KOROZYON KİMYASI VE ÖNEMİ
İÇİNDEKİLER KOROZYON NEDİR? KOROZYONUN NASİL OLUŞUR? KOROZYON TEORİLERİ NELERDİR? KOROZYON ÇEŞİTLERİ NELERDİR? KOROZYON TÜRLERİ NELERDİR? KOROZYONDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ NASİLDİR? KATODİK KORUMA NEDİR? KOROZYONU ETKİLEYEN KOŞULLAR NEDİR? KOROZYONUN ÖNEMİ NEDİR? BETON KOROZYONU NEDİR? DONATI DEMİRLERİN KOROZYONU NEDİR?
KOROZYON NEDİR? Korozyon, metal ve alaşımların çevreleri ile kimyasal ve elektrokimyasal reaksiyonları sonucu bozunmasıdır. Korozyon metalik malzemelerin içinde bulundukları ortamla reaksiyona girmeleri sonucu, dışarıdan enerji vermeye gerek olmadan, tabii olarak meydana gelen bir olaydır
KOROZYONUN OLUŞUMU Korozyon,metalik malzemelerin içinde bulundukları ortamla reaksiyona girmeleri sonucu,dışarıdan enerji vermeye gerek olmadan,doğal olarak istemli bir şekilde meydana gelen bir olaydır. Korozyon kimyasal ve elektrokimyasal olarak ikiye ayrılır.
1.KİMYASAL KOROZYON Nemli veya ıslak ortamın bulunmayacağı yüksekçe sıcaklıklarda,yani kuru ortamda hava ve diğer gaz ortamlarda olan bir korozyon türüdür. En yaygın örneği,yüksek sıcaklıklarda demir ve çelik malzemelerinin yüzeylerinde oluşan oksit tabakalardır.
2.ELEKTROKİMYASAL KOROZYON Elektrokimyasal korozyon;anodun katodun, elektrolitin ve anotla katodu elektrik akımını iletecek şekilde bir iletkenin bulunduğu ortamda gerçekleşen korozyondur. Elektrokimyasal korozyonda oluşan bu sisteme korozyon hücresi veya galvanik hücre adı verilir. Elektrokimyasal korozyon mekanizmasının çalışabilmesi için anot+katot+elektrolit+anotla katot arasındaki elektrik iletkeni unsurlarının bir arada bulunması gerekir.Yoksa korozyon gerçekleşmez.
KOROZYONUN ELEKTROKİMYASAL OLUŞUMU Anot: Korozyona uğrayan (oksitlenen) metal Fe Fe+2 + 2e- Katot: Anotta açığa çıkan elektronları harcayan reaksiyon (redüksiyon) meydana geldiği metal yüzeyi O2 + 2H2O + 4e- 4OH- Elektronik İletken: Anotta açığa çıkan elektronları katoda taşıyan metalik iletken. Anot ile katodun birbiri ile teması da bu iletişimi sağlar. Elektrolit: Elektrolitik illetken, sulu çözelti. Anot ile katot arasında ionik bağ sağlayan sulu ortam.
Gerçekte her iki korozyon türünün de elektro kimyasal mekanizma ile oluştuğu bilinmektedir. Ancak temeldeki farksızlığa karşın kimyasal ve elektro kimyasal korozyon ayrımı yerleşmiş bulunmaktadır.
Teknolojik öneme sahip metallerin, birkaç istisna dışında, hemen hemen tümü tabiatta bileşik halinde bulunur. Bileşiklerden metal veya alaşımların üretimi ancak ilave sermaye - malzeme - enerji - emek ve bilgi sarfı ile mümkündür. Üretilen metal ve alaşımların ise tekrar kararlı halleri olan “bileşik” haline dönme eğilimleri yüksektir. Bunun sonucu metalik malzemeler, içinde bulundukları ortamın elamanları ile reaksiyona girerek önce iyonik hale ve oradan da ortamdaki başka elementlerle “bileşik” haline dönmeğe çalışırlar, yani kimyasal değişime uğrarlar ve bozunurlar. Sonuçta metal veya alaşımın bazı özellikleri (kimyasal - fiziksel - mekanik vb..) istenmeyen değişikliklere yani “zarara” uğrar. Korozyon hem metal ve alaşımın bozunma reaksiyonuna (yani oksitlenmesine), hem de bu reaksiyonun sebep olduğu zarara verilen addır.
