(Rehberlik ve Eğitim Bilimleri Uzmanı)

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Mesleki Gelişim Kuramı (Donald E. Super)
Advertisements

II.BÖLÜM GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisi
ÜNİVERSİTEYE UYUM SÜRECİ
GENÇLERDE ÖZGÜVEN GELİŞİMİ.
Şİddet Muhammet GÜLER.
BEIER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
ANA BABA VE ERGENLİK.
Zihinsel Yönden Yetersiz Çocukların Özellikleri
Yrd. Doç. Dr. Yasemin ÇAYIR
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
ERGENLİK DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ
OKUL KORKUSU NEDİR? Uzm. Psikolog Arzu YILDIRIM
5. BÖLÜM KİŞİLİK GELİŞİMİ
DÖNEMLERE GÖRE GELİŞİM GÖREVLERİ
PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK HİZMET ÇEŞİTLERİ
BUGÜN Freud ve Erikson’un karşılaştırılması
TEOG VE TERCİH DANIŞMANLIĞI
OKUL REHBERLİĞİNDE MESLEK DANIŞMANLIĞI
DAVRANIŞLARIMIZI ETKİLEYEN KALIPLAR
ÇOCUKLARDA OKUL FOBİSİ
ANNE BABA TUTUMLARI.
OKULÖNCESİ EĞİTİM NEDİR?
PSİKOSEKSÜEL GELİŞİMİ
ERGENLİK DÖNEMİNDE ARKADAŞ ETKİSİ
0-6 YAŞ GELİŞİM DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ
Tutum Kişinin herhangi bir olaya ve kişiye karşı olan tutumu onun kişiliği doğrultusunda gerçekleşir. Genellikle ev dışındaki ortamlarda yaşıtları tarafından.
Okul Rehberlik Servisi
Çocuğun Eğitiminde Disiplin ve Sınırlar
ANNE BABA TUTUMLARI Karatay Rehberlik ve Araştırma Merkezi.
EĞİTİMDE AİLENİN ÖNEMİ
PSİKOLOJİ EĞİTİM.
7-19 Yaş Psiko-Sosyal Gelişim Özellikleri
Güce Çok Programlı Anadolu Lisesi
ALAN TERCİHLERİ VE MESLEK SEÇİMİ
ERGENLİK DÖNEMİNDE RİSKLER ve SORUNLAR
ÇOCUKLA KALİTELİ ZAMAN GEÇİRMEK
“OKUL KORKUSU” SEMİNERİ
ANNE BABA TUTUMLARI VE OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ÖNEMİ
Psikososyal Gelişim Erik Erikson, Freud’un kuramını ergenlikten sonra yaşlılığa kadar genişleterek sekiz psikososyal gelişim dönemini tanımlamıştır. Gelişimde.
BÖLÜM 5 CİNSİYET. BÖLÜM 5 CİNSİYET CİNSİYET Cinsiyet Üzerindeki Biyolojik, Sosyal ve Bilişsel Etkiler Cinsiyet Kalıp Yargıları, Benzerlikler ve Farklılıklar.
BAŞARI ÇALIŞMA ve KARİYERLER
KİŞİLİK,SOSYAL, DUYGUSAL VE AHLAKSAL DEĞİŞİM
Psikososyal Gelişim Kuramı
Okul Öncesi Dönemde Rehberlik Hizmetinin Özellikleri
ARKADAŞ İLİŞKİLERİ.
Öğrenciyi Tanıma Yrd. Doç. Dr. İhsan Sarı.
İŞ VE MESLEK DANIŞMANLIĞI HİZMETLERİ. Meslek Nedir? Meslek, kişilerin belli bir eğitimle edindikleri ve hayatlarını kazanmak için sürdürdükleri düzenli.
ERGENLİK DÖNEMİ YAŞ BİLİŞSEL GELİŞİM * * Soyut işlemler dönemidir. * Tartışmaları sever, düşüncelerini ifade etmek isterler. * Mantık üzerinde.
Psiko-sosyal Gelişim 2 E. H. ERİKSON.
ERGENLİK.
ANA BABA OKULU-II ÖZEL OĞUZ FEN BİLİMLERİ TEMEL LİSESİ.
Eğitim Kademelerine Göre Rehberlik Hizmetleri
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE GELİŞİM
ÇOCUKLARDA OKUL FOBİSİ
ALAN TERCİHLERİ VE MESLEK SEÇİMİ
Erken çocukluk döneminde fen ve matematiğin önemi
ANA BABA VE ERGENLİK.
ERGENLİK.
ERGENLİK.
ERGENLİK DÖNEMİ ANNE-BABA SORUMLULUKLARI
KİŞİLİK GELİŞİMİ. KİŞİLİK Kişilik, bireyi diğer bireylerden ayırt eden, tutarlı olarak sergilenen, bireye özgü özellikler bütünüdür. Kişilik= Huy + Karakter.
II.BÖLÜM GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR. Kazanımlar Bu üniteyi tamamladığınızda aşağıdaki hedeflere ulaşmanız beklenmektedir: Gelişimle ilişkili olan.
KİŞİLİK GELİŞİMİ PSİKOANALİTİK KURAM.
Yrd. Doç. Dr. Aysel TOPAN.
Kişilik Gelişimi Dr. Gökçe Karaman Benli
TEOG VE TERCİH DANIŞMANLIĞI
TEOG VE TERCİH DANIŞMANLIĞI
Sunum transkripti:

(Rehberlik ve Eğitim Bilimleri Uzmanı) GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Murat CİVELEK (Rehberlik ve Eğitim Bilimleri Uzmanı) http://www.rehberlik.biz.tr civelek.murat@gmail.com civelek_murat@yahoo.com

BÖLÜM 2: PSİKO-SOSYAL KURAM (ERİKSON) 5. ÜNİTE KİŞİLİK GELİŞİMİ BÖLÜM 2: PSİKO-SOSYAL KURAM (ERİKSON)

KPSS’de bu bölümden her yıl ortalama 3-4 soru gelmektedir. Bu bölümdeki sorular, genellikle bilgi sorusu şeklindedir. Ünite Analizi   2006 2007 2008 2009 2010 (E) 2010 (T) 2011 2012 2013 Kişilik gelişimi (Freud) 1 Kişilik gelişimi (Erikson) 3 2 4

PSİKO-SOSYAL KİŞİLİK KURAM (ERİKSON) 03.04.2017 PSİKO-SOSYAL KİŞİLİK KURAM (ERİKSON) Erikson, Freud’dan etkilenmiştir. Freud’un kuramını tümüyle reddetmek yerine bu kuramı genişletmiş ve geliştirmiştir. Fakat kuramında libidoya daha az önem vererek egonun ve sosyal güçlerin önemine değinmiştir. Freud’dan farklı olarak kişilik gelişiminde, biyolojik etmenlerin yanı sıra sosyal çevrenin de etkisini kabul eder. Freud normal dışı davranışlar üzerinde dururken, Erikson daha çok normal ve sağlıklı gelişim üzerinde durmuştur. Erik ERİKSON (1902 - 1994) Olugunlaşma: organizmada var olan potansiyelin bireyin kullanabileceği duruma gelmesidir.

Erikson, Freud’dan farklı olarak, kişilik gelişiminde sadece yaşamın ilk yıllarının (0-6 yaş) önem olmadığını, tüm yaşam boyunun kişilik açısından önemli olduğunu ve devam ettiğini ileri sürmektedir. Erikson, Freud’dan farklı olarak, insanın doğuştan yıkıcı değil akılcı bir varlık olduğunu ileri sürer. Erikson’a göre benlik gelişimi, belirli zaman dilimleri içerisinde biyolojik temelli ve aşamalı olur (epigenetik ilke). Her zaman bölümünde (evrede) kişilik, belli gelişim özelliklerini kazanmakta, sorunları çözmekte ve her evreye ait psikososyal kriz konularını atlatmaktadır. Freud’a göre belli bir dönemde ortaya çıkan sorunlar veya sağlıklı şekilde atlatılamayan bir dönem, sonraki gelişim dönemlerini de etkiler ve bunlar sonraki dönemlerde telafi edilemezler. Erikson’a göre ise birey yaşam boyunca, gelişim dönemlerinin her birinde farklı bir çatışma, karmaşa durumu (psikososyal kriz) yaşar. Bir dönemdeki kriz atlatılmazsa sonraki dönemlerde de devam eder fakat çözüme kavuşturulabilir. Yani Freud’dan farklı olarak gelişim krizleri sonraki dönemlerde telafi edilebilirler.

