TÜRKİYE BÖLGELER COĞRAFYASI

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
NEREDE VE NASIL YAŞIYORUZ
Advertisements

MARMARA BÖLGESİNDEKİ TOPRAK ÇEŞİTLERİ VE VEJATASYON
KARADENİZ BÖLGESİNDEKİ
EGE BÖLGESİ TOPRAK TİPLERİ
MARMARA BÖLGESİ.
TOPRAK ÇEŞİTLERİ AZONAL (TAŞINMIŞ TOPRAKLAR) ZONAL (YERLİ TOPRAKLARI)
ÖZBEKİSTAN KIRGIZİSTAN KAZAKİSTAN
TÜRKİYE’DE GÖRÜLEN TOPRAK ÇEŞİTLERİ ve ÖZELLİKLERİ
AdI/SoyadI: Ahmet Kaan GÖRGÜLÜ SINIFI: 4A Okul No: 2797
TÜRKİYE’DE GÖRÜLEN TOPRAK TİPLERİ
TÜRKİYE’DE İKLİM.
TÜRKİYENİN İKLİM ÖZELLİKLERİ
TÜRKİYENİN İKLİMİ Türkiye'de gerek matematik konumun gerekse özel konumun etkisiyle birden fazla iklim görülür. Ülkemizde dört mevsim belirgin olarak.
HAZIRLAYAN : BUSE DANIŞMAN 6-B
COĞRAFİ BÖLGELER.
Türkiye’nin Coğrafi Bölgeleri
Nerede, Nasıl Yaşıyoruz?
MARMARA BÖLGESİ.
Doğu Anadolu Bölgesi.
KONYA COĞRAFYASI.
MAKROKLİMA İKLİM TİPLERİ Hazırlayan BARIŞ KIRCALI ÖZEL MERVE KOLEJİ.
5. SINIF SOSYAL BİLGİLER 3. ÜNİTE: Bölgemizi Tanıyalım (Akdeniz)
SBEP ÜLKEMİZİN KAYNAKLARI Türkiye’de değişik iklim tipleri ve Yeryüzü şekillerinin farklılığına bağlı olarak farklı farklı hayvancılık.
MARMARA BÖLGESİ YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ:
TÜRKİYE’NİN KIYI OVALARI
TÜRKİYE DE NÜFUSUN VE YERLEŞMENİN DAGILIŞINI ETKİYELEN FAKTÖRLER
COĞRAFYA PERFORMANS ÖDEVİ
Bitki Örtüsü.
Karadeniz İklimi Hazırlayanlar: Onat Özçelik, Meltem Tutar,
MARMARA BÖLGESİ.
KARADENİZ BÖLGESİ.
EGE BÖLGESİ.
KONU:TÜRKİYE’DE NÜFUS
MARMARA BÖLGESİ Marmara Bölgesi yurdumuzun kuzey batısında bulunur.
ÖĞRETMENİM: ÜMİT OĞUZHAN
TÜRKİYE’NİN BİTKİ ÖRTÜSÜ
Konu : türkiye’de iklim bölgeleri
2.ÜNİTE: YERYÜZÜNDE YAŞAM KONU: TÜRKİYE’NİN İKLİMİ
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
İsviçre.
5.SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM “AKDENİZ BÖLGESİ”
İsveç.
DEĞİŞİK YERLER FARKLI YAŞAMLAR
BÖLGEMİZİ TANIYALIM.
Türkiye’nin iklimi iklim çeşitleri ve iklimi etkileyen faktörler
İKLİM TİPLERİNİ ÜÇ BÖLÜMDE İNCELEYEBİLİRİZ:
AKDENİZ BÖLGESİ TOPRAK TİPLERİ
NÜFUS : Belli bir yerde yaşayan insan sayısına denir.
DÜNYADA NÜFUSUN ALANSAL DAĞILIŞI
İTALYA.
Yüzey şekilleri Yeryüzüne bakıldığında her yerin aynı yükseklikte olmadığını görürüz. Bu farklılıklar yüzey şekillerini meydana getirir.
TÜRKIYE IKLIMLERI Erdoğan GÜL.
TÜRKİYE’DE GÖRÜLEN BAŞLICA İKLİM TİPLERİ
MARMARA BÖLGESİ.
TÜRKİYE BÖLGELER COĞRAFYASI Hazırlayan: Esra ARTUÇ.
KARADENİZ BÖLGESİNİ TANIYALIM
TÜRKİYE İKLİMİ Türkiye'de gerek matematik konumun gerekse özel konumun etkisiyle birden fazla iklim görülür. Orta kuşakta bulunması sebebiyle dört mevsim.
YAŞADIĞIMIZ BÖLGE.
 NİSA NAZ KURT  449 5/A  KONU:HAVA DURUMU VE İKLİM  SOSYAL BİLGİLER DERSİ.
ÜLKEMİZDE NÜFUS / Nüfusumuzun Dağılışı
EGE BÖLGESİ Ege Bölgesi adını komşu olduğu denizden almıştır.
Marmara Bölgesini Tanıyalım
Sosyal Bilgiler Bölgemizi Tanıyalım.
Sosyal Bilgiler Bölgemizi Tanıyalım.
Bitki Örtüsü Nedir? Bir yerde, doğal olarak yetişen bitkilerin oluşturduğu topluluğa bitki örtüsü denir. ORMANMAKİ BOZKIR ALPİN ÇAYIRLARI.
BAŞLICA YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ.
TÜRKİYENİN SU VARLIĞI.
Hollanda Yüz ölçümü: km 2 Nüfusu: İdare şekli:Meşruti Krallık Başkenti:Amsterdam Önemli şehirleri :Rotterdam, Groningen, Eindhoven Dili:Hollandaca.
Türkiye iklimi Türkiyenin iklimini etkileyen faktörler MATEMATİK KONUM Türkiye 36° – 42° kuzey enlemleri ile 26° –45° doğu boyları arasında yer alır.
5. SINIF SOSYAL BİLGİLER 3. ÜNİTE: Bölgemizi Tanıyalım
Sunum transkripti:

TÜRKİYE BÖLGELER COĞRAFYASI

Birici Coğrafya Kongresi 6 Haziran 1941 yılında toplanmıştır. Kongrenin temel konuları; müfredat programları, coğrafya terimleri ve coğrafi isimlerin yazılması, coğrafya ders kitapları, Türkiye coğrafyasının ana hatları ve yerlerin adlandırılmasıdır. Türkiye Coğrafyası Komisyonu, yapılan müzakereler sonucunda 7 coğrafi bölge tespit edilmiştir.

Bu 7 bölgenin harita üzerinde belirlenmesi için 4 kişi belirlenmiştir: İbrahim Hakkı Akyol, Herbert Louis, Besim Darkot ve H. Hadi Selen. Bu komisyonun hazırladığı taslak, komisyonda tekrar görüşülerek son şeklini almıştır. Daha sonra bölüm ayrımı da yapılmıştır. Komisyon ayırdıkları bölgelerin ve bölümlerin son aşama olmadığını ileride bazı değişiklikler yapılabileceğini kabul etmişlerdir.

Yapılan bölge ayrımında yeryüzü şekilleri, iklim, bitki, nüfus yoğunluğu, yerleşme şekilleri, ekonomik faaliyetler ve ulaşım koşulları dikkate alınmıştır. Bölge sınırlarını geçiş alanları şeklinde anlamak gerektiğini belirtmişlerdir. Coğrafi bölgelerin adlandırılmasında kıyı kesiminde komşu bulunan denizler esas alınmıştır.

İç kısımlarda ise ülkenin büyük bir kısmını oluşturan Anadolu’nun çeşitli yönlerine göre isim vermişlerdir.

Bölge İklim, yüzey şekilleri, beşeri ve ekonomik etkinlikler açısından kendine özgü benzerlik sağlayan en büyük coğrafi birimdir.

Bölüm Aynı coğrafi bölgede yüzey şekilleri, iklim, bitki örtüsü ile beşeri ve ekonomik yönden farklılık gösteren, bölgeden küçük olan alandır.

Yöre Bir bölümde, yüzey şekilleri ile beşeri ve ekonomik etkinliklerin oluşturduğu bölümden küçük coğrafi birimdir.

MARMARA BÖLGESİ Marmara Bölgesi, yurdumuzun KB kesiminde Marmara Denizi çevresinde yer alır. Karadeniz Bölgesi ile olan sınırı, Sakarya oluğunun doğusundaki yüksek yerlerden geçer. Ege Bölgesi’nden kuzeydeki yüksek alanlar ile ayrılır. Batıdaki sınırını Meriç Nehrinin de geçtiği Türkiye Yunanistan sınırı oluşturur.

