ISTIKAMET UZERE OLMAK Hazirlayan ve Sunan: Zeki Kocer Hazirlayan ve Sunan: Zeki Kocer 1
بِسۡمِ ٱللهِ ٱلرَّحۡمَـٰنِ ٱلرَّحِيمِ HADIS " Cehennemin başlıca me'murları olan ondokuz zebânînin azabından necât bulmak isteyen kimse Besmele'ye devam etsin." Zirâ besmele ondokuz harftir. (4 -İbn Mâce, Edeb, 55.) HADIS " Cehennemin başlıca me'murları olan ondokuz zebânînin azabından necât bulmak isteyen kimse Besmele'ye devam etsin." Zirâ besmele ondokuz harftir. (4 -İbn Mâce, Edeb, 55.) 2
HADIS ”Tahkîkan sizden bana en yakın olan kimse beni çokça salât ve selâmla yâd edenlerdir. " (2) Tirmizî, Ebû Dâvûd. 3
ISTIKAMET UZERE OLMAK لَيْسُوا سَوَاءً مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ اُمَّةٌ قَائِمَةٌ يَتْلُونَ ايَاتِ اللّهِ انَاءَ الَّيْلِ وَهُمْ يَسْجُدُونَ Al-i İmran / 113. Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar لَيْسُوا سَوَاءً مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ اُمَّةٌ قَائِمَةٌ يَتْلُونَ ايَاتِ اللّهِ انَاءَ الَّيْلِ وَهُمْ يَسْجُدُونَ Al-i İmran / 113. Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar 4
En’am / 161 ق ُلْ اِنَّنى هَدينى رَبّى اِلى صِرَاطٍ مُسْتَقيمٍ دينًا قِيَمًا مِلَّةَ اِبْرهيمَ حَنيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكينَ En’am / 161. De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi. ق ُلْ اِنَّنى هَدينى رَبّى اِلى صِرَاطٍ مُسْتَقيمٍ دينًا قِيَمًا مِلَّةَ اِبْرهيمَ حَنيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكينَ En’am / 161. De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi. 5
Hud / 112 فَاسْتَقِمْ كَمَا اُمِرْتَ وَمَنْ تَابَ مَعَكَ وَلَا تَطْغَوْا اِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصيرٌ Hud / 112. O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir. فَاسْتَقِمْ كَمَا اُمِرْتَ وَمَنْ تَابَ مَعَكَ وَلَا تَطْغَوْا اِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصيرٌ Hud / 112. O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir. 6
Fusilet / 30 اِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتى كُنْتُمْ تُوعَدُونَ Fusilet / 30. Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler. اِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتى كُنْتُمْ تُوعَدُونَ Fusilet / 30. Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler. 7
72.Cin Suresi/16 وَأَلَّوِ ٱسۡتَقَـٰمُواْ عَلَى ٱلطَّرِيقَةِ لَأَسۡقَيۡنَـٰهُم مَّآءً غَدَقً۬ا ١٦ (16) Şayet doğru yolda gitselerdi, bu hususta kendilerini denememiz için onlara bol su verirdik. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Rabbin) onu gitgide artan çetin bir azaba uğratır وَأَلَّوِ ٱسۡتَقَـٰمُواْ عَلَى ٱلطَّرِيقَةِ لَأَسۡقَيۡنَـٰهُم مَّآءً غَدَقً۬ا ١٦ (16) Şayet doğru yolda gitselerdi, bu hususta kendilerini denememiz için onlara bol su verirdik. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Rabbin) onu gitgide artan çetin bir azaba uğratır 8
01. HADIS * İmam Mâlik (radıyallâhu anh)'e ulaştığına göre, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur: "İstikamet üzere olun. (Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (Zâhirî ve bâtînî temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mü'min riayet eder." 9
2. HADISIN - 1. BOLUM * İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, elinde iki kitap olduğu halde yanımıza geldi ve: "Bu iki kitap nedir biliyor musunuz?" buyurdular. Cevaben: "Hayır, ey Allah'ın Resûlü! bilmiyoruz. Ancak bildirmenizi istiyoruz!" dedik. Bunun üzerine sağ elindekini göstererek: "Bu Rabbülâlemin'den (gelmiş) bir kitaptır. İçerisinde cennet ehlinin isimleri mevcuttur. Hatta onların babalarının ve kabilelerinin isimler de mevcuttur ve sonunda da icmal yapmıştır. Bunlara asla ne ilave yapılır, ne de onlardan eksiltmeye yer verilir. * İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, elinde iki kitap olduğu halde yanımıza geldi ve: "Bu iki kitap nedir biliyor musunuz?" buyurdular. Cevaben: "Hayır, ey Allah'ın Resûlü! bilmiyoruz. Ancak bildirmenizi istiyoruz!" dedik. Bunun üzerine sağ elindekini göstererek: "Bu Rabbülâlemin'den (gelmiş) bir kitaptır. İçerisinde cennet ehlinin isimleri mevcuttur. Hatta onların babalarının ve kabilelerinin isimler de mevcuttur ve sonunda da icmal yapmıştır. Bunlara asla ne ilave yapılır, ne de onlardan eksiltmeye yer verilir. 10
