I.ÜNİTE: TÜRKLERDE DEVLET TEŞKİLATI

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
1. Büyük Selçuklu Devleti'nde adalet teşkilatı içinde,
Advertisements

Büyük Selçuklularda Kültür ve Medeniyet DEVLET TEŞKİLATI: DEVLET TEŞKİLATI: Türk Devlet geleneğinin esasını teşkil ettiği Selçuklu devlet teşkilatı; Karahanlı.
TÜRKLERDE HUKUK SİSTEMİ
ÜNİTE: TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK KONU: OSMANLI ORDUSU ve YÖNETİM YAPISI
DURAKLAMA DEVRİNDE İÇ İSYANLAR
Tarih bilimi araştırmayı ve öğretimi kolaylaştırmak amacıyla,
Tarihte hiçbir zaman mutlak gerçek yoktur...
1.
1.
OSMANLILARDA YÖNETİM,ASKERİ TEŞKLAT VE EĞİTİM
C-Klasik Osmanlı Devlet Teşkilatı
TIMAR SİSTEMİ.
1924 ANAYASASI.
İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE DEVLET YÖNETİMİ
KLASİK DÖNEM OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI
I.ÜNİTE: TÜRKLERDE DEVLET TEŞKİLATI
TANZİMAT DÖNEMİ OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI
OSMANLIDA DEVLET YÖNETİMİ
Tanzimat Dönemi Osmanlı Adliye Teşkilatı
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük CUMHURİYETÇİLİK
OSMANLI’DA HUKUK.
1.
ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ VE BEYLİKLER DÖNEMİNDE KÜLTÜR VE UYGARLIK
SALTANATIN KALDIRILMASI
Osmanlı devleti’nde taşra ve eyalet yönetimi
KAZANIM: 10. SINIF 2.ÜNİTE 3.KAZANIM
SOSYAL BİLGİLER KONU TARAMA SORULARI
ÖĞRET ONA Zaman alacak biliyorum,
OSMANLILARDA ASKERİ TEŞKİLAT
TÜRK–İSLAM DEVLETLERİNDE ORDU TEŞKİLATI
DİVANIHÜMAYUN.
B) TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE HUKUK
ESKİ TÜRK TOPLULUKLARINDA DEVLET YÖNETİMİ
OSMANLI DEVLETİ KURULUŞ
ÇOCUK, YAŞAM VE ÖĞRETMEN
TOPRAKTAN GELEN YAŞAM Erdoğan GÜL.
DURAKLAMANIN SEBEPLERİ
Eskişehir Salih Zeki Anadolu Lisesi
OSMANLIDA YÖNETİM, ASKERİ TEŞKİLAT VE EĞİTİM
Sosyal Bilgiler BEYLİKTEN DEVLETE
OSMANLI’DA DİVAN-I HÜMAYUN
ADI:ASLIHAN SOYADI:YAVAŞCI SINIFI: 7/A NO:29 DERS: SOSYAL BİLGİLER
ISLAHATLAR- AYAKLANMALAR
TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLUŞU
YGS TARİH TERİMLER 2015.
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN YENİLEŞME HAREKETLERİ
Büyük selçuklu devletİ
II. MAHMUT DÖNEMİ SORU PROĞRAMI
D E V L E T Y Ö N E T İ M İ OSMANLI DEVLETİ KÜLTÜR VE UYGARLIĞI.
OSMANLI DEVLETİ KÜLTÜR VE UYGARLIĞI
TOKİ TURGUT ÖZAL İMAM HATİP ORTAOKULU
Osmanlı Devleti kurulduğunda
TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK / OSMANLI’DA TOPLUM VE EKONOMİ
TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK / OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU
OSMANLI TARİHİ KURULUŞ DEVRİ
İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE DEVLET YÖNETİMİ
Osmanlı’da divan teşkilatı
Tanzimat Dönemi Osmanlı Adliye Teşkilatı
KURULTAYDAN MECLİSE “Egemenlik” kavramı
Osmanlı devleti’nde taşra ve eyalet yönetimi
TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK / OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU / Osmanlı Devleti’nin Hızlı Yükselme Sebepleri.
TIMAR SİSTEMİ TIMAR SİSTEMİ. Tımar: Osmanlı Devleti'nde kamu arazisi (mirî) dahilinde, yönetimi sipahiye bırakılmış olan verimli topraklara verilen ad.
Osmanlı devleti ordu teşkilatında kendinden önce kurulmuş olan Türk-islam devletlerini örnek almıştır. osmanlı devleti fetih politikası üzerine kurulmuş.
Tanzimat Dönemi Osmanlı Adliye Teşkilatı
Osmanlı’da Merkez ve Taşra Hayatı
OsmanlI’da dİvan teşkİlatI
GAZNELİLER ( ).
1)- Bursa alındı(1326) 2)- Maltepe (Palekanon) Savaşı (1329) yapıldı. 3)- İznik ve Kocaeli fethedildi. 4)- Karesioğulları Beyliği Osmanlılara katıldı.
OSMANLI KURULUŞ.  Osmanlı Devleti’nin Doğuşu  Malazgirt Savaşı’ndan sonra birçok Türk boyu ile beraber Anadolu’ya gelen Kayılar, Türkiye  Selçuklu.
Sunum transkripti:

I.ÜNİTE: TÜRKLERDE DEVLET TEŞKİLATI

İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRKLER DEVLET YÖNETİMİ Uygurlar dışında bütün Türk Devletleri göçebe devlet şeklinde yaşamışlardır. Aileler obaları, obalar boyları, boylar ise budunları meydana getirirdi. Hakanın yetkileri "Kurultay" denilen danışma meclisi ile sınırlandırılmıştı. Devlet, hanedanın ortak malı kabul edilirdi. UYARI : Bu durum Türk devletlerinde taht mücadelelerine sebep olmuştur. İslamiyet öncesinde kurulan Türk devletlerinde yazılı hukuk kurallarına rastlanmaz. Genelde, sosyal hayatı düzenleyen sözlü hukuk kuralları yani töreler baskındır. Devlet yapısında töreyi uygulayan adalet teşkilatının başı hükümdardır. Töre hükümleri ile çok ağır cezalar verildiği görülmüştür.Mete Han tarafından kurulan ordu, Türk Kara Kuvvetleri'nin temeli olarak kabul edilmiş ve Çin, Moğol, İran, Bizans ve Roma'yı da etkilemiştir.

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE DEVLET YÖNETİMİ

Selçukluları meydana getiren Oğuzlar, Orta Asya'dan Maveraünnehir ve Horasan'a gelince bütünüyle İslamiyeti kabul ettiler. Müslüman olmalarıyla eski bozkır kültürünün İslam’a aykırı olmayan müesseselerini sentezleştirdiler. Böylece Türk-İslam kültürü ortaya çıktı.

