ÇOCUĞUN ÖFKE KONTROLÜNDE AİLENİN ROLÜ VE ÖNEMİ

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ANNE-BABA ÇOCUK İLİŞKİLERİ.
Advertisements

ÖFKEYLE BAŞ ETME.
I. ÜNİTE İLETİŞİM VE İNSAN İLİŞKİLERİ KONU ANLATIMI
İLETİŞİM BECERİLERİ ve DANIŞMANLIK.
ÇOCUKLA İLETİŞİM.
SINAVLARA HAZIRLIKTA AİLELERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR.
YARINA KALMAK ADINA SORUMLULUK EĞİTİMİ
REHBERLİK SERVİSİ SUNAR
ÇOCUKLA İLETİŞİMDE KULLANILAN DİL.
SORUN ÇÖZME ve DİNLEME BECERİLERİ.
ÇOCUKLARLA İLETİŞİM NASIL KURULUR?
öğretmen-öğrencİ İletİşİmİ ve etkİn dinleme
ETKİN İLETİŞİM BECERİLERİ GELİŞTİRME
ÇOCUKLARDA UYUM SORUNLARI ve TEMEL YAKLAŞIMLAR
İLETİŞİM.
İletişim Kaynak Mesaj Kanal Alıcı Kim Ne Söyledi Hangi Yolla Kime
İLETİŞİM ENGELLERİ.
ANNE-BABA ÇOCUK İLETİŞİMİ
ANNE-BABA-ÇOCUK İLETİŞİMİ
ETKİLİ İLETİŞİM.
SINIF YÖNETİMİ “ÇOCUK EĞİTİMİ Mİ ANNE-BABA EĞİTİMİ Mİ?”
ÇOCUKLARIMIZI NASIL KORURUZ
ANNE BABA TUTUMLARI.
ANNELER BABALAR/ÇOCUĞUNUZ SINAVA GİRİYOR …. Çocuklarımızı çok severken kişisel isteklerimizin, beklentilerimizin onlar için belki de aşırı bir yük olacağını.
Öfke, insanı inciten ya da yararına dokunan bir olay karşısında içinde duyduğu, kendisini sert davranışlara zorlayan durumdur. ÖFKE NEDİR?
AİLE İÇİ İLETİŞİM VE İLETİŞİM ENGELLERİ
En mühim en esaslı nokta eğitim meselesidir
Onları sevdiğinizi ve onların iyiliğini kendi iyiliğiniz kadar önemli olduğuna ilişkin açık bir mesaj verebilirsiniz.
Ailelere Ergen Gelişimi Hakkında Dipnotlar
İLETİŞİM Kendimizi anlatma ve karşımızdakini anlama çabası ile sözlü ya da sözsüz olarak kurulan ilişki biçimidir.
AİLENİN OKUL BAŞARISINA KATKISI
İLETİŞİM BECERİLERİ ANNE BABA SEMİNERİ
MURGUL İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ REHBERLİK HİZMETLERİ
ETKİLİ ÖĞRETMENLİK NEDİR
ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ EĞİTİMİ
Psk.Danışman/ Rehber Öğretmen: AYÇA USLUER
HOŞGELDİNİZ.
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük İLETİŞİM VE İNSANİ İLİŞKİLER
Okul Rehberlik Servisi
AİLE EĞİTİM SUNUSU 7 PATNOS RAM.
Aile İçi İletişim ve Ailelerin Problem Çözme Becerileri
Aile İçi İletişim.
İLETİŞİM BECERİLERİ KARATAY REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ.
AİLE TUTUMLARI.
İLETİŞİM ENGELLERİ VE ETKİLİ İLETİŞİM
İLKÖĞRETİM ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLAR İLE NASIL İLETİŞİM KURULUR?
ETKİLİ İLETİŞİM.
İLETİŞİM BECERİLERİ.
AİLE İÇİ İLETİŞİM Psikolojik Danışman: ŞAHİN AKAY HOŞGELDİNİZ
İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER
Sosyal Bilgiler İletişim
ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ EĞİTİMİ
YARINA KALMAK ADINA SORUMLULUK EĞİTİMİ
2. OTURUM İLETİŞİM KURMAK.
DİNLEME BECERİLERİ YAPILANDIRILMIŞ GRUP PROGRAMI
Pozitif psikoloji İletişim becerileri.
Telefon ç alar. Y ö netici, “ Bir saat i ç inde odama gelin, manzaraya bakacağız. ” der. Kapı a ç ıktır. Işıklar yanmaktadır. Y ö netici “ Manzara karanlık.
ETKİN DİNLEME BEN DİLİ VE SEN DİLİ
Sağlıklı İletişimin Vazgeçilmez Öğeleri
HOŞ GELDİNİZ En mühim en esaslı nokta eğitim meselesidir. Eğitimdir ki bir milleti ya hür, müstakil, şanlı yüksek bir cemiyet hâlinde yaşatır, ya da bir.
İLETİŞİM.
AİLE İÇİ İLETİŞİM.
İLETİŞİM NEDİR?. İLETİŞİM NEDİR? İLETİŞİM: Duygu,düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. Bu sürecin amacı.
İLETİŞİM ANA-BABA TUTUMLARI
Candan G. TEKİN Psikolojik Danışman
AİLE İÇİ İLETİŞİM AYŞE NEZAHAT KURUKAHVECİ İLKOKULU REHBERLİK SERVİSİ.
F.NURSEN YILMAZ ANNE-BABA OLMAK REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETLERİ SUNAR.....
F.NURSEN YILMAZ ANNE-BABA OLMAK REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETLERİ SUNAR.....
Sunum transkripti:

ÇOCUĞUN ÖFKE KONTROLÜNDE AİLENİN ROLÜ VE ÖNEMİ

KONTROLSÜZ GÜÇ, GÜÇ DEĞİLDİR.... ÖFKE BİR “GÜÇ” TÜR AMA ....... KONTROLSÜZ GÜÇ, GÜÇ DEĞİLDİR....

ÇOCUK NEDEN ÖFKE YAŞAR? İstediğini alamama, Haksız davranışlara maruz kaldığını düşünme, Arkadaş kaybı, Kaçırılmış fırsatlar, Kavgalar, Engellenme, Anlaşılmama, Saygısızlık vb. durumlar çocuğun öfkelenmesine neden olur.

BU İFADELERİN ORTAK YANI ÖFKE İÇERMESİ “Hiç laftan anlamıyor.", "Niçin bu evde kimse bana yardım etmiyor?", "Kaç kere ayakkabılarını çıkarmadan içeri girme dedim sana?", "Kesin şu gürültüyü de maçı seyredeyim.", "Bıktım senin dırdırından." BU İFADELERİN ORTAK YANI ÖFKE İÇERMESİ

Her bireyin öfkelendiği durumlar farklıdır. Ayrıca bir birey aynı konuya bazen öfkelenirken bazen öfkelenmeyebilir.

Çocuğunuzda kontrolsüz öfke ve bunun gibi davranış bozuklukları olmasını istemiyorsanız, anne baba olarak çocuğunuzu yetiştirme tutumlarınızı gözden geçirmelisiniz.

AİLELERE ÖNERİLERİMİZ:

“Çocuğunuzu tanıyarak eğitime başlayınız” J.J.Rousseau

Kabul edildiğini hissetmek sevildiğini de hissetmektir. Başkasını olduğu gibi kabul etmek, onu gerçekten sevmektir. Kabul edildiğini hissetmek sevildiğini de hissetmektir.

İyi bir iletişim için öncelikle iletişimi engelleyen durumlardan kaçınmanız gerekir.

İletişimin On İki Engeli Bunlar çocuğun öğrenmesini engelleyen, sorunlarını çözmesinde gerekli olan iki yönlü iletişimi yavaşlatır, engeller ya da bütünüyle yok eder.

1. Emir vermek, yönlendirmek “Yapman gerekir...” “ ... yapacaksın” “yapmak zorundasın...” Korku ya da aktif direnç yaratabilir; Kişinin o andaki davranış ve önerilerinin geçersiz ve kabul edilemez olduğunu ifade eder; Söylenilenlerin tersini “denemeye” davet edebilir; Böyle iletiler kaynak kişinin gücünü, korkuya dönüştürür ve kendisini korkulan biri haline getirir. İsyankar davranışlara ya da misillemeye yol açabilir. “Benim oğlum okulu bırakamaz. Buna izin vermem.”

2. Uyarmak ve gözdağı vermek “ ... yapamazsan...olur” “ya yaparsın,yoksa...” Korku,boyun eğme yaratabilir; Düşmanlık yaratır. Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini “denemeye” yol açar; Gücenme,kızgınlık,isyankarlığa neden olabilir. “Okulu bırakırsan benden para mara bekleme.”

3. Ahlak dersi vermek “... yapmalıydın” “Senin sorumluluğun…” “...şöyle yapmak gerekir” Zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratır. Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir. ( “Kim demiş?” )

4. Öğüt vermek, çözüm ve öneriler getirmek “Ben olsam...” “Neden... yapmıyorsun?” “Bence...” “Sana şunu önereyim...” Çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder; Çocuğun sorunu bütünüyle düşünüp,değişik çözümler getirip seçenekleri denemesine engel olur; Bağımlılık ya da direnme yaratabilir;

5.Öğretmek, nutuk çekmek, mantıklı düşünceler önermek “İşte bu nedenle hatalısın...” “Olaylar gösterir ki...” “ Evet, ama...” “Gerçek şu ki..." Savunucu tutumları ve karşı koymayı kışkırtır; Çoğunlukla çocuğun aileyle iletişimi kesmesine ve artık dinlememesine yol açar; Çocuğun kendini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine neden olabilir. “Üniversite mezunu lise mezunundan yüzde elli fazla kazanır.”

6.Yargılamak,Eleştirmek,Suçlamak, Aynı düşüncede olmamak “Olgunca düşünmüyorsun...” “ Sen zaten tembelsin...” Yetersizlik,aptallık,yanlış değerlendirme anlamı taşır; Çocuğun olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlanma korkusuyla iletişimi kesmesine yol açar; Genellikle çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (“Ben kötüyüm!”) ya da karşılık verir. (“Siz de mükemmel değilsiniz!”)

“Her zaman gelecek için umut veren iyi bir öğrenci oldun !!!” 7.  Ad takmak, Alay etmek "Koca bebek..." "Hadi bakalım Süpermen" "Geri zekalı!" Çocuğun kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir; Çocuğun öz-imgesi üzerinde olumsuz etkileri olabilir; Genellikle karşılık vermeye iteler. “Her zaman gelecek için umut veren iyi bir öğrenci oldun !!!”

8. Yorumlamak, Analiz etmek, Tanı koymak “Senin derdin nedir biliyor musun?” “Herhalde çok yorgunsun” “ Aslında sen öyle demek istemiyorsun” Tehdit edici, tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir; Çocuk kendini korumasız,kıstırılmış hisseder,kendisine inanılmadığı kanısına varabilir; Çocuk yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser. “Çaba göstermediğin için okuldan hoşlanmıyorsun.”

9. Övmek, Aynı düşüncede olmak, Olumlu değerlendirme yapmak “Çok güzel..!” “Haklısın. o çocuk berbat birine benziyor.” “Bence harika bir iş yapıyorsun...” Ailenin beklentilerinin çok yüksek olduğunu ima eder; İstenilen davranışı yaptırabilmek için, söylenilen içtenlikten yoksun bir manevra olarak algılanabilir; Çocuğun öz-imgesi (Kendini algılayışı) ile övgü uygun değilse çocukta kaygı yaratabilir.

10. Güven vermek, Desteklemek, Avutmak,duygularını paylaşmak “Aldırma... boş ver, düzelir...” “Hadi biraz neşelen...” “Zamanla kendini daha iyi hissedersin...” Çocuğun kendini “anlaşılmamış” hissetmesine neden olur; Kızgınlık duyguları uyandırır ( “Size göre kolay tabi!!”) Çocuk genellikle mesajı : “ Kendini kötü hissetmen doğru değil” biçiminde algılar. “Duygularını anlıyorum, ama son sınıfta daha iyi olacak.”

11. Soru sormak, Sınamak, Sorguya çekmek, Çapraz sorgulamak “Neden?...” “Kim?... “ “Sen ne yaptın?... “ “Nasıl...” Soruları cevaplama genellikle eleştiri ve zorunlu çözüm getirdiğinden, çocuklar genellikle hayır demeye, yarı-doğru cevap vermeye,kaçamağa yönelir veya yalan söylerler; Sorular genellikle sual soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından, çocuk korku ve endişeye kapılabilir; Görüşülenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi sorununu gözden kaçırabilir.

