Mahremiyet Bilinci ve Çocukluk Döneminde Mahremiyet Eğitimi PROF. DR. HURİYE MARTI Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı
Mahremiyet; Kişinin yalnız başına kalabildiği, başkalarıyla hangi yer, zaman ve koşullarda ne ölçüde ilişki ve iletişim kuracağına bizzat kendisinin karar verebildiği, dokunulmaz alandır.
Mahremiyet; Yaş, renk, ırk, din, cinsiyet fark etmeksizin insanların ortak hakkıdır. Sadece mahrem yerlerin örtünmesine indirgenemeyen bir kavramdır. Çok boyutludur; Beden, bilgi ve mekân gibi farklı alanları ilgilendirir.
Mahremiyet algısı, Sosyo-kültürel ortamın ve elbette bu ortamın bir parçası olan dinin etkisiyle şekillenir. Dolayısıyla, Mahremiyete dair sınırlar, sadece insan aklının ve beşerî hukukun değil aynı zamanda ilâhî iradenin de müdahale ettiği, koruduğu, korunmasını istediği ve çiğnendiğinde ceza öngördüğü sınırlardır.
Mahremiyet algısı, İnsanda, kendini fark ettiği, yetilerini keşfettiği, bedenini tanımaya ve varlığını adlandırmaya çalıştığı erken dönem çocukluk çağından itibaren gelişen ve alışkanlıkları belirleyen bir algıdır.
Mahremiyet eğitimi, Çocuğun kendisine ve diğer insanlara ait özel bir alan olduğunun farkına varması, sosyal hayat içinde özel alanını koruması başkasının özeline saygı duyması kendisi ile çevresi arasında sağlıklı sınırlar koyması bakımından son derece önemli bir eğitim alanıdır.
Mahremiyet eğitimi, Çocuğun özgürlüğünü kısıtlayan Özgüvenini zedeleyen Yaşam alanını sınırlayan Kuşkucu, korkak, aciz olmasına sebep olan bir eğitim DEĞİLDİR.
Mahremiyet eğitimi, Çocuğu güçlendiren Kendini tanımasını ve özel hissetmesini sağlayan Ruhsal ve cinsel açıdan korumasını temin eden Özsaygısının ve saygınlık kültürünün gelişmesine fırsat veren “Sınır” kavramını öğreten bir eğitimdir.
Mahremiyet eğitimini kimlerden alıyoruz? Mahremiyet, gizli ve özel olanı ilgilendirdiği için bir taraftan merak, diğer taraftan utanç uyandıran, dolayısıyla itina isteyen bir alandır. Belki de bu yüzden çoğu zaman cinsellik ve mahremiyet eğitimlerinin aileler tarafından atlandığı ya da ötelendiği görülmektedir.
Mahremiyet eğitimini kimlerden alıyoruz? Araştırma sonuçlarına göre yoğunluk sırası şöyle: Yazılı ve görsel basından İnternetten ve sosyal medyadan Arkadaşlarımızdan Okuldan Ailemizden Doktordan
Mahremiyet eğitiminin yaşı Erken dönem çocukluk evresi önerilir. Eğitimde sade, sakin, kararlı, çocuğun yaşına uygun, aşırılıktan uzak, korkutmadan bilgilendiren bir üslûp kullanılmalıdır. Diğer yandan aslında mahremiyet eğitiminin yaşı yok gibidir. Çünkü insanoğlu her yaşta mahremiyete dair yeni tanımlar geliştirir ve bakışını günceller.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve içinizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin (dinlenmek için) elbiselerinizi çıkardığınız zaman ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin için mahrem vakitlerdir… Çocuklarınız erginlik çağına geldiklerinde, kendilerinden öncekilerin izin istedikleri gibi izin istesinler. İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. ” (Nûr, 58-59)
Muâviye b. Hayde ile Peygamberimiz (s. a Muâviye b. Hayde ile Peygamberimiz (s.a.s) arasında şöyle bir konuşma geçmişti: Ey Allah’ın Resûlü, örtülmesi gereken yerlerimizi kimin yanında örtelim? Hanımından ve cariyenden başka herkese karşı örtülmesi gereken yerlerini ört. Peki, bir erkek başka bir erkeğin yanında nerelerini örtmeli? Gücün yettiğince avret yerlerini kimseye göstermemeye çalış! Kişi tek başına olunca ne kadar örtünmesi gerekir? Kendisinden hayâ edilip utanılmaya en lâyık olan zat, Allah’tır. (Tirmizî, Edeb, 22; Ebû Dâvûd, Hammâm, 2)
Beden mahremiyetine dair eğitimin ana ilkeleri Özel alan tanımlaması Özel alan ihlâlinde tepki Bedenim bana özeldir bilinci Soyunma ve giyinmede yalnızlık Banyo ve tuvalette yalnızlık ve örtünme Sevgi sunumunda mahrem bölgeleri kullanmama Fiziksel baskıya karşı direnme
1. “Özel alan” tanımlaması Çocuğa iki yaşından itibaren bedeninin özel/mahrem bölgeleri öğretilmeli, anne-baba kendi özelini çocuktan saklamaya başlamalı, özelin sadece doktora ve gerektiğinde anne-babaya gösterilebileceği, diğerlerinin dokunmasına kapalı olduğu anlatılmalıdır.
2. Özel alan ihlâlinde tepki Özel alan ihlali olduğunda sağlıklı ve tutarlı tepkiler vererek, onun da tepki vermesi gerektiği çocuğa öğretilmelidir. Çocukla birlikteyken mahremiyet ihlali içeren durumlarla karşılaşıldığında, çocuğun duyacağı şekilde bunun doğru olmadığına dair sağlıklı tepkiler verilmelidir.
3. “Bedenim bana özeldir” bilinci Anne babalar tıpkı kendi bedenlerinin dokunulmazlığını savundukları gibi, çocukların bedenlerinin de dokunulmazlığını kabul etmelidir. Çocuğun bedeni ile ilgili tasarruflarında çocuğu bilgilendirmeli ve onun onayını almaya dikkat etmelidir. Örneğin, tedavi için iğne yapılması gereken bir çocuk habersizce apar topar muayene masasına yatırılmamalı, terlemiş bir çocuğun sırtına zorla havlu sokulmamalıdır.
4. Soyunma ve giyinmede yalnızlık Çocuğa ilk denemelerinden itibaren cesaret verilerek kendi başına giyinip soyunması öğretilmelidir. Bunu başaramadığı zamanlarda anne-babası çocuğun elbiselerini herkesin içerisinde değiştirmemeli, kimsenin görmediği bir ortamda giyinmesini sağlamalıdır. Anne-babanın da çocuğun görmeyeceği bir alanda giyinmesi, çocuğun bütüncül bir mahremiyet duygusu geliştirmesi açısından önemlidir.
Misver b. Mahreme anlatıyor: Çocuklar ev içinde ve dışında çamaşırsız ve çıplak gezdirilmemelidir. Misver b. Mahreme anlatıyor: “Bir gün ağır bir taş taşırken üzerimde ince bir peştamal vardı. Taş kucağımdayken peştamalım çözüldü ve onu yerine götürene kadar kucağımdan bırakamadım. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s) ‘Dön de elbiseni al. Sakın çıplak gezmeyin!’ buyurdu.” (Müslim, Hayız, 78)
5. Banyo ve tuvalette yalnızlık ve örtünme Tuvalete birlikte girmek veya tuvaletin kapısını açık bırakmak, çocuğa her an mahremiyetinin ihlal edilebileceği fikri verir. 4 yaşından itibaren, anne-baba gerekiyorsa kapının önünden ayrılmamalı ama asla içeri izinsiz girmemelidir. Hz. Peygamber (s.a.s) de iki kişinin tuvalet ihtiyacını giderirken yan yana gelip konuşmalarını ve birbirlerinin avret yerlerine bakmalarını yasaklar.
Çocuk, ebeveyn ya da kardeşler aynı anda banyo yapmamalı, mecburiyet durumunda çamaşırlarını çıkarmadan yıkanmalıdır. Allah Resûlü (s.a.s) açıkta banyo yapan bir adam gördü. Bunun üzerine minbere çıktı ve bir konuşma yaptı. Önce Allah’a hamdedip, O’nu övdü, sonra şöyle buyurdu: “Allah halimdir, hayâ sahibidir, kusurları örter. Hayâyı ve örtünmeyi sever. Biriniz gusledeceğinde kapalı yerde yıkansın.” (Nesâî, Gusül ve teyemmüm, 7)
6. Sevgi sunumunda mahrem bölgeleri kullanmama Anne-baba, eş-dost ve akrabalar çocuğa sevgi gösterirken mahremine dokunmamalı, özel bölgelerini göstermesine yönelik şakalar yapmamalıdır. Vücudunun bütünüyle sevimli ve dokunulabilir olduğu fikri, çocuğu sevgi zannettiği istismar davranışlarına karşı korunmasız hale getirmektedir.