1-Türk-İslam Devletlerinde Devlet Anlayışı Orta Asya’da kurulan ilk Türk-İslam devleti Karahanlılardı. Zamanla devlet yönetiminde İslam devletlerinden etkilenen Karahanlılar, Türk- İslam devlet yapısının oluşumunda bir köprü vazifesi gördü. Selçuklular zamanında olgunluk safhasına ulaştı.

Türk Devlet geleneğinin esasını teşkil ettiği Selçuklu devlet teşkilatı; Karahanlı, Sâmânlı, Gazneli ve Abbasî devletleri teşkilatlarından geniş ölçüde faydalanmış ve bunları kendi bünyesinde mükemmel bir surette uygulamıştır.

İlk Türk devletlerindeki “ülkenin töreye uygun ve adaletli olarak yönetilmesi”, “Devlet halk içindir” anlayışı Türk-İslam devletlerinde de devam etti. İlk Türk devletlerindeki Türk cihan hakimiyeti ülküsü ise “cihat” anlayışıyla birleşerek İslamiyet’in dünyaya hakim olması şekline dönüştü.

Büyük Selçuklu Devleti’ne kadar İslam dinini kabul eden devletlerin hükümdarları halifenin yüksek otoritesini tanımaktaydı. 1058 ‘de Abbasi Halifesi temsil ettiği siyasi otoriteyi bir törenle Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’e devretti. Böylece ilk defa resmen dini ve siyasi otorite birbirinden ayrıldı.

2-Merkez Teşkilatı İlk Türk-İslam Devletlerinde merkezi yönetim hükümdar, saray ve hükümetten oluşmaktadır.

a-Hükümdar: İlk Türk devletlerindeki “kut” inancı Türkler İslamiyeti kabul ettikten sonra İslami bir anlam kazanarak “Allah’ın takdiri veya nasibi” olarak yorumlanmıştır.İlk Müslüman Türk devletlerinden olan Karahanlılarda, ülkenin doğusunu idare eden büyük hakana Arslan Han adı verilirdi. Onun hakimiyeti altında batı bölgelerini, Buğra ünvanını taşıyan diğer bir han idare etmekteydi.

Hükümdarlığı halife tarafından tasdik edilen Gazne hükümdarı Mahmud, sultan ünvanını ilk defa kullanan hükümdar olarak bilinir. Daha sonra bu ünvan, bütün Müslüman devlet başkanları tarafından kullanılmıştır Töre ve müesseselerin tanıdığı haklarla devletin tek hakimidir.

Sultan ünvanlı hükümdarlara genellikle Sultanülâzam denilirdi Sultan ünvanlı hükümdarlara genellikle Sultanülâzam denilirdi. Türklerdeki Hâkan veya Kağan, batıdaki imparator kelimesinin karşılığıdır. Sultan, Türkçe adının yanında İslamî ad da taşırdı. Halife tarafından künye ve lakap da verilirdi. Sultan merkezde oturur, ülke toprakları hanedan mensuplarınca idare edilirdi.

Müslüman Türk devletlerinde, kendilerine bir bölgenin idaresi verilen hanedan üyeleri, melik diye anılırdı. Bunlar yarı müstakil bir şekilde hareket ederlerdi. Bulundukları bölgede, asıl devlet merkezindekine benzer bir dîvan kuruluşuna da sahiptiler.

Hükümdarın vefatı veya şiddetli bir dış istilâ gibi hâdiseler sonucu, merkezde iktidar boşluğu olunca, devlet bütünlüğü bozulmaya yüz tutar, iktidara sahip olmak için şehzadeler birbiriyle mücadeleye girişirdi. Bu durum, Selçuklu Devletinin daha uzun ömürlü olmasını önlemiştir.

Ancak Osmanlılar, bunu göz önüne alarak hakimiyetin bölün-memesini prensibini gerçekleş-tirip, devleti altı asırdan fazla ayakta tutabilmişlerdir. Aynı husus Göktürkler'de, İlteriş Kağan ile kardeşi Kapagan Kağan'ın çocukları arasında da görülmüştür.

ÖĞRET ONA Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona,kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı. Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen, Sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.

Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını... Eğer yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret.

Fakat ona sessiz zamanlar da tanı. Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların, ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği.

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona. Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret. Herkes ona yanlış olduğunu söylediğin de dahi.

Tüm insanları dinlemesini öğret ona, Fakat tüm söylediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret.

Eğer yapabilirsen, üzüldüğün de bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona Eğer yapabilirsen, üzüldüğün de bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona. Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.

Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, Fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.

Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona. Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret.

Büyük Selçuklu Devleti zama-nında, Türk medeniyeti çok yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Selçuklu sultanları, devleti adaletle idare etmeye büyük önem verirler ve devletin devamını bunda görürlerdi.

Sultanlar, haftanın belirli günlerinde, devlet ileri gelenleri kabul ederlerdi. Halkın şikâyetlerini dinler, devlete karşı işlenen suçlara bakan yüksek mahkemeye başkanlık yaparlardı.

Karahanlı Devleti, daha ilk kuruluş yıllarında, tarihî Türk devlet idaresi geleneğine uygun olarak iki büyük idarî kısma bölündü. Bunlardan doğuda kalan kısmın başında hakan bulunur ve her türlü idarî yetkiyi elinde bulundururdu.

Batı kısmını ise hakanın hükümran-lığı altında, aynı aileden bir han, ona bağlı olarak idare ederdi.

Hükümdarların yanında "Yuğruş" denilen bakanlar kurulu bulunurdu Hükümdarların yanında "Yuğruş" denilen bakanlar kurulu bulunurdu. Yüksek devlet memuriyetlerinde, başkumandana "subaşı", maliye bakanına "ağıcı", saray hâcibine "tayangu" veya "bitikçi" denirdi.

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE DEVLET YÖNETİMİ Türkler Müslüman olduktan sonra da devlet yönetimi ile ilgili geleneklerine devam ettiler. Devlet hanedan ailesinin ortak malı sayılıyordu. Karahanlı Devleti kurulduğu coğrafya itibari ile Türk Devlet anlayışını aynen sürdüren bir devletti. Hükümdarlar da "kara" ünvanı kullanılıyordu. Sultan ünvanını ilk kullanan Türk Hükümdarı Gazneli Mahmut ( Sultan Mahmut ) olmuştur. Devlet işleri Büyük Divan denilen yerde görüşülüp karara bağlanırdı. Divanın alt kademeleri vardı. Her alt kademede ayrı bir iş görülürdü. Ülkeler kolay yönetim için eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletlerde melikler görev yapardı.Moğol hükümdarlarına "Kağan denirdi. Devlet işerinin görüşüldüğü ve karara bağlandığı yere de "Kurultay" adı verilirdi. Ordu komutanlarına ise "noyan" adı verilirdi. NOT: Ülkenin hükümdar ailesinin ortak malı sayıldığı düşüncesi bütün Türk Devletlerinde kabul görmüş ortak bir düşünce idi. Bu anlayış taht kavgalarına ve Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmalarına neden olmuştur.

Mali ve genel yönetim- Vezir İç haberleşme- Gizli Haber Alma TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET KARAHANLILAR Divan-ı Ali Hükümet- Vezir Divan-ı Tuğra Resmi Yazışmalar Divan-ı İstifa Mali Mali ve İdari Teftiş Divan-ı İşraf Divan-ı Arız Askeri Divan GAZNELİLER Divan-ı Vezaret Mali ve genel yönetim- Vezir Divan-ı Risalet Resmi yazışmalar Divan-ı İşraf İç haberleşme- Gizli Haber Alma Mali – Vekil-i Has Divan-ı Vekalet SELÇUKLULAR Divan-ı Saltanat Müstevfi İdari ve mali teftiş

Devlet teşkilâtı: Gazneli Devletinde emir veya sultan, devletin tam hâkimidir. Devlet dairelerine dîvân denilmektedir. Bu dîvânların en önemlileri, Dîvân-ı Vezâret, Dîvân-ı Arz, Dîvân-ı Risâlet veya İnşâ ve Dîvân-ı İşrâf idi. Dîvân-ı Vezâret, maliye ve genel yönetim işlerine bakardı. Başkanı vezirdi.

4. Selçuklularda değişik toplulukların çocukları küçük yaşta alınarak özel olarak yetiştirilir ve yeterli olgunluğa geldiklerinde askere alınırlardı. Bu sisteme “gulam” sistemi denilirdi. Selçuklulardaki bu sistemin Osmanlılardaki karşılığı aşağıdakilerden hangisidir? A) Timar B) Kapıkulu C) Millet D) İltizam E) Sâliyane 2008-2

11. asır yazarlarından Kaşgarlı Mahmud şöyle demektedir: "Allah, devlet güneşini Türklerin burcunda doğdurmuş, göklerdeki dairelere benzeyen devletleri onun saltanatı etrafında döndürmüş, Türkleri yeryüzünün hakimi yapmıştır."

Soru: Türk-İslam Devletlerinde yer alan önemli divanları yazınız. Cevap: Tura divanı,İstifa divanı, arz divanı, art divanı, şart divanı.

Soru: İstifa Divanının görevi nedir? Cevap: Devlet adam- larının istifa ettiği divandır.

b-Saray Teşkilatı Sarayda sultanın ailesi ve maiyeti otururdu. Saray teşkilatı ve teşrifatçılık, önceleri Oğuz töresine göre yapılırken, sonraları İslamî hüviyet kazandı.

Sarayda, sultanla dîvanlar arasındaki irtibatı Hâcibü'l-hacib denilen Hâcib sağlar; örfî meselelerin hallinde kadıya da yardımcı olurdu. Hâcibler, sultanın güvendiği kişiler arasından seçilirdi.

Emîr-i Candâr: Saray muhafız- larının başı olup, maiyetindeki hassa birlikleriyle sarayın ve sultanın emniyetini sağlamakla görevliydi. Silahdar, merasim- lerde sultanın silahlarını taşırdı ve silahhanedeki muhafızların âmiriydi.

Emîr-i Alem: Sultanın "Rayet-i Devlet" denilen bayrağını, saltanat sancaklarını taşımak ve muhafaza etmekle görevliydi. Emîr-i alemin maiyetinde alemdarlar vardı. Yasacı, bayrak ve nevbet takımını muhafaza ve idare ederdi.

Soru: Emir-i Alem Cevap: Herkese hükmeden en güçlü. Alemin kralı.

Câmedâr: Sultanın elbiselerinin muhafızıydı Câmedâr: Sultanın elbiselerinin muhafızıydı. Emîr-i meclis, sultanın ziyafetlerini hazırlatıp, teşrifatçılık yapardı. Emîr-i Çeşnigîr, sultanın yemeklerini hazırlayan ve sofra hizmetlerini yapan çeşnigirlerin amiriydi.

Şerabdar-ı has, sultanın şerbet- lerini hazırlamakla, haftanın belirli günlerinde toplanan mecliste ve yemeklerde hizmetle görevliydi.

Serhenk (Çavuş), törenlerde ve sultanın seyahatlerinde yol açardı Serhenk (Çavuş), törenlerde ve sultanın seyahatlerinde yol açardı. Ayrıca, Abdâr, Emîr-i Âhur, Üstadüddâr, Vekîl-i Has, Emîr-i Şikâr, Bazdâr ve Nedimler de sarayda vazifeli kişiler arasındaydı.

c- Hükûmet: Büyük dîvan denilen "dîvan-ı saltanat"ta devletin umumi işleri görüşülüp yürütülürdü. Selçuklularda büyük dîvandan başka, devletin malî, askerî, adlî ve diğer işlerine bakan dîvanlar da vardı.

Dîvan başkanı, sultanın mutlak vekili olan Sâhib, Sâhib-i Dîvan ve Hâce-i Büzürg de denilen vezirdi. Vezir bir tane olup, alâmet olarak destâr (sarık) ve altın divit verilirdi. Vezirin dividi, Devâtdâr'da olup, aynı zamanda sır kâtipliği de yapardı.

Dîvan-ı arz'a, Arzü'l-ceyş başkanlık ederdi Dîvan-ı arz'a, Arzü'l-ceyş başkanlık ederdi. Emîr-i ariz de denilen bu zatın başkan-lığındaki teşkilat, millî savun-ma hizmetleri ve ordunun ihtiyaçlarını karşılamakla vazifeliydi.

Selçuklularda, İstifâ dîvanı, malî işlerle ilgilenir, en önemli üyesine Müstevfî denirdi. Tuğra dîvanı, ferman, berat, menşur, mektup dahil, yazışmalara tuğra çekerdi. İşraf dîvanı; Müşrif-i memâlik de denilen müşrifin âmirliğinde genel teftiş yapardı.

Şehzadelerin yetişmesiyle ilgilenen ata- begler, eyalet merkezlerinde güvenlik hizmetleriyle ilgilenen ve şıhne (veya şahne) denilen askerî valiler, mülkî idareden mesul olan âmiller ve zabıta hizmetleriyle "emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i ani'l-münker" (iyiliği emredip kötülükten sakındırma) görevini üstlenmiş olan muhtesipler de hükümet teşkilatı içinde yer alırdı.

Adlî Teşkilat (Hukuk) Adliye; şer'î ve örfî kazâ olmak üzere ikiye ayrılırdı. Şer'î davalara kadılar bakardı. Kâdı'l-kudât denilen baş kadı, Bağdat'ta bulunur, merkezde mahkeme başkanlığı yapardı.

Baş kadı, diğer kadıları da teftiş ederdi Baş kadı, diğer kadıları da teftiş ederdi. Kadılar, şer'î davalar, tereke (miras), hayrât ve vakıf işlerine bakarlardı. Selçuklu Türkleri, Hanefî mezhebinde olduklarından, davalar ve meseleler, bu mezhebin hükümlerine göre halledilirdi.

Yanlış bir karar verilmişse, öteki kadılar, durumu sultana bildirerek, düzeltme yapılır, hatanın önüne geçilirdi. Kadıların yetişmesine çok dikkat edilirdi.

Örfî mahkemelerin başında, Emîr-i dâd denilen adalet emîri bulunurdu Örfî mahkemelerin başında, Emîr-i dâd denilen adalet emîri bulunurdu. Bunlar, devlete, kanunlara ve emirlere karşı gelenlerin davalarına, siyasî suçlara bakarlardı. Bir nevi olağanüstü mahkemeler demek olan Dîvan-ı mezalim'e başkanlık ederlerdi.

Kazaskerler (Kadıaskerler), ordu mensuplarının davalarına bakardı Kazaskerler (Kadıaskerler), ordu mensuplarının davalarına bakardı. Dine aykırı görülen her harekete muhtesip, anında müdahale ederdi. Adliye mensupları, bağımsız olup, büyük dîvana ve eyalet dîvanlara bağlı değildiler.

Harezmşahlar Devletinin adlî teş-kilâtı bütün Müslüman-Türk dev-letlerinde olduğu gibi şer’î ve örfî kanunlar idi. Memlekette en çok Hanefî ve kısmen de Şâfiî mez-hebinin hükümleri uygulanırdı. Şer’i mahkemelere kadılar bakmaktaydı. Orduya mensup olanların şer’î meselelerini halletmek için, kazas-kerler yani ordu kadıları vardı.

TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE ASKERİ TEŞKİLAT Karahanlılar A- Saray Muhafızları B-Hassa Ordusu C-Eyalet Ordusu D-Türkmenler Gazneliler A-Gulaman-ı Saray D-Ücretli Askerler E-Gönüllüler Selçuklular B- Hassa Ordusu C-İkta Askerleri E- Bağlı Devletlerin Askerleri

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ORDU (Karahanlı Devleti kuruluş itibari ile tamamen Türk özelliği taşıyan bir devlettir.) Gazneliler Devleti'nde ise durum biraz daha farklı idi. Gazneliler Devleti'nin kuruluş itibari ile çok milletli bir yapıya sahipti. Bu durum orduda da kendini göstermişti. Gazneli ordusu birçok milletten oluşuyordu. Büyük Selçuklu Devleti'nde Türk ordusu çok daha gelişmiş ve büyümüştür. Büyük Selçuklu ordusu altı ayrı bölümden oluşuyordu. Bunlar : a. Gulaman-ı Saray : Çeşitli milletlerden toplanan kölelerin özel bir eğitimle saray için yetiştirilmesi ile oluşmuş askerlerdir. b. Hassa Askerleri: Çeşitli Türk boylarından oluşan atlı askeri birliklerdir. c. Melik ve Vali askerleri: Melikler ve valilerde savaş zamanı emrindeki askerlerle Sultan'ın ordusuna katılırdı. d. Bağlı Devlet ve Beyliklerin Askerleri: Büyük Selçuklu Devleti'ne bağlı devlet ve beylikler de savaşa zamanı Büyük Selçuklu Devleti'ne asker verirlerdi. ( Ermeni ve Gürcü krallıkları gibi) e. Türkmenler : Göçebe olarak yaşayan Türkmenler savaş ortamına her an hazır bulunurlar ve gönüllü olarak Sultan'ın ordusuna katılırlardı. f. Sipahiler : İkta ( toprak sahibi )olanların, gelirlerinin bir bölümü ile beslemek zorunda oldukları askerleridir. Buna göre ülke toprakları vergi gelirlerine göre bölümlere ayrılırdı . bu bölümlere ' İkta' denirdi. Bu toprakları işleyen çiftçiler , devlete vermeleri gereken vergiyi "Sipahi"ye verirlerdi. Sipahi de gelirinin bir bölümü ile atlı asker yetiştirirdi. Bu sisteme Osmanlı Devleti döneminde "Tımar "adı verilmiştir. NOT : "İkta " sistemi ilk defa Büyük Selçuklu Devleti Veziri olan " Nizamül- Mülk " tarafından uygulanmıştır.

C-Klasik Osmanlı Devlet Teşkilatı

A-OSMANLILARDA DEVLET ANLAYIŞI   Osmanlı Devleti, devlet yönetimi alanında Selçuklular ve İlhanlılardan etkilenmiştir. Osmanlı Devleti’nde yönetim, İslam hukukuna dayanır. Ancak Osmanlı devlet anlayışını boyutlandıran bazı diğer unsurlar da vardır. Bunlar eski Türk geleneği ve fethedilen yerlerin daha önceki uygulamalarıdır.

Türk İslam Devletlerindeki adil yönetim, Türk Cihan Hakimiyeti ülküsü ve kanun üstünlüğü anlayışı ile Osmanlı Devleti’nde de devam ettirilmiştir. Bu anlayış “devlet-i ebed müddet”, “nizam-ı alem” ve “kanunu kadim” ile süreklilik kazanmıştır.

2009-SÖZ 2

2- OSMANLI DEVLETİ MERKEZ TEŞKİLATI

Osmanlı Devleti’nde bütün teşkilat,padişahın mutlak ve ortak olunmaz egemenliğini gerçekleştirmek üzere kurulmuştu. Yasama,yürütme ve yargı yetkilerini kendisinde toplamıştı.

Başlangıçta “bey” gazi” unvanlarını taşıyan Osmanlı hükümdarları daha sonra “hüdevendigar”, “sultan”, “han”, ve “padişah” unvanlarını da kullanmışlardır.

I. Murat’tan itibaren “Ülke hanedanın ortak malıdır I.Murat’tan itibaren “Ülke hanedanın ortak malıdır.” anlayışının yerini “Ülke padişah ve oğullarınındır” anlayışı aldı. Bu uygulamayla taht kavgalarının sınırlandırılması ve merkezi otoritenin korunması hedeflenmiştir.

