SU ve SAĞLIK Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı
Su Dünyanın ¾’ü sularla kaplıdır. Kadınlarda vücudun %50-60’ı ve erkeklerde vücudun %55-65’i sudan oluşmaktadır. Beynimizin %70’i sudur. Derimizin ve kanımızın %80’i sudur. Kaslarımızın %75’i sudur. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Suyun Önemi En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik hayatın devamını sağlayan sudur. Su, dolaşım ve sindirim sistemlerinin ana unsurudur. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Su; besin maddelerinin ve oksijenin hücrelere taşınması vücuttan artık ve zehirli maddelerin atılması ve bu nedenle de böbrek ve karaciğer yükünün azaltılması vücut ısısının ayarlanması doku ve organların korunmasında görevlidir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Günlük Alınması Gereken Su Miktarı Gün boyunca vücudun çeşitli faaliyetleri sonucunda vücut su kaybetmektedir. Kaybedilen suyu yerine koymak ve biyolojik ve fiziksel aktivitelerimiz için; Günde ~1.5-2 litre su içilmeli!!! Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Yetersiz Su Tüketimi Gün içerisinde alması gereken miktardan daha az miktarda su tüketen kişilerde dehidratasyon görülür. Dehidratasyon durumunda metabolizma yavaşlar, yorgunluk, enerji düşüklüğü gibi durumlarla karşılaşılır. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Aşırı Su Tüketimi Kişilerin günlük tüketmesi gerekenden daha fazla su tüketmesi durumunda; hiponatremi hücrelerin aşırı su alarak şişmesi beyin ödemi ölüm görülebilir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Aşırı su tüketen kişilerde «potomani (psikojenik aşırı su içme)» adı verilen bir hastalık görülmektedir. Bu hastalık fizyolojik uyarı olmaksızın ortaya çıkan fazla su içme ile karakterize bir klinik tablodur. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Aşırı su içme, su-elektrolit dengesini bozabilmekte, dansite düşüklüğü yaratmakta ve öldürücü bir su zehirlenmesine yol açan hipoosmolalite ve hiponatremi sonucu ajitasyon, konvulsiyon ve koma ile seyreden bir metabolik ensefalopati tablosu oluşmaktadır. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Baş ağrısı, görme bulanıklığı, güçsüzlük, kramplar, diürez, enürezis, üriner retansiyon, gastrik dilatasyon, kusma ve ishal su zehirlenmesinin belirtileridir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Su İhtiyacı Nüfusun hızla artması; ancak su kaynaklarının azalması nedeniyle su ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Dünyadaki su kaynakları oldukça az (%2,5’i tatlı su olan dünyadaki su rezervinin yalnız %1’i kullanılabilmekte) 2030 yılında beklenen yıllık tüketim 65 milyar m3 (bu kaynağın nasıl sağlanacağı henüz bilinmemekte) Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Yılda 5 milyon kişi susuzluk nedeniyle kaybedilmekte. 8 saniyede 1 çocuk Yılda 5 milyon kişi susuzluk nedeniyle kaybedilmekte. Dünya nüfusunun ~1/4’ü!!!!! Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Sağlıklı Su İnsan sağlığına zararlı olabilecek mikroorganizmaları ve kimyasalları içermeyen ancak sağlık için gerekli mineralleri yeterli ve dengeli miktarda içeren renksiz, kokusuz ve berrak olan su sağlıklı sudur. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Su Kirliliği Kaynağından çıkıp kullanılacağı ana kadar en kolay kirlenen madde sudur. Evsel atıklar, yeraltı depolama tanklarından sızıntı, tarımsal kirlenme, uygun olmayan endüstriyel uygulamalar, madencilik, atık kimyasalların yeraltına geçişi, aşındırıcı maddeler suyu kirleten etmenlerdendir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Çevre kirlenmesi sonucu metaller besin zincirine geçebilir. Mineral yataklarından ya da madenlerden geçen sular buradaki metalleri çözerek zararlı hale getirebilir. Çevre kirlenmesi sonucu metaller besin zincirine geçebilir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Deniz, göl ve akarsular endüstriyel aktiviteler sonucu metallerle kirlenebilir. Metaller biyolojik parçalanmaya dayanıklıdır ancak bazı metaller su bitkilerinde ve hayvanlarda birikerek besin zincirine girip insanlara ulaşabilir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Su ve Sağlık Suyla ilişkili hastalıklar suyun sağlıklı ve güvenli olmadığı, suyun organik veya inorganik maddeler, insan ya da hayvan dışkısıyla kirlendiği durumlarda ortaya çıkar. Bu hastalıklar kısa, orta ve uzun vadede görülebilir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Yeryüzünde her yıl çoğunluğu çocuk olmak üzere 2 milyon insan uygunsuz su kullanımı ve kötü hijyenik şartlar neticesinde ortaya çıkan bağırsak enfeksiyonlarından hayatını kaybetmektedir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Suları Kirleten Etmenler Kimyasal Ajanlar Nitrat Kurşun Arsenik Deterjan Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Nitrat Çevredeki nitrat kaynakları gübreler, hayvan ve insan atıklarıdır. Nitratların toksikolojik önemi, gıdalarda, tükürükte ve sindirim kanalında bulunabilen nitritleyici bakteriler tarafından kolayca nitritlere dönüşebilmelerinden kaynaklanır. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Su, özellikle yüzeysel kuyu suları, gıdalarda nitrat düzeylerinin yükselmesine katkıda bulunur. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Nitritlerin toksik etkileri; Methemoglobinemi: Hemoglobindeki demir Fe+2 şeklindedir. Fe+2 Fe+3’e oksitlendiğinde, hemoglobin methemoglobine dönüşür. Bu şekildeki hemoglobin oksijeni taşıyamaz. Methemoglobin düzeyleri yükseldikçe siyanoz belirtileri gözlenir. Koma ve ölüm gözlenebilir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Kurşun Zehirlenmesi Kurşun, doğada yaygın olarak bulunması ve kolay işlenebilir bir metal olması nedeniyle asırlardır yaygın olarak kullanılmaktadır. Kurşun insan organizmasına besinler, su ve solunum yoluyla alınan tozlarla girebilir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Kurşun dayanıklı olması ve istenilen şekli almasını sağlayan yumuşaklığından dolayı, yakın zamana kadar boru ve muslukların yapımında sıkça kullanılmıştır. Kullanma suyu, kurşun borularla taşınma ve kurşunlu su deposunda bekletilme sonucunda kurşunla kirlenmiştir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Kurşuna maruziyet sonucunda; fetüste beyin hasarı öğrenme güçlüğü dikkat azalması anemi sinir hasarı kurşun nefropatisi immün sistem baskılanması bazı kanserlerde artış görülebilir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Arsenik Zehirlenmesi Arsenik doğal oluşan bir elementtir. İnorganik ve organik şekilleri bulunmaktadır. İnorganik arsenik yer altı, yer üstü ve yüzey sularında bulunur. Gıda ve içme suyu ana kaynaklardır. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Arseniğe kronik maruziyet sonucunda deride pigmentasyon avuç içleri ve ayak tabanında dermatit anemi deri kanserleri akciğer kanserleri böbrek kanserleri görülebilir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Deterjanlar Terkiplerinde anyonik ve non-iyonik yüzey aktif maddeler, suyun sertliğini gideren, pH ayarlayan dolgu maddeleri yer almaktadır. Deterjanların toksisitesi genelde düşüktür. Otomatik çamaşır ve bulaşık makinesi deterjanları daha alkali özellikte yüzey aktif madde içerdiklerinden daha toksiktirler. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Deterjanların terkibinde bulunan yüzey aktif maddelerin büyük kısmı sülfat ve polifosfat yapısındadır. Yüzey aktif maddelerin istenen önemli özelliklerinden biri BİYODEGREDASYONUNUN yüksek olmasıdır. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
