BATI EDEBİYATINDA EDEBİ AKIMLAR İSMET YILMAZ T D E KAHTA ANADOLU LİSESİ.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI
Advertisements

SERVET-İ FÜNUN VE FECRİ ATİ
HAZIRLAYAN: TDE ÖĞRETMENİ BURCU ARICAN
EDEBİ AKIMLAR
TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
EDEBİYAT AKIMLARI KLASİSİZM(KURALCILIK) ROMANTİZM(DUYGUCULUK)
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
ANI Öykü Özfırat 11D.
Kitabın konusu: Hayalleri olan bir gencin lise son sınıfta babasını kaybetmesiyle hayallerinin yıkılışı ve beraberindeki hayat mücadelesi.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİ.
KEREM GUVENTURK CAN DIVITOGLU 11/C
FEM DERSANESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ
KIZILCAHAMAM ANADOLU LİSESİ
Parnasizm Realizmin şiire yansımış biçimine Parnasizm denir. Fransa'da 1860'ta "Çağdaş Parnas" adlı şiir dergisinin çevresinde toplanan sanatçılara "parnasyen" adı.
BATI EDEBİYATINDA EDEBİ AKIMLAR
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Meşrutiyet (1908) ten sonra memlekette başlayan ve o devirde “Türkçülük” adı verilen milliyet hareketi, “edebiyatta milli kaynaklara.
FELSEFEYE GİRİŞ II An Introduction to Philosophy
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA ŞİİR
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
Performans Ödevi Ders : Dil ve Anlatım Konu : Makale (Makale Nedir?Makale Çeşitleri Nelerdir ? Makalenin Özellikleri) Öğrenci Bilgileri İsim: Burak.
Sembolizm 19.yüzyılın ikinci yarısında parnasizme tepki olarak ortaya çıkmış bir akımdır.
EDEBİYATIMIZDA İLKLER
1-5 NİSAN GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLER
TÜRKÇE / Olay Yazıları (Fabl-Fıkra-Tiyatro)
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
TANZİMAT EDEBİYATI ÇIKMIŞ SORULAR.
BATI EDEBİYATINDA EDEBİ AKIMLAR
OTUZ BEŞ YAŞ ŞAİRİ ( ).
Tanzimat dönemi öğretici metinler
VARLIK FELSEFESİ ( ONTOLOJİ )
SANAT TARİHİ.
Evrensel Ahlak Yasasının Varlığını Kabul Edenler
HÜSEYİN CAHİT YALÇIN ( )
ROMAN.
EDEBİ AKIMLAR.
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI
SELÇUK TÜREYEN SELÇUK TÜREYEN DERİNCE 19 MAYIS ANADOLU LİSESİ UZMAN TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI ÖĞRETMENİ.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR ( ) Naturalizm’in temsilcisidir. Ahmet Mithat geleneğini sürdürür. Dili sadedir. Kahramanlarını çevrelerinin.
Servet-İ fünun edebİyatI
Düşünceyi Geliştirme Yolları
ERBAA SINAV DERGİSİ DERSHANESİ. 1. SORU İstanbullu Hoca olarak da anılan Reşit Efendi hangi romanın kahramanıdır?
ELEŞTİRİ TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ VE TEMSİLCİLERİ Piribeyli Lisesi HAZIRLAYAN: YASİN MAYA 11/TM SINIFI NO:139 Piribeyli Lisesi HAZIRLAYAN: YASİN MAYA 11/TM.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU ( )
Aruzu ustaca kullandığı , ulusal duyguları ön plana çıkardığı vatan millet konuları şiirleri ile ün yapmıştır. Milli Edebiyat akımının ilkelerini benimseyen.
Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme almıştır. Sonraki yıllarda.
Konu : DÜZYAZI TÜRLERİNDEN MASAL – ANI – HİKAYE - ROMAN
GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT GÜZEL SANATLAR İÇİNDE EDEBİYATIN YERİ
AD:Melisa Yelda SOYAD:Mutluer NO:27 KONU:Natüralizm ve Realizm.
AD:Melisa Yelda SOYAD:Mutluer NO:27 KONU:Natüralizm ve Realizm.
Düşünceyi Geliştirme Yolları
TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER DENEME. GENEL ÖZELLİKLER 1.Öğretici metinle bakımından Cumhuriyet döneminde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir 2.Cumhuriyet.
III . ROMAN.
Türk Edebiyatında Anı Ve Anı Türünde Yazılan Önemli Eser Ve Yazarları * * * *
İBRAHİM ŞİNASİ.
TANZİMAT EDEBİYATI’NIN OLUŞUMU
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI
Edebiyat,sanat,siyaset,ticaret,spor gibi alanlarda başarılı olan; insanlık adına faydalı işlerde bulunan insanların hayatlarının.
 Divan edebiyatı, Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra meydana gelen yazılı edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatı etkisi altında gelişmiştir. Bu etki,
YAHYA KEMAL BEYATLI ( ). Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme.
Batı Edebiyatındaki Edebi Akımlar  HÜMANİZM HÜMANİZM  KLASİSİZM KLASİSİZM  ROMANTİZM ROMANTİZM  REALİZM REALİZM  NATÜRALİZM NATÜRALİZM  PARNASİZM.
FECR – İ ÂTİ TOPLULUĞU ( 1909 – 1912)
10edebiyat.net. Tanzimat'tan önce roman kavramına yabancı olan toplumumuzda hikâye kavramı, halk hikâyeleri ve mesnevilerle bir tutulmuş, bir bakıma halk.
Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatının Dönemleri ( ) GAZİANTEP
Alt Başlık. ELEŞTİRİ NEDİR?  Şiir, tiyatro, hikâye, roman, resim, heykel, film gibi bir sanat veya düşünce eserinin, zayıf ve güçlü yönleri göz önünde.
V. Ünite Sanat Felsefesi ESTETİK.
SOHBET (SÖYLEŞI). SOHBET NEDIR?
Öykü ( Hikaye ). Gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi mümkün olayların kişi, zaman ve mekâna bağlı olarak farklı bir kurguyla anlatılmasına "öykü (hikâye)"
Sunum transkripti:

BATI EDEBİYATINDA EDEBİ AKIMLAR İSMET YILMAZ T D E KAHTA ANADOLU LİSESİ

KLASİSİZM(KURALCILIK) 17. yy’da Fransa ‘da ortaya çıkmıştır. 17. yy’da Fransa ‘da ortaya çıkmıştır. Eski Yunan ve Latin edebiyatları örnek alınmıştır. Eski Yunan ve Latin edebiyatları örnek alınmıştır. Akıl ve sağduyu önemsenmiştir. Akıl ve sağduyu önemsenmiştir. Gerçeğe uygunluk aranmıştır. Gerçeğe uygunluk aranmıştır. Doğa kavramı insan ruhu anlamında kullanılmıştır. Doğa kavramı insan ruhu anlamında kullanılmıştır. İnsan dışındaki her şey ihmal edilmiştir. İnsan dışındaki her şey ihmal edilmiştir. Dil, soyluların konuşma dilidir. Dil, soyluların konuşma dilidir. Eserlerde biçim önemlidir. Eserlerde biçim önemlidir. Sanat için, sanat yapılmıştır. Sanat için, sanat yapılmıştır. Özellikle trajedi ve komedi gelişmiştir. Özellikle trajedi ve komedi gelişmiştir. Kusursun insan anlatmak için kusursuz bir dil kullandılar. Kusursun insan anlatmak için kusursuz bir dil kullandılar. Ahlak ve erdem yapıtların bir özelliği haline geldi. Ahlak ve erdem yapıtların bir özelliği haline geldi. Tip romanları yazıldı. Tip romanları yazıldı. Rasyonalizm(akılcılık) vardır Rasyonalizm(akılcılık) vardır

Temsilciler: C ORNAİLLE C ORNAİLLE MOLİERE MOLİERE LA FONTAİNE LA FONTAİNE LA BRUYERE LA BRUYERE RACİNE RACİNE MONTAİGNE MONTAİGNE AHMET VEFİK PAŞA AHMET VEFİK PAŞA ŞİNASİ ŞİNASİ FENELON FENELON DDESCARTES DDESCARTES

ROMANTİZM(DUYGUCULUK) Akıl ve sağduyu bir kenara itildi. Akıl ve sağduyu bir kenara itildi. Sanat, toplum içindir. Sanat, toplum içindir. Sanatçılar yapıtlarında kendilerini gizleyemediler. Sanatçılar yapıtlarında kendilerini gizleyemediler. Ulusal efsaneler,Hıristiyanlık mucizeleri işlendi. Ulusal efsaneler,Hıristiyanlık mucizeleri işlendi. İyi-kötü, ak-kara,güzel-çirkin gibi çatışmalar, zıtlıklar akımın özelliği oldu. İyi-kötü, ak-kara,güzel-çirkin gibi çatışmalar, zıtlıklar akımın özelliği oldu. Karakter romanları yazıldı. Karakter romanları yazıldı. Dram bu akımla ortaya çıktı. Dram bu akımla ortaya çıktı. Doğa betimlemeleri yapılmaya başlandı. Doğa betimlemeleri yapılmaya başlandı. Edebiyata tam bir özgürlük gelmiştir. Edebiyata tam bir özgürlük gelmiştir. Üslup kapalı ve süslüdür. Üslup kapalı ve süslüdür.

TEMSİCİLER SCHİLLER SCHİLLER VİCTOR HUGO VİCTOR HUGO GOETHE GOETHE LAMARTİNE LAMARTİNE MUSSET MUSSET PUŞKİN PUŞKİN J.J. ROUESSEAU J.J. ROUESSEAU NAMIK KEMAL NAMIK KEMAL AHMET MİTHAT EFENDİ AHMET MİTHAT EFENDİ R. MAHMUT EKREM R. MAHMUT EKREM A.HAMİT TARHAN A.HAMİT TARHAN

REALİZM(GERÇEKÇİLİK) Gözlem ve araştırma ön plana çıkmıştır. Gözlem ve araştırma ön plana çıkmıştır. Anket yöntemiyle bilgi toplamışlar. Anket yöntemiyle bilgi toplamışlar. A.Comte’ un Pozitivizm(Olguculuk) felsefesi bu akımı doğurmuştur. A.Comte’ un Pozitivizm(Olguculuk) felsefesi bu akımı doğurmuştur. Yazarlar kendilerini gizlemiş, nesnel davranmışlar. Yazarlar kendilerini gizlemiş, nesnel davranmışlar. Yansıtma ve ayna anahtar sözcüklerdir. Yansıtma ve ayna anahtar sözcüklerdir. Töre romanları yazıldı. Töre romanları yazıldı. Sanat için sanat görüşü benimsendi.(biçimsel güzellik) Sanat için sanat görüşü benimsendi.(biçimsel güzellik) En çok gelişen türler öykü ve romandır. En çok gelişen türler öykü ve romandır. İnsan yaşadığı çevreyle birlikte ele alınmış. İnsan yaşadığı çevreyle birlikte ele alınmış. Her sınıftan insan edebiyata konu oldu. Her sınıftan insan edebiyata konu oldu.

TEMSİLCİLERİ FLAUBERTE - R.MAHMUT EKREM FLAUBERTE - R.MAHMUT EKREM BALZAC - S.PAŞAZADE S. BALZAC - S.PAŞAZADE S. DOSTOYEVSKİ- HALİT ZİYA DOSTOYEVSKİ- HALİT ZİYA GORKİ - RAFİK HALİT GORKİ - RAFİK HALİT STENDHAL -YAKUP KADRİ STENDHAL -YAKUP KADRİ ÇEHOV -HALİDE EDİP ÇEHOV -HALİDE EDİP TOLSTOY - TOLSTOY - LONDON LONDON TURGANYEV TURGANYEV DİCKENS DİCKENS HEMİNGVAY HEMİNGVAY STEİNBECK STEİNBECK

