖNEMİ.
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Sunum transkripti:

ERGENLİK DÖNEMİ ve DOĞRU EBEVEYN YAKLAŞIMLARI

Ergenliğin Tanımı “Ergenlik çağı ” çocukluktan yetişkinliğe geçiş hazırlıklarını içine alan sosyal, biyolojik, psikolojik olarak hızlı değişimlerin yaşandığı bir gelişim dönemidir. Kesin yaş sınırı çizilememekle birlikte, her iki cins için de 12-21 yaş olarak verilebilir. Ergenliğin bitişi ise her toplumda, her kültürde farklı olur.

Ergenlik dönemini üç bölümde incelemek gerekir. Ön Ergenlik (Puberte) dönemi Orta Ergenlik Dönemi Ergenliğin son dönemi Bu dönemlerinde kesin yaş sınırlamaları yoktur. Bireyden bireye değişir.

ERGENLİK ÇAĞINDA BAŞARILMASI BEKLENEN GELİŞİM GÖREVLERİ Cinsel rolünü kabullenmek ve bu role uygun davranış örüntüleri geliştirebilmek, Duygusal bağımsızlığını kazanma ve kendisi ile ilgili önemli kararları kendi verebilme

Yaşıtları içinde kabul görebilme ve arkadaşlık, işbirliği, liderlik yeteneklerini geliştirebilme Çatışan değerleri uzlaştırma ve kendi yaşına özgü bir yaşam felsefesi geliştirme Meslek seçimi için gerekli ön hazırlıkları yapma ve kendine en uygun olan mesleği seçebilme Öz kimliğine ulaşma ve bunu kabullenebilme

Ergenlik döneminin en önemli süreci “bedensel gelişim” dir Ergenlik döneminin en önemli süreci “bedensel gelişim” dir. Bedensel yapıda en önemli gelişmeler boy ve ağırlık artışı, iskelet ve kas gelişimi, iç salgı sistemindeki gelişme ve çeşitli organlarda görülen büyümelerdir. Hormon dengesinde bir takım değişiklikler yaşamakta, buna bağlı olarak da farklı duygu ve davranışlar oluşmaktadır. Örneğin; karşı cinsten hoşlanma, çabuk sinirlenme, hırçınlık,...

Aynı zamanda bedensel gelişim duygusal, toplumsal ve zihinsel olgunlukların temelini oluşturmaktadır. Bu dönemde dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğu gider, yerine oldukça tedirgin güç beğenen, çabuk tepki gösteren bir genç gelir. Duyguları hızlı iniş ve çıkışlar gösterir, çabuk sevinir ve üzülür.Olur olmaz her şeyi sorun yapar. Tepkileri önceden kestirilemez olur. Derslere ilgi azalmış, çalışma düzeni bozulmuştur.

İstekleri artmıştır. Evdeki kuralların çokluğundan ve sıklığından yakınır. Ana-babanın uyarılarına birden tepki verir, inatçıdır. Evde pek durmak istemez, dönüş saatine aldırmaz, dağınık ve savruktur, oburlaşır. Girip çıkıp bir şeyler yemek ister. Gürültülü müzikten, yalnız kalmaktan ve gizlilikten hoşlanır. Bunun yanı sıra akran gruplarına yönelim başlar. Çoğunlukla arkadaşlarıyla birlikte olmak ister. Ergen için bir gruba ait olmak çok önemlidir. Bir gruba katılamama veya gruptan dışlanma kaygısı içindedir.

Gencin bu dönemde düşünce dünyası genişler, soyut ve teorik düşünme başlar. Dolayısıyla genç her şeyi sorgular. Çoğu zaman; sırf kendisini farklı bir birey olarak ortaya koyabilmek amacıyla yerleşik değerleri reddedebilir. Çünkü kendisinin anne-babasının bir kopyası ya da uzantısı değil, ayrı ve bağımsız bir birey olduğunu ispatlamaya çalışma bu dönemin en belirgin özelliğidir.

Anne ve babadan bağımsızlaşma doğal sürecinde genç, davranışlarını bir grup içinde deneyerek geliştirir. Grup içinde reddedilme, genç için katlanılabilecek en zor şeylerdendir. Dolayısıyla grubun bütün norm ve değerlerini kabul edip uyum sağlama çabasındadır. Gencin arkadaşları tarafından kabul edilmesi, onun kendisini kabul etmesini olumlu yönde etkiler. Arkadaş beğenisini kazanma, gencin kendine güven ve saygı duymasına neden olur.

