Ölüm Sistemi ve Kültürel Bağlamı Ölümü ve Yaşamı Tanımlamak/ Ölümle İlgili Konuları Gelişimsel Bir Bakış Açısından Ölüm Kişinin Kendi Ölümüyle Yüzleşmesi Başka Birinin Ölümüyle Başa Çıkma
A) Ölüm Sistemi ve Kültürel Bağlamı ölümle nasıl başa çıktığımız da kültürümüzün bir parçasıdır. Her kültürün bir ölüm sistemi (death system) vardır ve bu ölüm sistemlerinde kültürler arası çeşitlilikler görülmektedir. a) Ölüm Sistemi Ve Kültürel Çeşitliliği Robert Kastenbaum (2009) herhangi bir kültürde ölüm sistemini oluşturan bir dizi bileşen üzerinde durmaktadır. Bu bileşenler:
İnsanlar Mekânlar ya da bağlam Zamanlar Nesneler Semboller
b) Değişen Tarihsel Koşullar Ortaya çıkan tarihi değişikliklerden biri, ölümün en sık görüldüğü yaş grubuyla ilişkilidir. İki yüzyıl önce, neredeyse iki çocuktan biri on yaşından önce ve ebeveynlerden biri çocuklar büyümeden ölmekteydi.
B) Ölümü ve Yaşamı Tanımlamak/ Ölümle İlgili Konular Ölme sürecinde gerçekten ölümün gerçekleştiği belli tek bir nokta var mıdır, yoksa ölüm ağır ağır gelişen bir süreç midir? Bireylerin hayat, ölüm ve sağlık bakımı ile ilgili verebilecekleri bazı kararlar nelerdir?
a) Ölümü Belirleyen Konular Yirmi beş yıl önce, bir kişinin ölüp ölmediğini belirlemek bugün olduğundan daha kolaydı. Nefes alma ve kan basıncı gibi bazı biyolojik işlevlerin sona ermesi ve vücut katılığı (ölümden hemen sonra vücudun katılaşması) ölümün belirgin işaretleri olarak kabul edilirdi. Son yıllarda, ölümü tanımlamak daha karmaşıklaştı.
b) Yaşam, Ölüm Ve Sağlık Hizmeti İle İlgili Kararlar Ciddi hastalıkların ve kazaların söz konusu olduğu durumlarda, hastalar kendileriyle ilgili tıbbi kararlar verilmesi gerektiğinde yeteri kadar kendilerinde olmayabilirler. Böyle durumlar için, bazı bireyler önceden karar alırlar.
Doğal Ölüm Yasası ve Önceden Karar: Ölümcül derecede hasta olan kişilerin acı içinde ve bitkisel hayatta yaşamak yerine ölmeyi tercih edebileceği ihtimaline dayanarak “Ölüm Tercihi (Choice in Dying)” adlı örgüt yaşam vasiyeti adında bir şey ortaya attı.
Beyin ölümü: Ölümün nörolojik açıklamasıdır. Beynin elektriksel etkinliğinin belirli bir süre bütünüyle durmasıyla bir insanın beyin ölümü gerçekleşmiş olur. Belirli bir süre kaydedilen düz EEG kaydı beyin ölümü için bir ölçüttür.
kişilerin yaşamlarını acısız bir şekilde sona erdirme eylemidir. Ötenazi: Ötenazi (“kolay ölüm”), tedavisi imkânsız bir hastalığı ya da ağır engeli olan kişilerin yaşamlarını acısız bir şekilde sona erdirme eylemidir. Pasif Ötenazi Aktif Ötenazi ÖTENAZİ
Pasif ötenazi: Tedaviye, yaşam destek üniteleri gibi, son vererek kişinin ölmesine izin verme. Aktif ötenazi: Ölümcül dozda ilaç verme gibi kasıtlı yollarla hastanın yaşamını sonlandırma.
İmarethane: Kişilerin yaşamlarının sonunu mümkün olduğunca ağrısız, kaygısız ve depresyonsuz geçirmelerini sağlamaya çalışan bir programdır. İmarethanelerin amaçları, amacı hastalığı iyileştirmek ve ömrü uzatmak olan hastanelerinkinden farklıdır.
Yatıştırıcı (Palliative) bakım: İmarethanelerde uygulanan bakım türü Yatıştırıcı (Palliative) bakım: İmarethanelerde uygulanan bakım türü. Ağrıyı azaltma ve insanların onurlarıyla ölmelerine yardımcı olmayı içerir.
C) Gelişimsel Bir Bakış Açısından Ölüm Ölüm nedenleri yaşam süreci boyunca değişim gösterir mi? Gelişimin farklı dönemlerinde ölüm hakkında farklı beklentilere mi sahip oluruz? Gelişimimizin farklı noktalarında ölüme ilişkin tutumlarımız nelerdir?
a) Ölüm Nedenleri Ölüm bir insanın yaşamının her hangi bir noktasında gerçekleşebilir. Ölüm, düşük ya da ölü doğumlar yoluyla doğum öncesi gelişim sırasında da gerçekleşebilir. Ayrıca, ölüm genellikle bir doğum kusuru ya da bebeğin rahim dışında yaşamını sürdürecek ölçüde gelişmemiş olması nedeniyle doğum sırasında veya doğumdan birkaç gün sonra da gerçekleşebilir.