Bölgenin coğrafi konum yönünden en önemli özelliği, Avrupa ve Asya kıtalarını ayıran ve uluslar arası alanda önemli bir su yolu olan İstanbul ve Çanakkale boğazlarıdır. Bölge 67 000km² yüzölçümü ile Türkiye’nin % 8.5’ini kaplar.

Jeolojik Yapı Paleozoik İstanbul Boğazı’nın her iki yakası, Trakya’da Yıldız dağları ile Biga Yarımadası ve Uludağ’da yaygındır. Yıldız dağları gnays, mikaşist ve çeşitli şistlerden oluşmuş çok sert bir kütledir. Biga Yarımadası’ndaki Kaz dağlarında silisli şistler, gnays, kristalize kireçtaşı ve granitler yaygındır.

Uludağ ise çekirdeğinde granitlerin yer aldığı paleozik şistlerden (mikaşist ve gnays) oluşmuş bir kütledir. Marmara Denizi’ne sokulan Kapıdağı Yarımadası ve Marmara adaları, mermer ve granitlerin yer aldığı paleozoik arazilerdir. İstanbul Boğazı çevresinde killi şist, kuvarsit, mermer ve kireçtaşlarının yaygın olduğu araziler görülür.

Mesozoik Samanlı dağları ve Kapıdağ Yarımadası’nın doğusunda Mesozoik’e ait kumtaşı, çakıltaşı ve miltaşından ibaret araziler yaygındır. Hereke civarında, İstanbul’daki cami sütunlarının yapımında da kullanılan çeşitli renkte çakıllar içeren pudingler bulunur.

Tersiyer Bir alçalma (subsidans) alanı olan Trakya’daki Ergene havzasında Tersiyer’e ait killi kireçli araziler yaygındır. İstanbul’un Avrupa yakası, Güney Trakya ve Çanakkale Boğazı üzerinden batıya doğru uzanan sahalar, Miosen’de Sarmatlar denizi tarafından işgal edilmiştir. Bu denizel ortamda killi kireçli malzemeler birikmiştir.

Güney Marmara Bölümü’nde tektonik kökenli havzaların tabanlarında Neojen devrine ait killi ve marnlı göl çökelleri yer alır.

Kuaterner Kuaterner arazileri, Meriç, Kocaçay deltaları, Adapazarı Ovası ve iç kısımlardaki olukların tabanlarındaki alüvyonlardır.

Jeomorfoloji Bölgenin Trakya kesimi, ülkemizin en az engebeli sahaları arasındadır. Burada kıyıya paralel olarak uzanan Yıldız (Istranca)dağları bile basık bir dağ olup, Yüksekliği 1000m’ye ancak ulaşmaktadır. Güney Marmara Bölümü ise oldukça engebelidir.

Dağlık Alanlar Trakya’da oldukça basık olan ve yüksekliği sadece Mahya tepesinde 1031m’yi bulan Yıldız dağları ile Güneyde Tekirdağ’ın güneybatında en yüksek zirvesi 689m olan Işık ve Koru dağları yer alır. Paleozoik şistlerden oluşan Yıldız dağları sürekli olarak aşındığından önemli ölçüde basıklaşmıştır. Alp hareketleriyle gençleşen ve yükselen bu dağ sırası akarsular ile yarılmış, parçalanmış, süpürülmüş ve aşınan malzeme depolar halinde Ergene havzasına taşınmıştır.

İstanbul Boğazı’nın her iki yakasında yer alan Çatalca-Kocaeli platoları üzerinde aşınmaya karşı dirençli olan kuvarşist ve kuvarsitlerden oluşan Büyük ve Küçük Çamlıca tepeleri, Aydos ve Çene dağı yer alır. İzmit Körfezi ile Gemlik Körfezi-İznik Gölü arasında Samanlı dağları yer alır. Kuzey ve güneyinde fay diklikleri bulunan bu dağlar Gemlik Körfezi-İznik Gölü kuzeyinde bir duvar gibi yükselir.

Güney Marmara Bölümü’nün batısında Kaz dağları bulunur Güney Marmara Bölümü’nün batısında Kaz dağları bulunur. En yüksek yeri 1774m’ye yükselir. Marmara Bölgesi’nin güneydoğusunda Uludağ-Domaniç dağları yer alır. Bursa Ovası’nın güneyinde yükselen Uludağ (2543m) bölgenin en yüksek dağıdır. Buzul topografyasına ait şekiller bulunur. Bu dağın GD’sunda Domaniç dağları yer alır.

Platolar Marmara Bölgesi’nde İstanbul Boğazı’nın batısındaki Çatalca, doğusundaki Kocaeli Yarımadaları birer platodur. Ortalama yüksekliği 500m’yi aşmayan bu alanlar Marmara ve Karadeniz’e dökülen kısa boylu akarsular tarafından yarılmıştır. Gelibolu Yarımadası ve Susurluk Havzası da bir plato manzarası gösterir.

Havza Oluk ve Ovalar Oluklar, Tersiyer sonlarından itibaren başlayan dikey yer hareketleri sonucu oluşmuştur. Doğrusal bir uzanış gösteren çöküntü alanları içerisinde ovalar ve bunların kenarında yüksek alanlara karşı gelen yerlerde ise dağlar yer alır. İzmit-Adapazarı ovası ve Sapanca oluğu: Tektonik hareketler sonucunda oluşmuştur. Adapazarı Ovası Sakarya’nın getirdiği alüvyonların birikmesi ile ova görünümünü almıştır.

İznik Gölü Havzası: Samanlı ve Katırlı dağları arasında uzanan havza, esas itibariyle Pleistosen başlarında çökerek bugünkü durumunu almıştır. Daha önce denize açılan bu havza tektonik hareketler sonucu yükselmesi ile İznik Gölü’nün deniz ile olan bağlantısı kesilmiştir.

Ulubat ve Kuş Gölü havzaları; Tektonik çukurluklar içerisinde yer alırlar. Kuş Gölü aynı zamanda bir milli parktır. Her iki gölün gideğeninden çıkan sular, Karacabey civarında birleşerek (Susurluk Çayı) Marmara Denizi’ne dökülür.

Simav oluğu: Tipik bir grabendir. Bu grabende Simav çayı akar. Sakarya Oluğu ve deltası: Bir delta görünümünden çok geniş bir kıyı ovası halinde uzanır. Delta ovasının taşkına uğrayan kesimleri Hasan Polatkan (Sarıyar) barajının yapımından sonra tarımsal alanlar haline gelmiştir. Deltada Acarlar ve Küçük boğa gölleri bulunur.

Karadeniz’in seviyesinin düştüğü son buzul (würm) döneminde bir ria manzarası alan Sakarya’nın ağzı deniz seviyesinin yükselmesi ve alüvyonların birikmesi ile bugünkü durumunu almıştır. Öte yandan kıta sahanlığının (şelf) dar ve akıntıların olması deltanın denize doğru ilerlemesini engellemiştir.

Ergene Havzası: Kuzeyde Yıldız, güneyde Işıklar dağı arasında bir alçalma (subsidans) alanıdır. Burası hem topografik hem de jeolojik açıdan tipik bir havzadır. Çünkü Paleozoik’e ait Yıldız dağlarından havzanın orta bölümüne doğru Alt Tersiyer’den Üst Tersiyer’e geçilir. Burası aynı zamanda Ergene Çayının su toplama havzasıdır. İnegöl Havzası ve Balıkesir ovası diğer önemli havza ve ovalardır.

Marmara Denizi Miosen Denizi’nin (Sarmatlar)bir kalıntısı durumunda olan Marmara Denizi küçük bir iç deniz niteliğindedir. Günümüzdeki şeklini Neojen’de oluşan dikey tektonik hareketler sonucunda almıştır. Yüzölçümü 11 350km²’dir. Marmara Denizi’nin kuzey kısmında oldukça derin bir oluk bulunur.

Marmara Denizi’nin en derin kesimini oluşturan bu olukta 1000m’yi aşan çukurluklar bulunur. Bu çukur alanlardan Kuzey Anadolu fayı geçer. Güney kesiminde ise derinlik 100m’yi aşmaz. Kuaterner’deki deniz seviyeleri değişimi, kıyıların şekillenmesi ve boğazların açılmasında önemli bir rol oynamıştır.

Özellikle günümüzden yaklaşık 20 000 yıl kadar önce meydana gelen deniz seviyesi düşmesi esnasında (Würm glasial dönemi, Post Tirenien regresyonu) deniz seviyesi -125m kadar çekilmiştir. Bu dönemde Marmara’nın 125m derinliğe kadar olan kısımları, özellikle güney kesimleri kara haline geçmiş ve kıta sahanlığı üzerinde akarsu faaliyetleri başlamıştır.

Akarsular, Marmara’nın kuzeyindeki göl alanına doğru yönelerek yataklarını kazımıştır. Bu dönemden sonra deniz seviyesi yavaş yavaş yükselmeye başlamış ve bugünkü şeklini almıştır. Marmara Denizi’nin alanı genişlemiş, deniz tektonik çukurluklara sokularak körfezlerin oluşumunu sağlamıştır.

Akdeniz üzerinden Marmara’ya gelen tuzlu su İstanbul Boğazı aracılığı ile Karadeniz’e ulaşmıştır. Marmara Denizi’nin kıyı özelliklerine gelince; İstanbul-Tekirdağ arasında kıyı falezli ve yüksektir. Buradaki Büyük ve Küçük Çekmece gölleri; deniz seviyesinin alçaldığı dönemde (Würm) akarsular tarafından kazılan vadilerin denizle kaplanması ve daha sonra dalgaların taşıdığı kumların körfezin ağzında kıyı seti halinde birikmesi oluşmuştur.

İstanbul-İzmit arasında falezli yüksek kıyı boyunca fay diklikleri uzanır. Güney ve doğudaki kıyılar ise yarımada ve körfezlerin varlığından dolayı girintili ve çıkıntılıdır. Buradaki Kapıdağ Yarımadası’nın oluşumu Üst Pleistosen’e rastlamaktadır. Ada halinde olan Kapıdağ kütlesi bir tombolo ile karaya bağlanmıştır.

Boğazlara gelince; Paleozoik kütle içerisinde açılmış olan İstanbul Boğazı 30km uzunluğundadır. Boğaz deniz seviyesinin -125m alçaldığı dönemde kurulan akarsuyun aşındırması ve daha sonra Flandrien transgresyonu sonucunda denizin yükselerek vadinin sularla işgal edilmesi ile oluşmuştur. Haliç de, Kağıthane vadisinin sularla kaplanması ile vadinin şekline uygun olarak bugünkü görünümünü almıştır.

Çanakkale Boğazı, Gelibolu ve Biga Yarımadaları arasında yer alır Çanakkale Boğazı, Gelibolu ve Biga Yarımadaları arasında yer alır. 60km uzunluğundadır. Bu boğaz da İstanbul Boğazı gibi bir akarsu vadisinin, Ege Denizi’nin suları ile kaplanması sonucunda meydana gelmiştir.

Marmara Denizi’nin su özelliklerine gelince; yüzey suyunun tuzluluğu, Karadeniz’den gelen az tuzlu suların varlığına bağlı olarak az iken, derinlere doğru gidildikçe Akdeniz’den gelen tuzlu sulardan dolayı tuzluluk giderek artmaktadır. Rüzgarlardan dolayı deniz seviyesinde 1m’ye varan seviye değişimi olabilmektedir.

Lodos esince kuzey kıyılarındaki su seviyesi 1m kadar yükselir Lodos esince kuzey kıyılarındaki su seviyesi 1m kadar yükselir. Yıldız, poyraz, karayel estiğinde bu kez Yalova, Mudanya ve Bandırma kıyılarında seviye yükselmesi meydana gelir. Boğazlarda kuzeyden güneye doğru ilerleyen Karadeniz’in az tuzlu su akıntısına karşılık 10-20m derinlikten itibaren güneyden kuzeye doğru devam eden tuzlu su akıntıları mevcuttur.

Karadeniz’den Marmara ve Ege’ye doğru olan yüzey akıntısı Karadeniz’in seviyesinin yüksek olması ile ilgilidir (bol akarsu ile beslenmesi ve buharlaşmanın az olması). Marmara’dan Karadeniz’e doğru olan alt akıntının sebebi ise tuzluluk ve yoğunluk farkıdır.

Jeomorfolojik Evrim Palezoik’te Yıldız dağları, İstanbul Boğazı’nın her iki yanı, Uludağ-Domaniç dağları ve Kaz dağları oluşmuştur. Uludağ, Kaz ve Yıldız dağları metamorfizmaya uğramıştır. Bölgede Mesozoik’te Tetis Denizi’nin bir kolu bulunuyordu. Bu döneme ait arazilerde kumtaşı, çakıltaşı ve miltaşından ibaret araziler yaygındır.

Tersiyer dönemin başlarında Ergene Havzası ve Çanakkale Boğazı’nın bulunduğu kesim çökmeye (subsidans) uğramıştır. Bu saha Eosen daha sonra Miosen (Sarmatlar) denizleri ile kaplanmış ve denizel ortamda çoğunlukla killi kireçli malzemeler çökelmiştir. Bölgenin şekillenmesi, Neojen’de meydana gelen dikey tektonik hareketlerle olmuştur.

Saros Körfezi’nden başlayarak, Marmara Denizi’nin kuzeyinden İzmit Körfezi ve Sapanca Gölü üzerinden doğuya doğru devam eden bir oluk oluşmuştur. Güney Marmara Bölümündeki Gemlik Körfezi, İznik gölü, Kuş gölü Ulubat havzaları çökme sonucunda meydana gelmiştir. Bunların çevresindeki sahalar ise birer horst halinde kalmıştır.

Sakarya Nehri yavaş yavaş yükselen horst alanlarını keserek Karadeniz’e doğru akmasına devam etmiştir. Ergene havzası alçalırken, kuzeyde Yıldız ve Güneyde Koru dağları yükselmiştir. Bölgenin faylarla parçalanmış olması, zaman zaman meydana gelen şiddetli depremlere yol açtığı gibi kaplıcaların oluşumunu da sağlamıştır.

İKLİM Yaz Durumu Bölge yazın tropikal kökenli sıcak ve nemli hava kütlesinin etki alanına girer. Ancak Atlas Okyanusu’nun kuzeyine çekilmiş olan Asor yüksek basınç alanından, Anadolu’ya doğru genel bir hava akımı etkili olur. Yani Kuzey batı Avrupa’daki yüksek basınç alanından, Basra alçak basınç alanına doğru genel bir hava akımı oluşur

Balkanlar üzerinden bölgeyi etkileyen bu hava kütlesi, yaz sıcaklıklarının düşmesine sebep olur. Orta Avrupa’da etkili olan frontal faaliyetler, zaman zaman Balkanlar üzerinden bölgenin kuzey kesimine sokulması ile yağışlar meydana gelir. Bu dönemde Karadeniz üzerinden gelen serin ve nemli hava ile alttaki sıcak havanın karşılaşması sonucunda da kısa süreli yağışlar olur.

Bazı yaz günleri Akdeniz üzerinden gelen nemli ve sıcak tropikal hava kütlesi, bölgede boğucu sıcaklara neden olur. Böyle günlerde sabaha karşı havanın soğuması ile çiy oluşur.

Kış Durumu Bölge Balkanlardan sokulan soğuk hava ile güneyden sokulan tropikal hava kütlesinin etkisi altında kalır. Balkanlar üzerinden bölgeye sokulan soğuk cephenin etkisi ile bölge hem soğur hem de kar şeklinde yağışlar başlar. Buna karşılık Orta Akdeniz’den gelen sıcak cephe bölgeyi etkilendiğinde, lodoslu günlerde sıcaklık artar. Hatta bahardan kalma günler yaşanır ve yağmur şeklinde yağışlar görülür.

Marmara Bölgesi’ndeki halkın “Lodosun gözü yaşlıdır” özdeyişi bu durumu açıkça anlatır. Marmara Bölgesi’nde sisler yoğun olarak görülür. Sis oluşumu, denizle hava kütlesi arasındaki sıcaklık farkına dayanır. Güneyden gelen sıcak hava, boğazlar üzerinden geçtiğinde soğuyarak deniz trafiğini aksatan sisler oluşur. Aynı durum soğuk hava için de geçerlidir.

Fiziki Coğrafya Faktörleri Bölgede yükselti, dağların uzanışı, bakı ve denizden uzaklık lokal iklim farklarının ortaya çıkmasını sağlar. Dağların kuzeye bakan yamaçları, güneye bakan yamaçlara göre daha fazla yağış ve az radyasyon aldığı için nemlidir. Bu nedenle kuzeye bakan yamaçlarda nemcil bitkiler görülür.

Yıldız dağlarının kuzeye bakan yamaçları boyunca yazın Karadeniz üzerinden gelen nemli ve serin havanın yükselmesi ile sis oluşur ve zaman zaman da çisenti şeklinde yağış alır. Aynı durum Uludağ, Samanlı dağları ve Kaz dağlarının kuzeye bakan yamaçlarında da görülür. Buraların yağış miktarları, alçak ve güneye bakan yamaçlara oranla fazladır.

