( )
HAYATI Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1889 yılında Mısır’ın Kahire şehrinde doğmuştur. Sanat hayatına Fecriati topluluğunda başlayan sanatçının, Ümit, Servet-i Fünun, Resimli Kitap gibi dergilerde şiirleri yayımlanmıştır. Yakup Kadri’nin bireysel sanat anlayışından toplumsal anlayışa geçmesi Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında ülkenin durumuna yakından şahit olmasıyla gerçekleşir. 13 Aralık 1974’te Ankara’da tedavi görmekte olduğu Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde hayatını kaybetmiştir.
- Önce Fecriati’de yer almış, sonra Milli Edebiyat topluluğunda yer almıştır. Cumhuriyet Döneminde de eser vermiştir. Eserlerinde güçlü bir gözleme dayanan realizm vardır. Başarılı bir gözlemcidir. Karakterleri yansıtmada başarılıdır. Türk edebiyatına tezli roman düşüncesini getirmiştir..
“ ” İnsan Türk olur da nasıl Kemal Paşadan yana olmaz. #YABAN
ESERLERİ ROMAN: Kiralık Konak (1922) Nur Baba (1922) Hüküm Gecesi (1927) Sodom ve Gomore (1928) Yaban (1932) Ankara (1934) Bir Sürgün (1937) Panaroma (2 cilt, 1953) Hep O Şarkı (1956) HİKAYE: Bir Serencam (1914) Rahmet (1923) Milli Savaş Hikâyeleri (1947)
DEVAMI Mensur Şiir: Erenlerin Bağından (1938) Okun Ucundan (1940) Tiyatro: Nirvana (1909) Veda (1909) Sağanak (1929) Mağara (1934) Hatıra (Anı): Zoraki Diplomat (1955) Anamın Kitabı (1957) Vatan Yolunda (1958) Politikada 45 Yıl (1968) Gençlik ve Edebiyat Hatıraları (1969)
ESERLER İ NDEN BAZILARI
Ahmed Midhat Efendi'nin hikâyeleri Yakup Kadri'yi dil, fikir ve konu bakımından etkiler. Onun hikâyeciliğini iki döneme ayırmak yanlış olmaz. Bir Serencam ve Rahmet teki hikâyeleri Edebiyat-ı Cedide anlayışını yansıtır. Bu hikâyelerde ferdî ve ailevî konuları işler. Yazar, toplum-fert çatışmasını temel alır yılları arasında Maupassant'ın da tesiriyle yazdığı hikâyelerinde yavaş yavaş sanat anlayışı değişir ve sade bir dille daha gerçekçi bir çizgide yol almaya başlar. Ahmed Midhat EfendiEdebiyat-ı CedideMaupassant
Yaban‘da Kurtuluş Savaşı yıllarını ve bu yıllardaki aydın halk çatışmasını işler. Bu romanında Türk köylüsünü cahil ve düşmanla işbirliği yapan insanlar olarak gösterdiği için birçok çevreden de tepki görmüştür. Bir Sürgün‘de II. Abdülhamit döneminde yaşanan sürgünleri işlemiştir. Ankara’da Cumhuriyet’in ilk on yılını ve yeni devletin yeni başkentini anlatır. Sanatçının ayrıca yıllarını kapsayan ve iki ciltten oluşan Panorama adlı romanı davardır. Eserleriyle sadece dönemleri yansıtmakla kalmaz, 1910’dan 1974’e kadar üslup özellikleri bakımından Türkçenin geçirdiği bütün evreleri de yansıtır.