Klasik başlangıç Senelerce geceli gündüzlü çalıştıktan sonra, artık kendi ajansını kurmanın vakti geldi. Eş dost, çevre tamam. Müşteriler şimdiden söz verdi, hazır. Ekiple konuşuldu, istifa edilip hayallerin ajansına hep birlikte yelken açılacak. Tedarikçiler de arkanızda. Hayaller gerçek olur, ofis tutulur, dekorasyon bu işin şartındandır, sonsuz ay taksitle mac’ler, laptop’lar alınır. Artık geceleri başkaları için değil kendimiz için sabahlanacaktır. Yeni reklam ajansı herkese hayırlı olsun!
Klasik gidişat İş koşturmacasında kimler gelir, kimler gider, kimin sorumluluğu nerede başlar, nerede biter belirsizdir. Maaş, yol, yemek, mesai, ssk derken sistemsizlikten kimsenin maliyeti ve ajansa kazandırdığı ölçülemez. Mehmet’e ulaşamıyorum, dokümanı nereye kaydetmiş onu da bulamıyoruz, n’apıcaz?
Klasik gidişat Yeni müşteri ajans için hayatidir, işi ajans sahibi yürütmeye çalışır ancak mevcut işlerden kopamayan ajans sahibi bir türlü istediği ritmi yakalayamaz. Sağda solda çıkmış birkaç haber, sonsuz sayıda yarım kalmış excel, eskimiş telefon numaraları, aranmayı bekleyen umutsuz müşteriler… İşte ajansın pazarlamasındaki son durum budur! Şu işleri bir yoluna sokalım, pazarlama ile ilgili ciddi birşeyler yapmamız lazım.
Klasik gidişat Ajans zar zor yeni bir iş alır ama alırken de arkasına bile bakmaz. Kapasitesi ne durumda, maliyetleri ve satış fiyatı işi karlı yapabilmek için uygun mu, değil mi? Herşey iş alındıktan sonra düşünülür. Bu fiyata bu iş yapılmaz ama bu müşteri de bizim için çok önemli arkadaşlar. Biliyorum, elimizde önemli bir iş var ama ne yapıp edelim, akşamı sabah edelim, bu işi bitirelim. Bundan sonra çok daha iyi olacak!
Klasik gidişat Yaratıcı ekibin tamamı çalışma hayatları boyunca az zaman çok iş dolayısıyla kalitesiz iş paradoksu ile boğuşur. Üst üste biriken işler birkaç kişinin omuzlarında yük olur, bütün beklentiler 90. dakikada atılacak gole kilitlenir. Bu gece de mi ajanstayız, e ben ne zaman dinlenicem, ne zaman gezip dolaşıp, okuyucam? İyice köreldim, bu paraya bu iş yapılmaz!
Klasik gidişat Müşteri ilişkileri acele üretilen işlerin haklı haksız revizyonları esnasında hem ekiple hem de müşteri ile görünmez bir savaş yürütür. İşlerin onaylanmasını takiben 3.parti süreci ajansın nakit kaynaklarından biri olarak görünür ama önemi kadar ehemmiyet gösterilmez. Son revizyon da geldi bunu da yapalım işi matbaaya göndericez. Geçen sefer ki teklif ne kadardı, hatırlamıyorum, nereden bulucam şimdi onu?
Klasik gidişat Onca yoğunluğun sonunda işin sonlandırılması müşteri ilişkilerini rahatlatır, gelen/giden fatura muhasebeye ya geç bildirilir ya da hiç bildirilmez. Bildirildiğinde de eksikler yanlışlar olur. Bu gidişatla nakit akışı bir türlü dikiş tutturamaz. Aaaaaa, ben o faturayı size bildirmeyi unutmuşum, bir de öncekinde ufak bir yanlışlık yapmışız, hemen düzeltip gönderelim!
Klasik ajans sahibi düşünceleri Bütün işi ben yapacaksam, niye maaş ödüyorum? Herkes profesyonel ama niye organize olamıyorlar? Her işi ben mi öğreticem? Niye kimse benim kadar istekli çalışmıyor? Kimse konsantre değil, sorumluluk almıyor, gün içinde zamanlarını boşa harcıyorlar, işin bitmesi için acele etmiyorlar, neden? Önemli olan müşteri kazanmak, ne olursa olsun o müşteriyi almak lazım. Çok pazarlık ettiler, bu fiyatlara ve bu vadelere çalışmak intihar ama olsun. Yapar bizim çocuklar. Daha çok çalışmamız gerekiyor. Ben işi geliştirmeliyim ama işin kendisini yapmaktan hiçbirşeye vakit bulamıyorum, ne özel hayatım kaldı, ne sabrım… Kar ediyor muyuz, etmiyor muyuz, her ay nasıl başlıyor, nasıl bitiyor anlamıyorum. Hiçbirşeyi kontrol edemiyorum! Yeni kurallar koymalıyım, kimse iyilikten anlamıyor, görsünler bakalım patron nasıl olunuyor!
Klasik durum Bu klasik durum ajansı yönetici dışındaki herşeyin yönlendirdiği bir modeldir. Ajans akıntıda süzülen bir nilüfer gibi kendisini bekleyen sonra doğru ilerlemektedir. mutsuz çalışanlar mutsuz ajans mutsuz işler mutsuz müşteriler mutsuz ajans sahibi
Bu sona nasıl engel olunabilir?