Karşı cinsin kabul ve beğenisi ise, ergenin kendini değerli görmesini ve karşı cinsle olan ilişkilerinde daha güvenli ve tutarlı olmasını sağlar. Normal gelişim süreci içinde ilk arkadaşlık ilişkileri önce sayıca çok, kısa süreli arkadaşlıklardır. Bu ilişkiler ergenliğin bitimine doğru yerini sayıca az ve yakın dostluklara, küçük arkadaş gruplarına bırakmaktadır. Bu, kişiliğin gelişiminde ve insan ilişkilerinin derinleşmesinde önemli bir aşamadır.

ERGENLİK DÖNEMİNDE KİŞİLİK GELİŞİMİ Bu dönemde ergen; çocukluktaki kimliğinden farklı bir benlik algısı içindedir. Ergen, bu yeni kimliğine bir yandan umut ve güvenle bakarken, bir yandan toplumun yükselen değerleri karşısında kimliğinin kabullenmekte zorlanmaktadır. Bu nedenle genç umut ve umutsuzluk, güven ve güvensizlik duyguları içinde şaşkın ve tutarsız görünmektedir. Ergenlik yıllarındaki güven-güvensizlik duygularının kendi içinde dengelenmesi kişinin daha önceki yıllardan getirdiği kişilik yapısını etkiler.

Eğer bir kimse bebeklik çağından başlayarak ergenlik yıllarına kadar getirdiği kişilik yapısında temel güven yerine güvensizlik, bağımsızlık yerine kararsızlık, girişim yerine suçluluk, başarı yerine yetersizlik duygusu ile yoğrulmuş bir benlik duygusu geliştirmişse bu yapı ergenlik döneminin çalkantıları arasında çok fazla zorlanacaktır. Sağlıklı bir kişilik gelişimi içinde bulunan bir ergenin bile, ergenlik yıllarında çocukluktan getirdiği tüm alışkanlıkları terk ettiği, yakınları için bir yakınma konusu olduğu görülmektedir.

Gencin kişiliğini değiştirmek, ancak onun içinde yaşadığı ya da içinden çıktığı çevreyi tanımak ve bu çevre içinde sorun olan temel kavramların ne biçimde geliştiğini bilmekle olur. Ergen bu dönemde, yaşadıklarını ve bu günü sorgulamakta, kendisine ve başkalarına eleştirel bir gözle bakabilmekte, soyut düşünceleri derinleşmektedir.

Kişiliğin geliştiği dönemde ergenin cevap aradığı sorular ise; “Ben neyim, ne yapmak istiyorum.” gibi sorulardır. Bağımsızlık isteğinin artması, kendisine ekonomik bağımsızlığını kazandıracak bir mesleğin seçimi üzerinde ciddi bir düşünceye yöneltmiş bulunmaktadır. Ayrıca meslek seçimi konusunda dış baskıların da arttığı gözlemlenmektedir. Bütün bunlar ergen kişiyi, meslek seçimi konusunda bir karar vermeye zorlar. Bu kararı vermek için yeteneklerini yeniden gözden geçirmek durumundadır.

Meslek seçiminde gencin daha önceki okul başarısı önemli bir etkendir Meslek seçiminde gencin daha önceki okul başarısı önemli bir etkendir. Başarıları meslek seçimi yolundaki gerçek benliğinin bir göstergesi sayılmalıdır. Bunun üstünde bir başarıya gerek gösteren bir mesleği seçme konusunda ergen ısrar ederse, bu durum ya yeteneklerini henüz tanıyamamış olmasını ya da gerçek benliğini hala kabullenememiş olması anlamına gelir. Her ikisi de kişiliğin gelişiminde ve uyumunda bazı eksikliklerin bulunduğunu işaret eder.

Bu durum karşısında, ergenin gerçek benliği ile ideal benliğin birbiri ile uzlaşması veya çözüm gerektiren yeni çatışmalar içine düşmesi beklenebilir. Kısacası ergenliğin 2. yarısında gencin psikolojik dengesi meslek seçimi gibi çok önemli bir başka gereksinim yüzünden yeniden bozulmaktadır.