A. PSİKO-SOSYAL KURAMDA TEMEL KAVRAMLAR 1-) Aşamalı oluşum (Epigenetik) ilkesi: Her organizmanın kendine özgü bir taban planı vardır. Organizmanın (dolaysıyla kişiliğin) parçaları bu taban plana göre belli bir zamana ve sıraya göre gelişir.   Her dönem kendisinden sonra gelen dönem için bir basamak oluşturur ve bir dönem önceki dönemlerin etkisi ile biçimlenir. Önceki dönem sonraki dönemlerde gelişecek olan çekirdek özellikleri içinde taşır. Böylece kişilik gelişmesi, yaşamın ilk günlerinden başlayarak birbiri üzerine binen ve birbirini hazırlayan basamaklardan ilerleyerek oluşur. Bu oluşum süreci içinde her dönemin kendisine özgü gereksinimleri, tamamlanacak görevleri, çözülecek sorunları, özgül bunalımı vardır. Normal kişilik gelişmesi bu gereksinimlerin karşılanması, sorunların çözülmesi, görevlerin uygun zamanda tamamlanması, bunalımın atlatılması ile gerçekleşir. A. PSİKO-SOSYAL KURAMDA TEMEL KAVRAMLAR

2-) Organ işlev biçimi: Erikson'a göre, belli bir dönemin ağırlık noktası olan bölgeye ilişkin temel işlevler bütün organizmaya yayılarak organizmada egemen bir işlev biçim oluşturur.   Mesela; Oral dönemde ağız bölgesinin temel işlevi içe almadır. Ancak, bu dönemde organizma bütün yüzeyi, bütün duyu organları ile de bu işlevi kullanmaktadır. Yani yalnız ağız aracılığı ile değil, bütün duyu yolları ile dışarıdan gelen "uyaran besilerini" içe alarak beslenir. Bu uyaran besileri annesinin sevgisi, sesi, ninnisi, yüzü ve çevreden gelen değişik uyaranlardır. Bu durum yalnızca ağız bölgesinin işlevi değildir. Ağız bölgesine özgü bir işlev olan ve bu bölgeden kaynaklanan içe alma eyleminin tüm organizmaya yayılması ile genel bir davranış biçimi oluşmaktadır.

4-) Psiko (ruhsal)-sosyal dönemler: Erikson, organ işlev biçimlerinin ve toplumsal etkileşmelerle oluşan işlev örüntülerinin gelişmeleri ile her dönemde benliğin (egonun) özel bir bunalımdan (krizden) geçerek, o döneme özgü benlik sorununu çözdüğünü, bir gelişmeyi tamamladığını ve özel bir benlik öğesinin temel taşını kazandığını tanımlar. Her dönem birbirine karşıt iki temel öğe ile adlandırılır.   Mesela; dürtüsel açıdan "oral" adını alan ilk dönem ruhsal-toplumsal açıdan "temel güvene karşı -temel güvensizlik " dönemi adını alır. Buna göre, bu evrede sağlıklı çocuğun kazandığı ilk benlik gücü "temel güven duygusu" dur. Ama bireyde ne denli güven duygusu olursa olsun, bir "temel güvensizlik duygusunun" çekirdeği de karşıt bir öğe olarak bulunur. Önemli olan aradaki dengenin olumlu öğe doğrultusunda gelişmesidir. Aşırı güvensizlik yönünde gelişme ağır ruhsal bozuklukların kaynağı olabilir.

3-) Toplumsal işlev örüntüsü: Her dönemin kendine özgü organ işlev biçimi toplumsal çevre ile sürekli etkileşim içindedir. Mesela; oral döneme özgü içe alma işlevi dışarıdan verilen besi ve uyarıları organizmanın içine aktarır. Çaresiz ve bağımlı olan bebek, ancak çevrenin kendisine vermesi ile yaşayabilir. Yani burada alıcı bir organizma ile verici bir çevre karşılıklı bir ilişki içerisindedir.   Başkalarından verileni alma-alabilmeyle uğraşarak alma-alabilme ve giderek de verme-verebilme yetilerini kazanmaktadır. İçe alma bir organ işlevi biçimi, alma ve verme ise toplumsal bir işlev örüntüdür. İçe alma, işlev biçimi organizmada yaygın bir psikobiyolojik eğilim; almak ya da vermek de toplumsal alışveriş anlamı taşıyan bir benlik yetisidir.

B. PİAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ Temel güvene karşı güvensizlik (Bebeklik dönemi) 0-1 yaş Özerkliğe karşı kuşku ve utanç (İlk çocukluk dönemi) 1-3 yaş Girişimciliğe karşı suçluluk (Okul öncesi dönem) 3-7 yaş Başarıya karşı aşağılık/yetersizlik duygusu (İlköğretim dönemi) 7-11 yaş Kimliğe karşı kimlik-rol karmaşası (Ergenlik dönemi) 11/12-18 yaş Yakınlığa karşı uzaklık-yalnızlık-yalıtılmışlık (Genç-İlk yetişkinlik) 18-35 yaş Üretkenliğe karşı durgunluk (Orta yetişkinlik dönemi) 35-65 yaş Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk (İleri yetişkinlik-Yaşlılık dönemi) 65 yaş ve üstü

1) Temel güvene karşı güvensizlik/Bebeklik dönemi (0–1 yaş) Bu dönem, Freud’un Oral döneminin karşılığıdır. Sağlıklı kişilik gelişiminde ilk olarak bireyin kendisine, başkalarına ve dış dünyaya güven oluşturması önemlidir. Bu nedenle ilk kazanılması gereken özellik güven duygusudur.   Bu dönemde etkili olan sosyal çevre anne-baba veya onun yerine geçen bakıcısıdır. Bu dönemde bebekler yakın çevresindeki bu bireylere bağlanma eğilimini göstermektedir. Yakın çevredeki anne-babaya veya bakıcıya bağlanma, güven duygusunu etkileyen faktörlerin başında gelmektedir.

Temel gereksinimlerinin karşılanmasında tamamen dışa bağımlı olan bebeği, anne-babası veya bakıcısı yeterince besler, sevgi ve ilgi gösterir ve de onu korursa bebek kendini güvende hissedecektir. Böylece bebekte güven duyguları (ve dolayısıyla da umut duygusu) gelişmeye başlayacaktır. Tersi durumda bebekte güvensizlik duygusu gelişecektir. Temel güven duygusundan yoksun olarak yetişmiş çocuklar, ileriki yaşamlarında sosyal ilişki kurmaktan kaçınan, çekingen, kaygılı, kararsız ve kendine güvensiz olma gibi kişilik özellikleri geliştirirler.   Yani güven duygusu, özellikle annelerin bebeklerin beklenti ve gereksinimlerini düzenli, zamanında ve tutarlı bir şekilde gidermeleri halinde oluşur. Çocuk hem kendine hem çevresine güven duyacaktır. Çocuk bu güven duygusunu daha sonradan tüm yaşamına genelleyecektir. Mesela; üniversiteyi yeni kazanan birey, gittiği yeni ortamdaki arkadaşlarıyla hemen iletişim kurabilmekte ve ortama kolayca uyum sağlayabilmektedir.

Güven duygusu yaşamın ilk 1 yıllık süreci için kritik dönemdir.

2010 KPSS Gelişim psikolojisinde kullanıldığı anlamıyla “bağlanma” kavramı aşağıdakilerden hangisine işaret eder?   Belirli bir gelişim döneminin sağlıklı bir şekilde tamamlanamaması sonucu o dönemde takılı kalmaya Çocuk ve bakım veren kişi arasında karşılıklı duygulanımı içeren fiziksel yakınlığı sürdürme isteğine Ergenlik döneminde karşı cinsten özel biriyle tanışma isteğine Çocuğun kendisi açısından önem taşıyan bir yetişkine yaşının gerektirdiğinden daha fazla bağımlı olmasına Bir yetişkinin, birlikte olduğu kişiyle başkalarının ilgilenmesini istememesine

- Bowlby’nin Bağlanma Kuramı Bowlby’e göre özellikle 0-1 yaş döneminde bebekler yakın çevresindekilere bağlanma eğiliminde olmaktadırlar. Çünkü bu bağlanma ile bebek kendini daha güvende hissedecektir. Bağlanma “çocuk ve bakım veren kişi arasında karşılıklı duygulanımı içeren fiziksel yakınlığı sürdürme isteğidir.” Bağlanma, biyolojik temelli olan bir yakınlık ve ilişki kurma isteğidir. Yani öğrenilmemiş bir sosyal davranıştır. Bebeğin başlıca bağlanma davranışları ise emme, sokulma, uzanma, bakış, gülümseme ve ağlamadır. Üç türlü bağlanma vardır.

