Post-yapısalcılık Hakan Övünç Ongur Uluslararası İlişkilere Giriş: Tarih, Teori, Kavram, Konu, Der. Şaban Kardaş ve Ali Balcı, [İstanbul: Küre Yayınları, 2014]
Özet / İçindekiler Giriş Yapı Kavramı ve (Post-) Yapısalcılığın Öncesi Post-yapısalcılık ve Temel Kavramları Uluslararası İlişkilerde Post-Yapısalcı Yaklaşımlar Türkiye’de Post-yapısalcılık Örnek Olay Sorular
Giriş Post-yapısalcılık, moderniteyi ima eden her türlü kavramın ve algılayışın karşısına kendisini konumlandıran, entelektüel bir meydana okumadır Post-yapısalcılık, daha kapsayıcı anlamdaki post-modern teorinin sözcükler, anlamlar, metinler ve bilimsel yöntemler hakkındaki ‘eleştirel soruşturmalarını’ içeren bir alt grubu olarak yorumlanabilir Post-yapısalcı görüşler, Marksist, feminist ve post-kolonyal yaklaşımlarla birlikte, 1980’li yıllardan itibaren Uluslararası İlişkilerde eleştirel kültürün temel alt kollarından birini oluşturur Post-yapısalcılık, Uluslararası İlişkilerin geleneksel teorilerinin üzerinde anlaştığı rasyonel aktör, egemen devlet, sistemik anarşi, pozitivist metodoloji gibi varsayımların sorgulanmasını hedef alır
Yapı Kavramı ve (Post)Yapısalcılığın Öncesi Yapı, “toplumsal sistemlerin yeniden-üretiminde sürekli yinelenen şekilde dâhil edilen [bazen açık bazense gizlenmiş kodlamalar,] kurallar ve kaynaklardır” (Giddens, 1979) Ferdinand de Sausure’ün dilbilim üzerine yaptığı çalışmaları temel alan yapısalcılık, toplumsal yapının aktörlerden bağımsız bir biçimde de var olduğunu ve onların üzerinde tahakküm kuran kodları meydana getirdiğini iddiası üzerine kuruludur Saussure’e göre kavramsal düzlemde her şey, karşıtıyla birlikte var olur (siyah/beyaz, iyi/kötü, kadın/erkek, savaş/barış vb.) Kavramlara, sözcüklere veya şekillere atfedilen anlamlar, öznel (aktörden aktöre değişen) niteliklerini kaybeder, toplumsal veya kültürel bir nitelik kazanır
Post-yapısalcılık ve Temel Kavramları Jacques Derrida’ya (1978) göre, yapı kavramı ile alakalı olarak üzerinde durulması gereken esas kavram dil değil, metin olmalıdır Metin, kültürelliği ve kurumsallığı nedeniyle dinamik ve sürekli değişen bir inşadır Post-yapısalcılık, okuma ve anlama/yorumlama eyleminin biricikliği üzerinde durur, okuyucuya gücünü yeniden kazandırır, aslen yazarın ölümünü (Barthes, 1999) ilan eder Temsili-anlam merkeziyetini (logocentrism) kaybeder, okuyucudan okuyucuya değişen ve yayılımı/sirayeti önünde hiçbir engel kalmayan bir hale bürünür Derridacı yapı-söküm “herhangi bir metin içinde geçen kavramların metnin bütünlüğü açısından tutarsız ve ikircikli kullanımlarından yola çıkarak, metnin yazarının kurduğu kavramsal ayrımların başarısızlığını açıklamak amacıyla geliştirilmiş” (Sarup, 2004) bir yöntemdir. Yapısalcıların kavramsal karşıtlıklar/farklılıklar (difference) arasında aradığı anlam, post-yapısalcılara göre aynı zamanda anlamın içerisinde yer alan sürekli bir erteleme (deterrence) durumunu da kapsamalıdır (différance)
Post-yapısalcılık ve Temel Kavramları Michel Foucault (2011), metinlerin belli bir zaman aralığında, evrensel olarak değil tarihsel/anlık olarak yüklendikleri anlamları araştırma anlamında, bu işlemi soybilim (genealogy) olarak tanımlar Soybilim, tahakküm sahipleri ile tahakküm altında olanlar arasında kurulan iktidar ilişkileri tarafından kelimelere yüklenen kesintili, ayrıksı, çarpık, atlamalı anlamları araştırma yöntemidir Söylem analizi, kavramlara yüklenen bu anlamların ,toplumdaki bilgi-iktidar eksenini nasıl güncel kıldığını ve zaman içerisinde yerini hangi anlamlara bıraktığını anlamayı amaçlar İnsana ve topluma dair her türlü göstergenin anlamı, metinler-arası bir inşadan ibarettir ve bu anlam zaman içinde değişir, ayrıksılaşır, kopmalara uğrar ve evrensellik özelliğini kaybetmeye mahkûm hale gelir
