general revision unit 1-5

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
If you delete this after reading... you'll spend a year of ill luck! But... if you send it to (at least) 2 friends... you'll have 3 years of good luck!!!
Advertisements

CONDITIONALS (IF CLAUSES) Type -1
If you delete this after reading... you'll spend a year of ill luck! But... if you send it to (at least) 2 friends... you'll have 3 years of good luck!!!
UNIT FIFTEEN Health and Sports
Hareket halindeki insanlara ulaşın.Mobil Arama Ağı Reklamları Reach customers with Mobile Search Network.
SÜMEYYE KARABOYUN İÖP-1
EXPRESSING OPINIONS ( fikirleri belirtme)
SORU CÜMLESİ (?) (QUESTIONS)
EXPRESSING EMPATHY AND SYMPATHY
İNGİLİZCE MAKING SUGGESTIONS
REQUESTING OTHERS TO DO SOMETHING
Birthday party. birthday party new year's party new year's party New Year's Party.
 Let’s go for a walk. ( Hadi yürüyüşe çıkalım.)  Let’s drink coffee. (Hadi kahve içelim.)
PRESENT CONTINUOUS PRESENT SIMPLE
21/02/2016 A Place In My Heart Nana Mouskouri « Istanbul « (A Different Adaptation)
Expressing Daily Routines
TEOG SINAVINA BU KELİMELERİ BİLMEDEN GİRMEYİN
TEOG SINAVINA BU KELİMELERİ BİLMEDEN GİRMEYİN UNIT 4.
TEOG SINAVINA BU KELİMELERİ BİLMEDEN GİRMEYİN UNIT 3.
Have to / has to ©2016 ingilizcebankasi.com.
SORU KELİMELERİ TEOG SINAVINDA HAYAT KURTARIR!
5. Sınıf Unit 7 Party Time (Ünite 7 Parti Zamanı)
TEOG SINAVINA BU KELİMELERİ BİLMEDEN GİRMEYİN UNIT 5.
© 2016 Future simple (will) © 2016 ingilizcebankasi.com.
©2016 be ©2016 ingilizcebankasi.com.
Near future (be going to)
SIK kullanılan CÜMLELER
Practice your writing skills
Must ©2016 ingilizcebankasi.com.
First Conditional Sentences. LOOK AT THE EXAMPLES If the weather is fine, we’ll play tenis If I have enough money, I’ll buy the car If it rains, we’ll.
SO THAT IN ORDER THAT IN ORDER TO IN CASE. So that In order that cümle Özne + fiil + nesne Sentence Subject + Verb + Object So that: için in order that:
Grade 8 Unit 7 Bilginbakterim.com.
UNIT 2 TEEN LIFE.
TOPRAK SANAYİ ORTAOKULU İNGİLİZCE TEOG TEST ÇÖZME YÖNTEMLERİ
THE SIMPLE PRESENT Tense
YDI101 YABANCI DIL 1 HAFTA 1. We use subject pronouns when the pronoun is the subject of the sentence. When the subject appears the second time, we don’t.
MY FAVORITE PHILOSOPHY (En Sevdiğim Felsefe).
Teen Life Unit 2 Translation.
Unit 2 Vocabulary matching
8th grade english lesson friendship topic presentation. -8
Simple Present Tense (Geniş Zaman)
W O R D A M G E U FOR N I T 1.
Can I walk there? Is it far?
Who wants to start? Kim başlamak ister? 401.
Would you like a different color?
MY HOME Hello guys now tell you the house I'm living in.
I’m sorry Michael but I have to go now.My friends are waiting for me.
Excuse me. Afedersiniz. 1.
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
5. Sınıf Unit 7 Party Time (Ünite 7 Parti Zamanı)
PUANLAMA ÖNERİSİ *Öğrenciler iki gruba ayrılır. Her iki gruba da baştan 1000’er puan verilir. *Birinci grup yarışırken “GAME 1“ açılır. Öğrenciler her.
If you delete this after reading... you'll spend a year of ill luck!
Future: I will/shall & I am going to. Structure: Subject+will/shall+verb(base form)+object.
tomorrow soon next week / year in five minutes/ in two hours later today I'll go to the market tomorrow. Don’t worry. He will be here soon. There.
Birthday party. birthday party new year's party new year's party New Year's Party.
HEALTH.
İNGİLİZCE 5. ÜNİTE SUNUMUM.
CONDITIONALS TYPE
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
5. Sınıf Unit 7 Party Time (Ünite 7 Parti Zamanı)
5. Sınıf Unit 7 Party Time (Ünite 7 Parti Zamanı)
8. SINIF 1. ÜNİTE söz kalıpları
İNGİLİZCE START Örnek Ders Anlatımı Farklı Konulardan
UNIT 8: CHORES Günlük Ev İşleri.
CONDITIONALS TYPE
HAVE TO - MUST.
“8. SINIFLAR” MASTERMIND UNIT 4 On the phone Wopenglish GURURLA SUNAR…
“8. SINIFLAR” MASTERMIND UNIT 5 The Internet Wopenglish GURURLA SUNAR…
People with an entrepreneurial mindset are always brave.
UNIT 1: FRIENDSHIP.
Sunum transkripti:

general revision unit 1-5

Simgeye tıklamak Pul biriktirmek İsimlendirmek e göre Hesap Şirket Bağımlı olmak Bilgisayar parçası Tavsiye odaklanmak

She always saves everything on the hard disc. O her zaman her şeyini bilgisayar hafızasına kaydeder. There are some brilliant programs for drawing and designing. Çizim ve tasarım için harika programlar var. We don’t have the Internet access at our house. Evde internet imkanımız yok. We have got one computer at home, and everyone in my family uses it. Evde bir bilgisyarımız var ve ailemde herkes onu kullanır.

Her zaman İzin vermek Çoktan Bilgisayar parçası Artık Hiç kimse Bağlanmak Makale Dondurmak Sözleşme Görüşme, diyalog

Without the Internet, our lives would be boring. İnternet olmasaydı hayatımız çok sıkıcı olurdu. Sibel is happy to have the Internet on her mobile. Sibel cep telefonunda interneti olduğu için mutlu. At the end of the first week, I reactivated my account. İlk haftanın sonunda hesabımı tekrar açtım. If you aren’t careful, you can get a virus. Eğer dikkatli olmazsan virüs kapabilirsin.

Çökmek (bilgisayar) Sonunda Aynı anda Sakınmak Dikkatli olmak Yüzünden İletişim kurmak Zarar vermek Rahatsız edici Belge çizim

I think social networking sites are useful for posting messages to friends. Bence sosyal medya siteleri arkadaşlara mesaj göndermek için çok kullanışlıdır. How can you communicate on the Internet? İnternette nasıl iletişim kurabilirim? I spend about three hours a day on the Net. Ben internette günde yaklaşık üç saat geçiririm I promise I’ll obey the rules. Kurallara uyacağıma söz veriyorum.

CD’ye yazmak Her şey Açıklamak Kısa süreliğine Kızmak Alışkanlık Göz ardı etmek Sanırım Öğrenmek İnternet erişimi Giriş yapmak

Adrian thinks the Internet makes life interesting. Adrian internetin hayatı ilginçleştirdiğini düşünüyor. I sometimes have several conversations going on at the same time. Ben bazen aynı anda birkaç görüşme yapıyorum. Why do you have to update your anti-virus program? Antivirüs programını neden güncellemek zorundasın? What do you like doing online most? İnternette en çok ne yapmayı seversin?

Çoğunlukla Zorunluluk bırakmak Zor Kurmak Uymak Gelecekte Zararsız Fikir İnternet güvenliği Faturaları ödemek

What happened in his life after he left the social networking site? O sosyal medyayı bıraktıktan sonra hayatında ne oldu? You mustn’t see someone you meet online. İnternette tanıştığın biriyle görüşmemelisin. I’ll be a good online person and won’t hurt other people. İyi bir internet kullanıcısı olacağım ve kimseyi incitmeyeceğim. I want to tell you something, but not now. Sana bir şeylerr anlatmak istiyorum ama şimdi değil.

Arama yapmak Klavye İzin İletişim Söz vermek Anket Son zamanlarda Sebep Kaydetmek Korumak Arama motoru

You must be careful with the person who you talk to. Konuştuğun kişiye dikkat etmelisin. How can I upload these photos to my blog? Bu fotoğrafları kişisel sayfama nasıl yüklerim? I’ve forgotten my password, so I can’t log on to my email account. Şifremi unuttum bu yüzden e-mail hesabıma giriş yapamıyorum. It’s really easy to create a new email address. Yeni bir e-posta hesabı oluşturmak çok kolay.

SYNONYMS & ANTONYMS

Vermek Büyük Eski Sevgi Temiz Aynı Göndermek Şimdi Kaba Müsait Doğruyu söylmk Büyük Eski Sevgi Temiz Aynı Göndermek Şimdi Kaba Müsait Teli açmak get, take tell lies Small Modern Anger Dirty Different Receive Later Kind Engaged hang up Almak Yalan söyle Küçük Yeni Öfke Kirli Farklı Sonra Kibar Meşgul Teli kaptmk

Değiştirmek Very special Eşsiz Ancient Tarihi , eski Only Sadece Test Give and receive Very special Ancient Only Test Ring back See Happen Out of order Cover and hide Get through transmit Değiştirmek Eşsiz Tarihi , eski Sadece Sınav Geri aramak Fark etmek Olmak Bozuk Gizlemek Bağlamak Sinyal iletmek

Radio signal Special antenna Memo Present Wait Upset Sophisticated Call Problem See you later Happy join Frekans Baz istasyonu Kısa not Müsait Beklemek Rahatsız etmek İleri teknoloji Aramak Sorun Sonra görüşürüz Mutlu katılmak

Mobile phone Shout Now Speak Never mind Heading Help But Hang up Answer Pleased polite Cep telefonu Bağırmak Şimdi Konuşmak Endişelenme Başlık Yardım etmek Fakat Teli kapatmak Teli cevaplamak Memnun kibar

İyi geçinmek Event Etkinlik intention Plan Must Zorunda olmak Terrific Have a good relationship Event intention Must Terrific lovely immediately Around Opinion Answer father İyi geçinmek Etkinlik Plan Zorunda olmak Etkileyici Güzel, hoş Çabucak Civarında Fikir Cevap baba

trust Rely on güvenmek maybe probably belki engaged meşgul busy yummy communicate keep in touch İletişim kurmak yummy tasty lezzetli absolutely for sure kesinlikle brillant harika great support help desteklemek

FRIENDSHIP unit 1

F C A B İ H J D E G

Her neyse Harika, müthiş Umarım Müthiş, harika Kesinlikle Düzenlemek Turnuva Getirmek Spor ayakkabısı İfade Tekrar, yeniden Fikir Kutlamak Tanım

Thanks for inviting me. Beni davet ettiğin için teşekkürler. Anyway. Her neyse, yine de. I hope you’ll have a great party. Umarım harika bir partin olur. It sounds awesome. Kulağa müthiş geliyor. I’ll be there for sure. Kesin orada olurum. I hope you can come. Umarım gelebilirsin.

I hope to see you there. Seni orada görmeyi umuyorum. Can you bring your trainers? Gelirken spor ayakkabılarını getirebilir misin? What is it about? Neyle ilgili? You just feel a bit jealous. Sadece biraz kıskanç hissediyorsun. In fact. Aslında. It’s a chance for you. Bu senin için bir şans.

I don’t get on well with (someone). (Birisiyle) iyi geçinemem. Oh, I’m sorry, I can’t. Üzgünüm ama yapamam, gelemem. I’d love to, but I have to be at home by 12. Çok isterdim ancak saat 12’ ye kadar evde olmalıyım. See you, then. Sonra görüşürüz. Accept / Refuse the invitation. Daveti kabul edin / reddedin. Apologise and give a reason for not accepting. Özür dileyin ve daveti kabul etmediğiniz için bir sebep belirtin.

Teen Life - unit 2

Aslında İlgili olmak Bu kadar kendini beğenmiş olma Dışarda takılmak/vakit geçirmek Umarım aynısını yaparsın Peki ya sen? Nasıl hissediyorsun? Okula nasıl gidersin? Ne sıklıkla..? Fakat Katlanamıyorum Ben de yapamam. Ben de yaparım Kendimden eminim

İncinmiş hissederim Gergin hissederim Sadece eğlenir ve dinlenirim Elimden gelenin en iyisini yapmayı severim …tercih ederim Anlıyorum Pek çok açıdan Ben de Pek sayılmaz Çok dikkat etmek Gurur duymak Söylesene Şükürler olsun Dürüst olmak gerekirse

Günlük,sıradan Çekici olmayan Etkileyici Neredeyse hiç Muhtemelen Gürültülü Dış görünüş Katlanılmaz Modaya uygu Kıyafet Kendini beğenmiş Saçma/gülünç Ciddi seldom/rarely high school pancake folk music school subjects carry believe tiring get up admire result member citezenship

Takılmak Lezzetli Giymek Hemen Geleneksel Gergin Kendinden emin Müzik grubu Fakat Nadiren Kalmak Özellikle Leave Break Lunch Formal Teenager Common Colourful Preference Wear middle school Spend fashion

What do you like wearing at school? Okulda ne giymeyi seversin? What do you usually do with your family? Ailenle genellikle ne yaparsın? Is appearance important for you? Senin için dış görünüş önemli mi? I’ve got a cowboy outfit for the fancy dress party. Kostüm partisi için bir kovboy kıyafetim var. Teenagers help with the housework. Gençler ev işlerinde yardım ederler. They often go to clubs with their friends on Saturdays. Onlar sık sık arkadaşlarıyla okul kulüplerine gider. School finishes at 4:30 p.m. Okul 4.30’da biter.