ÖNEMLİ ÖRNEKLER Oksijenden Arınmış Asit Ortamlarda Korozyon Çinkonun hidroklorik asit içindeki tutumuna göz atalım: A.R: Zn Zn+2 + 2e- K.R: 2H+ + 2e- H2 (gaz) Toplam: Zn + 2H+ Zn+2 + H2 (gaz) Havalandırılmış Nötr ve Bazik Ortamlarda Korozyon Deniz suyu içerisindeki çelik bir parça verilebilecek en iyi örnektir: A.R: Fe Fe+2 + 2e- K.R: O2 + 2H2O + 4e- 4OH- Toplam: 2Fe + 2H2O + O2 2Fe+2 + 4OH- 2Fe(OH)2 2Fe(OH)2 + H2O + 1/2 O2 2Fe(OH)3
Havalandırılmış Asit Ortamlarda Korozyon Bu tür ortamların özelliği hidrojen iyonu yanında oksijen moleküllerini de içermeleridir. Hidrojen iyonlarının varlığı ortamda mevcut oksijenin reaksiyonu ile indirgenmesine yol açar. O2 + 4H+ + 4e- 2H2O
Anodik Reaksiyon: Metal atomlarının negatif yük kaybederek pozitif yüklü metal iyonlarına dönüşmeleridir. Bu olay sonucunda elektron üretilir. Me Me+2 + 2e- Katodik Reaksiyon: Katodik olayın işlevi anodik reaksiyonda üretilen elektronları harcamaktır. Me+2 + 2e- Me
KOROZYON TEORİLERİ 1.Okside-Redüksiyon Teorisi Redoks diye de adlandırılan okside redüksiyon teorisi maddenin atom yapısına bağlı bir kuram üzerine kurulmuştur. Elektriksel bakımdan nötr olan atom bazı etkiler sonucu elektron verir veya alır. Oksidasyon yükseltgenme,redüksiyon indirgenmedir.
2.Çözeltilerin Elektrolizi Teorisi: Asit,baz ve tuzların sulu çözeltileri içine daldırılan ve bir iletkenle bağlanan 2 metalden akım geçirildiğinde,çözeltiyi oluşturan madde pozitif ve negatif iyonlarına ayrılır. Anyonlar elektron kaybederek nötr olurlar. Kaybedilen elektronlar elektrik kaynağına dönerler. Böylece elektrolit anodun madde kaybına karşı yenileşir ve anot korozyona uğramış olur.
Tipik bir kimyasal korozyon reaksiyonu, Fe+2H(+) Fe(+2)+H2(gaz) Çeliğin asitle temizlenmesinde demirin direkt olarak hidrojen iyonlarının tesirine maruz kalışını göstermektedir. Kimyasal korozyona etki eden maddelerden en önemlisi oksijendir. Oksijenle temas eden metalik malzemelerin yüzeyi hemen bir oksit tabakasıyla kaplanır.
KOROZYON ÇEŞİTLERİ GALVANİK KOROZYON ELEKTROLİTİK KOROZYON GERİLME KOROZYONU BİYOKİMYASAL KOROZYON
1.GALVANİK KOROZYON Hızlı paslanmalar,genellikle iki ayrı metalin arasındaki galvanik faaliyet sonucu ortaya çıkar. Bu faaliyet bildiğimiz bir flaş lambasının pilin meydana gelen işlemin aynısıdır.
2.ELEKTROLİTİK KOROZYON Tesislerin yapısı sırasında insanların sebep olduğu paslanma olayıdır. Bu olayın başlıca kaynağı elektrikli tren ve tramvayların demir yollarındaki elektrik akımıdır.
3.GERİLME KOROZYONU Maddelerin iç gerilmeleri,o maddenin imalat tekniğine, içindeki katı maddelerine,su verilmesine ve maden haline geldikten sonra muhtelif tezgahlarda bazen darbe ile dövülerek,bazen taşlanarak vb. işlemlerle iç gerilmelerinde farklılık meydana gelir. Aynı cins metalin bir işlenmiş,diğeri işlenmemiş olarak bir yapıda kullanılırsa, bunların birbirine temas ettiği noktalar arasında en azından hava kalacaktır. Bu halde ise iki plaka arasında iç gerilme farkına bağlı olarak bir pil oluşturur. Bu da gerilme korozyonunu meydana getirir.
4.BİYOKİMYASAL KOROZYON Bakteri faaliyetleri sebebiyle toprağın değişikliğine sebep olan kimyasal maddelerin meydana getirdiği olaydır. Toprak ve sudaki bu tip korozyonun ana sebebinin sülfat azaltıcı bakterilerin olduğu bilinmektedir.
korozyon TÜRLERİ ÜNİFORM KOROZYON ÇUKUR KOROZYONU GALVANİK KOROZYON ÇATLAK KOROZYONU KABUK ALTI KOROZYON SEÇİMLİ KOROZYON TANECİKLER ARASI KOROZYON EROZYONLU KOROZYON AŞINMALI KOROZYON GERİLİM KOROZYONU YORULMALI KOROZYON KAÇAK AKIM KOROZYONU MİKROBİYOLOJİK KOROZYON
1.ÜNİFORM KOROZYON Metal yüzeyinin her noktasında aynı hızla yürüyen korozyon çeşididir. Normal olarak korozyon olayının bu şekilde yürümesi beklenir. Üniform korozyon sonucu metal kalınlığı her noktada aynı derecede incelir
2.ÇUKUR KOROZYONU Metal yüzeyinin bazı noktalarında çukur oluşturarak meydana gelen korozyon türüdür. Bu tip korozyon olayında anot ve katot bölgeleri kesin şekilde ayrılmıştır.