Bölgedeki tektonik oluklar ve derin yarılmış akarsu vadilerinin tabanları ise yazın sıcak, kışın soğuk ve yağışın az düştüğü sahalardır. Buralarda sıcaklık terselmesi de meydana gelir. Trakya’nın iç kısımlarında ise karasal şartlar hissedilir. Burada yaz ile kış arasındaki sıcaklık farkı artar.

İklim Elemanları Sıcaklık Yıllık ortalama sıcaklık kıyı boyunca 12-14 °C arasında seyreder. Yüksekler doğru sıcaklık düşer. 1000m’de sıcaklık 8-10 °C arasındadır. Sıcaklık dağılışında bakı şartları da etkilidir. Güney yamaçlar kuzey yamaçlara göre 1-2 °C daha sıcaktır.

Yılın en sıcak ayı olan temmuzda sıcaklık kıyı kuşağında 20°C’ın üzerindedir. İç kesimlerdeki tektonik kökenli depresyonların tabanında biraz daha yükselir. Yılın en soğuk ayı olan ocakta sıcaklık kıyı şeridi boyunca 4-5 °C, iç kesimlerde tektonik kökenli olukların tabanında 2-3 °C’dır. Yükseklere doğru bu sıcaklık daha da düşerek 0 ve -2 °C arasında değişir. Dağların güneye bakan yamaçları, kuzey yamaçlara göre daha sıcaktır.

En yüksek ve en düşük sıcaklıklar Genel bir ifade ile en düşük ve en yüksek sıcaklıklar arasındaki fark, denizel etkilerden dolayı kıyı kesiminde az, iç kısımlarda yüksektir. Marmara kıyı kuşağında ve bölgenin alçak kesimlerinde en yüksek sıcaklıklar 40 °C’ın üzerindedir. Bölgenin nispeten yüksek kesimlerinde mutlak maksimumlar 30-35 °C arasında değişir.

En düşük sıcaklıklar Marmara’nın kıyı kesiminde -12 °C’ın altına inmezken, iç kısımlardaki çukur alanlarda ve yüksek kesimlerde -20 °C’ın altına kadar düşer (Balıkesir -21.8 °C, İnegöl -22.7 °C). Burada belirtilmesi gereken en önemli husus, bölgenin en soğuk kesimlerinin sadece yüksek kesimler olmadığı, depresyon tabanlarının da kışın sıcaklık terselmesinden dolayı, yüksek sahalar kadar soğuk olduğudur. İnegöl havzasında soğuğa karşı hassas olan kızılçamın yetişmemesi bu durumu doğrular.

Yağış Bölgede yıllık ortalama yağış 400-1500mm arasında değişir.Bölgenin en yağışlı kesimleri dağların kuzeye bakan kesimleri ve Çatalca-Kocaeli Bölümü’nün Karadeniz kıyı kuşağı oluşturur. Trakya ve çukur alanlarda ise yıllık ortalama yağış 600mm’nin altına kadar iner. Bölgede yağışlar sonbahar dan itibaren başlar, yaz başarına kadar devam eder. Yazında zaman zaman sağanak şeklinde yağışlar görülür.

Yağış Değişimi Ortalama değerin üzerinde düşen yağış, ortalamanın altında olandan daha fazladır. Bunun anlamı, cephe faaliyetlerine bağlı olarak sağanak karakterde yağışların daha etkili olmasıdır. Maksimum yağışlar kıyı kesimlerinde iç kısımlara göre daha fazladır. Ancak kıyı kesiminde yağışta meydana gelen düşmeler, kuraklık üzerinde pek fazla etkili değildir.

Buna karşılık iç kısımlarda meydana gelen yağışın azalması, tarımı olumsuz yönde etkiler. Trakya’nın iç kesiminde düşük yağışlar 300mm’ye kadar iner. Yazın en yüksek yağışı Karadeniz kıyı kuşağı alır. Yazın bazen şiddetli sağanaklar oluşur. İstanbul, çarpık kentleşme ve sel felaketi

Bağıl nem ve Bulutluluk Bölgenin Karadeniz kıyı kesiminde yıllık ortalama bağıl nem % 70’in üzerindedir. Yazın ise bağıl nem kışa göre çok daha yüksektir. Yazın sıcaklık artışı ile havanın barındırdığı nem miktarı artar (% 80). Yükseklere doğru havanın soğumasına bağlı olarak bağıl nem % 90’ı aşar. Gece havanın soğumasına paralele olarak Karadeniz kıyı kuşağında bağıl nem % 100’ü aşarak çiy oluşmasına neden olur.

Özellikle yağışların meydana geldiği dönemlerde nem ve bulutluluk en yüksek seviyesine ulaşır. Karadeniz kıyı kuşağında 7’nin üzerinde olan bulutluluk oranı Güney Marmara’da 4-5 arasında değişir. Güney Marmara’da bulutluluk oranı yazın 3’ün altına düşer.

Rüzgar Genel atmosfer dolaşımı ele alındığında KB Avrupa’dan kaynaklanan hava kütleleri ve cepheler, Balkanlar üzerinden gelerek iç kısımlara doğru ilerler (KB-GD). Orta Akdeniz’den kaynaklanan cephelerin etkili olduğu dönemlerde Genel hava akımı Marmara üzerinden Karadeniz’e doğru ilerler. Bu dönemde güney yönlü rüzgarlar (lodos) etkilidir.

Yaz döneminde Karadeniz’den iç kısımlara doğru sürekli bir hava akımı meydana gelir. Kışın ise güneyden gelen frontal faaliyetlere bağlı olarak hakim rüzgar yönü güneydir.

Akarsular ve Göller Bölgenin en büyük akarsuyu kaynağını İç Batı Anadolu’dan alan Sakarya Nehri’dir. Ergene Çayı, K’de Yıldız, G’de Işıklar ve koru dağlarından birçok kol alarak Ergene Havzası boyunca B’ya akarak Meriç ile birleşir ve Ege Denizi’ne dökülür. Ergene ve kolları üzerinde kıymetli Osmanlı köprüleri bulunur. 360 gözlü Uzunköprü en önemlisidir.

Ergene’de zaman zaman taşkınlar yapar Ergene’de zaman zaman taşkınlar yapar. Sulamada kullanıldığından yazın suları çekilir. Susurluk Çayı, Simav Gölü’nden doğar. Simav adıyla akar. Susurluk ilçesinden sonra bu ismi alır. Mustafakemalpaşa ve Nilüfer çayları önemli kollarıdır. Meriç, Türkiye-Yunanistan sınırını oluşturur. Bulgaristan’dan kaynağını alan Tunca, Yunanistan’dan gelen Arda nehirleri Edirne’de Meriç ile birleşir.

Meriç Nehri, bahar aylarında ve kışın taşkınlar yapar Meriç Nehri, bahar aylarında ve kışın taşkınlar yapar. Sulamada kullanıldığından yazın suyu azalır. Akdeniz akarsu rejimi görülür. İznik, Sapanca, Ulubat ve Kuş gölleri tektonik kökenlidir. Durusu (Terkos), Büyük ve Küçük Çekmece gölleri kıyı set gölleridir.

Toprak Özellikleri Bölgenin iklim ve bitki örtüsü özelliklerine göre olgun bir profil yapısı gösteren zonal topraklar; Kırmızımsı-Sarımsı Podzolik Topraklar, Asit Kahverengi Orman Toprakları ve Kireçli Kahverengi orman topraklarıdır. İntrazonal topraklar; Neojen örtüsü üzerindeki rendzina toprakları, granit ve kuvarsit şistler üzerindeki kumlu topraklar ve Vertisol’lerdir (Gromusol). Azonal topraklar ise eğimli yamaçlardaki taşlı topraklar (litosol), yamaç eteklerindeki kolüvyal ve akarsu havzalarındaki alüvyal topraklardır.

Kırmızımsı-sarımsı podzolik topraklar Karadeniz kıyı kuşağı ile Çatalca-Kocaeli yarımadası ve Güney Marmara Bölümü’nde nemli ılıman iklim şartlarının olduğu yerlerde bu tip topraklar yaygındır. Üst toprak (A) organik madde bakımından zengindir ve toprağa iyice karışmıştır. Alt toprak (B) ise kil birikiminin görüldüğü esmer sarımsı renklidir.

Bu topraklar fazla yıkandığından karbonatlar taşınmış ve toprakta hidrojen iyon konsantrasyonu yükselmiştir (pH). Bundan dolayı asit reaksiyon gösterir (pH 5-6).

