BİLGİLERİ EDEBİYAT
ŞİİR BİLGİSİ Duygu, düşünce ve hayallerin uyumlu, ölçülü ve sanatlı bir şekilde anlatılmasına şiir denir. Şiirin her bir satırına dize ya da mısra denir. Mısraların oluşturduğu üçlük, dörtlük, beşliklere… kıta denir. İSTİKLÂL MARŞI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; - mısra Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak - mısra O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; - mısra O benimdir, o benim milletimindir ancak. - mısra Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? - kıta Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl… Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
ÖLÇÜ ( VEZİN ) : Dizelerdeki hecelerin uzunluk kısalıklarına veya sayılarına dayanan düzene ölçü denir. Türk edebiyatında üç tür ölçü kullanılır: 1- HECE ÖLÇÜSÜ : Dizelerdeki hece sayılarının eşitliğine dayanan ölçü çeşididir. Bir dizede kaç hece varsa diğer dizelerde de hece sayısı aynı olmalıdır. Tar lam sa na üç yüz fi dan aş la sam 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Tar la co şar fi dan co şar el co şar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Gü cüm yet se he men i şe baş la sam 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Kaz ma co şar kü rek co şar bel co şar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Sen den al dım bu fer ya dı 1 2 3 4 5 6 7 8 Bu i miş dün ya nın ta dı 1 2 3 4 5 6 7 8 A nıl maz dı Vey sel a dı 1 2 3 4 5 6 7 8 O sa na â şık ol ma sa 1 2 3 4 5 6 7 8
2 - ARUZ ÖLÇÜSÜ : Dizelerin uzunluk ve kısalığına göre kurulmuş bir ölçüdür. Birinci dizede kaçıncı heceler uzun, kaçıncı heceler kısa ise öteki dizelerde de uzun ve kısa heceler hep aynı yerlere gelir. Bu ölçü Arap edebiyatının ölçüsüdür. Daha çok divan edebiyatında görülür. 3- SERBEST ÖLÇÜ : Dizeler arasında hece bakımından belli bir kurala bağlanmadan şiirin serbest bir şekilde yazılmasına dayanan ölçü çeşididir. Günümüz şiirlerinde daha çok bu ölçü kullanılır. Do laş tım Tür ki ye’ yi ka rış ka rış 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 A dam lar gör düm al nı a çık 1 2 3 4 5 6 7 8 9 El le ri ek mek kav ga sın day dı yaz, kış; 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Dü şün ce le ri ge ce ler gi bi ka ran lık 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 A dam lar gör düm an la şıl ma mış 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
REDİF : Dize sonlarındaki görevleri ve anlamları aynı ses veya sözcüklerin benzeşmesine redif denir. Aramızı kesti dumanlı dağlar Tepesinden aşan yollar yücedir Artıyor efkârım yine bu çağlar Bilmiyorum nazlı yârim nicedir Bahar gelsin turnalara eş olam Yağmur olam gözden akan yaş olam Ala gözlü bir sunaya kaş olam O zamanlar bana kıymet biçilmez Mecnun gibi dolanıyom çöllerde Hayâl beni yeldiriyor yel gibi Ah çeker ağlarım gurbet ellerde Durmaz akar gözüm yaşı sel gibi Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü isteğim topraktan aldım Benim sâdık yârim kara topraktır
KAFİYE ( UYAK ) : Dize sonlarındaki görevleri ve anlamları farklı ses veya sözcüklerin benzeşmesine kafiye denir. Merd insanın sözü uyar özüne Tezene teline parmak sazına “-üne”ler redif Doğru gören gider yolun düzüne “- z” ler kafiye Düz yolu görmeyen göz neme gerek NOT: Genellikle ses benzerliği olan kelimeleri dizeden attığımızda anlam bozulmuyorsa redif; anlam bozulursa kafiyedir. Aramızı kesti dumanlı dağlar “-lar ve –dir” ler redif ( anlam bozulmadı) Tepesinde aşan yollar yücedir Artıyor efkârım yine bu çağlar “-ağ” ve –ce”ler kafiye ( anlam bozuldu) Bilmiyorum nazlı yârim nicedir
Kafiyeler çeşitlerine göre beşe ayrılır: YARIM KAFİYE : Dize sonlarındaki tek ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir. Yine havalandı gönlümün kuşu Hiç hesaba sığmaz feleğin işi “i” ler redif Dünyada belâlı Veysel’in başı “ş”ler yarım kafiye Herkes çilesini çeker nihayet Cahil ile sohbet etmek zor olur Kulağı sağırdır gözü kör olur “olur” lar redif Her sözünde kavga niza var olur “r” ler yarım kafiye Cahiller dikenli çalı sayılır
TAM KAFİYE : Dize sonlarındaki iki ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir. Her ferdin hakkı var bizimdir vatan Babamız dedemiz döktüler al kan “an” lar tam kafiye Hudut boylarında can verip yatan Saygiyle anarız şehit diyerek Birşey gördüm sanıyor, gördüğü sis ve duman, Zannınca yol alıyor, mesâfeler ayarsız; ‘’ an’’ tam kafiye Bir ömür boyu alıp satıyor hiç durmadan; Ama, kantarlar vefâsız, kıstaslar vefâsız…
ZENGİN KAFİYE : Dize sonlarındaki üç veya daha fazla ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir. Uyuklayan yorgun akasyaları Koynunda saklayan geniş bir havuz “-arı” lar zengin kafiye Üstünde fıskiye mehtabın sarı Rengiyle ağlıyor hâlsiz uykusuz İnsana yoldaştır gayretle iman “-man” lar zengin kafiye Vatan sizden hizmet ister her zaman Ölüm ayrılık ama, bize bayram sevinci, Hoşnud ise Yaradan yolda bulunmuş inci. ‘’İnci’’ zengin kafiye Gözsüzlere bu dünyâ bir güzellik meşheri, Germiş ağını her yörede ayrı bir peri...