79. Osmanlı Devleti’nde yaşanan taht kavgalarının aşağıdakilerden hangisine ortam hazırladığı savunulamaz? A) Yabancı devletlerin Osmanlı iç işlerine karışmasına B) Merkezî otoritenin zayıflamasına C) Parlamenter sisteme geçilmesine D) Tahta geçme usulünün değiştirilmesine E) Güçlü olanın tahta geçmesine 2007-2

31. Osmanlı Devleti yönetiminde, belli dönemlerde geçerli olmuş ilkelerden bazıları şunlardır: Ülke hanedan üyelerinin ortak malıdır. Devlet yönetimi hükümdar ile oğullarına verilmiştir. Yönetim hanedanın en yaşlı üyesinin hakkıdır. Bu ilkeler, aşağıdakilerden hangisi ile ilgili anlayışı ortaya koymaktadır? Bağımsızlık B) Adalet C) Egemenlik D) Halkçılık E) Eşitlik 1989-ÖSS

Şehzadelerin devlet yönetiminde deneyim kazanmaları için sancaklarda vali olarak görevlendirilirlerdi. Yanlarına tecrübeli devlet adamlarından hoca görevlendirilirdi. Bu hocalara Lala denirdi.

Fatih Kanunnamesi, devletin bekasının sağlanması ve taht kavgalarının önüne geçilmesi için tahta çıkan hükümdarın gerekli tedbirler almasına izin verdi.

XVII. yüzyıla kadar devam eden bu usül I XVII.yüzyıla kadar devam eden bu usül I.Ahmet’ten itibaren, “ekber ve erşed” (hanedanın en büyük ve olgun üyesinin tahta geçmesi) şeklinde değiştirildi.

B-Saray Teşkilatı

SARAY (MERKEZİ YÖNETİM) BİRUN (DIŞ) ENDERUN (İÇ) Enderun Mektebi HAREM

C-Divan-ı Hümayun

Divan’ın başlıca iki özelliği en üst yönetim örgütü ve en yüksek mahkeme olmasıdır.

DİVAN-I HÜMAYUN Seyfiye -Yönetim -Askerlik İlmiye -Fetva (İfta) -Kaza (Adalet) -Tedris (Eğitim) Kalemiye -Mali bürokrasi -İdari bürokrasi

Kubbealtı

63. Aşağıdakilerden hangisi,Osmanlılarda devlet işlerinin görüşüldüğü divanın bir karar organı olmaktan çok bir danışma organı olduğunu gösterir? A-Divan görüşmelerinin belli günlerde yapılması B-Divanın gerekli görülen yerde toplanması C-Görüldüğü işlerin özelliklerine göre çeşitli adlar alması. D-Kararlarda son sözün padişaha ait olması. E-Divanda büyük davalara bakılması.  

Padişahın başkanlığında toplanan divanda siyasi, askeri,adli, ekonomik işler görülür,davalara bakılırdı. Divan, din,dil,ırk, cinsiyet, meslek vb. ayrımı yapılmaksızın herkese açıktı. Divan-ı hümayun toplantılarına vezir-i azam, vezirler, kazaskerler, defterdar ve nişancı katılırdı.

Devlet sınırlarının genişlemesiyle I Devlet sınırlarının genişlemesiyle I.Murat zamanında Rumeli Beylerbeyliği kurularak ülke yönetim birimlerine ayrıldı. Böylece ülke eyaletlere,eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara kazalar ise köylere ayrıldı. Yıldırım Bayezıt zamanında da Anadolu Beylerbeyliği kuruldu.

54. Osmanlı İmparatorluğu’nun üç kıta üzerinde uzun süre egemenlik kurmuş olması bu imparatorluğa, I. stratejik bakımdan önemli konumda olma, II. farklı din ve milletlerden çok sayıda kişiyi barındırma, III. merkeziyetçi sistemi benimseme özelliklerinden hangilerini kazandırmıştır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III 2004

OSMANLI DEVLET YÖNETİMİ PADİŞAH MERKEZ SEYFİYE -Yönetim Askerlik Vezir-i azam Kubbealtı vezirleri Kaptan-ı Derya Yeniçeri Ağası İLMİYE -Fetva (İfta), Kaza (Adalet)-Tedris (Eğitim) Şeyhülislam Kazasker KALEMİYE -Mali bürokrasi, İdari bürokrasi Nişancı Defterdar TAŞRA -Beylerbeyi Sancak Beyi -Kadı -Naib -Mal Defterdarı

Askeri Sınıf: Yönetenler Seyfiye -Vezir-i azam -Vezirler -Yeniçeri Ağası Kalemiye - Defterdar - Nişancı İlmiye - Kazasker - Şeyhülislam Yönetilenler: Reaya Müslümanlar Türkler Araplar Acemler Boşnaklar Arnavutlar Gayrimüslümler Rumlar Eflak-Boğdanlılar Karadağlılar Sırplar Bulgarlar Ermeniler Museviler Süryaniler Nasturiler Keldaniler

3-OSMANLI ORDUSU Kuruluş yıllarında Osmanlı Beyliği’nin düzenli askeri birlikleri yoktu. Gerektiğinde, gazilerden oluşan ve tamamı atlı olan aşiret kuvvetleri, alperenler ve gazi akıncıların tellallar vasıtasıyla bir yerde toplanması sağlanır ve sefere çıkılır. Sınırların genişlemesiyle birlikte bu kuvvetlerin yetersiz olduğu görüldü ve devamlı savaşa hazır, yaya ve atlı bir kuvvetin kurulmasına karar verildi.

Osmanlı Ordusunun Başlıca Bölümleri: A-Kara ordusu  

1-Yaya ve müsellemler Orhan Bey zamanında Yaya ve Müsellemler adıyla ilk ordu teşkilatı oluşturuldu. Bu askerlerin yaya olanlarına yaya, atlı olanlarına müsellem adı verilirdi. Savaş zamanlarında iki akçe alırlar diğer zamanlarda kendilerine verilen çiftlikleri ekerlerdi.

2-KAPIKULU OCAKLARI   I.Murat zamanında pençik oğlanı denilen harp esirlerinin sayısı artınca,bu insanlardan daimi ve düzenli ordunun kurulmasında yararlanmak düşüncesi doğmuştur. Zaten daha önceki Türk İslam devletlerinde de benzeri uygulamalar vardı. Böylelikle Kapıkulu Ocakları oluşturuldu.

