SABİT DÖVİZ KURUNDA PARA VE MALİYE POLİTİKALARI
DIŞA AÇIK EKONOMİLERDE IS-LM VE BP EĞRİLERİ YARDIMIYLA PARA VE MALİYE POLİTİKASININ ETKİNLİĞİ Ekonomi dışa açıldığı zaman ticaret ve finans kanalları ile diğer ülkelere bağlanır. Ticaret kanalı, ihracat ve ithalattan oluşur. İhracat yurtiçi mallara yönelen toplam talebi arttırır. İthalat ise yurtiçi mallara yönelen toplam talebi azaltır. Bu durumda ihracat ülkemizin milli gelirini, ithalat ise yabancı ülkelerin milli gelirini arttırır. Yabancı ülkelerin tahvillerini alıp satmamız ve yabancı yatırımcıların bizim ülkemizdeki tahvilleri alıp satması, ülkemizi diğer ülkelere bağlayan finans kanalını meydana getirir. Uluslararası yatırımcılar, ülkemiz ile diğer ülkeler arasındaki finans bağlantısını kurarlar. Diğer şartlar veri iken, ülkemizdeki iç faiz oranı yükseldiğinde ülkemize yabancı sermaye girişi olur. Buna karşılık dış faiz oranı yükseldiğinde ülkemizden sermaye çıkışı başlar. Bu durumda ülkemizdeki faiz oranı ile ülkelerdeki faiz oranları önemlidir.
1.ÖDEMELER BİLANÇOSU VE DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ Bu bölümde ödemeler bilançosu ve döviz kuru sistemler konusunda çok kısa bilgi verilmektedir. 1.1 Ödemeler Bilançosu Ödemeler bilançosu, bir ülkenin genellikle bir yıllık bir dönem içinde, ülkede yerleşik olarak kabul edilenlerle, dünyanın geri kalan kısmı arasındaki ekonomik ilişkilerin ve ödemelerin sistematik olarak çeşitli hesap grupları altında tutulduğu belgedir. Ödemeler bilançosu iki otonom hesaptan meydana gelir: a.Cari İşlemler Hesabı: Yabancılarla yaptığımız mal ve hizmet ticareti ile yabancılarla aramızda geçen transfer ödemelerini kaydeder. Yani bir ülkenin mal, hizmet ve faktör ihracatı ile elde ettiği dövizler ile mal, hizmet ve faktör ithalatı karşılığında ödediği dövizler bu hesaba kaydedilir. b.Sermaye Hesabı: Yabancı ülkelerle aramızdaki hisse sendi, tahvil, banka hesabı gibi aktiflerin alışverişini kaydeder. Ödemeler bilançosu cari işlemler hesabı ile sermaye hesabının toplamı olduğu için, ödemeler bilançosu dengesi bakımından başlıca üç durum söz konusu olur: ödemeler bilançosu açık verebilir, fazla verebilir veya denk olabilir.
1.2. Döviz Kuru Sistemleri Döviz piyasasında, bir yabancı paranın milli para cinsinden fiyatına döviz kuru denir. Başlıca iki döviz kuru sistemi vardır: a.Sabit Döviz Kuru Sistemi: Merkez bankalarının yabancı ülke paralarını sabit bir döviz kuru (resmi döviz kuru) üzerinden alıp sattıkları döviz kuru sistemidir. Bu sistemde Merkez Bankası, resmi döviz kurunun fiyatını önceden ilan eder ve ortaya çıkan ödemeler bilançosu açığını veya fazlasını ilan ettiği döviz kurundan finanse etme sorumluluğunu üstlenir. Resmi döviz kuru, Merkez Bankasının önceden ilan ettiği döviz kurudur. b. Esnek (Dalgalı) Döviz Kuru Sistemi: Döviz kurunun, döviz piyasasındaki döviz arzı ve döviz talebine göre belirlenmesidir. Merkez Bankası ekonomide iki önemli fonksiyon görür. Birinci olarak, açık piyasa işlemleri ile para piyasasında para arzını arttırıp azaltarak faiz oranını değiştirir. İkinci olarak, döviz piyasasına müdahale ederek, yani döviz alıp satarak döviz kurunu değiştirir. Merkez Bankası sabit döviz kuru sisteminde bu fonksiyonun ikisini de yerine getirir. Ancak tam esnek döviz kuru sisteminde Merkez Bankası, döviz kurunu değiştirme fonksiyonundan kendi arzusu ile vazgeçmektedir. Bu nedenle tam esnek döviz kuru sisteminde, Merkez Bankasının döviz piyasasına müdahale etme şansı yoktur.
