MÜMTAZ TURHAN SERDAL ACAR SEYİT AHMET ŞİŞMAN

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Ey kahraman Türk kadını,
Advertisements

Önce Mektep vardı. O dönem, toprakları bundan kat be kat büyükken devletin. Ve o kat be kat topraklarda laik anlayışla yönetilen tek bir lise yokken,
“YAZARLAR OKULLARDA’’ PROJESİ
BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK’TEN ÖZDEYİŞLER
Atatürk’ün Eğitim İle İlgili Sözleri
“IP Universities” Istanbul, April 14 to 15, 2011 Albert Long Hall, BOGAZICI UNIVERSITY Institutional logoTürkiye’de FM Eğitimi Salih BEKTAŞ.
TÜRKİYE’DE ÖĞRETMEN YETİŞTİRME REFORMLARI
TÜRK MİLLİ EĞİTİMİNİN İLKELERİ
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE OKUL YÖNETİMİ Ders Notları Eser ÇEKER (M.Sc.)
EĞİTİMDE YENİ YAKLAŞIMLAR VE KÖY ENSTİTÜLERİ ÖRNEĞİNDE TÜRK MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİ VE 21. YÜZYIL BECERİLERİ.
CUMHURİYET DÖNEMİ EĞİTİM ANLAYIŞI
MATEMATİK EĞİTİMİ FELSEFESİ
Öğrenciler; Ahmet Akgül , N. Büyükmert, Abdullah Sarı, Ö
BAŞÖĞRETMENİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ÖZLÜ SÖZLERİ VE FOTOĞRAFLARIYLA ÖĞRETMENLERLER GÜNÜNDE BİZLERLE....
24 KASIM Öğretmenler Günü
Öğretmenler.
Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK’TEN ÖZDEYİŞLER
ÇAĞDAŞ ÜNİVERSİTE YOLUNDA
HALK EĞİTİMİ ve HALK EĞİTİM REFORMLARI
İLKÖĞRETİM REFORMLARI
NURETTİN TOPÇU Eğitim ve Kültür Değişmeleri.
TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU’NUN HAZIRLIKLARI
Eğitim Alanındaki Yenilikler
İkinci Dil Olarak Türkçe Öğretimi
İlköğretim Fen ve Teknoloji Öğretim Programı
ÜNİVERSİTE REFORMLARI
Tanzimat dönemi öğretici metinler
TERCAN M.KUTSİ BEĞDEŞ İLKOKULU
ATATÜRK İLKELERİ Atatürkçülük, Türkiye’nin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce sistemidir. Türk milletinin iradesiyle oluşmuş, tarihi bir gelişmenin ürünüdür.
SİVAS YILDIZELİ TAT İLKOKULU
MAARİF NAZIRI EMRULLAH EFENDİ VE TUBA AĞACI NAZARİYESİ
TURİZMDE EĞİTİM SORUNLARI
ÖĞRETMEN EĞİTİMİNDE GELİŞMELER VE UYGULAMALAR
DİL-KÜLTÜR-UYGARLIK İLİŞKİSİ
EKONOMİ ALANINDA YAPILAN YENİLİKLER
EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
ATATÜRK‘ÜN FİKİR DÜNYASI
Öğretmenlik Mesleğinin Özellikleri
Okumayı Sevmeyen Çocuklar OCAK 2016 İZMİT REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, eğitim-öğretim yılında 41 öğrenciyle eğitime başlamıştır. Türk Dili ve Edebiyatı; kültürel mirasımızın geleceğe.
EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE EĞİTİMİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Görev ve Sorumluluklar PERSONEL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 1-Üniversitelere Akademik Kadro Tahsis Edilmesi YÜKSEKÖĞRETİM KURULU BAŞKANLIĞI.
EĞİTİM ALANINDAKİ İNKILAPLAR
Görev ve Sorumluluklar PERSONEL DAİRESİ BAŞKANLIĞI sayılı Kanunun 35 inci Maddesi Uyarınca Geçici Kadro Tahsisi ile Mecburi Hizmet Yükümlülü.
TÜRK MİLLÎ EĞİTİM SİSTEMİNİN GENEL AMAÇ VE İLKELERİ
Ahmet Kutsi Tecer.
IĞDIR ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ
FAKÜLTEMİZ HAKKINDA Fakültemiz tarihinde kabul edilen ve tarihinde Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı.
Milli Eğitim Dergisi Yıl 2000 Sayı 146.
ÇAĞDAŞ TÜRKİYE YOLUNDA ADIMLAR / Sanat, Spor ve Atatürk
SOSYAL BİLGİLER ÖĞRENİYORUM
TÜRK Eğitim Sistemi.
Eğitim Kültür Alanında İnkılaplar
TÜRKİYE’DE EĞİTİMİN TARİHİ
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ I
ÇAĞDAŞ TÜRKİYE YOLUNDA ADIMLAR / Darülfünundan Üniversiteye
Rıza Ertuğrul Eryılmaz Anadolu Lisesi Tanıtım Semineri
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ YASAL TEMELLERİ VE SORUNLARI
Gençlik Politikaları ve Hizmetler
Karşılaştırmalı Eğitim
T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük
1/14 ÜNİTE-1 Psikoloji Bilimini Tanıyalım. 2/14 Psikoloji Nedir? (Etimolojik tanım) Psikoloji kavramı, “psyche” (ruh, nefes, zihin) ve “logos” (bilgi)
Ahmet Kutsi Tecer 1901 yılında Kudüs'te doğdu. İlköğrenimine Kudüs'te başladı ve Kırklareli'nde devam etti. Lise öğrenimini Kadıköy Sultanisi'nde tamamladıktan.
Görev ve Sorumluluklar
MATEMATİK EĞİTİMİ FELSEFESİ
TÜRK MİLLÎ EĞİTİM SİSTEMİNİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ
ÜNİVERSİTE ORGANLARI Öğr. Gör
Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Sunum transkripti:

MÜMTAZ TURHAN SERDAL ACAR SEYİT AHMET ŞİŞMAN

MÜMTAZ TURHAN 1908 tarihinde Erzurum’da doğdu. 1927 tarihinde Ankara Lisesi’ni bitirdikten sonra 1928-35 yılları arasında da Berlin ve Frankfurt Üniversiteleri’nde eğitim gördü. 1939’da İstanbul Üniversitesi’nde doçent olduktan sonra, 1944 yılında İngiltere’ye gitti.

Turhan, Almanya’daki eğitimi sırasında Wolfhang Köhler, Kurt Koffka gibi Gestalt psikoloji ekolünün kurucularını tanır ve onların görüşlerinden etkilenir.Ayrıca deneysel psikoloji doktora tezini yanında hazırladığı ve Gestalt’çı olan Wertheimer’in kişiliği de Turhan’ı etkilemiştir.

Mümtaz Turhan 1940’lı yıllarda kaleme aldığı Kültür Değişmeleri adlı eserinde bilimsel yöntemin ışığını Türkiye’nin son ikiyüzelli yıllık değişme macerasına çevirmiştir. Turhan’ın bu eserinden sonra yayınlanan kitapları, o bilimsel temel üzerindeki uygulama projeleri niteliğindedir.

Maarifimizin Ana Davaları ve Bazı Hal Çareleri, Garplılaşmanın Neresindeyiz?, Atatürk İlkeleri ve Kalkınma, Toprak Reformu ve Köy Kalkınması, Üniversite Problemi adlı kitapları Türk toplumunu sağlıksız değişmenin fırtınalı havasından kurtaracak ve düzenli gelişmenin emin iklimine kavuşturacak tedbirler ve projeler önermektedir.

GÖRÜŞLERİ Turhan batlılaşmayı bir milli eğitim davası olarak görür. Turhan’a göre batılılaşmanın yolu, bilim zihniyetinin ve bilim metodunun toplumun bütün işlevlerine sindirilmesinden geçiyorsa, bu yolu hazırlayacak olan ancak milli eğitimdir.

Milli eğitim, her türlü ilerlemenin temelidir Milli eğitim, her türlü ilerlemenin temelidir. Bundan dolayı milli eğitim sistemine büyük bir görev ve ağır bir sorumluluk düşmektedir. Günümüzde dünyanın kaderini belirlemeye çalışan “ ilerlemiş” sayılan ülkeler bilimsel araştırmaları en üst düzeyde yürüterek sürekli bilgi üreten ve bu bilgileri teknolojiye dönüştüren ülkelerdir.