Kapıkulu Ocakları oluşturulduktan sonra,bu ocaklara sürekli bir kaynak olmak üzere, devşirme usulü ihdas edildi. Böylelikle kapıkulu ocakları hem bir askeri birliğin hem de genelde yönetim mekanizmasının önemli bir kolu olan sistemin kaynağı haline geldi. Kapıkulu askerlerinin bölümleri şunlardı:

2010-LYS

a-Yaya Kapıkulu Ocakları Acemi Ocağı:Bütün kapıkulu ocaklarının nefer ihtiyacını karşılardı. Yeniçeriler:Kapıkulu askerinin esas unsuruydu. Savaşta ve barışta padişahı korumakla görevliydiler. Üç ayda bir ulufe denen maaş alırlardı.

Cebeci Ocağı:Silahların tamiri, taşınması ve dağıtılmasında görev alırlardı. Topçu Ocağı:Topların imali ve kullanılmasından sorumlu idi.

Yeniçeri

Yeniçeri sokakta bir Yahudi’yi yakalayıp gırtlağına sarılmış : « Meğer Meryem Ana’yı siz Yahudiler öldürmüşsünüz. !Senden O’nun intikamını alacağım ! » demiş. Korkudan dizlerinin bağı çözülen Yahudi: „Kulun kölen olayım, öldürülen Meryem Ana değil, İsa Peygamberdi!“ diye kekelemiş. „Olsun demiş yeniçeri , o da bizim hak peygamberimizdir!.“ Yahudi „Aman ağam,aradan bin sene geçti!.“ diye mürur-u zamandan söz edecek olmuş;ama yeniçerinin niyeti kötü: “Zararı yok,demiş,ben şimdi duyuyorum,şimdi intikam alacağım!“  

Yeniçeri Ağası 10-B-10-A

Osmanlı ordusu sefere giderken

SORU: Devşirme sistemi nedir? Cevap: Osmanlı Devleti’nde her hıristiyanın oğlunun çocuğu alınmak şartıyla saraya alınırdı.

Soru: Çıkma kelimesini bir cümle ile açıklayınız. Cevap: Saraydaki bekar erkekler.

Ulufe: Kazaklara verilen ad.

Ulufe: Burjuva sınıfı ile işbirliği yapan kişi. İşçilere verilen maaş Çiftbozan: Yeniçeri Ocağını kaldırma düşüncesi

“Ulufe: Korkulan şeyler. Denizlerdeki korkulan şeyler gibi. Ulufe: Yalan sözler,batıl inanç, örneğin coğrafi keşiflerden önceki zamanlarda, denizlerdeki canavar inancı.

b-Atlı Kapıkulu Ocakları Altı Bölük Halkı ( Kapıkulu Sipahileri):Atlı idiler. Yeniçeriler gibi aynı görevi üstlenmişlerdir. I.Murat döneminde Sipah, Silahtar olmak üzere iki bölükten oluşuyordu. 

Soru: Osmanlılarda ordu teşkilatını yazınız. Cevap: Kapıkulu Sipahileri: a-Sol yetimler b-Sağ yetimler c-Sol ögadalar (Sol tüfekçiler) d-Sağ üflemeyiciler (Sağ tüfekçiler)

"Bilgi olmayan yerde cehalet ilim olur." GEORGE B. SHAW

a-Tımarlı Sipahiler 3-EYALET ASKERLERİ Eyalet kuvvetlerinin en kalabalık sınıfını tımarlı sipahi denilen topraklı süvariler teşkil ederdi. Osmanlılardan önceki İslam-Türk devletlerinde bulunan “ikta”nın devamı olan ve I.Murad zamanında teşkilatlandırılan tımar sisteminin iki yönü vardı.

Sistem bir yönüyle toprağın işlenmesini sağlarken diğer yönüyle de devletin atlı ihtiyacının teminine hizmet ederdi.

Tımarlı Sipahi

Tımar sistemine göre,sipahilere devlete kaşı görev üstlenmek koşuluyla tahsis edilen ve adına dirlik denilen gelirler,aslında devlete ait çeşitli vergilerden oluşuyordu. Sipahi, aldığı dirlikle hem geçimini sağlar hem de devlete karşı görevini yerine getirirdi..

Devlete ait toprakları tasarruf eden ve kendilerine “sahib-i arz” da denilen tımar sahipleri, tasarruf ettikleri yerin yıllık gelirine göre yeme, içme,silah ve at gibi her türlü ihtiyaçları kendilerine ait olmak üzere atlı askerler yetiştirmek zorundaydılar. Bu askerlere cebelü denirdi

Soru: Cebelü nedir? Cevap: Başlık parası

82. Aşağıdakilerden hangisinin, timar sisteminin özelliklerinden biri olduğu savunulamaz? A) Köylünün şikâyet hakkının olması B) Köylünün, dirlik sahibinin malı sayılması C) Köylünün vergi yükümlülüğünün olması D) Köylünün üretimini artırması için dirlik sahibinin önlemler alması E) Köylünün toprağı kullanma hakkını miras bırakabilmesi 2008-2  

34. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlılarda ‘tımar sahibi’ nin yetkilerinden biri değildir? A-Cebelü yetiştirme B-Vergi toplama C-Toprağın işletilmesini sağlama D-Köylüyü yargılama E-Asker toplama 1990-ÖYS

Tımarlı sipahilerin yıllık gelirleri hizmet kıdemlerine göre 1000-19 Tımarlı sipahilerin yıllık gelirleri hizmet kıdemlerine göre 1000-19.999 akçe arasında olurdu. Sipahi bu gelirin her 3000 akçesi için bir cebelü beslemek zorunda idi.Yıllık geliri 20.000-99.999 akçe arasında olan dirliğe zeamet denirdi.

Zeamet sahipleri gelirlerinin her 5000 akçesi için yine bir cebelü besleyip teçhiz etmekle yükümlüydüler. Bu sistemde toprağın mülkiyeti devlete,ekip biçmesi çiftçiye,vergilerini toplamakta tımarlı sipahiye aitti.

Tımarlı sipahiler eyaletlere göre tertiplenirdi Tımarlı sipahiler eyaletlere göre tertiplenirdi. Beylerbeyi, eyaletin en yüksek rütbeli komutanıydı. Onun emri altında sancak beyleri, subaşılar,alaybeyleri vardı. Sefer için toplanmak gerektiğinde çeri sürücü denilen görevlilerin denetiminde eyalet bayrağı altında toplanılırdı.

BEYLERBEYİ

        “Bir işin yapılmasını istiyorsanız, o işi meşgul bir insana verin” Churcill

1-Öncü Kuvvetler b-Yardımcı Kuvvetler Bunlar akıncı,deli gibi hafif süvari ve azep gibi hafif piyade birliklerin-den oluşuyordu. Akıncılar genç, güçlü ve yiğit kişilerden seçilirdi. Akıncılar her türlü ihtiyaçlarını kendileri temin ederler, genellikle düşmandan aldıkları ganimetlerle geçinirler,buna mukabil vergi ödemezlerdi.