2.DIŞA AÇIK IS-LM MODELİNDE POLİTİKALAR Burada yapılacak analizlerde en fazla sözü geçen kavramlar, sermaye mobilitesi, ödemeler bilançosu doğrusu, iç ve dış denge açıklanacaktır. Bu kavramları sırasıyla gözden geçirelim. 2.1. Sermaye Mobilitesi Sermaye mobilitesi, sermayenin faiz oranına bağlı olarak ülkeler arası dolaşmasıdır. Kural olarak sermaye, düşük faiz oranına sahip ülkelerden yüksek faiz oranına sahip olan ülkelere doğru akar. Sermaye mobilitesi, eksik sermaye mobilitesi ve tam sermaye mobilitesi olmak üzere ikiye ayrılır: a.Eksik Sermaye Mobilitesi: Sermayenin faiz oranındaki değişmelere karşı duyarlılığının düşük olduğu durumu ifade etmektedir. Eksik sermaye mobilitesi durumunda, sermaye faiz oranındaki değişmelerden kolayca etkilenmez ve ülkeden ülkeye kolayca yer değiştirmez. Sermayenin bir ülkeden dışarı gitmesi için o ülkedeki faiz oranında çok önemli düşüşlerin veya dış faiz oranında önemli artışların ortaya çıkması gerekir. Aksi takdirde sermaye ülkeyi terk etmez. Buna karşılık bir ülkeye sermaye girmesi için, o ülkedeki faiz oranında önemli artışların veya dış faiz oranında önemli düşüşleri ortaya çıkması gerekir. Küçük faiz artışları sermayeyi ülkeye çekmek için yeterli olmaz. b.Tam Sermaye Mobilitesi: Sermayenin faiz oranındaki değişmelere karşı duyarlılığının yüksek olduğu durumu ifade etmektedir. Tam sermaye mobilitesi durumunda sermaye, faiz oranındaki küçük değişmelerden kolayca etkilenir ve ülkeler arasında hareket eder. Faiz oranında küçük bir düşme olduğunda, sermaye ülkeyi terk eder. Faiz oranında küçük bir yükselme olduğunda, ülkeye geri döner.
2.2 Ödemeler Bilançosu Doğrusu (BP) Ödemeler bilançosu doğrusu (BP=0), üzerindeki bütün noktalarda ödemeler bilançosunun denk olduğu bir doğrudur. Cari işlemler hesabı fazlası ile sermaye hesabı açığı birbirine eşit olduğunda veya cari işlemler hesabı açığı ile sermaye hesabı fazlası birbirine eşit olduğunda ödemeler bilançosunun dengesi sağlanmış olur. Ödemeler bilançosu doğrusu, sermaye mobilitesinin eksik veya tam oluşuna göre farklı şekillerde çizilir:
Tam Sermaye Mobilitesi Durumu Sağdaki şekil, tam sermaye mobilitesi var sayımına göre çizilmiş bir ödemeler bilançosu doğrusudur. Tam sermaye mobilitesi durumunda ödemeler bilançosu doğrusu, milli gelir eksenine paralel sıfır eğimli bir doğrudur. Ülkeler arasındaki sermaye hareketleri serbest olduğu için, bütün dünya sanki tek bir ülkeye indirgenmekte, iç faiz oranı (R) ile dış faiz oranı (RF0) birbirine eşit olmaktadır. Buna göre sermaye mobilitesinin tam olduğu durumda, ödemeler bilançosu üzerindeki bütün noktalarda, a. İç faiz oranı dış faiz oranına eşittir, b. Ödemeler bilançosu denktir. Ödemeler bilançosu doğrusunun üst kısmında bulunan noktalarda (B noktası) ödemeler bilançosu fazla, alt kısmında bulunan noktalarda (C noktası) ödemeler bilançosu açığı söz konusudur. A noktasında ödemeler bilançosu dengesi durumudur. Tam sermaye mobilitesi varsayımına göre çizilen ödemeler bilançosu doğrusunun eğiminin sıfır olmasının sebebi, milli gelirin iç ve dış faiz oranlarının eşitlendiği faiz oranında, kalıcı bir dengeye ulaşmasıdır. Bu faiz oranının altındaki ve üstündeki faiz oranlarında milli gelirin dengesi bozulmakta, denge ancak sermaye hareketleri sonucunda iç ve dış faiz oranlarının eşitlendiği faiz oranında kalıcı olmaktadır. R B BP FAZLASI R=RF0 BP=0 A BP AÇIĞI C Y