Asit Kahverengi orman toprakları Genellikler 1000m’den sonra sıcaklığın düşmesine bağlı olarak yüzeyde organik madde bakımından zengin koyu esmer renkli topraklara geçilir. Hatta yüksek yerlere doğru toprağın üst kısmı, birkaç cm kalınlığında organik madde örtüsü ile kaplıdır. Bu organik madde toprağa yeterince karışamamıştır. Asit reaksiyon gösterir (pH 4-5)

Yıldız dağlarının ve Uludağ’ın kuzey eteklerinde rastlanır. Fazla yıkanmadan dolayı toprağın alt katının bozlaştığı bu topraklarda kum oranı yüksektir (podzollaşma süreci). Yüzeyde ise toprağı adeta keçe gibi örten az ayrışmış bir organik örtü mevcuttur. Toprakların bünyesinin (tekstür) ana materyalin etkisine bağlı olarak killi bünyeden kumlu bünyeye kadar değiştiği görülür.

Kireçli kahverengi orman toprakları Trakya’da, Güney Marmara Bölümü’nde karaçam, meşe ve kızılçamların yoğun olduğu kuru orman alanlarında baskındır. Alt toprakta kireç birikimine rastlanır.

İntrazonal Topraklar Bu kategoriye dahil olan topraklar, bitki örtüsünden yoksun veya son derece dejenere edilmiş eğimli yamaçlarda, taban suyu seviyesinin yüksek olduğu delta alanlarında yaygındır. Başka bir ifade ile bunlar ana kayanın etkisini yansıtan ve hatta gerçek anlamda toprak örtüsü karakteri taşımayan ve dolayısıyla çözülmüş ana materyalden ibaret olan topraklardır.

Neojen örtüsü üzerindeki rendzina toprakları B. ve K. Çekmece gölleri civarında, G. Marmara Bölümü’nde Balıkesir-Kemalpaşa arasında ve Gelibolu Yarımadası’nda yer alan killi-kireçli ve yumuşak kireçtaşları üzerine görülür. Toprağın üst katı organik madde bakımından zengin olduğundan koyu renklidir. Alt kat ise ana kayanın etkisinde kaldığından açık renklidir.

Granitler ve kuvarsit şistler üzerindeki kumlu topraklar Bu topraklara, ayrıştığında kumlu toprak oluşturan granit ve kuvarsit şistlerin yer aldığı Kapıdağ Yarımadası ve Kaz dağlarında rastlanır. Ayrışmanın derinlere kadar ilerlediği yerlerde granitler üzerinde fizyolojik derinliği birkaç metreyi bulan kumlu topraklar bulunur. Bitki besin maddeleri yönünden fakir olduğundan tarıma elverişli değildir.

Vertisol (Gromusol) Mustafa Kemal Paşa, Karacabey ovası ile Ergene havzasında killi kireçli ana materyal üzerinde bulunur. Organik maddenin kil ile birleşmesi sonucu oluşan organo-mineral bileşiklerden dolayı üst toprak koyu renklidir. Toprağın alt katında yer yer kireç birikimine rastlanır.

Killi yani ağır bünyeli olan bu topraklarda yazın kuruduğunda 1m’ye kadar inen ve birkaç cm genişliğinde çatlaklar oluşur. Bu çatlaklardan düşen toprak parçacıkları çatlakların altında birikir. Kışın toprak su alarak şiştiğinde çatlaklar kapanır ve şişmenin yaptığı basınçla alt toprak üste doğru hareket eder.

Toprağın çatlama ve şişmesi ile zamanla adeta toprak bulunduğu yerde döner. Bu nedenle bu topraklar dönen topraklar denir. Ergene havzasında kara kepir, Anadolu’da ise taş doğuran toprak denir. Killi olan bu toprakların işlenmesi zordur.

Azonal topraklar Bu kategoriye eğimli yamaçlardaki taşlı (litosol) topraklar, yamaç eteklerindeki kolüvyal ve deltalardaki alüvyal topraklar girer. Eğimli bitki örtüsünden önemli ölçüde yoksun olan yamaçlarda ince malzemenin yağmur damlası erozyonu ve yüzeysel akışa geçen sularla taşınması ile geriye kalan iri kum, çakıl boyutundaki malzemeden ibaret ve sığ olan taşlı topraklar görülür (Kaz dağları).

Yamaçların eteklerinde ise yukarıdan taşınan birikmesi ile kalınlığı yerine göre değişen genellikle köşeli çakılardan ibaret olan kolüvyal topraklar bulunur. Alüvyal topraklar, Sakarya deltası ve Adapazarı ovası ile Ulubat ve Kuş Gölü’nü çevresindeki alüvyal alanlarda görülür.

Su seviyesinin yüksek olduğu Acarlar Gölü ile Kocaçay deltasında hidromorfik alüvyal topraklar görülür. Bu topraklar üzerinde genellikle dişbudak ormanları yer alır. Evreşe Ovasında taban suyu seviyesinin yüksek olduğu alanlarda tuzlu hidromorfik alüvyal topraklar bulunur.

BİTKİ ÖRTÜSÜ Bölgenin doğal şartları dikkate alındığında her tarafının ormanlarla kaplı olması gerekir. Ancak bölgenin üçte biri ormanlarla kaplıdır. Bölgede bitki örtüsünün dağılışını iklim, yüzey şekilleri (yükselti ve bakı) ile insanın etkisi tayin eder.

Karadeniz iklimi etkisindeki Yıldız dağlarının kuzeye bakan yamaçları, tamamen geniş yapraklı gür ormanlarla kaplıdır. Güney Marmara Bölümü’nde, yüksek dağların kuzeye bakan yamaçlarının alt seviyelerinde geniş yapraklı ormanlar, üst kısımlarında ise sıcaklık düşmesine bağlı olarak iğne yapraklı ormanlar yaygın duruma geçer.

Marmara Denizi kıyılarında ve tektonik kökenli olukların alt kesimlerinde çoğunlukla Akdeniz kökenli maki(çalı) toplulukları hakimdir. Kuru orman sınıfına giren Ergene havzasındaki tahripler sonucu ot toplulukları (antropojen bozkır)yaygın duruma geçmiştir. Taban seviyesinin yüksek olduğu kesimlerde ise nemcil bitkiler yetişir.

1- Kurakçıl Ormanlar (Maki-Kızılçam) Marmara Bölgesi’nde; Dağların güneye bakan yamaçlarının eteklerinde Tektonik kökenli oluklarda Vadilerin taban kesimlerinde yer alır.

Maki Marmara kıyıları boyunca ve alçak vadi tabanlarında orman örtüsünün kaldırıldığı yerlerde yaygındır. Maki toplulukları; Gemlik Körfezi kıyıları, Garsak Boğazı, İznik Gölü’nün kuzey kıyıları, Pamukova’nın kuzey kesimleri ve Geyve ile Sarıcakaya arasındaki Sakarya Vadisi boyunca görülür.

600m’ye kadar çıkan başlıca maki elemanları; Akçakesme, melengiç, katran ardıcı, laden, funda, kocayemiş, sandal, mersin, delice,defne katır tırnağı,erguvan, kermez meşesi, zakkum, sandaldır.

Kızılçam Ormanları Biga Yarımadası, Marmara Denizi’nin kuzey kıyıları ile Bayramiç, Ezine, Sındırgı, Orhaneli, M.Kemalpaşa ve Pamukova’da görülür. Yaz kuraklığının fazla hissedilmemesi kızılçamların gelişimini olumlu etkiler. Ancak sıcaklığın düşük olması büyümeyi azaltmaktadır. Kızılçamlar ancak 400-500m’ye çıkabilmektedir.

Özellikle Akdeniz bölgesinde orman yangınları açısından riskli bölgeler arasındadır. 15-20m boylarında kalın dallı bir ağaçtır. Kabuk genç bireylerde düzgün boz renkte iken, yaşlılarda derince yarılır. Esmer kırmızımsı renkte ve kalın kabuk durumunda görülür. Genç sürgünleri kalın ve kızıl renklidir. Kızılçam adı buradan kaynaklanmıştır.

Kuraklığa dayanıklı olup, ılık kışlar ister. Kanaatkar bir ağaçtır. Toprak türü ayırmaz. Genel coğrafi dağılışı Doğu Akdeniz’dir. Yunanistan’ın doğusundan başlayarak, Girit, Kıbrıs, Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan ve Ürdün’ kadar yayılır. (http://www.agaclar.net/index.php?id=2651)

Kızılçam (Pinus brutia)

Ergene Kurakçıl Orman ve Antropojen Bozkırı Ergene Havzası’nda, meşe ve antropojen bozkırlar yer alır. Bu saha daha önce meşelerin çoğunlukta olduğu kurakçıl ormanlarla kaplıydı. Burada yer alan meşe türleri: Quercus cerris (saçlı meşe), Quercus pubescens tüylü meşe ve Quercus infectoria (mazı meşesi).

