SOSYAL (GÖZLEM YOLUYLA- MODEL ALARAK –DOLAYLI) ÖĞRENME KURAMI

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
II.BÖLÜM GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
Advertisements

Öğrenme & Davranışcı Yaklaşım
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM Albert Bandura
Hazırlayan: Öğr.Gör. Funda YORULMAZ
A-BİLİŞSEL GELİŞİM İlk İki Yılda Görülen Bilişsel Gelişim : Bebek doğumunun ilk gününden itibaren çevresini keşfetme çabasına başlar. Keşif çabasında.
Tam Öğrenme Modeli (Mastery Learning)
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM ALBERT BANDURA (1925-)
Bilişsel Öğrenme Kuramı
SOSYAL ÖĞRENME KURAMI İlhan AYDOĞDU
BİLİŞSEL AĞIRLIKLI DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM EDWARD C. TOLMAN ( )
SOSYAL ÖĞRENME KURAMI Serdar ERDOĞAN
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
Öğrenme ilkeleri Prof Dr Süheyla Ünal.
Sosyal Öğrenme Kuramı ALBERT BANDURA (1925 -….)
PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK HİZMET ÇEŞİTLERİ
Gözlem Yoluyla Öğrenme Süreçleri Ali ÇOBAN AKIN
Sosyal Öğrenme Teorisi
TAM ÖĞRENME MODELİ Hazırlayan Güzide BAŞDAĞ Ankara 2003.
Güdülenme Dr. Şirin KARADENİZ.
EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ
MODELLERDEN ÖĞRENME Enver CANER
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM ALBERT BANDURA ( … )
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM ALBERT BANDURA (1925)
Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı Öğretimde Görsel-İşitsel Araçlar Görsel Materyallerin Katkıları Dr. Süleyman Sadi SEFEROĞLU Hacettepe Üniversitesi,
ANNELER BABALAR/ÇOCUĞUNUZ SINAVA GİRİYOR …. Çocuklarımızı çok severken kişisel isteklerimizin, beklentilerimizin onlar için belki de aşırı bir yük olacağını.
YANSITICI DÜŞÜNME.
Eğitim Psikolojisi Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
ÖĞRENME KURAMLARI DAVRANIŞÇI ÖĞRENME BİLİŞSEL ÖĞRENME.
Gözleyerek Öğrenme Kuramı
0-6 YAŞ GELİŞİM DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ
İŞBİRLİĞİNE DAYALI ÖĞRENME
Dr M SÖZBİLİR Motivasyon
Özlem Karaırmak & Ümit Sahranç
UYGUN DAVRANIŞLARIN ARTIRILMASI
ANNELER BABALAR/ÇOCUĞUNUZ SINAVA GİRİYOR …
Kişilik Gelişimi.
Eğitim Psikolojisi Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
PSİKOLOJİ EĞİTİM.
Öğretim İlke ve Yöntemleri
CEZA NEDİR?.
ALAN TERCİHLERİ VE MESLEK SEÇİMİ
ZİHİN ENGELLİ ÇOCUKLARDA ZİHİNSEL GELİŞİM
Öğrenme ve Bazı Duyuşsal Değişkenler Öğretim İlke ve Yöntemleri Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık.
BAŞARI ÇALIŞMA ve KARİYERLER
Ψ SOSYAL BİLİŞSEL KURAM.
KİŞİSEL GELİŞİM & İKY.
ÖĞRENME KURAMLARI Bilindiği gibi öğrenme , yaşam boyu devam eden ve davranışta kalıcı değişiklikler oluşturan bir süreçtir. Sağlıkla ilgili eğitim etkinlikleri.
BİREYİN GELİŞMESİ Yrd. Doç. Dr. İhsan SARI
BÖLÜM 7 AHLAKİ GELİŞİM, DEĞERLER ve DİN. BÖLÜM 7 AHLAKİ GELİŞİM, DEĞERLER ve DİN.
BRUNER’İN BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ
Sosyal Öğrenme Kuramı (Bandura)
BÖLÜM 6 Kültür, Çeşitlilik ve Değerler. BÖLÜM 6 Kültür, Çeşitlilik ve Değerler.
EĞİTİM KAVRAMI VE AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ
BİLİŞSEL GELİŞİM: İYİ SEYİRLER .
TANIMLAR PSİKOLOJİ: İnsan ve hayvan
Ψ SOSYAL BİLİŞSEL KURAM.
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM ALBERT BANDURA ( … )
SOSYAL ÖĞRENME KURAMI.
ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARIN AKADEMİK BAŞARISINDA AİLE VE PEKİŞTİREÇ
Oyun ve Din Öğretimi Dr. H. Kader ZENGİN.
ALBERT BANDURA SOSYAL BİLİŞSEL KURAM 1925
II.BÖLÜM GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR. Kazanımlar Bu üniteyi tamamladığınızda aşağıdaki hedeflere ulaşmanız beklenmektedir: Gelişimle ilişkili olan.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Davranış Bilimleri Dersi 1. Hafta
OLUMLU ÖĞRENME ORTAMI OLUŞTURMA
Güdülenme ve Bireysel Farklılıklar
Prof. Dr. Aysel KÖKSAL AKYOL
ÖĞRENME.
ÖĞRENMEDE BİLİŞSEL YAKLAŞIM: BİLGİYİ İŞLEME MODELİ
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ (3-6)
Sunum transkripti:

SOSYAL (GÖZLEM YOLUYLA- MODEL ALARAK –DOLAYLI) ÖĞRENME KURAMI

ALBERT BANDURA(1925-...) 1953'te Stanford Üniversitesi'nde öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Ailenin, sosyal çevrenin ve önceki kuşakların sosyal davranışlar üzerindeki etkisini irdelemiştir.Öğrencisi Richard Walters ile sosyal öğrenme ve saldırganlık üzerine birlikte araştırma yapmışlardır

ALBERT BANDURA Bandura'ya göre insanın şiddete eğilimi onun doğasında olan bir durumdan değil; gözlem, taklit ve benzer çevresel etmenlerden de kaynaklanmaktaydı. Örneğin, annenin sürekli baba tarafından dövüldüğü bir ailede büyüyen çocuk, ileride dayakçı bir eş oluyordu.

DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM Bandura’nın görüşünü daha iyi anlamak için bu görüşün temellendiği yaklaşımları da gözden geçirmek gerekmektedir. Davranışçı yaklaşım insanın gözlenebilen ve ölçülebilen, yani deneyselliğe elverişli davranışlarının incelenebileceğini, diğerlerinin bilimsel araştırma kapsamında ele alınamayacağını söyler. Bu yaklaşıma göre iki tür öğrenme bulunmaktadır. Bunlar Klasik şartlanma ve edimsel şartlanmadır.

DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM Klasik şartlanmada, pekiştirme, şartsız uyaran ile şartlı uyaranın birlikte verilmesi iken, edimsel şartlanmada bir davranışın yapılma olasılığını artıran ödül ya da ceza niteliğindeki herhangi bir pekiştireçtir. Bir çok kişilik özelliği edimsel şartlanma ile kazanılmaktadır. Skinner’e göre bir davranış ödüllendirilirse bu davranış öğrenilir ve kişinin ileride bu davranışı kullanma olasılığı artar. Ödüllendirilmezse kişi o davranışı bırakacaktır.

DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM Bandura, Skinner’in klasik ve edimsel şartlanma ile ilgili görüşlerine karşı çıkmamaktadır ama insanın öğrenmesinin sosyal bir çevre içinde olduğunu, çocukların önemli davranış kazanma yaşantılarının başkalarını gözlemleyerek oluştuğunu söylemekte ve buna da “Gözlem Yoluyla Öğrenme” adını vermektedir. Çocuğun öğrendiği davranışı için ödüllendirilmesi gerekmez ve bu davranışı sürekli yapması gerekmez. Bu görüşe göre kişilik, başkalarının davranışını gözleme yoluyla öğrenilir.