Anot,yüzeyin herhangi bir noktasında açılan çukurun içindeki dar bir bölge,katot ise çukurun çevresindeki çok geniş bir alandır. Korozyon sonucu çukur gittikçe büyüyerek metalin o noktadan kısa sürede delinmesine neden olur. Bu nedenle çukur tipi korozyon çok tehlikeli bir korozyon türü olarak kabul edilir.
3.GALVANİK KOROZYON İki farklı metalin bağlantısından ileri gelen bir korozyon çeşididir. Metallerden daha soy olanı katot,daha aktif olanı ise anot olur. Böylece bir korozyon hücresi meydana gelir. Bu hücrede yalnız anot olan metal korozyona uğrar.
4.ÇATLAK KOROZYONU Metal yüzeylerinde bulunan çatlak,aralık veya cep gibi çözeltinin durgun halde kaldığı bölgelere oksijen transferi güçleşir. Bunun sonucu olarak bu bölgeler anot,çatlağın çevresindeki metal yüzeyleri katot olur. Çatlak korozyonu yalnız metal yüzeyinde bulunan bir çatlakta değil,metal olmayan bir malzeme ile metal yüzeyi arasında da meydana gelebilir.
5.KABUK ALTI KOROZYONU Metal yüzeyinde korozyon ürünlerinin oluşturduğu veya başka bir nedenle oluşan bir kabuk(birikinti) altında meydana gelen korozyona kabuk altı korozyon denir. Bu korozyon kabuk altının rutubetli olmasından ve yeteri kadar oksijen almamasından kaynaklanır.Çünkü kabuk altında sıvı hareketi yoktur. Örneğin,boru yüzeylerini izole etmek amacı ile sarılan cam pamuğu yağış nedeniyle ıslanırsa,bu bölgelerde şiddetli bir kabuk altı korozyonu başlar.
6.SEÇİMLİ KOROZYON Bir alaşım içinde bulunan elementlerden birinin korozyona uğrayarak uzaklaşması sonucu oluşan korozyon olayıdır. Bu tip korozyona en iyi örnek,pirinç alaşımı içinde bulunan çinkonun bakırdan önce korozyona uğramasıdır.
7.TANECİKLER ARASI KOROZYON Bir metalin kristal yapısında tanelerin sınır çizgisi boyunca meydana gelen korozyona taneler arası korozyon denir. Tanecikler arası korozyonun en tipik örneği paslanmaz çeliklerde görülür.
8.EROZYONLU KOROZYON Korozif çözeltilerin metal yüzeyinden hızla akması halinde,korozyon olayı yanında erozyonda meydana gelir. Bu durum korozyon hızının da artmasına neden olur. Bunun nedeni,oluşan korozyon ürünlerinin akışkan tarafından sürüklenerek götürülmesidir. Erozyonlu korozyon olayı daha çok hareketli akışkanların bulunduğu ekipmanlarda (borular, pompalar, pervaneler,karıştırıcılar vb.)söz konusu olabilir.
9.AŞINMALI KOROZYON Birbiri üzerinde kayan iki yüzeyin aşınması ile birlikte yürüyen korozyon olaylarına aşınmalı korozyon denir. Aşınmalı korozyon daha çok metallerin yığın halinde uzun mesafelere taşınmaları sırasında ve yumuşak bağlantı yapılmış elemanlar arasında görülür. Aşınmalı korozyonun oluşması için ortamda suyun bulunmasına gerek yoktur. Aşınmalı korozyona uğramış bir makine parçası
10.GERİLİM KOROZYONU Korozif ortamda bulunan bir metal aynı zamanda statik bir gerilme altında ise,metalin çatlayarak kırılması,korozyonun başlaması için uygun bir ortam yaratır. Normal halde korozyon ürünleri metal yüzeyinde koruyucu bir kabuk oluşturduğu halde,gerilim altında iken kabuk oluşturamaz. Bunun sonucu olarak korozyon hızla devam ederek metalin o bölgede çatlamasına neden olur.
11.YORULMALI KOROZYON Periyodik olarak yükleme-boşaltma şeklinde etkiyen dinamik bir stres altında bulunan bir metal zamanla yorulur. Yorulmuş halde bulunan metal,normalden daha küçük gerilmelerin etkisi ile çatlayabilir.
12.KAÇAK AKIM KOROZYONU Doğru akım ile çalışan raylı taşıt araçları,doğru akım taşıyan yüksek voltajlı elektrik hatları ve kaynak makineleri zemin içine kaçak akım yayarlar. Bu kaçak akımlar çevrede bulunan metalik yapılara girerek korozyona neden olurlar. Örneğin bir yeraltı tren hattına parelel giden boru hattında kaçak akım korozyonu meydana gelebilir.