Nemli Ormanlar Dağların kuzeye bakan yamaçlarında görülür. Alt kuşakta psödomakilerle başlayan örtü, yükseklere doğru yerini kayın (Fagus orientalis) ve göknara (Abies) bırakır. Yıldız dağları, Çatalca-Kocaeli platosu, Samanlı dağları, Katırlı-Avlan dağları, Kapıdağ Yarımadası ve Uludağ-Domaniç dağlarının kuzeye bakan yamaçlarında görülür.

Dağların kuzey yamaçlarında nemli ormanların bulunması; Güneş radyasyonunun yatık gelmesi Kuzey yamaçların fazla yağış alması Kuzeyden gelen nemli havanın yükselmesi sonucu sis oluşumu ile ilgilidir.

Kurakçıl Ormanlar (Meşe-Karaçam) Çatalca Platosu, Samanlı, Uludağ, Domaniç dağlarının güney kesiminde yer alır. Dağların güneye bakan yamaçlarının doğrudan güneş radyasyonu alması ve buharlaşmanın fazla olması sonucu yarı kurak ortamlar oluşur. Q. İnfectoria, Q. Pubescens, Q. Cerris, Q. frainetto (Macar meşesi). Pinus nigra.

Yüksek Dağ Çayırları Ormanın üst sınırından itibaren nemli ve soğuk koşullarda görülür. Uludağ’da 2100m’den itibaren görülür. Bu kuşağın alt kesiminde sürüngen ardıç (Juniperus nana) da görülür. Üstünde ise koyun yumağı, geven (Astragalus) ve çok değişik otsu bitkiler görülür. Kaz dağlarının yüksek kesiminde endemik bitki türleri ve bodur karaçamlar görülür.

Nemcil Bitkiler Yer altı suyu ve taban suyu seviyesinin yüksek olduğu özellikle kıyı kesimlerinde su isteği fazla olan orman toplulukları yaygındır. Nilüfer Deltası, Adapazarı ovasının kuzeyinde Mudurnu bataklığı, Kocaçay Deltası. Dişbudak (Fraxinus ornus), kızılağaç (alnus glutinosa), çınar (Platanus orientalis), ıhlamur (Tilia) ve ormangülü (Rhododendron).

BEŞERİ VE EKONOMİK COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ NÜFUS Marmara Bölgesi kapladığı alan itibariyle, GD Anadolu Bölgesi’nden sonra ikinci küçük bölgemizdir. Nüfus yoğunluğu ve nüfus miktarı en fazla olan bölgedir. Bölgenin nüfusu 3.3 milyon iken, 2000 yılında 17.3 milyona ulaşmıştır.

Km²’ye düşen 259 nüfus yoğunluğu ile ülkemiz ortalama nüfus yoğunluğunun üç katına yakındır. İstanbul’da km²’ye 1754, Kocaeli’de 333, Bursa’da 192, Sakarya’da 157 kişi düşer. Trakya yarımadası ve Biga Yarımadası’nda nüfus yoğunluğu düşüktür. Edirne’de km²’ye 64, Kırklareli’de 50, Çanakkale’de 48, Balıkesir’de 75 kişi düşer.

Nüfus Artışı Bölge ülkemizde hem kırsal hem de kent nüfusunun en fazla arttığı bölgedir. Genel nüfus artış oranı ‰ 26,69 olup, Türkiye ortalamasının üstündedir (‰ 18,28). İstanbul’un nüfusu 11 milyon civarındadır. Türkiye nüfusunun yaklaşık % 14’ü İstanbul’da yaşamaktadır. 1990-2000 arasında her yıl ortalama İstanbul nüfusu 220 bin kişi artmıştır.

Dünya’nın büyük kentleri arasında yer alan İstanbul’un nüfusu, Avrupa’nın birçok ülkesinden fazladır. Arnavutluk 4, Danimarka 5,5, Moldovya 4,5, İsveç 9, Norveç, 4.5, İrlanda 4, Avusturya 8, Hırvatistan, 4,5, Finlandiya 5 milyon nüfusa sahiptir. İstanbul metropolünde semtler arasında nüfus artışında önemli değişmeler görülür.

Eminönü, Fatih, Adalar, Beşiktaş ve Bakırköy ilçelerinde nüfus azalması vardır. Bu semtlerin taşıma kapasitelerinin dolması, Eminönü ve Fatih gibi semtlerdeki işyerlerinin çevreye taşınması nüfusta azalmaya yol açmıştır. Buna karşın İstanbul’da yeni kurulan ve yerleşmeye uygun olan semtlerde aşırı nüfus artışı olmuştur. Avcılar, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Bahçelievler, Kartal, Pendik, Büyük ve Küçük Çekmece ve Ümraniye’de nüfus artışı fazla olmuştur.

En fazla Bilecik’te olmak üzere Edirne, Kırklareli ve Çanakkale illerinin kırsal kesimlerinde nüfus azalması vardır. Buna karşılık İstanbul’un kırsal alanlarında büyük nüfus artışları olmuştur. Sultanbeyli bunun en güzel örneğidir. 1980’de 2400 olan nüfus, 2000 yılında 175 000’i geçmiştir. Aynı şekilde Esenyurt, Arnavutköy, Samandıra, Gürpınar bu duruma diğer örneklerdir.

Kent nüfus artışı, İstanbul ilinden sonra, Tekirdağ, Kocaeli, Bursa ve Bilecik illerinde gerçekleşmiştir. Yalova ve Kocaeli’de kırsal nüfus artışı fazladır. Marmara Bölgesi Türkiye’de kentleşme oranının en yüksek olduğu bölgedir. Nüfusun % 80’den fazlası kentlerde yaşar.

Bölgenin nüfus piramidi incelendiğinde tabanı dar, ortası geniştir. Bunun anlamı doğurganlığın azalmaya başladığı, orta yaştaki nüfusun artmasıdır. Önümüzdeki yıllarda nüfus artış hızının yavaşlaması olasıdır. Erkek nüfusun kadın nüfustan fazla olması, bölgeye çalışmak için gelen nüfusun varlığını gösterir.

Faal nüfusun iş kollarına göre dağılışı Bölgedeki nüfusun % 36’sı sanayide, % 25’i tarımda ve % 39’u hizmet sektöründe çalışmaktadır. Türkiye ortalamalarına göre; sanayi ve hizmet sektörlerinde çalışan nüfusun fazla iken, Tarımda çalışan nüfus azdır. Kocaeli ve İstanbul dışında tarımda çalışan nüfus diğer illerde fazladır.

Yerleşmeler Adapazarı-Tekirdağ arasındaki yerleşmeler adeta birbirine bağlanmış durumdadır. Bursa ve Susurluk çayı havzası yerleşmelerin yoğun olduğu diğer bir alandır. Karadeniz kıyılarında yerleşmeler seyrektir. Bölgenin yerleşme tarihi Neolitik döneme kadar iner. Yarımburgaz, Kumburgaz mağaraları Paleolitik döneme aittir.

Troya önemli bir yerleşmedir. Yerleşmeler daha çok ulaşıma uygun ve tarım topraklarına uygun alanlarda gelişme göstermiştir.

TARIM Tarıma dayalı sanayi kolları bölgede gelişme göstermiştir. Bölgede modern tarım metotları uygulanır. İstanbul gibi bir tüketim alanının bulunması tarım ürünlerinin pazarlanmasını kolaylaştırmıştır. Ekili dikili toprakların oranı diğer bölgelerimize göre fazladır. Bunda bölgenin topografik özellikleri rol oynamaktadır.

Ergene havzası önemli bir tarım alanıdır Ergene havzası önemli bir tarım alanıdır. Güney Marmara Bölümü’nde tektonik ovalar yaygındır. Ergene, Adapazarı, Karacabey, Mustafakemalpaşa, Bursa, Balıkesir ve Yenişehir ovaları önemli ovalardır. Bu ovalarda tahıl ve sebze ekilir. Gemlik ve Erdek kıyıları boyunca zeytin ve meyve ağaçları yaygındır.

Bölge bitkisel yağ, peynir, süt ürünleri ve meyve suları üretimi bakımından Türkiye’de ilk sıradadır. Türkiye’de üretilen ayçiçeğinin % 75’i, pirincin % 50’si, zeytinin % 30’u bu bölgeden sağlanır. Şeftalinin % 35’i, domatesin % 40’ı, fındığın % 20’si bu bölgeden sağlanır. Buğday, sebze, üzüm, kiraz, tütün ve şekerpancarı üretimi önemlidir.