R BP=0 BP FAZLASI B A BP AÇIĞI C Y Eksik Sermaye Mobilitesi Durumu Sağdaki şekil eksik sermaye mobilitesi varsayımına göre çizilmiş bir ödemeler bilançosu doğrusudur. Eksik sermaye mobilitesinin bulunduğu durumda, ödemeler bilançosu doğrusu pozitif eğimli bir doğrudur ve üzerindeki bütün noktalarda ödemeler bilançosu dengededir. Ödemeler bilançosu doğrusunun üst kısmında kalan noktalarda (B noktası) ödemeler bilançosu fazlası, alt kısmında kalan noktalarda (C noktası) ödemeler bilançosu açığı ortaya çıkar. A noktasında ödemeler bilançosu dengededir. İhracat ve dış faiz oranının sabit olduğu varsayımına göre çizilen bu doğrunun pozitif eğimli olmasının sebebi, milli gelir arttıkça faiz oranının da yükselmesidir. Milli gelir arttığında ülke zenginleştiği için ithalat artmakta ve ödemeler bilançosu açığı ortaya çıkmaktadır. Merkez Bankası, ödemeler bilançosu açığını kapatmak için iç faiz oranının yükselterek ülkeye dışardan kontrollü sermaye girişi sağlamaya çalışmaktadır. Bu nedenle milli gelir arttıkça faiz oranı yükselmektedir. R BP=0 BP FAZLASI B A BP AÇIĞI C Y Eksik Sermaye Mobilitesi Durumu
2.3 İç Ve Dış Denge Dışa açık IS-LM Modelinde, milli gelir tam istihdam milli gelir seviyesinde dengeye geldiğinde iç denge sağlanmış demektir. Ekonomide iç denge sağlandığında, işsizlik ve enflasyon gibi sorunlar bulunmaz. Dışa açık IS-LM Modelinde ekonominin iç dengesi, eksik sermaye mobilitesinin bulunması durumunda söz konusu olur. Ekonomide tam sermaye mobilitesi şartları geçerliyse, bütün dünya sanki tek bir ülke konumuna geleceği için herhangi bir ekonominin dış dünyadan bağımsız bir iç dengesinden bahsedilemez. Dışa açık IS-LM Modelinde, ödemeler bilançosu dengede ise dış denge sağlanmış demektir. IS-LM doğrularının, ödemeler bilançosu doğrusu üzerinde kesiştiklerinde, ödemeler bilançosunun dengesi gerçekleştirilir ve ekonominin dış dengesi sağlanır. Dışa açık IS-LM Modelinde, eksik sermaye varsayımı altında, ekonominin iç ve dış dengesini aynı anda sağlamak mümkündür. Eğer IS ve LM doğruları, tam istihdam doğrusu (YFE) ile ödemeler bilançosun doğrusunun (BP=0) kesiştiği noktada birbirlerini keserlerse, ekonominin iç ve dış dengesi sağlanır. Bu karmaşık açıklamaları sadeleştirmek için aşağıdaki şekli inceleyelim:
(3) (4) (2) (1) R D A C E B YFE Y İÇ DENGE BP=0 (1) numaralı bölümde işsizlik ve ödemeler bilançosu açığı bulunduğu için, IS ve LM doğruları B noktasında kesişirse ekonominin iç ve dış dengesi sağlanamaz. (2) numaralı bölümde aşırı istihdam ve ödemeler bilançosu açığı vardır. IS ve LM doğruları C noktasında kesişirse, ekonominin iç ve dış dengesi sağlanamaz. (3) numaralı bölümde aşırı istihdam ve ödemeler bilançosu fazlası bulunduğu için, IS ve LM doğruları D noktasında kesişirse, ekonominin iç ve dış dengesi sağlanamaz. (4) numaralı bölümde işsizlik ve ödemeler bilançosu fazlası bulunduğu için, IS ve LM doğruları E noktasında kesişirse, ekonominin iç ve dış dengesi sağlanamaz. Sonuç; eğer IS ve LM doğruları A noktasında kesişirlerse, ekonominin iç ve dış dengesini aynı anda sağlayan bir milli gelir seviyesine ulaşılmış olur. R İÇ DENGE (3) (4) AŞIRI İSTİHDAM BP FAZLASI BP=0 DIŞ DENGE D İŞSİZLİK BP FAZLASI A C E AŞIRI İSTİHDAM BP AÇIĞI B İŞSİZLİK BP AÇIĞI (2) (1) YFE Y
MAL PİYASASI VE IS DOĞRUSU Tüketim malları, yatırım malları ve kamu hizmetlerinin üretildiği piyasaya mal piyasası denir. IS doğrusu mal piyasası dengesini sağlayan faiz oranını ve ulusal gelir düzeyi bileşimlerini gösterir. Eğrinin elde edilmesinde ulusal gelir ve faiz oranları dışındaki tüm faktörler sabit tutulmuştur. IS doğrusu üzerinde bütün noktalarda mal piyasası dengededir. IS doğrusu negatif eğimlidir. Çünkü faiz oranı ile milli gelir arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Faiz oranı yükselirse yatırımlar düşer milli gelir azalır. Faiz oranı düşerse yatırımlar çoğalır milli gelir artar Mal piyasasında faiz oranı bağımsız değişken, milli gelir bağımlı değişkendir. Faiz oranındaki değişmeler milli gelirin büyüklüğünü belirler.
