EMPATİK İLETİŞİM
EMPATİ Kavramlar Empati Bireyin, kendisini karşısındaki kişiye yansıtması, onun gibi düşünmesi, kişilerin deneyimlerini paylaştıkları bir kişilerarası iletişim süreci. Empati kelimesi Türkçede eşduyum olarak da kullanılmaktadır. Psikoloji, psikiyatri ve iletişim ile ilgili alanlarda “eşduyumlu anlayış” (empathic understanding) ve “eşduyumlu olma” (being empathic) kavramlarının sık kullanıldığı görülmektedir. Empatide iki yön vardır: Mesaj veren kişinin söylediklerini anlam bakımından anlamak, diğeri duygularını anlamak ve bunu ona iletmektir.
Empati kuran kişinin diğer kişinin duygusal durumunu tam ve doğru olarak belirlemesinin benzer duyguların hissedilmesinde de etkili olduğu açıklanmaktadır. Böylelikle empatik iletişim başarı ile sonuçlanır. Empatinin duygusal yaklaşımları içermesi nedeniyle sempati ile karıştırıldığı görülmektedir. Empatinin sempati gibi iyilikseverlik, sevecenlik, merhametlilik ve onaylama anlamına geldiği düşünüldüğünden kavramlar karışabilmektedir. Empati de karşıdaki kişinin duygu ve düşüncelerini anlamak, sempatide duygu ve düşüncelerle yandaş olmak ve hak vermek esastır.
Empatide özdeşim kurulmaz, sempatide diğer kişi ile özdeşim kurulmaktadır. Sempati karşıdaki kişi ile duygu ve düşünce bakımından tam bir örtüşme halidir. Kişi haksızlığa uğradığını düşünüyorsa, sempati kuran kişi de böyle düşünür, sempati kurduğu kişi ile tam bir uyum içerisindedir. Örneğin, ilk çocukluk dönemindeki çocukların yere düşen bir çocuk ile aynı duyguları hissederek onun gibi ağladıkları görülmüştür. Bu noktada sempati kurulmaktadır.
Empati sempatiden farklı işleyen, bilişsel ve kişilerarası bir süreçtir. Çalışma yaşamında empati, kişilerin görevlerini yerine getirmesinde, iletişimin doğru olarak gerçekleştirilmesinde, karşılıklı anlayış, işbirliği ve güvenin yaratılmasında etkili olmaktadır. Özellikle bazı mesleklerde örneğin, öğretmenlik de empati ilkesinin kullanılması, karşıdaki kişinin doğru olarak anlaşılmasına ve etkili bir iletişim kurulmasına yardımcı olabilir.
EMPATİNİN BİLEŞENLERİ Duygusal Bileşen: Diğer kişinin psikolojik durumunun paylaşılması ve duygularının anlaşılması yeteneği. Etik Bileşen: Empati ile diğer kişiye yardım etmek için içsel bir istek duyma. Bilişsel Bileşen: Diğer kişinin objektif tutumlarından bakış açısının ve hislerinin anlaşılması ve entelektüel özelliklerinin tanımlanması yeteneği. Davranışsal Bileşen: Diğer kişinin bakış açısının anlaşılmasına yönelik iletişim ile yanıt verilmesi.
Empatinin gelişebilmesi için iki kişi arasında bir etkileşim olmalı ve bu etkileşimin psikolojik ve kişilerarası yönleri bulunmalıdır. Empati kavramı psikolojik, bilişsel ve duygusal bileşenlere sahip olduğundan tanımlanması güçtür. Bilişsel fenomene göre empati kuran kişi diğer kişinin deneyimlerini anlayarak, bakış açısını ortaya koyabilmelidir. Duygusal fenomene göre ise empati kuran diğer kişinin duygularını anlamalıdır.
Empati kavramı, 1950’li yıllara kadar bilişsel nitelikli bir kavram olarak ele alınmış, “empati ölçümü” adı altında daha çok kişilerin birbirlerini nasıl algıladıkları ölçülmüştür. 1960’lı yıllarda bilişsel boyutun yanında duygusal boyutunun da bulunduğu vurgulanmıştır; bu yıllarda bir insanın karşısındaki kişi gibi hissetmesi, empati olarak kabul edilmiştir. 1970’li yıllarda ise üçüncü aşamaya gelindiğinde, empati diğer kişinin rolüne girerek onun bakış açısı ve biliş durumunun anlaşılması ile ilgilidir.
Empati kuran ve kurulan arasındaki anlayışın ortaya çıkması, çocukluk döneminden itibaren bilişsel yapının gelişmesine bağlıdır ve deneyimlerle gelişir. Bu kavram, “diğer kişinin bakış açısını onun rolüne girerek zihinsel/entelektüel ya da akıl yolu ile tanımlanması” olarak açıklanmaktadır. Empati dört aşamada, gerçekleşir: 1. Diğer kişi ile iletişim kurulması, 2. Diğer kişinin içinde bulunduğu durum ve bilişsel yönünün anlaşılması, 3. İletişim ve davranış özelliklerinin tanımlanması, 4. Bakış açısının algılanması ve diğer kişiye yardımın gerçekleşmesi.
EMPATİNİN GELİŞİMİ Kişi, empati kurarken, diğer kişileri anlamaya ve onlar gibi hissetmeye yönelir, o kişinin içinde bulunduğu duruma ilişkin bir tepki geliştirmez. Bu eğilim, karşıdaki kişinin anlaşılması ve bu anlayışın ona iletilmesi ile doğru olarak gerçekleşmiş olur. Karşılıklı olarak duygu paylaşımına açık ve hazır olmak kişilerarası ilişkilerde “çok yakın olma” davranışı ile ilişkilidir. Bu eğilimde, empati zihinsel ve duygusal anlayışı içermekte ve içgörüyü yansıtmaktadır. İnsanları anlamak istemek, sabır ve anlayışla beklemeyi bilmek, empati oluşumuna hazır olunduğunu gösterir.
Yapılan araştırmalara göre, empati zaman içerisinde öğrenilir Yapılan araştırmalara göre, empati zaman içerisinde öğrenilir. Empatik tepkiler, kişilerin bu konuda yaşadığı deneyimlerin sayısına bağlı bir artış göstermektedir. Kişiler, sosyalleşme sürecinde, gözlemleri yolu ile karşıdaki kişiyi daha fazla anlayabilmektedirler. Empati kişinin kendi yaşantılarına bağlı olarak, benzer yaşantılara göre bir çıkarım yapabilmesi ile ilişkilidir. Ancak sadece benzer deneyimler olması karşıdaki kişi ile tam olarak empati kurmaya yetmeyeceği gibi, bir kişinin empati kurması için benzer yaşantılara sahip olması da şart değildir. Benzer deneyimler olmadığı durumlarda da karşıdaki kişinin dünyasının anlaşılması mümkündür.