Belgin AKSU Türk Dil Kurumu Uzmanı

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
Advertisements

KELİME TÜRLERİ ZARFLAR.
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
TÜRKÇENİN GÜCÜ.
Ders:Türkçe Konu: BAĞLAÇLAR
EDATLAR.
ANLATIM BOZUKLUKLARI.
ANLATIM BOZUKLUKLARI.
ANLATIM BOZUKLUKLARI Ali Burak YOLAŞAN.
ABDULLAH KÜÇÜK TÜRKÇE ÖĞRETMENİ.
VURGU CÜMLEDE VURGU.
Zarflar Endercan İNÇ Endercan İNÇ Zarflar.
SES BİLGİSİ.
NOKTALAMA VE YAZIM KURALLARI
ŞEYMA ÖZÇELİK 8-A 541 ÖZEL SEVGİ KOLEJİ SELMA ERASLAN
“a" sesinin verilmesi Canlandırma, tekerleme, şarkı, hikaye vb. etkinliklerle “a” sesi hissettirilmelidir. (Örneğin Karga ile Tilki adlı tekerlemeden yararlanılır,
SES BİLGİSİ HAZIRLAYAN:FERİT GÜL.
İsmail ÖZELBAŞ Vaiz FONETİK ve DİKSİYON.
9. Sınıf Dil ve Anlatım ŞUBAT
İlksen Uysal BOZYEL/Türkçe Öğretmeni
1.İsimler Kainattaki varlıkları karşılayan kelimelere “isim” denir. İsimler değişik yönlerden incelenir.
TÜRK DİLİNİN KARŞI KARŞIYA BULUNDUĞU SORUNLAR
İLETİŞİM KURMAMIZI SAĞLAYAN SES VE İŞARETLERİN TÜMÜNE DİL DENİR.
ANLATIM BOZUKLUKLARI.
TÜRKÇE’NİN KULLANIMI.
Anlam Bakımından Anlatım Bozuklukları
Anlamlarına göre sözcük çeşitleri
YAPI BİLGİSİ.
Yazım kuralları konusunun önemli bölümlerinden birisi de –de ve –ki eklerinin yazımıdır. Bu belgede konu ayrıntılı olarak işlenmiştir. ADI: AYDIN SOYADI:
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
Erciyes Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği 2. sınıf
Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği-2
Sanatsız kalan bir ulusun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
Hazırlayan Aysun BİLGİÇ Türkçe Öğretmeni
‘’de’’nin Yazımı.
ANLATIM BOZUKLUKLARI Duygu ve düşüncelerin dil aracılığıyla anlatılmasına ANLATIM denir. Dil ve düşünce arasında iyi bir bağın kurulamaması, anlatım gücünü.
KELİME (SÖZCÜK) Cümlenin anlamlı en küçük birimlerine ya da tek başına anlamı olmadığı hâlde cümle içinde anlam kazanan anlatım birimlerine kelime denir.
NESNE.
Bu sunumda yazım kuralları konusu içerisindeki sayıların yazımı ve satır sonundaki kelimelerin yazımını işleyeceğiz. ADI SOYADI : İmran Yücel BÖLÜMÜ :
Bu çalışma ilköğretimin
CÜMLEDE DE ’NİN YAZIMI.
Ünlü düşmesi (hece düşmesi, ses düşmesi)
ZAMİRLER.
Ebru SEVİM Meltem DEMİR Ders: Türkçe Sınıf: 5
Kelime Türleri İsim soylu sözcükler de yediye ayrılır:
Diksiyon nedir? Konuşmada, kelimenin seçilmesi, imlasına ve veznine göre söylenmesi ve ifadenin rahatlıkla anlatılması. Fesahat, belagat, telaffuz ve natıka kelimeleri.
SÖYLEYİŞ ( TELAFFUZ).
SÖYLEYİŞ ( TELAFFUZ).
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
ZARFLAR.
Dersimiz.com BAŞARILAR DİLER.
TÜRKÇE TÜRKÇE DERSİ SUNUMU.
VURGU VE TONLAMA VURGU Konuşma sırasında sözcüğün bir hecesinin ya da cümlenin bir sözcüğünün diğerlerine göre daha belirgin ,daha baskılı söylenmesine.
 Sözün, cümlede genel anlatıma aykırı olması. Bu hastalığa yakalananların küçük bir kısmının ölüm şansı vardı.  Yakın anlamlı ya da öyle görünen kelimelerin.
SÖZCÜKTE ANLAM Anlamı olan ya da tek başına anlamı olmadığı halde cümle kuruluşunda görev yapan anlatım Birimlerinin en küçüğüne sözcük (kelime) denir.
CÜMLENİN ÖGELERİ.
‘’-Kİ’’ EKİ VE ‘’Kİ’’ SÖZCÜĞÜNÜN (BAĞLACININ) YAZIMI
SIFATLAR.
Hece Bilgisi Ağzımızın bir hareketiyle söylenen ses veya ses topluluğuna hece denir. Duyu kelimesi du – yu olmak üzere ağzın iki hareketiyle söylenmektedir.
Kelime Grupları. KELİME GRUPLARI Birden çok sözcükten oluşan,aralarında anlamca bağ kurulduğu için cümlede sadece bir öğe olarak ele alınan dil birliklerine.
1)Gereksiz Sözcük Kullanma: Bir cümlede anlamları aynı olan veya anlamca biri diğerini içeren sözcüklerin birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna.
KIZILDERE ÖĞRETİM OKULU ANLATIM BOZUKLUKLARI HAZIRLAYAN: MURAT COŞGUN.
KELİME TÜRLERİ BAĞLAÇ EDAT.
ADLAR (İSİMLER).
BİRLEŞİK KİPLİ FİİLLER
ADLAR (İSİMLER).
YAZIM KURALLARI FAHRİYE ŞAHİN 9/C NO:134 BÜNYAN ANADOLU LİSESİ.
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
Cümlenin Ögeleri İsim:EyüpCan Soy İsim :Aydemir Sınıf : 8-D No : 352.
HATIRLAYALIM.
Sunum transkripti:

Belgin AKSU Türk Dil Kurumu Uzmanı TÜRKÇE VE DİL BİLGİSİ Belgin AKSU Türk Dil Kurumu Uzmanı

Bu programı gerçekleştirdiği için Hazine Müsteşarlığına teşekkür ederiz. Türk Dil Kurumu

Ana dili olarak dünyada en çok konuşulan diller 1. Çince (Bütün lehçe ve diyalektleri) 2. Hintçe (Bütün lehçe ve diyalektleri) 3. İspanyolca 4. İngilizce 5. Türk dili (Türk yazı dilleri ve lehçeleri) 6. Fransızca 7. Rusça 8. Portekizce 9. Arapça 10. Almanca

Türk Lehçeleri, yirmi yazı dili hâlinde 200 milyonu aşkın kişi tarafından yazı dili ve konuşma dili olarak kullanılmaktadır.

12 milyon km2’lik bir alanda Türk dilinin çeşitli lehçeleri konuşulmaktadır.

Türkçe, eklemeli (bitişken) bir dildir.

Bilişim <bil – i – ş – i – m Bu sayede: Yeni sözler ve terimler türetme veya birleştirme yoluyla üretilir. Ad veya eylem köklerine, gövdelerine getirilen yapım ekleriyle türetme yapılır. Türetme sırasında kökte değişme yaşanmaz. Bir örnek: Bilişim <bil – i – ş – i – m B.Ü. Eylem kökü Bağlayıcı ünlü E.E.Y.E. E.A.Y.E. İşteşlik

Bilgisayar < bil – gi + say – ar Sözlerin birleştirilmesi yoluyla da yeni sözler ve yeni terimler türetilebilir. Bu tür sözlere birleşik söz denir. Birleştirme sırasında kimi kez sözlerin yapısında değişme görülürken, çoğu kez de görülmez. Bir örnek: Bilgisayar < bil – gi + say – ar Eylem kökü Eylem kökü E.A.Y.E. E.A.Y.E.

TÜRKÇENİN TARİHİ İlk yazılı kaynaklarımız Orhun (Orhon) Yazıtları VIII. yüzyıla aittir. Ancak son yapılan kazılarla, Orhun yazısıyla yazılmış metinlerin Sibirya’dan Kafkasya’ya, buradan da Doğu Avrupa’ya kadar olan geniş alanda yayılma özelliği gösterdiği anlaşılmıştır. Yeni bulunan yazıtlar, Türkçenin tarihini daha da eskiye götürecektir.

Bugünkü dillerin büyük bir bölümü, hatta bugünkü bazı dillerin atası sayılan diller bile yokken TÜRKÇE VARDI…

Konuşma dili olarak ise Türkçenin tarihi çok daha eskilere gitmektedir. Türkçenin konuşma dili olarak en az 5.000 yıllık bir geçmişi vardır.

TÜRKÇE, ZENGİN BİR SÖZ VARLIĞINA SAHİPTİR… Türkçenin sağlam bir yapısı ve direnç gücü var. TÜRKÇE, ZENGİN BİR SÖZ VARLIĞINA SAHİPTİR…

Türk dili dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil şuurla işlensin… Gazi M. Kemal

Bugün yalnızca yazı dilimiz, 111.000’i aşkın söz varlığına sahip. Divanü Lügat-it-Türk’ün söz varlığı 8.500 civarındaydı. Bugün yalnızca yazı dilimiz, 111.000’i aşkın söz varlığına sahip.

Bölge ağızlarımızın söz varlığı, Bilim ve sanat terimlerimiz, Deyimlerimiz, atasözlerimiz, zenginliklerimizdir…

Akrabalık adlarımız, Renk adlarımız, Yemek adlarımız, … son derece zengindir.

Amca, dayı, hala, teyze, baldız, bacanak, elti, görümce, babaanne, anneanne… böle : Teyze çocuğu

Doğadaki bütün renkler Türkçede karşılığını bulmuştur…. ateş kırmızısı böcek kabuğu buğday rengi camgöbeği çivit mavisi demir kırı demir pası deniz mavisi deve tüyü duman rengi bakır çalığı bakır kırı bakır rengi bakla çiçeği bal rengi balköpüğü barut rengi yavruağzı

YAZILIŞ YANLIŞLARI Sözlerin yanlış yazılışı Eklerin yanlış yazılışı Düzeltme iminin kullanılmaması Kesme iminin kullanılmaması Bitişik veya ayrı yazılan sözlerin kurallarına uymama Bağlaçların yanlış yazılışı

Düzeltme işareti adem (yokluk), âdem (insan); adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); alem (bayrak), âlem (dünya, evren); alim (her şeyi bilici), âlim (bilgin); aşık (ayak bileğindeki kemik), âşık (vurgun, tutkun); hakim (hikmet sahibi), hâkim (yargıç); hali (pazar yerini), hâli (durumu, vaziyeti); hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu).

dergâh, tezgâh, yadigâr; dükkân, hikâye, kâğıt, kâr, mahkûm, mekân, sükûn, sükût;

dâhilî, edebî, fikrî, haricî, fennî (Türk) askeri ve askerî (okul), (İslam) dini ve dinî (bilgiler), (fizik) ilmi ve ilmî (tartışmalar), (Atatürk'ün) resmi ve resmî (kuruluşlar)

-ki aitlik ekinin yazılışı akşamki, yarınki, duvardaki, Turgut'unki, yoldaki, ondaki, yazıdaki, onunki. bugünkü, dünkü, öbürkü.

ki Bağlacı demek ki, kaldı ki, bilmem ki. belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. Babam geldi mi ki? Başbakan konuşacak mı ki?

da/de bağlacı Kızı da geldi gelini de. Orhan da biliyor. Oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim? Konuşur da konuşur. Ayrı yazılan da, de hiçbir zaman ta, te şeklinde yazılmaz. Ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır (ya da).

Ayşe de geldi (Ayşe'de geldi değil). devede kulak, evde kalmak, yolda kalmak, ayakta durmak, çantada keklik. Yeme de yanında yat.

mı, mi, mu, mü Soru Ekinin Yazılışı Kaldı mı? Olur mu? İnsanlık öldü mü? Verecek misin? Okuyor muyuz? Çocuk muyum? Gelecek miydi? Ölür müsün, öldürür müsün? Güzel mi güzel! Yağmur yağdı mı dışarı çıkamayız. Vaz mı geçtin?

Birleşik sözler kaynana (< kayın ana), kaynata (< kayın ata), nasıl (< ne asıl), niçin (< ne için), pazartesi (< pazar ertesi), sütlaç (< sütlü aş), birbiri (< biri biri).

affetmek, affolunmak, hissetmek, reddeylemek, reddolunmak, zannetmek. azletmek, azledilmek, emretmek, hükmetmek, hükmolunmak, kaybolmak, kaydedilmek, keşfetmek, keşfedilmek, küfretmek, nakletmek, neşretmek, neşrolunmak, sabretmek, seyretmek, şükreylemek, zikretmek; affetmek, affolunmak, hissetmek, reddeylemek, reddolunmak, zannetmek.