13.MİKROBİYOLOJİK KOROZYON Mikroplar,bakteriler ve mantarlar tarafından başlatılan veya hızlandırılan korozyondur. Mikrobiyolojik korozyon,normal korozyon olaylarından farklı yapıda olmayıp,bazı mikro canlıların korozyonun reaksiyon hızını artırması şeklinde kendini gösterir. Normal korozyon olayının mevcut olmadığı ortamlarda mikrobiyolojik korozyona nadiren rastlanır.
KOROZYONDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ Korozyon bir yüzey olayıdır. Yani metal ile ortamın temas yeri olan ara yüzeyde oluşur. Metal ile ortamın temas etmediği bölgelerde meydana gelen değişiklikler korozyon olarak nitelendirilemez. Uygun Metal Seçimi:İşin verimliliği ile ilgili olduğu için her yer altı ve sualtı yapısı için özel alaşımların kullanılması beklenemez.bu nedenle bu yolla korozyondan korunmak her zaman mümkün değildir. Koruyucu Kaplama:Korozyondan korunmak için metalin koruyucu kaplamalar ile kaplanarak çevre ile yapı arasında az veya çok yalıtkan bir engel oluşturmak daha ekonomik bir yoldur.
Metalik Kaplamalar:Çinko,nikel,kalay, kadminyum, kurşun ve alüminyum kullanılır. Organik Kaplamalar:Asfaltik boyalar,maden kömürü zifti,epoksi resin boyaları,klorlanmış sert plastik,polietilen kullanılır. İnorganik Kaplamalar:Feldspat,kaolin,boraks, soda ve litarj karışımı kullanılır.Asit,baz gibi kimyasal maddelerin taşınmasında inorganik kaplamalar uygundur.
OKSİTLENMELERE KARŞI KORUMA Alaşımlandırma,yüzey kaplamaları,düşük sıcaklıkta polimer kaplamalar,yüksek sıcaklık oksitlenmesinde metalik,metal-seramik kaplamalar kullanılabilir. Oksitlenmeye karşı en iyi alaşımları oluşturan paslanmaz çeliklerdir. Tamamen koruyucu olabilmeleri için oksijenle metal arasında engel olarak işlev gören,Cr2 O3 den ibaret bir tabakanın oluşmasına yetecek kadar krom ihtiva edilmelidirler.
KATODİK KORUMA Metallerin bir çoğu su veya hava ile temas ettiğinde korozyona uğrar. Bu, özellikle suyun içindeki veya toprağın altındaki metal borular için büyük bir risktir ve bu boruların yapıldığı metalin korozyona uğramaması için bir çok koruma yöntemi geliştirilmiştir. Korozyonu önlemek için bu boruların yanına, onlarla temas edecek şekilde, daha reaktif bir metalin yerleştirildiği koruma metoduna ise katodik koruma denir.
Katodik korumada amaç, belirli bir ortamda metal için sabit bir potansiyel eşiğinin altında metalin elektrolit ortama göre eksi olarak kutuplaştırarak korozyondan korumaktadır.
KOROZYONU ETKİLEYEN KOŞULLAR Ortamın Etkisi Sıcaklığın Etkisi Malzeme Türünün Etkisi Sistemin Tasarımı Ortadaki Oksijen Miktarı Yer Yapısının Özdirencinin
Ortamın Etkisi:Ortadaki nem miktarı,asitlik-baziklik durumu,havanın oksijenin veya suyun ortam tarafından geçirebilme yeteneği,kaçak akımlar ve çeşitli bakteriler korozyonu başlatıcı ve hızlandırıcı etkenlerdir. Sıcaklığın Etkisi:Ortam sıcaklığının artması iyon hareketini arttırarak korozyon hızını arttırır.Soğuk ortamda iyon hareket hızı en aza düşer. Malzeme Seçiminin Etkisi:Korozyona sebep olan etkenlerden biri de birbiriyle potansiyel farkı bulunan metallerin bir arada kullanılmasıdır.Bu durum korozyonu başaltıcı ve hızlandırıcı bir etkendir.
Sistem Tasarımı:Korozif malzemelerin depolandığı sistemlerde korozif ortamın(su vb) birikmesini engelleye yönelik tasarımlar uygulanmalıdır.Ayrıca arasında sıvı birikintisine sebep olabilecek çok ince aralıklardan kaçınılmalıdır. Ortamdaki Oksijen Miktarı:Aynı tip toprak içerisinde çözünmüş hava miktarı her yerde aynı olmayabilir.Farklı havalandırma koşullarındaki sistemlerde yan yana duran sistem bir bölgede anot iken hemen yanındaki bölgede katot görevi görerek elektrokimyasal korozyona sebep olabilir.
