Tam Rekabet Piyasası HAZIRLAYAN: KAZIM UÇAR
SUNUM AKIŞI 1.Piyasa Kavramı, Çeşitleri ve TRP’nin Koşulları 2.Tam rekabet Piyasasında Denge Fiyatının Oluşumu 3.Kısmi ve Genel Denge Analizi 4.Arz ve Talep Değişmelerinin Piyasa Fiyatına Etkisi 5.Üretici ve Tüketici Rantı 6.Piyasa Dengesi ve Zaman 7.Örümcek Ağı Teoremi (COBWEB) 8.Piyasa Dengesinin Oluşmaması 9.Piyasaya Kamu Müdahalesi 10.Satış Fiyatı Üzerine Verginin Konulması ve Verginin Yansıması
Piyasa Kavramı Bir malı satmak isteyenler ile, söz konusu malı satın almak isteyenlerin tümü piyasayı oluşturur. Kısaca « piyasa, alıcı ve satıcıların oluşturdukları mübadele ağıdır » şeklinde tanımlayabiliriz. Bir malın piyasasından söz ederken akla alıcı ve satıcıların karşılaştıkları yer gelir. Ancak piyasanın oluşması için, mutlaka alıcı ve satıcıların belirli bir yerde yüz yüze gelip anlaşmaları gerekmez. Alıcı ve satıcıların telefon, telgraf, teleks, faks, internet veya başka bir iletişim aracıyla anlaşmaları halinde piyasa oluşmuş demektir.
Piyasa çeşitleri Rekabet Açısından Piyasanın Genişliği Açısından Alışverişe konu Olan malların Niteliği açısından Tam rekabet piyasaları Eksik Rekabet Piyasaları Yerel Bölgesel Ulusal Uluslararası Mal Piyasaları Hizmet Piyasaları Emek Piyasaları
A.Genişlik Açısından Piyasalar 1.Yerel Piyasalar: alıcı ile satıcı belirli bir yerde karşı karşıya gelir. Her şehirde haftanın belli günlerinde kurulan balık pazarları, semt pazarları buna örnektir. 2. Bölgesel Pazarlar: uzaklara taşınabilen muhafazası mümkün mallar için geçerlidir. Ülkenin belli bölgelerinde faaliyet gösteren pazarları ifade eder. 3.Ulusal Pazarlar: ülke çapında alış ve satış faaliyetlerinin yapıldığı pazarları ifade eder. 4.Uluslararası Pazarlar: genellikle dünya ölçeğinde alış ve satışın yapıldığı; Londra, Tokyo, New York, İstanbul vb. kentlerde kurulan borsaları örnek verebiliriz.
Alışverişe Konu Olan Malların Niteliği Açısından Piyasalar 1.Mal Piyasaları: tüketicilerin gereksinmelerini karşılayan malların alınıp satıldığı piyasalardır. 2.Hizmet Piyasaları: hizmeti alan ve hizmeti satanların karşılaştığı piyasalardır. 3.Faktör Piyasaları: üretim faktörlerinin (Emek, Sermaye, Girişimci, Doğal Kaynaklar) arz edenler ile talep edenlerin karşılaştığı piyasalardır.
Rekabetin Gerçekleşip Gerçekleşmemesi Yönünden Piyasalar 1.Tam rekabet Piyasası (saf, pür) 2.Eksik (aksak) rekabet piyasaları
Tam Rekabet Piyasası Tüm firmaların aynı malı ürettikleri, alıcı ve satıcıların, belli koşullar altında hiçbir engel olmadan mübadele yaptıkları bir ortamı ifade eder. Zeynel Dinler, Tam rekabet piyasasının var olabilmesi için gerekli koşulları; atomisite, mobilite, homojenlik ve Açıklık şeklinde ifade ederken, Erdal Ünsal bu koşullara ek olarak tam faktör akışkanlığını (üretim faktörlerinin endüstriler arasındaki transferinin serbest olması) eklemektedir. Piyasada bu koşulların olmaması, piyasaları eksik rekabete sürüklemektedir.
Koşullar Atomisite koşulu: alıcı ve satıcıların, tek başlarına piyasa fiyatlarını etkilemeyecek kadar çok sayıda (n tane) olmalarını ifade etmektedir. Bir alıcının Pazar payı küçüktür tek alıcı ya da satıcı piyasa talebini ya da arzını dolaysıyla piyasa fiyatını etkileme gücüne sahip değildir. Bu nedenle alıcı ve satıcılar piyasada fiyat kabul edicidir. Tek bir hane halkı ya da işletme için doğru olan bu gözlem ilginçtir ki hane halkları ya da işletmelerin tümü birlikte ele alındığı zaman yanlıştır. Çünkü bir malı tüketen hane halklarının bireysel davranışları birleştiğinde veya bir malı üreten işletmelerin bireysel davranışları birleştiğinde, bu malın piyasa fiyatı değişebilmektedir.
Homojenlik koşulu: Bu koşul, piyasada üreticilerin ve alışverişe konu olan malların birbirlerinin aynısı olması (eşdeğer) halini ifade eder. Üretilen mal homojen aynı veya standart haldedir. Bu nedenle, herhangi bir üreticinin ürettiği mal, diğer bir üreticinin ürettiği maldan ayırt edilemez. Homojen mallar tam ikame mallardır. Mobilite koşulu: Piyasadaki alıcılar, satıcılar ve üretim faktör sahipleri tam bir hareket serbestisine sahipler. Bir üreticinin bir malı üretip üretmemesi, bir tüketicinin bir malı alıp almaması veyahut bir üretim faktörü sahibinin istediği üretim alanında faaliyette bulunup bulunmaması tamamen kendi kararına bağlıdır. Özellikle yeni firmaların piyasaya girişinde teknik ya da mali yönden engelleme olmadığı gibi, patent, lisans vb. hukuki engeller de söz konusu değildir. O halde yerleşik firmalar yeni firmaların endüstriye girişini engelleyemezler. Firmaların piyasadan çıkmaları ya da kapanmaları ek bir maliyetin (batık maliyetler) çıkmasına neden olmadığı gibi işlem maliyeti söz konusu değildir.
