1. SİMYADAN KİMYAYA.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ATOMUN YAPISI Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir.Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sahiptir. Atomda bulunan yükler;
Advertisements

el ma 1Erdoğan ÖZTÜRK ma ma 2 Em re 3 E ren 4.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkol
Hayatımızda israf ve iktisadın önemi
Prof.Dr.Şaban EREN Yasar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
İLKNUR ERDEM HEMŞİRE TSK ETİMESGUT ASKER HASTANESİ
İSLAM ALİMLERİ SUNUM: Ahmet Çetin - Ahmet Yordam.
DOĞAL SAYILAR.
T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ Arapgir Meslek YÜKSEKOKULU
Eğitim Programı Kurulum Aşamaları E. Savaş Başcı ASO 1. ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ AVRUPA BİLGİSAYAR YERKİNLİĞİ SERTİFİKASI EĞİTİM PROJESİ (OBİYEP)
KİŞİSEL KAMP MALZEMEN Kamp malzemelerini şu ana başlıklar altında düşünebilirsin. Uyku malzemesi Yemek malzemesi Temizlik malzemesi Zorluklara karşı hazır.
Atlayarak Sayalım Birer sayalım
ÇÖZÜM SÜRECİNE TOPLUMSAL BAKIŞ
BEIER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
Diferansiyel Denklemler
ÖRNEKLEME DAĞILIŞLARI VE TAHMİNLEYİCİLERİN ÖZELLİKLERİ
BİLGİNLER ULUĞ BEY ARŞİMET EİNSTEİN NEWTON
BEIER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
ALIŞVERİŞ ALIŞKANLIKLARI ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI Haziran 2001.
İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ TEKNİK ve İDARİ İŞLER MÜDÜRLÜĞÜ (T.İ.İ.M) “HİZMET MEMNUNİYETİ ÇALIŞMASI” Temmuz, 2010.
Yaşadığı çağa damgasını vurup
KIR ÇİÇEKLERİM’ E RakamlarImIz Akhisar Koleji 1/A.
HİSTOGRAM OLUŞTURMA VE YORUMLAMA
Prof. Dr. Leyla Küçükahmet
MÜRŞİT BEKTAŞ 1-A SINIFI
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
1/20 PROBLEMLER A B C D Bir fabrikada kadın ve çocuk toplam 122 işçi çalışmaktadır. Bu fabrikada kadın işçilerin sayısı, çocuk işçilerin sayısının 4 katından.
GENEL BİYOLOJİYE GİRİŞ
HAZIRLAYAN:SAVAŞ TURAN AKKOYUNLU İLKÖĞRETİM OKULU 2/D SINIFI
Dördüncü Grup İkinci Harf B sesi sunumu Mürşit BEKTAŞ.
Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sahiptir.
ÖRNEKLEM VE ÖRNEKLEME Dr.A.Tevfik SÜNTER.
TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU
1 YASED BAROMETRE 18 MART 2008 İSTANBUL.
İL KOORDİNASYON KURULU I.NCİ DÖNEM TOPLANTISI
İmalat Yöntemleri Teyfik Demir
4. RADYOAKTİF MADDELERİN KULLANIM ALANLARI
PROTOKOL.
PÇAĞEXER / SAYILAR Ali İhsan TARI İnş. Yük. Müh. F5 tuşu slaytları çalıştırmaktadır.
19 Ekim 2006 GfK TürkiyeCustom ResearchGrowth from Knowledge 1 TUHID - İDA İletişim Hizmetleri Algılama Araştırması Eylül 2006.
5. BAĞIL ATOM KÜTLESİ YAKLAŞIMI VE MOL KAVRAMI
RUHU ŞAD OLSUN.
4 X x X X X
Mukavemet II Strength of Materials II
Yard. Doç. Dr. Mustafa Akkol
2. ATOM MODELLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
-TÜRK BİLİM İNSANLARI-
ANA BABA TUTUMU ENVANTERİ
1 DEĞİŞMEYİN !!!
İBN-İ SİNA İbn-i Sina ’nın Hayatı.
1 2 3 GÜVENLİK İÇİN ÖNCELİKLE RİSKİ YOK EDİLMELİDİR. RİSKİ YOK EDEMIYORSANIZ KORUNUN KKD; SİZİ KAZALARDAN KORUMAZ, SADECE KAZANIN ŞİDDETİNİ AZALTIR.
Zaman içinde bilim.
ZİHİN HARİTASI 10. SINIF 7. ÜNİTE : İSLAM VE BİLİM
Çocuklar,sayılar arasındaki İlişkiyi fark ettiniz mi?
HAYAT BİLGİSİ SORULARI.
ÇOK DEĞİŞKENLİ FONKSİYONLARDA
Proje Konuları.
DEĞERLER EĞİTİMİ DÜRÜSTLÜK.
İBNİ SİNA . Doğum:Ağustos 980 Afşana Köyü, Buhara, Samanî Devleti(bugün Özbekistan) Ölüm :21 Haziran 1037 Hamedan, İran.
PÇAĞEXER / SAYILAR Ali İhsan TARI İnş. Yük. Müh. F5 tuşu slaytları çalıştırmaktadır.
Diferansiyel Denklemler
KİMYANIN TARİHİ.
İLAÇLAR VE BİYOLOJİK ETKİLERİ
KİMYA Simyadan Kimya’ya.
Sağlık ve Kültür Doç. Dr. Melike KAPLAN
SİMYADAN KİMYAYA Halil KÖSEOĞLU
Batı’yı Aydınlatan İslam Düşünürü
Simya; Teorik temelleri olmayan, deneme yanılmaya dayanan  çalışmaları  içeren,  bu  nedenle  sistematik bilgi birikimi sağlamayan bir uğraştır. İnsanoğlu.
ATOMUN YAPISI.
CABIR BIN HAYYAN. CABIR BIN HAYYAN HAYATI ( ) Modern kimyanın kurucusu, atomun parçalanabileceğini dile getiren ilk bilim adamı, İslam dünyasında.
Sunum transkripti:

1. SİMYADAN KİMYAYA

MEŞHUR TÜRK VE İSLAM KİMYA BİLGİNLERİNİN HAYATLARI VE KİMYA İLMİNE KATKILARI

CABİR BİN HAYYAN (721–805) Horasan’da doğdu. Kufe’de vefat etti. Kimya ilminin babasıdır. Türk bilim adamıdır. Büyük dâhidir. Dönemin en büyük ilim merkezlerinden Harran Üniversitesi’nin rektörüdür. Adı Latince’ye Geber diye geçmiştir. Cabir bin Hayyan’ın başta kimya olmak üzere tıp, eczacılık, fizik, astronomi, matematik, felsefe ve eğitim alanlarında çok hizmetleri olmuştur.

Bunların içinde şüphe yok ki en önemlisi atomla ilgili buluşudur Bunların içinde şüphe yok ki en önemlisi atomla ilgili buluşudur. Yunanlı bilginler maddenin en küçük parçasına, bölünemeyen en küçük parçacık anlamına gelen atom demişlerdi. İslam bilginleri, bu kelimeyi o zamanın bilim dili olan Arapçaya çevirirken cüz–ü layetecezza dediler. Cüz–ü layetecezzanın diğer adı cüz–ü ferttir. Hem atom hem de molekül yerine kullanılabilir.

Cabir bin Hayyan ise Yunanlıların atomun parçalanamayacağı yolundaki teorilerine karşı çıktı. Bu konuda gerçek mahiyeti asırlar sonra anlaşılabilecek farklı görüşü ortaya koydu. Günümüz dünyasında, atomla ilgili ilk çalışmaların İngiliz kimyager John Dalton (1766–1844) tarafından yapıldığı, uranyumun çekirdeğinin parçalanabileceği fikrinin de 1944 Nobel Kimya Ödülü sahibi Alman kimyacı Otto Hahn (1879–1968) tarafından ortaya atıldığı fikri yaygındır.

Hâlbuki onlardan 1000 yıl önce yaşamış olan Müslüman kimyacı Cabir Bin Hayyan’ın aşağıdaki sözleri asrımızın ilim adamlarını dahi hayrete düşürecek mahiyettedir: “Maddenin en küçük parçası olan cüz–ü layetecezzada yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez. O da parçalanabilir. Parçalanınca da öylesine bir enerji meydana gelir ki Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu, Allah’ın bir kudret nişanıdır.”

