Biyokimyasal ve Nörofizyolojik Yaklaşım
Beyinden tüm vücuda elektrik uyaranları halinde bilgi taşıyan ve beyinden tüm vücuda dağılan geniş elektrokimyasal ağa sinir sistemi adı verilir Eğer davranış bozukluklarının biyolojik işleyişteki bir takım problemlerden kaynaklandığını düşünüyorsak, o zaman sinir sistemine bakmamız gerekiyor
Merkezi Sinir Sistemi Sinir sistemi bazı bölümlerden oluşmaktadır fakat asıl karargahı, beyin ve omirilikten oluşan merkezi sinir sistemidir (MSS) Birincil olarak bilginin depolanması ve iletilmesinden sorumludur Mantıksal olarak MSS’de bir sorun varsa, davranışta da bir sorun vardır Nitekim hastalık ya da travma gibi bir nedenle beyinde meydana gelen bir hasar, kişilikte çok belirgin değişikliklere neden olabilmekte
Tıpkı vücudun diğer bölümleri gibi, sinir sistemi de hücrelerden oluşmuştur Sinir hücrelerine nöron adı verilir
Nöronlar impulsları dendritler ile alır, akson ile terminallere iletirler Terminaller ile diğer nöron hücresinin dendritleri arasındaki sinaps yoluyla diğer nöron hücresine yollarlar İmpulsun sinapstan iletilmesini sağlayan kimyasal yapılara nörotransmiter (NT) denir NT, nöronlar arasındaki kritik kimyasal bağlantıları sağlar
Bazı psikopatolojilerin NT hareketleri ile ilgili olduğu düşünülmekte Bu nedenle NT miktarını arttırmak ya da azaltmak yoluna gidiliyor
NT miktarını arttırmak için: Ya kandaki amino asit miktarını arttıracak ya da NT’lerin tekrar akson terminallerine geri dönmelerine engel olarak sinapsta daha uzun süre kalmasını sağlayacak ilaçlar kullanılıyor NT miktarını azaltmak için: Ya kandaki amino asit miktarını azaltacak ya da NT’lerin tekrar akson terminallerine geri dönmelerini hızlandırarak sinapsta daha kısa süre kalmasını sağlayacak ilaçlar kullanılıyor
NT’ler arasında psikopatoloji ile yakından ilişkili olduğu bilinenler Asetilkolin: İlk keşfedilen NT. Sinir impulslarının kas boyunca iletilmesini sağlar. Bazı uyku bozuklukları ve Alzheimer hastalığında önemli. Genel uyarılmışlık hali, dikkat, bellek, güdülenme ve hareketi etkiler. Çok fazla olduğunda spazm ve titremeler, çok az olduğunda ise felç ve hareketsizlik görülüyor. Genel olarak uyarıcı
Dopamin: Motor davranışların düzenlenmesinde rol oynar Dopamin: Motor davranışların düzenlenmesinde rol oynar. Stimülan gibi maddelerin kötüye kullanımı dopamin sistemi harekete geçirir. Aşırı dopamin aktivitesinin şizofreni ve Parkinson hastalığı ile ilgili olduğu düşünülmekte. Hoşnutluğu da içeren pek çok davranış ve duyguyu ketler. Genel olarak ketleyici
Enkefalin: Beyindeki opiat reseptörleri üzerinde etkili olduğu bilinmekte. Bu nedenle, vücudun “doğal uyuşturucu” ları olarak bilinir. Acı/ağrı ile ilgili bilginin iletilmesini ketler GABA (Gamma-amino-butyric acid): Beyindeki nöronların impulsları ateşlemeleri ve impuls yollamalarına engel olan bir NT’dir. Anksiyeteye engel olan sakinleştirici ilaçlar, GABA aktivitesini arttırarak bireyi sakinleştirirler
Norepinefrin: otonom sinir sisteminde “savaş ya da kaç” tepkilerini ortaya çıkartır (Kalp atış hızını, kan basıncını arttırarak). Merkezi sinir sisteminde tehlikeye karşı uyanıklığı aktive eder. Öğrenme, bellek ve duygu durumunu etkiler Genel olarak uyarıcı Serotonin: Hemen hemen tüm faaliyetleri ketler. Uykunun başlamasında, duygu durumunda ve yeme davranışında önemlidir.
Kafein, uyarıcı nörotransmiter maddelerin salınmasını ketleyen adenosinin faaliyetini engelleyerek bu uyarıcı maddelerin salınmasını artırır 2-3 fincan kahve adenosin reseptörlerinin yarısını birkaç saat bloke eder, böylece sinir sisteminde uyarılmışlık hali yaratır
İlaçların etkileri ile ilgili araştırmalar, beyin ve NT’ler hakkında keşiflere neden olmuş Örneğin afyondan elde edilen morfin ve eroin gibi ağrı kesici opiatların merkezi sinir sisteminde reseptörleri olduğu bulunmuş Vücudun endorfin ve enkefalin denilen maddeleri ürettiği saptanmış Morfin ve diğer narkotiklerin endorfin reseptörlerini kilitleyebildiği ve aynı ağrı kesici etkiye sahip oldukları sonucuna varılmış
Beyin Anatomisi Davranışın beyindeki bazı kimyasal aktivitelerden etkilendiğini biliyoruz, ancak bununla birlikte bazı davranış anomalilerinin de beyin yapısı ile ilgili olduğu biliniyor
Beyin, vücudumuzdaki nöronların %90’ından fazlasını içerir Beyin üç ayrı bölümden oluşur Arka Beyin: Çok ilkel omurgalılarda bile bulunduğu için, beynin ilk evrimleşen bölümü olduğuna inanılır. Omiriliğe en yakın kısmı medulla. Nefes alıp verme, kan basıncı ve kalp atışı gibi işlevleri kontrol eder Pons, medullanın üzerinde bulunur ve arka beynin beyincik adı verilen bölümünü beynin üst kısmına bağlar
Pondsta üretilen kimyasal maddeler uyku-uyanıklık döngüsünü sürdürmemize yardımcı olur Beyincik, özellikle denge ile ilgili refleksleri kontrol eder Beyincik hasarı titremeler, denge kaybı ve koordinasyon bozukluğu gibi hareketlerde ciddi problemlere neden olur
Orta Beyin: Beynin arka beyin ve ön beyin arasında bulunan orta kısmıdır Özellikle işitme ve görme için önemlidir Ayrıca, acı/ağrının kayıt edildiği birkaç bölgeden birisidir Ön Beyin: Ön beynin merkezinde, çok az doğrudan beyin sapı üzerinde bulunan, iki yumurta şeklindeki yapı talamusu oluşturur Talamus, koku dışında tüm vücuttaki duyu alıcılarından gelen mesajı geçirir ya da iletir
Talamusun altında bulunan küçük yapıya hipotalamus denir Hipotalamusun pek çok güdü üzerinde büyük etkisi var Yeme, içme, cinsel davranışlar, uyku ve vücut ısısını kontrol eder Kızgınlık, dehşet ve hoşnutluk gibi duygusal davranışlar ile de doğrudan ilişkili
Beyin sapı, talamus ve hipotalamusun üzerinde bulunan iki beyin yarımküresinin en dış yüzeyine Beyin Kabuğu adı verilir Beyin dendiğinde pek çok kişinin aklına bu bölüm geliyor ama aslında beyin “ön beyin”, “arka beyin” ve “orta beyin”den oluşuyor İki beyin yarımküresi kafatası içerisindeki boşluğun pek çoğunu kaplar Beyin sapı üzerinde balon gibi şişmişlerdir Sinir sisteminin en son evrimleşen kısmıdır ve insanda diğer canlılara göre daha gelişmiştir
Oksipital Lob Beyin yarımkürelerinin en arka kısmında bulunur ve görsel bilgiyi alıp işler Çevremizdeki şekil, renk ve hareket deneyimlerini yaşadığımız yer Buradaki bir hasar, gözler ile gözler arasındaki nöral bağlantılar tam olmasına rağmen körlük yaratabilir
Temporal Lob Yüzlerin tanınması gibi karmaşık görsel görevlerde önemli rol oynar Beyinde birincil “koku merkezi” dir Ayrıca, kulaklardan bilgiyi alır ve işler, dengeye katkıda bulunur Kaygı, hoşnutluk ve kızgınlık gibi duyguları ve güdüleri düzenler
Parietal Lob Tüm vücudumuzdaki deri, kas ve eklemlerdeki duyusal alıcılardan bilgi alır Bu alıcılardan gelen mesajlar duyusal yansıtma alanları olarak adlandırılan bölgelerde kaydedilir Parietal lobun, bir haritayı izlemek ya da bir kişiye bir yere nasıl ulaşılacağını anlatmak gibi mekansal yeteneklerde de rol oynadığı görülmektedir
Frontal lob İnsan beyninin yaklaşık yarısını oluşturur Beyinden gelen tepki mesajları, geriye dönüş yolculuklarına frontal lobun motor yansıtma alanlarından başlarlar ve buradan vücuttaki çeşitli kaslara ve salgı bezlerine giderler Genelde beyin ile ilgili çalışmalar frontol lobları çok gelişmemiş hayvanlardan elde edildiği için bu lob ile ilgili ayrıntılı bilgi yok P. Gage isimli demiryolu işçisi (1848)….
Beyin Yarımküreleri İnsanlar bir “sağ yarım beyine” bir de “sol yarım beyine” sahiptir Normal koşullarda sağ ve sol yarımküreler birbiri ile yakın iletişim ve uyum içindedirler
Sol beyin yarımküresinin baskın olduğu alanlar sağ el ile dokunma ve hareket Konuşma, dil, yazı yazma Sağ beyin yarımküresinin baskın olduğu alanlar sol el ile dokunma ve hareket Mekansal kurulum Yüz tanıma Sözel olmayan imgeler
İki beyin yarım küresi çeşitli noktalardan birbirine bağlanmış Fakat asıl bağlantı korpus kollosum adı verilen, beyin kabuğunun altındaki ince, şerit şeklindeki sinir lifleri bandı
Epilepsi hastaları….. Ayrık beyin…..
Omurilik Vücudun pek çok bölümünü beyne bağlayan karmaşık nöron kablosu Beyin ve omurilikten iki farklı yapı olarak söz ederiz ama aralarında kesin bir sınır yoktur Omurilik en üst ucunda genişleyerek arka beyin ve orta beyin ile birleşir Kaza ile boyunlarını kıran ve bu nedenle omurilik felci olan insanlar…
Çevresel Sinir Sistemi Somatik Sinir Sistemi ve Otonon Sinir Sistemi olmak üzere ikiye ayrılır Somatik sinir sistemi, merkezi sinir sistemine bilgi taşıyan tüm “getiren” ya da duyusal nöronlar ile merkezi sinir sisteminden iskelet kaslarına mesaj taşıyan tüm “götüren” ya da motor nöronlardan oluşur Işık, ses, koku, ısı, basınç vb. duyuların temelini bu bölüm oluşturur
Otonom Sinir sistemi Merkezi sinir sistemi ile vücudun tüm iç organları arasında mesaj taşıyan nöronlardan oluşur Nefes alıp verme ve uygun kan akışını sağlama gibi beden işlevleri için gereklidir Otonom sinir sistemi, sempatik ve parasempatik olmak üzere ikiye ayrılır
Sempatik bölüm, en çok korktuğumuz ya da kızdığımız zaman çalışır Vücudun acil durumlarda çok çabuk ve yoğun bir şekilde faaliyette bulunmasına sağlar kalp çarpar, kan basıncı artar. Göz bebekleri büyür vb. Stres tepkisi… Parasempatik bölüm, sempatik sinir lifleri ile aynı organlara bağlıdır fakat tam tersi etkilere neden olur. “tamam, heyecan sona erdi, normale dön” der Stresten sonra vücudun dinlenmesini sağlar
Pek çok kişide bir bölüm daha baskın olabilir Örneğin ülseri olan hastalarda parasempatik bölüm baskın olma eğilimindedir Tükürük bezleri çok fazla çalışır, sindirim sistemleri çok faaliyet gösterir Son yıllarda yapılan çalışmalar bu iki sistemin her zaman birbirinin karşıtı faaliyetlerde bulunmadığını gösteriyor.