CİNASLI KAFİYE : Dize sonlarındaki yazılışları ve okunuşları aynı anlamları farklı olan sözcüklerle yapılan kafiyedir. Niçin kondun a bülbül, Kapımdaki asmaya? “asmaya” lar cinaslı kafiye Ben yârimden ayrılmam, Götürseler asmaya. Son vatan parçası geçerken ele Mehmet’in düşmanı boğduğu sele Serpilmeye başladı bir rüzgâr ince ince Son yokuş noktasında düzlüğe çevrilince
Elimden aldırdım gül yüzlü yâri, Ben bir daha buldum illere nispet, Severim, kötülük değildir kastım, Dili bülbül olmuş güllere nispet. ( 2003 – DPY ) Dörtlükteki uyağın türü aşağıdakilerden hangisidir? A) Zengin uyak B) Tam uyak C) Yarım uyak D) Tunç uyak
Bahçelerde saz olur Gül açılır yaz olur Ben yârime gül demem Gülün ömrü az olur ( 2000 – DPY ) Dörtlükteki kullanılan kafiye çeşidi nedir? A ) Yarım kafiye B ) Tam kafiye C ) Zengin kafiye D ) Cinaslı kafiye
KAFİYE DÜZENİ : Kafiyelerin diziliş özelliklerine kafiye düzeni denir KAFİYE DÜZENİ : Kafiyelerin diziliş özelliklerine kafiye düzeni denir. Mısraların son seslerine bakılarak bir dörtlüğün kafiye şeması çıkarılır.Kafiye düzeni hangi mısralar arasında kafiye bulacağımızı belirler Beş çeşit kafiye düzeni vardır: Düz Kafiye: Her iki dizenin kendi arasında kafiyeli oluşuna düz kafiye denir. -------a -------b Kimsesiz gecelerim, bu kesik sesle doldu Artık atan kalbim de bir ayak sesi oldu Bir gün sönük göğsüme düştüğü vakit başım Benden ayrılıyormuş gibi bir can yoldaşım Çapraz Kafiye: Bir dörtlüğün birinci dizesiyle üçüncü dizesinin; ikinci dizesiyle dördüncü dizesinin kendi aralarında kafiyelenmiş şeklidir. Bu vatan toprağın kara bağrında Sıra dağlar gibi duranlarındır Bir tarih boyunca onun uğrunda Kendini tarihe verenlerindir -------a -------b
Sarma Kafiye: Dörtlüğün; birinci dizesiyle dördüncü dizesinin; ikinci dizesiyle üçüncü dizesinin kendi aralarında kafiyeli, olmalarıdır. Hülyamda Vistül’e dek uzanırım Atım eğilerek içer o sudan Avucumda gibidir Eflâk ve Boğdan Erdel, Basarabya, Azak ve Kırım -------a -------b Koşma Tipi Kafiye: İlk dörtlükte çapraz kafiye kullanılırken diğer dörtlüklerde aaab şeklinde bir kuruluş görülür. -------a -------b Gün olur sürüyüp beni derbeder Bu ses rüzgârlara karışır gider Gün olur peşinden yürür beraber Ansızın haykırır bana nerdesin? Mani Tipi Kafiye: Tek dörtlükten oluşan bağımsız bir nazım biçimidir. Manilerin kafiyelenişi aaxa şeklindedir. Ne söz ister, ne saz Güzelde vefa olmaz! Bir taş olsa, dinlensem Başımı koyup biraz! -------a -------x
ŞİİR TÜRLERİ LİRİK ŞİİR : İçten gelen heyecanları duygulu bir dille anlatan duygusal şiirlere lirik şiir denir. Ela gözlüm, ben bu ilden gidersem Zülfü perişanım, kal melil melil Kerem et, aklından çıkarma beni Ağla gözyaşını sil melil melil EPİK ŞİİR : Kahramanlık, yiğitlik, savaş konularını işleyen ya da tarihi bir olayı coşkulu bir şekilde anlatan şiirlere epik şiir denir. Atıldı bir Mehmetçik, büyüyü bozdu, Bir düşman süngüsüne göğsünden, Bu şehadetle kayalar yarıldı sanki , Dipçik gürültüsünden
PASTORAL ŞİİR : Doğa güzelliklerini, köy ve çoban hayatını ve bu hayata duyulan özlemleri anlatan şiirlere pastoral şiir denir. Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni, Kuzular bize söyler yılların geçtiğini, Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek; Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı, Her adım uyandırır acı bir hatırayı DİDAKTİK ŞİİR : Belli bir düşünceyi kabul ettirmek veya belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, ahlâki bir ders çıkarmak için yazılan şiirlere denir. Biliniz ey esnaf, çalışacağız Ne varsa fen, hüner alışacağız, Sanatta Frenk’le yarışacağız Yurdu kurtarmaya peymânımız var
SATİRİK ŞİİR : Toplum hayatındaki aksayan yönlerin düzensizliklerin insanların çeşitli konulardaki becerisizliklerinin ve zayıflıklarının anlatıldığı yergi şiirlerine satirik şiir denir. Elin kapısında karavaş olan Burnu sümüklü, gözü yaşlı olan Bayramdan bayrama traş olan Berbere gelirde dükkân beğenmez EDEBİ SANATLAR MÜBALAĞA ( ABARTMA ) : Bir olayı ya da varlığı olduğundan büyük veya küçük gösterme sanatıdır. Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır. Bu ağır eşyaları taşımaktan kollarım koptu. Çocuk ateşler içinde yanıyor. Bugün dünya kadar işim var.
KİŞİLEŞTİRME ( TEŞHİS ) : İnsan dışındaki varlıklara insan özelliklerinin verilmesi sanatıdır. Yastığım yaralı, yorganım hasta Duvarlar utanır, kapılar yasta Her sabah uyandığımda saksıdaki çiçek bana gülümser. Bulutlar için için ağlıyordu. Rüzgâr keyfinden şarkı söylüyordu. KONUŞTURMA ( İNTAK ) : İnsan dışındaki varlıkların konuşturulması sanatıdır. Kafesteki kanaryam her sabah bana “günaydın” der. -- Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kaf Dağı.
Benzetmede dört unsur vardır: BENZETME ( TEŞBİH ) : Aralarında benzerlik bulunan iki varlık, durum veya kavramdan niteliği zayıf olanın güçlü olana benzetilmesi sanatıdır Benzetmede dört unsur vardır: 1- Kendisine benzetilen (güçlü olan ) 2- Benzeyen ( zayıf olan ) 3- Benzetme yönü ( hangi açıdan benzetildiği ) 4- Benzetme edatı ( gibi, kadar...) Saçları altın gibi parlıyordu. benzeyen k. benzetilen b. edatı b. yönü Amcam melek gibi iyiydi. benzeyen k. benzetilen b. edatı b. yönü NOT: Benzetmede tüm unsurların olmasına gerek yoktur Kömür gibi gözler k. benzetilen b. edatı benzeyen İpek saçlar k. benzetilen benzeyen
KİNAYE ( TARİZ ) : Söylenen bir sözün tam tersini kastetmektir KİNAYE ( TARİZ ) : Söylenen bir sözün tam tersini kastetmektir. Alay etme, iğneleme amacı vardır. Ne kadar da çalışkanmışsın, tüm derslerin bir. Bu kadar rüküş giyindiği göre çok uğraşmışsın anlaşılan. KARŞITLIK ( TEZAT ) : Karşıt kavramların bir arada kullanılması sanatıdır. Güleriz ağlanacak halimize Gece oldu gündüzüm. MECAZ – I MÜRSEL ( AD AKTARMASI ) : Benzetme amacı güdülmeksizin bir sözcüğün başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır. O yıllarda Anadolu kan ağlıyordu. ( Anadolu insanı ) Akşam beni cepten ararsın. ( cep telefonu )
Tan yeri atanda, şafak sökende Düşmanın üstüne hörelenmeli Düşman kalkan alıp kılıç çekende Yiğit on beş yerden yaralanmalı ( 2000 – DPY ) Konusu bakımından şiirin türü denir? A) Pastoral B) Didaktik D) Lirik C) Epik
İndirin perdeleri, indirin perdeleri... Sonbahar ağaçlarda ağlarken yaprak yaprak, Hışırdayan bu altın yağmuruna dalarak, Dinleyin içerimde serinleyen kederi. Ziya Osman Saba ( 2005 – Ö.O. ) Dörtlükte, aşağıdakilerden hangisine insana özgü bir özellik verilmiştir? A) Perdelere B) Yaprağa C) Yağmura D) Sonbahara
( 2007 – OKS ) Aşağıdakilerin hangisinde “abartma” vardır? A) Evler ve ağaçlar yukarılara çıktıkça küçük görünüyordu. B) Çınarın dalları arasından serin bir rüzgâr esiyordu. C) Aslanlar gölün kıyısında mışıl mışıl uykuya dalmıştı. D) Bütün dünyanın duyabileceği şekilde konuşuyordu.