Cabir bin Hayyan da simyacılar gibi kalay, kurşun, demir ve bakırdan altın elde edilebileceğini düşünüyordu. Ancak bunun yolunun atomların kontrol altında parçalanıp değerlerinin değiştirilmesiyle olacağını belirtmekteydi. Günümüzde nükleer laboratuvarlarda kontrollü çekirdek reaksiyonlarıyla yeni yapay elementler veya mevcut elementlerin yapay izotopu elde edilmektedir.

İleride altın da elde edilebilir İleride altın da elde edilebilir. Simyacılar, fiziksel veya kimyasal yolla elementleri altına çevirmek istedikleri için boşuna uğraşıyorlardı. Yine kontrolsüz çekirdek reaksiyonlarının atom bombası olduğu da bilinmektedir. Cabir bin Hayyan, çok eski yıllarda bütün bunlardan söz etmişti. Kimya ilminin hem teorik hem de pratik alanda büyük gelişimine sebep olmuştur. Cabir bin Hayyan’ın en bariz vasfı deneyciliğidir.

Cabir bin Hayyan, Lavoisier’den önce Lavoisier kanununu (kütlenin korunumu kanunu) ifade etmiştir; Newton’dan önce Newton kanununu (yer çekimi kanunu) açıklamıştır; Gay Lussac’dan önce Gay Lussac kanunundan (gazlarda basınç–sıcaklık ilişkisi) söz etmiştir. Güneş enerjisinden faydalanma çığırını açmıştır. Modern kimya laboratuvarını ilk kuran kişidir.

Cabir bin Hayyan’ın kimyadaki diğer hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz: HCl formülüyle gösterilen hidroklorik asidi (tuz ruhu) elde etmiştir. HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asidi (kezzap) elde etmiştir. 3 hacim derişik HCl ile 1 hacim derişik HNO3 karışımından oluşan, günümüzde de bütün dünyada kullanılan kral suyunu keşfetmiştir.

Altın, yalnız kral suyuyla kimyasal reaksiyona girer; başka hiçbir elementle reaksiyona girmez. Kral suyu, hem altının saf olup olmadığının anlaşılmasında hem de altın alaşımlarındaki altının yüzde bileşim miktarının bulunmasında kullanılır. Altının saflığının belirlenmesi ve sahteciliğin önlenmesinde bugün de kullanılan en yaygın yoldur. Üretilen asitler sayesinde, hem Cabir bin Hayyan hem de günümüze kadar bütün kimyacılar bazı metal bileşiklerini elde edebildiler.

Cabir bin Hayyan’ın elde ettiği bazı bileşikler şunlardır: Şap (KAlSO4), nişadır (NH4Cl), gümüş nitrat (AgNO3) vb. Cabir bin Hayyan kristalizasyon, süzme, eritme, buharlaştırma, süblimleştirme, damıtma, çözme vb. metotları geliştirdi veya kimya ilmine kazandırdı. George Sarton (Corc Sörtın), “Fen Bilimleri Tarihine Giriş” adlı önemli çalışmasında 750 ile 800 yılları arasındaki dönemin en önemli ilim adamı olarak Cabir bin Hayyan’ın adını vermiştir.

Bir kısım tabirler vardır ki Cabir bin Hayyan ve diğer kimyacılar sayesinde Batı dillerine geçmiştir. Bunlardan bir kısmı şunlardır: Alcohol (Arapça aslı el kuhl) Alkali (Arapça aslı el kali) Kimya (Arapça aslı kimie) Alembic (Arapça aslı el imbik) Görülüyor ki Cabir, günümüzün modern ilminin dayanmış olduğu gözlem ve deney metotlarını, asırlarca önce kullanmıştır.

Ünlü Fransız bilim tarihçisi Marcellin Berthelot (1827–1907) Cabir bin Hayyan hakkındaki düşüncelerini şöyle açıklamıştır: "Aristo'nun mantık ilmindeki yeri neyse, Cabir bin Hayyan'ın kimya ilmindeki yeri de odur. Aristo, mantığın kurucusu ve üstadı olarak kabul edildiği gibi Cabir bin Hayyan da kimyanın kurucusu ve üstadıdır."