What do you do in the evenings? Akşamları ne yaparsın? To be honest, I never listen to rap music. Dürüst olmak gerekirse ben rap müzik hiç dinlemem. Most people wear clothes in fashion. Bir çok kişi modaya uygun kıyafetler giyer. What type of music do you prefer? Ne tür müzikler tercih edersin? I think it’s unbearable. Bence o katlanılmaz. I like trendy clothes. I think they are very impressive. Modaya uygun kıyafetler severim. Bence çok etkileyici.

Most of my friends listen to rock, but I can’t stand rock music. Arkadaşlarımın bir çoğu rock müzik dinler ama ben rock müziğe katlanamam. Finally, I watch TV in the evening before I go to bed. Son olarak, yatmadan önce akşamları Tv izlerim. How often do you cook dinner? Ne sıklıkla akşam yemeği pişirirsin? Mert often watches TV, but I hardly ever watch TV. Mert sıklıkla TV izler ama ben neredeyse hiç izlemem Where do you have lunch? Öğle yemeğini nerede yersin?

Cooking unit 3

Yemek pişirmek Aşçı Çiğ balık Dilimlemek Haşlamak, kaynatmak Izgarada pişirmek Karıştırmak İnce ince doğramak Kabuğunu soymak Ezmek, püre yapmak Yağda kızartmak Eritmek

Karıştırmak Dökmek Yoğurmak Hamur Fırın Kesmek Parça Isıtmak Etrafında Miktar Çabuk, hızlı Hazırlamak

Un Rende Tencere Konserve açacağı Uzatmak Yağda kızartmak Kızarmış Kızartma tavası Konserve Bezelye Koymak Makrna Güçlü

Bir konuda zorluk çekmek Kabuk Çatlatmak Sıcaklık Olmadan Beklemek Baş aşçı Sunucu Servis etmek Et Tuz Eklemek Çevirmek

Tutmak Gözyaşı Mükemmel Pataes püresi Kendi İşletmek Mutfak Buzdolabı Almak Çatlatmak En kısa sürede Her iki taraf Sert, zor Ağlamak Soğan

Put some water in the saucepan to make the pasta. Makarna yapmak için sos tavasına biraz su koy. Serve immediately. Hemen servis ediniz. That way, you can save yourself from a lot of tears. Bunu şekilde, kendini gözyaşından kurtarabilirsin. They roast it in the oven for about 2 hours at a low temperature. İki saat boyunca düşük sıcaklıkta fırında kızartırlar. This meat is isn't fresh. Bu et taze değil. We hope experts' advice on cooking will be useful for you. Umarım uzmanların tavsiyesi senin için faydalı olur.

Bring the boiled potatoes to room temperature. Haşlanmış patatesleri oda sıcaklığına getir. So, you can peel easily. Böylece, sen kolayca kabuğunu soyabilirsin. Can you pass me the tin opener , please? Lütfen bana açacağı verir misin? Cocoa grows only in hot and rainy places. Kakao sadece sıcak ve yağmurlu yerlerde yetişir. Do I need to chop the onions? Soğanları ince ince doğramam gerekir mi? Do you have a favourite dish from your country? Ülkende en sevdiğin yemek nedir?

Communication unit 4

Sometimes telephone companies disguise their base stations. Bazen telefon şirketleri baz istasyonlarını kamufle eder. Each base station is at the centre of a cell. Her baz istasyonu bir kapsama alanının merkezindedir. How does a mobile phone network work? Cep telefonu hattı nasıl çalışır? You’ve got a mobile phone in your pocket or bag. Cebinde ya da çantanda bir cep telefonu vardır.

A mobile phone uses radio waves to communicate. Cep telefonu iletişim kurmak için radyo dalgalarını kullanır. You can see all base stations clearly. Sen bütün baz istasyonlarını açıkça görebilirsin. Using a mobile phone in the cinema is rude. Sinemada cep telefonu kullanmak kabalıktır. It doesn’t matter how many times your mobile rings. Cep telefonunun kaç kez çaldığının bir önemi yoktur.

You can’t go to school today. You’re ill. Sen bugün okula gidemezsin. Sen hastasın. You want to play tennis with your friend at the weekend. Haftasonu arkadaşınla tenis oynamak istiyorsun. Mobile phones use three frequencies. Cep telefonları üç frekans kullanır. You need help with your maths homework. Senin matematik ödevinde yardıma ihtiyacın var. I hope you’ll feel better soon. Umarım yakında kendini daha iyi hissedersin.

ufuk tuğ