1987’den sonra deterjanlarda %80’in altında parçalanan yüzey aktif madde kullanımı yasaklanmıştır. Biyodegredasyonu (parçalanabilirliği) zor olan maddeler alıcı sularda uzun süre bozunmadan kalarak köpük oluşturabilirler, su canlılarında toksik etki gösterebilirler. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Alıcı sular kendilerini arıtır. Alıcı sularda, yosun ve bitkilerin fotosentezi ile bakteri ve diğer organizmaların metabolik faaliyetleri bir denge oluşturur. Alıcı sular kendilerini arıtır. Su bitkileri normal koşullarda gerekli karbon, azot ve fosforu kullanarak fotosentez ile çoğalırlar, ancak bu maddelerin çokluğunda denge bozulur. Fosforun dış kaynaklar nedeniyle (deterjan, kimyasal atık vs.) fazla olması dengeyi bozar. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Algler ve su bitkileri aşırı çoğalır, sularda yosun ve bitki üremesi hızla artar, çözünmüş oksijen hızla azalır. Cansız bitkiler suyun lezzetini bozar ve sürüklenerek su kenarına atılıp çürüme sonucu pis koku yayarlar, bu olayların tekrarlanması su diplerinde ölü bitki ve çürüme ürünlerinin birikmesine, gölün sığlaşıp bataklığa dönüşmesine neden olur. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Suları Kirleten Etmenler Biyolojik Ajanlar Kolera Tifo Dizanteri Sarılık Paraziter hastalıklar Uyuz Bit Trohom Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Suların Arıtılması Suların kullanıcıya ulaşmadan önce zararlı olabilecek her türlü etkenden kurtarılması suların arıtılması ile mümkün olabilmektedir. İçme ve kullanma sularının dezenfeksiyonundaki amaç, sağlık açısından zararlı olabilecek patojen mikroorganizmaların etkisiz hale getirilmesidir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Dezenfeksiyon Fiziksel Kimyasal Klorlama Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Suların Klorlanması 1900’lü yıllardan itibaren içme sularının klorlanmaya başlanması ile su kaynaklı bulaşıcı hastalıkların görülme sıklığında önemli derecede azalma görülmüştür. Klor içeren dezenfektanlar bilinen patojen mikroorganizmaların birçoğuna etkilidir, bunların çoğunu yok eder veya üremelerini engeller. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Klor içeren dezenfektanlar, suyun işlendiği tesisten kullanıcıya ulaştığı çeşmeye kadar sürekli dezenfeksiyon sağlayan tek yöntemdir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Klorlama sırasında kullanılan klor ve kloraminler sudaki bazı organik maddelerle etkileşerek dezenfeksiyon yan ürünlerinin oluşumuna neden olurlar. Dezenfeksiyon yan ürünlerinin suda tespit edildiği 1974 yılından itibaren yapılan çalışmalarda bu maddelerin insanlarda kanser oluşumunda etkili olduğunu kanıtlayamamıştır. IARC tarafından da dezenfeksiyon yan ürünleri «insanda kanserojendir» sınıfına dahil edilememiştir. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
WHO, dezenfeksiyon yan ürünleri kaynaklı olabileceği öne sürülen sağlık risklerinin, yetersiz dezenfeksiyon sonucu ortaya çıkabilecek sağlık risklerine göre son derece az olduğunu açıklamıştır. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
Sularımızın kirletilmemesi için bireylerin bilinçlendirilmesi, sularımızın korunması en önemli sorumluluklardan olmalıdır. Doğayı etkilemeden, doğa ile uyum içinde orman ve bitki alanlarını koruyarak kirliliklerin doğanın kendi döngüsü içinde temizleneceği ortamlar yaratmalıyız. Gelecek nesillere içilebilir su ve yaşanabilir çevre bırakmamız en önemli hedeflerimizden olmalıdır. Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN
TEŞEKKÜRLER… Prof. Dr. Nurşen BAŞARAN