Alman oryantalist ve fen bilimleri tarihçisi Julius Ruska da (1867–1949), kimyanın temellerinin Yunanca tercümelerle atılmadığını, Arapça eserlerin tercümeleriyle atıldığını belirtmektedir. Ortaçağ felsefecilerinin önemli isimlerinden olan ve felsefenin görevini; “insanı Tanrı bilgisine götürme ve insanı O'nun hizmetine koşturma” olarak dile getiren Roger Bacon (1214–1294), Cabir bin Hayyan'ı “ustaların ustası” olarak anmaktadır.

RAZİ (864–925)’NİN KİMYA İLMİNE HİZMETLERİ Razi’nin önemi büyüktür. Asırlar boyunca Avrupa’ya ders veren Arap kimyager ve doktordur. Tahran’a yakın Rey’de doğdu, Bağdat’ta vefat etti. Asıl adı Ebubekir Muhammed bin Zekeriya’dır. Doğum yerinden dolayı Razi adını almıştır. İskit Türklerindendir.

H2SO4, etil alkol, antiseptik vb. kimyasal maddeleri keşfetmiştir H2SO4, etil alkol, antiseptik vb. kimyasal maddeleri keşfetmiştir. Devrinin en büyük bilginidir. Doğum günü olan 27 Ağustos İran’da her sene Tıp Bayramı olarak kutlanır. 230 kitabı vardır. Bu kitaplardan 12 adedi kimya eseridir. Kitab–ül Esrar (Sırların Kitabı) adındaki en meşhur kimya kitabı, 14. asra kadar kimya ilminin baş eseri olarak Batı’da okutulmuştur. Kimyayı tıbbın hizmetine sunmuştur.

Bütün eşyayı fiziksel ya da kimyasal yolla altına çevirme iddiasında olan simyacıların saçma düşünceleriyle mücadele etmiştir. En büyük hizmeti tıp sahasında olmuştur. Böbrek mesanedeki taşları ilaçla parçalıyor veya cerrahi müdahale ile çıkarıyordu; bundan dolayı operatörlüğün ilerlemesine katkısı büyüktür. Hayvan bağırsağından ameliyat ipliği (katgüt) yapılarak cerrahide kullanılması, onunla tıp tarihine girmiştir.

Bitkiden ilaç yapmayı ilk geliştirendir Bitkiden ilaç yapmayı ilk geliştirendir. Bir ilaç terkibi yaparken onu önce hayvanlar üzerinde denerdi. Bitkilerden ilaç yapma konusunda İbni Sina, Razi’den çok daha ileridedir. George Sarton, An Introduction to the History of Sciences (Fen Bilimleri Tarihine Giriş) adlı kitabında 750 ile 1100 yılları arasında geçen 350 senelik ilim tarihinin her birini 50 yıllık 7 döneme ayırmış ve her bir döneme o dönemdeki en önemli ilim adamının ismini vermiştir. 850 ile 900 yılları arasını da Razi’nin adıyla anmıştır.

Petrolün ilk defa damıtılması ve günümüzdeki adı olan nafta ismiyle kullanılmaya başlanması Razi’nin buluşudur.

İBNİ SİNA (980–1037)’NIN KİMYA İLMİNE HİZMETLERİ İslam hükemasının Eflatun’udur. Filozofların üstadıdır. Eserleri Avrupa üniversitelerinde 600 sene temel kitap olarak okutulmuştur. Kimya ilmini tıbbın hizmetine sokmada, Razi’yi örnek almıştır; bu konuda dünyada Razi’den sonra ikincidir diyebiliriz. Zamanının en büyük dâhisidir.

Doktorların sultanı unvanıyla anılmıştır Doktorların sultanı unvanıyla anılmıştır. En büyük hizmeti tıp sahasındadır. Çağların en büyük tıp araştırmacısıdır. Tıp noktasında “Tıp ilmini iki satırda topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört, beş saat kadar yeme. Şifa hazımdadır. Kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hâl, taam taam üzerine yemektir.” demiştir.

Yemek konusunda vücuda en zararlı olan, dört, beş saat ara vermeden yemek yemek veyahut lezzet için çeşitli yemekleri birbiri üstüne mideye doldurmaktır. Tıp ve kimya ilminden başka felsefe, jeoloji, coğrafya, fizik, matematik, botanik, zooloji, müzik dallarında da çok araştırma ve keşifleri vardır.