SOSYAL(GÖZLEM YOLUYLA-MODEL ALARAK-DOLAYLI) ÖĞRENME 4.TEMEL İLKELER 3.MODELİN ÖZELLİKLERİ 1.SOSYAL ÖĞRENME NEDİR? SOSYAL(GÖZLEM YOLUYLA-MODEL ALARAK-DOLAYLI) ÖĞRENME 4.TEMEL İLKELER 2.SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER 5.MODEL ALMANIN FONKSİYONLARI 6.SOSYAL ÖĞRENME KURAMININ EĞİTİME YANSIMALARI

1.SOSYAL ÖĞRENME NEDİR? Kişinin doğduğu süreçten beri çevresini izleyerek geliştirdiği yeteneklerine verilen genel bir addır. Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin modelden gözlemlediği davranışı taklit edebilme kabiliyetidir.

SOSYAL(GÖZLEM YOLUYLA-MODEL ALARAK-DOLAYLI) ÖĞRENME Bandura’ya göre gözleyerek öğrenme; sadece bir kişinin diğer kişilerin etkinliklerini basit olarak taklit etmesi değil, çevredeki olayları bilişsel olarak işlemesiyle kazanılan bilgidir. Model alınan davranış saklanabildiği ve değişikliğe uğratılabildiğine göre,gözlenen davranışların bireyin belleğine kodlanması ve gerektiği zaman hatırlanması gerekir.Bu özelliklerinden dolayı gözlem yoluyla öğrenmenin bilişsel boyutu da önemlidir.

SOSYAL(GÖZLEM YOLUYLA-MODEL ALARAK-DOLAYLI) ÖĞRENME Bandura, sosyal öğrenme teorisini açıklarken gözlemcinin, hareketsiz bir kamera ya da kaset çalar olmadığını aksine, hareket eden, sınıflandırmalar yapabilen, tercihlerde bulunabilen bir kimse olarak tanımlamıştır. Daha sonra biliş üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmış ve kuramının adını ‘Sosyal Bilişsel Kuram’ olarak değiştirmiştir.

Sosyal bilişsel (sosyal öğrenme) kuramının kökeni davranışçılığa dayansa bile, davranışların kazanılmasını da bilişsel süreçlerle açıklayarak davranışçı kuramlardan ayrılır. Bandura'ya göre, davranışçılık karmaşık davranışları ve ilk kez gözlenen davranışların nasıl kazanıldığını açıklamaz. Ayrıca organizma sadece kendi başına gelenlerden öğrenmez, başkalarının yaşantılarından da öğrenir.

Bandura, davranışçılığın öğrenmeyi açıklamada bazı sınırlılıklarını bulunduğunu belirtmiştir. Ona göre bu sınırlılıklar şöyle sıralanabilir: Davranışçılık doğal ortamlarda meydana gelen şeyleri temsil etmemektedir. Hiç kimseye, istendik davranışlarının sıklığını artırmak için her gün ödül verilmez. Genellikle kişiler kendi davranışlarını kendileri yönetmekte ve kontrol etmektedir Davranışçılık genellikle ilk tepkilerin nasıl kazanıldığını açıklamaz; birey birçok davranışı hiç pekiştirilmeden gösterir. Eğer davranışın ortaya çıkması için pekiştirme gerekliyse, davranışın ilk olarak nasıl ortaya çıktığının açıklanması gerekir. Davranışçılık sadece doğrudan öğrenme ile yani sonuçların hemen gözlendiği durumlarla ilgilenir, dolaylı öğrenme ile ilgilenmez. Yani sonuçları hemen değil, gerektiğinde etkinliğe dönüştürüldüğü öğrenme türüyle ilgilenmez.