ÇOK FAZLA SORU SORMAYIN Bunun yerine... Bir sözcükle özetleyin. Fazla soru, kişinin, özel yaşamına fazlasıyla karışılıyormuş hissine kapılmasına neden olabilir. Çocuklar, konuşmak istedikleri şeyler hakkında, İstedikleri zaman konuşurlar.

12.Sözünden dönmek, Oyalamak, Alay etmek, Şakacı davranmak, Konuyu saptırmak “Daha güzel şeylerden konuşalım...” “ Sen neden dünyayı yönetmiyorsun?...” “Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, onlardan kaçınmak gerekli”, mesajını ima edebilir; Çocuğa, sorunlarının önemsiz, saçma sapan ve geçersiz olduğu anlamını verebilir; Çocuk bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir.

PEKİ NE YAPMAMIZ GEREKİR?

SESSİZLİK: Pasif - Edilgin Dinleme Sessizlik kadar kişiye konuşma olanağı tanıyan güçlü bir etken yoktur. Sadece sessiz durarak karşıdaki kişiye, çocuğa konuşma alanı bıraktığımız için, çocuk konuşmaya yönelebilir.

KAPI ARALAYICI MESAJLAR Bazı kimseler daha çok konuşmak için ek yüreklendirme beklerler. Bu tür bir destekleme için verilen mesajlara "kapı aralayıcılar" denir. "Bu konuda daha fazla bir şey söylemek ister misin?“ “Hımm, ilginç, devam etmek ister misin?"

KABUL Çocuğu sorunu ile birlikte yargılamadan kabul etmek,çocuğun hata yapabileceğini, yaşının icabı doğru yargılayamayacağını düşünerek, çocuğu o anda (yani sorunu sırasında ) günahı ve sevabıyla kabul ederek, onu anlamaya çalışmaktır.

AKTİF DİNLEME Çocuklarınızın; Söylediklerini dinlediğinizi ve anladığımızı, Söylenenleri yorumladığınızı, Söylenenlere ilgi duyduğunuzu, Herhangi bir yargıda bulunmadan, kendi kelimelerinizle,içeriğini ve duyguları ifade edebilme becerisidir.

Yarı dinleme yerine... İletişime, kendini vererek değil de, sadece dudaklarıyla katılan biriyle iletişim kurmaya çalışmak cesaret kırıcı olabilir.

Tüm dikkatinizi vererek dinleyin. Dertlerinizi sizi gerçekten dinleyen birine anlatmak çok daha kolaydır.

ÇOCUĞUN BABA İLE DE OLUMLU İLİŞKİLERE İHTİYACI VARDIR.

DÜRÜST OLMAK: Derdini anlatmaya çalışan çocuğa mutlaka yetişkin görüşü ve rolüyle yaklaşmak yerine ( yani anne baba rolü yerine), insan olarak yaklaşmaya çalışmak ve onun duygularını anne baba bakışı ile değil, bir insan bakışı ile algılamaya çalışmak, dolayısıyla gereken cevapları vermek yerine dürüst cevaplar vermeye çalışmak, çocuğa daha yakın, daha anlamlı yaklaşım verir.

EMPATİ: Empati; Kendini karşısındakinin yerine koyarak olaylara onun gözleriyle, onun dünyasından bakmaya çalışmaktır. Köpeği öldüğü için ağlayan bir çocuğa: “Ne varmış bir köpek için üzülecek” gibi bir iletişim engeli yerine, kendini çocuğun yerine koyarak, köpeğin onun yaşamında ne denli önemli olduğunu anlamaya çalışmak, empati kurmaktır.

BEN DiLi: Genellikle anne ve babalar iletişimde “sen dili”ni kullanıyorlar. Sen iletileri duygu ifade etmez . Genellikle emir verme yargılama, öğüt verme gibi iletişim engellerini içerir. Ana-baba çocuğun davranışını kabul etmediği zaman o davranış nedeniyle ne hissettiğini çocuğa söylerse ileti “SEN İLETİSİ”den “BEN İLETİSİ” ne dönüşür. Yani ben dilinde duygular konuşur. SEN DİLİ’NE ÖRNEKLER: •Konuşma artık ! •Yapmamalısın •Dersine çalışmazsan •Yaramazlık yapıyorsun •Bebek gibisin •Dikkât çekmek istiyorsun •Daha iyi öğrenmelisin......

Sen-Dili : Bu sabah sana düşen işleri yapmadın, tembelin birisin. Ben-Dili : Öfkeliyim çünkü sana düşen işleri yapmadın. Onları benim yapmam gerekti. Yorum : Vurgu çocuğun kişiliğinin üzerinde değil, işlerin yapılmasıyla ilgilidir. Ana-babanın öfke ve rahatsızlıkla ilgili duyguları “Sen-Dili”yle mesaj yollarken açıkça paylaşılmamıştır. “Ben-Dili”nde ise öfke açıktır.

Sen-Dili : Sen bir mikropsun Sen-Dili : Sen bir mikropsun! Annenle ben konuşurken devamlı araya giriyorsun. Ben-Dili : Annenle ben konuşmamızı kesintiye uğramadan bitiremiyoruz, bundan dolayı düş kırıklığına uğradım. Yorum : “Ben-Dili” ana-babanın duygularını iletir ve davranışından dolayı çocuğa sorumluluk yükler. Çocuğun benlik duygusunu zedelemez. “Ben-Dili” kullanarak yetişkin; çocuğun, yetişkinin sorununu anlayacağını ve ihtiyaçlarına saygı göstereceğini ve bundan dolayı da olumsuz davranmayı bırakacağını umar.

SEN MESAJI YERİNE, BEN MESAJI VERİN. Kendi duygularınızdan söz edin. Bunun yerine...

KENDİ DUYGULARINIZDAN SÖZ EDİN. Dikkat edin, olumlu yaklaşım içindeki anne ve babalar, sadece kendi duygularından bahsederler. "Ben şöyle hissediyorum..." sözlerini kullanırlar. "Sen" mesajı yerine "Ben" mesajını tercih ederler.

DUYGULARINIZI İFADE EDİN. ÇOCUĞU SUÇLAYACAĞINIZA, KABUL EDEBİLECEĞİNİZ BİR YOL GÖSTERİN. ÇOCUĞU CEZALANDIRACAĞINIZA, Çocuk yaptığı olumsuz davranışların farkındadır. Suçlanırsa daha çok savunuculuğa geçer. Olay kavgaya dönüşür. Buna karşılık annenin (babanın) gerçek duyguları ve alternatifler, çocuğu onlarla işbirliği yapmaya sevk eder.

İstenmeyen davranış karşısında, duygularınızı ve/veya beklentilerinizi dile getirin Size sözle saldırmadığı sürece, rahatsızlığını ve kızgınlığını dile getiren biriyle anlaşmak mümkündür.

Öyleyse şu sihirli formülü unutmayalım: ALGI + DUYGU + İSTEK “Odanı toplamadan evden çıktığını farkettim bugün. Çok işim var, bundan dolayı çok yoruluyorum. Bundan sonra odanı düzenli toplamanı istiyorum.”

ETKİN DİNLEME (Katılımlı Dinleme) Dinleyen kişinin duyduklarını tekrar etmesi, özümlemesi veya yansıtmasıdır. Böylelikle dinleyici konuşanın gerçekte söylediklerini aynen anladığını, kanıtlamış olur. Etkin dinlemenin aşırı kullanılması ya da uygun zamanda ve durumda kullanılmaması işlerlik sağlamaz. Bu nedenle daha öncede belirtildiği gibi zamanlamanın ve koşulların sağlanması gerekir.