Ergenlik çağının sonuna doğru kişi, ben merkezli olmaktan çok problem merkezli hale gelmiştir. Toplumsal değerlere ve toplumsal olaylara karşı ilgisi artmıştır. Ergen ilgisi doğrultusunda yaşantılarını, çevresinde olup bitenleri yorumlarken dürüst fakat duygusal davranma eğilimindedir. Sahip olduğu değerler henüz birbiriyle çelişkili ve tutarsızdır.

Ama ergen bu değerleri akılcı bir gözle eleştirebilecek, tutarlı halde yorumlayacak zihin gücüne sahiptir. Aynı zamanda genç, bu dönemde değerbilir ve akılcı bir karakter yapısı içinde kendine özgü bir yaşam felsefesi geliştirebilecek yetenektedir.

Ergenlik çağı gelişim görevlerinin başarılmış olması, bireyin rahat bir biçimde genç yetişkinlik yıllarına girmesini sağlar. Ergenlik döneminde öz kimliğine ulaşamamış bir gencin, genç yetişkinlik döneminde başkalarına yakınlaşmaktan korktuğu ve yalnız olma eğilimi gösterdiği, kişiler arası ilişkilerde yakın dostluklar kuramadığı görülmektedir.

Ayrıca orta yaşlı kişiler üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda, ergenlik çağının sorunlarını zamanında çözememiş kişilerde, menopoz ve andropoz bunalımlarının daha şiddetli geçtiği saptanmıştır.

Ergenliğin ilk yıllarında birey ne çocuktur nede gençtir Ergenliğin ilk yıllarında birey ne çocuktur nede gençtir. İlk yıllarında kişi çelişkili tutarsız davranışlar ortaya koyarken  ergenliğin son yıllarında  daha tutarlı ve belirgin davranış örüntüleri geliştirmeye başlayacaktır. Ergenin yetişkin otoritesi ile çelişkiler içinde bulunduğu bu dönemde, yetişkin dünyasının onu kabul etmesi ve ona sonsuz bir sevgi, saygı ve anlayış sunması gerekmektedir.

“TÜM ANNE VE BABALAR İYİ NİYETLİDİR.”

Çocuk eğitiminde anahtar kelime sevgi’dir Çocuk eğitiminde anahtar kelime sevgi’dir. Sevgiyi hissederiz ama önemli olan içimizdeki duyguyu ifade ediş biçimimizdir. Sevgi ile ilgili tutumlarımızı birlikte inceleyelim.

SENİ SEVİYORUM; demek gerçek sevgi ifadesi değildir SENİ SEVİYORUM; demek gerçek sevgi ifadesi değildir. Sevgi, duygu ve düşüncelerin paylaşılmasıdır. Evin her türlü sevinç ve üzüntülerine çocukların da ortak edilmesidir. Çocukları gerçeklerden korumak adına uzak tutmak değildir. Tüm yaşantılar ve duygular paylaşıldığında, çocuklarımızda “AİT OLMA” duygusu gelişir.

“İÇİNDEN SEVMEK” bize kazandırılmış bir davranış biçimidir “İÇİNDEN SEVMEK” bize kazandırılmış bir davranış biçimidir. Dolayısıyla açıkça ve maskesiz olarak ifade edildiğinde anlaşılan bir duygudur. Çocuklarımıza sevgimizi açık olarak ifade ettiğimizde onların şımaracaklarından korkarız. Bu yersiz bir korkudur. Açık olarak ifade edilen sevgi “SORUMLULUK” duygusunu geliştirir.

“SENİ SEN OLDUĞUN İÇİN SEVİYORUM “SENİ SEN OLDUĞUN İÇİN SEVİYORUM. BENİM ÇOCUĞUMSUN VE BAŞKA GEREKÇEYE İHTİYACIM YOK.” Geleneksel anne-babalık rolü çocuğun temel ihtiyaçlarını ön planda tutar. Bu tutum çocuk ve anne-baba arasında “GÜVEN” duygusu geliştirir. Ancak bunların yanında çocukların sevgi ihtiyacı da unutulmamalıdır. Gösterilen sevginin “OLUMLU İLGİ”, “DOKUNMAK”, “BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRMEK”, “KONUŞMAK” gibi gözle görülür araçlarla ifade edilmesi gerekir.