NATURALİZM Realizm’in ileri bir aşamasıdır. Realizm’in ileri bir aşamasıdır. Taine’ in Determinizm’inden,Bernard’ ın deney yönteminden, Darvin’in soyaçekim kuramından etkilendi. Taine’ in Determinizm’inden,Bernard’ ın deney yönteminden, Darvin’in soyaçekim kuramından etkilendi. İnsanın bütün özellikleri bilim çıplaklığıyla anlatılmalıdır. İnsanın bütün özellikleri bilim çıplaklığıyla anlatılmalıdır. Toplum için sanat tercih edildi. Toplum için sanat tercih edildi. İnsanın çirkin, kötü tarafları da anlatılmalıdır. İnsanın çirkin, kötü tarafları da anlatılmalıdır. Sanat, doğanın bir kopyası gibi olmalıdır. Sanat, doğanın bir kopyası gibi olmalıdır. Yazar, bir tutanakçı gibidir. Yazar, bir tutanakçı gibidir. Herkes kültürlerine göre konuşturulmuştur.Argo yani sokak dili edebiyata girmiştir. Herkes kültürlerine göre konuşturulmuştur.Argo yani sokak dili edebiyata girmiştir. Her eserin savunduğu bir tez vardır. Her eserin savunduğu bir tez vardır.

TEMSİLCİLER: BEŞİR FUAT EMİLE ZOLA NABİZADE NAZIM DAUDETMAUPASSANETSTEİNBECK HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR

PARNASİZM Şiirde gerçekçilik demektir. Şiirde gerçekçilik demektir. Şiir Sanat, sanat içindir. Sanat, sanat içindir. Şiirde biçim ve teknik kusursuz olmalıdır. Şiirde biçim ve teknik kusursuz olmalıdır. Şiirde bütün renkler bulunmalıdır. Şiirde bütün renkler bulunmalıdır. Bir kuyumcu titizliğiyle çalışmışlar. Bir kuyumcu titizliğiyle çalışmışlar. Nesnel bir şekilde dış dünyayı anlatmışlardır. Nesnel bir şekilde dış dünyayı anlatmışlardır. En çok sone biçimini kullanmışlardır. En çok sone biçimini kullanmışlardır. Şiirde bilgi ön planda olmalıdır. Şiirde bilgi ön planda olmalıdır.

TEMSİLCİLERİ: LİSLE LİSLE GAUTİER GAUTİER BANVİLLE BANVİLLE COPPE COPPE HEREDİA HEREDİA TEVFİ FİKRET TEVFİ FİKRET YAHYA KEMAL YAHYA KEMAL

SEMBOLİZM Parnasçılara tepki olarak doğmuştur. Parnasçılara tepki olarak doğmuştur. Duygulardaki güzellik önemsendi. Duygulardaki güzellik önemsendi. Bir duyguyu sembol olarak karşılama gücü bulunan sözcüklere başvurmuşlardır. Bir duyguyu sembol olarak karşılama gücü bulunan sözcüklere başvurmuşlardır. Şiir, söz ile musiki arasında ama sözden ziyade musikiye yakındır. Şiir, söz ile musiki arasında ama sözden ziyade musikiye yakındır. Güzellik plastiktir(Parnas); her zaman plastik değildir.(Sembolist) Güzellik plastiktir(Parnas); her zaman plastik değildir.(Sembolist) Dış dünyada görülenler değil, sezilenler, izlenimler,gerçeğin altındaki gizli gerçek anlatılmaya çalışıldı. Dış dünyada görülenler değil, sezilenler, izlenimler,gerçeğin altındaki gizli gerçek anlatılmaya çalışıldı. Anlam kapalı, yorum sonsuzdur. Anlam kapalı, yorum sonsuzdur. Dil, sanattan anlayanların dilidir. Dil, sanattan anlayanların dilidir. Serbest nazım ortaya çıktı., Serbest nazım ortaya çıktı., Sanatta idealizm yaygınlaştı. Sanatta idealizm yaygınlaştı. Şiir, somuttan soyuta yöneldi. Şiir, somuttan soyuta yöneldi.