Isı ve gaz basıncı konularında keşifleri olmuştur Isı ve gaz basıncı konularında keşifleri olmuştur. Toriçelli’den önce açık hava basıncını ölçmüştür. Suların temizlenmesiyle ilgili çalışmalar yapmıştır. İçme suyunun, sağlık üzerindeki etkisini araştırarak suyun kalitesinin önemini belirtmiştir. Farklı branşlardaki 29 meselede Avrupalı bilim adamlarına öncülük yapmıştır.

Tıp alanında onlarca hastalığı ilk teşhis ve tedavi etmiştir Tıp alanında onlarca hastalığı ilk teşhis ve tedavi etmiştir. Örneğin; şeker hastalığında, idrarda şeker bulgusunun varlığını ilk keşfeden odur. Bulaşıcı hastalıklara küçük mikroorganizmaların sebep olduğunu tespit etmiştir. Ameliyatlardan önce hastaya anestezik ilaç yapmak da onun buluşudur. Etil alkolü tıpta steril amaçlı olarak ilk kullanandır. Damar içine yapılan şırınga da İbni Sina’nın icadıdır.

Koruyucu hekimlik ve tedavide İbni Sina’nın belirttiği 780 ilacın istisnasız hepsi günümüzde kullanılmaktadır. Batılılar ona Avicenna derler.

EBU’L HEYSEM (965–1051) Atmosfer basıncıyla ilgili öncü çalışmalar yapmıştır.

EBU'L VEFA (940–988) Matematik ve astronomi âlimidir. Yoğunluk ölçmeye yarayan piknometre aletini ilme kazandırmıştır.

TÜRK VE İSLAM BİLGİNLERİ, KİMYA İLMİNİN GELİŞMESİNE ZEMİN HAZIRLAMIŞLAR VE BU KATKIYI BATILI BİLİM ADAMLARI ONAYLAMIŞLARDIR.

MEŞHUR TÜRK–İSLAM KİMYACILARININ ÖZDEYİŞLERİ

Maddenin en küçük parçası olan cüz–ü layetecezzada yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez. O da parçalanabilir. Parçalanınca da öylesine bir enerji meydana gelir ki Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu, Allah’ın bir kudret nişanıdır. Cabir bin HAYYAN* (721–805) * Kimya ilminin babası, Türk bilim adamı, büyük dâhi, Harran Üniversitesi rektörü.

Ben gerçek düşünür diye kimya ilmini bilene derim. Razi* * Arap kimyager, Tahran’a yakın Rey’de 864’te doğdu, 925’te Bağdat’ta vefat etti, asıl adı Ebubekir Muhammed bin Zekeriya’dır, doğum yerinden dolayı Razi denmiştir. H2SO4, etil alkol, antiseptik vb. kimyasal maddelerin mucididir. Doğum günü olan 27 Ağustos İran’da her sene Tıp Bayramı olarak kutlanır. 230 kitabı vardır.

Maddenin içi, dolu gözüktüğü hâlde aslında boştur. İmam Rabbani* (1563–1624) * İkinci bin yılının müceddididir. Türkistanlı mutasavvıftır. Evren ve nesnelerin oluşumuyla ilgili düşünceleri günümüze ışık tutmaktadır.

Madde, sonsuz denecek ölçüde parçalanabilir. Nazzam* (792–845) * İslam âlimi, Basra’da doğdu, Basra’da yaşadı, hayatının son devresini Bağdat’ta geçirdi. “Maddenin tanecikli yapısı” başka bir deyimle “partikül teorisi” dünyada ilk olarak Nazzam tarafından belirtilmiştir.

NAZZAM “MADDE, SONSUZ DENECEK ÖLÇÜDE PARÇALANABİLİR NAZZAM “MADDE, SONSUZ DENECEK ÖLÇÜDE PARÇALANABİLİR.” DEMEKLE NELERİ SÖYLEMİŞTİR? 1. Atomun parçalanabileceğini belirtmiştir. 2. Atom altı parçacıklara işarette bulunmuştur. 3. Maddenin bir başlangıçtan itibaren var olduğunu ifade etmiştir. 4. Yarı ömürden söz ettiği düşünülebilir.