2011-LYS

Yine eyalet askeri statüsündeki azepler ise öncü piyade birliklerindendi. Başlangıçta hafif okçu olarak orduya katılan azepler, daha sonraki dönemlerde öncü piyade kuvveti olarak savaşmışlardır.

B-DENİZ KUVVETLERİ(DONANMA) Osmanlı Devleti’nde denizcilik faaliyetleri Karesioğullarının Osmanlı Devleti’ne katılması ile başlamıştır. 1350’lerde Marmara Aydıncık (Edincik) üssünün kurulması ilk adımdır. I.Bayezit zamanında Gelibolu’da ilk tersane açılmıştır.

BARBOROS HAYRETTİN PAŞA

GELİBOLU TERSANESİ

KALYON

Osmanlı donanmasının ilk ciddi çatışması Mehmet Çelebi zamanında oldu Osmanlı donanmasının ilk ciddi çatışması Mehmet Çelebi zamanında oldu. Çalı Bey kumandasındaki Osmanlı donanması 1415’te Venediklilere yenildi. Donanma II.Murat zamanında Karadeniz’de Trabzon İmparatorluğunu tehdit edecek bir duruma ulaşmıştır.  

Soru: Tersane Cevap: Kağıt ve kitapların basıldığı yer.

Donanma (Deniz Kuvvetleri) Yayalar ve Müsellemler Kara Ordusu Osmanlı Ordusu Kapıkulu Piyadeleri Acemi Ocağı Yeniçeriler Cebeciler Topçular Top Arabacıları Lağımcılar Humbaracılar Bostancılar Kapıkulu Askerleri Donanma (Deniz Kuvvetleri) Kapıkulu Sipahileri Sipah Silahtar Sağ ulufeciler Sol ulufeciler Sağ garipler Sol garipler Eyalet Askerleri Tımarlı Sipahiler Yayalar ve Müsellemler Azaplar Akıncılar Yörükler Deliler Beşliler Sakalar

TANZİMAT DÖNEMİ OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

D-DEVLET YÖNETİMİNDE DEĞİŞMELER   Osmanlı Devlet teşkilatında, gerek yönetim alanında,gerekse askeri alanda bazı değişiklikler olmuştur. Bu değişikliklerin bir kısmı merkez teşkilatında bir kısmı da taşra teşkilatında olmuştur.Bilhassa tımar teşkilatının bozulması sistemle alakalı birçok alanı etkilemiştir. Şu önemli sonuçları doğurmuştur :

Devlet,kapıkulunu çoğaltmak zorunda kaldı Devlet,kapıkulunu çoğaltmak zorunda kaldı. Bu idari,askeri ve mali sistemin işleyişinin zedelenmesine ve kapıkulu kaynağının çeşitlenmesine sebep oldu. Sayıları çoğalan kapıkullarına ulufe yetiştirmek güçleşti ve merkezi hazinenin yükü arttı. Eyaletlerdeki tımarlı sipahi ile kapıkulu birbirlerine karşı denge unsuru idiler. Birincisi ortadan kalkınca,öteki devlete hükmeder hale gelmiştir.

Kapıkulunun sayısı artınca,özellikle devşirme kaynaklı olmayanlar,reaya arasında meslek icra etmeye başlamışlar ve yeni bunalımlar yaratmışlardır. Reaya asker olmaya özenince toprağı bırakmış,üretim azalmıştır. Bu gelişmeleri,XVI.yüzyılın sonlarında bütün Akdeniz dünyasında olduğu gibi, Osmanlı ülkesinde de hızlı bir nüfus artışı ve Avrupa’daki gelişmeler de yakından etkilemiştir. Böylece Osmanlı Devleti,bütün XVII. yüzyıl boyunca yavaş,fakat sürekli bir değişim sürecine girmiş ve temel sistemleri yeni şartlarla karşılaşmıştır.

1-XVIII. Yüzyıldaki Değişmeler a-Merkez Teşkilatı XVII.yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı veraset usulünde belirli bir kural getirilmiş olması (ekber ve erşed=En yaşlı ve olgun hanedan üyesinin tahta geçişi),padişahlığa geçişte rekabeti ortadan kaldırmış ve padişahların yetişme biçimleri de değiştirilmiştir. Sancağa çıkma usulü kaldırılmıştır.(En son III.Mehmet sancağa çıkmıştır.)Saray eğitiminin ardından tahta ailenin en yaşlı üyesinin geçmesi,zamanla devlet işlerinin bütünüyle sadrazamlara bırakılması sonucunu doğurmuştur. 1603--1617

XVIII.yüzyıldan itibaren Divan toplantıları Bab-ı Ali’de toplanmaya başlamıştır. Diplomasinin ön plana çıkması ile Kalemiye önem kazanmaya başlamıştır. Reisülküttablık önem kazanmaya başlarken nişancı önemini kaybetmeye başlayacaktır.

14- Osmanlılarda Devlet Yönetiminde 18 14- Osmanlılarda Devlet Yönetiminde 18.yüzyılda merkez teşkilatında ne gibi değişiklikler meydana gelmiştir? ...............................................................................

15- Osmanlılarda Devlet Yönetiminde 18 15- Osmanlılarda Devlet Yönetiminde 18.yüzyılda Taşra Teşkilatında meydana gelen değişmeleri yazınız. ...............................................................................

b-Taşra Teşkilatı Eyaletler ve sancaklar ,arpalık usulü denen bir yolla,yüksek dereceli görevlilere gelir kaynağı olarak tevcih edilmeye başlanmıştır. Bunun sonucunda, eyalet ve sancaklara atanan beylerbeyi veya sancak beyleri yerlerine gitmeyip bir vekil görevlendirdiğinden, makamın gerçek sahibi ile fiili sahibi farklılaşmış ve taşrada yaygın bir vekalet uygulaması görülmeye başlamıştır.Bu vekil görevliye müsellim veya mütesellim adı verilmeye başlamıştır.

Vekiller ilk önce kapı halkından seçilirken zamanla ayan ve eşraftan kimseler seçilmeye başlamış, bu da daha sonra ayanların iyice güçlenmelerine ve nüfuzlu bir zümre olmalarına yol açmıştır. Tımar usulü önemi-ni kaybedince ayanlar iltizam topraklarını da almaya başlamışlar ve böylece hem yönetici,hem de vergi toplamaya yetkili kişiler konumuna gelmişlerdir.