Açıklık Koşulu (Tam Bilgi Varsayımı: Tüketicilerin, üreticilerin ve üretim faktörlerinin piyasada kendi lehlerine olabilecek her türlü bilgiye sahip olmalarını ifade eder. Tüketiciler üretilen malların tüm özelliklerini bildikleri gibi, piyasadaki fiyat değişikliklerinden haberdardırlar. Üreticiler ise; üretim faktörlerinin fiyatları, üretim teknolojisi ve piyasadaki fiyat değişiklikleri ile ilgili her türlü bilgiye sahiptirler. Faktör sahiplerinin de alternatif kullanım alanlarında faktörlerin ne kadar getiri elde edebileceklerini bilirler. Faktör Akışkanlığının Tam Olması: Bu koşul üretim faktörlerinin (emek, sermaye) endüstriler arasındaki akışkanlığının (bir endüstriden diğerine transferinin ) tam olması anlamına gelir. Bu belirtilen şartların herhangi bir piyasada bulunması çok zordur. İlk üç şart, çoğu kez gerçekleştiği için; bazı tarımsal piyasalar, hisse senedi piyasaları, tahvil piyasaları ve döviz piyasaları tam rekabet piyasalarına yakın örneklerdir.
TRP’DE DENGE FİYATININ OLUŞUMU
WALRASGİL YAKLAŞIM Piyasada belirli bir malın fiyatı, ancak o malı satın almak isteyenler ile satmak isteyenlerin karşı karşıya gelmesi ile oluşur. Ancak TRP’de denge fiyatının oluşması iki farklı yaklaşımdan hareketle açıklanmaktadır; Walrasgil Yaklaşım Marshallgil Yaklaşım Piyasa denge fiyatı; arz edilen miktar ile talep edilen miktarı birbirine eşitleyen fiyattır. Zira arz edilen miktar fiyat değişiklikleri ile aynı yönde, talep edilen miktar ile ters yönde değiştiğinden, belirli bir fiyat düzeyinde birbirine eşit olmaktadır.
Fiyat (P x ) Talep (Q dx ) Arz (S x ) Arz ya da Talep Fazlası Fiyat Üzerindeki Etkileri 6012 Arz fazlası Fiyat düşer 52108Arz fazlasıFiyat düşer 4484Arz fazlasıFiyat düşer 366 -Denge 2844Talep FazlasıFiyat artar 11028Talep FazlasıFiyat artar 0120 Talep FazlasıFiyat artar
Talep fonksiyonu: Q dx = a-bP d Arz fonksiyonu :Q sx = a-bP s Denge fiyatının; neden arz edilen miktarla, talep edilen miktarı eşitleyen miktar olduğunu bir tablo yardımıyla yukarıda açıkladık. Bu açıklamalar ve tablo, denge fiyatının neden piyasadaki tek fiyat olduğunu belirtmemize olanak sağladığı gibi dengenin kararlı denge olduğunu, yani piyasa başlangıçta dengede değilse ya da herhangi bir nedenle denge fiyatının altına düşer ya da fiyatın üstüne çıkarsa yeniden denge fiyatına döneceğini açıklamamıza olanak sağlamaktadır. Walrasgil Yaklaşım
MARSHALLGİL YAKLAŞIM Marshallgil Yaklaşıma göre TRP’de denge fiyatı oluşumu, Walrasgil yaklaşımda olduğu gibi arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktada oluşur. Marshallgil Yaklaşımda denge, arz fiyatı ile talep fiyatı eşitlendiğinde gerçekleşmektedir. P d denge fiyatından Q d kadar mal satılmaktadır. P d denge fiyatından Q d miktarının üzerine çıkmışsa örneğin Q 2 düzeyinde ise arz fiyatı (Satıcıların Q 2 kadar malı satmak istedikleri fiyat) MQ 2 kadarken talep fiyatı (tüketicilerin Q 2 kadar malı satın almak istedikleri fiyat) NQ 2 kadardır. Bu durumda arz fiyatı talep fiyatından büyüktür ve M-N arası kadar arz fiyatı fazlası ortaya çıkmaktadır. Piyasadaki üretim miktarı, Q d miktarının altına düşmüşse örneğin Q 1 miktarında arz fazlası L-Q 1 kadarken, talep fiyatı K-Q 1 kadardır. Bu durumda; talep fiyatı, arz fiyatından büyüktür ve K-L arası kadar bir talep fiyatı fazlası oluşmaktadır.
S D E K L M N Q P P5P5 PdPd P2P2 Q1Q1 Q2Q2 QdQd M-N: arası kadar Arz Fiyatı Fazlası K-L: arası kadar talep fiyatı fazlası 0
KISMİ VE GENEL DENGE ANALİZİ Q SX = f(P x, P y, …, P n, W 1, …, W n, T n, …) fonksiyonunda, arzı etkileyen söz konusu malın fiyatı dışındaki faktörleri sabit kabul edersek Q sx = f(P x ), (Ceteris Paribus) şeklinde ifade edilen fiyatın fonksiyonu olarak arz fonksiyonu ortaya konulmaktadır. Benzer şekilde talep fonksiyonu için; Q dx = f(P x, P y, …, P n, R, T, …) talebi etkileyen malın fiyatı dışındaki faktörleri sabit kabul edersek,; Q dx = f(P x ) (Ceteris Paribus) şeklinde ortaya konulmaktadır. Bu analizde arzı ve talebi etkileyen söz konusu malın fiyatı dışındaki faktörler analiz dışıdır. Arzı ve talebi etkileyen çok sayıda faktörün analiz dışı bırakılması, ekonomik olayların sadece bir kısmının göz önüne alınarak yapılan bir denge analiz olduğundan gerçekleri ortaya koymada zayıf kalmaktadır. Ceteris Paribus Koşuluna başvurularak sadece sınırlı sayıdaki değişkenler arasındaki ilişkiler göz önüne alınmaktadır. Bu şekilde yapılan analize Kısmi Denge Analizi denilmektedir.
TRP’de denge fiyatının oluşumu kısmi denge analizine örnektir. Kısmi denge analiz neo-klasik bir analizdir. Ceteris Paribusun kullanıldığı tüm analizler kısmi denge analizidir. Kısmi denge analizleri iktisadi olayların kolay anlaşılmasını sağlamaktadır. Kısmi denge analizi sağlıklı ekonomik tahlil ve teşhislerden uzaklaşılması sonucunu doğurmaktadır. Ekonomide herhangi bir mal ya da hizmetin arzını veya talebini etkileyen tüm faktörlerin göz önüne alınması (Ceteris Paribus varsayımının kalkması) şeklinde yapılan analize Genel Denge Analizi denilmektedir. Çok fazla değişkenin göz önüne alındığı bu analiz cebirsel ağırlıklı olma durumundadır. Çok sayıda değişkenin karşılıklı ilişkilerinin nicel olarak göz önüne alınmasının güçlüğü, genel denge analizinin yapılmasını olanaksız kılmaktadır. Kısmi denge analizi ekonomik ilişkilerin açıklığa kavuşturulmasında yetersiz kalırken, bu analizin yetersizliklerini ortadan kaldıran genel denge analizi veri toplama ve toplanan verilerin değerlendirilmesindeki güçlükler nedeniyle olanaksızdır.
ARZ VE TALEP DEĞİŞMELERİNİN PİYASA FİYATINA ETKSİ
A.ARZ SABİTKEN TALEBİN DEĞİŞMESİ P3P3 P2P2 PdPd Q1Q1 Q2Q2 QdQd E1E1 E2E2 EdEd S D1D1 D2D2 D Arz sabitken, herhangi bir nedenle talep arttığında piyasa fiyatı yükselir ve miktar artar, talep azaldığında ise miktar azalır ve fiyat düşer. D S EdEd E2E2 E1E1 Q1Q1 QdQd Q2Q2 P3P3 P2P2 PdPd S1S1 S2S2 Talep sabitken; herhangi bir nedenle arz azaldığında fiyat artar ve miktar azalır, arz arttığında ise fiyat düşer ve miktar artar. B. TALEP SABİTKEN ARZIN DEĞİŞMESİ 0 0
ARZIN VE TALEBİN BİRLİKTE DEĞİŞMESİ 0 EdEd E1E1 S1S1 S2S2 QdQd Q1Q1 PdPd D1D1 D2D2 Arz ve talepteki artış eşitse Q P Arz ve talebin birlikte arttığı ve bu artışların birbirine eşit olduğu durumda fiyat değişmezken miktar artmaktadır. S1S1 S2S2 D2D2 D1D1 EdEd E1E1 QdQd Q1Q1 0 PdPd P1P1 Q P Arzdaki artış talepteki artıştan büyük ise Arz ve talebin birlikte arttığı ve arzın talepten daha fazla artması durumunda fiyat düşer, miktar artar.
Talepteki artış arzdaki artıştan büyük ise QdQd Q5Q5 EdEd E1E1 PdPd P5P5 S1S1 S2S2 D1D1 D2D2 Q P 0 Arzın ve talebin birlikte arttığı ve talebin arzdan daha fazla arttığı durumda; fiyat yükselirken miktar artmaktadır.
Üretici ve Tüketici Rantı TRP’de tek denge fiyatının oluşması, söz konusu malı denge fiyatının üzerindeki fiyatlardan satın almaya razı olan tüketicilere ve denge fiyatının altındaki fiyatlardan satmaya razı olabilecek üreticilere bazı kazançlar sağlar. Tüketicilerin sahip olduğu kazançlara tüketici rantı, üreticilerin sahip olduğu kazançlara üretici rantı olarak adlandırılır. Tüketici rantı (Tüketici Artığı) Bazı alıcılar, bazı mallara öteki alıcılardan ve satın alabilecekleri öteki mallardan daha fazla önem vererek daha yüksek fiyatlar ödemeye razı olurlar. Bu ödemeye razı olunan maksimum fiyata maksimum ödeme isteği denilmektedir. İşte tüketicilerin bir malı satın almaya razı olacakları en yüksek fiyat ile söz konusu malı piyasadan satın aldıkları fiyat arasındaki farka, başka bir deyişle tüketicilerin bu şekilde elde ettikleri parasal kazanca Bireysel Tüketici Rantı denilir.
EdEd QdQd PdPd P Q S D 0 P2P2 P 10 Şekilde tüketici rantı kırmızı olarak gösterilen üçgenin alanı olarak ifade edilmiştir. Buna göre tüketici bir mala ödeyeceği maksimum fiyat P 10 iken, bu malı piyasa fiyatından satın almaktadır. Görüldüğü üzere tüketici rantı kırmızı bölgeyi gösteren A(P 10 E d P d ) üçgeninin alanı kadardır ve piyasaya müdahale olmadığı sürece toplam tüketici maksimumdur. Satıcıların mallarını satmaya razı olduğu minimum fiyat ile mallarını sattıkları piyasa denge fiyatı arasındaki farka Üretici Rantı (Üretici Artığı) denir. Şekilde üretici rantı sarı bölge ile gösterilmiştir. Şekle göre toplam üretici rantı A(P 2 E d P d ) üçgeninin alanı kadardır. Herhangi bir müdahale olmadığı sürece toplam üretici rantı maksimumdur.
Tüketici Rantındaki Değişme EdEd PdPd P3P3 P P 10 QdQd Q5Q5 D S1S1 S2S2 E1E1 P2P2 Q 0 K M Tüketici rantını ancak arz artışı sonucu meydana gelebilecek bir fiyat düşüşü rantı artırır. Şekilde başlangıçta tüketici rantı A(P 10 E d P d ) üçgeninin alanı kadardır. Arz artışı sonucu denge fiyatı P 3 ’e düşmüş ve denge miktarı Q 5 ’e yükselmiştir. Tüketici rantı ilave olarak (P d E d E 1 P 3 ) alanı kadar artmıştır. Fiyat düşüşü sonucu artan tüketici rantını iki kısma ayırabiliriz. I. Kısım: (P d E d KP 3 ) alanı kadar olan kısmı; önce piyasa fiyatı P d düzeyinde iken Q d kadar mal satın almaya razı olanların, fiyatın P 3 ’e düşmesi sonucu elde ettikleri tüketici rantıdır. II. Kısım: Artışın A(E d KE 1 ) kadarlık kısmı ise, daha önce söz konusu malı P d fiyatından almayan ve en fazla P d fiyatını ödemeye razı olanların fiyatın düşmesi sonucu satın aldıkları Q d -Q 5 arası kadar ilave mal karşılığında aldıkları ranttır.
Üretici Rantındaki Değişme QdQd PdPd P 10 Q P2P2 0 P4P4 Q4Q4 D D1D1 S EdEd E1E1 K Üretici rantı ancak talepte meydana gelebilecek bir artış sonucu fiyatların artmasıyla mümkündür. Şekilde başlangıçta A(P 2 P d E d ) alanı kadar iken, talep artışı sonucu piyasa fiyatının P 4 ’e ve denge miktarı Q 4 ’e yükselmiştir. Bu fiyat artışı sonucu ilave olarak üretici rantına A(P d P 4 E d E 1 ) kadar eklenmiştir. Artan bu üretici rantını iki kısma ayırabiliriz; I. Kısım, A (P d P 4 E d K) kadar olanı daha önce piyasa fiyatı P d düzeyinde iken Q d kadar mal satmaya razı olan üreticilerin elde ettikleri üretici rantındaki artıştır. II. Kısmı A(KE d E 1 ) kadarlık kısmı ise üreticilerin söz konusu piyasa fiyatını düşük bulmaları nedeniyle mallarını satmayan ancak denge fiyatının P 4 ’e yükselmesi sonucu piyasaya giren ya da daha fazla mal üretip satmak isteyenlerin piyasada Q d -Q 4 kadar ilave mal satmaları sonucu elde ettikleri üretici rantıdır. P
Toplam Rant, Piyasaların Etkinliği ve Adalet Rekabetçi bir piyasada denge gerçekleştiğinde, hem üretici hem de tüketici rantı maksimumdur. Bu durumda piyasa etkindir. Tüketici ve üretici rantlarının toplamına toplam rant denilir. Piyasada piyasa denge fiyatının, denge dışında gerçekleşmesi rantın üretici veya tüketici lehine değişmesi piyasada etkinliği bozmaktadır. Dışarıdan herhangi bir müdahale olmaması durumunda, temel ekonomik sorunların çözümünü sağlayan etkin piyasa ideal durum olmasına karşın toplum açısından her zaman adaletli bir durumu yansıtmayabilir. Bazen bu denge fiyatı geniş halk kitlelerinin temel gıda maddelerini satın alamayacak kadar yüksek, bazen de üreticilerin maliyetlerini kurtaramayacak kadar düşük olabilmektedir. Bu gibi adaletsizliklerin söz konusu olduğu durumlarda kamunun piyasaya müdahalesi kaçınılmaz olmaktadır.
STATİK-MUKAYESELİ STATİK VE DİNAMİK ANALİZ Ekonomik olayların incelenmesinde, zaman faktörü göz önüne alındığında iki analiz yöntemine başvurulur: statik analiz ve dinamik analiz. Bu analiz türüne ek olarak statik analizin bir türü olan mukayeseli statik analiz eklenmektedir. 1. Statik Analiz: ekonomik olayların ve genellikle dengenin açıklanmasında belirli bir andaki fonksiyonel ilişkiler göz önüne alınır. TRP’de fiyat oluşumunda, piyasa denge analizinde gerek arzı ve gerekse de talebi etkileyen malın fiyatı dışındaki faktörler (Ceteris Paribus) sabit tutulması ve zamanın değişken olarak göz önüne alınmaması örnek verilebilir.
2. Mukayeseli Statik Analiz: Statik analize göre yapılan birkaç denge durumunun karşılaştırılması esasına dayanan bir analizdir. Bu analiz yönteminde statik analize göre farklı zaman kesitleri içinde yapılmış olan denge durumları mukayese edilirken sadece sonuçlar karşılaştırılır. Mukayeseli statik analize örnek olarak; arzı ya da talebi etkileyen malın fiyatı dışındaki faktörlerden herhangi birinin değişmesi sonucunda dengenin değişmesini örnek olarak verebiliriz. 3. Dinamik Analiz: ekonomik olaylar zaman içinde incelenmekte ve özellikle bir dengeden ötekine geçişte zaman içindeki değişmeler göz önüne alınmaktadır. Dinamik analizde, çeşitli denge durumları karşılaştırılırken zaman içindeki değişikliklerin analizi mümkün olmaktadır. Zamanın değişken olarak yer aldığı dinamik analize örnek olarak Örümcek Ağı Teoremini (Cobweb) verebiliriz.
PİYASA DENGESİ VE ZAMAN TRP’de arz ya da talepteki değişmelerin, piyasa fiyatının hangi yönde değişikliğe uğradığını açıklamıştık. Ancak analizin basitleşmesi açısından zaman kavramını analize katmamıştık. Talepteki değişmelere arzın, arzdaki değişmelere talebin zaman içinde nasıl uyum sağladığını araştırmak gerekir. Önce talep artışı karşısında arzın artan talebe uyumunu ve yeni piyasa fiyat oluşumunu ve daha sonra da arzın artışı karşısında talebin zaman içinde arza uyumunu ve yeni fiyat oluşumunu inceleyeceğiz. Herhangi bir talep artışı karşısında yeni piyasa fiyatının ne olacağı, arzın talebe cevap verebilmesiyle ilgilidir. Talep değişikliği karşısında, arz edilen miktarın arttırılması ve artan talebi karşılaması ve piyasadaki firmaların üretim kapasitelerini değiştirebilecek kadar bir zamana sahip olup olmamaları yönünden farklılık gösterir.
Bu nedenle piyasa dengesini belirli bir dönem içinde incelemek yeterli değildir. Üretim koşullarının değiştiği çeşitli dönemlerde piyasa dengesini incelemek gerekir. Bu dönemleri iktisada kazandıran iktisatçı Alfred Marshall’dır. Marshall’dan bu yana «çok kısa dönem», «kısa dönem» ve «uzun dönem» olmak üzere üçe ayrılarak incelenmektedir. Aslında Marshall dönemleri dörde ayırarak incelemiş ve dördüncü dönemi «seküler dönem» olarak adlandırmıştır. Seküler dönemden kastedilen «çok uzun dönem»’dir. Bu dönemde dünyadaki üretim biçimini ve üretim ilişkilerini temelden değiştiren unsurlar ele alınır.
Piyasa Dönemi de denilen çok kısa dönemde üretim söz konusu değildir. Üretilmiş olan mallar piyasaya gelmiştir. Dönemin uzunluğu, yeni mal piyasaya gelene kadar geçen süredir. Pazara getirilmiş olan malların tümü arz edildiğinden, arz eğrisi esnekliği sıfır olan bir doğru şeklindedir. Çok kısa dönemde ürün piyasaya geldikten sonra, piyasa fiyatının ne olacağı talebe bağlıdır. Çok kısa dönemde, malını piyasaya getirmiş olan satıcı, piyasa fiyatını beklediğinin altında görürse, malını satacağı fiyatı kendisi belirler, bu fiyata muhafaza fiyatı da denir. Üretimin söz konusu olmadığı bu dönemde fiyatla maliyet arasında herhangi bir ilişki söz konusu değildir. Çok Kısa Dönem (Pazar Dönemi) S D2D2 D1D1 D E1E1 E2E2 EdEd P2P2 PdPd P0P0 Q* Q P 0
Kısa Dönem Kısa dönem; firmaların mevcut üretim kapasiteleri ile sınırlı olarak üretimlerini arttırabilecekleri bir zamanı ifade eder. Bu dönemde talep artışı karşısında arzı arttırmak, mevcut tesislerce belirlenen üretim kapasitesi dahilinde olabildiğinden arz, çok kısa döneme göre oranla daha esnektir. Dolayısıyla talep artışı karşısında yeni fiyat düzeyinin oluşmasında talep kadar arz da etkilidir. S D1D1 D E1E1 EpEp EdEd Q* P0P0 P2P2 PdPd P 0 Q** S* Q
Uzun Dönem Uzun dönemde firmaların üretimlerini arttırabilecekleri her türlü olanağa sahip oldukları bir zaman aralığını ifade eder. Bu dönemde firmaların artan talep karşısında yeni yatırımlara gidip üretim kapasitelerini büyüterek üretimlerini arzuladıkları gibi arttırmaları olasıdır. Uzun dönemde arz, diğer dönemlere göre daha esnektir. Herhangi bir talep artışı karşısında üretimi ve dolayısıyla arzı arttırmak mümkün olduğundan, yeni fiyatın belirlenmesinde arz önemli ölçüde etkili olmaktadır. S D1D1 D E1E1 E PD E KD P0P0 P 0 Q** S* Q Q* Q*** E UD S** P PD P KD P UD
Arz Artışı Karşısında Talebin Arza Uyumu Talep zamanla esnek hale gelmektedir. Bu talebin fiyat esnekliğinde, esnekliği etkileyen faktörlerden bir tanesiydi. Bu faktöre göre; tüketicilerin satın aldıkları malın fiyatı değiştiğinde, örneğin arttığında bu fiyat artışı karşısında o malın ikamesini satın almaları ya da tüketim kalıplarını değiştirmeleri zaman almaktadır. Bu nedenle tüketicilerin fiyat değişiklilerine tepkileri zamanla artmakta ve talep esnek hale gelmektedir. Talep eğrisinin zamanla esnek hale gelmesine örnek olarak; tüketicilerin tercihlerinin zamanla değişmesi ve fiyatı yükselen malı ikame eden yeni malların söz konusu olmasıdır.
Piyasa dengesi, S 1 ve D 1 eğrilerinin kesiştiği E d noktasında dengededir. Bu denge noktasında denge fiyatı P 1 denge miktarı Q 1 ’dir. Herhangi bir nedenle arzın artarak S 2 konumunu aldığını varsayalım, yeni denge noktası E 1 iken, denge fiyatı P 2 ve denge miktarı Q 2 ’dir. Denge E d ’den E 1 ’ye kayarken piyasa fiyatı düşmüş ve denge miktarı artmıştır. Ancak talebin zamanla esnek hale gelmesi, D 2 konumunu alması, E 2 noktasında yeni bir denge oluşturmaktadır. Bu yeni dengede fiyat P 3 iken denge miktarı Q 3 olmaktadır. Sonuç olarak fiyat düşerken miktar artmaktadır. D2D2 EdEd E1E1 E2E2 P1P1 D1D1 P2P2 P3P3 Q1Q1 Q2Q2 Q3Q3 S1S1 S2S2 P Q 0
ÖRÜMCEK AĞI TEOREMİ(COBWEB) Üretimi yıllık olarak yapılan tarımsal ürünlerin (soğan ve sarımsak) fiyatlarında görülen devrevi dalgalanmalar, üreticiler tarafından yapılan üretim planlamasının bir üretim dönemi öncesindeki fiyatların esas alınarak yapılmasından kaynaklanmaktadır. Tarımsal ürünlerde, talep değişikliğine arzın uyabilmesi için bir üretim döneminin geçmesi gerekmektedir. Bu dönemin uzunluğu da tarımsal ürünün türüne göre değişiklik gösterir. Bu dönem bazı ürünler için bir yıl, bazıları için birkaç yıldır. Arzın talep değişikliğine uyması için, bir üretim döneminin geçmesi gereği, arz edilen miktarın bir önceki dönemin fiyatının bir fonksiyonu olmasını ifade etmektedir. ( Q St = f(P t-1 ) ) Çiftçilerin her yıl, topraklarının ne kadarını hangi ürünlerin üretimine ayıracaklarına karar verirken, bir önceki dönemin piyasa fiyatlarını dikkate almaları sonucu, tarımsal ürün fiyatlarının yıllık dalgalanmalarını açıklayan şekiller bir örümcek ağını anımsattığından bu olayı açıklayan görüşe «örümcek ağı teoremi» kısaca «cobweb teoremi» denilmektedir.
Cobweb olgusuyla ilgili ilk makaleler 1930 yılına kadar gitmektedir. Cobweb ile ilgili ilk diyagramlar Ricci, Tinbergen ve Schultz tarafından geliştirilmiştir. Bunları Leontief ve Kaldor’un katkıları izlemiştir. Konu ile ilgili ilk ayrıntılı inceleme Mordecai Ezekiel tarafından yapılmış ve makale olarak 1938 yılında «cobweb teoremi» adıyla yayınlanmıştır. Dönemler arasındaki fiyat hareketleri arz ve talep eğrilerinin durumlarına göre; sürekli dalgalanma, zamanla dengeye yönelen dalgalanma ve dengeden uzaklaşan dalgalanma şeklinde kendini göstermektedir.
Sürekli Dalgalanma Sürekli dalgalanmada arz ve talebin fiyat esneklikleri eşittir. Bu durumu yandaki şekilde inceleyecek olursak. İlk başta denge E0 noktasında iken talebin artması sonucu talep E1 noktasına kayar. ancak tarımsal üretimi arttırmak için ürün bir yıl beklenmesi gerekir. Bu yüzden üretim yani arz artmaz fiyatlar artar. Bir sonraki dönemde ise üreticiler fiyatların artması nedeni ile üretimini Q1 düzeyine çıkaracaklardır. Arz arttığı için fiyatlar düşer ve sonuç olarak fiyat-miktar dalgalanması sürekli halde devam eder.
Dengeye Yönelen Dalgalanma Bu dalgalanmada arz eğrisinin eğimi talep eğrisinin eğiminden büyük olduğunda ortaya çıkan dalgalanmadır. Bu dalgalanma sarımsak üretiminde görülür. Üreticiler yine bir önceki yılın fiyatını dikkate alır. Ancak burada fark talep eğrisi daha yatık olduğu için. dengeye yönelen bir dalgalanma ortaya çıkmaktadır.
Dengeden Uzaklaşan Dalgalanma Bu dalgalanmada arz eğrisini eğimi talep eğrisinin eğiminden küçük olduğunda ortaya çıkan dalgalanmadır. Bu dalgalanma dengeden uzaklaşarak devam eder.
Örümcek Ağı Teorisi Eleştirisi Kapalı ekonomi ve ürünün stok yapılmaması varsayımına dayanmaktadır. Arzın bir önceki dönemdeki fiyatlara bağlı olduğunu kabul ederken, arzı etkileyen malın fiyatı dışındaki faktörler göz önüne alınmamıştır. Arzın uzun dönemde sabit olması gerçekçi değildir. Doğa koşullarının üretim üzerindeki etkisi göz önüne alınmamıştır. Talebin bir defaya mahsus artması ve sonraki dönemler boyunca değişmemesi akla ve mantığa uymamaktadır. Tüketicinin geliri ve davranışları analiz dışı bırakılmıştır.
PİYASADA DENGE FİYATININ OLUŞMAMASI
Serbest Mallar Bazen piyasada talep edilen mal, piyasadaki tüketicilerin gereksinimlerinin tümünü karşılayacak kadar bol olabilir. D 1 talep eğrisi ile S 1 arz eğrisinin kesişmediği durumda fiyat sıfır iken talep edilen miktar Q 1 kadardır. Bu miktar, piyasada fiyat sıfır iken arz edilmeye razı olunan Q 3 miktarından düşük olduğundan piyasa fiyatı oluşmamaktadır. Piyasa fiyatının oluşması için ya arzın düşmesi ya da talebin artması gerekir. Hem arzın azaldığını hem de talebin arttığını varsaydığımızda arz ile talep E noktasında kesişip denge oluşturmuştur. Oluşan dengede fiyat P 1 oluşan denge miktar Q 2 dir. Q3Q3 S1S1 Q1Q1 P1P1 E Q2Q2 Q P 0 D1D1 D2D2 S2S2
Lüks Mallar Piyasa fiyatının oluşmadığı başka bir durum ise piyasada bir mal için ödenmeye razı olunan en yüksek fiyatın bile, satıcının o malı satmaya razı olacakları en düşük fiyatın altında olmasıdır. Herhangi bir mala tüketicilerin ödemeye razı olacakları en yüksek fiyat P 1 dir. Söz konusu malın maliyeti ise bu fiyatın üzerindedir. Bu nedenle üreticilerin malı satmak isteyecekleri en düşük fiyat P 2 dir. Söz konusu malım piyasaya sürülmesi için ya arzın artması ya da talebin artması veya her ikisinin aynı anda artması gerekmektedir. Analizi, arzın arttığı varsayıldığında S 2 arz eğrisi ile D 1 talep eğrisinin kesiştiği E noktasında denge oluşmuştur. Bu dengede denge fiyatı P 0 ve denge miktarı Q 3 tür. Q P P2P2 Q3Q3 P1P1 S2S2 S1S1 D1D1 P0P0 E 0
Piyasaya Kamu Müdahaleleri Kamunun piyasaya müdahale yelpazesi oldukça geniştir. Ancak burada 3 tanesine değinilecektir. 1.Müdahale: Hükümetin piyasaya doğrudan müdahale ederek piyasa fiyatını bizzat belirlemesidir.( Tavan Fiyat, Taban Fiyat, Kira Tabanı vb.) 2.Müdahale: Hükümetin malın üzerine koyduğu satış vergisi ile piyasaya dolaylı yoldan müdahale etmesidir. 3.Müdahale: Bazı malların üretim ve satışının yasaklanmasıdır.
TAVAN FİYAT UYGULAMASI Savaş ve kıtlık dönemlerinde, özellikle büyük kentlerde devlet ya da otoritesini devletten alan kamusal kuruluşlar tüketicileri korumak amacıyla özellikle temel gıda maddelerinin piyasa fiyatlarına müdahale ederler. Bu müdahalede esas olan amaç; piyasa fiyatını düşürmektir. Piyasa fiyatının altında ve maliyet fiyatının üstünde bir fiyat; tavan fiyatı( maksimum fiyat, azami fiyat) olarak saptanır ve saptanan bu fiyatın üstünde alışveriş yasaklanır. Uygulamada genellikle belediyelerin gıda maddelerinin fiyatlarındaki aşırı yükselmeyi önlemek amacıyla başvurduğu müdahale fiyatına narh fiyatı adı verilir. 2. dünya savaşı yıllarında bu Türkiye’de uygulanan bir sistem olmuştur.
S D E K L PtPt PdPd P2P2 P1P1 B N Q1Q1 Q5Q5 QdQd Q 0 P A Kıtlık ya da savaş dönemlerinde temel gıda maddelerinin arzı çok azaldığı için piyasa fiyatı yükselerek P d düzeyine çıkmış olsun. Bu fiyattan satın alacak gücü olmayanlar açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalacaklardır. Bu nedenle belediyelerin piyasaya müdahale edip temel gıda maddelerinin fiyatlarının P t düzeyinde saptadığını ve bunun üzerindeki fiyatlardan satışı yasakladığını varsayalım. Zira temel gıda fiyatları P t olunca Q 1 kadar arz edilirken Q 5 kadar talep edilmektedir. Bu fiyattan satış yapıldığında Q 5 - Q 1 (K-L) arası kadar bir talep fazlası oluşmaktadır. Hükümet ya da kamu kuruluşu bu talep fazlasını çözmek için temel olarak 3 yöntem kullanmaktadır.
1.Yöntem: Satıcının temel gıda maddelerini dilediklerine satmasıdır. Çeşitli nedenlerle (itibar, devamlı müşteri olmak, kamu görevlisi) ayrıcalıkları olan alıcıların temel gıda maddelerini bulmakta güçlük çekmediklerini, fakat alıcıların önemli bir kısmının temel gıda maddesi alacak parası olduğu halde, gıda maddelerini bulamadığı için bu yöntem adaletsizdir. 2. Yöntem: Önce gelen alır. Bu yöntem Q 1 kadar arz edilen miktar tavan fiyatından belli merkezlerde satışa çıkarılır. Gıda maddesi almak isteyenler kuyruğa girer ve gıda maddeleri bitene kadar kuyruktakilere satılır. Önce gelenlerin temel gıda maddesi alabildiği, fakat geç kalanların temel gıda maddesi alamadığı bu yöntem sakıncalıdır. 3. Yöntem: Vesika yöntemi. Özellikle savaş yıllarında başvurulan adalet yönünden en az sakıncaya sahip bir yöntem olmakla birlikte alıcılar arasında temel gıda maddelerinin eşit dağıtılması amaçlanır. 2. Dünya savaşı yıllarında Türkiye’ de uygulanmıştır.