Ayrıca otonom terimi, otomatik olarak kendiliğinden ortaya çıkan anlamına geliyor ama artık bu sistem üzerinde de kontrolümüzün olduğunu biliyoruz Örneğin yüksek kan basıncını, migreni, hatta ülseri kontrol edebiliyoruz Bazı kişiler kalp atışlarını ve beyin dalgalarını kontrol etmeyi bile öğreniyorlar
Endokrin Sistem Hormon denilen kimyasal maddeler, iç salgı bezleri olarak adlandırılan iç organlar tarafından kan dolaşımına salınır Hormonlar vücut içinde dağılarak organları etkileyebilir Hormonlar gelişimimizin belirli aşamalarında sinir sistemini ve vücut dokularını organize ederler (Ergenlik ve menopoz)
Ayrıca hormonlar davranışları başlatır Uyanıklık, uyku, heyecan, cinsel davranışlar, konsantrasyon yeteneği, saldırganlık, strese karşı tepkiler, hatta iş birliği isteğini etkiler Hormonların aynı zamanda duygu durumu, heyecansal tepkililik, öğrenme yeteneği, hatta hastalıklara direnme yeteneği üzerinde dramatik etkileri var
Tiroid bezi Gırtlak ya da ses kutusunun hemen altında bulunur Vücudun metabolizma oranını düzenleyen tiroksin hormonunu üretir Aşırı faaliyeti, konsantrasyon azlığı, bir göreve odaklaşamama, aşırı heyecan, uykusuzlık, dikkatte azalma, yorgunluk, sıkıntı vb. (metabolizma hızlanır) Az çalışması, sürekli uyuma hissi, yorgunluk, sıkıntı vb. (metabolizma yavaşlar)
Pineal bez (Epifiz) Bezelye büyüklüğünde olan ve gün boyunca organizmanın faaliyet düzeyini ayarlayan bir bez Sabah ışık miktarının artması pineal bezi uyarır ve bu da kan dolaşımı içerisine salınan melatonin hormonunun miktarını azaltır Sonuç olarak vücut ısısı artar, organizma daha aktif olur Günün sonunda ışık miktarı azalırken pineal bez daha fazla melatonin salgılar
Pankreas Mide ile ince bağırsak arasındaki kıvrım içinde yer alır İnsülin ve glukagon salgılayarak kandaki şeker düzeyini kontrol eder Pankreas çok az insülin salgıladığında kanda çok fazla şeker var demektir Böbrekler olağandan daha fazla suyu dışarı atarak şekerden kurtulmaya çalışır Dokular su kaybeder ve kanda zehirli maddeler birikir (diabet mellitus) Şeker hastası olan kişiler kan şeker düzeyini dengelemek için insülin alırlar
Hipofiz bezi Pek çok sayıda hormon üretir Arka hipofiz ve ön hipofiz Arka hipofiz Vasopressin ve oksitosin olmak üzere iki hormon salgılar Vasopressin, kan basıncının artmasına neden olur ve hücrelerdeki su miktarını düzenler Oksitosin, doğum esnasında rahmin kasılmasına ve meme bezlerinin süt üretmeye başlamasına neden olur
Ön hipofiz “patron bez” Diğer iç salgı bezlerinin faaliyetini ateşleyen çok sayıda hormon üretir Büyüme hormonu salgılar Cücelik, devlik… Ön hipofizin çalışması sinir sisteminin parçası olan hipotalamus tarafından salınan hormonlar ile kontrol edilir
Gonadlar Erkeklerde erbezleri, kadınlarda yumurtalıklar Geleneksel olarak erkeklik ve kadınlık olarak sınıflandırılan hormonlar salgılarlar Bunlar androjen ve östrojen hormonları Her iki cinste de bu hormonlar var ama kadınlarda östrojen, erkeklerde androjen daha baskın Testesteronun saldırganlık ve şiddet ile de bağlantısı saptanmış…mahkumlar ile yapılan çalışmalar….
Böbrek üstü bezleri (adrenal bezler) Böbreklerin tam üzerinde yer alır Dış tabaka-adrenal korteks ve iç kısım-adrenal medulla Her ikisi de vücudun strese karşı tepkisinde önemli