● R A noktasında ise toplam talep toplam arza eşittir. ●C ●B Y Toplam talep fazlası Toplam arz fazlası ● IS doğrusunun sağındaki noktalarda stok birikimi (arz fazlası),solundaki noktalarda ise stok erimesi (talep fazlası) vardır. A noktasında ise toplam talep toplam arza eşittir. ●C ●B ●
R Y IS IS' y y' y'' Bazı otonom toplam talep kalemlerinde meydana gelen değişmeler IS doğrusunu paralel olarak kaydırır. IS doğrusunu sağa kaydıran politikalar genişleyici maliye politikası olarak adlandırılır. IS doğrusunu sola kaydıran politikalar ise sıkı maliye politikası olarak adlandırılır. IS''
IS IS' Y R Vergi oranındaki değişim IS doğrusunun eğimini değiştirir. IS doğrusunun eğimi yatırım harcamalarının faiz oranına ne ölçüde duyarlı olduğuna bağlıdır. Yani çoğaltan katsayısına bağlıdır. [1-c(1-t)/d] d→yatırımın faize duyarlılığı t→vergi oranı c→marjinal tüketim eğilimi Vergi oranları artırıldığında IS doğrusunun eğimi sola doğru dikleşmiş ve IS konumundan IS' konumuna gelmiştir. Faizler sabit kalmak üzere milli gelir seviyesi düşer. Bu, aynı faiz Vergilerin artması toplumun kullanılabilir gelirini düşürdüğü için toplam talebin azalmasına yol açmıştır. Toplam talebin azalması sonucunda bazı malların satışları düşmüş ve üretimi kısılmıştır. Daha az üretim de daha az milli gelir demektir. IS IS' Y R Rˡ Yˡ Y² A' A Aₒ/d
Hükümetin vergi oranını düşürdüğünü Y R IS IS' Aₒ/d Rˡ Yˡ Y² A' A Hükümetin vergi oranını düşürdüğünü varsayalım. Bu durum IS doğrusunun eğimini düşürerek sağa doğru yatıklaştırır ve IS' konumuna gelir. Vergi oranlarının azaltılması toplumun kullanılabilir gelirini artıracağı için toplam talep yükselmiştir. Toplam talebin yükselmesi ise daha fazla üretim ve gelir elde edilmesine yol açar ve milli gelir Yˡ seviyesinden Y² seviyesine gelir.
PARA PİYASASI VE LM DOĞRUSU Finansal ve reel aktiflerin alınıp satıldığı piyasaya para piyasası denir. Ve LM doğrusu para piyasasını temsil eder. Finansal aktifler; para tahvil ve hisse senetlerinden oluşur. Reel aktifler ise firmaların sahip oldukları makine, fabrika binaları ve arazi ile tüketicilerin sahip oldukları dayanıklı tüketim malları ve konutlarıdır. LM doğrusu reel para talebini reel para arzına eşitleyen faiz oranları ile ulusal gelir düzey bileşimlerini gösterir. LM doğrusu pozitif eğimli bir doğrudur. Çünkü milli gelir ile faiz oranı arasında doğru yönlü bir ilişki vardır. Reel para arzı sabitken reel para talebinin yükselmesi arz talep kanununa göre faiz oranı yükselir. Milli gelir azaldığı zaman ise reel para talebi azalır ve faiz oranı düşer. Para piyasasında milli gelir bağımsız değişken, faiz oranı bağımlı değişkendir.