‘PEKİŞTİRME ÖĞRENMEYİ DEĞİL PERFORMANSI ETKİLER…’ ALBERT BANDURA

Bandura öğrenme ve performans arasındaki farkı yaptığı bir deneyle açıklamıştır. Yapılan deneyde, bir grup çocuğa bir film izletilmiştir. Filmde, "Bobo doll" adı verilen bir oyuncağa bağırıp çağıran, söven, onu tekmeleyen bir yetişkin vardır. Deneyde çocuklar üç gruba ayrılmışlardır. Birinci gruptaki çocuklara: oyuncak bir bebeğe vuran, döven saldırgan bir yetişkin modelin bu saldırgan davranışlarının pekiştirildiği film izletilmiştir. İkinci gruptaki çocuklara: saldırgan modelin bu saldırgan davranışlarının cezalandırıldığı bir film izletilmiştir. Üçüncü̈ gruptaki çocuklar ise saldırgan modele nötr davranılan, yani saldırgan modelin ne pekiştirildiği nede cezalandırıldığı bir film izlemişlerdir.

Sonra çocuklara 10 dakika serbest oynama süresi verildi Sonra çocuklara 10 dakika serbest oynama süresi verildi. Odadaki oyuncaklar arasında Bobo bebeği ve görmüş oldukları saldırgan davranışları gerçekleştirmelerine yarayacak malzemeler de vardı (örneğin tokmak). Bir gözlemci küçük bir pencereden, çocukların az önce gördükleri dört saldırgan davranıştan hangilerini yapacaklarını izledi. Daha sonra çocuklara yerine getirdikleri her saldırgan davranış için meyve suyu ve küçük oyuncaklar verildi. Bunun nedeni, çocukların isterlerse davranışı yapıp yapmayacaklarını görmekti.

DENEY SONUCUNDAAA???? 1. Saldırgan davranışları pekiştirilen modeli izleyen çocukların saldırganlık davranışlarında bir artış gözlenmiş. 2. Cezalandırılan modeli izleyen gruptaki çocukların saldırgan davranışları azalmış. 3. Saldırgan davranışları ne pekiştirilen, ne de cezalandırılan modeli izleyen gruptaki çocukların saldırgan davranışları ise iki grup arasında yer almıştır.

SONUÇ OLARAK… Saldırgan davranışları cezalandırılan modeli izleyen çocuklar da saldırganlığı öğrenmişlerdir, ancak gözlenebilir davranışa yani performansa dönüştürmemişlerdir. Bireyin davranışı başkalarının geçirdiği yaşantılardan etkilenmektedir. Birinci grupta saldırgan modelin pekiştirilmesi, onu gözleyen çocukların saldırgan davranışı taklit etmeleri ile sonuçlanmıştır. İkinci grupta modelin cezalandırılması ise, onu izleyen çocukların saldırganlık davranışı göstermesini engellemiştir.

2.SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DOLAYLI PEKİŞTİRME DOLAYLI GÜDÜLENME DOLAYLI CEZA 2.SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DOLAYLI DUYGU

SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DOLAYLI PEKİŞTİRME:Davranışı pekiştirilen modeli izleyen bireylerin, modelin davranışlarını daha kısa sürede ve sıklıkla taklit ettiği görülür. Ör: Derse katılan öğrenciyi öğretmenin övmesi ona yüksek sözlü notu vermesi diğer öğrencileri de derse katılması için cesaretlendirir.

SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DOLAYLI CEZA : Modelin yapmış olduğu istenmedik davranış karşısında aldığı cezanın gözlemlenmesi bireyin o davranışı yapma eğilimini azaltır. Örneğin; sınıfta yaptığı hatalı davranıştan dolayı tenefüse çıkmama cezasını gören arkadaşını gözlemleyen çocuk hatalı davranışı tekrar etmeme eğiliminde olur.

SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DOLAYLI GÜDÜLENME:Gözlenen ürünler, bireyi sadece bilgilendirmez, aynı zamanda onu elde etmeye de güdüler. Gözlenen davranış, değer verilen bir ürünle sonuçlanırsa, birey davranışta bulunmaya istek duyar. Ayrıca gözlemci o davranışı yapabileceğine inanmalıdır. Başkalarının başarılarını ya da başarısızlıklarını gözlemek, belli bir davranışı yapmak için, bireyin kendi yeteneğini değerlendirmesine yardım eder.

SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Ör: Sınıfta ödül kazanan bir öğrenciyi gören ve kendi düzeyinin de ödül kazanmaya uygun olduğunu gören birey harekete geçer. Sınıfında burs kazanan ve kendi düzeyinin de bu bursu kazanmaya uygun olduğunu gören öğrenci, bursu kazanmak için harekete geçebilir.

SOSYAL ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DOLAYLI DUYGU: Gözleyen davranışı yapıp herhangi bir zarar görmese de modelin davranışları nedeniyle korku ve kaygı hissedebiliriz. Model alınan kişi bizim sevdiğimiz ve bize yakın bir insansa onun korktuklarından korkma, onun sevdiklerini sevme eğiliminde oluruz.

YAŞ:Birey yaşına yakın ya da kendinden biraz büyük kişileri model alır. 3.MODELİN ÖZELLİKLERİ CİNSİYET:birey aynı cinsten kişileri model alır BİREYLER KENDİLERİNE BENZEYEN KİŞİLERİ DAHA ÇOK MODEL ALIRLAR. STATÜ VE DAVRANIŞIN SONUCU:Birey statüsü yüksek olan kişileri model alır.Buna ek olarak model alınan kişinin davranışının sonucu da model alınıp alınamayacağını etkiler

MODEL ÇEŞİTLERİ CANLI MODEL:Belirli bir davranışı sergileyen gerçek bir kişi SEMBOLİK MODEL:Bir filmde,televizyon şovunda,kitapta veya başka bir platformda tasvir edilen bir karakter veya kişi. SÖZEL SEMBOLLER:Nasıl davranılacağına ilişkin açıklamalar canlı veya sembolik bir insan tarafından gösterilmez.

4.TEMEL İLKELER KARŞILIKLI BELİRLEYİCİLİK SEMBOLLEŞTİRME KAPASİTESİ ÖZ DÜZENLEME KAPASİTESİ 4.TEMEL İLKELER ÖNGÖRÜ KAPASİTESİ ÖZ YARGILAMA KAPASİTESİ DOLAYLI ÖĞRENME KAPASİTESİ

KARŞILIKLI BELİRLEYİCİLİK BİREY ÇEVRE DAVRANIŞ

KARŞILIKLI BELİRLEYİCİLİK Bireyin davranışı ve çevre, karşılıklı olarak etkileşim içersindedir ve bu etkileşimler bireyin sonraki davranışını belirler. Davranış çevreyi; çevre ise davranışı değiştirme potansiyeline sahiptir.

KARŞILIKLI BELİRLEYİCİLİK Birey davranış etkileşimi bir kişinin düşüncelerini,hislerini ve biyolojik özellikleri ile bireyin davranışlarını içermektedir.Örneğin,bir insanın beklentileri,inanışları,kişisel kabulleri,amaçları ve istekleri davranışa yön ve şekil verir.Bununla birlikte benimsene ve yapılan davranış da daha sonra bireyin düşünce ve hislerini etkileyecektir.

KARŞILIKLI BELİRLEYİCİLİK Çevre ve birey arasında;bireyin beklentileri,inanışları ve bilişsel yetenekleri;sosyal etkiler ve çevredeki fiziksel yapılar tarafından geliştirilir ve şekillendirilir.Bu sosyal etkiler bilgi içerebilir ve modelleme,öğretim ve sosyal ikna gibi faktörler aracılığıyla duygusal reaksiyonları harekete geçirebilirler.

