ÇIKAR-İLİŞKİ BEYANNAMESİ

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
AKILCI İLAÇ KULLANIMI OTURUMLARI İÇİN ÖRNEK SUNUM
Advertisements

BİLİMSEL BİR MAKALE NASIL YAZILIR
Enfeksiyöz Hastalıkların Tedavisinde Eczacının Rolü
Uzelli D, Yörükbay S, Anıl M, Kara D, Helvacı M
Acil Olguya İlk Yaklaşım
PROSTAT KANSERİNDE AKTİF GÖZLEM
KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ KLİNİK ARAŞTIRMALAR BİRİMİ (KABİ)
Diabetik Nefropati Son dönem böbrek yetmezliğinin 1/3 nedenidir ve görülme sıklığı hızla artmaktadır. Tip 1 DM otoimmün mekanizma; insülin ve C-peptit.
NİKOTİN BAĞIMLILIĞININ FARMAKOLOJİK TEDAVİSİ
ASTIM Kronik hava yolu inflamasyonu
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Kezban ÖZMEN SÜNER, Ali Nihat ANNAKKAYA,
Öznur Abadoğlu, Filiz Akçeşme
17. DÖNEM AKUPUNKTUR EĞİTİM PROGRAMINDA TEDAVİYE ALINAN 130 HASTANIN DEMOGRAFİK, KLİNİK ÖZELLİKLERİ VE TEDAVİ SONUÇLARI Dr. Derya Özmen ALPTEKİN Fiziksel.
AKUT BRONŞİOLİT TANI VE TEDAVİSİNDE YAPILAN YANLIŞLIKLAR
TESE ÖNCESİ TESTİS NASIL HAZIRLANMALI?
Hafif persistan astımda düzenli tedavi: gerekli değildir Dr. Adile Berna DURSUN Özel Ankara Güven Hastanesi.
NÜKLEER TIP TRAKYA BÖLGE TOPLANTILARI-6
Hastalık ve Mortaliteyi Azaltmada Genel Sağlık Kontrolleri Dr. Mustafa Kürşat ŞAHİN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı.
Kanser tedavisi uygulanan hastaların beslenme durumunun değerlendirilmesi ve takibi- Terminal dönemde beslenme desteği yapılmalı mıdır? Artıları ve eksileri.
NÖROENDOKRİN TÜMÖRLER GEP-NET
Biber Gazı Maruziyeti Sonrası Gelişen, Hayatı Tehdit Edici Hapşırık E. Özdemir, E. Karabiber, G. Karakaya, A. F. Kalyoncu Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi.
T.C. OKAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SAĞLIK YÖNETİMİ YÜKSEKLİSANS 1.PROGRAM SAĞLIK HUKUKU ÖDEVİ-II HAZIRLAYAN Dr Beytullah ŞAHİN AKADEMİK DANIŞMAN.
KOAH TANISI VE TAKİBİ.
PALYATİF BAKIMIN ORGANİZASYONU
6. HASTANE ORGANİZASYONU.
23. Klinik bilgi sistemleri
ULUSAL DİYABET KONGRESİ KONSENSUS GRUBU
ÜRO-ONKOLOJİYE GİRİŞ Doç. Dr. Enver ÖZDEMİR
Enfeksiyöz Hastalıkların Tedavisinde Eczacının Rolü Doç.Dr. Kutay Demirkan Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Klinik Eczacılık Anabilim Dalı Başkanı.
KRONİK BÖBREK HASTALIĞI TANI ve YAKLAŞIM
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Tedavisi
HÜTKOM Hacettepe Üniversitesi Tütün Kontrol, Eğitim, Vergilendirme Uygulama ve Araştırma Merkezi, 20 Haziran 2012 tarih ve sayılı Resmi Gazete'de.
TIPTA UYGULAMA REHBERLERİ
Toplum kökenli pnömoni
PNÖMONİLER Dr. Oğuz KILINÇ Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
Sağlık Bakanlığı Hastanelerinin Yönetim ve Organizasyonu
Eskişehir Osmangazi Ü. Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD
Günümüzde Astım Tedavisi
Günümüzde Astım Tedavisi
Kardiyoloji Anabilim Dalı
Tosun A, Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı
BRONKOSKOPİNİN ENDİKASYON VE KONTRENDİKASYONLARI
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 1 Aralık 2015 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ
Giriş ve Amaç: Sigara kullanımı dünyadaki önlenebilir ölüm nedenlerinin başında gelmektedir. Bu ölümlerin çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde oluşmakta,
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Gastroenteroloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 2. Bölüm 25 Nisan 2013.
F PET-BT’ DE TUTULUMLARIYLA YAYGIN HEMATOLOJİK MALİGNENSİYİ TAKLİT EDEN BİR AKCİĞER KARSİNOMU Zahide ALAÇAM¹, Neşe DURSUNOĞLU¹, Gamze GÖKÖZ DOĞU², Papatya.
Hastalıklar ve Hastaneler
Özel Körfez Marmara Hastanesi
Bir Eğitim Hastanesi Psikiyatri Kliniğinde Yatarak Tedavi Gören Gebe Olguların Değerlendirilmesi Gözde Salihoğlu, Burak Okumuş, Çiğdem Uygur, Ahmet Erkan,
PREMENSTRUAL SENDROM DAHA YÜKSEK ORANDA CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUĞU VE CİNSEL STRES İLE İLİŞKİLİDİR DR GÜLŞAH İLHAN, DR FATMA FERDA VERİT ATMACA, DR HÜRKAN.
TRANSVERS MİYELİT İnt. Dr. Serap KARAKAŞ KTÜ Tıp Fakültesi
Burak Okumuş, Mine Toptan, Fatma Kitapçı, Çiçek Hocaoğlu
Kadın Hastalıkları ve Doğum Klinik Stajı
Karabük Şirinevler Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği6
Hülya Aybek*, Nural Cevahir**
Hatice Şimşek Keskin***
RADYOCERRAHİ UYGULANAN AKROMEGALİ HASTALARININ KLİNİK VE LABORATUVAR İZLEMİ 
 MELİHA MELİN UYGUR1, DİLEK GOGAS YAVUZ1, DİLEK DERELİ YAZICI1, OĞUZHAN DEYNELİ1,
İkinci trimester başlangıçlı preeklampside tedavi yaklaşımları
HEMŞ.MELİKE ÇELİK DOÇ.DR.ÖZLEM UĞUR DOÇ.DR.EZGİ KARADAĞ
JİNEKOLOJİK ONKOLOJİDE AKILCI
Araş. Gör. Dr Abdullah Kaan KURT
İlaç Uygulamalarında Hemşire İzleminin Önemi: X İlaç Uygulaması
Hastane Bilgi Sistemlerinde Veri Madenciliği
Şükrü Sınıcı1, Selma Eroğlu2, Ümit Dündar2
Kronik Diz Ağrısı Hastalarına Yapılan Diz Eklem İçi Steroid Enjeksiyonu ve Diz Eklem İçi Steroid Enjeksiyonu Yanında Yapılan Geniküler Sinir Bloğunun.
Sunum transkripti:

ÇIKAR-İLİŞKİ BEYANNAMESİ Yazarların, bu araştırmanın planlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve yayınlanması aşamalarında finansmanı sağlayan kuruluşlarla, araştırmanın yapıldığı yer ve kişilerle ticari, politik, kişisel nedenlerle araştırmanın bilimsel, etik yönlerine zarar verebilecek hiçbir bağlantıları yoktur. Araştırma DEÜ Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Fonu tarafından desteklenmiştir. Proje numarası: 200757

Astımı Kontrol Altına Alınamayan Olgularda Fenotip Özellikleri ve Steroide Direnç Durumu Arif Çımrın 1, Birce Akpınar2, Kemal CanTertemiz 1, Gökçen Ömeroğlu Şimşek 1, Hülya Ellidokuz3, Semra Koçtürk2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı 2 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı 3 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Preventif Onkoloji Bilim Dalı

GİRİŞ Astım hastalarının küçük bir bölümünde ideal tedavi koşullarına rağmen tam kontrol sağlanamayabilir. Astımın tam kontrol altına alınamamasındaki sebeplerden birisi glukokortikoid (GC) direncidir. GC’e primer direnç nadir Düzensiz ilaç kullanımı ile ilişkili direnç sık Tüm astımlıların %5 inden daha azında ağır astım bulunduğu gösterilmiştir. Fakat yüksek doz steroide rağmen tedaviye yanıt alınamayan hasta oranı %30 Stephen T Holgate.The mechanisms, diagnosis, and management of severe asthma in adults. Lancet 2006; 368: 780–93

AMAÇ Ülkemizde ideal astım tedavisine rağmen tam kontrol altına alınamayan hastalarda kortikosteroid (KS) direncine ait bilgi bulunmamaktadır. Kliniğimizde tam kontrol altına alınamayan astımlı hastalarda lenfosit proliferasyon supresyon (LPS) testi ile KS’e direnç durumu hakkında bilgi sahibi olmak. S5teroşid direncini gösteren testlerden biri lps testi olması nedeniyle

YÖNTEM Etik kurul onayı Evren: DEÜTF Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalında izlenen astımlı hastalar Değerlendirmeye alınan hastalardan yazılı onay alındı. Anket: demografik bilgiler, tıbbi bilgi ve bulgular, tedavi Astım kontrol düzeyi (GINA 2006) Dahil etme / dışlama kriterleri

Çalışmaya Alınma ve Dışlanma Kriterleri Çalışmaya Alınma Kriterleri Astım tanısının ≥ 1 yıl olması Çalışmadan Dışlanma Kriterleri Astım tanısının olmaması Eşlik eden hastalık varlığı (Bronşektazi, Konjestif kalp yetmezliği, Kord vokal disfonksiyonu...) Aktif kanser tedavisinin sürmesi Kontrol altında olmayan psikiyatrik sorun varlığı Aktif sigara içimi Önlenemeyen mesleksel maruziyetin varlığı

Kontrol altında olmayan olgular, Astım tedavisi (ilaç dozu, sayısı, ilacın doğru kullanım özellikleri, çevresel faktörlerden korunma gibi) faktörler Eşlik eden sağlık sorunları yönünden sistematik olarak değerlendirildi ve gerekli klinik ve laboratuar incelemelerin yapılması sağlandı. Tedavileri GINA 2006 önerilerine uygun olarak düzenlendi. İzlem (6 ay) sonrasında astım kontrolü yönünden yeniden değerlendirildi. Kontrol altında astım kriterlerine ulaşılamayan hastalar “kontrol altına alınamayan astım” olarak kabul edildi.

OLGU GRUBU: Steroid direnci 7-14 gün boyunca 30-40 mg/gün oral prednisolon tedavisi ile FEV1 değerindeki değişiklik ile araştırıldı. <%15 FEV1 artışı olan ve/veya ideal tedavi koşullarına rağmen kontrol kriterlerine ulaşılamayan olgular. KONTROL GRUBU: Kontrol altında olduğu saptanan, tedavileri düzenlenerek, aylık kontrollerle üç-altı aylık bir sürede kontrol altında olmayı sürdüren olgular.

LPS testi Sabah 09.00-10.00 arasında BD vacutainer CPT tüplere alınan kanlar bekletilmeden laboratuvara ulaştırıldı. Kan 2 saat içinde santrifüj edildi. 1800 RCF’te oda sıcaklığında 15 dak. (salınımlı yatay rotor) Steril ortamda yapıldı; Direkt bulutsu kısım alındı (yaklaşık 2 ml). Hücre tabakası Pasteur pipetle toplandı ve 15 ml’lik falkon tüplere aktarıldı. Elde edilen hücreler yıkama basamaklarından geçirildi. Böylece periferik kandaki mononükleer hücreler diğer kan hücrelerinden ayrıldı. %95 lenfosit canlılık oranına ulaşılan hastalarda ölçümler yapıldı. E.Livingston, R.Chaudhuri, A.D.McMahon, I.Fraser, C.P.McSharry, N.C.Thomson. Systemic sensitivity to carticosteroids in smokers with asthma. Eur Respir J 2007; 29; 64-70

BULGULAR Yirmiiki astımı kontrol altında olmayan, 20 astımı kontrol altında olan hasta çalışmaya katıldı. Olgu grubu için 14, kontrol grubu için dört hastada LPS testi sonucunda istenen lenfosit canlılık oranına ulaşıldı. Kontrol altına alınamayan astımlı olgular arasında steroid direnç testi sonucunda dokuz hastada direnç saptandı.

Olgu ve kontrol grubunun genel özelliklerinin dağılımı ı Parametre OLGU (n:14) KONTROL (n:4) Yaş (yıl) Ortalama 53.5±12,7 42±14,5 Minimum-maksimum 28-66 21-54 Cins Kadın 10 4 Erkek - Sigara Exsmoker 5 1 Nonsmoker 9 3 Atopi 2 Rinit 8 Periferik eozinofili Komorbidite Spirometri FEV1/FVC (≤%70) 7 FEV1 % beklenen <%30 %30-60 60-80 >80 Olgu grubunda 14, kontrol grubunda 4 olgu vardı. İki grubun cinsiyete göre dağılımı benzerdi (p:0.524), Yaş ortalamaları benzerdi (p:0.079). Sigara kullanım oranı, atopi sıklığı, rinit varlığı ve eozinofili varlığı benzerdi (sırasıyla p: 1.000, p: 0.569, p: 0.092, p: 1.000) (Tablo 2). Olgu grubunda saptanan komorbiditeler; üç olguda GÖR, bir olguda hipotiroidi, kontrol grubunda ise sadece bir olguda GÖR idi. Komorbid hastalık varlığına göre iki grup arasında fark saptanmadı (p: 1.000).

Olgu ve kontrol grubunun genel özelliklerinin dağılımı Parametre OLGU (n:14) KONTROL(n:4) Astım tanı yaşı 37.3±13.6 34.0±12.6 Tanıdan itibaren geçen süre (yıl) 16,21±10,89 8±2,44 Astım kontrol testi skoru 12,21±4,94 20,25±3,09 Astım kontrol testi skoru (minimum-maksimum) 5-25 16-23 Bir yıl içindeki ortalama atak sayısı 2 - Kombine LABA+IKS kullanımı 14 4 LTA kullanımı 13 Oral teofilin kullanımı 9 Ortalama günlük IKS dozu (µg/gün BUD ya da eşdeğeri) 823,57 312,5 Düzenli sistemik KS kullanımı Ortalama günlük SABA gereksinimi (puf/gün) 3,4 12

Gruplara göre mesleklerin dağılımı Olgu n % Kontrol n % Toplam Memur 8 5.1 1 25,0 9 50,0 Ev hanımı 5 35,7 3 75,0 8 44,4 Çiftçi 1 7.1 - - 1 5,6

Bir yıl içinde sistemik kortikosteroid gerektiren atak sayısı Grup Atak Sayısı / Yıl Toplam n % 1-2 3-4 n % ≥12 Olgu 1 7,1 4 28,6 4 28,6 5 35,7 14 100,0 Kontrol 4 100,0 4 100,0

Olgu grubunda 14 olgunun periferik kan örneklerinden analiz için gerekli olan %95 oranında canlılıkta lenfosit sayısına ulaşılabildi ve lenfosit proliferasyon supresyon testi gerçekleştirildi. Olgu grubunda in vitro 10ˉ¹⁰, 10ˉ⁸, 10ˉ⁶, 10ˉ⁴ dexametazon konsantrasyonlarında hastaların prolifere olmuş lenfosit düzeylerinde farklı oranlarda supresyon saptandı ve supresyon düzeyinin istatiksel açıdan anlamlı olduğu gözlendi. Olgu grubunda tekrarlayan ölçümlerin analizinde ise anlamlı fark saptandı (p:0.001). Analizin sonucunda 10ˉ⁴ konsantrasyonda, diğer konsantrasyonlara gore, 10ˉ⁶ konsantrasyonda ise 10ˉ¹⁰’a gore dexametazonun istatiksel açıdan anlamlı düzeyde lenfosit supresyonu yaptığı saptandı Olgu grubunda steroid direnci saptanan dokuz hastanın beşinde (%55.6) 10ˉ4 molar konsantrasyonda lenfosit canlılık oranının %50 nin üstünde olduğu görüldü. Kalan dört olgunun üçünde bu oranının 10ˉ4 molar konsantrasyonda, birinde ise 10ˉ6 molar konsantrasyonda %50 nin altına düştüğü gözlendi. KS direnç varlığı ile lenfosit supresyon varlığı arasında anlamlı ilişki saptanmadı. KS direnci gözlenmeyen beş hastanın dördünde (%80) lenfositlerin 10ˉ4 molar konsantrasyonda lenfosit canlılık oranının %50 nin altına düştüğü gözlendi. Bir hastada KS direnci tespit edilmediği halde lenfosit supresyon testi sonucunda tüm konsantrasyonlarda yanıt alınmadığı saptandı.

kontrol grubunda ise dört olgunun periferik kan örneklerinden analiz için gerekli olan %95 oranında canlılıkta lenfosit sayısına ulaşılabildi ve lenfosit proliferasyon supresyon testi gerçekleştirildi. Aynı şekilde kontrol grubunda, prolifere olmuş lenfositlerin 10ˉ⁶ ve 10ˉ⁴ dexametazon konsantrasyonlarında suprese olduğu, ancak supresyon düzeyinin istatiksel olarak anlamlı düzeye ulaşmadığı görüldü (p: 0.147)

SONUÇ Olgu grubunda, ağır astım fenotipi ile uyumlu özellikler Anlamlı fonksiyonel kayıp ile birlikte astım kliniği de daha şiddetli Olgular daha yüksek dozda IKS kullanmakta, daha sık SABA ya gerek duymakta daha fazla sayıda lökotrien antagonisti ve oral teofilin gibi ek ilaç kullanmaktadır. Yüksek dozda ve çok ilaç kullanmalarına karşın sık atak gelişimi ve ataklarda sistemik KS gereksinimi Allan T. Luskin, What the asthma end points we know and love do and do not tell us. J Allergy Clin Immunol 2005;115:S539-45 R.W.B. Bottema, N.E. Reijmerink, G.H. Koppelman, M. Kerkhof, D.S. Postma. Phenotype Definition, Age, and Gender in the Genetics of Asthma and Atopy Immunol Allergy Clin N Am 25 (2005) 621– 639

Sistemik KS tedavisine verdikleri yanıta bakıldığında Tam kontrol sağlanamayan gruptaki 14 olgunun beşinde KS direnci saptamadık. Olgu grubundaki hastaların tamamını ağır astım olarak değerlendirmek doğru değil Farklı fenotipler içeren heterojen bir olgu grubundan bahsedilmesi gerekmektedir. Bu bulgu diğer çalışmalarla da gösterilen GC duyarsız astım durumunun sadece ağır astımla sınırlanmaması gerektiği tezini desteklemektedir. Kazuhiro Ito, K. Fian Chung, Ian M. Adcock. Update on glucocorticoid action and Resistance J Allergy Clin Immunol 2006;117:522-43

Astımı kontrol altına alınamayan olgularda KS’e yanıt anlamlı düzeyde bozulmaktadır. Kontrol grubunda her dexametazon konsantrasyonunda lenfosit proliferasyonunda belirgin lenfosit supresyonu sağlandı. Astım kontrolü sağlanamayan olgu grubunda ise genel olarak dexametazona azalmış supresyon yanıtı gözlendi. Her iki grup arasında dexametazona LPS yanıtında anlamlı farklılık izlendi. Peter J. Barnes Corticosteroid Resistance in Airway Disease. Proc Am Thorac Soc Vol 1. pp 264–268, 2004

KS direnci saptanan olgulardan bir bölümünde tip 2 GC direnci de bulunabilir. KS direnci saptanmayan olgularda dominant olarak tip 1 direnç olabilir. Olgu grubumuzun Steroid direnci saptanan olguların yarısında yüksek dexametazon konsantrasyonunda proliferasyon supresyonu anlamlı düzeye ulaşmamıştır. Steroid direnci saptanmayan olgularda ise dexametazon ile anlamlı supresyon olduğu görüldü. Peter J. Barnes Corticosteroid Resistance in Airway Disease. Proc Am Thorac Soc Vol 1. pp 264–268, 2004

Kontrol altına alınamayan olgularda GC duyarsızlığı mevcut gibi görünmektedir. Yüksek doz KS’e rağmen astım kontrolü sağlanamayan olgularda GC direnç testi yapılabilir. LPST, GC yanıtını araştırmada fikir verir. KS direnci saptanmayan olgularda, tedavinin uzmanlaşmış bir merkezden yönetilmesi gereksiz uygulamaların önüne geçebilir.