TEMSİLCİLERİ: RİMBAUD RİMBAUD MALLERME MALLERME BAUDLAİRE BAUDLAİRE VERLAİNE VERLAİNE VALERY VALERY CENAP ŞAHABETTİN CENAP ŞAHABETTİN CAHİT SITKI TARANCI CAHİT SITKI TARANCI AHMET HAŞİM AHMET HAŞİM AHMET HAMDİ TANPINAR AHMET HAMDİ TANPINAR AHMET MUHİP DIRANAS AHMET MUHİP DIRANAS Ş EYH GAL İ P Ş EYH GAL İ P

EGZİSTANSİYALİZM(VAROLUŞÇULUK) İnsanın kendinden önce gelen ve onu belirleyen özü yoktur. İnsanın kendinden önce gelen ve onu belirleyen özü yoktur. İnsanda var oluş, özden önce gelir. İnsanda var oluş, özden önce gelir. Bilinç bizi bir başkaya, bir seçime, götürür. Bilinç bizi bir başkaya, bir seçime, götürür. İnsan bu seçimi yaparken özgürdür. İnsan bu seçimi yaparken özgürdür. Ancak doğru seçim yapıp yapmadığını bilemez, bu yüzden bunalıma düşer; hayat, seçim,bunalım biçiminde sürüp gider. Ancak doğru seçim yapıp yapmadığını bilemez, bu yüzden bunalıma düşer; hayat, seçim,bunalım biçiminde sürüp gider. Descartes’in “düşünüyorum, o halde varım.” görüşüne dayanır. Descartes’in “düşünüyorum, o halde varım.” görüşüne dayanır. İnsana yol gösterecek tek varlık yine insandır. İnsana yol gösterecek tek varlık yine insandır.

TEMSİLCİLERİ: SARTE SARTE A. CAMUS A. CAMUS KAFKA KAFKA Türk edebiyatında bu akımı bir dünya görüşü olarak benimsemiş bir sanatçı yoktur. Türk edebiyatında bu akımı bir dünya görüşü olarak benimsemiş bir sanatçı yoktur.

Sezgicilik Sezgicilik (İntüisyonizm), felsefi bir kavram olarak sezgiye akıl, zihin ve soyut düşünme karşısında hem öncelik, hem de üstünlük tanıyan felsefe akımıdır. Henri Bergson akımın kurucusudur, bu nedenle kimi zaman felsefe tarihinde Bergsonculuk olarak adlandırılması da sözkonusudur. Sezgicilik (İntüisyonizm), felsefi bir kavram olarak sezgiye akıl, zihin ve soyut düşünme karşısında hem öncelik, hem de üstünlük tanıyan felsefe akımıdır. Henri Bergson akımın kurucusudur, bu nedenle kimi zaman felsefe tarihinde Bergsonculuk olarak adlandırılması da sözkonusudur.

Sezgiciliğe göre bilginin, özellikle de felsefe bilgisinin kaynağı ve temeli sezgidir. Burada önemli olan sezgi kavramının içeriğidir. Felsefi anlamda sezgi, bir tür açılma, doğrudan doğruya keşfedilme ve dolaysız, aracısız birden bire kavranılma anlamında kullanılmaktadır. Buna göre, varlıkları bize oldukları gibi veren bilgi, sezgidir. Bergson'da bu kavram daha da özel bir anlamda gerçeği dolaysızca kavrama yetisi olarak belirtilmiş, algıların ve zihnin bir tür bireşiminden müteşekkil sayılmıştır. Bergson'da, kendi bilincine varmış içgüdüler sezgi olarak değerlendirilir ve bu kavram felsefenin merkezine oturtulur. Sezgiciliğe göre bilginin, özellikle de felsefe bilgisinin kaynağı ve temeli sezgidir. Burada önemli olan sezgi kavramının içeriğidir. Felsefi anlamda sezgi, bir tür açılma, doğrudan doğruya keşfedilme ve dolaysız, aracısız birden bire kavranılma anlamında kullanılmaktadır. Buna göre, varlıkları bize oldukları gibi veren bilgi, sezgidir. Bergson'da bu kavram daha da özel bir anlamda gerçeği dolaysızca kavrama yetisi olarak belirtilmiş, algıların ve zihnin bir tür bireşiminden müteşekkil sayılmıştır. Bergson'da, kendi bilincine varmış içgüdüler sezgi olarak değerlendirilir ve bu kavram felsefenin merkezine oturtulur.