Organ Bildiren Sözlerle Kurulan Bitki, Hayvan, Hastalık, Eşya, Tarz, Yiyecek Adları aslanağzı (bitki), aslanpençesi (bitki), civanperçemi (bitki), danaburnu (böcek), itdirseği (arpacık), kedigözü (lamba), balıksırtı (desen), dilberdudağı (tatlı), .

düşünebilmek, yapabilmek, uyuyakalmak, gidedurmak, çıkagelmek, düşeyazmak, öleyazmak, uçuvermek

alaşağı (etmek), albeni, ateşkes, çalçene, çalyaka, dönbaba, gelberi, incitmebeni, rastgele, sallabaş, sallasırt, sıkboğaz, unutmabeni; çekyat, geçgeç, kaçgöç, kapkaç(çı), örtbas, seçal (self-servis), veryansın (etmek), yapboz (puzzle), yazboz

ağaçkakan, cankurtaran, çöpçatan, gökdelen, oyunbozan, saçkıran, akımtoplar, basınçölçer, bilgisayar, çoksatar, değerbilmez, etyemez, kuşkonmaz, külyutmaz, tanrıtanımaz, varyemez, vurdumduymaz.

albastı, ciğerdeldi, çıtkırıldım, fırdöndü, gecekondu, hünkârbeğendi, imambayıldı, külbastı, mirasyedi, serdengeçti, şıpsevdi, zıpçıktı, eltieltiyeküstü (desen).

dedikodu, kaptıkaçtı, oldubitti, uçtuuçtu (oyun); biçerdöver, konargöçer, okuryazar, uyurgezer, yanardöner, yüzergezer; çakaralmaz

balköpüğü, camgöbeği, devetüyü, fildişi, gülkurusu, kazayağı, kavuniçi, narçiçeği, tavşankanı, vişneçürüğü, yavruağzı.

akkefal, alabalık, sarıbalık; akağaç, akçaağaç, akkavak, alacamenekşe, alaçam, karaçalı, karadut, kızılağaç, sarıçiçek; akkefal, alabalık, sarıbalık; akdoğan, alacakarga, beyazsinek, bozayı, karasinek; aksu, karahumma, kızılyara, mavihastalık, maviküf.

akşamüstü, akşamüzeri, ayaküstü, ayaküzeri, bayramüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, olağanüstü, öğleüstü, öğleüzeri, suçüstü, yüzüstü ayakaltı, bilinçaltı, gözaltı, şuuraltı

Alper, Aydoğdu, Gülnihal, Gündoğdu, Varol; Adıvar, Atatürk, Gökalp, Güntekin, Karaosmanoğlu, Yurdakul; Boynueğri Mehmet Paşa, Yirmisekiz Çelebi Mehmet.

Acıpayam, Pınarbaşı, Şebinkarahisar; Çanakkale, Gümüşhane; Acıpayam, Pınarbaşı, Şebinkarahisar; Beşiktaş, Kabataş.

Akşehir, Suşehri, Yenişehir; Atakent, Batıkent, Sarıyer, Yenimahalle; Karabağ, Uludağ; Kocatepe, Tınaztepe; Akdeniz, Kızıldeniz; Acıgöl; Kızılırmak, Yeşilırmak; İncesu, Karasu

Abidinpaşa, Bayrampaşa, Davutpaşa, Ertuğrulgazi, Kemalpaşa (ilçesi); Necatibey (Caddesi), Mustafabey (Caddesi), Gazi Osmanpaşa (Üniversitesi)

Düsseldorf, Fontainebleau, Nürnberg, Neustadt, Schwarzwald

Ile-de-France, Saint-Bernard, Saint-Gothard.

güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu.

İkiyüzellialtımilyarbeşyüzyirmibeşmil-yonyediyüzellibin lira

başağırlık, başbakan, başçavuş, başeser, başfiyat, başhekim, başhemşire, başkahraman, başkarakter, başkent, başkomutan, başköşe, başmüfettiş, başöğretmen, başparmak, başpehlivan, başrol, başsavcı, başşehir, başyazar. aşçıbaşı, binbaşı, çarkçıbaşı, çeribaşı, elebaşı, mehterbaşı, onbaşı, ustabaşı, yüzbaşı.

Caferoğlu, Karaosmanoğlu, Orazbeykızı; Candaroğulları, çapanoğlu, eloğlu, hinoğluhin, elkızı.

ağababa, ağabey, beyefendi, efendibaba, hanımanne, hanımefendi, hacıağa, hanımnine, hıyarağalık, kadınnine, paşababa.

dalkavuk, dalkılıç, daltaban, daluyku

Açıortay, adamkökü, adamotu, ağırbaşlı, ağırcanlı, ağırkanlı, ahududu, akarsu, akaryakıt, akciğer, akkor, aksakal, aktöre, akyuvar, alyuvar, anamal, anaokulu, anapara, anayasa, anneanne, atardamar, atarkanal, atasözü, aybaşı, ayçiçeği, ayçöreği, babaanne, basmakalıp, başıboş, başıbozuk, başıkabak, başörtü, başvurmak, beşibiryerde, bilirkişi, bindallı, birdenbire, birdirbir, birtakım, bozkır, bugün, buzdolabı, çeşitkenar, çiftetelli, delikanlı, demirbaş, denizaltı, denizaşırı, derebeyi, derebeylik, dereotu, dışbükey, dikdörtgen, dipnot, doludizgin, dolunay, dörtkenar, dörtnal, dörtnala, düzayak, ebekuşağı, ebemkuşağı, enikonu, erbaş, eşkenar, etobur, gelişigüzel, giderayak, gökyüzü, gözyaşı, günaşırı, güvenoyu, halkoyu, hayhay, içbükey,

içgüdü, içtepi, içyağı, ikizkenar, ilkbahar, ilkokul, ilköğrenim, ilköğretim, ilkyaz, ipucu, kabataslak, kahverengi, kamuoyu, karaciğer, karekök, kartopu, kasımpatı, kenarortay, kelaynak, kongövde, külhanbeyi, külhanbeylik, külkedisi, milletvekili, murdarilik, omurilik, ortaokul, otobur, öngörmek, öngörü, önsezi, öteberi, özdeyiş, paralelkenar, pekâlâ, pekiyi, sacayağı, sacayak, sadeyağ, sağduyu, sağyağ, semizotu, serinkanlı, sıcakkanlı, sıkıyönetim, sıradağ, sıradağlar, sivrisinek, soğukkanlı, sonbahar, soyadı, sütana, sütanne, sütbaba, sütkardeş, sütnine, sütoğul, takımada, takımyıldız, tekdüze, tepetakla, tepetaklak, tereyağı, tıpkıbasım, tıpkıçekim, toplardamar, topyekûn, tozpembe, varoluş, varsayım, vazgeçmek, yanardağ, yarıçap, yarımada, yarıyıl, yavrukurt, yerküre, yeryüzü, yılbaşı, yöneylem, yüznumara, yüzyıl, zeytinyağı

biraz birazı birkaç birkaçı birtakım birçok birçoğu hiçbir hiçbiri herhangi

çayhane dershane kahvehane süthane yatakhane yazıhane yemekhane

Recaizade Resülzade Sami Paşazade Sümbülzade Vahapzade amcazade dayızade teyzezade

beyanname davetname kanunname pendname seyahatname siyasetname Battalname Oğuzname

acembuselik, hisarbuselik, muhayyerkürdi. ağır aksak, yürük aksak, yürük semai.

İçişleri Dışişleri Genelkurmay Yükseköğretim

Gaziantep, Gazimagosa, Kahramanmaraş, Şanlıurfa.

doğumevi, huzurevi, radyoevi, yayınevi, basımevi.

apaçık, apak, büsbütün, çepçevre, çepeçevre, çırçıplak, çırılçıplak, dümdüz, düpedüz, gömgök, güpegündüz, kapkara, kupkuru, paramparça, sapsağlam, sapasağlam, sapsarı, sırsıklam, sırılsıklam, sipsivri, yemyeşil.

1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. 29 Ekim 1923, 29 Mayıs 1453 Salı günü, 1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. 29 Ekim 1923, 28 Aralık 1982'de göreve başladı. Okullar genellikle eylülün ikinci haftasında öğretime başlar. Yürütme Kurulu toplantılarını perşembe günleri yaparız.

Satır sonunda kelime bölünmesi a-ra-ba, ka-ra-ca, ta-le-be. bir-lik, sev-mek, Türk-çe, Kork-maz.

…....................................................................................baş- öğretmen değil, ......................................................................................... ba- şöğ-ret-men; ..........................................................................Karaosman- oğlu değil, ......................................................................Karaosmanoğ- lu.

..............................................................................a- raba değil, .......................................................................... ara- ba; .................................................................. müdafa- a değil, ..................................................................... müda- faa;

.......................................................... Edirne' nin... ............................................................. 1996' da...

Türkiye'de, Van Gölü'ne, Ağrı Dağı'nın; Kesme İşareti Fatih Sultan Mehmet'e, Atatürk'üm, Türkiye'm, İnönü'den, Yurdakul'dan, Kâzım Karabekir'i, Yunus Emre'yi, Ziya Gökalp'tan; Türk'e, Alman'ı; Jüpiter'den, Venüs'ü; Türkiye'de, Van Gölü'ne, Ağrı Dağı'nın; Ziya Gökalp Bulvarı'nda, Çankaya Köşkü'ne, Sait Halimpaşa Yalısı'ndan; Kiralık Konak'ta, Sinekli Bakkal'ı; Millî Eğitim Temel Kanunu’na

Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığına.

Klasik Türk Edebiyatına, Millî Edebiyat Akımının, Eski Çağın, Yükselme Döneminin, Klasik Türk Edebiyatına, Millî Edebiyat Akımının, Edebiyat-ı Cedide Topluluğunun

Ahmet Mithat Efendi’nin. Mustafa Kemal Paşa’ya, Nasrettin Hoca’da, Enver Paşa’nın, Zeynep Hanım’a, Ayhan Bey’den, Ahmet Mithat Efendi’nin.

29 Ekime..., 30 Ağustos Çarşambadan sonra

Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı; Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Ereğliler. Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hristiyanlıktan, Aydınlıdan.

TBMM'nin, TDK'nin, BM'de, ABD'de, TV'ye.

“1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.” 1985'te, 8'inci madde, 2'nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik.

Yunus Emre (1240?-1320)'nin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)'nin. İmek fiili (ek fiil)nin geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.

Nokta ( . ) 3. (üçüncü), 15. (on beşinci), IV. (dördüncü); II. Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak.

I. 1. A. a. II. 2. B. b.

29.5.1453, 29.X.1923. 29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923.

16.551.000, 22.465.660

Virgül ( , ) Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sıcak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum. (Halide Edip Adıvar, Kalp Ağrısı) Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller (Faruk Nafiz Çamlıbel)

Bir varmış, bir yokmuş. Umduk, bekledik, düşündük. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Fakat yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez. (Falih Rıfkı Atay, Denizaşırı)

Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz. (Mustafa Kemal Atatürk)

Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi, koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Panorama)

Örnek olsun diye, örnek istemez ya, söylüyorum. Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım. (Mustafa Kemal Atatürk)

Akşam, yine akşam, yine akşam, Göllerde bu dem bir kamış olsam! (Ahmet Haşim) akşam akşam, yavaş yavaş, bata çıka, koşa koşa.

Datça'ya yarın gideceğim, dedi. – Bugünlük bu kadar her gün üç mermi, diye düşündü. (Tarık Buğra, Küçük Ağa)

Hatta bahçede gezen hanımefendi bile işin farkına varıp, – Nen var senin çocuğum, diye sormak zorunda kaldı. (Haldun Taner, Hikâyeler)

Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz. Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor. (Yahya Kemal Beyatlı) — Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır. (Halit Ziya Uşaklıgil, İzmir Hikâyeleri)

Efendiler, bilirsiniz ki, hayat demek, mücadele, müsademe demektir. (Mustafa Kemal Atatürk) Sayın Başkan, Sevgili Kardeşim, Değerli Arkadaşım,

38,6 (otuz sekiz tam, onda altı), 25,33 (yirmi beş tam, yüzde otuz üç), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş).

Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik'e bol teşekkürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı. (Peyami Safa, Mahşer) Ahmet eve gelip yemeğini yedi. Tuncay, koşmaksızın derse yetişti.

Noktalı Virgül ( ; ) Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.

Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum. Sabahtan beri bekliyorum; ne gelen var, ne giden. İş işten geçti; artık gelse de olur, gelmese de.

Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakü.

Halis bir şiir fena okunabilir; lakin sahte bir şiir iyi okunamaz. (Yahya Kemal Beyatlı) Bir millet ordusunu kaybedebilir, bağımsızlığını da kaybedebilir; fakat dilini sakladıkça o millet yaşıyor demektir. (Nihal Atsız, Türk Ülküsü)

İki Nokta (:) Millî Edebiyat akımının temsilcilerinden bir kısmını sıralayalım: Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem. Yeni harfler alındıktan sonra eski yazı ile bir tek kelime bile yazmayan iki kişi görmüşümdür: Atatürk ve İnönü! (Falih Rıfkı Atay, Çankaya) – Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda? Ziraatçı sayar: – Yulaf, pancar, zerzevat, tütün...

Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. (Mustafa Kemal Atatürk) Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim. (Falih Rıfkı Atay, Denizaşırı) Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük; Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Yahya Kemal Beyatlı)

Bilge Kağan: Türklerim, işitin! Üstten gök çökmedikçe altan yer delinmedikçe ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin? Koro : Göğe erer başımız başınla senin ! Bilge Kağan : Ulusum birleşip yücelsin diye gece uyumadım, gündüz oturmadım. Türklerim Bilge Kağan der bana. Ben her şeyi onlar için bildim. Nöbetteyim ! (A. Turan Oflazoğlu, Anıtkabir)

Üç Nokta (...) Ne çare ki, çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveriyordu da, bu yanı... (Tarık Buğra, Dönemeçte)

Kılavuzu karga olanın burnu b...tan çıkmaz. B..., 7 Nisan (Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu) Arabacı B...'a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın içine doğru başını çeviriyordu. (Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur)

Mümtaz, bu dükkâna bakarken hiç farkında olmadan Mallarmé'nin mısraını hatırladı: "Meçhul bir felaketten buraya düşmüş..." (Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur)

Soru İşareti (?) Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı? (Faruk Nafiz Çamlıbel, Yolcu ile Arabacı) Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? (Ahmet Haşim, Merdiven) Atatürk bana sordu: — Yeni yazıyı tatbik etmek için ne düşündünüz? (Falih Rıfkı Atay, Çankaya) Gümrükteki memur başını kaldırdı: — Adınız? Haksız mıyım? Liderler içinde Atatürk gibisi var mı? Yoksa bu sözümde yalan var mı? (Bilge Kağan)

Ankara'dan Konya'ya 1,5 (?) saatte gitmiş. 1496 (?) yılında doğan Fuzuli ...

Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve gideriz. Alp Er Tonga öldi mü Esiz ajun kaldı mu Ödlek öçin aldı mu Emdi yürek yırtılur. Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı. (Haldun Taner, Onikiye Bir Var) Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı? Üsküdar'dan mı, Hisar'dan mı, Kavaklar'dan mı? (Yahya Kemal Beyatlı)

Kısa Çizgi ( - ) Örnek olsun diye -örnek istemez ya- söylüyorum.

Türkçe-Fransızca Sözlük, Aydın-İzmir yolu, Ankara-İstanbul uçak seferleri, Türk-Alman ilişkileri, Ural-Altay dil grubu, 09.30 - 10.30, Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması, Manas Destanı'nda soy-dil-din üçgeni, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, 1995-1996 öğretim yılı.

Tırnak İşareti (“...”) Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ön cephesinde Atatürk'ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” vecizesi yer almaktadır. Ulu önderin “Ne mutlu Türküm diyene!” sözü her Türk'ü duygulandırır.

“Akıl yaşta değil baştadır “Akıl yaşta değil baştadır.” atasözü yüzyılların tecrübesinden süzülüp gelen bir gerçeği ifade etmiyor mu? “İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur!” diyorlar. (Yahya Kemal Beyatlı)

Yeni bir “barış taarruzu” başladı. Höyük sözü Anadolu'da tepe olarak geçer.

Yahya Kemal'in bazı şiirleri “Kendi Gök Kubbemiz” adı altında çıktı Yahya Kemal'in bazı şiirleri “Kendi Gök Kubbemiz” adı altında çıktı. (Ahmet Hamdi Tanpınar) “İmla Kuralları” bölümünde bazı uyarılara yer verilmiştir. Cahit Sıtkı'nın “Şairin Ölümü” şiirini Yahya Kemal çok sevmişti. (Ahmet Hamdi Tanpınar) Bugünün gençleri “Dar Kapı”yı okumalıdırlar. (Ahmet Hamdi Tanpınar) Yahya Kemal’in “Kendi Gök Kubbemiz”i okudunuz mu?

Ünlem işareti ( ! ) Ne mutlu Türk’üm diyene! (Mustafa Kemal Atatürk) Gurbet o kadar acı Ki ne varsa içimde Hepsi bana yabancı Hepsi başka biçimde! (Kemalettin Kâmi Kamu) Hava ne kadar da sıcak! Aşkolsun! Ne kadar akıllı adamlar var!

Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir, ileri! (Mustafa Kemal Atatürk) Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! (Yahya Kemal Beyatlı)

Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar, Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar! (Faruk Nafiz Çamlıbel) Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak bir devrin battığı yerdir. (Necmettin Halil Onan) Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!

İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!) Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.

Eğik Çizgi (/) Ne sen, ne ben / Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ / Ne de âlâm-ı fikre bir mersâ / Olan bu mâi deniz / Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. (Ahmet Haşim, O Belde)

Altay Sokağı, Nu.: 21/6 Altay Sokağı, Nu.: 21/6 Kurtuluş / ANKARA

02/04/2005 18/11/1969

Tek Tırnak İşareti (‘…’) Edebiyat öğretmeni “Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi ve Faruk Nafiz'in bu güzel şiirini okumaya başladı. “Şinasi'nin ‘safi Türkçe’ ile yazdığını söylediği şiirlerden sonra vardığı bu konuşulan dil fikri şüphesiz ki ondan gelen en büyük kazancımızdır.” (Ahmet Hamdi Tanpınar)

Göktürk Anıtları'nda geçen fakat günümüze ulaşmayan bazı örnekler: bodun ‘millet, kavim’, sab ‘söz’, eçü apa ‘ecdat, atalar’, tüketi ‘tamamen, bütünüyle’.

Yay Ayraç ( () ) Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. (Nurullah Ataç, Söyleşiler) Süleyman Şah'ın cenazesi sudan ihraç olunarak (çıkarılarak) hemen orada defnedilmiştir ki makarrı (durağı) hâlâ “Türk Mezarı” namıyla maruftur (tanınmıştır). (Refik Halit Karay, Bir İçim Su)

Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip olmaya hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir, ya kimsenin. (Ahmet Hikmet Müftüoğlu)

I) 1) A) a) II) 2) B) b)

Köşeli Ayraç ( [ ] ) Mongolın Ertniy Tüü (Arheologiyn Nayruulal) [Mogolistan'ın Eski Tarihi (Arkeolojik Araştırmalar)], BNMAU-ın şinjleh Uaanı Akademii Tuuıyn ureelen, Ulaanbaatar 1977.

Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet 1922. Yekta Bahir [Ömer Seyfettin], Yeni Lisan, Genç Kalemler.

Kısaltmalar TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi), TDK (Türk Dil Kurumu); KB (Kutadgu Bilig), TD (Türk Dili), B (batı), GB (güneybatı),

ASELSAN (Askerî Elektronik Sanayii), BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi), İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği), TÖMER (Türkçe Öğretim Merkezi).

ABD (Amerika Birleşik Devletleri) T.C. (Türkiye Cumhuriyeti). UK (İngiltere) T.C. (Türkiye Cumhuriyeti).

C (karbon), Ca (kalsiyum), Fe (demir); m (metre), km (kilometre), g (gram), l (litre), hl (hektolitre), m² (metre kare), cm² (santimetre kare)

Kocatepe Mah. (Kocatepe Mahallesi), İng. (İngilizce), Kocatepe Mah. (Kocatepe Mahallesi), Prof. (Profesör), Dr. (Doktor), Av. (Avukat), Gen. (General); is. (isim), hzl. (hazırlayan), çev. (çeviren), kim. (kimya).

kg'dan, cm'yi, mm'den; BDT'ye, THY'de, TRT'den. ASELSAN'da, BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya. vb.leri (s.sı yerine) sayfası, (doç.ler) doçentler)

TÜBİTAK'ın (TÜBİTAĞ'ın değil). AGİK'in (AGİĞ'in değil), CMUK'un (CMUĞ'un değil), RTÜK'e (RTÜĞ'e değil), TÜBİTAK'ın (TÜBİTAĞ'ın değil). ÇUKOBİRLİK'e (söylenişi ÇUKOBİRLİĞE), FİSKOBİRLİK'in (söylenişi FİSKOBİRLİĞİN).

SIK YAPILAN YAZIM YANLIŞLARI YANLIŞ DOĞRU kurdela kordela kurdale kordale kurdele eşkiya eşkıya rasgele rastgele keyf keyif gurup (öbek anlamında) grup ateşe ataşe kasedi kaseti ihracaat ihracat

müdail müdahil klüp club kulüp red ret meyva meyve insiyatif inisiyatif yalnış yanlış yanlız yalnız geçitinde geçidinde

muzur muzır mühüm, möhüm mühim herkez herkes döküman doküman rapörtor raportör ropörtaj röpörtaj röportaj şofor şöför şöfor şoför eksoz egsoz egsozst egzoz arabeks arabesk

sezeryen sezaryen sükünet sükûnet dinazor dinozor ötenazi ötanazi harfiyat hafriyat siklet sıklet taktirde takdirde

süpriz sürpriz münübüs minibüs kontür kontur kontör Demokles(’in kılıcı) Damokles silahşör silahşor karekter karakter revanş rövanş kozmatik kozmetik imac imaj konsansüs konsensüs

Zonguldak’da Zonguldak’ta Paris’de Paris’te TCK’nın TCK’nin b) Eklerin yanlış veya eksik yazılması Türkçede sert ve yumuşak biçimleri bulunan eklerin sözler ile birleşmeleri kurallıdır. Sert ünsüzlerle biten sözler bu eklerin sert; ünlülerle veya yumuşak ünsüzler biten sözler ise bu eklerin yumuşak biçimlerini alır. hizmetci hizmetçi minibüsde minibüste Kars’da Kars’ta Zonguldak’da Zonguldak’ta Paris’de Paris’te TCK’nın TCK’nin

Ünsüz benzeşmesi: oda+cı iş+çi yor+gun bık+kın FıSTıKÇı ŞaHaP Ç, f, h, k, p, s, ş, t sesleriyle biten sözlere d, c, g ile başlayan ekler geldiğinde bu sesler t, ç, k’ye dönüşür. yol+da ağaç+ta oda+cı iş+çi yor+gun bık+kın FıSTıKÇı ŞaHaP

sevmiyenleri sevmeyenleri sağlıyacak sağlayacak Eklerin söylenişteki biçimlerinin yazıya geçirilmesi doğru değildir. Kimi eklerin yanlış kullanılması, yüklemle durum eki almış adın bağdaşmaması, gereksiz iyelik eki kullanımı, eksik veya fazla eklere rastlanması gibi yanlışlıklar ise anlatım bozukluğuna yol açmaktadır. sevmiyenleri sevmeyenleri sağlıyacak sağlayacak başlamıycak başlamıyacak başlamayacak

c) Düzeltme (^) işaretinin kullanılmamasından kaynaklanan yanlışlar: kağıt kâğıt dergah dergâh aşık (seven) âşık kar (kazanç) kâr hala hâlâ

d) Kesme işaretinin kullanılmaması veya yanlış kullanılması Gaziantep’li Gaziantepli Maraşda Maraşta Maraş’ta dosyaları’da dosyaları da oğlu’da oğlu da Allaha Allah’a

e) Ayrı ve bitişik yazılan sözler: Birleşik sözlerin bitişik veya ayrı yazılması kurala bağlanmıştır. Sözlerden en az biri, birleşme sırasında anlamını değiştirirse bu tür birleşik sözler bitişik yazılır. Sözlerin hiçbirinde, birleşme sırasında anlam kayması olmazsa bu sözler ayrı yazılır.

varya var ya terkediyor terk ediyor arzetmek arz etmek biraraya bir araya farkettim fark ettim herşey her şey

soğuk kanlı soğukkanlı küfür edişi küfredişi kayıt olmak kaydolmak Bazen de bitişik yazılması gereken sözlerin ayrı yazıldığı görülebilmektedir. bir çoğu birçoğu hiç bir hiçbir soğuk kanlı soğukkanlı küfür edişi küfredişi kayıt olmak kaydolmak

O kadar yorgunum ki anlatamam... f) ki bağlacının yazılışı: ki bağlacı; belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki dışında daima ayrı yazılır. Alt yazılarda bu kurala aykırı örnekler görülmektedir. diyorki diyor ki demekki demek ki sanmaki sanma ki O kadar yorgunum ki anlatamam... Baktık ki gelmiyorsun, biz de beklemedik.

Doğrusu: Geçen yılki maç bu ay ki gelirimiz Doğrusu: bu ayki gelirimiz Ayrı yazılan ki bağlacına karşılık, aitlik anlamı taşıyan +ki ise bitişik yazılır. geçen yıl ki maç Doğrusu: Geçen yılki maç bu ay ki gelirimiz Doğrusu: bu ayki gelirimiz

da, de Bağlacının yazılışı: da, de bağlacı daima sözlerden ayrı yazılır. Bu bağlacı, +da / +de ekinden ayırmak için önce anlamına bakılmalıdır. da, de bağlacı dahi, bile anlamlarında kullanılır. Bu bağlaç kaldırıldığı zaman cümlede bozukluk meydana gelmez. Bu konuda dikkat edilmesi gereken üç nokta daha vardır.

1. Ayrı yazılan da / de bağlacının hiçbir zaman t’li biçimleri bulunmaz. 2. Kesme işareti kullanmak, da / de bağlacını ayrı yazmak anlamına gelmez. 3. Ayrı yazılan da / de cümleden çıkarılırsa anlam bozulmaz. Bu bilgi, ayrı yazılan da / de’yi ek olandan ayırt etmemizi sağlar.

olupta olup ta olup da yada ya da seninde senin de atıf da bulunan atıfta bulunan Ahmet te (geldi) Ahmet de (geldi) Kitap Ahmet’dedir. Kitap Ahmet’tedir.

Sağlık Bakanı Adana'ya geldi. Sağlık Bakanı da Adana'ya geldi. de Depremde köprüler zarar gördü. Depremde köprüler de zarar gördü. de Deprem köprüler de zarar gördü. Depremde köprüler de zarar gördü. Depremde köprüler zarar gördü. de

Soru ekinin yazılışı: Soru eki daima sözlerden ayrı olarak yazılır. Soru ekine kişi eki gelmesi durumunda, kişi eki soru ekine bitiştirilir. olurmu olur mu kapalımı kapalı mı biliyormu biliyor mu biliyormusunuz biliyor mu sunuz biliyormu sunuz biliyor musunuz

SEZAR’IN MEŞHUR SORUSU: SENDEMİ BRUTUS ? SENDE Mİ BRUTUS? SEN DE Mİ BRUTUS?

Bazı özel adlar dikkatsizlik veya bilgisizlik yüzünden yanlış yazılmakta ve söylenmektedir. Azerbeycan Azarbaycan Azerbaycan Makadonya Makedonya Amarika Amerika

YAZIM YANLIŞI YAPMAMAK İÇİN YAZIM KILAVUZU’NA BAKILMALIDIR

http://tdk.org.tr

SÖYLEYİŞ BOZUKLUKLARI Sözlerin genel dildeki yaygın söyleniş biçimleri dışındaki kullanımları birer söyleyiş bozukluğudur.

Yaygın söyleniş biçimleri zamanla değişebilir. meyda:na gelen > meydana gelen Doğru olanı, yaygın söyleniş biçimlerini kullanmaktır.

Söyleyiş yanlışları: 1. Kısa ünlülerin uzun söylenmesi: ta:rikat tari:kat ma:kam makam va:him vahim la:ik laik alfa:be alfabe mi:ting miting li:se lise va:ka vak'a

1. Kısa ünlülerin uzun söylenmesi: Söyleyiş yanlışları: 1. Kısa ünlülerin uzun söylenmesi: gaza:bı gazabı yasada:ki yasadaki meyda:na gelen meydana gelen ka:til zanlısı katil zanlısı ha:kem hakem acemi: acemi resmi: geçit resmigeçit Ona ra:kip çıktı. Ona rakip çıktı.

“Bile” anlamındaki dahi bağlacının ilk hecesi kısa, ikinci hecesi ise çok hafif uzatılarak söylenmelidir. İlk hece uzatılırsa “olağanüstü yeteneği olan kimse” anlamındaki dâhi kelimesi anlaşılır.

“...krediye dāhi ihtiyacı olan memur...” doğrusu: dahi “...bunu yapan meslektaşlarımız dāhi olsa...” doğrusu: dahi

“Hālim Sarıoğlu” doğrusu: Halim “Fākir” doğrusu: fakir “...bize nāsip olacak...” doğrusu: nasip “...aynı mekānizmadan...” doğrusu: mekanizmadan

“Dövmenin zarārı var mı, yok mu?” doğrusu: zararı “Zarar” sözünün bütün ünlüleri kısadır; ek alsa da almasa da son hece ünlüsü kısa söylenir. “Asgarî otuz bin, aza:mi: üç milyon lira idi.”. doğrusu: a:zami: . Söylenişinde en çok yanlış yapılan sözlerden biri de “azamî”dir. Birinci ve üçüncü ünlüsü uzun, ikinci ünlüsü ise kısadır.

“Pazar günkü nüsha:sında” doğrusu: nüshasında “Suriye ma:ka:mları Hafız Esat’ın hiçbir sağlık problemi olmadığını belirterek...” doğrusu: makamları “Kabi:nenin kendi içinden eleştiriler var.” doğrusu: Kabinenin

2. Uzun iken kısa söylenen heceler Başka dillerden alınma sözlerde bulunan uzunluklar Türkçede bazen kısaltılmış, bazen uzun olarak korunmuştur. Bu tür sözlerde ölçünlü (standart) Türkçedeki kullanım esastır. Alındığı dilde uzun diye Türkçenin kısalttığı ünlüler uzun söylenemeyeceği gibi, Türkçede uzun ünlü yoktur, gerekçesiyle de uzunluklar kısaltılamaz. Vakıf ile vâkıf, varis ile vâris birbirinden ayrılmalıdır.

Ölçünlü dilde uzun olduğu hâlde bilgisizlikten, dikkatsizlikten veya ağız özelliklerinden kaynaklanan yanlış kısaltmalar vardır. Öte yandan ulamanın olduğu yerde, durak yapılması da bir başka önemli söyleyiş yanlışlığıdır.

zalim za:lim itibaren i:tiba:ren baki ba:ki: hükümet hükû:met tespiti tespi:ti asla asla: dünya dünya: adalet ada:let mana ma:na: ceza ceza:

“İptal edilmesi gerekecek.”. doğrusu: İpta:ledilmesi İptal’den sonra etmek, edilmek, olunmak fiilleri gelirse hece uzatılır ve sonraki kelimeye ulanır. İptal ünlüyle başlayan bir ek alırsa a yine uzun söylenir: ipta:li, ipta:le... Sözden sonra ünlü gelmez ve hece kapalı kalırsa -tal hecesi kısa söylenir.

“Veliler bir baskı olarak nitelendirdikleri bu uygulamaya artık bir son verilmesini istediler.”. doğrusu: veli:ler. “Veli” kelimesinin son ünlüsü uzun söylenmelidir. Özel isim olarak kullanılışında kısa söyleyiş yerleşmiştir. “Dünyanın pek çok tarihi ve turistik yerini dolaşmış.”. doğrusu: ta:rihî “Tarihî” kelimesinin sonundaki ünlü, nisbet î’sidir ve uzun söylenir.

İnce söylenmesi gerekirken kalın söylenen sesler Alfabemizde bir k harfi bulunur. Ancak söyleyişi ayrı iki k vardır. Birincisine ince, ikincisine kalın k denir. Türkçe kökenli kelimelerde ince k ile kalın ünlüler aynı hecede bulunamaz. Kalın k ise ince ünlülerle aynı hecede olamaz. Ancak alıntı kelimelerden bu kurala uymayanlar vardır. Söz gelişi hikâye’de a kalın olduğu hâlde k ince söylenir. Aşağıdaki örneklerde ince okunması gereken k’ler kalın okunmuştur.

istihkam istihkâm iskan iskân Hakkari Hakkâri eşkal eşkâl vekaletname vekâletname en karlı iş en kârlı iş santrallarıyla santralleriyle kontrollu kontrollü

ikâmetgâh ika:metgâh islâh ıslah rekâbet rekabet ekônomi ekonomi Kalın söylenmesi gerekirken ince söylenen sesler ikâmetgâh ika:metgâh islâh ıslah rekâbet rekabet ekônomi ekonomi mekânik mekanik dekân dekan

Ses düşmeleri diyo diyor bozuluyolar bozuluyorlar çalışcam çalışacağım ilave etcez ilave edeceğiz başlıcam başlayacağım di mi değil mi hakkaten hakikaten dakka dakika

Ses fazlalığı iki şahısın iki şahsın teammül teamül muhattap muhatap yazıylan yazıyla önceliklen öncelikle seninlen seninle rakkam rakam kurra kura ayriyeten ayrıca olaraktan olarak

/e/’nin açık söylenmesi Bazı kelimelerin ilk hecelerindeki e sesinin gereğinden fazla açık söylendiği görülmektedir. elli ender mensup gençlik temsil kendi derviş sendika temkinli mendil

Sözlerin anlamları ve okunuşları için: TÜRKÇE SÖZLÜK

TÜRK DİL KURUMU TÜRKÇE SÖZLÜK ağ ortamında ücretsiz...

http://tdk.org.tr

DEYİM VE BİRLEŞİK FİİL YANLIŞLARI Deyimler, sözleri eksiltilemeyen, arttırılamayan ve değiştirilemeyen kalıplaşmış dil birlikleridir. Söz gelişi tavşana kaç, tazıya tut demek deyiminde kaç yerine koş, tazı yerine köpek denilemez; tazıya köpeğe şeklinde bir arttırma söz konusu olamaz.

“Beş aşağı beş yukarı”. Doğrusu: Üç aşağı “Ne olur olmaz diye tedbirli konuşuyor.” Doğrusu: Ne olur ne olmaz “...eli ayağı yere basan tek parti...”. Doğrusu: ayağı yere basan

“davullu zurna ile karşılamak” Doğrusu: davul zurna ile “Acilen şifasını bulmasını diliyoruz.” Doğrusu: şifa bulmasını “Milyonlar onu gönlüne gömdü” Doğrusu: kalbine gömdü

Sözlerin Yanlış Anlamda Kullanılması Bir dilin sözleri bazen çok ince anlam ve kullanım farklarıyla birbirlerinden ayrılırlar. Anlamlarının aynı olduğunu sandığımız sözlerin çok defa kullanım yerleri farklı olabilir. Söz gelişi baş-kafa-kelle aynı anlamda görünürler ama aynı yerlerde kullanılamazlar. İnsanın başı ağrır, fakat kafası kızar; kelle ise işkembecide bulunur. Yürek-kalp-gönül sözleri de böyledir. Yüreksiz adam korkaktır; kalpsiz ise merhametsiz. Gönülsüz dersek isteksiz anlaşılır.

Cümle ile ilgili kusurlar 1.Fazlalık Anlatım bozukluklarından birisi de “fazlalık”tır. Fazlalık, cümlede bir veya birkaç kelimenin gereksiz olarak kullanılmasıdır. Eş anlamlı sözleri arka arkaya kullanmak da anlatım bozukluğudur. “...dolayısıyla bunun yeri ve mekânı yetkili kurullardır.” “Örneğin mesela, al bunu, getir bana, derim, getirir.” “Burada küçük bir nüans farkı var.”

“Kapalı* spor salonu ful dolu.” doğrusu: hıncahınç dolu, dopdolu “Bir edebiyatçı ve yazın insanı olarak...” “Neden böyle bir gereksinime ihtiyaç duydunuz?”. doğrusu: böyle bir şeye “... ÖSS sınavının iptali...” doğrusu: ÖSS’nin “Hastalığın nedeni ve sebebi bulunmadan...”.

Bazı fazlalıklar anlam bakımından mantıksızlığa yol açarlar Bazı fazlalıklar anlam bakımından mantıksızlığa yol açarlar. İki kelime arasında ya bir çelişki vardır, yahut da bir kelime diğerinin anlamını zaten taşımaktadır. “uzmanlaşmış profesyoneller” Profesyonel kelimesinde uzmanlaşma kavramı zaten vardır. “Mustafa Yıldız’ın cansız cesedi yolda yatarken...” Ceset zaten cansızdır.

“Bu acılara mecburen katlanmak zorunda kalıyoruz.” Zorunda kalmak fiilinde zaten zorunluluk, mecburiyet ifadesi olduğu için mecburen kelimesi fazladır. “Dışarıdan ithal ediliyor.” İthal etmek “dışarıdan almak” demektir.

2. Eksiklik Anlatım için gerekli olduğu hâlde bazı sözlerin ve eklerin kullanılmamış olmasına eksiklik denir. Her zaman çay veya yoğurt yiyor. Doğrusu: Her zaman çay içiyor veya yoğurt yiyor. Hiçbir sürücünün alkollü direksiyon başına geçmesini tavsiye etmiyoruz. Doğrusu: Hiçbir sürücünün alkollü olarak direksiyon başına geçmesini tavsiye etmiyoruz.

İzinsiz inşaata girilmez. Doğrusu: İnşaata izinsiz girilmez. 3. Sıra yanlışlığı Bir cümlede önce gelmesi gereken unsurların sonra, sonra gelmesi gerekenlerin önce bulunmasıdır. Sıfatlar ve zarflar çoğunlukla kendilerinden sonraki kelimeleri belirtir. Ancak bu sıra bozulduğunda farklı anlamlar ortaya çıkmaktadır. İlk İtalya’ya gittiğimde… Doğrusu: İtalya’ya ilk gittiğimde… Cesetler çok denizde kaldıkları için şişmiş. Doğrusu: Cesetler denizde çok kaldıkları için şişmiş. İzinsiz inşaata girilmez. Doğrusu: İnşaata izinsiz girilmez. Dışişleri Eski bakanı Doğrusu: Eski Dışişleri bakanı

Türkçede tamlayan, tamlanandan önce gelir Türkçede tamlayan, tamlanandan önce gelir. Tamlayan, bir başka tamlamayı niteliyorsa yeri yine tamlamanın önüdür. telefon kulübesi düdüklü tencere banka müdürü müzik öğretmeni YENİ ESKİ

Kültür ve Turizm Bakanı Devlet Bakanı Gaziantep Valisi Ulaştırma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Devlet Bakanı Gaziantep Valisi YENİ ESKİ

YABANCI SÖZLERE ÖZENME “Kongrenin saat onda start alması gerekiyordu…” Seçenek: başlaması “...sanatçıyı akompanya etmek...” Seçenek: sizlere eşlik etmek “... daha önceki bekrauntta da bu tür başarıları var.” Seçenek: geçmişinde de / önceki meslek hayatında da “…dokümante ediyorlardı.” Seçenek: …belgeleri sağlıyorlardı.

Yabancı sözcüklerin getirdiği olumsuzluklar: Söz varlığımız yabancılaşmaktadır. Karşılığı olan Türkçe sözcüklerin unutulmasına yol açmaktadır. Birden fazla sözcüğün yerine kullanılması durumunda ayrıntılar kaybolmakta, dilimiz kısırlaşmaktadır. Söyleyişte ve yazılışta karmaşa yaşanmaktadır.

Konuya bu bazda bakmalıyız. Fiyatlar dolar bazında artışta. Konuya bu temelde (veya) bu esasta bakmalıyız. Fiyatlar döviz ölçüsünde artışta. (veya) Fiyatlar dövize göre artışta. Baz Temel, taban, esas, ölçü

directe (Fr.), direct (İng.) direkt satış, direkt ilişki, direkt sefer doğru, dosdoğru, doğruca, dimdik, sapmadan, dönmeden aracısız, dolaysız durmadan, duraksız, molasız

trend (İng.) Eğilim, yönelme, yönelim, gelişme yönü, doğrultu; üslup, tarz, moda Giyimde trendi yakalamak için epey yer dolaştı. Giyimde modayı yakalamak için epey yer dolaştı. Borsa iyi bir trend yakaladı. Borsa iyi bir çıkış (veya yükseliş) yakaladı. Ekonomide trend değişimi yaşanıyor. Ekonomide yön değişikliği yaşanıyor. Geçen haftaki maça göre bir trend kaybı var. Geçen haftaki maça göre bir iniş (veya düşüş) söz konusu.

trend (İng.) eğilim, yönelme, yönelim, gelişme yönü, doğrultu; tarz, üslup, meyil, temayül gibi Türkçede değişik cümlelerde 56 farklı kullanım olduğu ortaya konulmuştur. Yard. Doç. Dr. Bedri Aydoğan, Türk Dili dergisi, Nisan 2004

Daha ayrıntılı bilgi: Türk Dil Kurumu tdk.org.tr

http://tdk.org.tr Saygılarımla… Belgin AKSU Türk Dil Kurumu Uzmanı (312) 428 61 00 Atatürk Bulvarı 217 Kavaklıdere-ANKARA