BENİM YAŞLARIM.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Bilgisayar ve Internet Bağımlılığı
Advertisements

HANGİMİZ KARŞILAŞMADIK Kİ SAHTE YÜZLERLE
5 EKİM Bu gün var edildim, buradayım, varım. Müthiş bir
Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya...
SENİ SEVİYORUM Oyhan Hasan BILDIRKİ Sesli İzleyin.
Çıkarma işlemi ...
OLGUNLAŞMAK Can DÜNDAR.
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında
EĞİTİM BAŞARISINI ARTTIRMADA ANNE BABANIN ROLÜ
? ? ? Bugünlerde şu soruları kendinize soruyor musunuz?
Ilk göz ağrım.
Zaman Bırakır Seni Avuçlarıma Ben ne çabuk sen oldum, sarardı mevsimin tenindeki dokunuşu, Yağmurlarda üşüdüm, bekledim seni ey sevdiğim, Hasretine.
Paris ve sen Yağmur yağıyor Bu sonbahar Eskiden olduğu gibi
BAĞLAÇLAR.
Kendimizi evlenince, bir bebek sahibi olunca, sonra bir tane daha olunca yaşamın daha güzel olacağına inandırmışızdır. Sonra çocuklarımızın yeterince yetişkin.
YAŞAMIMIZDAKİ İKİLEM.
Meksika'da Inka tapınaklarına ç ıkmak isteyen Avrupalı bir grup arkeolog, birka ç yerli rehberle yola koyuluyor. Dağın tepesindeki tapınaklara giden uzun.
Ben ZİYA LEVENT TOPÇUOĞLU.
ANıLaRıM.
UNUT BENİ CAN Bu kaçıncı gece hasretinle yandığım kaçıncı gece yıldızları yıkadığım göz yaşlarımla? Mesafeler yırtıldı hıçkırıklarımla Bosnalı kadınlar.
ÖYLE BİRİNİ SEVİN Kİ.
Size de olur mu bilmem ; her ölümün ardından yaşamın peşine düşerim ben... Yakın bir dostu toprağa verir vermez, kabrinin çiçekleri kurumadan daha, ihmal.
YAŞ OTUZBEŞ.
OLGUNLAŞMAK Can DÜNDAR.
MASAL KAHRAMANLARI Oyhan Hasan BILDIRKİ SEVGİYE SUSAMAK.
Hülya Büyüköner Cansıla
BABALAR VE KIZLARI.
Halil KANARGI’dan BEN TUTSAĞIM YÜREĞİNDE SENİN
Bu slayt gösterisini SESLİ ve kendi akışında izleyiniz
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
ÇOCUKLAR İÇİN BEŞ SEVGİ DİLİ
DEMLİDİR SEVDAM MARVAN OĞUZ
UNUTMA Ki ….
SORGUDUR HAYATIM Bu slayt gösterisini SESLİ ve kendi akışında izleyiniz MARVAN OĞUZ.
Turgay - Ama belliydi böyle olacağı Nicedir başlamıştı belirtiler: Yolda çocuklar "Amca şu topu atıversene” diye seslendiklerinde.
ŞAHİNBEY REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Bir bedende atan kalp gibiydik!
YEDİEYLÜL İLKOKULU Kişisel Sınırlarımız
Yüküm ağır,çok yorgunum, Gel birde sen yorma! Olan oldu giden gitti,
SEN İSTANBUL GİBİSİN Şiir: Müslüm KIZIL GÜFTE: Necdet Rüştü Efe TARA
BİR AŞK HİKAYESİ Bizimkisi bir aşk hikayesi
SIFATLAR( ÖN ADLAR).
İLKÖĞRETİM ÇAĞI ÖĞRENCİLERİNİN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ.
ÇOCUKLARIMIZ Çocuklar sizin çocuklarınız değil,
YUMAKLICERİT ORTAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Hazırlayan: Ayşegül ATA
IŞIĞI BEYİNLERİNDE TAŞIYANLARIN
Türk Kadınlar Birliği ülkemizde her yıl çocukları için büyük fedakarlığa katla­nan annelerden birini yılın annesi seçer. Yılın annesinin kişiliğinde tüm.
TABLOLAR RÜBAİLER ve Teoman Bayer Değerli kardeşim Teoman Bayer’in
Kendimizi evlenince, bir bebek sahibi olunca, sonra bir tane daha olunca yaşamın daha güzel olacağına inandırmışızdır. Sonra çocuklarımızın yeterince yetişkin.
bitmeyen sevgi Genç adam ellerinde bir buket çiçek, sahile koşarak geldi... Gözleri şöyle bir sahilde gezindi, aradığını göremeyince ilk gördüğü banka.
CANIM ANNEM DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN SENİ ÇOK SEVİYORUM
EĞİTİM BAŞARISINI ARTTIRMADA ANNE BABANIN ROLÜ
OYUN ve OYUNCAKLAR.
SIFATLAR( ÖN ADLAR).
Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya...
E R G E N L İ K ERGENLİK DÖNEMİ FİZİKSEL GELİŞİM
Film Gösterim Proğramı (Aralık 2016)
AKCİĞER MERİDYENİ.
DALAK MERİDYENİ.
ERGENLİK.
SANJIAO MERİDYENİ.
OLGUNLAŞMAK Can DÜNDAR HAZIRLAYAN MİNE AKTAŞ
ERGENLİK.
MİDE MERİDYENİ.
İyimserlik.
Kendimizi evlenince, bir bebek sahibi olunca, sonra bir tane daha olunca yaşamın daha güzel olacağına inandırmışızdır. Sonra çocuklarımızın yeterince yetişkin.
Anne en kıymetlimiz. Anne En sevdiğimiz şey.
ten okuyacağınızyazılar Gençlerin ve Eşlerin Hayal Dünyasından Gerçek Hayata Pişmanlık İçinde Uyanışları Anneler-Babalar.
Sunum transkripti:

BENİM YAŞLARIM

İNSAN 5 yaşına gelmeden anlıyor; açlığın öldürdüğünü, soğuğun dondurduğunu, ateşin yaktığını... Sevgisizliğin insanın canını acıttığını... Duyguları, nesneleri, kişileri, çevresini tanıyor. Her şey ona çok büyük görünüyor: Ev, masa, anne, baba...

10'una gelmeden oyunla, sayılarla, harflerle tanışıyor. Azgın bir iştahla öğreniyor. Kız ya da erkek olduğunu fark ediyor. Dünyanın evde, okulda kendisine anlatılandan da büyük olduğunun ayırdına varıyor.

15'inde, tam da en çok kendini sevdireceği çağda, sivilcelenen yüzünden, değişen bedeninden utanırken aşkı keşfediyor. Dış dünya kadar iç dünyanın da büyük salonları ve kendisinin bile bilmediği odaları olduğunu, açıldıkça o odalardan devasa bahçelere çıkıldığını hissediyor, büyüleniyor. Şarkıların içinde sevdalar gezdirdiğini, şiirin her türden hasreti dindirdiğini anlıyor. Aşk acısını öğreniyor. Yine de seviyor; ille seviyor, inadına seviyor.

20'sinde putlarını yıkıyor, başkaldırıyor, kanatlanıyor. Her şey ona küçük görünüyor: Ev, masa, anne, baba... "Dünya küçükmüş; büyük olan benim" efelenmeleri başlıyor. Lakin dünya bunu bilmiyor. O yüzden 20'ler çoğu zaman hayal kırıklıklarıyla geliyor.

25'inde ayaklar biraz yere değiyor. Okul bitiyor, iş telaşı başlıyor. Sınıfta öğrenilenlerin akı, sokaktaki gerçeklerin karasına çarpıp grileşiyor. Yolu hızlı gelenler çabuk yorularak, sevdiğini bulanlarsa kalbinden vurularak evleniyor genelde... 5 yıl önce uzak bir ülke olan "istikbal", daha yakına geliyor. "Bir denizde yangın çıkarma" hayali erteleniyor. "Dünya zor"laşıyor.

30'unda muhasebeye başlıyor insan: "Dünya hâlâ beni tanımadı, üstelik galiba ben de dünyayı tam tanımıyorum" dönemi... Mevcut bilgilerin sorgu yeri... Kuşkunun beyliği... Tehlikeli yaşlar: "Bunun nesine hayran oldum ki ben" pişmanlıkları, "Hakkımı yediler" sızlanmaları, sırta saplanan hançerler, çelmeler, dost kazıkları, ağır ağır olgunlaştırıyor insanı...

35, yolun yarısı... Hiç okul asmadan, evden kaçmadan, bir terasta sevdiğiyle öpüşüp bir çadırda uyanmadan 20'sine gelenler için gecikmiş telafi çağları... Daha önce hiç yüz verilmemiş ana-babaların sözüne yeniden kulak kabartılan yaşlar... Olgunluğun karasuları...

40'ında Eski kotlar dar gelmeye, saçlara ak düşmeye, aile büyükleri yaşlanıp ölmeye başladığında bocalıyor insan... Panik, kadınları kuaföre sürüklüyor, erkekleri araba galerilerine; ve ikisini birden yeni sevda hayallerine... Yiten gençliğe, boyalı saçlarla, içe çekilen karınlarla, kırmızı arabalarla çare aranıyor.

45'inde "istikbal" denilen o uzak ülkenin toprağına ayak basıyor insan... Hem ölüm yarınmış gibi, hem hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamasını öğreniyor. Eski dostlar, hatıralar kıymete biniyor. Didişmenin yerini sükûnet, böbürlenmenin yerini nedamet, kinin yerini merhamet alıyor. "Keşke"ler "iyi ki"lerle, hırslar hazlarla yer değiştiriyor. Bu dünyayı silkelemekten, daha iyi bir dünya için kavga vermekten vazgeçmeseniz de, öbür dünya umuduna da kulak kabartıyorsunuz, ara sıra...

Genellenemez tabii; bunlar benim yaşlarım Genellenemez tabii; bunlar benim yaşlarım. Sonrasını bilmiyorum henüz; öğrendikçe yazarım.

Can Dündar...