Araş.Gör.Dr.Fatma Esenkaya Taşbent Danışman: Doç.Dr.Mehmet Özdemir

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ÇIKAR-İLİŞKİ BEYANNAMESİ
Advertisements

Enfeksiyöz Hastalıkların Tedavisinde Eczacının Rolü
Yataklı Tedavi Kurumları Enfeksiyon Kontrol Yönetmeliği
VAN TÜRKİYE’ DE YANIK YARASI İZOLATLARININ BAKTERİYOLOJİK PROFİL VE ANTİBİYOGRAMININ ÜÇ YILLIK İNCELEMESİ Araş. Gör. Dr. Fatma Esenkaya Taşbent Danışman:
Araş.Gör.Dr.Fatma Esenkaya Taşbent Danışman: Yrd.Doç.Dr.Mehmet Özdemir
Clinical evaluation of a fully automated CMV PCR assay Journal of Clinical Virology 50 (2011) 281–286.
Pseudomonas aeruginosa diversity in distinct paediatric patient groups
Doç.Dr.İlhan ÖZTEKİN Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi
AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI
Glikopeptit Dirençli Enterokok ve Metisilin Dirençli Staphylococcus Aureus Türlerinin Türkiye ve Hastanemizdeki Durumu ve Tedavi Seçenekleri Dr. Oğuz Reşat.
Bu çalışma için herhangi bir kurumdan maddi destek alınmamıştır.
Hastane Enfeksiyonlarında Sorun Mikroorganizmalar
17. DÖNEM AKUPUNKTUR EĞİTİM PROGRAMINDA TEDAVİYE ALINAN 130 HASTANIN DEMOGRAFİK, KLİNİK ÖZELLİKLERİ VE TEDAVİ SONUÇLARI Dr. Derya Özmen ALPTEKİN Fiziksel.
HASTANE iNFEKSİYONLARI TANIMI, EPİDEMİYOLOJİSİ VE RİSK FAKTÖRLERİ
ANTİBİYOTİK KOMBİNASYONLARI
ÇİD MİKROORGANİZMALAR
YBÜ Enfeksiyonları ve Ventilatörle İlişkili Pnömoni
SEPTİK ŞOK DR BARIŞ VELİ AKIN BAKIRKÖY DR SADİ KONUK EĞİTİM VE
Antibiyotikler ve Antibiyotik Direnci
Gram pozitif sepsiste ampirik tedavide yeni yaklaşım Prof. Dr. Mehmet BAKIR.
Toplum Kökenli Pnömoniler
EYLÜL 2014 ÖZGE DEMİR.
Makalenin Yazarları: Vehbi Aytekin SANALAN Esra TELLİ Yavuz SELİM
Doç. Dr. Emel Yılmaz Enf Hast ve Kl Mikrobiol AD
BEYAZ ÖNLÜK HİPERTANSİYONU
* Nilay SAĞNAK, ** Sezgi ÇINAR
Ecz.HİLAL ÖZNUR Uygulama Adı:AKILCI ANTİBİYOTİK KONTROLÜ
NÖROENDOKRİN TÜMÖRLER GEP-NET
Danışman:Prof.Dr.Mahmut Baykan Hazırlayan:Arş.Gör.Dr.Özlem Ögüç Şanlı
ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARINDA SINIFLANDIRMA-TANI
ÜRİNER KATETERLER VE İLİŞKİLİ ENFEKSİYONLAR
26 Kullanım yönetimi. Niçin kullanım yönetimi AraştırmacılarTemel Bulgular Van Dyke (1963)Genel hastanelerde uzun süre yatan hastaların % 40’ının hastane.
FEN ve Antibiyotiklere Direnç Sorunu
Enfeksiyöz Hastalıkların Tedavisinde Eczacının Rolü Doç.Dr. Kutay Demirkan Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Klinik Eczacılık Anabilim Dalı Başkanı.
Arş.Gör.Dr. Asiye Acar Prof.Dr. Mahmut Baykan. Surendra K. Sharma, Ninoo George, Tamilarasu Kadhiravan, Pradip K. Saha, Hemant K. Mishra& Mahmud Hanif*
Ampirik Antibiyotik Tedavisi
YENİ DOĞAN BEBEKLERİN YOĞUN BAKIMA ALINMASINDA ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER
Antibiyotikler Uygun olmayan ve yaygın kullanılan ilaçların başında
TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN BAŞARISINDA
Hemodiyaliz Hastalarında Endovasküler Yolla Tedavi Edilen Santral Ven Darlık ve Tıkanıklıklarının Uzun Dönem Sonuçları Dr. Serkan Gür, Şifa Üniversitesi.
Antibiyotik Bakterilerden veya mantarlardan elde edilen veya sentetik olarak üretilen Bakteriler üzerinde öldürücü ya da üremelerini engelleyici etki.
Ventilatör İlişkili Pnömoni
İRLANDA DUBLİNDE BİR 3. BASAMAK HASTANEDEN İZOLE EDİLEN KLEBSİELLA PNEUMONIAE İZOLATLARININ PLAZMİDİK AMP C B-LAKTAMAZLARININ SAPTANMASI VE MOLEKÜLER TİPLENDİRİLMESİ.
Danışman:Prof.Dr.Mahmut Baykan Hazırlayan:Arş.Gör.Dr.Özlem Ögüç Şanlı
YENİDOĞANDA AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI Dr. Ferhan KARADEMİR MART 2007.
Vet. Hekim Ahmet SAFRAN Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
HASTANE ENFEKSİYONLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ
HASTANE ENFEKSİYONLARI
HASTANE ENFEKSİYONLARI
Giriş ve Amaç: Sigara kullanımı dünyadaki önlenebilir ölüm nedenlerinin başında gelmektedir. Bu ölümlerin çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde oluşmakta,
Dr. Sencer KAYA Aile Hekimliği AD Giriş Proton pompa inhibitörleri (PPI) çoğunlukla zararsız görülseler de diyare, interstisyal nefrit, pnömoni,
ASTIM GENETİĞİ:2006 GEN KEŞFİNDE UZUN VE DOLANBAÇLI BİR YOL
Low Thiamine Levels in Children With Type 1 Diabetes and Diabetic Ketoacidosis: A Pilot Study.
Araş. Gör. Dr. N. Emel ELVERİCİ ARDIÇ
MBEK değerleri aralığı (µg/ml) MIK değerleri aralığı (µg/ml)
Vücut kitle indeksinin IVF-ICSI gebelik sonuçlarına etkisi
ÇOCUKLARDA ORTAYA ÇIKAN SEPTİK ŞOKTA SERUM LAKTAT SEVİYELERİ
TOPLUM KÖKENLİ PNÖMONİLERDE OLGU SINIFLAMALARI
STAFİLOKOK ENFEKSİYONLARI
Tubaovaryan Abse Tedavisinde Minimal İnvaziv Cerrahi Deneyimlerimiz
Sepsisli Hastalarda prokalsitonin, C-Reaktif Protein, Lökosit, Mean Platelet Volüm Değerlerinin, Kan Kültüründe Üreyen Mikroorganizmalarla Karşılaştırılması.
2 Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD. , Antalya
RADYOCERRAHİ UYGULANAN AKROMEGALİ HASTALARININ KLİNİK VE LABORATUVAR İZLEMİ 
 MELİHA MELİN UYGUR1, DİLEK GOGAS YAVUZ1, DİLEK DERELİ YAZICI1, OĞUZHAN DEYNELİ1,
Arş.Gör.Dr.Kevser Ayar KTÜ Tıp Fakültesi Aile Hekimliği AD
Ekstraselüler DNA’nın (eDNA) Biyofilm Yapısındaki Rolü
HOŞGELDİNİZ … © Diaverum September 2018.
Çocuklarda Solunum Yolu Enfeksiyonu ve Astım Kontrolü
Araş. Gör. Dr Abdullah Kaan KURT
GENİŞLETİLMİŞ SPEKTRUMLU VE İNDÜKLENEBİLİR BETA- LAKTAMAZLAR EXTENDED SPECTRUM AND INDUCTABLE BETA-LACTAMASE (ESBL)
Arş. Gör. Dr. Esranur AKBULUT
Sunum transkripti:

Araş.Gör.Dr.Fatma Esenkaya Taşbent Danışman: Doç.Dr.Mehmet Özdemir VanD Fenotipli ve VanA Genotipli Vankomisin Dirençli Enterokokların Klinik ve Mikrobiyolojik Özellikleri Araş.Gör.Dr.Fatma Esenkaya Taşbent Danışman: Doç.Dr.Mehmet Özdemir

Enterokoklarda Vankomisin direnci En sık rastlanan üç direnç fenotipi 1) VanA fenotipi: Teikoplanin direnci ile birlikte yüksek düzey vankomisin direnci 2) VanB fenotipi: Genellikle teikoplanin direnci olmaksızın orta- yüksek düzey vankomisin direnci 3) VanC fenotipi: Enterococcus gallinarum ve Enterococcus casseliflavus’ ta görülen intrensek düşük düzey vankomisin direncidir

Enterokoklarda Vankomisin direnci VanA ve VanB fenotipleri en sık E. faecalis ve E. faecium’ da görülür ama diğer türlerde de bulunmuştur Son zamanlarda üç yeni genotip tanımlanmıştır; vanD, vanE, vanG. Vankomisine yüksek düzey direnç ve teikoplanine değişen düzeyde direnç ile sonuçlanan VanD tipi direnç sadece E. Faecium’ da saptanmıştır E. faecalis’ te bulunan VanE tipi direnç orta düzey vankomisin MİK’ i sergiler ve mikroorganizma teikopanine duyarlı kalır VanG fenotipi VanD fenotipine benzer

Araş.Gör.Dr.Fatma Esenkaya Taşbent Danışman: Doç.Dr.Mehmet Özdemir VanD Fenotipli ve VanA Genotipli Vankomisin Dirençli Enterokokların Klinik ve Mikrobiyolojik Özellikleri Araş.Gör.Dr.Fatma Esenkaya Taşbent Danışman: Doç.Dr.Mehmet Özdemir

Jpn. J. Infect. Dis., 66, 1-5, 2013  

Giriş 1986 yılında vankomisine dirençli enterokokların (VRE) ilk ortaya çıkmasından bu yana bu bakteriler önemli nazokomiyal patojenler haline gelmiştir ve artan sıklıkta tespit edilmektedir  Ayrıca, asemptomatik VRE kolonizasyonu semptomatik hastalık öncesinde meydana gelir  Kore Cumhuriyeti(ROK)’ndeki VRE izolasyon oranı, 1992 yılında ilk VRE izolasyonun rapor edilmesinden bu yana, üçüncü basamak hastanelerde belirgin artmıştır; ROK taki hastalarda yoğun bakım ünitelerindeki rektal kolonizasyon oranları % 9.7 ile % 51.9 arasında değişmektedir

Giriş Altı glikopeptid direnç fenotipi (VanA dan VanG ye kadar) tarif edilmiştir, VanA ve VanB fenotipleri bunların arasında en sık olarak karşılaşılanlardır Van D direnci Enterococcus faeciumun birkaç suşu içinde tespit edilmiştir VanD fenotip vankomisine düşük düzeyde dirençlidir ve teikoplanine duyarlı yada orta dirençlidir

Giriş Daha önceleri, Song ve arkadaşları Kore hastanelerinde VRE izolatlarının % 15.3’ nün VanD fenotip ve vanA genotipte (VanD-vanA) olduğunu rapor etmişlerdir VanD-vanA VRE izolatlarının sık sık izolasyonuna rağmen, bunların klinik ve mikrobiyolojik özellikleri belirsizliğini korumaktadır Bu nedenle, bu çalışmada, VanD-vanA vankomisine dirençli E. faecium izolatlarının klinik ve mikrobiyolojik özellikleri incelenmiştir