KOROZYONUN ÖNEMİ Korozyon her şeyden önce insan hayatını ve sağlığını zarara sokan bir olaydır. Uçaklarda bazı önemli parçaların korozyon nedeniyle kırılması(korozyonlu yorulma,gerilimli korozyon çatlaması gibi nedenlerle uçağın düşmesine ve can kaybına neden olabilir. Korozyon dünyadaki sınırlı metal kaynaklarının en önemli israf nedenidir. Her yıl üretilen metalik malzemelerin yıl sonuna yaklaşık 1/3 ü korozyon nedeni ile kullanılmaz hale gelir.
Korozyon nedeni ile “malzeme” kaybı yanında “sermaye-emek-enerji”de kaybolur. Korozyon ortamı kirletir ve ayrıca kirli ortam metal korozyonunu hızlandırır. Metalik malzemelerin tabiata geri dönen kısmı ortamı kirletir. Korozyon olarak nitelendirilebilecek çözünmeler teknolojinin gelişimi ile daha aşağı sınırlara çekilmektedir.
BETON KOROZYONU Bir elektro-kimyasal olay olan paslanma ya da korozyon,hava ve suyun betondaki çatlaklardan içeri sızarak beton içinde bulunan donatı demirlerinde gerçekleşir. Metaller, kendi iyonlarını içeren çözelti içine daldırılarak yarım hücre oluşturur. Metal atomları sulu ortamda elektron kaybederek, yani okside olarak iyon haline geçer ve eriğe karışır. Bu reaksiyona anot reaksiyonu denir.
Eriyik içine başka bir metal daldırılırsa bir tam hücre oluşur. Anot reaksiyonunda ortaya çıkan elektronların sarf edilerek birikmesini önleyen reaksiyona da katot reaksiyonu denir. Korozyon olayının sürekliliği için anot reaksiyonunun katot reaksiyonu ile tamamlanması gerekir. Anot ve katot reaksiyonları birlikte bir korozyon pili oluşturur.
Bu korozyon pilinin sürekli çalışabilmesi, ancak anot ve katot un elektron akışını sağlayan bir iletkenle bağlanması ve elektrolitik bir ortam oluşturulması ile mümkündür. Akım devresi OH- iyonlarının anoda iletilmesi ile kapanmaktadır. Anot reaksiyonunda meydana gelen metal iyonu, bulunduğu sulu ortam içinde çözülür ve bir korozyon ürünü meydana getirir.
Böylece anot olan metalde, bir malzeme kaybı, yani bir hasar oluşur. Katottan gelen iyonlar anottaki iyonlar ile birleşerek anot çevresinde kısmen suda çözünebilen Fe(OH)2 demir hidroksite dönüşür. Daha sonra Fe(OH)2 çevresinde oksijen veya su varsa, kararlı ve çözünemeyen bir oksit olan Fe(OH)3 ’e ,pasa dönüşür.
Oluşan demir oksit büyük hacim genleşmesi meydana getiren (hacim artışı %’500lere kadar ulaşabilir) sarı/kahve renkli içi boşluklu bir maddedir. Donatı demirlerindeki bu oksidasyon olayı beton ortamının pH sının değişmesiyle daha da karmaşık biçimler alır. Oksidasyon difüzyonunun pek mümkün olmadığı bazı su altı betonlarında klor iyonlarının varlığı pH değerini düşük değerlere indirgeyerek korozyonu kolaylaştırır.
Beton içindeki çelik donatının korozyonu ortamın pH değerlerine bağlı olarak anot reaksiyonları şeklinde de oluşabilir. Betonun geçirimli olması, kimyasal, fiziksel veya mekanik etkiler ile çatlaması ve parça atması, su ve/veya agresif (kimyasal zararlı) çözeltilerin donatıya daha kolay ulaşmasına ve donatı korozyonuna neden olur.
Korozyona uğrayan donatı yüzeyindeki pas ürününde meydana gelen hacim artışı,çekme dayanımı düşük ve gevrek bir malzeme olan betonun çatlamasının ve parça atmasının önemli nedenlerinden biridir . Atmosfer etkisinde kalan demir yüzeyinde oluşan demir oksit veya demir hidroksit tabakasının bünyeden ayrılması,kütlede ihmal edilebilecek düzeyde ağırlık kaybına neden olur. Bu olay nedeni ile meydana gelen hasarlar hafif şekilde olmayabilir, yapının göçmesi şeklinde de ortaya çıkabilir.
DONATI DEMİRLERİNİN KOROZYONU Halk dilinde paslanma olarak bilinen korozyon, elektrokimyasal etki sonucu malzemede oluşan kütle kaybıdır. Beton ilk döküldüğünde içindeki demir donatıyı etkin bir şekilde sararak paslanmaya karşı korur. Ancak zaman içinde titreşim, sarsıntı, büyük ve küçük depremler, mekanik yorgunluk ve dış ortamdaki çeşitli nedenlerden dolayı betonda önce mikroskopik sonrada daha büyük gözenek ve çatlaklar oluşur.
Bu gözenek ve çatlaklardan beton içine sızan rutubet ,dış ortamdaki korozif madde ve gazlar, deniz kumu kullanımından veya denize yakınlıktan kaynaklanan tuz ve klor,havadaki baca ve ekzos gazları, CO2 ,havadaki kükürt ve nitrojen oksit,karayollarında buzla mücadelede kullanılan tuzlar ve kaçınılmaz olan oksijenin korozif etkisi,betonarme içindeki donatı demirlerini paslandırır.
BETONDA KARBONATLAŞMA Fiziko-kimyasal bir süreç olan karbonatlaşma da betonun hasar görmesinde önemli bir faktördür. Karbonatlaşma, beton içindeki ortamın alkalinitesini düşürerek donatı demirlerinin yüzeyindeki koruyucu oksit tabakasının tahrip olmasına neden olur. Betonun alkalinitesi, hidrate olmuş çimentonun içerdiği Ca(OH)2 ile sağlanır ve pH değerini 12 civarında sabitler.
Ancak Ca(OH)2 zamanla havadaki CO2 ile reaksiyona girerek CaCO3’e dönüşür ve pH 8’in altına düşebilir. Dış ortamdaki CO2 konsantrasyonu, baca ve eksoz gazları ve endüstriel kirlilik nedeni ile arttıkça karbonatlaşma oranı artar. Karbonatlaşma, beton içinde yüzeyden 10 cm’den derinlere kadar ulaşabilen bir bozulmadır.
Elektro-restorasyon uygulaması ile karbonatlaşma geri döndürülebilmekte ve betonun alkali ortamı restore edilebilmektedir. Bu da donatı demirlerinin paslanmaya karşı korumaktadır. Yukarıda anlatılan nedenler ile, bir taraftan betonun kendisinin, öte yandan donatı demirlerinin korozyonu nedeni ile beton kiriş ve kolonlarda ortaya çıkan mukavemet kaybı maalesef geri dönüşü olmayan bir hasardır.
BETONLARDA ELEKTRO-RESTORASYON UYGULAMASI Depremde yıkılan yapıların yıkılma nedenleri hep başka sebeplere bağlanmıştır. Oysa beton ve donatı demirlerinin zaman içinde korozyonu depremlerdeki yıkım ve hasarların ana nedenidir. Geri döndürülememekle beraber beton ve donatı demirlerinin korozyonunun ve buna bağlı mukavemet kaybı sürecinin her aşamada durdurulması mümkündür.
Öncelikle korozyon hasarının daha oluşmadan durdurulması ve bina betonarmesinin orijinal statik tasarım değerlerinin idame ettirilmesinin binaların depreme karşı korunmasındaki önemi büyüktür. Bu amaçla, gecikmeksizin öncelikle belli bir yaşa gelmiş yapılarda depreme karşı elektro-restorasyon uygulaması yapılmalıdır.
Sorular: Korozyon nedir? Korozyondan korunma yöntemleri nelerdir?
KARBON ESASLI MADDELER
HEDEFLER Polİmerler POLİMERLER NASIL OLUŞUR? PTFE(polİtetrafloroetİlen)TEFLON NASIL OLUŞUR? polİetİlenteraftalat (PET) polİvİnİLklorür (PVC) Doğal ve sentetİk kauçuk Polİmerlerİn HİdrolİZİ
Polİmerler Küçük moleküllerin birbiriyle birleşerek oluşturdukları başlıca bileşeni karbon olan, dev yapılardır. Aynı büyüklükteki halkaların birbirine geçirilmesiyle oluşan metrelerce uzunluğundaki zincirlere benzetilebilir. Polimerler canlılar için çok önemlidir. Çünkü canlı vücudunda birçok polimer bulunmaktadır.
POLİMERLER NASIL OLUŞUR? Polimerlerin kimyasını anlamak insanlık için çok önemlidir. Eğer polimerler geri dönüştürülebilir özellikte üretilirse, bu hem çevre hem de ekonomi açısından büyük kazançlar sağlayacaktır. Küçük moleküllerin birleşerek büyük yapılı moleküller oluşturması polimerleşme olarak tanımlanır. Polimer kelimesindeki poli öneki, çok anlamında; -mer soneki ise aynı yapıların tekrarlanması anlamındadır. Bu yönüyle polimerleşme tepkimesi, aynı yapıların defalarca birleşmesi tepkimesi anlamına gelmektedir.
Moleküllerin polimerleşme tepkimesi verebilmesi için yapılarında çift bağ (=) ya da üçlü bağ (Ξ) içermesi gerekir. Bu nedenle alkanların yapısında yalnızca tek bağ bulunduğu için polimerleşme tepkimesi veremezler; alkenler çift bağ içerdiği için, alkinler de üçlü bağ içerdiğinden polimerleşme tepkimesi verebilirler. Alkenlerdeki polimerleşme tepkimesinde karbonlar arasındaki çift bağ (=) açılır ve başka karbon atomlarına bağlanır. Alkinlerin polimerleşme tepkimesinde ise, üçlü bağın ilk açılması sonucu alken oluşur, çift bağ tekrar açılır ve başka karbon atomlarına bağlanır.