LM doğrusu üzerinde bütün noktalarda para piyasası dengededir. Reel para arzı=Reel para talebi MSₒ/Pₒ = MD
A noktasında ise reel para arzı reel para talebine eşittir. Y R LM A ● ●B' Reel para arzı fazlası ●B Reel para talebi fazlası LM doğrusunun sağındaki noktalarda reel para talebi fazlası solundaki noktalarda ise reel para arzı fazlası vardır. A noktasında ise reel para arzı reel para talebine eşittir.
Reel para arzında ( MSₒ/Pₒ ) meydana gelecek bir değişme LM doğrusunu paralel olarak kaydırır. → Merkez bankasının açık piyasa işlemi ile tahvil ve bono satın alarak piyasaya para sürdüğünü ve bu yolla reel para arzını artırdığını varsayarsak LM doğrusu paralel olarak sağa kayar ve LM' konumuna gelir. Böylece para piyasası aynı faiz oranında daha fazla milli gelir elde edeceği anlamına gelir. →Merkez bankası para arzını kısmak istediğinde de tersi durum söz konusu olur ve LM doğrusu paralel olarak sola kayar ve LM'' konumuna gelir. Y R A A' A'' Yˡ Y² Y³ Rˡ LM' LM'' LM
LM doğrusunun eğimi (k/h) dır. Y R LM'' Reel para talebinin gelire duyarlılığı (k) ile reel para talebinin faize duyarlılığı (h) değiştiğinde LM doğrusunun eğimi değişir. LM doğrusunun eğimi (k/h) dır. → k katsayısı büyüdükçe ve h katsayısı küçüldükçe LM doğrusunun eğimi artar ve sol yukarıya doğru dikleşir. k ve h katsayıları hükümet ve Merkez bankalarının kararları ile değil, zaman içinde başka psikolojik ve sosyolojik etkenlerin tesiriyle değişime uğrar.
3.Sabit Kur Sisteminde Sermaye Hareketliliğinin Tam Olduğu Durumda Makro Ekonomik Politikaların Etkinliği Sermaye hareketliliğinin tam olması demek, ülkede ihraç edilen ve o ülkenin servetinin bir kısmını oluşturan menkul değerlerle, yabancı ülkelerdeki menkul değerler arasındaki ikamenin tam olması demektir. Sermaye hareketliliğinin tam olduğu bir durumda yurtiçi faiz oranı ile dış dünyadaki faiz oranı birbirine eşit olacaktır. Dolayısıyla, bu faiz düzeyinde, dış denge eğrisi yatay eksene; yani gelir eksenine paralel bir görünüm arz edecektir. Faiz oranında bir değişiklik olduğunda, o ülkede hızlı bir sermaye akımı meydana gelecektir. Bu sermaye hareketleri de, yukarıda bahsedildiği üzere, ödemeler bilançosunun denkleşmesinde önemli rol oynamaktadır. Aşağıda, tam sermaye hareketliliği durumunda para ve maliye politikalarının etkinliği bir şekil yardımıyla incelenmiştir.
Sağ taraftaki grafikte farzedelimki para arzında bir genişleme olsun Sağ taraftaki grafikte farzedelimki para arzında bir genişleme olsun. Bu durumda LM0 eğrisi LM1 şeklinde sağa doğru kayacak ve iç denge B noktasında sağlanacaktır. Bu noktada faiz oranının düşük olması nedeniyle, dışarıya sermaye akımı hızlanacak ve para arzı daralacaktır. Dolayısıyla, LM eğrisi tekrar geriye kayacak, faiz oranları da eski düzeyine ulaşacak ve A noktasında denge yeniden oluşturulacaktır. Sabit kur sistemi altında para politikası tam olarak uygulanamamaktadır. Bunun nedeni, sermaye hareketlerinin serbest olmasıdır. 3.1. Sabit Kur Sisteminde Tam Sermaye Hareketliliği Durumunda Para Politikasının Etkinliği F IS0 LM0 LM1 r=rf A BP=0 B Y Tam Sermaye Hareketliliği Durumunda Parasal Genişlemenin Etkileri
3.2. Sabit Kur Sisteminde Tam Sermaye Hareketliliği Durumunda Maliye Politikasının Etkinliği Şekildeki analiz, genişletici maliye politikası çerçevesinde yürütülmüştür. Kamu harcamalarındaki(G) bir artış IS0 eğrisini IS1’e; yani sağa doğru kaydırmıştır. Daha önce belirtildiği gibi iç denge, IS ve LM eğrilerinin kesiştiği noktada belirlenmekteydi. Grafikte, bu yeni duruma göre iç dengenin sağlandığı nokta B noktasıdır.İç denge noktasını gösteren B noktasında ödemeler bilançosunda bir fazlalık görülmektedir. Yeni iç denge noktasında faiz oranlarının yüksek oluşu, hızlı sermaye girişine neden olarak para arzının artması sonucunu doğuracak ve ekonomi C noktasında dengeye ulaşacaktır. Bunun sonucunda, ekonominin milli gelir seviyesi artacaktır. F IS1 IS0 LM0 LM1 B r0 A C BP=0 Y Sabit Kur Sistemi Ve Tam Sermaye Hareketliliği Durumunda Maliye Politikasının Etkinliği
Bilindiği üzere devalüasyon, harcamaları arttırıcı yönde bir etkiye sahiptir. İşte devalüasyonun bu etkisi IS eğrisini sağa doğru kaydıracak ve gelir düzeyinde yükselme ortaya çıkaracaktır. Devalüasyonun faiz oranını etkilememesi ise tam sermaye hareketliliğinin varlığından kaynaklanmaktadır. Şekle göre ekonomi devalüasyon yapıldığında, IS0 eğrisi IS1 şeklinde ve BP0 eğrisi de BP1 olarak sağa doğru kayacaktır. Böyle bir durumda ekonominin iç dengesinin sağlandığı C noktasına göre ödemeler dengesi fazlalığı vardır. Bu fazlalık nedeniyle para arzında artış olacak ve LM eğrisi sağa kayacak; ekonominin iç dengesi ve dış dengesi B noktasında sağlanacaktır. Burada şunu vurgulamakta yarar vardır. Devalüasyon, ödemeler bilançosu açığını gidermek için yapılar. 3.3. Sabit Kur Sisteminde Tam Sermaye Hareketliliği Durumunda Döviz Kuru Politikası F LM0 LM1 BP0 C BP1 r1 A B r0 IS1 IS0 Y0 Y1 Y Devalüasyonun Etkileri
4.Sabit Kur Sisteminde Eksik Sermaye Hareketliliği Durumunda Makro Ekonomik Politikaların Etkinliği Sermaye hareketinin hiç olmaması durumunda ülke, uluslar arası mali piyasalardan tamamen soyutlanmış kabul edilir. Bu durumda, ödemeler bilançosu dengesi faiz oranına bağlı değildir. Bu nedenle, iç faiz oranları ne olursa olsun herhangi bir sermaye hareketi ortaya çıkmayacaktır. Bu durumu şekil yardımıyla şöyle gösteririz:
Sermaye Hareketleri Ve Ödemeler Bilançosu Dengesi Şekilde iç faiz oranları ne olursa olsun herhangibir sermaye hareketi ortaya çıkmaz. Bu durum, T=0 doğrusuyla gösterilmiştir. Eksik sermaye hareketliliği durumu B=0 doğrusuyla gösterilmiştir. Eksik sermaye hareketliliği yerli menkul değerlerle yabancı menkul değerler arasında sınırlı bir ikamenin olması demektir. Sermaye Hareketleri Ve Ödemeler Bilançosu Dengesi F T=0 B=0 r Y
4.1. Sabit Kur Sisteminde Eksik Sermaye Hareketliliği Durumunda Para Politikasının Etkinliği Bilindiği gibi, genişletici para politikası milli gelir üzerinde pozitif bir etkiye, faiz oranları üzerinde de negatif bir etkiye sahiptir. Bunun ödemeler bilançosu üzerinde yarattığı etki ise yine negatif yönlüdür. Çünkü para arzındaki genişleme sonucunda milli gelirde meydana gelen artış ithalatı artıracak; faiz oranlarındaki düşüş ise içeriye dönük sermaye akışını önleyecektir. Dolayısıyla, bu iki durum sonucunda ödemeler dengesinde açık meydana gelecektir. Şimdi bahsedilen bu etkileri şekilde görmeye çalışalım:
Varsayalım ki, Merkez Bankası ekonomide açık piyasa işlemleri yapmış olsun. Bunun doğal bir sonucu olarak para arzında genişleme meydana gelecek ve LM0 eğrisi LM1 şeklinde sağa kayacaktır. Bu durumda, faiz oranlarında bir düşüş, milli gelirde bir yükselme olacaktır. Grafikten de görüleceği üzere, faiz oranlarının düşmesi ve milli gelirin artması dış ödemeler bilançosunu olumsuz yönde etkilemiş; ödemeler bilançosunda açık meydana getirmiştir. Çünkü, bir taraftan sermaye çıkışı hızlanmış diğer taraftan ithalat artmıştır. Bu açık, para arzının düşmesine neden olacak ve LM eğrisi sola kayarak tekrar A noktasındaki denge düzeyine dönecektir. Aynı şekilde, Merkez Bankasının sabit döviz kurunu korumasının gerekliliği de para arzındaki bu düşüşü destekleyecektir. Çünkü, Merkez Bankası yabancı döviz rezervlerini yerli para karşılığı satacaktır. Böylece B noktası, sabit döviz kur sisteminde sürekli olarak sağlanan bir denge noktası değildir. A noktasına geri dönülecektir. Bu nedenle, para politikası uzun dönemde milli gelir düzeyini etkilememektedir. F LM1 LM0 BP A r0 r1 B IS Y0 Y1 Y Sabit Kur Sisteminde Eksik Sermaye Hareketliliği Durumunda Para Politikasının Etkinliği
4.2. Sabit Kur Sisteminde Eksik Sermaye Hareketliliği Durumunda Maliye Politikasının Etkinliği Maliye politikasını, kamu harcamaları ve vergilerdeki değişiklik olarak değerlendirmek mümkündür. Bu açıdan bakınca, kamu harcamaları ve vergilerdeki bir değişme şu yönde etkileyecektir. İlk olarak kamu harcamalarında bir artış olduğu düşüncesinden hareket edelim. Bunun milli gelir üzerindeki etkisi milli geliri arttırıcı yöndedir. Genişleyici maliye politikasının ödemeler bilançosu üzerindeki etkisi tam açık değildir. Burada LM ve BP eğrilerinin eğimlerini iyi bilmekte yarar vardır. Eğer pozitif eğimli LM eğrisinden yine pozitif eğimli bir BP eğrisi elde edersek, bu durumda ödemeler dengesi genişleyici maliye politikasından pozitif yönde etkilenecektir. Tersine, sonuç negatif çıkıyorsa ödemeler dengesinde açık görülecektir. Bu durumu şekiller üzerinde daha net görmek mümkündür:
Yandaki grafikte sınırlı sermaye hareketliliğine göre çizilmiş dış denge(BP) eğrisi ve faize göre daha esnek para talebi için çizilmiş biraz daha yatık LM eğrisi görülmektedir. Şimdi bu grafik çerçevesinde, genişleyici maliye politikasının sonuçlarına bakalım: ilk olarak, milli gelir üzerinde arttırıcı yönde etki yapan bu genişleme paraya olan talebi de arttırmaktadır. Bu nedenle de faiz oranlarında yükselme ortaya çıkacaktır. Eğer ekonomi dışa kapalı olsaydı, denge noktası r1 faiz oranının ve Y1 milli gelir düzeyinin belirlediği B noktasında oluşacaktı. Ekonominin dışa açık olması durumunda gelir düzeyindeki artış ithalatı artıracağından cari işlemler dengesini olumsuz yönde etkileyecektir. Bu dengesizlik sermaye hareketliliğinin düşük olması nedeniyle dengelenemediği için ödemeler bilançosunda açık görülecektir. Eğer bu açık; kamu sektörü açığındaki değişiklikler, bono ihracındaki değişiklikler ve özel kesime açılan kredilerdeki değişikliklerle dengelenemiyorsa, yani sterilizasyon politikası uygulanmıyorsa para arzını etkileyecektir. Para arzındaki azalma nedeniyle, LM eğrisi sola kayacak ve denge C noktasında oluşacaktır. Böylece genişletici maliye politikası ödemeler bilançosunun açık vermesine ve para stokunda azalmaya neden olmaktadır. F BP LM1 IS0 IS1 LM0 C r2 r1 B A r0 Y0 Y2 Y1 Y Sabit Kur Sistemi Ve Eksik Sermaye Hareketliliği Durumunda Maliye Politikasının Etkileri