Bu durum karşısında bilim ve teknoloji kapasitemizi arttıracak önlemler almada eğitime büyük görevler düşmektedir. Milli eğitimin bu işi başaracak şekilde yapılandırılması şüphesiz bilim ve uzmanlık ister. Turhan’ın burada üzerinde ısrarla durduğu konu, uzmanların yetiştirilmesidir.

Mümtaz Turhan’a göre çağdaş bir millet olmamız için alınması gereken tedbirler şunlardır: A) Avrupa’ya ve Amerika’ya Öğrenci Gönderme: Avrupa'ya öğrenci gönderme tedbiri batılılaşma çabası kadar eskidir. Bu çabaya ilk olarak, III. Selim döneminde başlanmış; II. Mahmut ve Tanzimat döneminde bu faaliyetler hızlanmıştır.

Bu çabaların başarılı olabilmesi bazı şartların yerine getirilmesi gerekir. Bunlar: 1) Avrupa'ya öğrenci göndermenin hedefi belirlenmeli ve bu yönde plan yapılmalıdır. 2) Avrupa'ya gönderilen öğrencilerin tahsil planları ve rehberleri olmalıdır. 3) Her bilim branşı için belli sayıda öğrenci gönderelim ki döndüklerinde kendi branşlarında çalışabilsinler.

B) Araştırma Enstitüleri: Ülkede araştırma enstitüleri kurma fikri, az evvel bahsettiğimiz Avrupa’ya öğrenci gönderme tedbirlerini tamamlamak üzere onunla bir bütün teşkil eder. Bu sayede Avrupa’dan dönen gençler branşlarıyla ilgili olarak çalışmalar yapabilecektir.

Yukarıda anlatılan araştırma enstitüleri projesinin gerçekleşmesi, üniversitelerin ıslahı meselesini de çözüme kavuşturmuş olacaktır. Şimdiye kadar yapılan üniversite reformları bilimsel seviye yükselmesini sağlayamamıştır.

Bütün düzenlemeler, yeni kanun ve yönetmelikler hazırlanarak ama çoğunluğu bakımından eski elemanlarla yapılmıştır. Eski elemanların zihniyet ve alışkanlıkları daima değişikliklerin ruhunu bozmuştur. Yeni şekiller içinde eski zihniyet ve alışkanlıklar sürüp gitmiştir.

Sistemsiz bir şekilde, belirsiz zamanlarda, rasgele branşlarda yurt dışına gönderilen gençler çok iyi yetişmiş olsalar bile döndüklerinde eski zihniyet ve alışkanlıkların sürdüğü üniversite bölümlerinde yalnız kalmışlardır. Bu yüzden de gençler verimli olamamışlardır.

Esasen bu sorun üçyüz yıla yakın bir süredir devam eden batılılaşma çabalarının bir sonuç verememesinin temelindeki baş etkendir. Bütün girişimler, gerekli uzmanları yetiştirmeden kanun ve yönetmeliklerle şekil ve teşkilat olarak yeni kurumlar açmak suretiyle yapılmıştır.

Sonuçta hep başarısızlığa uğranılmış, işler dönüp dolaşıp yine eskisi gibi yapılır olmuş, yani hep bir kısır döngü içerisinde kalınmıştır. Turhan bu çabaları, “insan ruhunun dışında kalkınma olmaz” diyerek eleştirmiştir.

Turhan’ın araştırma enstitüleri projesi, mevcut üniversitelerin dışında, Batı’nın en yüksek bilim düzeyinde yeni bir zihniyete göre yetişmiş araştırıcı, orijinal düşünme kabiliyeti gelişmiş, uzmanlaşmış, verimli ve koordinasyonlu bir biçimde çalışmaya alışmış bilim adamlarından oluşan yepyeni kurumlarla ilgilidir.