İHTİYAÇLARININ DAHA FAZLA KARŞILANAN ÇOCUKLAR DAHA SAĞLIKLI BÜYÜRLER.” “TEMEL İHTİYAÇLARI AZ MİKTARDA KARŞILANAN, SEVME VE SEVİLME İHTİYAÇLARININ DAHA FAZLA KARŞILANAN ÇOCUKLAR DAHA SAĞLIKLI BÜYÜRLER.”

SEVGİ “Vurdumduymaz” olmayı gerektirmez SEVGİ “Vurdumduymaz” olmayı gerektirmez. Çocuğumuzun her davranışını sevmek adına hoş karşılamak, hiçbir sınırlamada bulunmamak değildir. SEVGİ, HOŞGÖRÜ ister ama vurdumduymazlık ile karıştırılmaması gerekir.

Her istediği yapılan çocuk, kendine sınır çizme becerisi kazanamaz Her istediği yapılan çocuk, kendine sınır çizme becerisi kazanamaz. Nerede, neyi, ne zaman ve hangi ortamda yapmaları gerektiğini saptayamayacaktır. Böyle ailelerde yetişen çocuklar en çok insan ilişkilerinde zorluk yaşarlar.

SEVGİ, çocukları tanımak ve onların kendilerini tanımalarına yardımcı olmaktır. Çocuklarının ilgilerini ve yeteneklerini tanıyan, onların neyi, ne kadar yapabileceklerini bilen anne-babalar çocuklarla ilgili kararları kendileri vermeyen, sadece yol gösteren ve rehberlik eden anne-babalardır. Şunu unutmamalıyız; çocuklarımıza duyduğumuz sevgi, onların adına her işi kendimiz yapmamızı gerektirmez.

Bu tip sevgi anlayışı, anne-babasına güvenen ama kendine güvenmeyen insanlar yetiştirmemizi sağlar. “ÇOCUĞUN BİREY OLMASINA ASLA İZİN VERMEMEK” demektir. Ayrıca çocuğun kendi kararlarını veriyor olması çocuğun tamamıyla aile bağlarının kaybolması ve kendi başına bırakılıyor anlamına gelmez.

Çocuklar, sevgiden mahrum edilmeyi, sevgisiz bırakılmayı hak edecek hiçbir özellik taşımaz. Sevgisiz bırakmak veya sevgi ile ilgili cezalar vermek kadar çocuğun gelişimini olumsuz etkileyen hiçbir tutum yoktur. “Derslerin iyi olursa seni severim, iyi olmazsa sevmem gibi…” Bazen de farkında olmadan yapılan dolaylı olarak sevgisizlikle cezalandırmalar vardır.

Bunlar; Çocuğumuz okuldan gelince kendisi ile ilgili hiç bir konu konuşulmadan yalnızca okul yaşantısına ve başarısına yönelik yapılan konuşmalardır. “Okul nasıl gidiyor?, Sınav oldunuz mu?, Sınav sonuçları belli mi? gibi…..” Bu konuşmalardan çocukların aldığı mesaj genellikle “Sizin için ben mi önemliyim, derslerdeki başarım mı?”, “O halde bende sizi mutlu edecek şeyden mahrum bırakayım da görün” Biz nasıl bu durumu bilinçli yapmıyorsak çocuklarımız da bilinçli yapmazlar.

Lütfen çocuklarımıza önemli ve özel olduklarını hissettirelim. Yapılan en büyük hatalı tutumlardan biri de çocuğumuzu bir başkasıyla KIYASLAMAK’tır. Toplumumuzda kardeşler arası veya diğer çocuklar arası kıyaslama sıkça görülür. Çocuklarımız bu durumu önemsemiyor gibi görünseler de anne ve babalarının değerlendirmesi onlar için çok önemlidir. Çünkü belli bir süreden sonra durumu içselleştirebilirler ve öz güvenlerini zedeleyebilirler.

BİR İNSANI ANLAMAK İÇİN KENDİMİZİ ONUN YERİNE KOYARAK DÜŞÜNMEK, DURUMU ONUN GÖZÜYLE GÖRMEYE ÇALIŞMAK ÇOK ÖNEMLİDİR.