STRATİGRAFİ-SEDİMANTOLOJİ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ STRATİGRAFİ-SEDİMANTOLOJİ FİLİŞ VE TÜRBİDİTLER
FLİŞ VE TÜRBİDİTLER Tüm önemli jeosenklinal kuşakları, kırıntılı kayaçların oluşturduğu kalın bir istife sahiptirler. Bu sedimentler Alp kuşağının Avrupa'daki kesiminde "Fliş" olarak adlandırılmıştır. Fliş denizel çökellerin kalın istiflerini tanımlamada kullanılan bir değimdir. Fliş birden çok özelliğin bir araya getirilmesiyle tanımlanır. Bu özellikler şunlardır (Dzulyski and Smith, 1964);
1- Flişi simgeleyen istif, ince taneli çökeller (şeyller, marnlar ve miltaşlarıdır) ile iri-taneli sedimentlerin (kumtaşı, çakıltaşı, kırıntılı kireçtaşları) belirgin ardalanmasından oluşur. 2- Kumtaşları genellikle orta derecede veya kötü bir boylanma gösterirler ve önemli miktarlarda kil boyu malzeme içerirler. 3- Kumtaşlarının alt yüzeyleri çok belirgindir ve bol miktarlarda organik ve inorganik kökenli taban yapılarına sahiptirler. Buna karşın üst yüzeyleri genellikle belirsiz olup kumtaşlarından şeyle dereceli bir geçiş vardır. 4- Kumtaşları yaygın olarak dereceli tabakalanma gösterirler. İnce kumtaşları yine yaygın olarak laminalanma, küçük ölçekli akıntı kırışıkları ve konvolut laminalanma gösterirler. .
5- Kumtaşı ve şeyl ardalanmasından başka sedimentlerin bileşiminde gerek yatay ve gerekse düşey yönde hızlı değişimler gözlenmez. 6- Fliş istiflerinde yanal yönde kalınlıkta değişim görülebilir, fakat görülen bu kalınlık değişimi, sedimentlerin taşınma yönlerine diktir. 7- Normal flişlerde akıntı doğrultusunu gösteren sedimenter yapılar geniş alanlarda belirgin bir sabitlilik gösterir ve sediment taşınma yönü kalın bir istif boyunca çok az değişim gösterir. 8- Fliş sık olarak yıkılma sedimentleri, çakıllı çamurtaşları ve çakıllı kumtaşları içerir. 9- İnce taneli tüfitler seyrek olarak bulanabilir, fakat volkanik kayaçlar fliş istiflerinde bulunmaz.
10- Fliş içerisinde çok seyrek olarak fosil bulunur 10- Fliş içerisinde çok seyrek olarak fosil bulunur. Şeylli seviyelerin üst kesimleri mikrofosil içerebilir. Kumtaşları içinde bulunan fosiller, sığ bölgelerden taşınmışır. Bu nedenle yerdeğiştirmiş fosillerdir. Flişler içerisinde hiçbir zaman sığsu ortam şartlarını gösteren biyostrom ve biyohermler gibi fosiller bulunmaz 11- Büyük ölçekli çapraz tabakalanmalar genellikle bulunmaz. 12- Kuruma çatlakları tuz-kristali izleri, karada yaşayan hayvan ve kuşların ayak izleri gibi birimin atmosferle temas durumuna gelmiş olduklarını simgeleyen yapılar bulunmaz. 13- Flişler yanal ve/veya düşey olarak fliş niteliği göstermeyen bir fasiyese geçebilir. Bu geçiş bölgeleri genellikle kalın ve geniştir ve fliş niteliği göstermeyen özelliklerin yavaş yavaş görünmesiyle belirginleşir. Fliş, hiç bir zaman doğrudan doğruya transgresyon yüzeyi üzerinde oturmaz. Fliş çökelleri ya şeyl veya marnlarla veya flişe benzer özellikler sunan geçiş zonları kumtaşlarına geçer.