Polimerleşmede sürekli tekrarlanan birim moleküllere monomer, monomerlerin birbirine bağlanmasıyla (en az 1000) oluşan büyük moleküllere ise polimer denir.
Polimerleşme tepkimeleri iki yolla olmaktadır Polimerleşme tepkimeleri iki yolla olmaktadır. Bunlardan birincisi katılma polimerleşmesi, diğeride yoğunlaşma polimerleşmesidir. Katılma polimerleşmesinde monomerler birbirlerine doğrudan eklenerek oluşur. Örneğin; oyuncak ve giysi gibi birçok ürünün yapımında kullanılan polietilen, formulü CH2=CH2 olan eten adlı organik monomerlerin 10.000’den fazlasının bir araya getirilmesiyle oluşmaktadır.
Polietilenin oluşum tepkimesi şöyledir:
Katılma polimerleşmesi ile oluşan bazı polimerler;
Yoğunlaşma polimerleşmesinde iki molekül bir araya geldiğinde su gibi küçük bir molekül açığa çıkar. Kış aylarında suyun donmasını önlemek amacıyla otomobillerin motorlarına antifriz konulduğuna tanık olmuşsunuzdur. Antifriz, bir alkol türü olan etilen glikol moleküllerinin birleşip su açığa çıkarak polimerleşmesi sonucu oluşur.
Bu tepkimede de görüleceği gibi, yapılarında çift bağ içermeyen aynı iki molekül, su oluşturarak birbirine bağlanmıştır. Bu tür tepkimeler sonucunda oluşan moleküllere dimer denilir. Benzer şekilde, aynı üç molekülün birbirine bağlanması sonucunda trimer, dört molekülün birbirine bağlanması sonucunda tetramer oluşur.
Polimerler günlük yaşantıda kullanılan pek çok maddenin yapımında kullanılır. ÖRNEĞİN;
Polimerler aynı monomerlerden oluşabileceği gibi farklı monomerlerden de oluşabilirler. Buna göre polimerler, yapılarındaki monomerlere göre iki sınıfa ayrılırlar: Homopolimer ve Kopolimerler. Homopolimerler; tekbir monomer biriminin tekrarlanmasından oluşan polimerlerdir. Kopolimerler ise iki farklı monomerin birleşmesinden oluşan polimerlerdir.
polİtetrafloroetİlen(PTFE) TEFLON NASIL OLUŞUR? Teflon olarak bilinen polimer politetrafloroetilen (PTFE)dir. Diğer bir deyişle, florlanmış etilen polimeri olan bir politetrafloroetilendir. Teflon polimerin oluşum tepkimesi:
Diğer polimerlerde olduğu gibi teflon molekül yapısında da uzun karbon zincirleri bulunmaktadır. Teflonda karbon zinciri tamamen flor atomlarıyla çevrelenmiştir. Karbon ve flor atomları arasındaki bağlar çok kuvvetli olduğundan flor atomları karbon zincirini bir kalkan gibi korumaktadır. Bu yapı teflona farklı bir özellik kazandırmıştır. Bu yapı sayesinde teflon, kimyasal maddelere ve ısıya dayanıklıdır.
Günümüzde teflon birçok alanda kullanılmaktadır Günümüzde teflon birçok alanda kullanılmaktadır. Teflonu, özellikle mutfağımızdaki tava ve tencerelerin yüzeylerinin kaplamalarından tanımaktayız. Teflon; tava ve tencerelerimizin yalnızca yüzeyinde ince bir tabaka halinde bulunur ve kapladığı yüzeylere yapışmazlık özelliği kazandırır.
Teflonun kullanım alanı tava ve tencereyle sınırlı değildir Teflonun kullanım alanı tava ve tencereyle sınırlı değildir. Teflonun birçok kullanım alanı vardır; Otomobillerin silecekleri teflon ile kaplanır. Teflon sürtünmeyi azalttığından hem kolay temizlenmesini hemde cama zarar vermemesini sağlar. Teflon hidrofob bir madde olduğundan suyu çekmez. Bu özelliğinden faydalanarak teflon halıları, mobilyaları, otomobil boyalarını koruyucu olarak da kullanılmaktadır. Bunların yanı sıra teflon yarı iletken malzemelerin ve ilaçların üretimindede kullanılmaktadır.
POLİETİLEN TERAFTALAT (PET) PET şişelerini hepimiz biliriz. Su şişeleri, sıvı yağ şişeleri başta olmak üzere sıvı meşrubat şişelerinin imalatında polietilen teraflalat (PET) kullanılmaktadır. Isıl işlenmesine bağlı olarak şeffaf, opak veya beyaz olarak üretilebilmektedir.
En önemli kullanım avantajı; tamamen geri dönüşebilir olmasıdır. Diğer plastiklerden farklı olarak, polimer zincirleri, sonraki kullanımlar içinde eski halini alabilmektedir. PET şişeler üzerinde geri dönüştürülebilir olduğunu gösteren semboller kullanılır.