Tımar sistemi zayıflayınca,eyalet ve sancaklarda yönetici konumundaki paşalar,işleri bu kez kendi kapılarında topladıkları ve adına sarıca sekban, levend denilen askerlere gördürmeye başladılar. Savaş dışında boş kalan bu askerler problemler çıkarmaya başladılar. Celali isyanların çıkışında etkileri olmuştur. Tımar sistemi bozulunca reaya da toprağını terk etmeye başlamıştır. Bunlara çiftbozan denmiştir. Tımar sistemi önemini yitirince reayaya yeni vergiler konulmaya başlamıştır.  

2-Tanzimat Döneminde Yapılan Düzenlemeler x -İltizam usulü kaldırıldı. -Hazine gelirlerinin toplanması için muhassıllıklar kuruldu. -Sancak merkezlerinde Muhassıla yardımcı olmak amacıyla Muhassıllık Meclisleri kuruldu.

2-XIX.Yüzyıldaki Değişmeler   1774’ten sonra girilen süreçte,Osmanlı Devleti,klasik kurumlarının fonksiyonlarındaki değişmenin yarattığı sıkıntıları,büyük boyutlu bir organizasyona girmeden çözemediğini anlamaya başladı.O yüzden, XVIII. yüzyılın sonu ile XIX.yüzyılın başında bu sıkıntının en çok duyulduğu bir dönemde Padişah III.Selim zamanında , Batı örnekli daha radikal bir takım düzenlemelere girişildi.

a-Merkez Teşkilatı II.Mahmut döneminde sadrazam konağında (Bab-ı Ali) toplanan Divan-ı Hümayun’a son verilmiş ve Heyet-i Vükela (Bakanlar Kurulu)’ya geçilmiştir. Sadrazam yerine Başvekalet tabiri kullanılmıştır. Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından sonra askerlik işlerini düzenlemek amacıyla Dar-ı Şura-i Askeri, mülkiye işlerini planlamak için Dar-ı Şura-i Bab-ı Ali , 1838 yılında da Meclis-i Vala-i Ahkam-ı Adliye adıyla adli konularla ilgili meclisler düzenlenmiştir.

Soru: Bab-ı Ali nedir? Cevap:Ali’nin yeri. Cevap: Önce Baba Ali’dir.Halk arasında söylene söylene kısalmıştır.Bab-ı Ali olmuştur. Cevap: Kapı Ali

Tanzimat Fermanı’ndan sonra devlet işlerini görüşmek amacıyla çeşitli alanlarda yeni meclisler oluşturulmuştur. Başvekalet tekrar sadrazamlığa dönüştürülmüştür.

1876 yılında ilan edilen Meşrutiyet’le Anayasalı yönetime geçilmiş, temsilcilerini halkın seçtiği Meclis-i Mebusan , temsilcilerini padişahın seçtiği Meclis-i Ayan oluşturulmuştur. Böylece padişahın yetkileri kısıtlanmış,halk yönetime katılmıştır. 1912’den sonra Meclis ,yeni siyasi partilerin faaliyete geçmesiyle ,parti hükümetlerine sahne olacaktır.  

b-Taşra Teşkilatı 1-Tanzimat Öncesinde Yapılan Düzenlemeler  XVIII. Yüzyılda kaza,bu fonksiyonunu giderek yitirmiş ve kadının idari yargı denetimi azalmıştır. Eyaletlerde ortaya çıkan boşluğu doldurmak amacıyla 1834 yılında Redif birlikleri kurulmuştur. 1836’da Anadolu’da ve Rumeli’de Müşirlikler oluşturuldu. Eyalet valilerine müşir ünvanı verilerek redif birlikleri bunlara bağlanmış ve müşirler hem idari hem de askeri yetkiler üstlenmişlerdir.

Müşirliklere bağlı olarak feriklikler kurulmuştur. 1833-1836 yılları arasında mahalle ve köylerde muhtarlık teşkilatı kurulmuştur. Böylece ayanların görevlerini muhtarlar almış ve ayanlığın kaldırılması için önemli bir adım atılmıştır.

- 1842’de mülki idarede sancağın altında kaza ihdas edildi - 1842’de mülki idarede sancağın altında kaza ihdas edildi. Kazaya tayin edilen Kaza müdürü seçimle belirlenecekti. - Sancak idaresinin başına da Kaymakam atandı. - Eyalette Büyük Meclis oluşturuldu. Bunun adı 1849’da Eyalet Meclisi adını aldı. - Sancaklarda oluşturulan Küçük Meclis’te Sancak Meclisi adını aldı.  

3-Vilayet Nizamnamesi İle Yapılan Düzenlemeler 1864 yılında hazırlanan Vilayet Nizamnamesi ile taşra yönetiminde yeni düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemeye göre, taşra yönetim birimleri vilayet, liva(sancak),kaza,köy diye birimlere ayrıldı.1871’de köy ile kaza arasına nahiye yeni bir yönetim birimi olarak girdi.

Sancak yönetiminde kaymakam yerine mutasarrıf görevlendirilirken, kaza müdürlüğü kaldırıldı. Kaymakam,kaza yöneticisi özelliği kazandı. Nahiyenin başına ise,seçimle nahiye müdürü getirilmesi öngörüldü. 1849’daki Eyalet Meclisi,Vilayet İdare Meclisi,Sancak Meclisi de Liva İdare Meclisi adını aldı. Ayrıca Vilayet Umum Meclisi oluşturuldu.

4-Meşruti İdare İle Yapılan Düzenlemeler   1876 yılında ilan edilen Meşrutiyet’le Anayasalı yönetime geçilmiş, temsilcilerini halkın seçtiği Meclis-i Mebusan, temsilcilerini padişahın seçtiği Meclis-i Ayan oluşturulmuştur. Böylece padişahın yetkileri kısıtlanmış,halk yönetime katılmıştır. 

CUMHURİYET DÖNEMİ DEVLET TEŞKİLATINDA GELİŞMELER -Amasya Genelgesi ,Erzurum ve Sivas Kongrelerinde milli iradeden bahsedilmekte ve milli egemenlik hedeflenmektedir. - Meclis-i Mebusan’ın kapatılması üzerine Milli iradenin gerçekleşmesi adına Ankara’da TBMM açıldı. 20 Ocak 1921’de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile Anayasa kabul edildi. 1921 Anayasası hakimiyetin kayıtsız şartsız millette olduğunu ifade ediyordu.

29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi. 20 Nisan 1924 tarihinde yeni anayasa kabul edildi. Bu anayasa ile güçler ayrılığına doğru adımlar atıldı. 1928 yılında çıkarılan kanunla “Devletin dini İslamdır” maddesi anayasadan çıkarıldı. 1937 yılında Atatürk ilkeleri anayasaya girdi. 1945’ten sonra çok partili hayata geçildi.1946 yılında ilk çok partili seçim yapıldı. Kadınlara 1930 yılında Belediye,1933 yılında Muhtarlık, 1934 yılında da milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi.