Benim Çocukluğumda soframıza kuşlar konar, Rüyalarımıza melekler uğrardı. Kapımızdan Yoğurtçu, bahçemizden ishakkuşu, kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi....

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
halı kilim orman gülü yakacak kömür sevgi yolu bundan böyle
Advertisements

Sincabi öykücü can özoguz Fon müziği: Ezginin Günlüğü.
Orhan Veli Şiirler: Müzik: Ezginin Günlüğü
SENİ ÇOK SEVİYORUM ANNE …
Mümkün Olmuyor Ağlamak Ama
SES DÜĞMESİNİ AÇABİLİRSİNİZ
.Her evin bir kaç girişi var .Her ev yüksek bahçe duvarları ile çevrili..Mahalle çevresi de yüksek duvarlarla çevrili. Duvarlar, düşmanlardan korunmak.
(ses düğmesini açabilirsiniz) Birisi size derse ki:
Anne Mümkün Olmuyor Ağlamak Ama Sol Yanım Acıyor Necdet YILMAZ 2008
Ne Güzeldir. Dört gözle beklediğiniz bir haberin gelmesi...
İSTANBUL 'da Gün Doğumu Tayfun AVINCA.
HAZIRLAYAN Gülşah DURAN
BİLMECELER  .
Geliyor Boğaziçi'nden doğru Bir iskeleden kalkan vapurun sesi, Mavi sular üstünde yine Bembeyaz Kızkulesi.
AH YÜREĞİMİN SEGAH MAKAMI Ah be sevdalım Ah be belalım Ah Yüreğimin segah makamı! Yazlarım üşüyor yoksun! Kaçıncı koyduğum işaret takvimlere? Kaç sonbaharı.
ÖYKÜ Lütfen SESLİ izleyiniz....
1/10 Zamir A B C D Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zamir olan kelime, nesne görevindedir? Bahçede hepimiz oturuyorduk. Sınıfta kimseyi bulamadı. Hayatı.
Bana Biraz İstanbul Verin SESİ AÇIN VE TIKLAYIN Bana biraz İstanbul verin arkadaşlar, İstanbul’un en güzel yerlerinden olsun. İçinde çocukluğum olsun;
5. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ 7. ÜNİTE IŞIK VE SES
aynı anda aynı sessiz geceye doğru “içim sıkılıyor” demişizdir …
UNUT BENİ CAN Bu kaçıncı gece hasretinle yandığım kaçıncı gece yıldızları yıkadığım göz yaşlarımla? Mesafeler yırtıldı hıçkırıklarımla Bosnalı kadınlar.
Keşke tanımasaydım seni Omuzlarıma bu kadar yük binmezdi o zaman Gözlerim ağlamayı bilmezdi O kadar sık kalbim çarpmazdı böyle delicesine, Benim de.
?.
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için ‘mouse’u tıklayınız.
9. Sınıf Dil ve Anlatım MART
Benim Çocukluğumda soframıza kuşlar konar, Rüyalarımıza melekler uğrardı. Kapımızdan Yoğurtçu, bahçemizden ishakkuşu, kalbimizden yeni çıkan şarkılar.
İSTANBUL ŞİİRLERİ.
Orhan Veli Fotoğraf ve metinler: Ö y k ü c ü Şiirler: Müzik: Ezginin Günlüğü.
B Ü Y Ü L E Y İ C İ S O N Tıklayarak ilerleyiniz ve sesi açınız.
ZARF (BELİRTEÇ).
türkçe performans ödevi
Anne ayı, “Sarı Yumak, bu gece erken uyumalısın, yarın okula başlıyorsun” dedi. Sonra okul çantasını onun ayak ucuna koydu.
HüLYaMa Hülyaların hep gerçek olsun Üzüntüler senden çok  çok uzak dursun Lacivertler düşmesin yüreğine Yaşamın hep beyaz gül olsun Arkadaşım,canım dostum,bacım.
?
1.soru Aşağıdaki sözcüklerden hangisi Türkçenin ses yapısına uymaktadır ? A. Telefon B. Spor C. Yosun D. Saat.
1/20 Yapısına Göre Fiiller A B C D “ Annesi sonunda bebeği uyutabildi.” cümlesindeki fiilin çeşidi aşağıdakilerden hangisidir? Tezlik Yaklaşma Sürerlik.
BİR ESKİ OTOMOBİL Ben bir otomobilim. Eskimişim. Buraya atmışlar. Çok zaman geçmiş. Kimse almamış. Ben bir otomobilim. Eskimiş.
DEMLİDİR SEVDAM MARVAN OĞUZ
Eski Sokaklar.
=>SES BİLGİSİ
ZARF (BELİRTEÇ).
Hangi cümlenin yüklemi isim tamlamasıdır
Boya sandığına saklı düşler
Boya sandığına saklı düşler
ses düğmesini açabilirsiniz
Sabahları Hasan amcanın horozuyla uyanırdık… Kendi ellerimizle yumurtayı kümesten alırdık... Domatesi, biberi, patlıcanı, bahçeden koparırdık... Doğal.
TÜRKÇE PERFORMANS ÖDEVİ
İBRETLİK BİR HİKAYE.
26 Ağustos Gecesinde Saatler 2.30’dan 5.30’a Kadar
Hazırlayan: Görkem Akalın Sınıf ve Numara: 7-C 359
AKLIMDASIN...
SAVAŞ ÖLÜM YANGIN ŞİDDET DEPREM.
Ses Basınız.
Sevdiğime söyle Hazırlayan ::: SAHİN65.
Kuş hatıraları ibrahim sadri.
VERİMLİ DERS ÇALIŞMA.  Bahanelerle kendinizi küçültmeyin  Sizi engelleyen tek şey kendinizsiniz  Kendinizi engellemeyeceğinize söz verin Birbirinizden.
EVİMİ VE AİLEMİ SEVİYORUM
Çocuklar gibi sevindi kadıncağız. (durum zarfı) Nermin gibi güzel bir kızım var benim de. (sıfatın zarfı) Küçük kızım dün hasta gibiydi. (yüklem) Senin.
KÜSTAH FRANSIZ SPİKERİNE
Keloğlan ve Kuyu Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir Keloğlan’la ninesi varmış. Bunlar çok yoksul insanlarmış. Keloğlan’ın.
Tel: işte gidiyorum İşte gidiyorum... Karşılıksız bir aşka kurban ettim ömrümü! İşte gidiyorum, Toprak alsın benim de bu hazin öykümü...
SAKARYA TÜRKÜSÜ. SAKARYA TÜRKÜSÜ İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak.
GENEL TEKRAR - 07 FİİL ÇATISI FEM DERSHANELERİ TÜRKÇE.
. 25 SİHİRLİ FASULYE Bir zamanlar yoksul ve dul bir kadın varmış. Oğlu çok tembel bir delikanlı olduğu için paraları yok denecek kadar azmış. Bir gün.
İSİMLER: Varlıklara Verilişine Göre Adlar:
ŞİRİNLERİN BİR GÜNÜ.
İNSAN İNSANA. Bir Şiir ve Düşündürdükleri Selam Yola çıkınca her sabah, Bulutlara selam ver. Taşlara, kuşlara, atlara, otlara İnsanlara selam ver. Ne.
KARDELEN Sinopsis : Ataerkil bir sistemde yetişen bireyin kend i kızının eğitim hakkını elinden alması ve kızının daha sonrasındaki başarı hikayesi.
Çamaşır ve bulaşık makinenizi tam dolduğunda çalıştırın. Koyu renk çamaşırlarınızı düşük sıcaklıkta yıkayın. Temizlik malzemesi olarak, durularken daha.
Sunum transkripti:

Benim Çocukluğumda soframıza kuşlar konar, Rüyalarımıza melekler uğrardı. Kapımızdan Yoğurtçu, bahçemizden ishakkuşu, kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi.... Kışın bir sobamız olurdu, sobanın yanında bir kedimiz, kedinin önünde yün yumağı, bir hayat bilgisi fotoğrafı gibiydik... Yerli Malı Kullanan, Yurdunun üç tarafı denizlerle çevrili, kuru incir, üzüm, fındık, tütün, çay, narenciye, kavun, karpuz yetiştiren, kuru üzüm, incir satan karşılığında çamaşır makinesi, radyo ve otomobil alırdık... Bir Toprağın fertleri, biraz yoksul, biraz mütevekkil, biraz mahçup, biraz kırılgan, biraz naif ama hep umutlu insanlardık...

Özlerdik; Memleketimizi, halamızı, ince doğranmış bir dilim pastırmayı, yurttan sesler korosunu, akşam komşuluklarını, radyo tiyatrolarını, sabah ezanını, kalaycıyı, bozacıyı, münir nurettin şarkılarını, orhan boran yarışmalarını, kandil gecelerini, duvarlarımızın sarmaşıklarını, bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını, okul önü koz helvalarını, akşam oturmalarını ve hayatı...

Top oynardık, ip atlardık, kedi kovalar, taşlarla birbirimizin başını yarar, mahalle şavaşları çıkarır, gece olunca’da tutar babalarımızın elinden yazlık sinemaya gider, sadri alışık, vahi öz, belgin doruk, cüneyt arkın seyreder, olimpos gazozlar içer, güler eğlenir bağırır, çağırır, dönerken yıldızları sayardır, sıkı çoçuklardır... Hepimizin birer yıldızı vardı, onlara isim takardır, onlarda bize isim takardı, pus ve dumandan önce bu şehrin geceleri göz kırpan ve isimleri takılan yıldızları vardı... Benim yıldızıma mehlika adını vermiştik...

Biz kimsenden yana değildik, kimsenin de bizden yana olmasının istediği birileri olmazdı... Bir değirmendeydik öğütülen, öğütülürken türküler söylenen, buğday başaklarına benziyorduk, ben çorbalardan tarhanayı, yemeklerden kuru fasulyeyi, sigaralardan harmanı, belki bunun için çok sevdim... Yollar bozuk, musluklar bozuk, ziller bozuk, paralar bozuk, ama adamlar sağlamdı...

Bu şehrin yıldızları vardı, saçlarına kurdelalar takan, civitle yıkanmış beyaz çoraplarına leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan, Gözleri önlerinde yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde küçük çocukları vardı bu şehrin... Bu şehrin yıldızları vardı, ben fenerbahçeyi amcam vefayı tutardı, konya tahıl ambarı, mersin muz cennetiydi, taksimden fatihe troleybus kalkar, şişhanede mutlaka raydan çıkardı...

Vallahi hayat zor fakat çok matraktı, muammer karaca adına bira tiyatro binası yoktu, bizzat kendisi vardı, başımız ağrırdı komşumuz vardı, gönlümüz daralırdı komşumuz vardı, çorbamızı, umutlarımızı, memleket kadar kalbimizi paylaştığımız komşularımız vardı... Geceleri bekçimiz, gündüzleri sütçümüz, bizim kadar zayıfda olsa nohuta, makarnaya alışmamış olsada sarman adında bir kedimiz, ceperimizde kırık misketlerimiz, çamur bulaşığı ellerimiz, ve gülümseyen bir yüzümüz, göstermekten utanmayacağımız bir içimiz,bir araya gelerek çektirebileceğimiz bir aile fotoğrafımız vardı...

Bir sabah bütün iyi şeylerin ayvansaray iskelesinden hayal ülkesine doğru demir alan, bir Şirket-i Hayriyye vapuru gibi aramızdan ayrıldığını gördük... Sonra ayvansarayın suları çekildiğini yazdı gazeteler, süheyla hanımın, Racı beyin, Melahat Mehves Ablanın, Niko’nun, Ercüment efendinin çekildiğini ise yazmadılar nedense, ama yok ama yoklar, ne harman sigarası kaldı geriye ne olimpos gazozu, ne sadri alışık, kalan bir torduydu belki, belki kırık bir rüya denizi, belki suya düşürdüğümüz suretimizin, cep aynamıza nuktedan bir yansımasıydı herşey, herşey maltepe sigarasının her arandığında her bakkalda bulunabilmesi ile büyüsünü kaybetmişti belkide, belkide biz bir rüya görmüştük...

Onlarda mı yalandı... Hadi hepsi yalandı.... Hadi hepsi hayaldi... Hadi hepsini ben uydurmuştum... Ama rüyalarımızın melekleri ve sofralarımızın konukları kuşlar ya onlar. Onları siz görmedinizmi... Sizinde sofranıza konup rüyalarınıza uğramadılarmı...   Onlarda mı yalandı... presented by: ercan güneş yılmaz erdoğan