Kenya’da 3 ile 9 yaş arasındaki çocuklar anneleriyle birlikte babalarının mezarını ziyaret ederken. Çocukların ölüm kavramları konusundaki bazı gelişimsel değişimler nelerdir?
b) Yaşamın Değişik Dönemlerinde Ölüme Yönelik Tutumlar Çocukların ve yetişkinlerin yaşları, onların ölümü yaşama ve ölüm hakkında düşünme biçimlerini etkiler. Olgun, yetişkin bir ölüm kavramı, ölümün ve geri dönüşü olmayan bir son olduğu, yaşamın sonunu temsil ettiği ve tüm canlıların bir gün öleceği biçiminde bir anlayışı içerir.
Çocukluk Dönemi: Çocukların zaman algısı yetişkinlerinkinden farklıdır Çocukluk Dönemi: Çocukların zaman algısı yetişkinlerinkinden farklıdır. Öyle ki, kısa ayrılıklar bile bütünüyle bir kayıp biçiminde algılanabilir. Ergenlik Dönemi: Ergenlik döneminde, yaşlanma ihtimali gibi ölme ihtimalinin de uzak olduğu, ölümün kaçınılabilir, görmezden gelinebilir ve alay edilebilir olduğu düşünülmektedir.
Yetişkinlik Dönemi: Erken yetişkinlikte, ölüme karşı özel bir uyum geliştiğine dair hiçbir kanıt yoktur. Bireylerin yaşlandıkları konusundaki farkındalıkları arttıkça, ölüm konusundaki farkındalıkları da artar ve bu farkındalık orta yetişkinlikte daha da yoğunluk kazanır.
D) Kişinin Kendi Ölümüyle Yüzleşmesi Kişilerin kendi ölümleriyle yüzleşmelerinin psikolojik boyutlarını ve insanların hangi bağlamlarda öldüklerini açıklar.
a) Kübler-ross’un Ölüm Evreleri İnkâr ve yalıtılmışlık: Kübler-Ross’un ölüm evrelerinden ilki. Kişi gerçekten ölüyor olduğunu inkâr eder. Öfke: Kübler-Ross’un ölüm evrelerinden ikincisi. Kişinin inkârı yerini öfke, küskünlük, hiddet ve kıskançlığa bırakır.
Uzlaşma: Kübler-Ross’un kişinin ölümün bir şekilde ertelenebileceği ya da geciktirilebileceği umudunu geliştirdiği ölümün üçüncü aşamasıdır.
Depresyon: Kübler-Ross’un, ölmekte olan kişinin ölümün kesinliğini kabul etmeye başladığı, ölüm evrelerinin dördüncüsüdür. Bir depresyon süreci ya da hazırlayıcı nitelikte bir keder yaşanabilir.
Kabullenme: Kübler-Ross’un, kişinin huzur duygusu geliştirdiği, kaderini kabullendiği ve birçok durumda yalnız kalmayı arzuladığı, ölüm evrelerinin beşincisidir.
E) Başka Birinin Ölümüyle Başa Çıkma Kayıp hayatımızda çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilir – boşanma, evcil bir hayvanın ölümü, işini kaybetme- ancak hiçbir kayıp sevdiğimiz ve değer verdiğimiz bir kişinin –anne, baba, kardeş, eş, akraba ya da arkadaş- ölümünden daha büyük olamaz.
a) Ölmekte Olan Bir Kişiyle İletişim Çoğu psikolog, ölmekte olan kişilere karşı açık bir iletişim biçimi önermektedirler. İletişim ruhsal patoloji ve ölüme hazırlık üzerine olmamalı, bunun yerine ölmekte olan kişinin dayanıklılığını vurgulamalı.
b) Yas Yas üzerine incelememiz, yasın boyutları, yas ile başa çıkmada ikili-süreç modeli ve sağlıklı yas konusundaki kültürel çeşitlilik üzerinde odaklanmaktadır.
Yas: Sevdiğimiz bir kişinin kaybından sonra hissedilen duygusal uyuşukluk, inanmama, ayrılık kaygısı, çaresizlik, üzüntü ve yalnızlıktır.
Bazı farklı yas türleri nelerdir?
Uzamış yas: Kalıcı çaresizlik içeren ve uzun zaman geçmesine rağmen çözülemeyen yas.
İkili-süreç modeli: Yasla başa çıkmada iki boyut, (1) kayıp odaklı stres kaynakları ve (2) iyileşme odaklı stres kaynakları, arasındaki gidip gelmeleri vurgulayan bir model.
c) Dünyayı Anlamlandırmak Yas süreci, bireylerin dünyalarını anlamlandırma çabalarını harekete geçirebilir. Ölüm bir kaza ya da felaket sonucu gerçekleştiğinde, anlamlandırma çabası daha da önem kazanmaktadır.
d) Hayat Arkadaşının Kaybı Yakın bir hayat arkadaşının kaybı genellikle derin bir yasa yol açar. Geride kalan eşin yaşadığı sıkıntı değişkenlik göstermekle birlikte, yastaki kişiler, çok sayıda sağlık sorunu riski altındadırlar. Sosyal destek hem dul erkeklere hem de kadınlara yarar sağlar.