F Y IS1 LM0 IS0 LM1 C BP r1 r2 B A r0 Y0 Y1 Y2 Yandaki şekilde ise sermaye hareketliliğinin daha yüksek olduğu bir BP eğrisi çizilmiştir. Yani, para talebinin faize karşı esnekliği düşük ve sermaye hareketliliğinin faiz esnekliği yüksektir. Bu duruma göre çizilen eğrilerden LM eğrisi BP’ ye göre daha diktir. Bu koşullar altında, genişletici maliye politikasının etkisi ödemeler bilançosunda fazlalık yaratmasıdır(C noktası). Bu fazlalık, yüksek faiz oranının teşvik ettiği içeriye yönelik sermaye akımından kaynaklanmaktadır. Genişletici maliye politikasıyla artan milli gelir paraya olan talebi artıracaktır. Özel sektörün likidite ihtiyacı onların senetlerini satmalarına neden olacak ve bu işlem faiz oranında yükselmeye yol açacaktır. Faiz oranındaki yükselme ülkeye sermaye girişini hızlandıracaktır. Ödemeler bilançosunda bu durum geçici olarak fazlalık oluşmasına neden olacak ve bu fazlalık karşısında Merkez Bankası bu yalancı rezervleri satın aldığında para stokunu genişletmiş olacaktır. Döviz kurundaki sabitliği korumak için bu işlem yapılmaktadır. Dolayısıyla parasal genişleme bir zorunluluğun sonucudur. Böylece, genişleyici maliye politikası ödemeler bilançosu üzerinde pozitif etki yaratmaktadır. Yine bu gelişme para stokunda bir genişlemeye neden olmakta ve LM eğrisi sağa kayarak daha yüksek gelir düzeyinde(B noktası) dengeye ulaşılmaktadır. F IS1 LM0 IS0 LM1 C BP r1 r2 B A r0 Y0 Y1 Y2 Y Sabit Kur Sistemi Ve Eksik Sermaye Hareketliliği Durumunda Maliye Politikasının Etkileri
4.3. Sabit Kur Sisteminde Döviz Kuru Ayarlamasının Yarattığı Etkiler Döviz kurlarındaki ayarlamaların ödemeler bilançosundaki dengesizlikleri gidermesi mümkündür. Şöyle ki, bu değişiklik hem IS hem de BP eğrisinin kaymasına neden olacaktır. Doğal olarak bu değişikliğin etkisi Marshall-Lerner koşulunun geçerli olup olmamasına bağlıdır. Bu koşul gereği devalüasyon ödemeler bilançosu dengesini pozitif yönde etkiler. Bu sırada ihracatta gelişme sağlanacağından IS eğrisi de bundan sağa kayma şeklinde etkilenecektir. Böylece, devalüasyonun ödemeler bilançosuna olumlu etkisinin ‘’J eğrisi’’ etkisi olarak görüleceği ve bir zaman dilimini gerektireceği belirtilmektedir. J eğrisi etkisine göre devalüasyon başlangıçta ticaret dengesini kötüleştirir, daha sonra da ithal ve ihraç malları talep esnekliklerine bağlı olarak ticaret dengesini olumlu yönde etkiler. Bunun nedeni fiyat etkilerinin ekonomiye yayılması ve ekonomik birimlerin kendilerini buna göre ayarlaması belli bir zaman sürecini gerektirmekte, gelişmeler J eğrisine benzer bir seyir izlemektedir. Devalüasyonun ekonomi üzerindeki etkilerini daha açık olarak şekilde inceleyelim:
Grafikte devalüasyon sonucu IS0 eğrisi IS1’e kayarken BP0 eğrisi de BP1’e kaymıştır. Bu durumda iç dengenin sağlandığı C noktasına göre ödemeler dengesi fazlalığı mevcuttur. Bu nedenle, para arzında artış olacağından LM eğrisi sağa kayacak ve B noktasında iç ve dış dengenin sağlandığı noktaya ulaşılacaktır. Sonuç olarak, devalüasyon ödemeler bilançosu açığını gidermek amacıyla yapılır. Böylece bir yandan iç fiyatlarla dış fiyatlar arasında oluşan dengesizlik ortadan kaldırılmakta, diğer yandan ithalatı pahalı duruma getirerek ve ihracatı teşvik ederek ödemeler bilançosunda dengenin oluşumuna hizmet etmektedir. F BP0 BP1 LM0 C LM1 r1 B r0 A IS1 IS0 Y Y0 Y1 Sabit Kur Sistemi Altında Döviz Kuru Etkileri
HAZIRLAYANLAR KÜBRA ŞEN KÜBRA DURAN