Yukarıda verilen özelliklerin çoğu bulantı akıntılarıyla oluşan "Türbidit"lerde de bulunur. Bundan dolayı Fliş ve türbidit terimleri tamamen birbirleriyle karışmış ve jeologlar arasında değişik anlamlarda kullanılmaya yolaçmıştır. Çoğu araştırmacılar flişin, derin deniz kökenli türbiditler oldukları konusunda görüş birliğine varmışlardır. Bu kanıyı destekleyen nedenler genellikle paleontolojiktir. Kumtaşları arasında bulunan ve doğal çökelme şartlarında çökelen şeyller içinde, oldukça derin deniz ortamını simgeleyen foraminifer fosilleri bulunmuştur.
Bütün dağ zincirleri boyunca geniş yüzeylemeler veren flişlerin, jeosenklinal olarak adlandırılan doğrusal çanaklar içinde çökeldiklerine inanılır. Eski fliş kumlarının çoğu kötü boylanmış ve oldukça bol miktarlarda feldspat ve kayaç parçacıkları içerirler. Petrografik olarak bu tip kumtaşları grovaktır. Türbiditler ise, daha önce belirtildiği gibi bulantı akıntılarının bıraktığı çökellerdir. Türbiditlerin çökeldikleri derinlik hakkında uzun tartışmalar olmuştur. Genel bir kural olarak belirtmek gerekirse, bulantı akıntıları sığ sularda da gelişebilir. Yağmurdan sonra gelişen çamur yüklü sel suları bulantı akıntılarına güzel bir örnek olur. Bulantı akıntıları göl ve denizlerde oluşur.
Her ne kadar fliş ve türbidit terimleri birbirine grift olsa da Fliş Mutlaka Denizel kökenlidir ve jeosenklinallerde çoğunlukla bulantı akıntılarıyla oluşmuştur. Türbiditler İse Doğrudan Doğruya Bulantı Akıntılarıyla oluşmuştur, denizel olma şartı yoktur, göllerde ve hatta karada bile oluşabilir. yani Fliş, türbiditin bir türüdür, ama her Türbidit Filiş değildir ve olmasıda gerekmez. Türbiditlerdeki birincil sedimenter yapılar, sedimentlerin depolanma öncesi taşındığı yönü gösterir. Bu verilerden hareketle, sedimentasyonun hüküm sürdüğü zamanda, malzemenin taşındığı kaynak alanın yerinin ve havzanın şeklinin belirlenebilir. Türbiditlerde çok sayıda değişik sedimenter yapılar gözlenir. Bu yapılar tabaka yüzeyi yapıları (kaval yapısı, alet yapıları, kanal ve oluklar vs. gibi) ve tabaka içi yapıları olmak üzere iki grupta toplanabilir. Tabaka yüzeyinde gözlenen yapılar daha önceleri birincil sedimenter yapılarda anlatılmıştır.
TÜRBİDİTİK İSTİFLERDEKİ TABAKA İÇİ YAPILARI Bulantı akıntılarının dereceli tabakalanma oluşturduklarını ilk olarak Kuenen ve Migliorini (1950) öne sürmüştür. Daha sonraları Bouma (1962) ideal bir türbidit istifinin beş bölüme ayrılabileceğini göstermiştir ve bu istif Bouma İstifi olarak bilinir. Tam bir istif şu bölümlerden oluşur;
1- Dereceli Bölüm (Ta) : İstifin tabanını kum boyu malzeme oluşturur. Bu bölüm az veya çok belirgin dereceli tabakalanma gösterir. Bu bölümü oluşturan malzemenin çok iyi boylanmış olması halinde dereceli tabakalanma belli belirsiz, bazen de gelişmemiştir. Kum boyu malzemeden oluşmuş olmasına rağmen, bazen çakıllarda içerebilir. Dereceli tabakalanma dışında herhangi bir sedimenter yapı göstermez.
2- Alt Paralel Laminalı Bölüm (Tb) : Bu bölüm kaba, paralel laminalanma gösterir. Laminalar kum içerisine değişik oranlarda kılın karışmasıyla oluşurlar. Derecelenme mevcut olmakla beraber laminalanma egemen yapıdır. Alttaki dereceli bölüm ile bu bölüm arasındaki sınır genellikle dereceli geçişlidir.