Uluslararası İlişkilerde Post-yapısalcı Yaklaşımlar Richard Ashley’ye (1986) göre, geleneksel Uluslararası İlişkiler teorilerinin rasyonalist epistemolojileri, yapı kavramının sınırlı tanımının içinde kalmakta ve “küresel politikanın rasyonelleştirilmesini” sağlamak amacıyla kullanılmaktadır Post-yapısalcılığın Uluslararası İlişkiler disiplininde tartışmaya açtığı bazı konular ve kavramlar: pozitivist gelenek dil özne problematiği aktör-iktidar ve direniş olasılığı arasındaki ilişkiler zaman-mekân ilişkileri devlet-merkezcilik iktidarın baskıcı, diplomatik, akademik araçları ırk, cinsiyet, etnisite gibi kavramların yapısal inşası
Uluslararası İlişkilerde Post-yapısalcı Yaklaşımlar Uluslararası İlişkilerde post-yapısalcı yaklaşımların, disiplinin geleneksel teorilerine yönelik üç temel itirazı: Pozitivist metodolojinin reddi Söylem analizi Egemen devlet / anarşik sistem anlatısının yapı-sökümü
Uluslararası İlişkilerde Post-yapısalcı Yaklaşımlar Pozitivizmin reddi Uluslararası İlişkilerde pozitivizm, aktörlerin rasyonalitesini ve uluslararası bir hakikatin varlığını varsayar (Smith, 1996) Post-yapısalcılık metin-öncesi a priori bir dünyanın varlığını reddeder (Lapid, 1987) Post-yapısalcı yaklaşıma göre düzenlilikler, gözlemler ve laboratuar ortamında yapılabilen tekrarlara göre şekillenmiş küresel tarihin yerini kesintiler, kırılmalar ve çakışmalar toplamı olan bir tarih anlayışı almalıdır (Bleiker, 2004)
Uluslararası İlişkilerde Post-yapısalcı Yaklaşımlar Söylem analizi Foucault’ya göre iktidar ilişkilerinde tahakkümü elinde bulunduran kesim, söylemi, o henüz metne dönüşmeden çok önce dört maddi koşulun bir araya getirilmesiyle kurgulamıştır: “kurumlar, politik olaylar, ekonomik pratikler ve süreçler” (Kellner & Best, 2011) ‘Uluslararası’ kavramının kendisi bir söylemdir (DerDerian, 1989) ‘Ulus’ nedir? Dünya ulus-lar arasında mı bölünmüştür? Hakikatin ‘anlatısallaşması’ (Campbell, 1998)
Uluslararası İlişkilerde Post-yapısalcı Yaklaşımlar Egemen devlet / anarşist sistem anlatısı Egemen devlet anlayışı “tarih-üstü bir hakikatin dilini konuşabilme kapasitesine duyulan incelenmemiş, metafizik bir inanca” dayanır (Ashley, 1989) Egemen devlet anlatısının temelinde rasyonel insan anlayışı yatar Anarşinin ‘ikili okuması’, onun bir hakikat olmasından ziyade, devletin egemenliği anlatısını onayladığını ortaya koyar (Ashley, 1989) Egemen devlet, geleneksel Uluslararası İlişkilerin ‘temel göstereni’ olarak kurgulanmıştır (Edkins, 1999) Uluslar arası İlişkilerin bir onaylanması olarak iç/dış ayrımı (Walker , 1993) ‘Birbirini kesen mücadeleler’ olasılığı (Ashley, 1989)
Örnek Olay
Örnek Olay Uluslararası İlişkilerin geleneksel kuramları, 2011 yılından bu yana dünyanın birçok ülkesine yayılan ‘Occupy’ hareketlerini nasıl açıklayabilir? Post-yapısalcı yaklaşımların devlet egemenliği ve anarşi söylemine göre ‘Occupy’ hareketleri nasıl değerlendirilebilir? ‘Occupy’ hareketleri, Richard Ashley’nin sözünü etmiş olduğu ‘birbirini kesen mücadeleler’ kavramına bir örnek olarak ele alınabilir mi? Nasıl?