2. HADISIN- 2. BOLUMU Hiç değişmeden ebedi olarak sabit kalır" buyurdular. Sonra sol elindekini göstererek: "Bu da Rabbülâlemin'den bir kitaptır. Bunun içinde de ateş ehlinin isimleri, onların atalarının isimleri ve kabilelerinin isimleri vardır. En sonda da icmâllerini yapmıştır. Bunlara asla ne ziyade yapılır, ne de eksiltmeye yer verilir!" buyurdular. Ashabı sordu: "Öyleyse ey Allah'ın Resûlü, niye amel ediliyor? Madem ki her şey önceden olmuş bitmiş, yazılmış ve artık yazma işinden fariğ olunmuş (bir daha yapma gayreti de niye)?" 11
2. HADISIN- 3. BOLUMU Resûlullah şu cevabı verdi: "Siz amelinizle doğruyu ve istikameti arayın! İtidali koruyun, Zira, cennetlik olan kimsenin ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanır; (daha önce) ne çeşit amel yapmış olursa olsun. Keza cehennemlik olanın ameli de cehennem ehlinin ameliyle sonlanır, hangi çeşit amel ile amel etmiş olursa olsun!" Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, sonra elindeki kitapları atıp, elleriyle işaret ederek dedi ki: "Rabbiniz kullardan artık fariğ oldu, birkısmı cennetlik, birkısmı da cehennemliktir." 12
3. HADIS * Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'dan anlatıyor: "Ademoğlu sabaha erdimi, bütün azaları, dile temenna edip: "Bizim hakkımızda Allah'tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de istikâmette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız!" derler." 13
04. HADIS 04. * Hz. Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Her hususta dosdoğru istikamet üzere olun; meyletmeyin. Ama buna güç yetiremezsiniz. Öyleyse bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. Kâmil mü'minden başkası abdesti (hakkı ile) muhafaza edemez." 14
5. HADIS 05. Ebu Ümame radıyallahu anh, Resûlullah'tan naklen anlatmıştır: "İstikamet üzere olun! İstikamet üzere olsanız, bu ne iyidir! Amellerinizin en hayırlısı namazdır. Abdesti ancak kâmil mü'minler (hakkıyla) muhafaza ederler." 05. Ebu Ümame radıyallahu anh, Resûlullah'tan naklen anlatmıştır: "İstikamet üzere olun! İstikamet üzere olsanız, bu ne iyidir! Amellerinizin en hayırlısı namazdır. Abdesti ancak kâmil mü'minler (hakkıyla) muhafaza ederler." 15
06. HADIS 06. Abdullah b. Abbas demiştir ki. Bütün Kur'ân içinde Resulullah'a bu âyetten daha ağır ve daha çetin bir âyet nazil olmamıştır: Ve bunun içindir ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Hud Sûresi ve benzerleri beni ihtiyarlattı" ve bazı rivayette "Beni Hud Sûresi ihtiyarlattı." buyurmuştur 16
(Fussîlet, 41/30) âyeti ve... Doğruluk demek olan istikâmet; ehl-i hakîkatça, itikatta, amelde, yemede, içmede, hâlde, sözde ve bütün davranışlarda ifrat ve tefritten sakınıp nebîler, sıddîkler, şehidler ve sâlihlerin yolunda yürümeye îtinâ gösterme şeklinde yorumlanmıştır. (Fussîlet, 41/30) âyeti de, işte bu, Allah’ın rubûbiyetini itiraf ve birliğini tasdik edip, iman, amel ve muâmelelerinde peygamberlerin yürüdüğü şehrahta yürüyenleri, ötelerde saf saf meleklerin karşılayıp, korku ve tasanın kol gezdiği o ürpertici vasatta onları müjdelerle coşturacaklarını haber veriyor. Doğruluk demek olan istikâmet; ehl-i hakîkatça, itikatta, amelde, yemede, içmede, hâlde, sözde ve bütün davranışlarda ifrat ve tefritten sakınıp nebîler, sıddîkler, şehidler ve sâlihlerin yolunda yürümeye îtinâ gösterme şeklinde yorumlanmıştır. (Fussîlet, 41/30) âyeti de, işte bu, Allah’ın rubûbiyetini itiraf ve birliğini tasdik edip, iman, amel ve muâmelelerinde peygamberlerin yürüdüğü şehrahta yürüyenleri, ötelerde saf saf meleklerin karşılayıp, korku ve tasanın kol gezdiği o ürpertici vasatta onları müjdelerle coşturacaklarını haber veriyor. 17
