RADYASYONDAN KORUNMANIN AMACI VE TARİHÇESİ KÜBRA ÖZGE ÖĞRETİCİ 102105005 RADYASYON GÜVENLİĞİ VE KORUNMA
X-IŞINLARININ BULUNMASI VE RADYOLOJİNİN TARİHÇESİ Alman fizik profesörü Wilhelm Conrad Röntgen tarafından keşfedilmiştir.(8Kasım 1895) X-ışınları başka bir konu araştırılırken bir rastlantı sonucu bulunmuştur.W.C.Röntgen buluşunu,laboratuvarında Crookes tüpünde katot ışınları üzerinde çalışırken gerçekleştirmiştir.
Katot ışınları ya da elektronların ,havası alınmış cam tüp içine yerleştirilen iki elektrod arasında yüksek elektrik gerilmi uygulandığında, negatif elektroddan(katot)çıktığı bilinmekteydi.
Röntgen,laboratuvarını karartmış ve crookes tüpünü de katot ışınlarının etkilerini daha iyi görebilmek için fotoğraf plağıyla örtmüştü.İlk kez eşinin elinin röntgenini çekti.
1896 yılında H.Becquerel tarafından radyoaktivitenin keşfi (uranyum tuzları)
1902 yılında da Piere ve Marie Curie tarafından Radyumun keşfini takiben, radyasyon kaynakları tıpta, sanayide, tarım ve araştırmada artan bir hızla kullanılmaya başlanmıştır.
RADYASYON NEDİR? Doğal ya da radyoaktif çekirdeklerin kararlı yapıya geçebilmek için dışarı saldıkları hızlı parçacıklar ve elektromanyetik dalga şeklinde taşınan fazla enerjilere radyasyon denir. Hızlı elektronlar Beta parçacıkları Alfa parçacıkları PARÇACIK TİPİ X-Işınları Gama ışınları DALGA TİPİ İYONLAŞTIRICI RADYASYON Radyo dalgaları Mikrodalgalar Kızılötesi dalgalar Görülebilir ışık İYONLAŞTIRICI OLMAYAN RADYASYON RADYASYON Dolaylı iyonlaştırıcı Nötron parçacıkları
Parçacık veya elektromanyetik dalga formundaki radyasyon, etkileştiği atomların elektronlarını koparacak kadar yeterli enerjiye sahipse atomlar yüklü hale gelir ve iyonlaşmış olur. Bu da iyonlaştırıcı radyasyon olarak adlandırılır. Etkileşim sonucunda oluşan iyonlar, hücrelere hasar veren kimyasal değişimlere neden olabilecek kapasitedirler. Parçacık veya elektromanyetik formdaki radyasyon, atomları iyonlaştırmada yeterli enerjiye sahip değilse iyonlaştırıcı olmayan radyasyon olarak adlandırılır.
HÜCRELERİN RADYASYONA KARŞI DUYARLILIK SIRASI Bölünen hücreler radyasyona karşı daha duyarlıdır. Beyaz kan hücreleri (Lenfositler) Kırmızı kan hücreleri (Eritrositler) Sindirim sistemi hücreleri Üreme organı hücreleri Cilt hücreleri Kan damarları Doku hücreleri (Kemik ve Sinir Sistemi)
Hayati önemi fazla olan dokularda (kemik iliği, dalak, kan ve üreme hücreleri) radyasyonun etkisi daha erken görülür. Çünkü, bu hücreler daha çabuk çoğaldığından bir hücredeki hasar, sakat doğan yeni hücrelerle çığ gibi büyür. Bu ise uzun bir zaman dilimi içerisinde her an bir tümör olarak sonuçlanabilir.Karaciğer,böbrek,kas dokuları yetişkinlerde farklılaşmış ve bölünmediği için radyasyona karşı dirençlidirler.
RADYASYONUN BİYOLOJİK ETKİLERİ Radyasyonla hasar gören hücrede üç farklı sonuç ortaya çıkabilir: 1. Hücre başarılı bir şekilde kendi kendini onarır. 2. Kendi kendini onaramaz ve ölür. 3. Kendi kendini onaramaz ve ölmez.
Deterministik etkiler Stokastik etkiler Deterministik etkiler
İnsanların iyonlaştırıcı radyasyona maruz kaldıklarında oluşabilecek etkiler ise şu şekilde sınıflandırılmıştır: 1. Erken etkiler; radyasyona maruz kalınır kalınmaz oluşan etkilerdir ve deterministik (belirli) etkiler olarak adlandırılır. 2. Gecikmiş etkiler; etkileri yıllar sonra açığa çıkar ve stokastik (olası) etkiler olarak adlandırılır.
Yüksek Dozlarda Radyasyonun Deterministik Etkileri
RADYASYONDAN KORUNMANIN AMACI Radyasyona karşı korunmada ana fikir, tahammül edilebilen (tolere edilebilen) dozları bilmek ve radyasyon çalışanları ile çevre halkının bunun üstünde doz almasını önlemektir. Radyasyon korunmasının amacı ise; Doku hasarına sebep olan deterministik etkileri önlemek, Stokastik etkilerin meydana gelme olasılıklarını kabul edilebilir düzeyde sınırlamak. Yararlı ışınlanmalara izin verirken radyasyonun potansiyel zararlı etkilerine karşı insanların korunmasıdır.
RADYASYONDAN KORUNMA SİSTEMİ Gereklilik (Justification) Net fayda sağlamayan hiçbir radyasyon uygulamasına izin verilmemelidir. Etkinlik (Optimizasyon-ALARA) Maruz kalınacak dozlar mümkün oldukça düşük tutulmalıdır. Kişisel Doz-Risk Sınırları: Alınmasına izin verilen dozlar sınırlandırılmalıdır. Uluslararası Radyolojik Korunma Komisyonu (ICRP) önerilerine göre; radyasyon çalışanları için müsaade edilen maksimum doz sınırı, birbirini takip eden beş yılın ortalaması 20 mSv’i geçemezken (yılda en fazla 50 mSv), toplum üyesi diğer kişiler (halk) için aynı şartlardaki bu sınır 1 mSv’in altında tutulmaktadır.
Görevli Halk Yıllık Etkin Doz 20 mSv 1 mSv Yıllık Eşdeğer Doz Göz 150 mSv 15 mSv Cilt 500 mSv 50 mSv Kol-Bacak
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER