On occasion: Zaman zaman, bazen Example: Police fighting cyber crime can find themselves battling not just the criminals but also, on occasion, the internet service providers. (Siber suçlarla mücadele eden polisler kendilerini sadece suçlularla değil aynı zamanda, bazen, internet servis sağlayıcılarla da savaşırken (uğraşırken) bulabiliyor.)
To detonate: Patlatmak Example: State television showed pictures of injured children in hospitals and says that a group using the house to make bombs detonated them accidentally. (Devlet televizyonu hastanelerdeki yaralı çocukların fotoğraflarını gösterdi ve evi bomba yapmak için kullanan bir grubun (bombaları) yanlışlıkla patlattığını söyledi.)
To abet: Suça teşvik, suçluya yardım etmek Example: Charles G. Taylor, the former president of Liberia and once a powerful warlord, was convicted of abetting rebels who committed war crimes in Sierra Leone in the 1990s. (Liberya’nın eski devlet başkanı ve bir zamanların güçlü diktatörü Charles G. Taylor 1990’larda Sierra Leone’de savaş suçları işleyen isyancıları suça teşvik etmekten (suçlulara yardım etmekten) suçlu bulundu.)
Mock-up: Taklit model, bir silahın ölçek üzerine yapılmış modeli Example: Two experts have suggested that a new missile North Korea presented in a military parade may have been a mock-up. (İki uzman, Kuzey Kore’nin bir ordu geçit töreninde tanıttığı yeni bir füzenin taklit bir model olabileceğini öne sürdü.)
To corner: Taklit model, bir silahın ölçek üzerine yapılmış modeli Example: Sarkozy will continue his aggressive tactics, trying to corner him during the traditional TV debate. (Sarkozy, geleneksek televizyon tartışması süresince onu köşeye sıkıştırmaya çalışarak, saldırgan manevralarını sürdürecek.)