YAZI TÜRLERİ ROMAN : Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olayların bir ana düşünce etrafında ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı uzun olay yazılarına denir. Romanlarda olayın geçtiği yer, zaman, kişiler ve olaylar geniş bir şekilde anlatılır. ÖYKÜ (HİKAYE) : Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olayların bir ana düşünce etrafında ayrıntısız bir şekilde anlatıldığı kısa olay yazılarına denir. Öykülerde olayın geçtiği yer, zaman, kişiler ve olaylar dar bir çerçevede anlatılır. MASAL : Olağanüstü olayları yer ve zaman belirtmeden anlatan gerçek dışı varlıklara yer verilen olay yazılarına denir. FABL: İnsan dışındaki varlıklara insan özellikleri vererek ve konuşturarak insanlara ahlâki bir ders vermek amacıyla yazılan kısa masallara denir . EFSANE : Geçmişte bazı gerçeklik payı olan fakat halk arasında söylene söylene bu gerçeklik payı unutulmuş olağanüstü varlık ve olaylara dayanan hikâyelere denir.
TİYATRO : Karşılıklı konuşmalara dayanan yaşanmış ya da yaşanabilir olayları sahnede canlandırmak için yazılan yazılara denir. MAKALE : Herhangi bir konu hakkında bilgi vermek, bir görüşü savunmak, eleştirmek ya da bir gerçeği açıklamak amacıyla yazılan gazete ve dergilerde yayınlanan ispat yazılarına denir. DENEME : Herhangi bir konu üzerinde görüş ve düşüncelerin, kesin kurallara yargılara bağlanmadan, çekici bir anlatımla, serbestçe ortaya konulduğu düşünce yazısıdır. SÖYLEŞİ : Yazarın herhangi bir konuda kişisel görüş ve düşüncelerini iddia ve ispat amacı taşımadan içten ve samimi bir dille karşısındakiyle konuşuyormuş gibi anlattığı düşünce yazısıdır. FIKRA : Gazete ve dergilerin sütunlarında güncel olayları ayrıntıya inmeden işleyen düşünce yazılarıdır. ELEŞTİRİ : Sanat eserini, sanatçıyı, herhangi bir fikri her yönüyle inceleyip açıklamak, anlaşılmasını sağlamak, değerlendirmek amacıyla yazılan düşünce yazılarıdır.
ANI : Kişilerin başından geçen ya da tanık oldukları olayları anlatan yazı türüdür. GÜNLÜK : Bir kimsenin yaşadıklarını, gördüklerini günü gününe tarih belirterek yazdığı yazılara denir. BİYOGRAFİ: Genellikle ünlü kişilerin yaşamlarını, eserlerini anlatan yazı türüdür. Bir kişi kendi yaşam öyküsünü anlatıyorsa buna otobiyografi denir. RÖPORTAJ: Bir yazarın türlü kişiler, yerler ve olaylarla ilgili araştırmalarına kendi görüşlerini ekleyerek oluşturduğu yazılara denir. MEKTUP : Özellikle birbirinden uzakta bulunan kişilerin yaşadıklarını, gördüklerini, duygu düşüncelerini yansıttığı ilgili kişilere hitaben yazılan yazılardır. GEZİ YAZISI : Yazarların gezip gördükleri yerlerin ilgi çekici taraflarını anlattıkları yazılara denir.
YANLIŞ
TEBRİKLER
SBS’ DE BAŞARILAR ALAATTİN KAYNAR