EFENDIMIZN... Zâten O’nun, duygu, düşünce ve davranışları da hep istikâmet edâlı değil miydi.? Ve huzur, kurtuluş ve ebedî saadete eriş beklentileriyle sığınan bir sahâbiye: “ -Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol” diyerek, iki cümlelik “cevâmiu’l-kelim” ile, bütün itikâdî ve amelî esasları ihtiva eden istikâmeti hatırlatmıyor muydu? Zâten O’nun, duygu, düşünce ve davranışları da hep istikâmet edâlı değil miydi.? Ve huzur, kurtuluş ve ebedî saadete eriş beklentileriyle sığınan bir sahâbiye: “ -Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol” diyerek, iki cümlelik “cevâmiu’l-kelim” ile, bütün itikâdî ve amelî esasları ihtiva eden istikâmeti hatırlatmıyor muydu? 18
NÜKTELER… DÜNYA-AHİRET DENGESİ Halife Harun Reşid'in kardeşi olduğu söylenen Behlül Dana'dan şöyle naklederler: Behlül, bir gün sarayın avlusunda uzun ve kalın bir kalasın bir ucuna gitmiş tutup kaldırmış. Sonra öbür ucuna gitmiş yine tutup kaldırmış. Sonra tam ortasından kavrayıp kaldırmak istemiş; ama bir türlü başarılı olamamış. Bütün gayretleri boşa gitmiş. Pencereden olayı seyreden Harun Reşid, Behlül'ü huzuruna çağırmış ve "Sen saatlerce orada ne uğraşıp duruyordun? O koca kalası kaldıramayacağın belli. Ne diye vaktini boş yere harcadın?" diye sormuş DÜNYA-AHİRET DENGESİ Halife Harun Reşid'in kardeşi olduğu söylenen Behlül Dana'dan şöyle naklederler: Behlül, bir gün sarayın avlusunda uzun ve kalın bir kalasın bir ucuna gitmiş tutup kaldırmış. Sonra öbür ucuna gitmiş yine tutup kaldırmış. Sonra tam ortasından kavrayıp kaldırmak istemiş; ama bir türlü başarılı olamamış. Bütün gayretleri boşa gitmiş. Pencereden olayı seyreden Harun Reşid, Behlül'ü huzuruna çağırmış ve "Sen saatlerce orada ne uğraşıp duruyordun? O koca kalası kaldıramayacağın belli. Ne diye vaktini boş yere harcadın?" diye sormuş 19
Behlül Behlül, "Bu kalasın bir ucu dünya, öbür ucu ahiret olsa, ben teker teker uçlarından kaldırabilir miyim? diye düşündüm. Sonra bakalım, hem dünyayı hem ahireti beraber kaldırabilir miyim, dedim; ama ne yaptımsa hakkından gelemedim." demiş. 20
BU UZUNCA KALASI NASIL KALDIRALIM? A, DAN MI YOKSA D, DEN MI? ( Ahiret ve Dunya Dengesi) A, DAN MI YOKSA D, DEN MI? ( Ahiret ve Dunya Dengesi) 21
İstikâmet İş te yolculu ğ a kesilen bilet Gidi ş dönü ş de ğ il tek istikâmet İş te yolculu ğ a kesilen bilet Gidi ş dönü ş de ğ il tek istikâmet 22
Bülbülün Çilesi Dili Belası... Susmuyor bu yürek, dinmiyor sancı! Ne desem de sözüm geçmiyor hancı Bu Hanın sahibi sen isen eğer, Dinle de derdimi dökeyim hancı! Kalmadı mecalim anla be hancı... Susmuyor bu yürek, dinmiyor sancı! Ne desem de sözüm geçmiyor hancı Bu Hanın sahibi sen isen eğer, Dinle de derdimi dökeyim hancı! Kalmadı mecalim anla be hancı... 23
İstikamet ve şairler.. Hud suresi, istikamet Dosdoğru ol bu keramet Hakka vasıl ol, marifet Rabbim Allah istikamet 24
Nasıl Olur Da Sana Secde Etmez Bir İnsan! Kaç trilyon hücreden, yaratırsın bedeni, Her bedene yüklersin, bir varoluş nedeni. Evrendeki her zerre, tesbih ederken seni, Baş eğerken emrine, bu kâinat, bu mîzan; Nasıl olur da Sana, secde etmez bir insan! 25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35