ÖZ DÜZENLEME KAPASİTESİ İnsanların kendi davranışlarını kontrol edebilme yeteneğine sahip olmalarıdır. İnsanlar ne kadar çalışacaklarına, ne kadar uyuyacaklarına, ne yiyeceklerine, nereye gideceklerine kendileri karar verirler ve davranışlarını kontrol ederler.

SEMBOLLEŞTİRME KAPASİTESİ İnsanoğlu, düşünme ve dili kullanabilme gücüne sahip olduğundan geçmişi hafızasında taşıyabilmekte, meydana gelmemiş olayları da zihinde sembolik olarak gerçekleştirebilmektedir. İnsanların kafasında video kaydedici bulunmaktadır ve herşeyi kaydederek semboller halinde zihinsel şemalara dönüştürmektedirler . Yani bireyler dış çevre ile zihinsel işlevler arasında etkileşim kurar ve sembolik olarak düşünür.

ÖZ YARGILAMA KAPASİTESİ İnsanların bir işi yapabilecekleri, başarabilecekleri hakkında düşünme, yargıda bulunma, kendilerini yansıtma kapasitesine sahip oluşlarıdır. Bireyler kendi etkinliklerinin sonuçlarına göre yargıda bulunurlar. İnsanın kendinin farkında olması ve kapasitesi ile yapacağı iş arasında değerlendirme yapması öğrenme sürecinde önemli bir durumdur.

ÖZ YETERLİK YARGISI Bireyin, farklı ve güç durumlarla baş etme, belli bir etkinliği başarma yeteneğine, kapasitesine ilişkin kendini algılayışıdır, inancıdır. Bu güç durumlar, sınava girme, yarışmaya katılma, bir sınıfta öğretmenlik yapma, topluluk önünde konuşma vb. bireyin kendi kapasitesinin farkında olmasıdır.

ÖZ YETERLİK YARGISI 1. Yaşantı: Bireyin doğrudan kendi yapığı başarılı ya da başarısız etkinlikler sonucu elde ettiği bilgiler. 2. Dolaylı yaşantılar: Gözlenen modelin başarılı ya da başarısız ekinlikleri, bireyin aynı etkinliği başaracağına ya da başaramayacağına ilişkin yargıları ortaya çıkarır. 3. Sözel ikna: Bireyin başarabileceğine ya da başaramayacağına ilişkin teşvikler, nasihatler özyeterlik algısını etkiler. 4. Psikolojik durum: Bireyin belli bir görevi başarma ya da başarısız olma beklentisi özyeterlik algısını etkiler. Öğrencilerin özyeterlik algısını güçlendirmek için öğretmenlerin, öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına uygun öğretim yapmaları, işbirliğine dayalı öğretim yaklaşımlarını kullanmaları ve öğrencileri birbirleriyle kıyaslama yaklaşımından kaçınmaları gerekir.

ÖNGÖRÜ KAPASİTESİ Bireylerin ileriyi görme, plan yapabilme, başkalarının kendilerine nasıl davranacaklarını kestirebilme kapasiteleridir. Kısacası, düşünme etkinlikten önce geldiği için insanlar ileriyi kestirebilmektedirler.

DOLAYLI ÖĞRENME KAPASİTESİ Bandura’ya göre insanlar başkalarının davranışlarını ve o davranış sonuçlarını gözlemleyerek öğrenmektedirler. Gözlemleyerek öğrendikleri davranışları kendi davranışlarına eklemektedirler.

5.MODEL ALMANIN FONKSİYONLARI TEPKİ KOLAYLAŞTIRMA BİLİŞSEL MODELLEME 5.MODEL ALMANIN FONKSİYONLARI GÖZLEMLE ÖĞRENME ÇEKİNME/ ÇEKİNMEME

TEPKİ KOLAYLAŞTIRMA Modelin davranışı,gözlemcinin daha önceden kazandığı bir davranışın ortaya çıkmasını kolaylaştırı.Örn;bir üniversiteye konuşmacı olarak gelen bir yazar oturan bir kişi tarafından alkışlanmaya başlarsa,büyük olasılıkla diğerleri de ona katılır.