Alpullu, Susurluk ve Adapazarı’nda şeker fabrikaları vardır. Son yıllarda seracılıkta büyük gelişme göstermiştir

Hayvancılık Bölgede otlak alanları geniş olmamasına rağmen hayvancılık gelişmiştir. Entansif hayvancılık yapılır. Bu konuda Trakya çok gelişmiştir. Edirne ve Kırklareli’de beyaz ve kaşar peyniri üretimi önemlidir. Küçükbaş hayvancılık gerilemiştir. Kıvırcık ve dağlıç tipi koyun beslenir. Bursa çevresinde yüksek kaliteli yün veren merinos cinsi koyun beslenir. Engebeli alanlarda keçi de beslenir. Özellikle Biga Yarımadası’nda keçi sürüleri yaygındır.

Kümes hayvancılığı önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Bursa, Çanakkale, Balıkesir’de modern tavuk çiftlikleri vardır. Burada üretilen et ve yumurta diğer bölgelere de gönderilir. Bursa ve Bilecik çevresinde önemli olan ipek böcekçiliği eski önemini kaybetmiştir. Suni ipek üretimi bu gerilemede etkili olmuştur.

Bölgenin Marmara, Ege ve Karadeniz’e kıyısı olması balıkçılığın gelişmesinde etkilidir. Boğazlar çevresi balık sürülerinin göç yolları üzerinde yer almasından dolayı önemlidir. Marmara Denizi’nde aşırı avlanma ve kirlilikten dolayı balık türleri azalmıştır.

YER ALTI KAYNAKLARI Linyit, Trakya (Saray, Harmanlı) ve Çanakkale’de (Çan) çıkarılır. Hamitabat’tan doğal gaz çıkarılır. Bigadiç ve Kestel’den bor çıkarılır. Wolfram (tungsten) Bursa Uludağ’da bulunur. Bölge kireçtaşı ve mermer yönünden zengindir (Bursa, Bilecik) Armutlu Yarımadası’ndan çıkarılan granit inşaatlarda kullanılır. Bursa, Yalova, Armutlu, Gönen kaplıcaları ve Uludağ maden suyu bakımından önemlidir.

SANAYİ Adapazarı, İnegöl, Bursa kereste ve mobilya üretiminde önemlidir. Kimya, ilaç ve kağıt sanayi İzmit, Balıkesir ve Bandırma’da önemlidir. Tekstil-konfeksiyon, İstanbul ve Bursa’da Otomotiv, Bursa, Adapazarı ve İstanbul’da Tarım alet ve makineleri Adapazarı Taşa ve toprağa dayalı sanayi Bursa ve Bilecik’te

Tekirdağ, Mürefte ve Bozcaada’da şarap ve rakı Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da süt ve süt ürünleri Bursa ve Çanakkale’de meyve suyu fabrikaları Çanakkale’de balık konservesi Alpullu, Adapazarı ve Susurluk’ta şeker fabrikaları Trakya’da yağ fabrikaları

İstanbul, Çerkezköy, Çorlu, Bursa ve Hereke’de dokuma sanayi Yarımca ve Bandırma’da gübre fabrikaları Elektrikli beyaz eşya, metal, otobüs, kamyon ve kamyonet İstanbul’da Otomobil, Bursa, Adapazarı ve İstanbul’da Deniz taşıtları Tuzla ve Pendik’te Taşa toprağa dayalı sanayi Bursa, Çanakkale, Bilecik ve Bozhöyük’te gelişmiştir.

Marmara Bölgesi’nde ülkemizdeki sanayi tesislerinin yarısı ve büyük sanayi kuruluşlarının ¾’ü bulunur. Türkiye’de toplanan vergilerin yarısı Marmara’ya aittir. Marmara Bölgesi’nin ekonomik göstergeleri AB’ye yakındır. Marmara Bölgesi’nde sanayinin geliştiği iki kuşak vardır. 1- Çatalca (Çerkezköy)-Adapazarı arası 2-Bursa ve çevresi

ULAŞIM VE TİCARET Marmara Bölgesi’nde önemli bir topografik engelin bulunmaması, ulaşım bakımından elverişli olmasına sebep olmuştur. Deniz ulaşımında boğazlar oldukça önemlidir. Karayolu ulaşımında Avrupa’yı Ortadoğu ve Kafkaslara bağlayan yollar bu bölgemizden geçmektedir. Bulgaristan üzerinden gelen TEM otoyolu Kapıkule sınır kapısından ülkemize girer.

Atatürk ve Sabiha Gökçen hava limanları hem yurt içi hem de yurt dışı uçuşlar bakımından önemlidir. Demiryolu ulaşımında da hem yurt içi hem de yurt dışı bağlantılar vardır. Ankara-İstanbul arasında mavi tren seferleri önemlidir.

İstanbul serbest ticaret bölgesi önemlidir. Bölgede üretilen mallar İstanbul üzerinden pazarlanır. İstanbul aynı zamanda önemli bir finans ve bankacılık merkezidir. Altın borsası, IMKB önemlidir.

TURİZM Marmara Bölgesi turizm bakımından gelişmiştir. Turizm gelirlerinin % 50’si bu bölgeden elde edilir. İstanbul’da Bizans, Roma ve Osmanlı mimarisinin tüm örneklerini görmek mümkündür. Müze, saray ve ibadethaneleri ile ünlüdür. Bursa, Edirne, İznik, Troya ve Gelibolu Yarımadası tarihi merkezlerdir. Bölgede çok sayıda kaplıca da bulunur. Bursa, Balıkesir ve Yalova kaplıcaları ile ünlüdür.

Kuş Cenneti Milli Parkı, Kaz Dağları Milli Parkı Uludağ ve Kartepe (Samanlı Dağları) kayak tesisleri önemlidir. Deniz turizmi açısından Karadeniz kıyısında, Şile, Kefken; Marmara kıyısında, Karamürsel, Çınarcık, Yalova, Erdek önemlidir. Kongre turizmi açısından önemli bir yere sahiptir.

EKONOMİK DURUM Marmara Bölgesi, ekonomik yönden Türkiye’nin en gelişmiş bölgesidir. Bölgede hizmet ve sanayi sektörü ileri durumdadır. Kişi başına düşen milli gelir Türkiye ortalamasının üzerindedir. Milli gelire en büyük katkıyı yapar (GSYİH’nın % 40’ını verir). Ülke ihracatının % 80’i Marmara Bölgesi’nden sağlanır.

BÖLGENİN BÖLÜMLERİ VE YÖRELERİ Marmara Bölgesi, yüzey şekilleri ve sosyo-ekonomik ölçütlere göre dört bölüme ayrılmıştır. 1- Çatalca-Kocaeli Bölümü 2- Yıldız Dağları Bölümü 3- Ergene Bölümü 4- Güney Marmara Bölümü

ÇATALCA-KOCAELİ BÖLÜMÜ İstanbul Boğazı’nın her iki yakasını kapsayan bu bölüm, yüksekliği 500m’yi aşmayan tepelerin yer aldığı birer yarımada olan vadilerle yarılmış alçak bir plato görünümündedir. Karadeniz’e bakan kuzey kesimi seyrek nüfusludur. Yarımadanın güneyinde Akdeniz ikliminin etkileri egemendir. Bu alan, nüfus yönünden son derece kalabalık olup ülkemizin en önemli sanayi ve yerleşme bölgesidir.

Çatalca Yöresi İstanbul Boğazı’nın batı kesimini kaplayan Çatalca Yöresi, alçak bir platodur. Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki su bölümü çizgisi, Karadeniz’e yakın geçer. Yörenin kuzeyinde İstanbul’un içme suyunu karşılayan Terkos (Durusu) Gölü bulunur. Karadeniz kıyısı boyunca kasaba tipi yerleşmeler hakimdir. Bölümde, Kilyos, Çatalca ve Silivri önemli yerleşmelerdir.

İstanbul Yöresi İstanbul Boğazı’nın güney kesimini içeren bu yöre, Avrupa yakasında Haliç ve çevresi ile Anadolu yakasında Kadıköy ve Üsküdar semtlerini kapsar. Bu yörenin günümüzdeki sınırları batıda Çekmece, doğuda Gebze’ye kadar genişlemiştir. Küçük kıyı düzlükleri dışında genel olarak bir plato görünümündedir.