Bebekler bu dönemde anneleri yanlarından uzaklaştıkları zaman ayrılık kaygılarının bir göstergesi olarak ağladıkları gözlemlenmiştir.

2009 KPSS Babası evden ayrıldıktan sonra, Azra’da gözlenen davranış değişikliklerinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?   Kaçınmalı bağlanma Ayrılık kaygısı Okul fobisi Enuresis (altını ıslatma) Öğrenme güçlüğü

2006 KPSS İki yaşındaki Esra, annesi gözden kaybolduğunda huzursuzluk, gerginlik, ağlama ve benzeri tepkiler vermektedir. Esra’nın böyle tepkiler vermesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?   Henüz nesne devamlılığı kavramını kazanmamış olması Bu yaşlardaki çocuklarda görülen benmerkezci düşünme biçimine sahip olması Kayıtsız bağlanma stiline sahip olması Bu yaşlardaki çocuklarda benzer durumlarda ortaya çıkan ayrılık kaygısını yaşaması Bu yaşlardaki çocuklar gibi gerçeklik ilkesinden çok, haz ilkesine göre davranması 

a) Güvenli Bağlanma: İhtiyaçları tutarlı, düzenli, zamanında karşılanan çocukların, anneye bağlandığı modeldir. Bebeğin bağlandığı bireye güvenin esas olduğu, sağlıklı duygusal bağlanmadır. Güvenli bağlanan çocuklar, anneden bir süreliğine ayrı kalma konusunda hiçbir sıkıntı çıkarmazlar, onun tekrar geri döneceğini bildiği için duyduğu gerilim normal seviyede olur ve geri döndüğünde sevinir. Bebek etrafta bağımsızca dolaşabilmekte, yabancılarla iletişim kurabilmektedir.  

2003 KPSS Kreşin kapısında annesinden onu öperek ayrılan ve kreşte arkadaşlarına ve öğretmenine hemen uyum sağlayan bir çocuğun davranışı aşağıdaki bağlanma türlerinden hangisine bir örnektir?   Kaçınan Güvenli Kaygılı Kuşkulu Saplantılı

b) Güvensiz-Kaçınan (Kaçınmalı) Bağlanma: Bebekle yeteri kadar ilgilenilmemesi, ihtiyaçların yeteri kadar karşılanmaması veya düzensiz karşılanması sonucu bu bağlanma modeli oluşur. Bebek artık iletişimin gerekliliğine inanmaz. Anneleri onları terk ettiklerinde bir sorun yaşamazlar, onlar ortamda olmadığı için tepki de göstermezler. Anneleri tekrar ortama girdiğinde, bir tepki ya da onunla gitme eğilimi de göstermezler. Yabancıların varlığına aldırış etmez. Kendi kendine yetebilmeye aşırı önem verir.

2010 KPSS Lise 2. sınıf rehber öğretmeni Işıl Hanım “Ergenlerde Bağlanma Biçimleri” adlı bir seminere katıldıktan sonra, öğrencilerinin arkadaşlarına bağlanma biçimleriyle sosyal bir etkinliğe birlikte katılma istekleri arasında ilişki olabileceğini düşünür. Öğrencilerine Sosyometri uygular ve aşağıdaki sosyogramı hazırlar. Sosyogramda etkinliğe birlikte gitme isteğini düz, bunu reddetmeyi ise kesikli çizgilerle gösterir. Ayrıca çift yönlü ilişkileri ile tek yönlü ilişkileri ise → ile belirtir. Kaçınmalı bağlanma biçimine sahip olanların kendilerini ve başkalarını olumsuz gördükleri, reddedilme korkusuyla yakın ilişkilerden uzak durdukları düşünüldüğünde, yukarıdaki sosyogramda bu tanıma uygun öğrenciler aşağıdakilerden hangisi olabilir? Yalnız F K ve S L ve M M ve T L, M ve T

c) Güvensiz - Çelişkili - İkircikli (Kararsız) Bağlanma: Bebeklerin ihtiyaçlarının zamanında karşılanmaması veya ihtiyaçlarını karşılamada tutarsız olunması sonucu bu bağlanma oluşur. Yabancı ortamlarda bağlandığı kişilere sımsıkı sarılırlar, ayrılmak istemezler. Bağlandığı kişiler ortamdan ayrılırken aşırı üzüntü ve öfke duyarlar, döndüğünde ise ya ona sımsıkı sarılırlar ya da onu iterek, döverek, huzursuzluk çıkararak tepkilerini gösterirler. Yani çocuk fiziksel teması eş zamanlı olarak hem ararlar, hem de buna direnirler. Mesela; kucağa alındığında bebek ağlayabilir, aşağıya inmek içinde öfkeyle tepinirler.  

- Örgütlenmemiş (Yönlendirilmemiş) Bağlanma: Bebekler, bazen yabancı durumlarda kaçınan ve çelişkili bağlanma türlerinin bir karışımı olan bu bağlanma tipini gösterir. Bağlandığı kişiyi çocuk korkutucu görür. Kararsız ilişkiler kurar.

Yetişkin Bağlanma Stilleri Bartholomew ve Horowitz (1991) Bowlby’nin kuramına dayanarak, benliğe ve başkalarına ait zihinsel modellerin olumlu ve olumsuz olma durumlarının çaprazlanmasından oluşan, dörtlü yetişkin bağlanma stilini geliştirmişlerdir.   Benlik Modeli (Kendini Algılama) Başkaları Modeli (Diğerlerini Algılama) Güvenli Olumlu Saplantılı Olumsuz Kayıtsız Korkulu

a) Güvenli Bağlanma: “olumlu benlik” + “olumlu başkaları” Bu bağlanma stiline sahip olan kişiler sağlıklı bir kişilik yapılanmasına sahiptir. Hem kendilerine hem de diğer insanlara duydukları saygı ve güven yüksektirler. Güvenli bağlanma stili, kişinin ileri yaşamında içten, samimi ve uzun ilişkiler kurabilme, tutarlı davranışlar sergileme, doğal olma, iyi niyet ve yaşama karşı pozitif bir bakış açısı takınmak gibi beceriler olarak kendini gösterir.   Güvenli bağlanan bireylerin, başkalarıyla kolaylıkla yakın olumlu ilişki kurdukları ve bu konuda daha az kaygı yaşadıklarını, başkalarının onayına daha az gereksinim duyduklarını ve dolayısıyla da özerk kalmayı başarabildiklerini belirtmişlerdir.

b) Saplantılı Bağlanma: “olumsuz benlik” + “olumlu başkaları” Saplantılı bağlanma stiline sahip olan kişiler başkalarına karşı olumlu duygular beslerken aynı duyguları kendi benliğine göstermezler. Kendilerini değersiz hisseder ve sevilmeye değer görmezler.   Saplantılı bağlanma stiline sahip kişilerdeki en belirgin özellik kendine güven eksikliğidir; hem reddedilmekten hem de terk edilmekten korkarlar. Eksik olan güven duygusunu başkalarına bağlı kalarak, başkalarının boyunduruğunda onlara hizmet ederek tamamlamaya çalışırlar. Reddedilmek ve terk edilmek bu tarz bireyler için katlanılması güç bir durumdur. Bu nedenle ilişkilerinde kendilerini kanıtlama eğilimi gösterirler.

c) Kayıtsız Bağlanma: “olumlu benlik” + “olumsuz başkaları” Kayıtsız bağlanma stiline sahip kişiler olumlu benlik algısı oluşturmak için özerkliklerine oldukça önem verirler, yakın ve sosyal ilişkilerde bağımlı kalmayı reddederler. Bu nedenle bu kişiler, edilgen olarak yakın ilişkilerden kaçınırlar. Bağımsızlığa aşırı değer verirler, yakın ve sosyal ilişkilerin çok da önemli olmadığına inanırlar. Bunun sonucu hayatın kişisel olmayan alanlarında da (iş yaşamı, boş zamanları faaliyetleri) belli bir şahsa bağlı olmayan boyutlarına odaklanma eğilimi vardır.

d) Korkulu Bağlanma: “olumsuz benlik” + “olumsuz başkaları” Güvenli bağlanmanın tersine korkulu bağlanma stiline sahip bireyler kurduğu ilişkilerde hep güven sorunu yaşarlar. Reddedilmek ve incinmek gibi duygulardan kaçma amacıyla ilişkilerine hep bir mesafe koyarlar. Duygularını ifade etmekten, içten ve samimi ilişkiler kurmaktan kaçınırlar.   Sosyal temas ve yakınlık isterler, fakat başka kişilere güvensizlik ve reddedilme korkusu yaşadıkları için sosyal onaya karşı aşırı bir duyarlılık gösterirler. Bu bireyler, reddedilme ihtimalini ortadan kaldırmak için sosyal ortamlardan ve yakın ilişkilerden kaçarak incinmemeyi güvence altına almaya çalışırlar.

2011 KPSS Küçük bir kasabada doğan Fatma, çocukluğunda babasından sık sık dayak yer ve ev işlerinin ağırlığından bunalan annesinin ilgisinden de yoksun büyür. Lisede sınıf arkadaşları hangi bölümde okuyacaklarını uzun uzun araştırırken Fatma’nın tek düşüncesi evden uzaklaşmak olur. Açıkta kalmayacağı bölümleri tercih listesine yazar. Bunlardan birini kazanır ve üniversite eğitimi için İstanbul’a gider. Bu eğitimi sırasında, bazıları birbirine zıt olan çeşitli dinsel ve politik gruplara katılır fakat içlerinde barınamaz. Bir ara sınıf arkadaşı Emine ile eve çıkarlar ancak ona da yakınlık gösteremez, adeta kendisinden uzaklaştırır. Emine eşyalarını toplayıp evi terk ederken Fatma bunu umursamıyormuş gibi davranır çünkü o kimsenin yardımına gereksinim duymuyor ve her konuda kendine yetiyormuş gibi görünmek ister. Gerçekte kendine güvenmeyen, duygusal ama göstermeyi sevmeyen, sıkılgan, isteksiz ve duyarsız biri olarak Fatma’nın böyle görünmesi çok da zor olmaz. Yukarıda anlatılanlara göre, Fatma hangi bağlanma biçimini geliştirmiş olabilir?   İkircikli Saplantılı Korkulu Kayıtsız Rol Karmaşası

2012 STS Ainsworth ve arkadaşlarının bebeklerin bağlanma türlerini araştırdığı “yabancı durum” deneyinde, annesi bebeğin bulunduğu odadan çıktıktan sonra ve aynı odaya geri döndükten sonra bebeğin davranışları gözlenmiştir. Bazı bebeklerin anneleri odadan ayrıldığında aşırı olumsuz tepki verdiği, anneleri geri döndüğünde ise annelerine karşı tepkili ve kızgın davrandıkları görülmüştür. Yukarıdaki tepkileri veren bebekler hangi bağlanma türüne sahiptir? Güvensiz – uyumsuz Güvensiz – kaygılı dirençli Güvensiz – kaygılı kaçınmacı Güvensiz – depresif Güvensiz – organize olmamış

2) Özerkliğe karşı utanç ve kuşku/İlk çocukluk dönemi (1-3 yaş) Bu dönem, Freud’un Anal döneminin karşılığıdır. Bu dönem oyun dönemi olarak da adlandırılmaktadır. Çocuğun yürümeye ve konuşmaya başlaması ile annesine olan bağımlılığı azalır. Çocuk çevreyi tanımaya ve uyum sağlamaya çalışır. Çocuk özerk bir şekilde davranıp bağımsız eylemlerden zevk almaya başlar. Çocuğa kendi eylemlerini kontrol etme imkânı verilmesi ve bu tür eylemlerinden dolayı çocuğun ağır şekilde cezalandırılmaması çocuktaki özerklik duygusunun gelişmesini sağlayacaktır. Anne-baba, çocuğun bu eylemlerinde destekleyici ve yönlendirici olmalıdır. Kendi kendine yemek yeme, eşyalarını toplama, giyinme ve soyunma, giysisini seçme gibi davranışlarda çocuk teşvik edilmelidir. Böylece çocukta bağımsızlık duygusunun temelleri atılır.

Anne-babanın aşırı kısıtlayıcı, koruyucu ve cezalandırıcı olması, çocuğun kendi kapasitesi hakkında kuşkuya düşmesine ve utanç duymasına neden olacaktır. Ayrıca çocuk çekingen olma, kendi başına karar alamama, saldırganlık gibi davranışlar gösterecektir. İleriki yaşamlarda görülen inatçılık, cimrilik-eli açıklık, düzenlilik-düzensizlik bu dönemde geçirilen yaşantıların sonucudur. Mesela; annesini ütü yaparken gören Demet’in kendi kendine ütü yapmak istemesi.

2013 KPSS Üç yaşındaki Can, annesinden kendisine omlet yapmasını ister. Annesi Can’a omlet hazırlarken Can da mutfak tezgâhının önüne çektiği taburenin üstüne çıkar. Annesine “Sana yardım etmek istiyorum. Yumurtaları ben kıracağım.” der. Can’ın bu isteği, Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre aşağıdaki kavramlardan hangisiyle açıklanır?   Üretkenlik Girişimcilik Kendine güven Özerklik Çalışkanlık

2012 KPSS Birgül’ün annesi; bazen ona bir zarar gelir diye, bazen de yapamaz, beceremez diye Birgül’ün yapacağı birçok işi kendisi yapar ve onun yapmasına izin vermez. Annenin bu aşırı koruyucu tutumu, Birgül’ün öncelikle hangi kişilik özelliğini kazanmasını engeller?   Yeterlilik Çalışkanlık Özerklik Özsaygı Verimlilik

2001 KPSS İki yaşındaki bir çocuk salıncakta yardımsız sallanmak istemekte, kendisini tutmaya çalışan annesinin ellerini itmektedir. Çocuğun bu davranışı hangi gelişimsel özellikle açıklanabilir? Yatkınlık Özerklik Üretkenlik Özdeşim Merak

2012 STS Esra hanım üç yaşındaki kızı Elif’in çocuk parkında oynarken kendi yaşındaki diğer çocukların yapabildiği bazı farklı hareketleri deneme isteğini şiddetle reddetmektedir. Kızının bisiklete ve tahterevalliye binmesini de yasaklamıştır. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, Esra Hanım’ın bu davranışı kızının hangi gelişimini sekteye uğratır? Özerklik Girişimcilik Temel güven Başarılı olma Kimlik kazanma

3) Girişkenliğe karşı suçluluk duygusu/Okul öncesi dönem (3-7 yaş) Bu dönem, Freud’un Fallik döneminin karşılığıdır. Çocuk bu dönemde, belli amaçlara yönelik girişimler başlatır ve sorumluluk almayı ister. Çocuk çevresinde olup bitenlere daha duyarlı ve meraklı hale gelmiştir. Çocuk çevresindeki olayları anlayabilmek için sık sık sorular sorar, keşfetmeye ve araştırmaya yönelik bağımsız bir takım girişimlerde bulunmak ister. Keşfetme ve araştırmaya yönelik girişimlerde çocuk enerjisini çeşitli etkinliklerle ortaya koymak ister. Fakat ciddi düzeyde artan girişkenlikle birlikte, problemli davranışlarda da bir artış görülür. Çünkü bu dönemde çocuğun kas-zihin koordinasyonu yeterince sağlanamamış ve ahlaki sistemi yeterince gelişmemiştir.

Bu nedenle çocuğun var olan enerjisinin olumlu hedeflere yöneltilmesi önemlidir. Çocuğu sorduğu sorular yüzünden azarlamak, cezalandırmak ya da uygun cevaplar vermemek ve araştırma çabalarının önüne geçmek çocuktaki girişimcilik duygusunu köreltecek ve kendini suçlu hissetmesine neden olacaktır. Böylece çocuk kendi kabuğuna çekilecektir. Mesela; “evin bir köşesinde duran eski radyoyu gören Hasan’ın içinde ne olduğunu merak ederek radyoyu sökerek incelemesi” girişimcilik duygusudur.

4) Başarıya karşı yetersizlik/aşağılık /İlköğretim (7-11 yaş) Bu dönem, Freud’un Gizil (Latent) döneminin karşılığıdır. Bu dönemde çocuk bir şeyler üretmek, yaptığı işlerde başarılı olmak, yaptığı işlerden beğeni toplamak, çevresi tarafından takdir edilmek isteyecektir. Yaptığı işlerde başarılı oldukça kendisine güven (akademik özgüven) duyacak, kendisine olan güveni arttıkça da çalışma ve başarılı olma güdüleri artacaktır. Aksi halde aşağılık ve yetersizlik duygularına kapılacaktır.  

Bu dönemde çocuğu evde veya okulda başkalarıyla kıyaslamak (çalışkan veya tembel), çocuklardan yetenekleri üzerinde veya yetenek alanlarının dışında başarı talep etmek ve gelişim düzeylerine uygun olmayan sorumluluklar vermek olumsuz benlik gelişimine sebep olur. Bu nedenle sonuca değil, çocuğun yaptığı çabaya vurgu yapmak, çocuğa ilgi, yetenek ve gelişim düzeylerine uygun sorumluluklar vererek cesaretlendirmek gerekmektedir.   Ayrıca bu dönemde okula yeni başlayan çocuklarda okul fobisi (korkusu) ortaya çıkmaktadır. Başarıya karşı yetersizlik krizini çözmede en önemli etken sınıf öğretmenidir.

2011 KPSS Lise 1. sınıf öğrencisi Arda okul rehber öğretmenine şunları anlatır: Bence ilkokul öğretmenlerinin insanlar üzerindeki etkisi en fazla. Örneğin bizim, öğretmenimiz matematik ve fen derslerine çok önem verirdi. Ben ise derslerde sürekli resim yapardım. Bu durum öğretmenimin hoşuna gitmez ve “Yaptığın resimler bir işe yaramıyor, ileride sakın resimle ilgili bir bölüm seçme.” diyerek benim şevkimi kırmaya çalışırdı. Ona çok kızardım ve dünyanın en iyi ressamı olacağım diye kendime sözler verirdim. Bu nedenle resim dergileri satın aldım, kurslara katıldım. Bu arada arkadaşlarımın benden daha iyi resim yapmalarına dayanamazdım. Örneğin, iki yıl önce bir resim yarışmasına katılmış, benden daha iyi resim yapan bir arkadaşıma da yarışmayı haber vermemiştim. Çok güzel olmasına karşın resmim dereceye giremediği için yıkılmıştım. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, Arda’nın dünya çapında bir ressam olmaya yönelik çabaları, aşağıdaki duyguların hangisinden kurtulmaya yöneliktir?   A) Güvensizlik B) Umutsuzluk C) Durgunluk D) Utanç E) Yetersizlik

2007 KPSS Bir sınıf öğretmeni, öğrencilerin görsel sanatlar dersinde bazı araç ve gereçleri kullanarak bir şeyler oluşturma girişimlerini desteklemektedir. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, öğretmenin bu desteği aşağıdaki gelişimsel çatışmalardan hangisinin olumlu sonuçlanmasına yardımcı olur?   A) Girişkenliğe karşı suçluluk B) Özerkliğe karşı utanç ve kuşku C) Temel güvene karşı güvensizlik D) Başarıya karşı aşağılık duygusu E) Kimliğe karşı rol karmaşası

2003 KPSS Psikososyal gelişim kuramına göre (Erikson), aşağıdakilerden hangisi ilköğretim düzeyindeki çocuklarda beceriklilik/çalışkanlık duygusunu geliştirmek için izlenebilecek yollardan biri değildir? A) Alacakları görevleri başarmaları için onları cesaretlendirmek B) Çok iyi örnekler gösterip onların davranışlarını bu örneklerle kıyaslamak C) Performanslar yönlerini değerlendirmek D) Onlara eksikliklerini giderebilecekleri ortamlar hazırlamak E) Gelişim düzeylerine uygun sorumluluklar vermek

2001 KPSS Bir öğretmen, sınıf arkadaşları kadar hızlı okumayan öğrencisine: “Senin de yakında çok hızlı okuyabileceğini biliyorum. Matematik işlemlerinde çok başarılısın. Bunu da yapabilirsin.” demiştir. Erikson’un “Psikososyal Gelişim Kuramı”na göre, öğretmen bu sözleriyle hangi gelişimsel soruna (kriz) çözüm bulmaya çalışmaktadır? Başarıya karşı aşağılık duygusu Kimliğe karşı rol karmaşası Özerkliğe karşı utanç ve kuşku Girişkenliğe karşı suçluluk Üretkenliğe karşı durgunluk

2011 STS Ali ve Mert’in bahçelerinde besledikleri kedinin yavruları olur. İki arkadaş önce ne yapacaklarını bilemezler. Anneleri onlara kutudan yuva yapabileceklerini söyler. Onlar önce bunu zor bulurlar fakat uğraşarak güzel bir yuvar hazırlarlar. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, annelerinin önerileri, Ali ve Mert’te öncelikle aşağıdaki duygulardan hangisinin gelişmesinde etkili olur? Güven Özerklik Girişkenlik Başarı Üretkenlik

2011 STS Selin okulunda düzenlenen fen proje yarışmasına katılır. Hazırladığı projenin dereceye gireceğinden çok emindir. Ancak projeyi değerlendiren jüriden geçerli puan alamadığını ve dereceye giremediğini öğrenir. Arkadaşlarının yanında küçük düştüğünü hisseden Selin, bir daha fen proje yarışmalarına katılmamaya karar verir. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, bu olay Selin’de aşağıdaki duygulardan hangisinin gelişmesine yol açabilir? Suçluluk Utanç ve kuşku Güvensizlik Yetersizlik Verimsizlik

5) Kimliğe karşı kimlik-rol karmaşası / Ergenlik dönemi (11-18 yaş) Bu dönem, Freud’un Genital döneminin karşılığıdır. Ergenlik dönemini kapsar. “Ben kimim” sorusunun sorulduğu ve kimlik arayışının yoğunlaştığı dönemdir. Yani bu dönemde benlik gelişimi söz konusudur. Benlik; bireyin kendine ait duygu, düşünce ve değerlerinin toplamıdır. Olumlu benlik geliştirmek bu dönemin en öncelikli ihtiyacıdır. Bu dönemde birey, ya bir kimlik kazanır ya da kimlik (rol) karmaşası yaşar. Birey kendi ilgi ve yetenekleriyle ilgili uyumlu bir kimlik duygusu geliştirmişse, gelecek yaşamıyla ilgili kararlarını başarılı şekilde vermeye başlamış, kendine özgü bir değerler sistemi oluşturarak kişisel ve mesleki planlar oluşturabilmiş demektir. Kimlik krizi ise, bireyin bu türden kararlar alamamış ve gelecekle ilgili herhangi bir plan yapmamış olmasıdır. Ergen bireyin, kimlik kazanma sürecinde toplumca genel kabul görmüş değer ve amaçlarla karşı karşıya kalması, geçirdiği hızlı fizyolojik değişimlerle baş etmek zorunda olması, aileden bağımsızlık kazanma isteği ve cinsiyetine uygun roller edinmesi, önemli bir sorun teşkil eder. Çünkü bunlar ergenin düşünsel ve duygusal yapısında, köklü bir değişime sebep olur.

Ergen birey, kimlik kazanma sürecinde çevresinde güvendiği kişileri model olarak alır. Ergenin sağlıklı bir şekilde kimliğini kazanmasında, çevresinde uygun model alabileceği yetişkinlerin bulunması önem taşır. Ayrıca ergen birey, kendini toplumda kabul ettirmek amacıyla akran arkadaş gruplarına yönelir. En yoğun ilişki kurduğu kişiler akran gruplarıdır. Bu nedenle akran grupları içinde sevilen ve yetişkinler tarafından onaylanan ergenler, kimlik gelişiminde başarılı olurlar. Aksi halde ergen, kimlik/rol karmaşası yaşar.  

2010 KPSS Orhan Veli’nin bu şiiri gelişim psikolojisine özgü aşağıdaki kavramlardan hangisi öğretilirken kullanılabilir?   Bağlanma türleri Cinsiyet rolleri Kimlik arama Özyeterlik Mizaç Bir okla yaralı kalbim, Boyacının sandığında; Güvercinim kâğıt helvasında; Sevgilim kayığın burnunda; Yarısı balık, Yarısı insan; İn miyim? Cin miyim? Ben neyim?

2008 KPSS Gelişim psikolojisine ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?   Güvenli bağlanan çocuklar, anneleriyle aralarında kurulan sevgi bağı nedeniyle anaokuluna başlarken yaşıtlarına oranla daha yoğun ayrılık kaygısı yaşarlar. “Kimlik arayışı” statüsünde bulunan ve anne babalarıyla aralarında sorunlar olan gençler, olumlu bir kimlik statüsüne sahiptirler. Dili anlamak ve konuşmak bebeklik döneminde eş zamanlı ortaya çıkar. İlköğretim çağında gözlenen dikkat eksikliği - hiperaktivite bozukluğunun temelinde reddedici anne baba tutumu bulunmaktadır. İlk çocukluk döneminde ortaya çıkan döngüsel tepkiler oyun etkinliklerinin temelini oluşturur.

2007 KPSS Lise son sınıfta okuyan Ayşe, küçük yaştan beri mühendis olmayı istemekte ve üniversite planlarını buna göre yapmaktadır. Ancak, babası mühendisliğin kadınlara uygun bir meslek olmadığını öne sürerek Ayşe’yi, kadınlara daha uygun olduğunu düşündüğü öğretmenlik gibi bir meslek seçmeye teşvik etmektedir. Mühendis olma isteğini babasının desteklememesi nedeniyle, Ayşe ne tür bir meslek seçeceği konusunda kararsızlığa düşer. Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, Ayşe’nin meslek seçimi konusunda kararsızlığa düşmesi aşağıdakilerden hangisine örnek olabilir?   A) Güvensizlik B) Psikososyal moratoryum C) Ego bütünlüğü D) Rol karmaşası E) Durgunluk

2003 KPSS Gelişim özellikleri açısından ergenlik dönemindeki öğrencilerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? Her konuda ailelerinin dediklerini yapmaya çalışırlar. Sosyal rollerdeki cinsiyete bağlı farklılaşmaları öğrenirler. Meslek seçimlerine yönelik bilgi toplamaya başlarlar. Kimlik geliştirme çabaları sırasında karmaşa yaşayabilirler. Kendilerine model olarak özdeşim kurabilecekleri kişileri ararlar.

- Marcia Kimlik Statüleri Marcia’ya göre, kimlik statüsünün belirlenmesinde ergenin bunalım geçirme durumunda yaptığı irdeleme ve karar verme gücü başlıca etkenlerdir.   a) Başarılı kimlik statüsü: Başarılı kimlik statüsündeki birey, kimlik krizini başarıyla atlatmış, kendine özgü değerler sistemi geliştirmiş, gelecek yaşamına ilişkin planlar yapmış ve kendi kararlarıyla bir kimliğe bağlanmayı gerçekleştirmiş bir ergendir. Ergen, verdiği kararların doğru olduğuna inanan ve kararlarından dolayı memnun olan bir bireydir. Diğer insanların da kendilerini kabul ettiklerine inanırlar.

2009 KPSS Fen bilgisi öğretmenliği 1. sınıf öğrencisi Gökçe, otobiyografisinin bir bölümünde şunları yazar: “Annem çok fazla ilgilenir benimle. Örneğin patenlerim, gitarım vb. bana sorulmadan, çok önceden alınmıştır. Ancak, evde tembellik yapmaya bile hakkım yoktur. Babama göre bir spor dalıyla ilgilenmeli, anneme göre en az bir müzik aleti çalmalıyım. Kısacası çok şey beklendi benden. Hepsini gerçekleştirmek için çabalamam, çok fazla zorlanmama da neden oldu. Doktor olmamı istediler, çok çalıştım tıp fakültesini kazandım ama yürütemedim. Önceleri bana sağlanan bütün olanaklara karşın isteklerini yerine getiremediğim için çok suçladım kendimi. Bugün, ailemin istediği gibi bir doktor olamayacaksam da bu bölümde okumaktan çok mutluyum. Ben mutlu olunca ailem de mutlu oldu. Keşke bunu daha önceden anlayıp başka okullara gitmek, sonra kayıt dondurup tekrar ÖSS’ye hazırlanmak zorunda kalmasaydım.” Bu bilgilere göre, Gökçe’nin mesleki açıdan hangi kimlik statüsüne sahip olduğu söylenebilir?   Başarılı kimlik Bağımlı (ipotekli) kimlik Ters kimlik Ertelenmiş (moratoryum) kimlik Kimlik dağınıklığı

b) Ertelenmiş veya Askıya alınmış (moratoryum) kimlik: Kimlik krizini atlatamamış (yani halen kimlik bunalımı yaşayan) ve çözüm yolu bulamayan bireylerin sahip olduğu kimlik statüsüdür. Bir kriz yaşanmasına rağmen herhangi bir seçeneğe bağlanma olmamıştır. Bu nedenle kimlik oluşumu askıya alınır ve bir kararsızlık, erteleme, bekleme dönemine girilir. Birey, kalıcı tercihlerde bulunmadan önce bazı sosyal rolleri denemiş ve bazı nedenlerle kimlik tercihini ertelemiştir. Ergenlik döneminde görülen umursamazlık, boşvermişlik, vurdumduymazlık, hedefsizlik moratoryumun başlıca belirtilerindendir. Mesela; genç kızların erken yaşta evlenmek istemeleri, erkeklerin askere gitmek istemeleri, bireyin okulu bırakıp işe girmek istemeleri birer moratoryumdur.  

2006 KPSS Üniversite sınavlarına hazırlanmaya başlaması gerektiğini düşünen, ancak seçeceği bölüm konusunda karar vermede zorluk çeken bir lise 2. sınıf öğrencisi bir süre bu konu üzerinde durmamaya karar verir. Bu öğrencinin bölüm seçimi konusunda düşünmeyi erteleme kararı Erikson’un kuramında yer alan aşağıdaki kavramlardan hangisine örnek olabilir?   A) Olumsuz kimlik B) Aşağılık duygusu C) Durgunluk dönemi D) Psikososyal moratoryum E) Umutsuzluk dönemi

2004 KPSS Engin meslek seçecektir. Babası bir firmanın genel müdürü annesi de öğretmendir. Engin ise küçük yaşlardan beri futbol ile ilgilendiği için meslek olarak futbolculuğu seçmeye karar verir. Annesi ve babası Engin’in bu kararını onaylamaz. İş adamı ve öğretmen olması için baskı yaparlar. Bu durum karşısında Engin ne olmak istediği konusunda kararsızlığa düşer. Erikson’a göre Engin’in bu durumu aşağıdaki kavramların hangisine örnektir? Kimlik kazanma Olumsuz kimlik Kimlik karmaşası Kimlik araştırması Benlik kazanımı

c) Bağımlı (İpotekli, Erken Bağlanma) kimlik: Bu kimlik statüsüne sahip birey, kendisiyle ilgili hayati önem taşıyan konularda karar alma girişiminde bulunmaz. Kimlik konusundaki tüm kararları anne-baba veya otorite olarak kabul edilen diğer kişiler alır. Yani birey, kendi kimliğiyle ilgili başkasının verdiği kararları kabul etmiştir; benlik arayışına hiç girmez, kendisi için belirlenen kimliğe girer. Mesela; bireyin istemediği halde babasının istediği siyasi partiye oy vermesi, sevmediği halde anne-babasının seçtiği kişi ile evlenmesi. d) Dağınık (Kargaşalı) Kimlik: Bu kimlik statüsündeki bireyler bir kimlik krizi (kimlik bunalımı) yaşamazlar. Meslek ve rol seçimleriyle ilgili bir güdüleri ve endişeleri de yoktur. Bu nedenle bu tip bireyler bir kimliğe bağlanmaktan kaçınırlar. Kimlik edinme konusunda ciddi bir girişimleri olmadığı gibi, bu durum onları rahatsız da etmez. İçinde bulunduğu grupları ve kararlarını sık sık değiştirirler, yaşamdan bir şey istemezler. Etkileşimin ve yönlendirmenin zayıf olduğu ailelerde görülür.

2003 KPSS Bir problem karşısında karar verirken bağımlı hareket eden bireylerde görülen tipik davranış aşağıdakilerden hangisidir? Problemin nedeni olarak gördüğü koşulları değiştirmeye çalışma Probleme çözüm getirebilecek seçenekleri araştırma Problemi düşünmeyip enerjisini başka konulara yöneltme Aklına ilk gelen çözüm yoluna yönelme Bu konuda deneyimli kişilerin önerilerini benimseme

MARCİA KİMLİK TİPLERİNE GENEL BİR BAKIŞ Başarılmış (Başarılı) Kimlik Moratoryum Kimlik (Askıya Alınmış) İpotekli (Bağımlı Kimlik Dağınık (Kargaşalı) Kimlik Ergen, çevresindeki olanakları araştırmış mı? (Kimlik bunalımı yaşanmış mı?) EVET HAYIR (Çok istisnai olarak bazen az da olsa arayış vardır.) Bir kimliğe bağlanma gerçekleşmiş mi? ALT - ÜST Kimlik Durumu ÜST KİMLİK (Olumlu kimlik) ALT KİMLİK (Olumsuz Kimlik) Kendine Bakış Açısı DEĞERLİ KARARSIZ ONAY BEKLEYEN KAÇINAN

2012 KPSS Savaş, lise son sınıfta olmasına rağmen hâlen ne yapacağına, ne olmak istediğine karar verememiştir. Henüz kendine özgü bir dünya görüşüne ve geleceğiyle ilgili bir plana sahip olmadığı gibi bunun için bir şeyler yapmaya da çalışmamaktadır. Savaş’ın kendi kimliği ve geleceğiyle ilgili henüz bir karar verememesi ve vermek için de bir çaba göstermemesi, hangi kimlik statüsünün göstergesidir?   A) Sorumsuz B) Sorundan kaçan C) İpotekli D) Kaygısız E) Dağınık

2011 KPSS Küçük bir kasabada doğan Fatma, çocukluğunda babasından sık sık dayak yer ve ev işlerinin ağırlığından bunalan annesinin ilgisinden de yoksun büyür. Lisede sınıf arkadaşları hangi bölümde okuyacaklarını uzun uzun araştırırken Fatma’nın tek düşüncesi evden uzaklaşmak olur. Açıkta kalmayacağı bölümleri tercih listesine yazar. Bunlardan birini kazanır ve üniversite eğitimi için İstanbul’a gider. Bu eğitimi sırasında, bazıları birbirine zıt olan çeşitli dinsel ve politik gruplara katılır fakat içlerinde barınamaz. Bir ara sınıf arkadaşı Emine ile eve çıkarlar ancak ona da yakınlık gösteremez, adeta kendisinden uzaklaştırır. Emine eşyalarını toplayıp evi terk ederken Fatma bunu umursamıyormuş gibi davranır çünkü o kimsenin yardımına gereksinim duymuyor ve her konuda kendine yetiyormuş gibi görünmek ister. Gerçekte kendine güvenmeyen, duygusal ama göstermeyi sevmeyen, sıkılgan, isteksiz ve duyarsız biri olarak Fatma’nın böyle görünmesi çok da zor olmaz. Marcia’nın kimlik statüleri yaklaşımına göre, Fatma hangi kimlik statüsünü geliştirmiş olabilir?   A) Ters B) Askıya alınmış, C) İpotekli D) Asosyal E) Dağınık

2010 KPSS Lise 1. sınıfların tanıtım ve yönlendirme dersine giren Gülay Hanım yıl sonunda gruba mesleki ilgi envanteri uygulamış ve 1. sınıftaki not ortalamasına ve envanter sonucuna göre Meryem’i eşit ağırlık alanına yönlendirmiştir. Meryem ise en yakın arkadaşı sayısal bölümü tercih ettiği için ve notları da yeterli olduğundan sayısal alanı tercih etmiştir. Lise 4. sınıfa geçtiğinde ise yeniden eşit ağırlık alanını tercih etmiş ve Gülay Hanım’a, yaz tatilinde izlediği bir filmden sonra bankacı olmanın tam kendisine göre olduğunu söylemiştir. Marcia’nın kimlik statüleri düşünüldüğünde, Meryem’in kimlik statüsü aşağıdakilerden hangisi olabilir?   A) İpotekli B) Askıya alma (moratoryum) C) Dağınık D) Ters (zıt) E) Başarılı

e) Gölgelenmiş kimlik: Ailesi ve sosyal çevresi tarafından baskı altında tutulan bireyin, onların istediği davranışları, rolleri (kimliği) istemeyerek seçmesidir. Mesela; Demet mühendislik bölümünü tercih etmek ister fakat ailesi onun öğretmen olmasını isteyip bu yönde baskı yapar ve Demet, bu baskı sonucunda öğretmenliği tercih eder. f) Ters kimlik: Kimlik oluşumunda ergenin çevresi tarafından kabul edilmesi önemlidir. Ters kimlik, ailesi ve sosyal çevresi tarafından olumlu kabul görmeyen bireyin, ailesi ve sosyal çevresi tarafından istenmeyen bir kimliği seçmesidir. Mesela; ateist bir ailenin dindar oğlu, savcının suçlu oğlu, imamın manken kızı.

Gölgelenmiş kimliğin ipotekli kimlikten farkı, ipotekli kimlikte ergen kendisiyle ilgili kimliği diğer insanların vermesini kendi isteğiyle (baskı yokken) kabul etmiştir. Gölgelenmiş kimlikte ise birey istemeyerek ailesinin baskısı sonucu kimliğini seçmek zorunda kalır.

- Sandra Bem’in Cinsiyet Rolleri Yaklaşımı Cinsiyet rolü, bireyin kendi kimliğini kadın ve erkek olarak algılayıp, cinsiyetinin gerektirdiği davranışı göstermesi demektir. Sandra Bem (1981) bireyleri kadınsı ve erkeksi özellikleri barındırma bakımından 4 gruba ayırmıştır.   1. Kadınsı (dişil): Kadınsı özellikleri daha çok, erkeksi özellikleri daha az taşıyanlardır. 2. Erkeksi (eril): Erkeksi özellikleri daha çok, kadınsı özellikleri daha az taşıyanlardır. 3. Androjen: Hem kadınsı hem de erkeksi özellikleri taşıyanlardır. Her iki cinsiyet özelliklerini yüksek taşıyanlardır. 4. Belirsiz (farklılaşmamış): Ne kadınsı ne de erkeksi özellikleri taşıyanlardır. Yani her iki cinsiyet özelliklerini belirgin olarak taşımayanlardır.

2011 KPSS Androjen Erkeksi Kadınsı Belirsiz Feminist Küçük bir kasabada doğan Fatma, çocukluğunda babasından sık sık dayak yer ve ev işlerinin ağırlığından bunalan annesinin ilgisinden de yoksun büyür. Lisede sınıf arkadaşları hangi bölümde okuyacaklarını uzun uzun araştırırken Fatma’nın tek düşüncesi evden uzaklaşmak olur. Açıkta kalmayacağı bölümleri tercih listesine yazar. Bunlardan birini kazanır ve üniversite eğitimi için İstanbul’a gider. Bu eğitimi sırasında, bazıları birbirine zıt olan çeşitli dinsel ve politik gruplara katılır fakat içlerinde barınamaz. Bir ara sınıf arkadaşı Emine ile eve çıkarlar ancak ona da yakınlık gösteremez, adeta kendisinden uzaklaştırır. Emine eşyalarını toplayıp evi terk ederken Fatma bunu umursamıyormuş gibi davranır çünkü o kimsenin yardımına gereksinim duymuyor ve her konuda kendine yetiyormuş gibi görünmek ister. Gerçekte kendine güvenmeyen, duygusal ama göstermeyi sevmeyen, sıkılgan, isteksiz ve duyarsız biri olarak Fatma’nın böyle görünmesi çok da zor olmaz. Bem’in cinsiyet rolleri yaklaşımına göre, Fatma hangi cinsiyet rolünü geliştirmiş olabilir?   Androjen Erkeksi Kadınsı Belirsiz Feminist

6) Yakınlığa karşı uzaklık-yalnızlık / İlk yetişkinlik (18-35 yaş) Bu dönemde birey, kimlik arayışı (kazanma) çabalarını aşmış artık çevresindeki kişilerle yakın ilişkiler kurmaya, dostluk ve sevgi ilişkilerine girmeye ve sorumluluk almaya hazır hale gelmiştir. Ergenliğe göre çevresiyle daha iyi ilişkiler kurabilme seviyesine gelmiştir. Bu dönemde birey karşı cins ile geleceğe ve evliliğe yönelik yakın ilişkiler kurmayı ister. Aynı zamanda bu yaşta kendi kişiliğine ve yeteneğine uygun meslek seçme eğilimi de vardır.  

Eğer birey evlilik, arkadaşlık kurma veya meslek seçimi gibi konularda başarısız olursa ve yakın ilişkilere geçemiyorsa yalnızlığa düşer. Bu nedenle diğer insanlarla bütünleşme ve toplumsal kabul görme bu dönemin kritik özelliğidir. Yalnızlık (yalıtılmışlık) karmaşası kalıcı ve güvenilir dostluklarla aşılabilir.

2010 KPSS Mehmet Rauf’un Eylül romanının kısa bir özeti: Çocukluğunda ailesini kaybeden Necip’in öğrencilik yaşamı yatılı okullarda geçer. Yaşadığı kimsesizlik duygusundan kurtulmak için okul yıllarında çok ders çalışır, yetişkinlikte ise kadınlarla birlikte olur ancak bir kısmı başkalarıyla evli olan bu kadınların ihanetine uğrar. Kuzeninin karısı Suad ile karşılaşıncaya dek gerçek aşkın sonsuza dek sürmediğini ve kendinden geçecek kadar âşık olmanın sadece film ya da romanlarda olduğuna inanır. Necip, Suad’ın önce başka kadınlar gibi davrandığını düşünür ancak onun kocası Süreyya’ya olan sevgisine hayranlık duyar ve zamanla bu hayranlık tek taraflı aşka dönüşür. Necip bir yandan Suad’ın kocası olduğu için Süreyya’dan nefret edip suçluluk duyar, diğer yandan Suad’a yakın olabilmek için ona dostça davranır.   Suad başlangıçta Necip’in ilgisini fark etmez, öğrendikten sonra ise görmezden gelir. Bundan sonra Necip, Suad’ın her hareketinden bir anlam çıkarmaya çalışır. Bir süre sonra Suad da Necip’ten etkilenmeye başlar. Necip her şeyi bırakıp kendisiyle gelmesini istediğinde, Suad “Süreyya ihaneti hak etmedi, onu terk edemem, üstelik kimse bu ilişkiyi onaylamaz.” der. Necip ve Suad birlikte gidemeyeceklerini çaresizlik içinde kabul ederler.

Necip’in kişiliğiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? Suad’dan etkilenmeden önce kadınlar tarafından sık sık aldatıldığı için yalıtılmışlık duygusu içindedir. Davranışları id’in denetimi altındadır. Bu yüzden Süreyya’dan nefret ettiği için suçluluk duymaktadır. Evli bir kadına bile kolaylıkla âşık olması, güvenli bağlanma stiline sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Yalnızlık duygusundan kurtulmak için yetişkinlik yıllarında kadınlara yönelmesi yansıtma mekanizması kullandığını gösterir. Evli bir kadınla ilişki yaşamak istemesi cinsel kimlik karmaşası yaşadığını gösterir.

2004 KPSS 20 yaşındaki Arzu kimsenin samimiyetine inanmadığı için karşı cinsle ilişki kurmakta zorlandığını söylemektedir. Erikson’a göre Arzu’nun bu sorunu aşağıdaki gelişim dönemlerinden hangisindeki bir aksamadan kaynaklanabilir? Özerklik-kuşku ve utanç Güven-güvensizlik Girişimcilik-suçluluk Yakınlık-uzaklık Kimlik kazanma-bocalama

7) Üretkenliğe karşı durgunluk / Orta yetişkinlik (35-65 yaş) Bu dönemde birey, üretken ve yaratıcıdır. Birey gerek kendisi için (anne-baba olmak, çocuk yetiştirmek), gerekse çevresi ve toplum için yararlı işler yapmak ister. Bu dönemde bireyin üreticilik işlevini yerine getirmesinde, genç kuşaklara rehberlik etmesi önemli bir yer tutar. Üretkenlik işlevini yerine getiremeyen bireyde hiçbir işe yaramama duygusu gelişir. Böylece birey de durgunluk dönemine girer, çevrelerine karşı kayıtsız kalır ve aşırı bireyselleşir.

2013 KPSS 50 yaşındaki İsmail Bey, çocuklarıyla ve yeğenleriyle birlikte zaman geçirmekten hoşlanan, onların gelişimlerine olumlu katkılar yapan biridir. İsmail Bey’in bu davranışı, Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, aşağıdakilerden hangisiyle açıklanır?   Çalışkanlık Yakınlık Benlik bütünlüğü Üretkenlik Girişimcilik

2008 KPSS Bir süre öğretmenlik yapan Berrin 30 yaşlarındayken tanıştığı Mehmet’le son şansı olarak düşündüğü için evlenmiştir. Evlendikten sonra çalışmayı bırakan Berrin iki çocuk sahibi olmuştur. Eşi sık sık iş seyahatlerine çıktığı için evin tüm sorumluluğunu üstlenen Berrin, zamanla eşinin ilgisizliğinden yakınmaya başlamıştır. Berrin günlerini hem çocuklarını iyi bir biçimde yetiştirerek, hem de çevresindeki sosyal çalışmalara gönüllü katılarak geçirmiştir. Şu anda 60 yaşında olan Berrin, iyi eğitim gören ve mutlu evlilikler yapan çocuklarıyla gurur duymaktadır. Berrin’in son yıllardaki tek sorunu, eşiyle olan ilişkisinin kötüye gitmesidir. Bu yüzden, sadece ekonomik gereksinimlerini karşılayan biriyle neden evliliğini sürdürdüğünü sorgulamaya başlamıştır. Berrin artık çocuklarıyla birlikte yaşamak istemekte, ancak onların düzenini bozmaktan da çekinmektedir. Erikson’un psikososyal kişilik kuramına göre, yukarıdaki bilgilere bağlı olarak, Berrin’le ilgili aşağıdaki sonuçlardan hangisine varılabilir?   Eşiyle sorunlar yaşamasına karşın, evlendiği için yakınlık duygusunu geliştirmiştir. Çocuklarının iyi yetişmelerini sağlamış, böylelikle üretkenlik duygusunu kazanmıştır. Yaşlılıkta çocuklarının yanına taşınmak istemesine karşın, onların düzenini bozmak istemediği için ego bütünlüğünü kazanmıştır. Ekonomik güce sahip olmadığı için eşinden ayrılamadığından, utanç ve suçluluk duyguları yaşamaktadır. Evlenerek öğretmenlik mesleğini bıraktığı için kimlik duygusunu kazanamamıştır.

2004 KPSS Atatürk’ün “Öğretmenler! Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.” ifadesi Erikson’un bireyin yaşam sürecindeki hangi gelişimsel görevi ile örtüşmektedir? Yakınlığa karşı yalıtılmışlık Üretkenliğe karşı durgunluk Özerkliğe karşı kuşku ve utanç Temel güvene karşı güvensizlik Kimlik edinmeye karşı kimlik krizi

8) Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk / İleri yetişkinlik (65 yaş) Emeklilik dönemine denk gelir. Bu dönemde birey geçmişini, yani tüm hayatını gözden geçirir; bir nevi yaşam muhasebesi yapar. Verimli ve dolu bir yaşam geçirmiş, yaşamsal amaçlarına ulaşmış olduğunu hisseden bireyler benlik bütünlüğünü muhafaza ederler. Bu sayede birey güvenli, mutlu, çevresine ve kendine faydalı, sevgi dolu bir yapıya sahip olurlar. Böylece birey ölümü kabullenebilmektedir.  

Aksi durumda ise, hayatını boşa geçirdiğine inanan birey, hayatında değişiklik yapmak için çok geç olduğunu düşünür. Bu nedenle kendine güvensiz, uyumsuz, sevgiden mahrum bir yapıya sahip olurlar ve ölümü kabullenmekte zorluk çekerler.  

2012 KPSS 70 yaşındaki Hüseyin Dede sinirli, hırçın ve mutsuz birisidir. Sürekli evdekilere bağırır, çağırır ve hiçbir şeyden memnun olmaz. Mutsuzluğunun nedeni olduklarını düşündüğü için devamlı çevresindekileri suçlar. Psikososyal gelişim kuramına göre, Hüseyin Dede’nin psikolojik durumu aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?   Stres Umutsuzluk Yalnızlık Hoşnutsuzluk Değersizlik

2007 KPSS Yaşamının son dönemlerinde, geçmişine dönüp baktığında “keşke” sözcüğünü çok kullanan ve yapmış olduğu seçimlerden memnuniyet duymayan bir birey, Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre aşağıdaki gelişim krizlerinden hangisini yaşamaktadır?   A) Kimliğe karşı rol karmaşası B) Üretkenliğe karşı durgunluk C) Özerkliğe karşı utanç ve kuşku D) Temel güvene karşı güvensizlik E) Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk

2006 KPSS Emekli olduktan sonra yaşamını değerlendiren ve o güne kadar yaptıklarını anlamlı, hedeflerine ulaşmış bularak kendini mutlu hisseden 65 yaşlarındaki bir yetişkin, Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre olgunluk yıllarına özgü aşağıdaki gelişim özelliklerinden hangisini göstermektedir?   A) Özerklik ve bağımsızlık B) Üretkenlik C) Kimlik kazanma D) Temel güven duygusu E) Benlik bütünlüğü