Çocukların Sorularına Yanıt Verme Çocuk dış dünyayı kendi bilişsel olanaklarıyla tanımaya, keşfetmeye çalışır. Bu çabası sırasında ebeveynin yardımını bekler. “Yollar neden düzdür? “ “Kaldırımlar neden yapılmıştır? “ “Biz yürürken Ay da neden bizimle birlikte yürümektedir? “ Cevap verirken çocuğun "bilişsel gelişim düzeyi" dikkate alınmalıdır. Bu gelişim düzeyinin önde gelen özellikleri arasında çocuğun ancak "somut kavramları" öğrenebilmesi ile "ben merkezci olması" yani dünyayı kendi gözüyle görerek değerlendirmesi sayılabilir. Çocukların kendi sorularına cevap üretmelerine fırsat vermek de uygulanabilecek bir başka yöntemdir

Sorulan sorulara cevap verme fırsatı verin Bunun yerine.. Bunun yerine... Çocuklar soru sorduklarında, öncelikle, cevabı kendi kendilerine keşfetme fırsatını hak ederler.

PEKİ ACABA ÇOCUKLARIMIZ NASIL DÜŞÜNÜYOR?

"En büyük sıkıntım anlaşılamamak, ne yapsam boş, beni hiç anlamıyorlar "Annem bana hadi çalış dememeli. O çalış deyince çalışmak istemiyorum. Korkunç bir rahatsızlık duyuyorum. Bize çalış demeyin.“ "Ben anne-babama nasıl saygı duyuyorsam,aynı şeyi onlardan da bekliyorum.“ "Sizler bizim neyimizi biliyorsunuz? Bilseniz bile bize ne kadar yaklaşabiliyorsunuz?“ "Hangimiz bir sıkıntıda anne-babamıza yaklaşabiliyoruz?"

"Çocuklarınıza karşı anne-baba olmak yerine biraz da arkadaş olabilseniz, çok iyi olur." "Yaş farkı ne olursa olsun önemli olan çocuğunuzla arkadaş olabilmektir." "Sınava hazırlanırken bize hep cehennemin ateşinden bahsedildi. Hiç cennetin güzelliği söylenmedi." "Tembelliğin zararlarını anlatmak yerine çalışmanın yararlarını bize anlatın." "Karşılıklı anlaşmak ve önemsenmek yalnızca maddi isteklerin karşılanmasıyla bitmiyor." "Ailenin beklentileriyle bizim beklentilerimiz arasında farklılık var."

"Annem, babam bu konuda ne der, nasıl davranır, diye düşünüyor ve söylemekten kaçınıyoruz." "Bize yeterince önem vermiyorlar. Sürekli bizi gözlemliyorlar. Sürekli izlenmekten hoşlanmıyoruz." "Bazen tamamen içe kapanıyoruz. Bize biraz daha yakın, anlayışlı davranmalarını istiyoruz. Baskı bizi ders çalışmaktan soğutuyor." "Sorumluluk duygusu kazandırmak istiyorsanız bize kendiniz örnek olun." "Başkalarıyla sürekli kıyaslanmaktan rahatsızız..."

SORUN ÇÖZME BECERİSİ Kızgınlık ve öfke duygusu, farkında olunan ya da olunmayan çatışmalardan kaynaklanır. Sadece kısa süreli duygusal gerginlikleri değil uzun süreli çatışmaları çözmek de, yaşamın önemli bir parçasını oluşturur.

Çatışma değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Çatışmaların çözümüne iki temel tutum içinde yaklaşılabilir.

EĞİTİMİN İNANDIRICI OLMASI İÇİN ÖNCE KENDİMİZ UYGULAMALIYIZ. Çocuklar öğrendiklerinin büyük bir kısmını taklitle öğrenirler.

CEZALANDIRMA YERİNE BAŞKA SEÇENEKLER

ÇOCUKLARIN SEÇİM YAPMALARINA İZİN VERİN Bunların hepsi, karar vermede, çocuğa, elverişli bir pratik ortamı sağlayan seçeneklerdir. Ancak seçenekleri sınırlı tutmak ebeveynin elindedir.

ÇOCUĞA YAŞINA UYGUN SORUMLULUKLAR VERİN.

DEĞERLENDİRME YERİNE, GÖRDÜĞÜNÜZÜ YA DA HİSSETTİĞİNİZİ ANLATIN.

YEMEK KONUSUNDA ZOR KULLANMAYIN. Yemek konusunda zor kullanırsanız...

… bir sonraki öğün vakti…

Yemek yemenin doğal bir ihtiyaç olduğu gerçeğinden Yemek konusunda rüşvet vermeyin Bunun yerine Yemek yemenin doğal bir ihtiyaç olduğu gerçeğinden hareket edin.