Anadolu yakasında Paleozoik şistler, Avrupa yakasında neojen kireçtaşları yaygındır. Sert bir kütlenin yer aldığı Anadolu yakasında deprem riski çok azdır. İstanbul ve Adalar en önemli yerleşmelerdir. Büyük, Kınalı, Yassı, Burgaz, Heybeli ve Sedef adaları önemlidir.

Kocaeli Yöresi Yöre genel olarak İzmit Körfezi’nin kuzey kesimini kapsar. Akarsularla fazla parçalanmamıştır. Aşınmaya karşı dirençli kuvarsit gibi silisli kayaların oluşturduğu tepelerin (Çene, Aydos, Kayış) bulunduğu bu yörede, Karadeniz ve Marmara arasında geçen su bölümü çizgisi, Marmara’ya daha yakındır.

Karadeniz kıyıları tenhadır. Ancak yazın şenlenir. Kandıra, Şile, Kerpe önemli yerleşmelerdir. Marmara kıyılarında ise İzmit, hatta Adapazarı’na kadar İstanbul metropolü uzanır. İstanbul-İzmit arası sanayi tesislerinin en yoğun ve ülkemizin en kalabalık sahasıdır. İzmit ve Gebze önemli yerleşmelerdir.

Adapazarı Yöresi Kuzeyde Karadeniz ile güneyde Samanlı dağları arasında uzanan bu yöre, Sakarya Nehri’nin alüvyonlarını doldurduğu bir çöküntü sahasıdır. Tarımsal alanlar geniş yer kaplar. Mısır, patates, soğan, ayçiçeği, şekerpancarı, keten ve tütün yetiştirilir. Yörenin en önemli merkezi, Sakarya ilinin merkezi olan Adapazarı’dır.

Sakarya’da, kereste, mobilya, tarım alet ve makineleri, şeker fabrikası, ilaç, otomotiv, vagon ve lastik sanayi önemlidir. Karasu, Hendek ve Akyazı diğer önemli yerleşmelerdir.

YILDIZ DAĞLARI BÖLÜMÜ Karadeniz kıyısına KB-GD yönünde paralel olarak uzanan Yıldız dağlarının kuzey kesiminde tipik Karadeniz iklimi etkilidir. Yıldız dağlarının kuzeye bakan yamaçları ve güneye bakan yamaçlarının yüksek kesimleri kayın ve meşe olmak üzere geniş yapraklı ormanlarla ile kaplıdır. Yağış miktarı 1000mm’ye kadar çıkar.

Yıldız dağlarının güneyinde iklim ve bitki örtüsü farklılık gösterir Yıldız dağlarının güneyinde iklim ve bitki örtüsü farklılık gösterir. Burada yıllık yağış miktarı 500mm’ye kadar düşer. Çoğunluklu kuru karakterde olan meşe toplulukları görülür. Güney yamaçlarda ayçiçeği, şeker pancarı, tahıl ve mısır ekimi yapılır. Karadeniz kıyı kuşağında geçimlik tarım yapılır.

Halkın temel geçim kaynaklarından biri ormancılıktır. Özellikle meşelerden odun kömürü üretilir. Demirköy orman içerisinde kurulmuş olan küçük bir kasabadır. Kıyıda ise İğneada ve Kıyıköy yer alır. Sebze, meyve ve mısır yetiştirilir. Son yıllarda kamu kurumlarına ait dinlenme tesisleri yapılmıştır. Bu bölümün en önemli yerleşmesi Kırklareli’dir. Süt ürünlerine dayalı tesisler vardır. Pınarhisar’da çimento tesisleri vardır. Saray ve Vize diğer önemli yerleşmelerdir.

ERGENE BÖLÜMÜ Kuzeyde Yıldız dağları güneyde Gelibolu Yarımadası arasında bulunan Ergene Bölümü tipik bir havza karakterindedir. Bu bölümün suları Ergene Çayı tarafından Meriç’e taşınır. Bölümün güneyinde Işık (Ganos dağı) ve Koru dağları yer alır. Bu bölümde kışlar soğuk, yazlar ise sıcak geçer.

Doğal bitki topluluğu ağaçlı bozkırdır. Ayçiçeği, tahıl, şekerpancarı, pirinç, susam ve pamuk yetiştirilir. Tarıma dayalı sanayiler gelişmiştir. Hayvancılık ürünleri (Beyaz peynir, kaşar, süt) bakımından da önemlidir. Bölümün başlıca merkezleri; Edirne ve Tekirdağ’dır.

Edirne ülkemizin Avrupa’ya açılan kapısıdır. Önemli bir ulaşım yolu üzerinde bulunması önemini artırmıştır. 1362 yılında Osmanlı’nın eline geçtikten sonra başken olmuştur. Selimiye Camii ve Kırkpınar güreşleri önemlidir. 1829 ve 1878’de Ruslar, 1920’de Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir.

Tekirdağ’da tarıma dayalı sanayiler ve rakı sanayi gelişmiştir. Çorlu ve Çerkezköy’de Tekstil, ayçiçeği, gıda, elektrikli aletler, kimya, metal, beyaz eşya, makine ve daha birçok sanayi kolu gelişmiştir. Babaeski, Lüleburgaz, Alpullu, Malkara, Keşan, İpsala diğer önemli yerleşmelerdir.

GÜNEY MARMARA BÖLÜMÜ İzmit Körfezi ile Gelibolu Yarımadası’nın güneyinde kalan kısmı içine alan bu bölümde dağlar ve onların arasında yer alan çöküntü alanları yer alır. Armutlu, Kapıdağ, Gelibolu ve Biga Yarımadaları birer yüksek kütle durumundadır. Çöküntü alanlar ise kuzeyden güneye doğru; Gemlik Körfezi, İznik Gölü, Bursa, Karacabey-Mustafakemalpaşa, İnegöl ve Pamukova’dır.

Bu bölümün en yüksek yerleri; Samanlı, Kaz, Uludağ-Domaniç dağlarıdır. En fazla yağış kış mevsimine düşer. İzmit ve Gemlik Körfezi arasında uzanan Samanlı dağları ve Kaz dağlarının kuzey yamaçları gür ormanlarla kaplıdır. Bu bölüm çeşitli tarımsal ürünleri ile dikkat çeker.

Samanlı dağları yöresi, Samanlı dağları ve armutlu dağlarını içerisine alır. Bu kısım bir horst özelliği gösterir. Kuzeyinde ve güneyine yer alan aktif faylarda depremler oluşur. 17 Ağustos 1999 depreminde Çınarcık, Yalova, Gölcük ve Karamürsel’de can ve mal kayıpları yaşanmıştır.

Değirmendere, Çınarcık, Karamürsel, Gölcük, Gemlik, Yalova ve İznik önemli yerleşmelerdir. Pamukova ve Alifuatpaşa (Geyve) diğer önemli yerleşmelerdir. İstanbul-Bursa arasındaki kara ulaşımı Topçular-Eskihisar iskeleleri arasında başlayan feribot seferleri ile daha kısa sürede kat edilmeye başlanmıştır. Kara trafiği de azalmıştır.

Bursa Yöresi, Gemlik-İznik oluğu ile güneyde bir horst şeklinde yükselen Mudanya-Katırlı dağları arasında kalan kısım ile Yenişehir Havzası ve en güneyde Uludağ-Domaniç dağları sırasını içine alır. Batıdaki sınırı Tirilye-Ulubat Gölü kıyısından geçer ve Karasi Yöresi’nden ayırır. Yörenin Marmara kıyıları zeytinlikler ile kaplıdır.

İç kısımlardaki düzlüklerde meyve ve sebze bahçeleri görülür. Dağlık kütleler seyrek nüfuslu olup ormanlarla kaplıdır. Bursa, Bilecik, Yenişehir, İnegöl, Mudanya, Bozüyük önemli yerleşmelerdir.

Karasi Yöresi, Susurluk Çayı’nın Marmara Bölgesi’ndeki su toplama havzasını kapsar. Verimli tarım alanları bulunur. Kuş Gölü ve Ulubat Gölü burada yer alır. Balıkesir, Susurluk, Mustafakemalpaşa, Yenice, Gönen, Bandırma, Erdek, Karacabey ve Bigadiç önemli yerleşmelerdir.

Biga-Gelibolu Yöresi, oldukça engebelidir. Biga Yarımadası’nda Kaz dağları yer alır. Çanakkale, Biga, Bayramiç, Çan, Gelibolu, Eceabat ve Ezine önemli yerleşmelerdir. Gökçeada ve Bozcaada bu yörede ele alınır. Evreşe Ovası önemli bir tarım alanıdır. Truva antik kenti ve Çanakkale şehitliği çok miktarda turist çeker.