Polietilen teraftalatın polimer zincirinin yapısı
POLİVİNİL KLORÜR(PVC) Polivinil klorür (PVC) oldukça geniş kullanım alanı olan bir polimer türüdür. Kimya sektörünün en değerli, en önemli ürünlerinden biridir. Polivinil klorürün de geri dönüşümü mümkün olup geri dönüşüm sembolü şeklinde gösterilir. PVC özellikle yapı sektöründe yaygın olarak kullanılır. Bina malzemesi olarak, PVC ucuz ve kolay monte edilebilir özelliktedir.
PVC’nin kullanım alanları arasında kapı ve pencere profilleri, dış cephe kaplaması, boru ve tesisat malzemeleri, elektrik kabloları, döşeme, hobi malzemeleri sayılabilir. Esnek ve ucuz olması nedeni ile içme suyu ve atık su boru hatları için çok yaygın olarak kullanılır.
Polivinil klorürün polimerleşme tepkimesi ise;
Doğal ve sentetİk kauçuk Kauçuk aslında bir ağaç adıdır. Bu ağacın kendisinden ve özsuyundan elde edilen maddeler sanayide yaygın olarak kullanılmaktadır. Son yıllarda doğal kauçuğun yanı sıra sentetik kauçuğun da üretilmesi ile pek çok kauçuk türü ortaya çıkmıştır. Kauçuğun en önemli özelliği yüksek bir esneklik özelliğine sahip olmasıdır. Esnekliği sayesinde uzatıldığında yeniden eski haline dönebilmektedir.
Kauçuk, pamukla karıştırılarak kemer korse, lastik çorap yapımında kullanılır. Kauçuk; giysi, hortum ve lastik yapmak için esnek bir maddeye dönüştürülebilir. Kauçuğun emici özellikleri, onu otomobil süspansiyonunda kullanışlı madde yapar. Kauçuk aynı zamanda endüstriyel maddelerin titreşimlerini azaltır.
Kauçuk suya dayanıklı olmasından dolayı; dalgıç giysilerinde, yağmurluklarda kullanılır. Kauçuk iyi bir elektrik yalıtkanı olmasından dolayı genellikle elektrik tellerini kaplamadada kullanılır.
Kauçuk milyonlarca hava kabarcığından oluşan köpük hale dönüştürülebilir. Bu köpüğe kalıp verilip, sünger ve yastık gibi çok sayıda hafif ürün elde edilmesinde kullanılmaktadır. Kauçuk bebekler için emzik yapımında da kullanılmaktadır.
BazI polİmerlerİn özellİklerİ ve kullanIm alanlarI
Polİmerlerİn HİdrolİZİ Hidroliz; polimerlerin yapısına su katıldığında monomerler arasındaki bağların kırılıp monomerlerine ayrışmasına denir. ÖRNEĞİN; Doğal polimer olan proteinin canlılardaki sindirimi hidroliz yoluyla olur. Proteinlerin hidrolizinde; su enzimler yardımıyla proteini oluşturan amino asitlere parçalar.
Hidroliz, polimerlerin geri dönüşüm işlemleri için oldukça önemli bir tepkimedir. Polikarbonat, polyester, poliamid ve poliüretan gibi plastikler yüksek sıcaklık ve basınç altında suyla hidrolize uğrayarak başlangıç maddelerine yani monomerlerine ayrışırlar. Elde edilen monomerler tekrar üretim amacıyla kullanılır. Böylece geri dönüşüm sağlanmış olur. Böyle kimyasal bir işlem uygulanmasa polimerler uzun yıllar doğada kalır, doğal olarak geri dönüşümü için yüzyıllar sürer.
Poliamid (PA), amin ve asit monomerlerinden oluşan bir polimerdir Poliamid (PA), amin ve asit monomerlerinden oluşan bir polimerdir. Halk dilinde naylon olarak da bilinen poliamid, birçok tekstil ürününün imalatında kullanılmaktadır. Bunun yanında, su arıtma sistemleri için yarı geçirgen zar yapımında kullanılır. Poliamidin hidroliz tepkimesi şöyledir:
Etil asetat, çözücü olarak kullanılan bir polimerdir Etil asetat, çözücü olarak kullanılan bir polimerdir. Aroma maddesi üretiminde ve uçucu bileşiklerin çözündürülmesinde kullanılır. Ayrıca deri ve boya sanayinde kullanımı yaygındır. Etil asetat hidroliz tepkimesi ise şöyledir:
KAYNAKÇA Bağ Hüseyin (2009). Kimyada Özel Konular, Pegem Akademi Yayıncılık, 1.baskı, ANKARA http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/karbon-veya-birseyd en- her-sey.html http://www.google.com.tr/image
hazırlayanlar ASLI YALÇIN MELİKE ÇİMENCİ HATİCE GEZELGE SERCAN ÖZCAN MUSTAFA GÖREVİN TAHSİN ÇALIŞKAN