KIZACAĞINIZA, ÖĞRETİN. Disiplin ve alışkanlıkları uygulatmak yerine öğretirsek daha etkili oluruz. Dağınık bir odayı toplamak kendi gözümüzde nasıl büyürse, çocuğun gözünde de büyür. Emirlere de direnir.

Yaptırım uygulayacağınıza Çocuğu işe katın Çocuğu aktif olarak uygulamaya katmak daha iyi sonuç verir.

isteklerini hayal dünyasında sunun Bazen, sadece, bir şeyi ne kadar çok istediğinizi anlayan birinin olması, gerçeği kabullenmeyi kolaylaştırır

Anlatın Bunun yerine... Ona durumu anlatın İnsanlar size nerede hatalı olduğunuzu söylerken, gerekeni yapmak zordur. Biri size sadece, sorunun ne olduğunu anlattığı zaman, o konu üzerinde dikkatinizi toplamanız daha kolaydır.

Bilgi verin Bunun yerine... Bilgi verin Bilgi verilmesini kabullenmek, suçlamaya katlanmaktan daha kolaydır. Çocuklar, olup biten hakkında bilgilendirildikleri zaman, çoğunlukla, yapılması gerekeni anlarlar.

Kendisiyle ilgili olumlu düşünceleri dile getirirken, onların da kulak misafiri olmalarını sağlayın

Çocukların seçim yapmalarına izin verin Bunların hepsi, karar vermede, çocuğa, elverişli bir pratik ortamı sağlayan seçeneklerdir. Ancak seçenekleri sınırlı tutmak ebeveynin elindedir.

Dayakla ve zor kullanarak davranışı yönlendirmeyi amaçlayan anne baba; a. Çocuğun kendilerine karşı korku, öfke ve kızgınlık içinde olmasına sebep olur. b. Çocuğa saldırgan olmayı ve sorunlarını şiddet yoluyla çözmeyi öğretir, c. Zayıf vicdan ve ahlak gelişimine yol açar .

ANNE-BABA KENDİ ÖFKESİYLE NASIL BAŞA ÇIKABİLİR? 1.Önce sizi tetikleyen kışkırtıcı düşüncelerden vazgeçin. 2.Gerildiğinizi fark ettiğiniz anda aklınızdan geçenleri tartın ve kendi kendinize söylediklerinize kulak verin. Şunları düşünün: a) Bu sadece bir evre. Yaşına göre bu davranışı normal. b) O, gerçekte bu hareketi beni kızdırmak için yapmıyor. c) Olayları kendi haline bırak ve durumu yaşa. Başa çıkabilirsin, sinirlenmemelisin.

Sorumluluk Duygusu Kazandırma Erken çocukluk dönemlerinden başlayarak çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun görevler vermekle başlar. İki buçuk yaşından başlayarak döke saça da olsa çocuğun çorbasını kendi başına içmesine fırsat vermek, oyuncaklarını toplamasını beklemek, kendi odasında kendi yatağında yatmasına ortam hazırlamak, yaşına ve cinsiyetine göre sofra hazırlığı veya araba temizliği gibi konularda onun yardımını beklemek, "sorumluluk" konusunda çocuğu cesaretlendirici ve destekleyici bir ortam sağlar.

Söz verip sözünü tutmayan ya da tehdit edip yerine getirmeyen ana-baba, çocukta sorumluluk duygusunu ve oto-kontrolü geliştiremez. DUYDUĞUNUZ MESAJI DİNLEYİN, ÖZETLEYİN VE ÇOCUĞUNUZA EKRARLAYIN. ONUN DUYGULARINI İSİMLENDİRİN.

Mükemmeliyetçi Anne-Baba, Çocuğu Mutsuz ve Umutsuz Yapar Mükemmeliyetçi anne ve baba çocuğun kapasitesini dikkate almadan yüksek bir beklenti içine girer. Kendi yetenek ve başarılarıyla, anne ve babasının beklentileri arasında fark olduğunu gören çocuk kendisinin değersiz ve önemsiz olduğunu düşünür. Çünkü hiçbir zaman anne-babanın hedeflediği başarıyı elde edemez. Bu başarısızlık onu hayal kırıklığına uğratır, başarısızlığı pekiştirir