Modelin davranışın nasıl yapılacağını anlatmasıdır. BİLİŞSEL MODELLEME Modelin davranışın nasıl yapılacağını anlatmasıdır.

ÇEKİNME/ÇEKİNMEME Modelden öğrenilen davranışın sonunda ceza varsa yapılmaz,ceza yoksa yapılır.

HATIRLAMA (ZİHİNDE TUTMA) GÖZLEMLE ÖĞRENME SÜREÇLERİ DİKKAT HATIRLAMA (ZİHİNDE TUTMA) GÖZLEMLE ÖĞRENME SÜREÇLERİ GÜDÜLENME DAVRANIŞA DÖNÜŞTÜRME

DİKKAT Sosyal öğrenme kuramında ilk adım dikkattir. Gözleyenin, modelin davranışlarını izlemesi ve algılaması gerekmektedir. Modelin davranışlarındaki, basitlik, açıklık, ilgi çekicilik ve işlevsel olması dikkat sürecini etkilerken, gözlemcinin tercihleri, hazırbulunuşluğu, duygusal durumu ve algılama kapasitesi bu süreci etkilemektedir.

DİKKAT ETME SÜRECİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER İlk olarak gözlemcinin duyu organlarının yeterli olması gerekir. Örneğin görme özürlü birinin dikkatini görsel uyarıcılara, işitme engelli kişinin ise işitsel uyaranlara dikkat etmesi olanaklı değildir. Gözlenecek etkinlikler, gözleyen kişilerin amacına uygun olması dikkati çekmede önemli role sahiptir. Özellikle dikkat çekici bir çok etkinliğin bulunduğu bir ortamda, gözlemci kendi amacına uygun etkinliklere dikkatini yönlendirir. Geçmiş yaşantılar ve bu yaşantılar içerisinde pekiştirilen davranışlar gözlemcinin dikkat etme sürecini etkiler. Geçmişte hangi davranışlar, etkinlikler onay görmüş ise, modelin de benzer davranışlarına dikkat edilir.

DİKKAT ETME SÜRECİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Modelin yapmış olduğu etkinlikler önemli sonuçlar doğuruyor ise bu etkinlikler daha çok dikkat çeker. Model alınan etkinlikler ne kadar basit, yalın, açık ve çarpıcı ise, o kadar dikkat çeker. Modelin, yaş, cinsiyet, saygınlık, statü, güç gibi özellikler gözlemcinin dikkatini etkileyen modele ilişkin özelliklerdir.

HATIRLAMA(ZİHİNDE TUTMA) SÜRECİ Gözlem yoluyla öğrenilen bilgiden yararlanabilmek için, gözlemcinin modelin davranışlarını hatırlaması gerekir. Bu nedenle gözlenen bilgi, simgeleştirilerek kodlanır ve bellekte saklanır. Bilişsel resimlere, görsel anlatımlara, yani imgelere dönüştürülür. Çünkü görselleşmiş imgesel bilgi, sözel bilgiye daha kolay dönüştürülmektedir.

HATIRLAMA(ZİHİNDE TUTMA) SÜRECİ Bilgi iki yolla sembolleştirilmektedir. Bunlardan biri bilginin zihinsel resimlere, imgelere dönüştürülmesidir; diğeri ise sözel sembollere dönüştürülerek saklanmasıdır.

HATIRLAMA(ZİHİNDE TUTMA) SÜRECİ Bandura’ya göre davranışı düzenleyen bilişsel süreçlerin çoğunluğu görsel olmaktan çok sözeldir. Hatta modelden kazanılan görsel bilgi daha sonra sözel bilgiye dönüştürülmekte ve daha kolay depolanmaktadır.