3- Akıntı Karışığı Laminalı Bölüm (Tc) Bu bölüm, genellikle 5 cm den yüksek olmayan ve uzunluğu 20 cm yi geçmeyen akıntı kırışıkları içerir. Bazen kırışıklıklar az çok konvolut lamina şekline dönüşür. Eğer türbidit istifinde konvolut laminalanma gelişmişse sadece bu bölümde görülür. Her ne kadar tane boyundaki yukarıya doğru incelme bu bölümde de sürüyorsa, akıntı kırışıklıkları ve konvolut laminalanmalar bu derecelenmenin belirgin olarak gözlenmesini olanaksız kılar.
4- Üst Paralel Laminalı Bölüm (Td) : Bu bölümde az belirginde olsa, paralel laminalanma gözlenebilmiştir. Fakat kumtaşlarının ileri derecede bozuşmuş olmaları veya şiddetli tektonik hareketlerden etkilenmeleri durumunda bu bölüm pek belirgin değildir. Bölümü oluşturan malzeme çok ince kum boyundan çamur boyuna kadar değişir. Bazı durumlarda kum oranının aşağıdan yukarıya doğru azalması belirgin olarak gözlenebilir. Bu bölüm ile altındaki kırışık laminalı bölüm arasındaki dokanak genellikle belirgindir.
5- Pelitik Bölüm (Te) : Bu bölüm belirgin çökelme yapıları göstermez. Az miktarda, tane boyunda yukarıya doğru incelme ve buna bağlı olarak da kum oranının yukarıya doğru azalması gözlenebilir. Çoğu zaman çökellerin karbonat oranında da yukarıya doğru hızlı bir artış olur. Pelitik bölümde foraminifer bulunabilir. Foraminiferlerin miktarı kireç oranının artması ve tane boyunun incelmesiyle birlikte artar. Bu bölüm ile alttaki paralel laminalı bölüm arasındaki geçiş dereceli, hatta çok iyi derecelidir.
Ta-e veya T1 olarak tanımlanan tam bouma istifi sadece kalın tabakalı kumtaşları içerisinde bulunabilinmiştir. Ancak türbiditlerde eksik istifler daha yaygın olarak bulunur. Eksik Bouma istifleri 3 grupta toplanmıştır. Bunlar; 1-Tabanı Kesik İstifler (T2= Tb-e, T3 = Tc-E, T4= Td-E, T5= Te) 2-Yontulmuş İstifler (Ta; Ta-b; Ta-c; Ta-d) 3-Yontulmuş, Tabanı Kesikli İstifler (Tb; Tb-c; Tb-d; Tc; Td-c; Td)
1-Tabanı Kesik İstifler (T2= Tb-e, T3 = Tc-E, T4= Td-E, T5= Te) Bu istiflerde sırasıyla tam bir türbidit istifinin bir (a), iki (a, b), üç (a,b,c) veya dört (a,b,c,d) bölümü eksiktir. Td-e ve Te istiflerini birbirinden ayırmak çok zordur. Bu durumlarda Td-e isitifinde paralel laminalanmanın görülmesine çalışılmalıdır. Gerçek bir türbidit fasiyesinde, "tabanları kesik türbidit" istifleri daha yaygındır.
. This partial Bouma sequence comprises zones A, B and C of the idealized Bouma sequence and is from the Book Cliffs of Utah, USA.
Yontulmuş İstifler (Ta; Ta-b; Ta-c; Ta-d) Bu istifler tam bir türbidit istifinin (Ta-e) üst dört (b-e), üç (c-e), iki (d-e) ya da bir (e) bömümlerinin uzaklaştırılmasıyla oluşurlar. Bu tür bir istif, ikinci bir bulantı akıntısının, daha önce çökelmiş olan bir türbidit istifini aşındırmasıyla oluşur.
Yontulmuş, Tabanı Kesikli İstifler (Tb; Tb-c; Tb-d; Tc; Td-c; Td) Bu istifler tam bir türbidit istifinin hem alttan hemde üstten eksik olduğu şeklidir. Tabanı kesik olarak gelişmiş bir istifin daha sonra ikinci bir bulantı akıntısıyla üst kesiminin deaşındırmasıyla oluşur