“MAARİFİMİZİN ANA DAVALARI VE BAZI HAL ÇARELERİ”

Türk maarifi 2.Mahmud’a kadar şüphesiz bazı farklarla Çin tipi bir sistemi andırmaktadır. Enderun mektepleri, medreseler fonksiyon ve gaye itibariyle Çin mekteplerinden farklı değildir. Bu tarihten bilhassa Tanzimat’tan itibaren yapılan ilavelerse tamamıyla günlük ihtiyaçları karşılamak maksadıyla yapılmış eklemeler ve taklitlerden ibarettir.

Cumhuriyet devrine kadar yapılan bütün ıslah hareketleri hep aynı karakteri taşımıştır. Ampirik bilgi ve zihniyetteki eğitimcilerin deneme ve yanılmaya; yani yapalım ne olacak, sonuç ne çıkacak gibi kör bir denemeye girişmeleri bugün işsizlik gibi çok derin bir buhrana yol açmıştır.

Bilimsiz hiçbir işimiz gibi eğitim sorunlarının da halledilemeyeceğini, memleket içinde mümkün olmasa bile biran evvel dışarıda bilim adamı yetiştirmek gerektiğini belirtmektedir. Genel öğretim bir ülkenin medeniyet ve kültürünün sebebi olmaktan çok bir neticesidir.

Memleketin bugünkü asıl derdi okuma yazma bilenlerin azlığından değil, aydınların iyi yetişmemiş olmasındandır. Genel öğretime karşı olmamakla birlikte ülkenin o günkü durumunun buna uygun olmadığını belirtmektedir.

Hedefsiz, gayesiz bir sistem içinde genel öğretim modasına tabi tutularak yetiştirilen bir aydın kitlesi de ülke kalkınmasının bir başlatıcısı değil onun ekonomik yıkılmasının bir sebebi olacaktır. İyi bir üniversiteniz yoksa liseyi düzeltemezsiniz. Lise demek öğretmen demektir. Onun yerini ne programla ne de müfredatla ne de iyi kitaplarla dolduramazsınız. Bu hüküm diğer tahsil kademeleri içinde aynen doğrudur.

Yarım batılılaşmanın ülkede kültür ikiliğine sebep olduğunu, büyük şehirlerde yarı doğu yarı batı bir medeniyet olduğunu küçük şehir, kasaba ve köylerde Türk ve doğu medeniyetlerinin etkisi altında kalmış bir kültür ve medeniyet olduğunu belirtmiştir.

Batıyla sırf şekil benzerliği altında, fakat herhangi bir hedeften mahrum, memleketin hakiki ihtiyaçlarından uzak bir maarif teşkilatı, gittikçe genişleyen tesisleriyle, boş dönen ve yalnız gürültü çıkaran bir çark halinde memleketin kesesinden çektiği muazzam paralarla sırf onun sırtından geçinen insanlar ortaya atmaktadır.

Bu durumdan kurtulmak için mevcut eğitim kurumlarının bir kısmının kapatılması, daimi bir kontrol altında bulunmak şartıyla Avrupa’ya çok sayıda öğrenci gönderilmesi gerekmektedir.

Milli Eğitim Teşkilatı Kanunu tasarısına rağmen maarifin görünen ve şekli bazı değişikliklerle beraber ruh ve anlam itibariyle eskinin bir devamı veya aynısı olduğu görülür. Öğretimin amacının, okumak isteyen çocuğu zekası ve kabiliyeti doğrultusunda memlekete faydalı bir ilim ve ihtisas adamı olarak yetiştirmek olduğunu, okumak istemeyen yeterince zekası ve kabiliyeti olmayan çocuğu da ona ve kendimize işkence eder gibi zorla okutulmaması olduğunu belirtmektedir.

Memleketin ilim adamı gibi her sahaya ait ustaya, ustabaşına, teknisyene ihtiyacı vardır.

Öğretimde önemli ve esas olan, bilginin bizzat kendisi, miktarı olamayıp onun ruhsal gelişme ve fikir geleneğinde oynadığı roldür. Bu itibarla genç yaşlarda ihmal edilip telafi olunamayan, bizzat bilginin kendisi olmayıp onun vasıtasıyla elde edilmesi lazım gelen zihni formasyon, fikri tekamül ve zekanın inkişafıdır.