Kara Borsa Fiyatı Tavan fiyatın ilan edildiği ve bu fiyatın üzerinde alışverişin yasaklandığı bir piyasada, söz konusu fiyatın üzerinde o malı satın almak isteyenler olduğu sürece, yasal olmasa da ikinci bir piyasa ortaya çıkacaktır. « kara borsa piyasası» adı verilen bu piyasada tavan fiyatın üzerinde fakat denge miktarının altında bir fiyattan gizlice satış yapılır. Kara borsa satışı yasadışı ve riskli olduğundan kara borsa arzı S k şeklinde arz eğrisinin solunda yer alır. Kara borsa talep eğrisi (D k ) piyasa talep eğrisinin solundadır. Bunun nedeni yasağa karşı psikolojik tepki, söz konusu malı yüksek fiyatlardan alabilecek söz konusu kişilerin gereksinme duydukları malın bir kısmını tavan fiyatından satın almış olmalarıdır.
EpEp KL EkEk SpSp SkSk QpQp QkQk DkDk DpDp PdPd PkPk PtPt Q P Q5Q5 Q1Q1 0 Grafikte görüldüğü üzere kara borsa arz eğrisi ile karaborsa talep eğrisinin kesiştiği E K noktasında kara borsa fiyatı (P k ) ve kara borsa denge miktarı Q k oluşacaktır. Sonuç olarak kara borsa dengesi denge fiyatının altında ve tavan fiyatının üstünde meydana gelmektedir
Kira Tavanı Kiraların maksimum fiyat( tavan fiyat) belirlenerek dondurulması, bir yandan etkinsizliğe neden olurken diğer yandan konut sıkıntısının zamanla daha da artmasına neden olmaktadır. Uzun dönemde konut talebi oldukça esnektir. Bunun sebebi; konut kiraları yükseldikçe, bazı kiracıların kiraların daha düşük olduğu yerlere göç etmeleri ya da yakınları ile oturmak zorunda kalmalarıdır.
Q1Q1 Q2Q2 QdQd Q5Q5 S KD S UD E PdPd P PtPt 0 P min P max L Q D Rekabetçi bir piyasada kira tavanı uygulanmadan önce P m P d E üçgeninin alanı kadar tüketici rantı, P 1 P d E üçgeninin alanı kadar üretici rantı ve toplam rant (P m P 1 E) (üretici rantı + tüketici rantı) üçgeninin alanı kadardır. Söz konusu kira tavanı politikası uygulandığında konut tavanı P t konut arzı Q 2 ve konut talebi Q 5 kadardır. Q 5 – Q 2 arası kadar bir konut talep fazlası yaşanmaktadır. P t SP 1 üçgeninin alanı kadar ev sahiplerinin rantı, KSE üçgeninin alanı kadar dara kaybı ve tüketici rantı P m SKP t alanı kadardır.
Kısa dönemde S 1 olarak gösterilen konut arzı, uzun dönemde S 2 konumunu alır. Düşük kiralar nedeniyle yeni kiralık konut üretilmemesinin ekonomik olmamasının yanında mevcut konutların bakımsızlıktan konut niteliğini kaybetmesi ya da mobilyalı olarak kiraya verilmesi nedeniyle P t kira tavanından arz edilen konut miktarı Q 2 ’den Q 1 ’e düşerken, kiraya verilen konut miktarı Q 2 -Q 1 arası kadar azalacaktır. Sonuç olarak kira tavanı uygulaması ile birlikte Q 5 – Q 2 arası kadar konut açığı zamanla büyüyerek Q 5 – Q 1 arası kadar olacaktır.
Taban Fiyat Politikası Taban fiyatı (asgari fiyat, minimum fiyat, destekleme fiyatı) politikasında, devlet üreticileri korumak amacıyla desteklenen ürünlerin piyasa fiyatını belirli bir fiyatın altına düşmemesini üreticilere garanti etmesidir.. Devletin üreticilere garanti ettiği bu fiyata taban fiyat denir.
S D E K L Q P 0 QsQs QdQd QEQE PEPE PtPt Arz ve talep hiçbir müdahale olmadığı takdirde etkin piyasa fiyatı P E, piyasa miktarı Q E ’dir. Hükümetin taban fiyatı P t seviyesinde belirlediğini düşünelim. P t seviyesinde talep edilen miktar Q d ve arz edilen miktar Q s kadardır. Grafiğe baktığımızda Q s -Q d arası (K-L) kadar bir arz fazlası oluşmaktadır. Hükümet fiyat düşüşünü önlemek için bu arz fazlasını satın alır. Hükümet A(KQ d Q s L) kadar üreticiye ödeme yapar. Tarımsal ürünlerde hükümetler ortaya çıkan arz fazlasını satın alır ve depolar.
Hükümetler daha sonra oluşan bu arz fazlasını; Düşük gelirli kişilere verebilirler, İhraç edebilirler, Fakir ülkelere yardım amacıyla verebilirler, Okullarda beslenme ihtiyacını finanse etmede kullanabilirler, Bu talep fazlasını piyasaya tekrar sürerse, bu fiyat üzerinde bir baskı oluşturur ve fiyatın düşmesine neden olur. Böylece politika başarısız olur. Tarımsal ürünlerde arz fazlasının oluşmaması için, hükümetler çoğu kez dönüm miktarı kısıtlaması getirirler. Ancak bu yaklaşım, kaynakların bir kısmı atıl kaldığı için ekonomiye maliyet yükler.
Satış Fiyatı Üzerine Verginin Konulması ve Verginin Yansıması Vergi, devletin en büyük gelir kaynağıdır. Bu vergiler, verginin alınış şekline göre Dolaylı vergiler ve dolaysız vergiler olmak üzere ikiye ayrılır. Dolaysız Vergiler (vasıtasız vergiler): gelir ve servet üzerinden alınan vergiler örnek verilebilir. Dolaylı Vergiler (Vasıtalı Vergiler): harcamalar üzerinden alınan vergileri ifade eder (KDV, ÖTV vb.). Dolaylı vergiler hesaplanış şekline göre spesifik ve advalorem vergiler olmak üzere ikiye ayrılır. Spesifik vergiler: ağırlık, uzunluk ve hacim gibi çeşitli şekillerde saptanan fiziki ölçüm birimi üzerinden alınan vergilerdir. Örneğin petrolün litresi üzerinden alınan vergi örnek verilebilir.
Advalorem Vergiler: malın değeri üzerinden ve belirli bir yüzdeye göre hesaplanan vergi türüdür. Örneğin KDV (%1, %8, %18 gibi). Bir malın üzerine vergi konulduğunda; arz eğrisi yukarı doğru kayar. Ancak arzın azalması advalorem vergiler ve spesifik vergiler için farklıdır. S S + Spesifik Vergi S + Advalorem Vergi P Q 0 Spesifik Vergilerde Arz Eğrisi Satın alınan mal biriminin özelliğine göre satın alınan mal miktarı üzerinden maktu olarak alındığında tıpkı sabit masraf gibi vergi miktarı kadar sola ve ilk arz eğrisinden paralel olarak kayar. Çünkü vergi miktarı satın alınan tüm birimlerde aynı miktardadır.