HATIRLAMA(ZİHİNDE TUTMA) SÜRECİ Ancak modelden kazanılan bilgilerin sözel ya da görsel olarak ayrı ayrı kodlanması oldukça güçtür. Çoğunluk model alınan etkinlikler, her iki tür sembolleşmeyi de içermektedir. İmgesel ya da sözel olarak depolanan bilgilerin zihinde tekrar edilmesi ya da gözlendikten sonra hemen davranışa dönüştürülmesi gerekmektedir.

HATIRLAMA(ZİHİNDE TUTMA) SÜRECİ Bireyin sembolleştirme kapasitesi ne kadar yüksek ise, gözlem yoluyla öğrenmeden o kadar çok yararlanmaktadır.

DAVRANIŞ OLUŞTURMA SÜRECİ Üçüncü aşama, gözleyenin bellekte kodladığı davranışları yerine getirmesidir. Zihinde saklanan ve tekrar edilen davranışlar gözleyen tarafından psiko- motor (bedensel) olarak yerine getirilir. Davranışa dönüştürme aşamasındaki en önemli özellik gözleyenin fiziksel kapasitesidir. Gözleyen davranışı yerine getirdiğinde, yerine getirdiği davranış ile gözlediği davranış arasında bir fark görür ise düzeltme işlemine girişecektir.

GÜDÜLENME SÜRECİ Sosyal öğrenme kuramında model alınan yaptığı davranışlar sonucunda çevreden olumlu dönütler alır ise bu davranışların yapılma sıklığı artacaktır. Sosyal öğrenme kuramı davranışçı yaklaşımlardaki güdülenme anlayışına karşı çıkarak bireyin yaptığı bir davranış sonucunda karşılaştığı duruma göre etkinliği yapma yada yapmama eğiliminde olmadığını ifade etmektedir. Kurama göre gözleyeni güdüleyen modelin yaptığı davranış sonucunda elde ettiği kazanımlardır.

SOSYAL ÖĞRENME KURAMININ EĞİTİME YANSIMALARI Öğretmen olarak öğrencilerin karşısında bir model olduğumuz unutulmamalıdır.Farkında olmadan bir çok davranışımız öğrenci tarafından model olarak alınıp kullanılmaktadır.Olumsuz olarak değerlendirilen hiçbir davranış öğrenci karşısında yapılmamalıdır.ÖRN:Öğretmen öğrencinin karşısında sigara içiyor ise,sigara içmenin sağlık için kötü bir davranış olduğunu öğrencilere açıklaması güç olur. Olumlu davranış sergileyen öğrenciler pekiştirilmeli ve bu davranışların diğer öğrenciler tarafından kazanılması sağlanmalıdır.Öğrencinin başarı ile yaptığı her davranış pekiştirilmelidir.

SOSYAL ÖĞRENME KURAMININ EĞİTİME YANSIMALARI Öğrencilerin bireysel farklılıklarına uygun eğitim,öğretim etkinlikleri düzenlenmelidir. Öğrencilerin öğrendikleri davranışları performansa dönüştürecek etkinlikler düzenlenmelidir. Öğrencilerin kendi öz düzenleme kapasiteleri dikkate alınarak kendi başına öğrenme yetenekleri desteklenmeli ve geliştirilmelidir.Öğrencinin kendi başına öğrenebileceğine inanılmalı ve eğitim,öğretim etkinlikleri buna göre düzenlenmelidir.

KAYNAKLAR tr.wikipedia.org/wiki/Albert_Bandura İhtiyaç Akademi Öğrenme ve Öğretme kuram ve yaklaşımları ders kitabı İhtiyaç Akademi dershanesi Öğrenme ve Öğretme kuram ve yaklaşımları öğretmeni PINAR CAN Modüler Bil dersanesi METİN ŞAR ders notları SAÜ Eğitim Fakültesi dergisi Yrd. Doç.Dr. Mustafa BAYRAKÇI egitimpsikolojisi.kitabi.gen.tr/Belgelerim/Belge/13BOLUM