Materyal -metod Bu çalışma, Ocak 2008 ve Aralık 2009 tarihleri ​​arasında 1000 yataklı bir üniversite hastanesinde gerçekleştirildi Aktif sürveyans programına dayanarak; rektal sürüntü veya dışkı örnekleri, 50 yataklı yoğun bakımlara kabul edilmiş tüm hastalardan toplandı Her bir VRE izolatında, genotip için glikopeptid direnci multipleks PCR metodu ile belirlendi ve teikoplanin ve vankomisin için MİK değerleri agar dilüsyon yöntemi kullanılarak CLSI ‘ya göre belirlendi. Standart suş olarak E. faecium kullanıldı

Materyal -metod Risk faktörleri, klinik sonuçlar ve bakteriyel virulans faktörleri açısından VanD-VanA VRE (E. faecium) ile kolonize 20 hasta ve VanA-VanA VRE (E. faecium) ile kolonize 20 hasta; retrospektif olarak değerlendirildi Hastalara ait laboratuvar bulguları, eşlik eden bulaşıcı hastalıklar, yeni antimikrobiyal kullanımı gibi veriler elektronik tıbbi kayıtlardan elde edildi Virülans genlerinin varlığı multipleks PCR ile belirlendi. VanD-vanA VRE ve VanA-vanA VRE aynı hastada sırayla izole edilmişse, 2 izolatın moleküler akrabalığını karşılaştırmak için pulsed-field jel elektroforezi (PFGE) yapıldı.

Materyal -metod Vaka tanımı: VanA fenotipi, VanA geni tarafından kodlanan vankomisine ve teikoplanine yüksek düzey direnç olarak tanımlanır VanB fenotip, vanB geni tarafından kodlanan teikoplanine duyarlı, vankomisine karşı değişken direnç seviyeleri ile karakterizedir. Buna karşılık, VanD fenotip; vanA gen tarafından kodlanan vankomisine karşı düşük-düzeyde direnç ve teikoplanine duyarlı veya orta duyarlı olarak tanımlanır  

Sonuçlar Hastaların demografik ve klinik bilgileri tablo 1 ‘de özetlenmiştir

Sonuçlar Yaş, cinsiyet, yoğun bakıma yatırılma nedenleri, eşlik eden hastalıklar, başvurudan önce ikamet ettiği yer, bir yıl içindeki hospitalizasyon oranları ve VRE kolonizasyonunun fiziksel faktörleri (sakral yaralanma, foley katater, drenaj kateteri) gibi özellikler açısından VanD-vanA ile kolonize hastalar ile VanA-vanA ile kolonize hastalar arasında anlamlı bir farklılık yoktu Öncesinde sefalosporin, kinolon, klindamisin ve aminoglikozid kullanımı ile vankomisin direnç fenotipi ilişkili değildi

Ancak, multipl VRE kolonizasyonu, yakın zamanda karbapenem ve glikopeptid kullanımı vanA fenotip varlığı ile ilişkiliydi; sadece VAND-vanA VRE’ li 2 hasta, YBÜ’ne alınmadan önceki 3 ay içinde glikopeptid almıştı VanD- vanA VRE’li hastalar ile VanA-vanA VRE’ li olanlar arasında hastanede kalma süreleri, yoğun bakımda kalma süreleri ve hastane mortalitesi açısından anlamlı bir farklılık gözlemlenmedi

Sonuçlar

Sonuçlar Virülans gen esp 40 enterokokun hepsinde identifiye edilmiştir, 20 VanD-vanA VRE izolatlarının % 90’ nı ve 20 VanA-vanA VRE izolatlarının % 95’ i hyl geni için pozitifti İzolatların hiçbiri asa1, gelE veya cylA genlerini içermektedir