MEŞHUR TÜRK–İSLAM KİMYACILARINI TASDİK EDEN BATILILARDAN BAZILARININ SÖZLERİ

Kimya Müslümanlar tarafından kurulmuştur Kimya Müslümanlar tarafından kurulmuştur. Müslümanlar binlerce keşif ve metotlarıyla kimya ilminin kuruluşuna yardım etmişlerdir. William James Durant* (Vilyım Ceymıs Dürant) (1885–1981) *Amerikalı filozof, tarihçi, yazar.

Orta çağda İbni Sina tıp yazarlarının en büyüğü, Razi en büyük doktor, Beyruni en büyük astronom, İbni Heysem en büyük optik âlimi, Cabir bin Hayyan en büyük kimyagerdi. William James Durant* (Vilyım Ceymıs Dürant) (1885–1981) * Amerikalı ilim tarihi araştırmacısı.

Kimya İbni Sina’nın buluşlarıyla bugünkü seviyesine ulaşabilmiştir. Berthold Schwartz* (1318–1384) *Barutu bulan Alman kimyager.

Kimyanın babası Cabir bin Hayyan’dır. Britannica Ansiklopedisi

Razi modern kimyanın kurucusudur. Eric John Holmyard* (Erik Caan Homyard) (1891–1959) *İngiliz bilim adamı, kimya tarihçisi.

Cabir’den sonra yaşayan Razi kimya ilminin büyük kurucularındandır. Eilhard Wiedemann* (1852–1928) *Alman fizikçi.

İslam kimyacılarının kendilerinden sonra gelenlere bıraktıkları miras saymakla bitmez. ROGER GARAUDY* (1913–…) * Fransız filozof ve yazar, 1982’de Müslüman oldu, Müslüman olmadan önce Marksizmin önemli savunucularındandı.

Gerçek kimyager Razi’dir. Dr. Sigrid Hunke* (1913–1999) * Alman felsefeci, Avrupa Üzerine Doğan İslam Güneşi kitabının yazarı.

Müslümanlardan önce kimyanın mevcut olmadığını söylersek mübalağa etmiş olmayız. Haydar Bammat* (1890–1965) * Dağıstan’da doğdu, Paris’te yaşadı, devlet adamı, diplomat, yazar.

Şimdiki kimyayı deney malzemeleriyle ilk defa kuranlar Müslümanlar olmuştur. Corci Zeydan* (1861–1914) *Hıristiyan Arap tarihçi, Beyrut doğumlu.

Müslümanların ayrı bir mesai gösterip geliştirdikleri İslam’da ilk ele alınan disiplinlerden biri kimyadır. Dr. Philip K. Hitti* (1886–1978) *Arap tarihçisi.

Kimyaya deneyciliği kazandıran Müslümanlardır Kimyaya deneyciliği kazandıran Müslümanlardır. Cabir bin Hayyan kimya ilmine buharlaştırma, süzme, saflaştırma, eritme, damıtma, kristalizasyon metotlarını keşfederek uygulamaya soktu. Max Meyerhof* (1884–1951) *Alman bilim adamı.

BATI’DA BİLİMSEL GELİŞMEYE ZEMİN HAZIRLAYAN BAŞLICA DÖRT FAKTÖR VARDIR: 1. HAZRETİ İSA’NIN GETİRDİĞİ MESAJ 2. RÖNESANS’TAN (XVI. YÜZYIL İLE XVII. YÜZYIL) SONRA BİZİM İLİM TARİHİMİZDEKİ BÜYÜK İLİM ADAMLARIMIZI ÖRNEK ALMALARI 3. FRANSIZ İHTİLALİNDEN (1789) SONRA LAİKLİĞİN DOĞUŞUNUN BİLİME KATKISI 4. BATI DÜNYASINDA BİLİMSEL ÇALIŞMALARDA KULLANILAN TETKİK, TAHKİK VE ARAŞTIRMA METOTLARININ DOĞRULUĞU İLE BATI İNSANINDAKİ İLİM VE HAKİKAT AŞKI

HAZRETİ İSA’NIN GETİRDİĞİ MESAJ Hazreti İsa’nın getirdiği mesaj, Batı medeniyetinin en güçlü, en sağlam ve en önemli temelini oluşturur. Batı medeniyeti böylece varlık sahnesine çıkmıştır; çünkü Batı medeniyetinin esası Grek felsefesi (matematiksel düşünce), Roma hukuku ve gerçek Hıristiyan dinine dayanmaktadır.

RÖNESANS’TAN (XVI. YÜZYIL İLE XVII RÖNESANS’TAN (XVI. YÜZYIL İLE XVII. YÜZYIL) SONRA BİZİM İLİM TARİHİMİZDEKİ BÜYÜK İLİM ADAMLARIMIZI ÖRNEK ALMALARI Batı’daki bilimsel gelişmeye Rönesans’la beraber zemin hazırlayan, aslında bizim ilim tarihimizdir.

RÖNESANS’TAN VE FRANSIZ İHTİLALİ’NDEN SONRA BATI’NIN BİLİMDE İLERLEMESİ Rönesans; başta bilim olmak üzere çeşitli dallarda Batı’nın ilerlemesidir. Rönesans, XVI. ve XVII. yüzyıllarda yaşanmıştır. Fransız İhtilali 1789 yılında olmuştur.

Batı’nın Rönesans’tan ve Fransız İhtilali’nden önceki problemi dinle değil; bozulmuş din adamlarıyla ve dinin emirlerini kendi kişisel çıkarları için kullanan o günkü kilise teşkilatıylaydı. Laiklikten önce ruhban sınıf ne söylerse doğruydu, asla sorgulanamazlardı. Ruhban sınıfın baskısına karşı laiklik doğmuştu. Eski sisteme teokratik düzen deniyordu. İhtilalden sonraki sisteme laik düzen denildi.

Hıristiyanlık tahrif olduğundan (bozulduğundan) ve tam hayatın içinde olmadığından dolayı kilise teşkilatı ilme karşıydı. Gerçek Hıristiyanlığın dinle çatışması düşünülemezdi. Kilisenin bu yanlışlığı, bilim adamlarında tepki oluşturdu. Bilim adamlarının çoğunluğu Descartes (1596–1650) (Dekart)’ın “Metafizik, bilim olmaz; bilgi ancak ölçülebilirdir.” sözünü esas aldı.

Bilim adamları, bilimin konusunu maddeyle sınırlandırmak istediler Bilim adamları, bilimin konusunu maddeyle sınırlandırmak istediler. Din ile bilim arasında Batı’da uzun süren çatışmalar yaşandı. Sonunda bilim adamları yanlış olarak, din ile bilim arasında ayrılık var sandılar. Sonuçta da, din ile bilim ayrışması gerçekleşti. Din ve bilim, iki ayrı alan olarak ele alındı. Din ve bilimin iki ayrı alan olarak ele alınması, Batı’daki çaresizlikten başvurulan bir şeydi.

Günümüzde, üniversitelerimizde benimsenen de budur. Batı’da; hem laikliğin doğuşundan sonra hem de Rönesans’tan sonra Galileo, Newton, Einstein, Pascal gibi dindar ve dinin ilimden kopuk hâline üzülen insaflı Batı bilim adamları da çıkmıştır. Bunların içinde en meşhuru Pascal’dı. Pascal (1623–1662) ve diğer bilim adamları Hıristiyanlık ile bilimin beraber olabileceğine inanıyorlardı; birleştirmek için gayret gösterseler de belirtilen sebeplerden dolayı başarılı olamadılar.

Böyle bir ayrılık Müslümanlar olarak bizim inanç sistemimizde de, ilme bakışımızda da, tarihimizde de yoktur. Bilim zihnin, din ise kalbin ışığı olarak görülmüştür. Din ile bilim, bizim tarihimizde hiçbir zaman çatışır görülmemiştir, birbiriyle iç içe yer almıştır. Bu konuda Müslümanlar olarak, çok şanslı sayılırız.

Müslümanların şimdiye kadar ilim adına keşfettikleri çok şey vardır ve bundan sonra da pek çok şey olacaktır. İbni Sina, Cabir bin Hayyan, Razi hem büyük birer kimyacı hem de çok iyi bir dindardılar. Diğer branşlarda da durum aynıydı ve daha bunlar gibi on binlercesi vardı. İslam dininin ilme karşı olmadığı açıktır. Nutuk’u dikkatle okuyanlar Atatürk’ün dinine sahip çıktığını apaçık görürler.

Söylev ve Demeçler 2. cilt 94 Söylev ve Demeçler 2. cilt 94. sayfada Atatürk şöyle demektedir: “Bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa, amme menfaatine uygundur; biliniz ki o, bizzat dinimize uygundur. İslamiyet son ve kâmil dindir. Akla, mantığa ve hakikate uymaktadır.” Atatürk bu sözleriyle, dinimizin Hıristiyanlıkla mukayese olunamayacağını belirtmiştir.

“Bütün bilimsel buluşları dinimiz daha önceden söylemiştir “Bütün bilimsel buluşları dinimiz daha önceden söylemiştir.” demek aşağılık kompleksini hatıra getiren bir cümle olabilir. Bu nedenle böyle bir yaklaşımda bulunmamalıdır. Fakat ilim adına ortaya konan hususların hiçbirinin dinimizle çelişmeyeceğini bilmek gerekir. Günümüzdeki bilimsel gelişmeler incelendiğinde her bir gerçeğin dinimizle örtüştüğünü ve uyum içinde bulunduğunu görmek mümkündür.

İslam dinini Hıristiyan dinine kıyas edip Avrupa gibi dine lakayt olmak, çok büyük bir hatadır. Birincisi; Avrupa, dinine sahiptir. Başta Wilson, David Lloyd George (Deyvid Loyd Corc), Venizelos gibi Avrupa büyükleri dindardılar. Bu büyüklerin bir papaz gibi dinlerine mutaassıp olmaları, Avrupa’nın dinine sahip olduğunun göstergesidir. İslamiyet’i Hıristiyan dinine kıyas etmek, yanlış kıyastır; çünkü Avrupa, dinine bağlıdır.

MÜSLÜMANLAR DİNE KARŞI LAKAYT OLUNCA FEN VE TEKNOLOJİDE PERİŞAN OLMUŞLARDIR Ne vakit Müslümanlar dine ciddi sahip olmuşlarsa, ilimde o zamana göre çok yüksek ilerleme kaydetmişlerdir. Ne vakit dine karşı lakayt vaziyeti almışlar, fen ve teknolojide perişan vaziyete düşerek tedenni etmişlerdir.

Başka dinin aksine, dinimize bağlı olma derecesinde milletimiz ilerlemiş; ihmali nispetinde de geri kalmıştır. Bu, tarihsel bir gerçektir.

BATI DÜNYASINDA BİLİMSEL ÇALIŞMALARDA KULLANILAN TETKİK, TAHKİK VE ARAŞTIRMA METOTLARININ DOĞRULUĞU İLE BATI İNSANINDAKİ İLİM VE HAKİKAT AŞKI Bilimsel çalışmalarında Batılıların büyük bir çoğunluğu, pozitivist ve natüralist sonuçlara ulaşma niyetiyle çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu niyet, dini ilimden ayıran bir niyettir.

Batılıların pozitivist ve natüralist amaçları olumsuz bir amaç olsa bile bu olumsuz amaca ulaşma yönünde kullanıldıkları vesileleri, hak vesilelerdir. Aslında bu vesileler, Müslümanlarda olması gereken vasıflardır. Müslümanlarda olması gereken davranışlar Batılılara geçmiş, Müslüman ise dinine ters olumsuz vesilelere sarılmıştır.

Batılılarda olan onların ilimde ilerlemelerini sağlayan hak vesileler arasında şunları sayabiliriz: Mesainin tanzimi, iş bölümü, çalışkanlık, az uyuma, yardımlaşma, bilimsel çalışmalarda kullanılan tetkik metotlarının doğruluğu, tahkik metotlarının doğruluğu, araştırma metotlarının doğruluğu vb. vasıflar. “İnsan için, çalışmasından başka bir şey yoktur.” hakikatine Batılılar uydukları için Allah onları bilimde başarılı kılmıştır.

Pozitivist ve natüralistlerin hakkı temsil edenlere galip gelmelerinin nedeni, kullandıkları vesilelerin hak olmasıdır. Bundan dolayı kazanan, pozitivist ve natüralistler değil; yine de haktır.