7. Fiziksel baskıya karşı direnme Anne-baba ve akrabalar, sevgi gösterileri sırasında çocuğa kendisini güçsüz ve aciz hissettirecek derecede büyük ve orantısız güç kullanmamalıdır. İstemediği halde kucaklamak, öpmek, kollarını ve bacaklarını hareket ettirmesine izin vermemek, kurtulma çabasına rağmen sıkıştırmak, çocuğa sevgi değil çaresizlik ve korku yaşatmaktadır.
Samimiyetin dozunu kaçıran sevgi hareketleri, çocuğun art niyetli bir kimseye de kolaylıkla teslim olmasına sebep olabilen hatalı davranışlardır. Çocuğa “Bir başkasının sana dokunması ancak senin iznine bağlıdır.” mesajı verilmeli, kendisine güç uygulandığında karşılık vermesi gerektiği öğretilmelidir.
Mekan mahremiyetine dair eğitimin ana ilkeleri Oda özel alandır. Çocuğun odası, mahrem alanıdır. Yatakların ve odaların ayrılması
1. Oda özel alandır. Üç-dört yaşlarından itibaren çocuğa ebeveynin odasına girerken kapıyı çalması ve izin istemesi gerektiği, özel alanın ancak izinle kullanıma açılabileceği, bir başkasının evinde yatak odası ve banyo gibi özel alanlara girilmeyeceği anlatılmalıdır.
Peygamberimiz (s.a.s) buyuruyor ki, “Sizden biriniz bir yere girmek için üç kere izin istediği halde kendisine izin verilmezse hemen geri dönsün.” (Buhârî, İsti’zân, 13)
Bir adamla Hz. Peygamber (s.a.s) arasında şöyle bir konuşma geçmişti: Ey Allah’ın Resûlü, annemin yanına girmek için izin isteyecek miyim? Evet. Ama ben onunla aynı evde oturuyorum. Yanına girerken ondan izin iste. Ama ona ben hizmet ediyorum. Ondan izin iste, onu çıplak olarak görmek ister misin? Hayır. O hâlde, izin almadan annenin yanına girme. (Muvatta’, İsti’zân, 1)
2. Çocuğun odası, mahrem alanıdır. Anne-baba da çocuğun odasına girerken izin istemeli, çocuğun giyindiği ana rastlarsa özür dilemelidir. Çocuğun eşyalarını, çantasını, çekmecelerini, ceplerini ondan izinsiz karıştırmamalıdır. Kur’an’ın, “Birbirinizin kusurlarını ve mahremini araştırmayın.” (Hucurât, 12) emri, anne baba tarafından hem çocuğa öğretilmeli hem de bizzat uygulanmalıdır.
3. Yatakların ve odaların ayrılması İki yaşından itibaren çocuk yavaş yavaş bağımsızlığını kazanır. Bu dönemde anne-babasından ayrı bir odada yatmaya başlayabilir. Kardeşlerin yataklarını ayırma konusunda beş yaştan itibaren hassasiyet gösterilmelidir. Peygamberimizin tavsiyesi, yatakları ayırmanın en geç on yaşında gerçekleşmesi yönündedir.
İlkokul dönemiyle birlikte kız ve erkek çocukların odaları ayrılmalıdır. Çünkü beraber bulundukları odada giyinip soyunurken, yatarken, temizlenirken birbirlerinin özel alanını ihlal edebilirler. Eğer imkan yoksa, paravanla ayrılarak odada kendilerine özel alanlar oluşturulmalıdır.
Çocukların ayrı yataklarda yatmasının sağlanamadığı durumlarda her birinin ayrı yastığı ve ayrı örtüsü olması sağlanmalıdır. Hz. Peygamber (s.a.s) buyuruyor ki, “Erkek erkeğin, kadın da kadının avret yerine bakamaz. Bir örtünün altında erkek erkeğin, kadın da kadının tenine dokunamaz.” (Müslim, Hayız, 74)
Çocuklarımıza mahremiyet eğitiminde temel mesajımız Sen özelsin. Bedenin sana Allah’ın emanetidir, değerlidir ve dokunulmazdır. Özel alanını korumalı, başkalarının özel alanına saygılı olmalısın. Sınırlarını bilmeli, sınır ihlâlinde büyüklerine haber vermelisin.
TEŞEKKÜRLERİMLE