Sonuçlar

Tartışma Bu çalışma VanD-vanA VRE’nin klinik ve mikrobiyolojik özelliklerini değerlendirmek için dizayn edilmiştir VanD-vanA VRE salgınları önceden bildirilmekle birlikte, bu çalışma VanD-vanA VRE’nin klinik etkilerini araştırmak için ilk vaka-kontrol çalışmasıdır Bu çalışmada VanD-vanA VRE kolonize hastaların VanA-vanA VRE ile kolonize hastalardan ayırt edilemeyen klinik özelliklere sahip olduğu bulundu

Tartışma Önceki çalışmalar ile uyumlu olarak, bu hastaların çoğunda VRE kolonizasyonu için birden fazla risk faktörü vardı Kronik hemodiyaliz, uzun süreli bakım tesislerinde kalma, 30 gün içinde antibiyotik alımı, 1 yıl içinde hastanede yatış ve 60 yaşının üzerinde olmak VRE kolonizasyonu için risk faktörü olarak tespit edilmiştir

TARTIŞMA Bazı çalışmalarda VRE infeksiyonu ve kolonizasyonu ile; vankomisin, üçüncü kuşak sefalosporinler, siprofloksasin, aminoglikozidler ve anaeroblara karşı etkili antibiyotiklerin kullanımının ilişkili olduğunu bildirilmiştir VanA-vanA VRE ile kolonize hastaların aksine, VanD-vanA VRE kolonize hastalar, geçmişte glikopeptid ile tedavi edilmiştir ve bu hastalarda genellikle düşük VRE-kolonizasyon yoğunluğu vardır (tek bir bölgede kolonizasyon)

Bununla birlikte, VanD-vanA VRE ile kolonize hastaların % 40’ında (8 hasta) glikopeptid kullanımından sonra 24.9 ± 7.4 gün ortalama zaman aralığında vanA fenotipi indüklenmiştir

Bu 8 hastanın tümü ya metisiline dirençli Staphylococcus aureus enfeksiyonlarının tedavisinde veya merkezi sinir sisteminin cerrahisi öncesinde profilaktik olarak glikopeptid aldı.

VanD-vanA VRE ve VanA-vanA VRE olan hastalar arasında klinik sonuçlar açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı.

TARTIŞMA Tekrarlayıcı VRE kolonizasyonunu ve hastalığın ilerlemesi anlamak için virülans faktörlerini dikkate almak önemlidir. Bunlar genlerle ilgili biyofilm üretimi (esp), agregasyon (asa1), jelatinaz hidrolize kollajen (Gele) gibi enzimleri üretenler, sitolizin (cylA ilgili genler gibi) ve hiyaluronidaz (HYL)dır.

TARTIŞMA VanD-vanA VRE ve VanA-vanA VRE arasındaki virulans faktörlerini değerlendirirken, butun izolatlarda esp geni , Æ90z izolatlarinda HYL geni tespit ettik. Bu oranlar önceki çalışmalarda vankomisine duyarlı enterokok için bildirilen oranlardan daha yüksek bulundu Bu çalışmada bazı sınırlamalar vardır. İlk olarak, örneklem büyüklüğü küçük ve VRE izolatlarının tek bir üniversite hastanesi yoğun bakım hastalarından elde edilmiştir. İkinci olarak VanD-vanA VRE ve VanA-vanA VRE arasındaki ilişkinin moleküler mekanizmaları üzerinde spekülasyon yapmamıza rağmen mekanizmalarını aktif olarak araştırmadık.

TARTIŞMA VanD-vanA VRE direnç mekanizmaları daha iyi aydınlatmak ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. Sonuç olarak VanD-vanA VRE izolatlarının kararsız, heterojen bakteri popülasyonunu temsil ettigini ve glikopeptidlere maruz kaldıktan sonra VanA fenotipine dönüşebilmesinin mümkün olduğunu belirledik.

TEŞEKKÜRLER