Advalorem Vergilerde Arz Eğrisi Malın satış fiyatı üzerinden alındığından satış miktarı arttıkça artmaktadır. Vergiler bir maliyet unsuru gibi arzın azalmasına neden olurken piyasa dengesinin ve dolaysıyla piyasa fiyatının değişmesi sonucunu doğurmaktadır. Genellikle arz ve talep eğrilerinin esnekliğine göre verginin daima küçük ya da büyük bir oranının tüketicilere veya üreticilere yansıtılması söz konusu olmaktadır. Verginin Yansımasında Talep Eğrisinin Rolü Eğer talep esnekse, yani alıcılar o malı satın almaktan kolaylıkla vazgeçebiliyorlarsa malın üzerine konulan bir spesifik vergi büyük ölçüde satıcıya (üreticiye) yansımaktadır. Aksi durumda yani talep esnek değilse, alıcılar o malı satın almaktan vazgeçemiyorlarsa malın üzerine konulan bir spesifik vergi büyük ölçüde alıcıya (tüketiciye) yansıtılacaktır.
E d = 0 Olması Durumunda Verginin Yansıması D S1S1 S2S2 P1P1 P2P2 Talebin fiyat esnekliğinin sıfır olduğunu varsayalım. Vergiden önce P 1 fiyatından Q * kadar mal satın alan tüketiciler, satış fiyatı üzerinden S kadar bir vergi alınması halinde bu defa aynı miktar malı P 2 fiyatından satın alacaktır. Talep eğrisinin fiyat eksenine paralel olduğu bir durumda verginin tamamı tüketicilere yansıtılmaktadır. P Q Q* E1E1 E2E2 Vergi ( s ) 0
E d <1 Olması Durumunda Verginin Yansıması Talep esnekliğinin katsayısı birden küçükse, tüketicilerin fiyat değişikliklerine karşı göstereceği tepkiler düşük olur. Grafiğe göre talebin esnek hale gelmesi, tüketicilere yansıtılan vergilerin bir kısmının da üreticilere yansıtıldığı görülmektedir. bir önceki grafikte vergi tamamen tüketicilere yansıtılmıştı. D S1S1 S2S2 Q1Q1 Q2Q2 P1P1 P2P2 P3P3 Q E1E1 E2E2 L P 0 K
E d >1 Olması Durumunda Verginin Yansıması Talep eğrisinin esnekliği yükseldikçe ve eğim azaldıkça talep eğrisi yatıklaşmaktadır. Grafiğe baktığımızda talep eğrisi arz eğrisinden daha yatık ve verginin üreticiye yansıması tüketicilerden daha fazladır. S2S2 S1S1 P2P2 P1P1 P3P3 E2E2 E1E1 P 0 K L D Q Q2Q2 Q1Q1
Talep esnekliği sonsuz olduğunda talep eğrisi yatay eksene (miktar eksenine) paraleldir. Tüketicilerin fiyat değişmelerine karşı duyarlılığı tamdır. Talebin fiyat esnekliğinin sonsuz olduğu durumda verginin tamamını satıcılar (üreticiler) öder. E d = ∞ Olması Durumunda Verginin Yansıması Q1Q1 S2S2 E1E1 E2E2 S1S1 Q2Q2 D P P3P3 Q 0
Verginin Yansımasında Arz Esnekliğinin Rolü
Arz esnekliği birden küçük olması durumunda arz eğrisi dike yakındır. Vergi yansıması durumuna baktığımızda, verginin büyük bir kısmını üretici ödemektedir. E s < 1 Olması Durumunda Verginin Yansıması S1S1 S2S2 Q1Q1 Q2Q2 P0P0 P3P3 P4P4 E1E1 E2E2 K L D Q P 0
Arzı esnek olan bir malın satılan birim miktarı başına E 2 L kadarlık bir spesifik vergi konulmuş olduğunu varsayalım. Arz azalır ve arz eğrisi sola doğru kayarak S 2 konumunu alır. Fiyatlar yükselirken miktar düşmektedir. Arz esnekliğinin birden büyük olduğu durumda; üretici alan (P 3 P 4 KL) kadar vergi öderken tüketici alan (P 6 P 4 E 2 K) kadar vergi ödemektedir. Sonuç olarak verginin büyük bir kısmını tüketici ödemektedir. E s > 1 Olması Durumunda Verginin Yansıması S2S2 S1S1 E2E2 E1E1 P6P6 P P4P4 P3P3 0 Q Q4Q4 Q5Q5 D K L Sonuç olarak; talebin esnekliği yüksek ise vergiyi üretici öderken, arzın esnekliği yüksek ise vergiyi tüketici ödemektedir.
Devlet Tarafından Üreticilere Sübvansiyon Verilmesi Örneğin Pamuk’a sübvansiyon verildiğini varsayalım. Ürüne sübvansiyon verilmeden önce S 1 arz eğrisinin D talep eğrisi ile E 1 noktasında denge geldiğini ve piyasa fiyatının P 3 ve piyasa miktarının Q 3 ’tür. Ürüne sübvansiyon verildiğinde arz artar ve arz eğrisi sağa kayarak S 2 konumunu alır ve denge E 2 noktasında oluşur. Denge fiyatı P 2 ve denge miktarı Q 5 olur. Sübvansiyon sonrasında tüketiciler P 2 fiyatından mal satın alırlar. Üreticiler ürünlerini daha düşük bir fiyata satarken, devletten birim başına S kadar bir sübvansiyon almaktadırlar. D Q Q5Q5 Q3Q3 0 E1E1 S1S1 S2S2 E2E2 a b c d e k f M N K P1P1 P2P2 P3P3 P4P4 P5P5 P S
Sübvansiyon sonrası tüketici rantındaki değişme Sübvansiyon öncesi = a+b Rant artışı = c+e Toplam rant = a+b+c+e Sübvansiyon sonrası üretici rantındaki değişme Sübvansiyon öncesi = c+d Sübvansiyon sonrası = b+k Toplam rant = c+d+b+k Hükümetin sübvansiyon miktarı = b+k+c+e+f
BENİ SABIRLA DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM
KAYNAKÇA DİNLER, Zeynel, (2016), Mikro Ekonomi, Gözden Geçirilmiş 27. Basım, Bursa, s Bulmuş, İ. (2003). Mikro iktisat, Cantekin Matbaası, Ankara. Ünsal, E. (2007). Mikro İktisat, İmaj Yayınevi, Ankara.